05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Demokrasi Diye Sunulan Rezaletin Son Perdesi Artık büyük yalanın ülkesi haline gelmiş olan Türkiye'de oynanan demokrasi oyu- nu son derecede ilginç. Dün konu, Yar- gıtay 9. Ceza Dairesi kararı vesilesiyle, yurttaşın gizli dinlenmesi konusuyla ilgi- li olarak bu sütuna taşındı. Ancak 5397 sayılı "Bazı Kanunlanda De- ğişiklik Yapan Kanun" ile ilgili teknik ay- nntılar, belki de konuya daha genel bir ba- kışı engelledi. Bakalım "Büyük Birader'in herkesi din- lediği" Türkiye'de durum ne? Türkiye'nin AKP iktidarı ile birlikte AB adaylığını öne aldığı, Tayyip Bey'in bu ko- nuya herkesten fazla önem verdiği, bu yüzden de çağdaş demokrasinin kurum ve kavramlannın hızla yaşama geçirilmesi için yoğun çaba harcandığı yolundaki te- vatür yayılıyor. Bunu yapanlar kimi yasal değişiklikle- ri de ömek olarak gösteriyorlar. örnek gösterilen yasalardan biri de 4.12.2004 ta- rihinde kabul edilen ve Haziran 2005'te yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Ka- nunu. Bu kanun delillerin nasıl toplanacağı- nı, gerekiyorsa dinlemenin nasıl yapıla- cağını belirtmiş, demokratik özgürlükler- le çelişmemek için de alınması gereken önlemleri sıralamış. Ne var ki, herkese demokrat bir görü- nüş sergilemeye özen gösteren AKP, yurt- taşın temel hak ve özgürlüklerini el altın- dan tırpanlanmaya niyetli. CMK'nin yü- rürlüğe girmesinden hemen sonra va- tandaşı gizlice ve rahatça dinleyebilmek için hemen kolları sıvamış. ••• Girişim için herkesin rehavet içinde bu- lunduğu yaz mevsimi seçilmiş ve 5397 sa- yılı kanun Meclis'e gönderilmiş. Biri ge- çici yedi maddeden oluşan yasada, baş- langıçta bütün kurallara uyarmış gibi gö- rünürken, 1. maddenin 6. fıkrasında hâ- kim kararı ile vatandaşların tümünün bü- tün bölgelerde, dinlenecek kişinin adını, numarasını belirtmeden dinleme olana- ğı sağlayan bir düzenleme getirilmiş. Gerçi bu düzenlemenin sakıncaları 2005 yılında CHP'nin Niğde milletvekili olan Or- han Eraslan tarafından dile getirilmiş ama kulak asan olmamış. Oysa düzenleme hem anayasanın "haberieşme hürriyetrri düzenleyen 22. maddesine, hem de Av- rupa Insan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı, ama bu husus iktidar tarafından hiç dik- kate alınmamış, muhalefet partisi CHP de bu konuda üstüne düşeni yapmamış. Böylelikle Türkiye'de adı belirtilme- den, gerekçeleri her kişi için teker teker açıklanmadan, bir kararla birçok bölge- deki birçok kişinin dinlenmesi yolu açıl- mış ve uygulama başlatılmış. Uygulamaların gerekçesi olarak gös- terilen suçu önleme savının ne kadar ge- çerli olduğunu da Hrant Dink olayında herkes yaşayarak görmüş. Geliyorum diye haykıran cinayetler bu süre içinde işlenmiş, önlenememiş, ama vatandaş sürekli dinlenmiş. Iş o raddeye gelmiş ki, bütün vatan- daşlar dinleniyorum korkusu içinde ya- şamaya başlamışlar. ••• Dinleme üç kanaldan yapılmakta; MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü Istihbarat Dai- re Başkanlığı ve Jandarma. MİT kendi yasası ile yürütüyor dinle- meyi, Emniyet Genel Müdürlüğü içinde ise Başbakanlık'a bağlı, Istihbarat Dinleme Başkanlığı (İDB) kuruluyor yasa emriyle. İDB'nin başına getirilen Ramazan Ak- yürek'in tarikat ilişkileri muhalefet tara- fından sürekli öne sürülmekte, tıpkı yine 5397 sayılı kanuna uygun olarak kurulan, yine Başbakanlık'a bağlı Telekomüni- kasyon lletişim Başkanlığı'nın (TİB) ba- şındaki Fethi Şimşek gibi... AKP yandaşı yayın organları ve de- mokrasi meftunu lümpen liberallerden çıt çıkmıyor. Işin daha da ilgincl, MİT ve İDB için ta- nınan sınırsız dinleme yetkisinin Jandar- ma'ya verilmesinden TİB çekiniyor ve bu iki istihbarat birimine sağlanan olanağın, yetki alanı zaten sınıriı olan Jandarma'ya verilmesine karşı çıkılıyor. Ne de olsa Jandarma'da tarikat etkisi yok, olur ya Jandarma bu dinlemeyi ön- görülen hedef dışında yapabilir. Türkiye'de vatandaşı dinleyen, vatan- daşı ortadan ikiye bölen iktidar, devlet içinde de bölücülük yapıyor, Emnlyet'e ta- nıdığı yetkiyi Jandarma'dan esirgiyor. Yanlış anlaşılmasın, biz bu yetkinin ne Jandarma'ya ne de Emniyet'e verilme- sinden yanayız. Ama bütün bu olaylar alt alta gelince, bize demokrasi diye sunulan rezaletin son perdesi herkesin gözü önünde oynanıyor. Lümpen liberaller ile yandaş medyadan gık çıkmıyor. [email protected] MİLLİ EGITIM BAKANLIGI Harem-selamlık kampanya Başbakan'ın eşi Emine Erdoğan, bakanlar Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu'nun katıldığı "Anne-Kız Okuldayız" kampanyasının tanıtımı türbanlılann şovuna dönüştü Kampanyanın tanıtnmnda sa- londaki konuklar harem-se- lamlık oturdu. Gazetelere veri- len bazı ilanlarda da türbanlı bir kadının fotoğrafına yer ve- rildi. (Fotoğraf: NÎHAN tNAL) İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) - Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın başlattığı ve Milli Eğitim Bakanhğı'nın destek verdiği "Anne-Kız Okul- dayız" kampanyasının tanıtı- mında salondaki konuklar ha- rem-selamlık oturdu. Türbanlı kadınlann yanı sıra salonda çok sayıda kara çarşaflı kadının ol- ması da dikkat çekti. Kampan- yanın tanıtımı için gazetelere verilen ilanın yansında da tür- banlı bir kadın fotoğrafi yer al- dı. Anne-Kız Okuldayız kam- panyasının tanıtım toplantısı dün, Harbiye'deki Cemal Reşit Rey Konferans Salonu'nda ya- pıldı. Toplantıya Emine Erdo- ğan, Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, Kadın ve Ai- leden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun yanı sıra çok sayıda sanatçı ve yurttaş da katıldı. Halk Bankası'nın da destek verdiği projede eğitime desteğin ön planda tutulduğunu belirten Çelik, "Bir millet hanımlarını okutmazsa fırsat eşitliği sağ- lanmaz. Hükttmetim adına söylüyorum, bizim için ka- dınlara uygulanan her türlü ayrım ayaklarımızın altında- dır" dedi. Konuşmalann ardın- dan Anne-Kız Okuldayız kam- panyasının protokolü imzalandı ve sembolik olarak ilk öğrenci- nin kaydını Bakan Çelik yaptı. Kayıtlann ardından öğrencilere birer çanta verildi. Çanta veril- mesi sırasında Emine Erdo- ğan'ın kadmlan öperek ve san- larak tebrik etmesi, erkeklerle ise sadece elinin ucu ile tokalaşması dikkatlerden kaçmadı. Kampanyanın tanıtımı için gazetelere verilen ilanda yer alan genç kadmın başına pem- be renkli bir türban taktığı, ka- fasının ve boynunun türbanla sıkıca sarılı olduğu görüldü. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Anayasa Mahkemesi'nin türban yasa- ğını kaldıran değlşikliği iptal etmesiyle, ye- ni bir döneme girdiğimizi söyleyebilirim. Anayasa Mahkemesi'nin yetki sınırlarını aştığı tartışmalarını tetikleyen kararıyla, bundan sonrası için neler yapacağının sin- yallerini de vermiş oldu. Bazı AKP'liler bu ilginç gelişmeyi daha ileri götürerek şöyle yorumladılar: "Bu Anayasa Mahkemesi böyle giderse Mec- lis'i de kapatabilir." Siyasi iktidar ile mer- kezi devlet bürokrasisi arasındaki iktidar kavgası tırmanarak sürüyor. Bu kavganın nerede duracağını, ne gibi sonuçlar vereceğini kestirmek blle mümkün değil. Bence iki taraf da bu sü- reci nasıl götüreceklerini tam olarak bi- lemiyorlar. AKP hakkındakl kapatma davasının açılmasıyla tırmanan gerginlik gösteriyor ki, yargı AKP İle hesaplaşmayı sonuna ka- dar götürecek. Yani AKP kapatılacak. AKP kapatılınca ne olacak? Onu tam olarak bil- mek mümkün değil. Meclis'te AKP kökenll çoğunluk varlı- ğını sürdürecek. Burada iki ihtlmal orta- ya çıkabilir. Meclis'teki çoğunluk erken se- çim kararı alabilir. Ikinci ihtimal ise üye- likleri düşen milletvekillerinin yerlne ye- ÜTÜM ZAMANLARIN EN BUYUK OKUMAYAZMA KAMPANYASINI BASLATIYOR. Yeni Bir Senteze Doğru... nilerini seçmek için 3 ay içinde ara se- çimler yapılır. Bu iki ihtimalde de Meclis'teki kom- pozisyon çok köklü bir değişlkliğe uğra- maz. AKP kökenli bir çoğunluk hükümet eder. ••• Yani sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Bu çok çetin iktidar kavgalarının sonun- da, hukukun tamamen siyaslleştiği, ger- ginliğin had safhaya ulaştığı sürecin so- nunda yine başa döneceğiz. İktidar iliş- kileri bakımından köklü bir değişiklik ya- şanmayacak gibi görünüyor. Türkiye'de laiklik konusunda aşırı du- yarlığı olan kesimlerle, Islami duyaıiığı olan kesimlerin blrbirini tamamen tasfiye et- mesinin mümkün olmadığını bu sürecin sonunda tekrar göreceğiz. O zaman bu farklılıkların bir sentez için- de bulaşacağı demokratik bir sistemi yaratmak dışında bir çözüm olmadığını da kabul edeceğiz. Dünya yeni bir çağa girdi. Türkiye ise son 20-25 yıldır köklü bir sosyal altüst oluş yaşıyor. Kürtler, Aleviler, Islamcılar, gay- rimüslim azınlıklar geçmişte bastırılmış kimliklerini yeni gelişmelerin etkisiyle dı- şa vurdular. Artık bu anlamda macun tüpten çıktı. Şimdi yeni bir demokratik oluşuma ve ya- pılanmaya gerek olduğu bir gerçek. Hiç- bir mahkeme kararı bu gerçeğin üstünü örtemeyeceği gibi, bu kimlikleri de orta- dan kaldıramaz. ••• Türkiye, yeni bir demokratik yapılan- maya doğru yol alıyor. Bu yapılanma fark- lı kimliklerln demokratik bir sistem içine yerleşmesi ve bir iç değişlmden geçme- siyle gerçek yerine oturacak. Bunca kavganın, kural dışı uygulamaların so- nunda varacağımız yer yeni bir sentez olacaktır. Bu sentezi ve bir anlamda uzlaşmayı ne kadar erken kavrarsak, geçişi daha az ha- sarla atlatacağız. Burada iki taraflı bir de- ğişim yaşanacak. Kimlik talebiyle ortaya çıkan toplumsal gruplar statükoyla çatı- şırken demokratik bir değişim geçire- cekler, gecirmekteler. Tabil statüko da bunca güçlü kimlik taleblnl yok saymanın mümkün olmadığını görecek. O da yeni sentezin bir parçası olarak yeniden ya- pılanacak, kendisine demokrasi içinde bir yer edinmek durumunda kalacak. • • • Şu anda ortalık toz duman. Geleceği okumak mümkün görünmüyor. Yakın vade açısından bakıldığında doğru gibi görünen bu saptama uzun vadede yeri- ni ister istemez gerçeğe bırakacaktır. Nedir bu gerçek: Türkiye'deki askeri darbeyle kurulmuş anayasal otoriter re- jim değişecektir. Islamcı, Kürtçü, Türkçü, Alevici siyasi ve sosyal oluşumlar demok- ratlaşacaktır. Hep birlikte farklılıklarımız- la bir arada yaşamak dışında bir çıkış ol- madığını sürecin sonunda aniayacağız. Ben, bu sürecin sonunda demokratik bir uzlaşma dışında bir olanağın bulunma- dığını göreceğimize inanıyorum. Müslü- manların çoğunlukta olduğu bir ülkede de- mokratik laik sistemi yeni baştan kurma- mız gerektiğini, bunun alttan alta oluştu- ğunu görüyorum. Bu nedenle öfkelerin havalarda uçuş- tuğu şu günlerde sakin sakin geleceğe umutla bakabileceğimizi düşünüyorum. Ben, her zamanki gibi iyimserliğimi koruyorum... Bu kampanya hem öğretiyor hem de ödüller kazandırıyor. Ailenizdeki ve çevrenizdeki okuma yazma bilmeyenleri bu kampanyaya katılmaları için teşvik edin. Hem öğrensin hem de kazansınlar. Kayıt tarihleri ve yerleri: 09 Haziran - 05 Eylül 2008 Tüm Halk Eğitim Merkezleri Ana-Kız Okuldayız; OKUMA YAZMA KAMPANYASI i X o' HALKBANK^ > Üretşn Tilrklye'nin 89nK««ı ff deıttOlylt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle