Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHÜRİYET 29 HAZİRAN 2008 PAZAR
4 HABERLER
DUINYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Kuşatılnuş Papis
PARİS- Paris'in merkezine hızlı banliyö treni ile
45 dakika uzaklıkta olan Cergy'e vardığımızda,
doğrusu her şeyi yadırgadım. ıstasyon, yanında-
ki "cafe"s\ her şey yerli yerindeydi. Ama her şey
değişikti aynı zamanda. Yürüyen merdivenlerle
cadde düzeyine çıktığımız zaman, üniversiteyi sor-
duk.
Cergy, son 20-25 yılda kurulmuş bir yer. Üni-
versite, yeni uydu kentin en önemli etkinlik mer-
kezlerinden biri. Nitekim bölgesel Auvers şenliği-
nin bazı etkinlikleri de, bu yeni üniversitenin sa-
lonlarında gerçekleşecek. Biz de Fazıl Say'ın 14
Haziran konserini izlemek üzere oradayız.
Kentin her şeyi tamam, sentetik alanında üni-
versiteyi kime sorsak bilmiyor. Oysa sonradan gö-
rüyoruz ki, birkaç yüz metre ötemizdeki büyük bi-
nalar Cergy üniversitesi yerleşkesi içinde.
Çevremizde nüfusun çoğu ya Kuzey Afrika ya
da Kara Afrika kökenli. Tenha sokaklar temiz, cad-
deler alabildiğine uzaniyor, ama kentte bir şeyler
eksik. Gördüğümüz insanlar, kentin merkezinde
rastladıklarımızdan değişik.
Paris'i kuşatan kemerin yerleşim merkezlerinden
birindeyiz. Burada da ilk bakışta her şey var, ama
hiçbir şey kentin merkezindekilere benzemiyor.
Konserden çıktığımızda, yollar daha da boşal-
mış, istasyon civarındaki dansing, hamburgerci ve
pizzacı önünde bir kalabalıkla karşılaşıyor, gece
yarısını geçe gelecek trenimize yetişmek için ön-
lerinde oyalanmadan doğru peronlara iniyoruz.
•••
RER geliyor, nispeten tenhaca olan bir vagonu
seçip biniyoruz. Paris metrosundakilerden deği-
şik yolcular, çoğunun ellerinde genelde bira olmak
üzere içki şişeleri, biri fütursuzca sigarasını tüt-
türüyor, umursamaz gibi baksa bile çevreye biri
kendini uyarsın diye bekler gibi bir hali var. Yol-
culann içinden, sigara içmenin yasak olduğunu ikaz
eden biri çıksa, başına neler geleceğini tahmin et-
mek güç olmasa gerek.
Gençler aralarında küfürle, kaba saba sözlerle
konuşuyorlar, kızların da apaşlıkta, erkeklerden ka-
lır yanları yok.
Hepsi bağıra çağıra konuşuyor, hepsi her an pat-
lamaya hazır, saldırgan bir eda içindeler. Kimisi-
nin alkolden, kimisinin uyuşturucudan gözleri
kaymış.
Bunlar, iki yıl önce, kentin merkezine kadar ine-
rek, her yeri ateşe veren banliyö gençleri.
Artık vasıfsız işgücüne ihtiyacı kalmayan siste-
min dışladığı gençler bunlar.
Babaları, dedeleri vasıfsız işgücüne ihtiyaç du-
yulduğu dönemde gelmişler buraya, bunlardan da-
ha yoksul yaşamışlar ama yarın için umutları var-
mış, bunların hiç umutları yok. Çeteler ya da grup-
lar halinde dolaşıyorlar. Geçenlerde bunlardan üç-
lü bir çeteye kentin göbeğinde, Buci sokağında
rastladım. Herkese sözle saldırıyorlardı. Kimse göz-
lerini kaldırıp, yüzlerine bakmaya cesaret edemi-
yor ve umutsuz gençler, haykırarak, çevreye ha-
karetler yağdırarak, umarsızlıklarının intikamını al-
maya çalışıyorlardı.
Polis arabası hemen geldi, yalnız hiçbirine do-
kunmadı, kimlik tespiti ile yetindi. Onlar da, polis
bulunduğu sürece, saldırgan tavırlarını yumu-
şattılar.
Bir nevi ateşkes durumu yaşandı bir süre, son-
ra önce serseriler, sonra da polisler gittiler.
Parisli yazgısına bigâne kaldığı komşusunun acı-
sını böyle ödüyor.
• • *
Amatrendekilerin yanında, Buci sokağındaki ip-
sizler hafif kalıyorlardı. Orada ne de olsa azınlık-
taydılar. Burada ise çoğunluk onlarındı ve insan-
ları gecenin bu saatindeki saldırılarından koruya-
cak kimse yoktu.
Bir istasyonda, burnunun dibinde kibrit çaksan
alev alacak bir tip bindi, yanındaki köpeğiyle bir-
likte, yalpalayarak yürüdü, bir yere oturdu, köpe-
ğini kucağına aldı, dudağından öpmeye başladı.
Köpek, köpek gibi bağlı adama, ne isterse onu ya-
pıyor; adamı ve onunla yaşamını paylaşan köpeğin
durumunu düşünüyorum. O da bu sırada köpe-
ğine sevgi gösterileriyle çevresini etkilemeye ça-
lışıyor.
Bir yerden sonra, "Nereden bindik bu merete?"
diye düşünmeye başladım. Başımıza bir iş gel-
mezse iyiydi.
Tren kentin dış mahallelerine yaklaşmaya baş-
ladı. Baktım Paris'in göbeğine doğru ilerlerken, yol-
cu profili de değişiyordu. Banliyölerin egemenle-
ri, hâkimiyet alanlarını terk etmiyor, trenden iniyor
ya da tavırlarını değiştiriyorlardı.
Kendimi Conrad'ın romanlarında gibi hissettim,
yolculuk ilerledikçe, öykünün kahramanları da de-
ğişiyordu. Bu kez ne denizin ortasında, ne cangılın
göbeğinde yapılıyordu yolculuk, banliyölerden Pa-
ris'e uzanıyordu güzergâh.
Kentin merkezine geldiğimizde, hepsi gitmişlerdi.
Gitmişlerdi, ama bütün umutsuzlukları ve hınç-
ları ile orada Paris'i kuşatmış duruyorlardı...
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Baykal: Tiirkiye sıkıntı içinde
• ÇANAKKALE (Cumhuriyet) - CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal, "Türkiye bugün
büyük bir bunalım ve sıkıntı içinde. Türkiye'de
vatandaşın hayatmdan memnun olduğunu ifade
etmek artık mümkün olmaktan çıkmıştır'' dcdi.
Baykal, partisinin Çanakkale ll Başkanı Hakan
Evirgen'in düğün törenine katılmak için
geldiği Çanakkale'de partililere seslendi.
Baykal, Türkiye'nin çok sıkıntılı bir dönemden
geçtiğini, çok ciddi sorunları bulunduğunu
savundu.
Sezer: Istîfa etmiyorum
• MERStN (Cumhuriyet) - DSP Genel
Başkanı Zeki Sezer, temaslar için geldiği
Mersin'de, Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ve yönetim
kurulu üyelerini ziyaret etti. Sezer "DSP
2002'de bölündü, başımıza AKP derdi geldi.
Şimdi belli ki bazılarmın DSP ile olan hesabı
bitmiş değil. Rahşan Ecevit bizinı büyüğümüz.
Rahşan Ecevit'le ya da başkalanyla zaman
zaman farklı düşüncelerimiz olabilir, bu doğal.
Ama biz işimizi iyi yapacağız, istifam diye bir
şey söz konusu değil" diye konuştu.
CHP Anayasa Mahkemesi'nin yaptığı mali denetime ilişkin usulsüzlük iddialarını yanıtladı
'Hiç haramyemedik'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- CHP Grup Başkanvekilleri Hakkı
Suha Okay ile Kemal Kılıçdaroğ-
lu, dün parti genel merkezinde dü-
zenledikleri basm toplantısmda, Ana-
yasa Mahkemesi'nin yaptığı mali
denetime ilişkin iddialan yanıtladı-
lar.
Anayasa Mahkemesi'nin CHP'nin
8 yıllık hesaplarını denetlediğine
dikkat çeken Okay, son dönemde
"dinci, gerici, tetikçi" medya tara-
findan gündeme taşınan Kanaltürk'e
para aktarma iddialannın yapılan
denetim sonucunda asılsız çıkması
üzerine bazı hesaplarla ilgili usul ha-
talarının "büyük bir yolsuzluk var-
mış gibi" manşetlere taşındığını
söyledi.
AKP yöneticilerinin yaptığı "Bu
görünen yüzü" açıklamalanna da
göndermede bulunan Okay, bu açık-
• Anayasa Mahkemesi'nin 8 yıllık hesaplarını denetlediğine dikkat çeken CHP Grup
Başkanvekili Okay, bazı hesaplarla ilgili usul hatalannın "büyük bir yolsuzluk varmış gibi"
manşetlere taşındığını söyledi.
lamaları yapanların öncelikle kendi
"karanlık ve kirli geçmişlerinin lıe-
sabını vermeleri gerektiğini" bc-
lirtti.
Anayasa Mahkemesi'nin siyasi
partilere verilen mali kaynağın "ama-
cına uygun" kullanımını zorunlu
kıldığını anımsatan Okay, CHP'nin
bütün hesaplarını belgeleriyle Ana-
yasa Mahkemesi'ne sunduğunu ve 8
yılını incelettiğini anlattı.
Bu aşamada ilginç bir olay da ya-
şadıklannı anlatan Okay, "Anayasa
Mahkemesi'nin bu konuda yardım
istediği Sayıştay uzmanlarına tes-
lim edilen bu belgeler, akabinde
medyada da yer aldı. Türkiye'de
kimi konuşmaların, kimi belgele-
rin bazı özcl medya kuruluşlarına
scrvis edildiği gibi burada da ay-
nı servisi hep beraber yaşadık.
Harcamalarla ilgili gerek Anaya-
sa Mahkemesi'nin bu konudaki in-
celeme yapan uzmanlarımn yo-
rum farkı, gerekse Anayasa Mah-
kemesi'nin geçmişten bu yana olan
ilkesi gereği, bir miktar Hazine'ye
gelir olarak aktarılmıştır" dedi.
Aftan yararlandılar
Anayasa Mahkemesi'nin "amaç
dışı kullanım" saptadığı harcama-
lardan örnekler veren Okay, 1998 yı-
lı hesabmda, posta işletmesi alındı-
ları üzerinde 35 bin YTL'lik tahrifat
yapıhnasının da suçlamalar arasında
yer aldığını ifade etti. CHP olarak bu
tahrifatı yapanlar hakkında gereğini
yapıp yargıya başvurduklannı ve
dava açtıklannı anlatan Okay, mah-
kemenin "Rahşan affi" nedeniyle ce-
zalannın kesin hükme bağlanmasının
ertelendiğini bildirdi.
'Tahsil olanağı yok'
CHP olarak bu kişiler hakkında ic-
ra takibi yaphrdıklannı ve tahsili için
de çaba harcadıklannı bildiren Okay,
ancak rakamın çok yüksek olması ne-
deniyle, tahsil olanağı bulunamadı-
ğını söyledi. Okay, partinin 2004,
2005 ve 2006 hesaplarında da yük-
sek mahkemenin kimi ödeme ve
harcamaları "amaç dışı kullanım"
BAYDEMİR
'Kürtçe her
alanda
kuUantimalı'
• Osman Baydemir, "Şu bir
gerçek ki; dilimizin
yaşatılması için
üniversitelerde, ilkokullarda
ve günlük yaşamda
kullanılması gereklidir" dedi.
DÎYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Diyarbakır Büyükşchir
Belediye Başkanı Osman Bayde-
mir, "Şu bir gerçek ki; dilimizin
yaşatılması için üniversitelerde,
ilkokullarda ve günlük yaşamda
kullanılması gereklidir" dedi.
Kürt Dilini Araştırma ve Geliş-
tirme Dcrneği'nin (KÜRDİDER)
Kürtçe eğitmenlik programının
sertifıka töreni Diyarbakır Büyük-
şehir Belediye-
si'nde düzen-
lenen törenle
yapıldı. Töre-
ne, Büyükşehir
Belediye Baş-
kanı Osman
Baydemir, Ka-
rapınar llçe
Belediye Baş-
kanı Zülküf
K a r a t e k i n ,
KÜRDİDER
Başkanı Maz-
har Aktar ve bazı sivil toplum ku-
ruluşu temsilcileri katıldı.
Törende Kürtçe bir konuşma ya-
pan Osman Baydemir, "Şu bir
gerçek ki dilimizin yaşatılması
için üniversitelerde, ilkokullarda
ve günlük yaşamda kullanılma-
sı gereklidir. Ûmarım bu çabanız
böyle bir sürecin gelişmesinc
katkı sağlar" dedi.
MEDIC^J_PAPK
Hastanrtompleksi
Erdoğan, Özel Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi'nin açıhşını yaptı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK)
Başbakan Erdoğan hastane açılışında öğretim üyelerine çattı
'Oğrenci yetiştirmiyorsııııuz'
Baydemir
İstanbul Haber Servisi - Has-
tanelerin Sağlık Bakanhğı çatısı
altında birleştirilmesine karşı çı-
kan kesimleri, "buı alaı dan ne-
malanmakla" suçlayan Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan,
"Buralardan nemalamyorlar-
dı, manıa kaybolunca feryada
başladılar" dedi. Erdoğan, öğ-
retim üyelerine dc "Rahata alış-
tınız, öğrenci yetiştirmiyorsu-
nuz" eleştirisini yöneltti.
Özel Medical Park Göztepe
Hastane Kompleksi'nin açılış tö-
reninde konuşan Erdoğan, Tür-
kiye'nin son 5.5 yıldır sağlık
alanında büyük bir dönüşüm ya-
şadığını söyledi.
Bütün yurttaşlann herhangi bir
aynm olmaksızın, istedikleri has-
taneden yararlanabilecekleri bir
sistem getirdiklerini vurgulayan
Erdoğan, "Bu sistem, gelmiş
olmasına rağmen zaman za-
man bazı çatlak sesler çıkıyor.
Bu ara yine aynı zihniyet, has-
tanelerin birleşmesine karşı ol-
maktan dem vuruyor. Niye?
Buralardan nemalanıyorlardı,
artık manıa kaybolunca şimdi
feryada başladılar. Hatalar,
eksiklikler olabilir, ama va-
tandaşım halinden memnunsa
durmak yok, yola devam" diye
konuştu.
Türkiye'de ciddi bir doktor
eksikliği olduğuna, bunun gide-
rilmesi gerektiğine dikkat çeken
Erdoğan şöyle devam etti:
"5 yıldır diyoruz ki doktor
ihtiyacımızın giderilmesi la-
zun. Aldığımız cevap hep şu ol-
muştur: 'Nereden yetiştirece-
ğiz?' İncelemeler yaptırdım;
Almanya'da bir profesöre 26
öğrenci, Türkiye'de 3.8 öğ-
renci düşüyor. Arada korkunç
bir fark var. Bir öğretim üye-
sinin en büyük iftihar vesilesi
öğrenci yetiştirmek. Onun var-
lık nedeni odur. Ama ne yazık
ki rahata alıştık." Erdoğan,
Türkiye'nin sağlık alanında ulaş-
tığı düzeyin, geçmişle kıyaslan-
dığında fevkalade iyi olduğunu
savunarak bu düzeyi daha da ge-
liştireceklerini belirtti.
olarak nitelendirdiğini söyledi. Okay,
şöyle devam etti:
"Bunların içinde mescla personel
emekli olunca, biz emekli maaşımn
yanı sıra, kendilerine ihbar taz-
minatı ödemişiz. Anayasa Mah-
kemesi bunu kabul etmiyor, amaç
dışı diyor. Yine mesela parti dı-
şından çalışanlarla ilgili hizmet
alnıı sözleşmcsi yapmışız, bunu
ya faturalandır ya da bordro ver-
men lazım diyor. Bir başka örnek,
mesela çalışanların sigorta primleri
geç ödenince, onların faizlerinin
ödenmesini de mahkeme kabul
etmiyor. CHP adına görev yapan
partüiler uçak bileti almış, faturayı
kendi adına yazdırmış ya da otel
faturasını isme kestirmiş. Anaya-
sa Mahkemesi bunları amaç dışı
olarak nitelendiriyor. Elbette yar-
gı kararına saygılıyız ama burada
tamamen yorum farkından kay-
naklı bir durum var."
CHP'yi birilerinin yolsuzluklar
içerisine bulaştırmak istediğini kay-
deden Okay, "Bir bardak suda kı-
yamet kopanlmaya çalışılıyor"
dedi. Sadece kendilerinin değil, bü-
tün partilerin mali denetiminin ya-
pıldığını ve benzer usulsüzlükler
nedeniyle gelirlerinin bir bölümünün
Hazine'ye irat kaydedildiğini anla-
tan Okay, kendilerinin çıkıp da kim-
seyi yolsuzluk yapmakla suçlama-
dıklannı ifade etti.
Okay AKP ve MHP'yi kastederek,
"Bazılarmın partimizin mali de-
netimi ile ilgili hiç kendi geçmiş-
lerine bakmaksızın uluorta sözle-
rini hayret ve ibretle izledik" de-
di. AKP'nin 2005 yılı hesaplannın
incelenmesi sonucunda 3 bin 304
YTL'sinin, MHP'nin 2001 yılı he-
saplanndaki usul hatalan nedeniyle
de 88 bin YTL'sinin Hazine'ye ak-
tanldığını anlatan Okay, "CHP'yi
zorlayarak yolsuzluklara bulaşık
bir parti görüntüsü vermeye çalı-
şanlar bilmelidir ki; CHP'de hiç-
bir kişinin kursağından geçen bir
tek kuruş haram lokma yoktur. Bu
sadece şekil, usul veya yorum far-
kından kaynaklanmıştır. Böyle
iddialarla CHP'ye çamur atma
hevesinde olanların bu hevesleri,
bu istekleri kursaldarında kala-
caktır" diye konuştu.
'Denetim yaptıracağız'
Okay, Anayasa Mahkemesi'nin
denetiminin yanı sıra, kendilerinin de
bundan sonra tıpkı bankalann de-
netimini yapan kurumlar gibi, parti-
lerini bağımsız denetim kuruluşlan-
na aynca denetlettireceklerini söy-
ledi.
Kılıçdaroğlu ise yapılan mali de-
netimin sadece CHP'ye özgü olma-
dığını kaydederken, çok uzun bir de-
netleme sürecinde 930 bin YTL'lik
miktann Hazine'ye irat olarak kay-
dedildiğini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, "Biz isteriz ld siyasi
partiler de aynı duyarlılığı gös-
tersinler. AKP'nin 3 bin YTL'yi
aşan bir rakamı Hazine'ye gelir
kaydedilirken niye manşetlere ta-
şımadılar? Bir engel mi vardı" di-
ye sordu.
ANKARA BAROSU'NDA SEÇÎM ÇALIŞMALARINA HIZ VERÎLDÎ
Adaylar ön seçimle belirlenecek
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ankara Barosu'nda, ekim
ayında yapılacak seçimlerle ilgi-
li adaylar ve gruplar çalışmalan-
na hız verdi. Baro başkanlığı gör-
evini yürüten Vedat Ahsen Coşar
üçüncü dönemde de aday oldu-
ğunu açıklarken, Demokratik Sol
Avukatlar Grubu adma Akif Kur-
tuluş ile Ümit Bulut da aday ol-
du. Demokratik Sol Avu-
katlar Grubu'nda yapıla-
cak ön seçimle aday sayı-
sı teke düşürülecek. Baro
Birlik Grubu'nun adayı
ise ANAP'm hukuk mü-
şavirliğini de yüıüten Er-
deıı Arısoy.
Şimdiki başkan Vedat Coşar,
Ankara Barosu'nda üçüncü kez
başkanlığa aday olmasının eleşti-
rilmesi konusunda "Kaç kere
aday olunacağı konusunda kı-
sıtlama yok. Bu benim yasal ve
demokratik hakkım" dedi. De-
mokratik Sol avukatlann aday
adayı Akif Kurtuluş ise göreve
gelmeleri durumunda, "yönetim
kurulunun bir günde alacağı
kararlarla yapılacak çalışmalar
yerine, avukat odaklı ve mesle-
ğin geleceğine yatırım yapacak
çauşmaları gerçekleştirecekle-
rini" anlattı.
Kurtuluş, avukatlann, ekonomik
nesne gibi görülmesinin önüne ge-
çeceklerini, baronun, avukatlarla
ilgili alanlarda daha fazla temsili
• Baro başkanlığı görevini yürüten Vedat
Ahsen Coşar üçüncü dönemde de aday
olduğunu açıklarken, Demokratik Sol
Avukatlar Grubu adma Akif Kurtuluş ile
Ümit Bulut da aday oldu.
için çalışacaklarını, yurttaş-yargı
ilişkilerini izleyerek, raporlar ha-
zırlayacaklarını söyledi. Kurtu-
luş, ayrıca genç avukatlara yöne-
lik "Büro Destek Projesi"n ha-
yata geçireceklerini de bildirdi.
Ümit Bulut ise Demokratik Sol
avukatlann adaylannın hem ül-
kenin hem de mesleğin sorLmlanna
bakışında farklılıklar bulunduğu-
nu söyledi. "Cumhuriyeti tar-
tışmayan ve numaralandırma-
yan bir ekip oldukiarını" anla-
tan Bulut, oy kaybetme kaygısı ol-
madan avukatlann somnlanna
cğilmeyi amaçladıklarını vurgu-
ladı.
Erden Arısoy ise cüppe giyildi-
ğinde, siyasi görüşlerin bir yana bı-
rakılmasmı savunduğunu belir-
terek "Ağır sorunları-
mız var. Ozcllikle genç
meslektaşlarımızın cid-
di sorunları var. Baro,
bu sorunların gideril-
mesi, meslektaşlarımıza
daha iyi hizmet veril-
mesi için çalışmalıdır"
diye konuştu.
Tavandan prim ödeyerek emek-
li olan avukatlann çok düşük ay-
lık aldığını ifade eden Ansoy,
göreve gelmeleri durumunda, mes-
lektaşlannın bu türden sosyal lıak-
larının iyileştirilmesi, Avukatlık
Kanunu'nun günün şartlanna gö-
re yeniden düzenlenmesi için ça-
lışacaklarını belirtti.
sol geçmişte kalmadı