05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ 18 Haco yine tııtukhı Haberi, Adana Temsilcimiz Çetin Yi- ğenoğlu'ndan aldık: Gerger'de yayımla- nan Fırat gazetesinde, Fethullah Gülen için "Feto" diye yazan gazeteci Hacı Bo- ğatekin (Haco) geçtiğimiz günlerde dört ayrı davadan mahkeme önüne çıkmış. Duruşmada Boğatekin'in tutuksuz yar- gılanma istemi yakınmacı konumundaki savcı Sadullah Ovacıklı ile bazı tanıkla- rın mahkemeye katılmaması nedeniyle ka- bul edilmemiş. Biliyorsunuz, geçenlerde Hacı Boğa- tekin'e Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Yazarlar Sendikası ve lletişimci- ler Araştırma Derneği bir anmalık vermişti. Neden verilmişti anmalık? Türkiye Yazarlar Sendikası'nın Genel Sekreteri Tevfik Taş açıklasın: "Hacı Boğatekin Abdullah Öcalan'a se- ven sevmeyen herkesin söylediği gibi 'Apo' dedi. Bunda bir şey yok... Ama Bo- ğatekin aynı yazısında Fethullah Gülen 'e de 'Feto' dedi ve bu iki isimle simgelenen güçlerin doğu ve güneydoğudaki sava- şının vardığı boyutu, olası sonuçlarını tartışmaya çalıştı. Al takke verkülah Boğatekin içeri tıkıl- dı. Kimiyetkililer, 'Boğatekin'e verilen ce- zanın Feto'yla itişkili olmadığını' söyle- mektedir. Ancak biz bunun tam tersini dü- şünüyonız. Cezanın önüne arkasına bak- tığımızda yapılanın aslının, 'Feto'nun adı- nı ve gerici etkinliğini korumaya' dayan- dığını görmek o kadar da zor olmuyor. Kâğıt üzerinde ne yazarsa yazsın, Tür- . kiye bugün laik bir ülke değildir. Türkiye sahiden laik olabilse, düşünce özgürlüğü yükselip gelişseydi Feto küçük bir mahalle ya da mezra camisinde imam bile ola- mazdı; ama şimdi Türkiye'nin kaderinde söz sahibi, korkunç ve gülünç ki iktidar- dır... Ismet ÖzelVn dizesidir ama dize bu ya kendi dizesinin tersine düşeni de vurur; şimdi o dize bu durumun basit bir özeti olarak yerine oturur: Biri kör bataklıklarda kutsal I öteki ser- keş ama oldukça da haklı" IŞIK KANSU /et.com.tr Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyetin üzerinde oturduğu üç erkten birinin, yani yargının kesin kararını ve tavrını ortaya koydu: "Cumhuriyetin temel nitelikleri değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez." Iktidar olanların, çoğunluklarını öne sürerek öyle attan düşermiş gibi her istediklerini yapamayacaklarını anlamış olmaları gerekiyor. Ama, anlamıyorlar. Zırıltı sürüyor. Bu kez Anayasa Mahkemesi kararını tartışmaya kalkanlar var. Tartışarak işi sulandıracaklarını sanıyorlar. Çünkü, olay dönüp dolaşıp AKP'nin kapatılma davasına Susun artık gelecek. Hukukçu dostlarımızın dediği de o: "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın iddianamesi de neredeyse hukuk dışı ve deyim yerindeyse gayri ciddi bulunmuştu. Işte o iddianamenin eyleme yönelik en önemli konularından biri, anayasa değişikliği yoluyla laiklik ilkesinin ihlali meselesi, Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla, hukuksal zemine oturtulmuş oldu. Yanl iddia bir çeşit tescil edildi, eylemin varlığı onaylandı. Buna artık başka bir misyon yüklemenin anlamı yok. AKP kapatma davasının görüşülmesi sırasında, iddianamedeki konuyla, Anayasa Mahkemesi'nin anayasa değişikliği kararı bütünlük oluşturacak, eylem buna göre tanımlanacak. Bunun kapatma kararını nasıl etkileyeceği ise yüksek mahkemenin konusu. Bu konuda olumlu ya da olumsuz söz söyleyecek herkes artık susmalı. Söz yüksek yargı organına bırakılmalı. Toplumsal mekanizmaların, anayasal kurumların çözemediği bir problem yargının önüne bırakılıyorsa, bu karardan memnun olmayanların yargıya saldırma hakları kalmaz. Hukuk düzenler, yargı da yorumlar. Düzenleyenlerin kafa kanşıklığının vebali yargıya yüklenemez. Ben yaptım, yargı da buna engel olmamalı mantığı ne demokrasinin, ne de hukukun konusu olamaz." Şubat ayından beri bu böyle... Büyük birader "Konuşun" dedi, emirden saydık. Kırmızı çizgi filan unutuldu, şimdi "kurumsal diyalog" var... Mesud Barzani'nin geçmişten kötü anılar anımsatabilecek yüzü si- lindi, sesi kısıldı. Yerine "yen/"si, ye- ğeni oturtuldu. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yöne- timi Başkanı Neçirvan Barzani, geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Bush ve Başkan Yardımcısı Che- ney ile görüştükten sonra Ameri- ka'nın Sesi Radyosu'na epeydir kurgulanmakta olan senaryoyu bir Kurumsal Diyalog kez daha açık etti: "Türkiye ile PKK arasındaki ça- tışmanın sona erdirilmesi için siya- si çözüm gerekir." Bütün bunlann üstüne eski DEP'Iİ Leyla Zana'nın Ingiltere Avam Kamarası'ndaki "PKKbizim sigor- tamızdır. PKK'nin Kürt halkı ile, DTP ile bir bütün olarak ele alınması gerekir" sözünü ekleyin. DTP'deki şahin takımının partinin üst yöne- timine seçildiğini de unutmayın! Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuzey Irak'a gitmeye hazırlandığı şu gün- lerde peş peşe yaşananları emek- li diplomat-yazar Daver Darende şöyle yorumluyor: "ABD ve Batı emperyalizminin PKK terörü ile ilgili başlattığı kanlı sürecin artarak devam ettiği bu duyarlı dönemde emperyalizmin güdümünde hareket eden Kuzey Irak yönetimi ile içimizdeki bölücü- ler, ne acıdır ki tam bir dayanışma içindedirler ve aynı görüşleri sa- vunmaya devam etmektedirler. Ortadoğu'nun karanlık kuyulanna inilirken, ABD'nin koruması altındaki Talabani ve Barzani ile yapılacak görüşmelerde, ABD'nin Kürt soru- nu ile ilgili olarak ustaca düşünüle- rek başlattığı yeni süreci de göz önünde bulundurarak çok dikkatli olmak zorundayız." Manzara ortada: Kömür niyetine bölge insanının kullanıldığı mangalı yakanlar, üs- tünde pişirdikleri cızbızı yemek üzere sofraya oturma hazırlığı için- de... Yaz Aylarında Saghldı Gıdaya Ulaşmak için... SADIK ÇELİK Her yıl yalnızca Istanbul'da 10 binden fazla kişinin gıda zehir- lenmesine maruz kaldığı tahmin ediliyor. Bu sayı, her zehirlenme vakası kayıt altına alınmadığı için kesin olarak bilinemiyor... Yapılan araştırmalar her sene 4 kişiden birinin gıda kaynaklı mikroorganizmalar sebebiyle has- talandığını, 5 bin kişinin hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor. Tür- kiye'de ise yüzlerce vakanın kay- da girmediğini, ancak kamuoyu- na yansıdığını biliyoruz. Başım ağ- rıyor, kendimi iyi hissetmiyorum serzenişlerinin altında gıda kay- naklı gizli zehirlenmeler olabilir. Dolayısıyla gıda sektörünün içe- risinden birisi olarak bunca çok insanı doğrudan ya da dolaylı ola- rak etkileyen bir konuyu tam da en etkili olacağını beklediğimiz ay- larda tekrar gündeme getirmek ve bu vesile ile çok geç olmadan ge- rekli önlemlerin alınmasını sağ- lamak istedik. öncelikle, gıda kaynaklı en- feksiyonlar ve zehirlenmeler ile il- gili olarak zehirlenmenin tanımı- nı net olarak yapmalıyız. Bu has- talıkların gıda enfeksiyonlan ve gı- da intoksikasyonları olmak üze- re ikiye ayrılması gerekiyor. Has- talık etkeni patojen hücrenin ken- disi ise gıda kaynaklı enfeksiyon; eğer hastalık etkeni, patojen mik- roorganizmanın gıdanın içine sal- gılamış olduğu toksin ise gıda kaynaklı intoksikasyon olarak ta- nımlanmalıdır. Gıda zehirlen- meleri olarak adlandırdığımız en- feksiyonların gıda kaynaklı in- toksikasyonlar ve gıda kaynaklı aktif enfeksiyonlar olduğunu be- lirtmeliyiz. Içerisinde patojen bir mikroor- ganizma veya toksini bulunan ya da farklı bir gıdadan bulaşmış gı- danın tüketiminin ardından ishal, bulantı, kusma, karın ağrıları, ka- rında kramplar gibi sindirim sis- temini ilgilendiren bulgular gıda zehirlenmelerinde görülebilir. Bu zehirlenmeler çok yaygındır, an- cak bu tür hastalıkların hepsi sağlık kuruluşlarına bildirilmedi- ği için gıda kaynaklı hastalıkların yıllık rastlanma oranları ve dağı- lımları tam olarak saptanamaz. Besin zehirlenmelerine ço- ğunlukla bakteri türü mikroorga- nizmalar yol açar. Bu bakteriler 5- 70°C arasında, en çok da oda ısı- sı ve üzerindeki derecelerde ço- ğalma eğilimi gösterirler. Genel- likle 5°C ve altındaki derecelerde çoğalamazlar. Bu nedenle, yaz aylarında besin zehirlenmelerinin görülme sıklığı artar. Yiyecek ve içeceklerin sakla- ma, hazırlama ve sunulma aşa- malarında uygun sağlık şartları- nın olmaması, besin zehirlen- melerinin yaşanmasında önemli etkendir. Bu açıdan özellikle top- lu gıda zehirlenmelerinde so- rumluluğun büyük kısmı gıda üreticilerine düşmektedir. Gıda üreticilerinin etkili bir gıda gü- venliği sağlanması açısından dik- kat etmesi gereken önemli nok- taları sıralayarak kısa da olsa bir hatırlatmada bulunmak isteriz: Öncelikle, alınan hammadde- lerin kalite standartlan yüksek ol- malı, Depolama sırasında depo sı- caklıkları uygun olmalı ve uygun sıcaklık ve sürelerde hammad- deler muhafaza edilmeli, Pest kontrolleri arttırılmalı, Donmuş et, tavuk, balık ürün- leri kesinlikle oda sıcaklığında çözündürülmemeli; yine et, tavuk ve balık aynı ortamda saklan- mamalı ve işlenmemeli, Et, tavuk gibi mikrobiyal açıdan riskli gıdaların pişirilmesinde or- ta nokta sıcaklıkları minimum 75°C olmalı, Riskli gıdalar 30 dakikadan fazla oda sıcaklığında bekletil- memeli, Çiğ ve pişmiş gıdalar aynı or- tamda işlenmemeli, Tüm pişirme işlemlerinin ar- dından yemeklerin mutlaka du- yusal kontrolleri yapılmalı, Yemekler servise sunulurken sıcak olarak tüketilecek yemek- ler 65°C üzerinde, soğuk olarak tüketilecek yemekler 10°C altın- da saklanmalı, Sıcak sunulacak yemeklerin konulduğu benmarinin uygun sı- caklığı sağlaması açısından su- yunun sıcaklığı minimum 85°C ol- malı, Görüldüğü gibi bu kurallar, uy- gulanması hiç de çok zor olma- yan, çok fazla ekstra bir maliyet istemeyen, ancak ayrı bir özen ve dikkat gerektiren uygulamalar ve altyapı için olmazsa olmaz ge- rekliliklerdir. Fakat, üzülerek be- lirtmeliyiz ki, maalesef bu uygu- lamaları yerine getirmeyen üreti- ci firmalar da vardır. özellikle, merdiven altı üretim dediğimiz ka- yıt altına girmemiş, kayıt dışı üre- tilen ürünleri tüketen, satın alan yurttaşların gıda zehirlenmeleri- ne maruz kalma ihtimalleri daha yüksek olacaktır. Bu durumda, tü- keticiler de kendi yediklerine dik- kat etmeli; nerede, nasıl üretil- diklerini sorgulamalı, hatta müm- künse yukarıda sıraladığımız ön- lemlerin üretim sahalarında alınıp alınmadığını kontrol etmeli ve bunun yasal hakkı olduğunun bilincinde olmalıdır. Böylece, devletimiz ve iş dünyası günler süren işgücü kaybından, yurttaş ise sağlığını yitirmekten, hasta- nelere düşmekten ve kontrol edi- lebilir nedenlerden dolayı sağlık harcaması yapmaktan kurtula- caktır. Bu kadar basit olan ön- lemlerin alınması ve tüketicilerin de bu önlemlerin alınıp alınma- dığını kendi adlarına kontrol et- mesi ile ülke olarak bunca zah- metten ve sıkıntıdan kurtulmamız işten bile değildir. Tüketiciler ola- rak bu konuda göstereceğimiz özen ise sadece kendi haklanmızı korumakla sınıriı kalmamalı, bir yurttaşlık görevi olarak algılan- malıdır. Bu davranışımızla baş- kalannın sağlıklarını da korumuş olacağız. Böylece, fahri trafik müfettişlerimizden sonra her bi- rimiz birer fahri sağlıklı gıda mü- fettişi olarak gıda terörüne karşı savaş açabiliriz. KİM KİME DUM DÜMA BEHIÇAK [email protected] oA o/c/(/Sonci<x /y]oro.(irr* iyi o iûjor İl^f VETE gi ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl [email protected] HARBÎ SEMİH POROY - ^ __J^¥ - -- - (ÇÖPLÜK ÇOCUKLAR1) TAYYAK ÖZKAN www.junkidz.com TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAJS 7 Haziran www.mumtaz-arikan. com Z£PLIN£ SALD/R/!. İLK KEZ 8/' Z RfSI SALDtG/S/Af* OĞ/eAr/P OÜŞÜK.Ü/L M ü ş r i J z q Y Ü Z Y U g A Ç L A / e / M a * / / r N £>E,8U /-f içı'fJ tMGr •re SAGNAK NILGU1N CERRAHOGLU Bu da Blair Tarikatı Medeniyetler Ittifakı şampiyonlarına yeni bir isim da- ha katıldı. Üç beş yıl öncesine dek Avrupa solunun en kariz- matik liderierinden sayılan Tony Blair, kendi adıyla anı- lan bir "inanç vakfı" kurdu. Vakfın amacı "Kitap din- leri" arasındaki anlayış ve saygıyı geliştirmek; küresel fakirlik, hastalık ve çatışmalara "dinlerarası diyalog- la" çözüm üretmekmiş... Adı bir dönem -çıkmaz sokakta biten- "Üçüncü Vo/"la anılan eski Işçi Partisi lideri, başbakanlıktan ay- rıldıktan sonra şiddetli bir mistisizm krizine tutuldu. Krizin ilk aşamasında Blair'i, Vatikan'da sahne alır- ken gördük. "Üçüncü Yolun" önderi; tam Noel üstü, Papa'nın takdis ettiği bir transferle mezhep değişti- rerek Katolik oldu. Ikinci aşamadan geçen hafta haberdar olduk. Bla- ir bu kez "Ideolojilehn 20. yüzyılda tuttuğu yeri, dinin aldığım" ilan ederek "küresel bir din vakfıyla" ortaya çıktı. Vakıf İbrahimVn çocuklarım" toplayıp, bir ara- ya getirecekmiş. Tony Blair "yaşamının gerisini artık bu din, iman işlerine adayarak" geçirecekmiş! Nerden nereye? Bir modern zamanlar azizi... Tony Blair'i bilmeyen böyle bir haber karşısında In- giliz liderin "AssisiliÂziz Francesco"nun (okunuşu: Fran- çesko) izinden gittiğini düşünebilir. Hıristiyanlığın ef- sanevi azizlerinden Assisili Francesco; -malumunuz olduğu üzere- sekiz yüzyıl kadar önce "Fransisken ta- rikatım" kurarken, dünya nimetlerine sırt çevirmiş ve keşiş cüppesiyle çıplak ayak dere tepe düştüğü yol- larda kendisini fakiriere, hastalara şifa; iman dağıtmaya adamıştı... Blair'in söylemlerine baktığınızda Assisili Aziz Fran- cesco'nun 1200'lerdeki ajandasıyla çarpıcı benzerlikler bulabilirsiniz ama bu modern zamanlar azizinin ayak- ları çıplak değil. Bilakis eski Işçi Partisi lideri, bir eli yağ- da bir eli balda yaşıyor. Hal böyle olunca "Blair" adı- nın "inanç" sözcüğüyle yan yana gelmesi, insanların yüzüne ya müstehzi bir tebessüm konduruyor; ya har- biden kızdırıyor. Verdiği her konferans için 200 bin Avro alan bir şa- hıstan bahsediyoruz. Danışmanlık yaptığı yatırım Bankası JP Morgan Chase'den yılda 2.5 milyon Av- ro aldığı söyleniyor. Bunun yanında Isviçreli bir sigorta şirketinden yılda gene 700 bin Avro götürüyor. Eh bir de ABD, AB, BM, Rusya hesabına üstlendiği "Orta- doğu özel Temsilciliği" var. Oradan da hiçbir şey ol- masa cömert harcırahlar topluyor. Bunlara ayrıca anı- ları için imzaladığı 6 milyon Avro'luk "kitap anlaşma- sını" eklerseniz; "Blair tarikatının" yaşam standardı hak- kında net bir fikir edinebilirsiniz. Geçen ay başında daha, gazeteler karı koca Bla- ir'lerin 4 milyon sterline yeni bir malikâne aldığım yaz- dı. Aynı dönemde eski Işçi Partisi lideri hakkında ba- sında gene şöyle bir haber vardı: "Heathrovv Havaa- lanı'na gitmek için Londra kent merkezinden trene bi- nen eski Başbakan biletsiz yakalandı. Bilet soran kon- düktöre yanında para (25 pound!) olmadığını söyleyen Blair, trenin birinci sınıf kompartmanında seyahat et- mekteydi." Birinci sınıfa beleş binen bu "küresel aziz" karşısında insanlar haliyle "yeme bizi!" oluyor. Blair'İe mafya babası' farkı nedir? "T. B. İnanç Vakfı'nın" inandırıcılığını mayınlayan tek sorun, Blair'in bu "tamamiyle duygusari}) bağlantılanyla sınıriı değil. Bir de yüz binlerce insanın yaşamına mal olan Irak işgaline verdiği destek var. Ünlü siyasetçinin Ingilte- re'de popüleritesini yerle bir eden kuyruklu savaş ya- lanlan" unutulmadı. Yalnız muhalif Ingilizler değil, ken- di partisinden milletvekilleri bile dünyaya kendisini "ye- ni bir mesih" gibi takdim eden Blair'e şimdi o ünlü ya- lanları hatırlatıyor: "Bay Blair bu ruhani konulan, Bağdat'a bomba yağ- dırmadan önce düşünmeliydi!" diyorlar: "Böyle bir in- sanın çıkıp da bize dinden, imandan bahsetmesi; in- sanları buluşturmak adına dünyaya rehberlik etmesi.. gülünçl" Yazıyı intemet sitelerinde dolaşan bir fıkrayla biti- relim: Blair'İe bir "mafya babası" arasındaki fark nedir? Biri; 1. Çuvalla para, mal, mülk götürürken; "büyük abi" pozları keser. 2. Çıkar adına cinayete onay ve- rir. 3. Katolik kilisesinde vicdan temizler. Diğeri bir Italyan eşkiyasıdır... [email protected] B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1S SOLDAN SAĞA: 1/ Kundak ço- -| cuklarının avu- _ cımda birikcn kir. ^ 2/ Dcrvişlerin 3 giydikleri, tiftik- A len yapılmış ince külah, 3/ Gcmi-« nin çektiği suyu 6 göstermek için j baş ve kıç bodos- lamaları üzerine 8 konulan işaret- 9 ler... Asya ile Av- rupa'yı ayıran dağ sıra- sı. 4/ Mersin'in Siliilc ilçesüıde antik bir kent... Tarlada suyu akıtmak için yapılan tahta oluk. 5/ Birnota... Siyasal çe- kişmelerin geçtiği yer. 6/ Öbür dünyada veri- lecek olan ceza... tslarn iilkelerinde kullanılan bir tür tahıl ölçüsii. 7/ 1 2 3 4 5 6 7 6 7 8 9 |J TT 0 T o r T • H U T T N •K I K 0 B A •U G T Y A M T R T M U G A N I •TN •G q 2 E L A | A R U z •p E S A T T R •[ E N E M | Z U L A • •S A D E K A R T Dağ sııtı... Bulgur, biber, soğan, domates, maydanoz- la yapılan ve asma yaprağına sarılıp çiğ olarak yenen bir yiyecek. 8/ Johann Strauss'un tanınmış bir operasi. 9/ Içindcn çıkılması güç, sıkmtılı dunım... Ekin dcmetle- rini yükseğe atmaya yarar yaba. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kasaplık hayvanlann tinıüs ve pankreas bezlerine ve- rilcn ad. 2/ Bir tür küçük zuma. 3/ Giizel çiçckli bir süs bitkisi... Yinııiden fazla dili kapsayan bir dil ailesi. 4/ Sınır nişanı... Toprak, kıun ve saman elemeyc yarayan iri delikli kalbur. 5/ Lantan elementinin simgcsi... Bo- ğa güreşi yapılan alan. 6/ Çok çirkin ve sakil... Suudi Ara- bistan'ın plaka imi. II Kıraç toprak... Kurşıuı boruların ağzmı açmakta kullarulan ucu sivri takoz. 8/ Memeli bir kuş. 9/" — Bartok": Ünlü Macar besteci... Dokuma- cılıkta, mekikle enine atılan iplik.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle