22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 TEMMUZ 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 Bir yılda ikiye katlanan petrol fiyatlannın 200 dolara çıkacağma yönelik beklenti giderek güç kazanıyor Petrolde kâbus senaryosu• ING'ye göre, petrol 200 dolara çıkarsa, düıiya genelinde enflasyon yükselecek, bankalar faiz arttıracak, ekonomik büyüme yavaşlayacak. Ekonomi Senisi - Son bir yılda iki- ye katlanan petrol fiyatlannın yıl so- nuna kadar 200 dolara çıkmasmı bek- leyenlerin sayısı az değil. Uluslarara- sı yatırım bankası ING'ye göre, pet- rol fiyatlan 200 dolara çıkarsa, hızlı bir düşüş trendinin de startını verecek. ING'nin senaryosuna göre, petrol fi- yatlannın 200 dolara çıkması enilas- yonu yükseltecek ve ekonomik akti- viteyi baskılayacak. Enflasyon ABD'de yüzde 7'yc, Avro Bölge- si'nde ise yüzde 4.5'e çıkacak. Bu du- rumda merkez bankalan faiz artıracak. Yıl sonuna kadar ABD Merkez Ban- kası (FED) faizi yüzde 2'den yüzde 3.25'e, Avnıpa Merkez Bankası ise yüzde 4.25'ten yüzde 4.75'e çıkaracak. Artan faizler, büyüme üzerindeki aşa- ğı yönlü baskıyı daha da arttıracak. Durguııluk, kredi krizini daha da de- rinleştirecek. Varlık fiyatlan düşe- cek, artan faizler bankalann içinde bu- lunduğu durumu zorlaştıracak. Cerlllmler artacak Bu noktadan sonra gcri dönüş sü- reci başlayacak. Petrol fiyatlannın ekonomik aktiviteyi baskılaması so- nucu, petrole olan talep aniden dü- şecek. Petrol fiyatlan 2009 yılı bo- yunca düşerek 100 dolara gerileye- cek. Petrol fıyatlanndaki bu düşüş, ABD'de geçici bir deflasyona yol açacak ve enflasyonun düşmesiyle Fed ve Avrupa Merkez Bankası fa- izleri indirecek. 2009 sonunda Fcd faizi yüzde l'e, Avrupa Merkez Bankası ise yüzde 3.25'e indinniş olacak. Petrolün 200 dolara çıkma- sı, tüketicilerden üreticilere 4 trilyon doların transfer edilmesi anlamına gelecek. Bu tutar, küresel ekonomi- nin yüzde 7'sinin üzerinde bir ora- na denk gcliyor. Bu gelir transfcri uluslararası gerilimleri arttıracak. Felaket kapıda, zenginler kafa yoruyor Ekonomi Servisi - Türkiye'nin de üye olduğu Gelişen Sekiz Ülke (D-8) olarak anılan gelişmekte olan Müslüman ülkeler grubu yükselen gıda vc yakıtfiyatlannınfelakete yol açabileceği uyansı yaptı. Malezya'nın başkenti Kuala Lum- pur'da düzenlenen D-8 zirvesinde dünyanm en büyük palmiye yağı üre- ticileri Malezya ve Endonezya, ta- rım alanlarınm biyoyakıt ürctimine dönük amaçlarla kullanılmasına son verilmesini istediler. Öte yandan Japonya'nın Toyako kentinde yapılan en zengin ülkelerin liderlerinin bir araya geldiği G-8 zirvesine de yüksek petrol fiyatlan- na çözüm arayışı damgasını vurdu. lngiltere Başbakanı Gordon Brown, petrol üren'cileri ve tüketicilerinin ka- tılacağı ikinci petrol zirvesinin ara- lıkta Londra'da yapılacağını söyle- di. Zirvede, 2050'ye kadar sera gaz- lan salınımının yüzde 50 oranında azaltılması kabul edildi. HÎLMI GÜLER 'Zammı gerektiği içinyaptık' ANKARA(Cumhu- riyet Bürosu) - Enerji vc Tabii Kaynaklar Ba- kanı Hilmi Giiler, 1 Temmuz itibanyla yü- rürlüğe giren elektrik- teki otomatik fiyatla- ma mekanizması ile il- gili olarak, "Otomatik fiyat mekanizması hep fiyat artışı demck de- ğil, öyle olsaydı oto- matik zam denirdi. Önccki dönemde ge- rekmediği için zam yapmadık. Şimdi ge- rekti" savunması yaptı. Gülcr, Elektrik Üre- tim AŞ (EÜAŞ) Genel Müdürü Sefer Bü- tün'ün EÜAŞ üretim ve yatırımlanna ilişkin yaptığı basın toplantı- sında, elektrik üreti- minde barajlardaki su- larla ilgili bir somya "Su durumumuz ge- çen seneden daha dü- şük, burası bir gcr- çek, ama biz bunu yö- nctiyoruz" yanıtmı ver- di. Güler, gelecek yıl üretim açığı yaşanma- ması için hangi kayna- ğın devrcye sokulaca- ğıyla ilgili soruyu da "Türkiye'nin bir avantajı var. Yağmur bir yerde yağmaz, başka yerde yağar. Rüzgâr Çanakkale'de kesiliısc, lskende- run'da esmeye devam eder. Bunu yönetmek de bizim işimiz 1 " şek- linde yanıtladı. Hiçbir yerde elektrik kesintisi olmadığmı belirten Gü- ler, artan talebı karşıla- yacak ölçüde üretim ar- tışı sağlandığını söylc- di. Güler, "Önümüz- deki dönemde de ke- sinti olmayacak" dedi. Gülcr'in elektrik gün- dcmine ilişkin bazı ifa- deleri şöyle: • Elektrik ve doğal- gaz tüketiminin artış oranında Çin'den sonra dünya 2'ncisiyiz. • Göreve geldiğimiz döneme göre elektrik tükctimi yüzde 60 arttı. Cumhuriyet'in 80 yı- lında 5 lamba yanıyor- duysa, buna biz de 5.5 yılda 3 lamba daha ek- ledik. • Bu dönemde bir yatırım yapılnıadığı doğra değil. 30 milyar dolarlık projc devam ediyor. *S Yıl sonuna kadar yoksullara 7.5 milyon ton kömür dağıtmış ola- cağız. EÜAŞ'nin bir görevi de yoksullara destek olmak. ^ Türkiye cncrjidc kurtuluş savaşı vcriyor. Dışa bağınılılığı azalt- maya dönük. İkramlık çikolatada pazarın ilk iki markasından biri olan şirkci. unlu mamullerde de gelecek yıl ilk üçte olmayı hedefliyor. Şölen Çikolata dışarıda başardı, şimdi sıra içeride îstanbul Silivri 'de hizmete girecekyeni fabrika için yıl sonuna kadar 90 milyon YTL yatırım yapılacak OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Dağıtımın çok pahalı, lojistiğin zayıf olması nedeniyle daha geç girdikleri iç pazarda, orta vadede yüzde 20'lik paya göz diken Şö- len, gerek tat gerek paketlemede farkh dizaynlara giderek fark ya- ratmaya, tercih nedeni oluştur- maya çalışıyor. Gaziantep'de iki fabrikayla üretimde bulunan şirket kısa bir süre içinde lstanbul'da üre- time başlayacak üçüncü tabrika ile heni yeni kategorilere girccck heın de var olduklan alanlarda Ürün çeşidini arttıracak. Her ne kadar yurtdışında, Tür- kiye'den çok daha iyi tanındık- lannı Singapur, Bahreyn vc Du- bai gibi önemli havaalanlannın Free Shop'larında bulıınsa da Türkiye'de raf bulmakta zorlan- dıklarını anlatan Şölen Çikolata ve Gıda Şanayi fhracattan So- rumlu Yönetim Kurulu Üyesi Elif Çoban, çıtayı çok daha yük- seklere çıkarmak için önemli adımlar atnıış durumda oldukla- rını belirtiyor. Pazarlama değişiyor Çoban'ın verdiği bilgiye göre, 80'li yılların başında Gazian- tep'te çikolota ve şekerleme işine giren şirket, o zaman sahip ol- dukları ortaklarla doğrudan ihra- cata başlıyor. Önceleri Demir Perde ülkeleri, daha sonra Türki cumhuriyetlcr ve zamanla ycni ka- tılanlarla sayısı 100'ü aşan ülke- ye ihracat yapıyor Şölen. 1997'dc ortaklardan aynlan, Çoban aile- sinin yedi çocuğundan biri olan Elif Çoban'm Şölen'le yollannın kesişmesiyle pazarlama konu- sunda da ciddi dcğişimler yaşa- nıyor. Çoban, katıldığı bu önemli gı- da fuannda özcllikle Japonlann dalıa yüksek fiyata karşın daha ka- liteli ürün istemesiyle de şirket ye- ni yönünü belirliyor. Önemli müs- terilcrin markayı, ycrli raflarda gömicmcsiylc başlayan kuşkulu sonılan üzcrine iç piyasaya ginne karan aldıklannı anlatan Çoban, iç piyasada özellikle son dört yıl- da yaygın olarak görüldükleri için farkh konumlandınnalara maruz kaldıklanndan da yakını- yor. Aslcn Sivas'h olan ailesi 30 yıl kadar önce Gaziantcp'e yer- leşiyor Elif Çoban'ın. Yedi kar- deşten orta sıralarda yer alan iki kızdan biri. Ancak dominant bir karekterc sahip anne, kızların hiçbir zaman ikinci sınıf olınası- na izin vermiyor. "Okulları hep iyi dereceyle bitirdim... OD- TÜ'yü bile birincilikle" diye anlatan Çoban, sonra Bilkent Üni- versitesi'nde akademik kariyer yapıyor. Eşiylc aynldığında Îs- tanbul'a gelmeden kısa bir süre görmek üzere gittiği ailesinin ya- nmda, biraz da yine annesinin ıs- ranyla fabrikaya uğrayan Çoban bir daha da iştcn aynlamıyor. Şölen Îstanbul Silivri'de hiz- mete girecck yeni fabrikası için şu ana kadar 50 milyon YTL'lik yatınm yaptı. Günlük toplam üre- tim kapasitesinin 500 tona çıkması hedefleniyor. İLGİ TOPLUMVNA DOĞRU / ÖZLEM YÜZAK ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Batı dünyası Türkiye ve Türkler deyince ne algılıyor? Türkiye'de şu son yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyor? Sade bir Avrupa vatandaşı, eğer dün- yadaki gelişmelerle ilgileniyor ve bilgi al- mak istiyorsa elindeki en büyük kaynak sizin de bildiğiniz gibi yazılı ve görsel medya. Üstelik istinasız her gün yabancı basında Türkiye ile ilgili küçük ya da bü- yük bir haber yer alıyor. Peki bunlar oku- yucuya Türkiye hakkında nasıl bir imaj ve- riyor? Hemen söyleyeyim: Demokrasi yoksunu, insan hak ve özgürlüklerini sürekli ihlal eden, Atatürkçülük ve Ke- malizmi yerden yere vuran ve bugün yaşananların asıl sorumlusu olarak gösteren, ordunun tasfiyesini sürek- li vurgulayan, AKP'yi demokrasinin baş savunucusu olarak tanımlayan bir portre. Demokrasi ve insan hakları karnemi- zi "pekiyi"\er\e dolu gören bir kişi deği- lim. Siyasi yapılanmadan eğitime, sağ- lıktan güvenliğe kadar pek çok alanda ek- siklerimiz olduğu da doğru. Zaten ga- zeteci olarak görevimiz de bunları ka- Bir Muhabir ve Le Monde Gözlüğü ile Türkiye... muoyuna aktarmak. Ancak yabancı kay- naklı haber ve makalelerle Türkiye'nin ele alınış biçiminin nasıl tek yönlü olduğunu gördükçe kafamdaki sorular da çoğalı- yor. Sorulara geçmeden önce bir örnekle konuyu açmak istiyorum. Bahsedeceğim gazetecinin adı Guil- laume Perrier. Fransa'nın en saygın ga- zetesi Le Monde'un Türkiye muhabiri. 3 Temmuz tarihli Le Monde'da Perri- er imzalı iki yazı yer alıyor. Biri haber, di- ğeri ise inceleme. inceleme yazısının başlığı: Kemalist Türkiye'nin Neferleri. Yazıda başta sona yargı masaya ya- tırılmış. İyi güzel... Ancak gerek neden- sonuç ilişkileri, gerekse yazıda başvurulan kişi ve kaynaklara baktığımızda, hepsi- nin tek bir ideoloji çerçevesinde birleş- tiğini görüyoruz: Kemalizmi her şeyin suçlusu gören AKP destekçiliği. "AKP'yi yasaklamaya çalışan bu hâkim ve yargıçlar kimler?" diye ortaya attığı so- runun yanıtını Perrier kendi veriyor ve yar- gıçlan "laik muhafazakâr ve kendini tec- rit etmiş bir yapının, yani Kemalizmin" bekçileri olarak tanımlıyor. iktidardaki partinin kapatılmasına ilişkin halen devam eden yasal süreci, gay ve lezbiyenlerin dernek kurmasına yönelik yasağı ve YouTube sitesinin kapatılma kararını "ortak bir nokta"da toplayan Perrier, her üçünün de Türk yargısının son kur- banları olduğunu vurgulayıp, Brüksel'in de ısrarcı olduğu bu reformu AKP'nin is- temesine karşın, önlerindeki tek engelin "Kemalist rejimin savunuculan" olduğunu belirtiyor. Perrier'in yazısını oluştururken başvurduğu kişiler de yalnızca Musta- fa Şentop, Ümit Kardaş ve Mithat Sancar gibi daha çok Zaman gazete- sinde görüşlerine başvurulan uzmanlar. Koca bir sayfaya yayılan yazıda bir tane de karşı görüşe yer verilme zahmetine gi- rilmemiş bile. Yazıda sap ile saman öyle birbirine ka- rıştırılmış ki, adliye binasının önünde bekleyenlerle (biri bir seyyar satıcının ka- rısı) konuşan Perrier, onların "yakınlan- na nasıl işkence yapıldığı, nasıl kendile- ri ile görüştürülmedikleri" gibi bütünüy- le tek taraflı sözleri de yazının orasına bu- rasına belli ki renk olsun diye serpiştir- miş... İkinci yazıya geçiyorum: Bu da bütü- nüyle Taraf gazetesine övgüler yağdıran ve Taraf'ı "ordunun baş belası" olarak tanımlayan bir başhkla ele alınmış bir ha- ber. "YargıçlarAKP'nin kapatılma dava- sıyla uğraşırken Taraf gazetesi 'devlete karşı oluşturulan darbe girişimlerini' or- taya çıkarıyor" sözlerini kaleme alan Perrier, Ahmet Altan'ı da "darbe giri- şimlerine karşı savaş açtığı için roman- cılığını şimdilik bir kenara bırakan" ünlü yazar olarak tanımlıyor. Perrier yazısın- da bütünüyle "Kemalist rejimin bekçisi" olarak tanımladığı orduya yükleniyor. Yazıda DTP'nin yasaklanma girişimleri ve askerin PKK ile mücadelesi de eleştirel şekilde ve geniş olarak yansıtılıyor.... Yalnız bu iki yazı değil, geriye yönelik internette bir tarama yaptığımda, bu gazetecinin istisnasız bütün yazılarının Kürt yanlısı ve AKP destekli olduğu açıkça görülüyor. Evet, Le Monde okuru Perrier saye- sinde Türkiye'yi yalnızca böyle tanıyor. Peki ya diğeryayın organlan farklı mı? Hiç de değil. Bugün Batı dünyasında Türkiye'ye karşı sistematik bir karalama kampan- yası; yalnış ve tek taraflı enformasyon sü- reci hızla sürüyor. Dışişleri Bakanı Ba- bacan'ın Avrupa'da kendilerini (AKP'yi) mağdur olarak gösterip yardım dilendi- ği sürecin tamamlayıcı ayaklarından bi- ri de bu. Tıpkı önceki gün Fethullah Gü- len güdümlü Abant Toplantılan'nda du- rup dururken Kürtlerin sempatisini çek- mek için bilinçli şekilde yapıldığı besbelli ortak karar gibi... Tabii tüm bunlar olur- ken, "Bu işin finansmanını kim sağlıyor?" gibi bir soru akıllara gelmiyor değil... EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Dış Açıktan Demokrasi Açıgına... Türkiye Cumhuriyeti, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 1998 yılında imzalanmış olan Yakın Izleme Anlaşması'ndan (Staff Monitoring Program) bu ya- na muhafazakâr/neoliberal programın doğrudan ko- şullandırması ve tahakkümü altına sürüklenmiştir. IMF, Dünya Bankası ve uluslararası finans serma- yesinin yürütücü kurumları olan derecelendirme ku- ruluşlarının gözetim ve denetirni altında sürdürülen bu program ile ülkemizin iktisadi, siyasi ve sosyal yaşamı yeni-emperyalist neoliberal küreselleşme- nin stratejik çıkarları ve mantığına göre yeniden bi- çimlendirilmeye çalışılmaktadır. 2000'li yıllar boyunca farklı iktidarlar, ancak tek si- yaset biçiminde sürdürülen söz konusu muhafa- zakâr/neoliberal program uyarınca Türkiye yapısal nitelikli iki açık ile karşı karşıya kalmıştır: • İktisadi yaşamda dış açık (cari işlemler açığı) • Siyasi yaşamda demokrasi açığı İlk bakışta birbirinden bağımsızmış gibi gözüken bu iki açık, aslında neoliberal, "şirketler ve finansal sermayenin küreselleşmesi" olarak betimlenen ay- nı sürecin doğrudan bir uzantısıdır. ••• Türkiye ekonomisi 2003'ten bu yana birikimli ola- rak 116.5 milyar dolar cari işlemler açığı vermiş ve söz konusu açığı finanse edebilmek için toplam 117.2 milyar dolar dış borç biriktirmiştir. Yabancı ser- maye ve dış borçlanmayı temel amaç edinen bu eko- nomik yaklaşım sonucunda, Türkiye dış ticaretinde olağanüstü açıklar yaşayan ve üretim olanaklarının da doğrudan doğruya yurtdışından spekülatif sıcak para girişlerine bağımlı hale getirildiği bir konjonk- türe sürüklenmiş durumdadır. Türkiye'nin ulusal ge- liri, dış kaynak girişi olduğunda büyüyen, aksi hal- de daralan; sermaye çıkışı altında da siyasi irade- sinin uluslararası finans sermayesinin kaprislerine bağımlı hale getirildiği bir yapıya bürünmüştür. Geçen hafta yayımlanan ulusal gelir rakamları da bu gerçeğin yeniden teyidinden ibarettir. 2008'in 1. çeyreğinde yüzde 6.6 oranında elde edilen büyü- menin yüzde 5.1 'ini (yüzde 80'ini) özel tüketim har- camalarındaki artış açıklamaktadır. Söz konusu tü- ketim "patlamasının" ardında da yıllık bazda 45 mil- yar dolara ulaşan cari işlemler açığı ve dış borç- lanmadaki yeni rekorlar yatmaktadır. (Büyüme ra- kamlarının teknik analizine gelecek haftaki yazım- da değinmek arzusundayım.) • • • Konumuzun demokrasi açığı boyutunu ise 26 Mart tarihli Ekonomi Politik köşesinden ödünç alarak ye- niden vurgulamak istiyorum: "İçinde Türkiye'nin de bulunduğu coğrafyada, neoliberal yeni-emperyalist küreselleşmenin önünde aşması gereken iki engel durmaktadır: Laiklik ve bölünmezlik. Petrol tekelle- rinin ve uluslararası finans şebekesinin 'doğunun' pet- ro-dolarlarıyla 'batının' finans merkezlerini bir ara- ya getirebilmesi için bölgemizde sınırlann yeniden çizilmesi gerektiği açıkça ortaya çıkmıştır. Bu yeni paylaşım savaşımının ideolojisi ise 'ılımlı Islam' ya da 'Büyük Orta Doğu Projesi' gibiadlarla çağnştınlmakta ve AKP iktidannda her türlü muhalafetin sindirilmeye çalışılarak, 'alternatifimiz yok' haykırışlarıyla sürdü- rülen bu program, Türkiye'nin demokrasi açığını da- ha da şiddetlendirmektedir." "IMF ve AB kurumsal çapası" gibi sözcük oyun- larıyla da meşrulaştırılmaya çalışılan bu yeni-(kolektif) emperyalist saldırıya karşı çıkmak da her yurtseverin görevi olmalıdır. GÜNÜN İÇİNDEN KalDer: Müşteri markadan memnun Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Türkive Müşteri Memmmiveti Ulusal Endeksi (TMME), 2008 'in ilk çeyre- ğinde geçtiğimi:yıla göre 0.7puan ar- tışla 74.6 olarak gerçekleşti. Tüpgaz, cep telefonlan, GSM hizmetleri, hız- lı seıvis restoranlan, banka kredi kart- ları, alışveriş merkezleri ile kamuda eğitim kate- gorilerinde açıklanan sonuçlara göre BP Gaz, No- kia, Hazırkart, Burger King, îzmir Alışveriş Mer- kezleri, Maximum Card, World Card ve eğitimde özel okullar ilk sırada yer aldı. KalDer Yönetim Ku- mlu Başkam Ali Rıza Kaylan, göstergenin kıımmlar ve müşterilere yön vereceğini söyledi. Maliye'nin taşıtta ÖTVısran Taşıt araçlannın satışjiyatlannda yapılacak in- dirim oranı ne olıırsa olsun, maliye enfazla yüz- de JO'luk indirime denkgelen ÖTV'den vazgeçe- cek. Örneğin satış Jiyatı 20 bin YTL olan bir otomobilde yüzde 15 oranında 3 bin YTL 'lik indi- rim durumunda, ÖTV 17 bin YTL yerine yüzde 10'luk indirim sonrasıfiyatadenk gelen 18 bin YTL üzerinden hesaplanacak. Bu da aracın satış fıya- tım370 YTL artıracak. Fortisf ten çiftçi kart Fortis, çiftçilere özel kredi kartı çıkardı. Öde- melerin isteğe bağlı olarak yılda bir kez yapılabi- > leceği Fortis Çiftçi Kart'tan nakitpara çekilebildiği gibi, üye işyerlerinden tanmsal ihtiyaç- lar da karşılanabiliyor. Çiftçi Kart 'a sahip çiftçiler dilerler- se yılda bir kez ödeme yapabiliyorlar. Ödeme ta- rihi ise çiftçinin hasat zamanına göre belirleniyor, Operasyon merkezine ödül Finansbank Operasyon Merkezi, uluslararası pa- ra gönderme-alma seıyisi IVestern Union tarafın- dan Güneydoğu Avıiıpa Bölgesi 'nde 'Kaliteli Ağ Servisi ve Western Union y& FlNANSBANK Bil 'f' m Teknolojüeri 'ni en iyi kullanan operasyon merkezi seçildi. Merkez, ağ genişliği, CSC servis kalitesi ve ağ verimliliği alanlanndaki başanlt ça~ lışmalan nedeni ile ödüle değergörûldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle