Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2008 CUMARTESİ
18
Haco yine tııtukhı
Haberi, Adana Temsilcimiz Çetin Yi-
ğenoğlu'ndan aldık: Gerger'de yayımla-
nan Fırat gazetesinde, Fethullah Gülen
için "Feto" diye yazan gazeteci Hacı Bo-
ğatekin (Haco) geçtiğimiz günlerde dört
ayrı davadan mahkeme önüne çıkmış.
Duruşmada Boğatekin'in tutuksuz yar-
gılanma istemi yakınmacı konumundaki
savcı Sadullah Ovacıklı ile bazı tanıkla-
rın mahkemeye katılmaması nedeniyle ka-
bul edilmemiş.
Biliyorsunuz, geçenlerde Hacı Boğa-
tekin'e Türkiye Gazeteciler Cemiyeti,
Türkiye Yazarlar Sendikası ve lletişimci-
ler Araştırma Derneği bir anmalık vermişti.
Neden verilmişti anmalık?
Türkiye Yazarlar Sendikası'nın Genel
Sekreteri Tevfik Taş açıklasın:
"Hacı Boğatekin Abdullah Öcalan'a se-
ven sevmeyen herkesin söylediği gibi
'Apo' dedi. Bunda bir şey yok... Ama Bo-
ğatekin aynı yazısında Fethullah Gülen 'e
de 'Feto' dedi ve bu iki isimle simgelenen
güçlerin doğu ve güneydoğudaki sava-
şının vardığı boyutu, olası sonuçlarını
tartışmaya çalıştı.
Al takke verkülah Boğatekin içeri tıkıl-
dı.
Kimiyetkililer, 'Boğatekin'e verilen ce-
zanın Feto'yla itişkili olmadığını' söyle-
mektedir. Ancak biz bunun tam tersini dü-
şünüyonız. Cezanın önüne arkasına bak-
tığımızda yapılanın aslının, 'Feto'nun adı-
nı ve gerici etkinliğini korumaya' dayan-
dığını görmek o kadar da zor olmuyor.
Kâğıt üzerinde ne yazarsa yazsın, Tür-
. kiye bugün laik bir ülke değildir. Türkiye
sahiden laik olabilse, düşünce özgürlüğü
yükselip gelişseydi Feto küçük bir mahalle
ya da mezra camisinde imam bile ola-
mazdı; ama şimdi Türkiye'nin kaderinde
söz sahibi, korkunç ve gülünç ki iktidar-
dır...
Ismet ÖzelVn dizesidir ama dize bu ya
kendi dizesinin tersine düşeni de vurur;
şimdi o dize bu durumun basit bir özeti
olarak yerine oturur:
Biri kör bataklıklarda kutsal I öteki ser-
keş ama oldukça da haklı"
IŞIK KANSU
/et.com.tr
Anayasa Mahkemesi,
Cumhuriyetin üzerinde
oturduğu üç erkten birinin, yani
yargının kesin kararını ve
tavrını ortaya koydu:
"Cumhuriyetin temel
nitelikleri değiştirilemez,
değiştirilmesi teklif bile
edilemez."
Iktidar olanların,
çoğunluklarını öne sürerek öyle
attan düşermiş gibi her
istediklerini yapamayacaklarını
anlamış olmaları gerekiyor.
Ama, anlamıyorlar. Zırıltı
sürüyor. Bu kez Anayasa
Mahkemesi kararını tartışmaya
kalkanlar var.
Tartışarak işi
sulandıracaklarını sanıyorlar.
Çünkü, olay dönüp dolaşıp
AKP'nin kapatılma davasına
Susun artık
gelecek. Hukukçu dostlarımızın
dediği de o:
"Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı'nın iddianamesi de
neredeyse hukuk dışı ve deyim
yerindeyse gayri ciddi
bulunmuştu. Işte o
iddianamenin eyleme yönelik
en önemli konularından biri,
anayasa değişikliği yoluyla
laiklik ilkesinin ihlali meselesi,
Anayasa Mahkemesi'nin
kararıyla, hukuksal zemine
oturtulmuş oldu. Yanl iddia bir
çeşit tescil edildi, eylemin
varlığı onaylandı. Buna artık
başka bir misyon yüklemenin
anlamı yok. AKP kapatma
davasının görüşülmesi
sırasında, iddianamedeki
konuyla, Anayasa
Mahkemesi'nin anayasa
değişikliği kararı bütünlük
oluşturacak, eylem buna göre
tanımlanacak. Bunun kapatma
kararını nasıl etkileyeceği ise
yüksek mahkemenin konusu.
Bu konuda olumlu ya da
olumsuz söz söyleyecek herkes
artık susmalı. Söz yüksek yargı
organına bırakılmalı.
Toplumsal mekanizmaların,
anayasal kurumların
çözemediği bir problem
yargının önüne bırakılıyorsa, bu
karardan memnun olmayanların
yargıya saldırma hakları kalmaz.
Hukuk düzenler, yargı da
yorumlar. Düzenleyenlerin kafa
kanşıklığının vebali yargıya
yüklenemez. Ben yaptım, yargı
da buna engel olmamalı
mantığı ne demokrasinin, ne de
hukukun konusu olamaz."
Şubat ayından beri bu böyle...
Büyük birader "Konuşun" dedi,
emirden saydık. Kırmızı çizgi filan
unutuldu, şimdi "kurumsal diyalog"
var...
Mesud Barzani'nin geçmişten
kötü anılar anımsatabilecek yüzü si-
lindi, sesi kısıldı. Yerine "yen/"si, ye-
ğeni oturtuldu.
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yöne-
timi Başkanı Neçirvan Barzani,
geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı
Bush ve Başkan Yardımcısı Che-
ney ile görüştükten sonra Ameri-
ka'nın Sesi Radyosu'na epeydir
kurgulanmakta olan senaryoyu bir
Kurumsal Diyalog
kez daha açık etti:
"Türkiye ile PKK arasındaki ça-
tışmanın sona erdirilmesi için siya-
si çözüm gerekir."
Bütün bunlann üstüne eski DEP'Iİ
Leyla Zana'nın Ingiltere Avam
Kamarası'ndaki "PKKbizim sigor-
tamızdır. PKK'nin Kürt halkı ile,
DTP ile bir bütün olarak ele alınması
gerekir" sözünü ekleyin. DTP'deki
şahin takımının partinin üst yöne-
timine seçildiğini de unutmayın!
Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuzey
Irak'a gitmeye hazırlandığı şu gün-
lerde peş peşe yaşananları emek-
li diplomat-yazar Daver Darende
şöyle yorumluyor:
"ABD ve Batı emperyalizminin
PKK terörü ile ilgili başlattığı kanlı
sürecin artarak devam ettiği bu
duyarlı dönemde emperyalizmin
güdümünde hareket eden Kuzey
Irak yönetimi ile içimizdeki bölücü-
ler, ne acıdır ki tam bir dayanışma
içindedirler ve aynı görüşleri sa-
vunmaya devam etmektedirler.
Ortadoğu'nun karanlık kuyulanna
inilirken, ABD'nin koruması altındaki
Talabani ve Barzani ile yapılacak
görüşmelerde, ABD'nin Kürt soru-
nu ile ilgili olarak ustaca düşünüle-
rek başlattığı yeni süreci de göz
önünde bulundurarak çok dikkatli
olmak zorundayız."
Manzara ortada:
Kömür niyetine bölge insanının
kullanıldığı mangalı yakanlar, üs-
tünde pişirdikleri cızbızı yemek
üzere sofraya oturma hazırlığı için-
de...
Yaz Aylarında Saghldı
Gıdaya Ulaşmak için...
SADIK ÇELİK
Her yıl yalnızca Istanbul'da 10
binden fazla kişinin gıda zehir-
lenmesine maruz kaldığı tahmin
ediliyor. Bu sayı, her zehirlenme
vakası kayıt altına alınmadığı için
kesin olarak bilinemiyor...
Yapılan araştırmalar her sene
4 kişiden birinin gıda kaynaklı
mikroorganizmalar sebebiyle has-
talandığını, 5 bin kişinin hayatını
kaybettiğini ortaya koyuyor. Tür-
kiye'de ise yüzlerce vakanın kay-
da girmediğini, ancak kamuoyu-
na yansıdığını biliyoruz. Başım ağ-
rıyor, kendimi iyi hissetmiyorum
serzenişlerinin altında gıda kay-
naklı gizli zehirlenmeler olabilir.
Dolayısıyla gıda sektörünün içe-
risinden birisi olarak bunca çok
insanı doğrudan ya da dolaylı ola-
rak etkileyen bir konuyu tam da
en etkili olacağını beklediğimiz ay-
larda tekrar gündeme getirmek ve
bu vesile ile çok geç olmadan ge-
rekli önlemlerin alınmasını sağ-
lamak istedik.
öncelikle, gıda kaynaklı en-
feksiyonlar ve zehirlenmeler ile il-
gili olarak zehirlenmenin tanımı-
nı net olarak yapmalıyız. Bu has-
talıkların gıda enfeksiyonlan ve gı-
da intoksikasyonları olmak üze-
re ikiye ayrılması gerekiyor. Has-
talık etkeni patojen hücrenin ken-
disi ise gıda kaynaklı enfeksiyon;
eğer hastalık etkeni, patojen mik-
roorganizmanın gıdanın içine sal-
gılamış olduğu toksin ise gıda
kaynaklı intoksikasyon olarak ta-
nımlanmalıdır. Gıda zehirlen-
meleri olarak adlandırdığımız en-
feksiyonların gıda kaynaklı in-
toksikasyonlar ve gıda kaynaklı
aktif enfeksiyonlar olduğunu be-
lirtmeliyiz.
Içerisinde patojen bir mikroor-
ganizma veya toksini bulunan ya
da farklı bir gıdadan bulaşmış gı-
danın tüketiminin ardından ishal,
bulantı, kusma, karın ağrıları, ka-
rında kramplar gibi sindirim sis-
temini ilgilendiren bulgular gıda
zehirlenmelerinde görülebilir. Bu
zehirlenmeler çok yaygındır, an-
cak bu tür hastalıkların hepsi
sağlık kuruluşlarına bildirilmedi-
ği için gıda kaynaklı hastalıkların
yıllık rastlanma oranları ve dağı-
lımları tam olarak saptanamaz.
Besin zehirlenmelerine ço-
ğunlukla bakteri türü mikroorga-
nizmalar yol açar. Bu bakteriler 5-
70°C arasında, en çok da oda ısı-
sı ve üzerindeki derecelerde ço-
ğalma eğilimi gösterirler. Genel-
likle 5°C ve altındaki derecelerde
çoğalamazlar. Bu nedenle, yaz
aylarında besin zehirlenmelerinin
görülme sıklığı artar.
Yiyecek ve içeceklerin sakla-
ma, hazırlama ve sunulma aşa-
malarında uygun sağlık şartları-
nın olmaması, besin zehirlen-
melerinin yaşanmasında önemli
etkendir. Bu açıdan özellikle top-
lu gıda zehirlenmelerinde so-
rumluluğun büyük kısmı gıda
üreticilerine düşmektedir. Gıda
üreticilerinin etkili bir gıda gü-
venliği sağlanması açısından dik-
kat etmesi gereken önemli nok-
taları sıralayarak kısa da olsa bir
hatırlatmada bulunmak isteriz:
Öncelikle, alınan hammadde-
lerin kalite standartlan yüksek ol-
malı,
Depolama sırasında depo sı-
caklıkları uygun olmalı ve uygun
sıcaklık ve sürelerde hammad-
deler muhafaza edilmeli,
Pest kontrolleri arttırılmalı,
Donmuş et, tavuk, balık ürün-
leri kesinlikle oda sıcaklığında
çözündürülmemeli; yine et, tavuk
ve balık aynı ortamda saklan-
mamalı ve işlenmemeli,
Et, tavuk gibi mikrobiyal açıdan
riskli gıdaların pişirilmesinde or-
ta nokta sıcaklıkları minimum
75°C olmalı,
Riskli gıdalar 30 dakikadan
fazla oda sıcaklığında bekletil-
memeli,
Çiğ ve pişmiş gıdalar aynı or-
tamda işlenmemeli,
Tüm pişirme işlemlerinin ar-
dından yemeklerin mutlaka du-
yusal kontrolleri yapılmalı,
Yemekler servise sunulurken
sıcak olarak tüketilecek yemek-
ler 65°C üzerinde, soğuk olarak
tüketilecek yemekler 10°C altın-
da saklanmalı,
Sıcak sunulacak yemeklerin
konulduğu benmarinin uygun sı-
caklığı sağlaması açısından su-
yunun sıcaklığı minimum 85°C ol-
malı,
Görüldüğü gibi bu kurallar, uy-
gulanması hiç de çok zor olma-
yan, çok fazla ekstra bir maliyet
istemeyen, ancak ayrı bir özen ve
dikkat gerektiren uygulamalar
ve altyapı için olmazsa olmaz ge-
rekliliklerdir. Fakat, üzülerek be-
lirtmeliyiz ki, maalesef bu uygu-
lamaları yerine getirmeyen üreti-
ci firmalar da vardır. özellikle,
merdiven altı üretim dediğimiz ka-
yıt altına girmemiş, kayıt dışı üre-
tilen ürünleri tüketen, satın alan
yurttaşların gıda zehirlenmeleri-
ne maruz kalma ihtimalleri daha
yüksek olacaktır. Bu durumda, tü-
keticiler de kendi yediklerine dik-
kat etmeli; nerede, nasıl üretil-
diklerini sorgulamalı, hatta müm-
künse yukarıda sıraladığımız ön-
lemlerin üretim sahalarında alınıp
alınmadığını kontrol etmeli ve
bunun yasal hakkı olduğunun
bilincinde olmalıdır. Böylece,
devletimiz ve iş dünyası günler
süren işgücü kaybından, yurttaş
ise sağlığını yitirmekten, hasta-
nelere düşmekten ve kontrol edi-
lebilir nedenlerden dolayı sağlık
harcaması yapmaktan kurtula-
caktır. Bu kadar basit olan ön-
lemlerin alınması ve tüketicilerin
de bu önlemlerin alınıp alınma-
dığını kendi adlarına kontrol et-
mesi ile ülke olarak bunca zah-
metten ve sıkıntıdan kurtulmamız
işten bile değildir. Tüketiciler ola-
rak bu konuda göstereceğimiz
özen ise sadece kendi haklanmızı
korumakla sınıriı kalmamalı, bir
yurttaşlık görevi olarak algılan-
malıdır. Bu davranışımızla baş-
kalannın sağlıklarını da korumuş
olacağız. Böylece, fahri trafik
müfettişlerimizden sonra her bi-
rimiz birer fahri sağlıklı gıda mü-
fettişi olarak gıda terörüne karşı
savaş açabiliriz.
KİM KİME DUM DÜMA BEHIÇAK behicak@yahoo.com.tr
oA o/c/(/Sonci<x /y]oro.(irr* iyi o
iûjor İl^f VETE gi
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl kamilmasaraci@mynet.com
HARBÎ SEMİH POROY
- ^ __J^¥ - -- -
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLAR1) TAYYAK ÖZKAN www.junkidz.com
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAJS 7 Haziran www.mumtaz-arikan. com
Z£PLIN£ SALD/R/!.
İLK KEZ 8/' Z
RfSI SALDtG/S/Af* OĞ/eAr/P OÜŞÜK.Ü/L
M ü ş r i J z q Y Ü Z Y U g A Ç L A / e / M a * / / r
N £>E,8U /-f içı'fJ tMGr •re
SAGNAK
NILGU1N CERRAHOGLU
Bu da Blair Tarikatı
Medeniyetler Ittifakı şampiyonlarına yeni bir isim da-
ha katıldı.
Üç beş yıl öncesine dek Avrupa solunun en kariz-
matik liderierinden sayılan Tony Blair, kendi adıyla anı-
lan bir "inanç vakfı" kurdu. Vakfın amacı "Kitap din-
leri" arasındaki anlayış ve saygıyı geliştirmek; küresel
fakirlik, hastalık ve çatışmalara "dinlerarası diyalog-
la" çözüm üretmekmiş...
Adı bir dönem -çıkmaz sokakta biten- "Üçüncü
Vo/"la anılan eski Işçi Partisi lideri, başbakanlıktan ay-
rıldıktan sonra şiddetli bir mistisizm krizine tutuldu.
Krizin ilk aşamasında Blair'i, Vatikan'da sahne alır-
ken gördük. "Üçüncü Yolun" önderi; tam Noel üstü,
Papa'nın takdis ettiği bir transferle mezhep değişti-
rerek Katolik oldu.
Ikinci aşamadan geçen hafta haberdar olduk. Bla-
ir bu kez "Ideolojilehn 20. yüzyılda tuttuğu yeri, dinin
aldığım" ilan ederek "küresel bir din vakfıyla" ortaya
çıktı. Vakıf İbrahimVn çocuklarım" toplayıp, bir ara-
ya getirecekmiş. Tony Blair "yaşamının gerisini artık
bu din, iman işlerine adayarak" geçirecekmiş!
Nerden nereye?
Bir modern zamanlar azizi...
Tony Blair'i bilmeyen böyle bir haber karşısında In-
giliz liderin "AssisiliÂziz Francesco"nun (okunuşu: Fran-
çesko) izinden gittiğini düşünebilir. Hıristiyanlığın ef-
sanevi azizlerinden Assisili Francesco; -malumunuz
olduğu üzere- sekiz yüzyıl kadar önce "Fransisken ta-
rikatım" kurarken, dünya nimetlerine sırt çevirmiş ve
keşiş cüppesiyle çıplak ayak dere tepe düştüğü yol-
larda kendisini fakiriere, hastalara şifa; iman dağıtmaya
adamıştı...
Blair'in söylemlerine baktığınızda Assisili Aziz Fran-
cesco'nun 1200'lerdeki ajandasıyla çarpıcı benzerlikler
bulabilirsiniz ama bu modern zamanlar azizinin ayak-
ları çıplak değil. Bilakis eski Işçi Partisi lideri, bir eli yağ-
da bir eli balda yaşıyor. Hal böyle olunca "Blair" adı-
nın "inanç" sözcüğüyle yan yana gelmesi, insanların
yüzüne ya müstehzi bir tebessüm konduruyor; ya har-
biden kızdırıyor.
Verdiği her konferans için 200 bin Avro alan bir şa-
hıstan bahsediyoruz. Danışmanlık yaptığı yatırım
Bankası JP Morgan Chase'den yılda 2.5 milyon Av-
ro aldığı söyleniyor. Bunun yanında Isviçreli bir sigorta
şirketinden yılda gene 700 bin Avro götürüyor. Eh bir
de ABD, AB, BM, Rusya hesabına üstlendiği "Orta-
doğu özel Temsilciliği" var. Oradan da hiçbir şey ol-
masa cömert harcırahlar topluyor. Bunlara ayrıca anı-
ları için imzaladığı 6 milyon Avro'luk "kitap anlaşma-
sını" eklerseniz; "Blair tarikatının" yaşam standardı hak-
kında net bir fikir edinebilirsiniz.
Geçen ay başında daha, gazeteler karı koca Bla-
ir'lerin 4 milyon sterline yeni bir malikâne aldığım yaz-
dı. Aynı dönemde eski Işçi Partisi lideri hakkında ba-
sında gene şöyle bir haber vardı: "Heathrovv Havaa-
lanı'na gitmek için Londra kent merkezinden trene bi-
nen eski Başbakan biletsiz yakalandı. Bilet soran kon-
düktöre yanında para (25 pound!) olmadığını söyleyen
Blair, trenin birinci sınıf kompartmanında seyahat et-
mekteydi."
Birinci sınıfa beleş binen bu "küresel aziz" karşısında
insanlar haliyle "yeme bizi!" oluyor.
Blair'İe mafya babası' farkı nedir?
"T. B. İnanç Vakfı'nın" inandırıcılığını mayınlayan tek
sorun, Blair'in bu "tamamiyle duygusari}) bağlantılanyla
sınıriı değil.
Bir de yüz binlerce insanın yaşamına mal olan Irak
işgaline verdiği destek var. Ünlü siyasetçinin Ingilte-
re'de popüleritesini yerle bir eden kuyruklu savaş ya-
lanlan" unutulmadı. Yalnız muhalif Ingilizler değil, ken-
di partisinden milletvekilleri bile dünyaya kendisini "ye-
ni bir mesih" gibi takdim eden Blair'e şimdi o ünlü ya-
lanları hatırlatıyor:
"Bay Blair bu ruhani konulan, Bağdat'a bomba yağ-
dırmadan önce düşünmeliydi!" diyorlar: "Böyle bir in-
sanın çıkıp da bize dinden, imandan bahsetmesi; in-
sanları buluşturmak adına dünyaya rehberlik etmesi..
gülünçl"
Yazıyı intemet sitelerinde dolaşan bir fıkrayla biti-
relim:
Blair'İe bir "mafya babası" arasındaki fark nedir?
Biri; 1. Çuvalla para, mal, mülk götürürken; "büyük
abi" pozları keser. 2. Çıkar adına cinayete onay ve-
rir. 3. Katolik kilisesinde vicdan temizler.
Diğeri bir Italyan eşkiyasıdır...
nilgun@cumhuriyet.com.tr
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1S
SOLDAN SAĞA:
1/ Kundak ço- -|
cuklarının avu- _
cımda birikcn kir. ^
2/ Dcrvişlerin 3
giydikleri, tiftik- A
len yapılmış ince
külah, 3/ Gcmi-«
nin çektiği suyu 6
göstermek için j
baş ve kıç bodos-
lamaları üzerine 8
konulan işaret- 9
ler... Asya ile Av-
rupa'yı ayıran dağ sıra-
sı. 4/ Mersin'in Siliilc
ilçesüıde antik bir kent...
Tarlada suyu akıtmak
için yapılan tahta oluk.
5/ Birnota... Siyasal çe-
kişmelerin geçtiği yer.
6/ Öbür dünyada veri-
lecek olan ceza... tslarn
iilkelerinde kullanılan
bir tür tahıl ölçüsii. 7/
1 2 3 4 5 6 7
6 7 8 9
|J
TT
0
T
o
r
T
•
H
U
T
T
N
•K
I
K
0
B
A
•U
G
T
Y
A
M
T
R
T
M
U
G
A
N
I
•TN
•G
q
2
E
L
A
|
A
R
U
z
•p
E
S
A
T
T
R
•[
E
N
E
M
|
Z
U
L
A
•
•S
A
D
E
K
A
R
T
Dağ sııtı... Bulgur, biber, soğan, domates, maydanoz-
la yapılan ve asma yaprağına sarılıp çiğ olarak yenen bir
yiyecek. 8/ Johann Strauss'un tanınmış bir operasi. 9/
Içindcn çıkılması güç, sıkmtılı dunım... Ekin dcmetle-
rini yükseğe atmaya yarar yaba.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kasaplık hayvanlann tinıüs ve pankreas bezlerine ve-
rilcn ad. 2/ Bir tür küçük zuma. 3/ Giizel çiçckli bir süs
bitkisi... Yinııiden fazla dili kapsayan bir dil ailesi. 4/
Sınır nişanı... Toprak, kıun ve saman elemeyc yarayan
iri delikli kalbur. 5/ Lantan elementinin simgcsi... Bo-
ğa güreşi yapılan alan. 6/ Çok çirkin ve sakil... Suudi Ara-
bistan'ın plaka imi. II Kıraç toprak... Kurşıuı boruların
ağzmı açmakta kullarulan ucu sivri takoz. 8/ Memeli bir
kuş. 9/" — Bartok": Ünlü Macar besteci... Dokuma-
cılıkta, mekikle enine atılan iplik.