22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2008 P OLAYLAR VE GORUŞLER Her sabah erkenden bil- gisayarın başına geçip gü- nün gazetelerine, başlıkları- na, daha da çok, köşe yazı- larına, bir göz atıyorum. Eskiden böyle bir olanak yoktu! Çıkan bütün gazete- leri alıp okumak da olur şey değildi. Şimdi, açıyorum, "gazeteler" diye yazıyorsun, sağcı-solcu, ortacı- ılımlısı-aşırısı tüm basın gözünün önünde!.. özellikle yazılarını izlediğim yazar- lar var. "Yazarlar" diyorum, ama doğ- rusu ya pek çoğunun gerçek yazar- lıkla, hatta gazetecilikle bir ilgisi yok! Böylelerine iktidann övücüleri, gönüllü ya da aylıklı savunucuları demek, daha doğru... Çünkü her gün yazıp çizdikleri körükörüne dalkavukluk- lar! Hiç sıkılmadan, hatta utanma da duymadan, varsa yoksa AKP, varsa yoksa, Tayyip BeyL ••• Ne kadar da çoklar! Bir kez say- mıştım, yüzlerce nerdeyse binlerce kö- şe yazarımız var! Işte bir gazete, tam altmış köşede altmış yazar hemen her gün düşüncelerini okurlanna bildiriyor! EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Köseler ve Yazarlar... Tçlerinde politikada, basında, hatta edebiyatta az çok bilinenler, sayılan- lar da var. Her biri çerçeveli köşeler- de günün olaylarını kendi açılarından okurlanna bildiriyorlar. Birinde altmış, birinde kırk, daha başkasında elli, say sayabildiğine! Meraklı okurum varsa, açsın bilgisa- yarını, Türkiye basınının köşelerinde kaç yazarımızın yer aldığını görerek şaşırsın mı kızsın mı gülüp geçsin mi, bilmem. Ulunay'dı, Burhan Felek'ti, Refik Halit'ti, Yakup Kadri'ydi, Abidin Daver'di, Valâ Nureddin'di. Şevket Rado'ydu, Falih Rıfkı Atay'dı, Bedii Faik'ti, Cihat Baban'dı vb. Hepsi de edebiyattan, gerçek gazetecilik de- neyiminden geçmiş kişilerdi. Kitaplar yazmış, okurlarda güven uyandırmış aydınlardı... Ya şimdilerde adını ilk kez duyduklarımız! Yıllardır hep aynı şeyleri yineleyenleri, dünkü iktidara başka, bu- günün iktidarına daha başka türde övgüler yağdıranları, hep aynı nakaratlarla okuru bıktıranları... Altmış yılı aşmış bir basın ve edebiyat yaşantısının deneyimle- rine dayanarak konuşuyorum. Bir gazetenin sorumlu yönetisi olsaydım, ortalıkta 'yazar' diye dolaşan nice "ün- /ü"nün satırını bile sayfaya sokmaz- dım diye düşünüyorum. • * • Her şey yozlaştı, bozuldu, yavan- laştı mı? Iktidardakiler tüm gerçek- lerden kopmuşsa, bayağı konuşma- lar, içtenliksiz söylevler, kandırıcı yorumlar halkımızın gündelik ekme- ği olmuşsa... Bütün bunları övmek- le görevli birtakım kalemlerden baş- ka ne beklenebilir? Açın bilgisayarınızı 'gazeteciler' sözcüğünü yazın Google'ınıza oku- yun köşe kapmışların gündelik çi- ziktirmelerini.. 0 zaman yazdıklarımı doğru bula- caksınız. Kadınlanmızı Dışlayanlar Şevket ÇORBACIOLU Anadolu kadınının geleneksel ba- şörtüsüyle bugüne kadar kimse uğraşmadı. Ben başörtülü bir an- nenin çocuğuyum. Bizler yalruzca "Ilım- lı İslanı Projesi"nin bayrağı olan türba- na karşı olduk. Türbanı kullananlarla, da- hası kadınlanmızı ve kızlanmızı karanlı- ğın referansı olarak kullanan küresel efendi ve onlarrn işbirlikçi manöğıyla uğ- raştık. Sokaktaki insaııımızuı giyimine hiç kimse karışmadı. Halkın inançlanyla yaşaması kadar doğal bir şey yoktur. Özel hayat hiçbir ne- den ve şekilde devleti ilgilendirmez. Ne var ki kamu görevinde bulunacak görev- lilerin kendine özgü giyim kurallan var- dır. Bir bayan kamu görevlisi, dinsel ter- cihiıı simgesi olduğu bilinen türbanıyla gö- rev yapamaz. Hiçbir okulun öğrencisi tür- banlı olamaz. Bunun gerekçelerini Tür- kiye'de artık bilmeyen kalmamıştır. Atatürk hiçbir zaman sokaktaki insa- nın kılık kıyafetiyle uğraşmadı. Kadınla- nmızın başörtüsü ile ise asla... "Çarşa- fı çıkann, evrensel yaşam normlarına uyun. Osnıaııh kıyaferJerini çıkann" de- di. Resmi kurumlarda uygar byafetleri zo- runlu kıldı. Kastamonu'da söyledikleri, bu- nun kanıtıdır. "...Işte takke, üzerinde fes, onun üstünde de ağbani (ipeksi kumaş) sank... Bunlann hepsinin ayrı ayn pa- rası yabancılara gidiyor. Bunu söyle- mekten maksadım şudur: Biz her açı- dan medeni insan olmalıyız. Çok acdar gördfik, bunun sebebi dünyanın duru- munu anlayamayışımızdır. Fikrimiz, zihniyetimiz tepeden tırnağa kadar medeni olacaktır. Şunun bunun sözü- ne öneııı vernıeyeceğiz. Bütün Türk ve İslanı âlemine bakın. Zihniyetlerini, fi- kirlerini medeniyetin etnrettiği değişim ve yükselişe uydurmadıklarından ne büyük felaket ve ıstırap içindedirler. Bi- /.inı de şimdiye kadar geri kalmamız ve en nihayet son felaket çamuruna batı- şımız bundandır..." •| Clive Owen (44) 13 yaşından bu yana tiyatroya emek veriyor, 23 yaşından beri film çeviriyor. O artık sadece ülkesinde değil, bütün dünyada tanınan bir yıldız. >'> Jl.HF.L ' ^ « 'M ALTINYILDIZ Altınyıldız (56) 1952'den buyana tutkuyla çalışıyor, kumaşı her sezon yeniden yorumluyor. Teknolojisi ve kalitesiyle, Türk kumaşını bütün dünyaya tanıtıyor. PENCERE Enelhak... Enelhak kabaca ya da yüzeysel yakic demek: "- Ben Allah'ım..." Peki, Islam dünyasının mekânı ve zamanı için- de bu söz neden büyük kitlelerin inancı, şiarı, il- kesi olmuş; benliğinin özünü oluşturmuş?.. Herkesin bildiği gibi Hallac-ı Mansur.. Nesimi.. 'Enelhak' dedikleri için öldürüldüler... Ama 'Enelhak' diyenler eksilmediler, çoğaldı- lar... Çünkü enelhak, kişinin bir iddiası değil, insanla Tann'yı, evrenle Allah'ı tekleştiren, birleştiren, bü- tünleştlren derin bir felsefenin özünü dile getiri- yor... Yeryüzündeki üç büyük din, Musevilik-Hıristi- yanlık-Müslümanlıkta Allah'a bakışın felsefesi ve mantığı birdir; Islam bu nedenle Musa ile Isa'yı tanır... Tanrı ile kulları arasında din bir tür hiyerarşiyi öngörür; kökeninde Aristo mantığı bulunan sap-, tamaya göre insan ayrıdır, Tanrı ayrı; Allah katı- * na erişilemez... Ama Islamda birileri çıkıp ne diyorlar: - Enelhak... Inanç dünyasına üç dinde de bulunmayan bir ufuk açıyorlar... • Belki de Heraklites'in diyalektik mantığında içeriğini bulacak biryaklaşım bu... Evrene bakışta ' Allah'ın her şey olduğunu ve insanı Tanrı ile öz- ' deşleştiren birliğin anlamında enelhakkın ger- j çekleştiğini ileri sürmek insanın insanlaşması ta- '* rihinin en önemli aşamalarından biridir... Hallac-ı Mansur'a sahip çıkıp Enelhak diyen Ne-« simi'nin bu yüzden derisi yüzüldü... Ama Nesimi, yüzülen derisini sırtına alarak, Ha- • lep'in on iki kapısından birden çıkıp insanlığa ka- nştı... : Ve yol gösterdi... • Aleviliğin-Bektaşiliğin, Müslümanlık dünyasın- * daki özel yeri ile üç büyük dinden mantık ve fel- : sefe içeriğindeki fark Anadolu kültürüne aşılan- • mıştır... Hepimizin özümsediği kültürde bu tarihsel;. mirasın değeri büyük... Atatürk'le birlikte Ulusal Kurtuluş Savaşı'na ka-'. tıldıktan sonra laik Cumhuriyetin kurulmasında", Aleviliğin işlevine paha biçilemez... Kim bilir, bir milyar üç yüz milyon nüfuslu Islam dünyasında tek laik Cumhuriyetin Türkiye olu-' şunda Anadolu'nun inanç yapısı büyük ağırlık ta- şımıştır... Enelhak diyenlerin diyalektiği de elbette laik-" lik devriminde büyük güç oluşturdu... • Nakşi iktidar, Alevi-Bektaşileri kendisine bağ- lamak için büyük çaba gösteriyor... Nafiledir... Alevilerin dincilere karşı tutumları yalnız günü-: müzün sağduyusundan kaynaklanmıyor; tarihsel mirasın gereğiyle Hacı Bektaş'ın bilinci, Ata- türkçülüğün Aydınlığıyla birleştiği zaman yol ve \ yordam pırıl pırıl ışımaktadır. BAHADIR SHJN DIIEK EGE'NİN UNUTULAN TtfRKlERf Bahadır Selim Dilek, 1912den 1943'e kadar itaiya'mn 1947'den sonra da Yunanistan'ın baskıları sonucu bugün tamamen vok ojma noktasına gelen Rodos ve istanköy başta olmak üzere Onikiada Tiirklerinin yaşadığı büyük trajediyi belgelerîyle aniatıyor. Cumhuriyel KKaplarıALFA D A ÛITIM Î2I2272454J ıtnsiısn www.cumhuriyetkitaplari.com M«rk«: Prol. Nurettln Mazhaı Öktel Sokak No: 2 Şişli Tel: 0 212 343 72 74 Ankarı Şube: Ahmel Rasim Sokak No14 Çankaya Tel: 0 312 442 30 50 izmlr Şubs: H. Zlya Bulvarı 1352 Sokak No 2/3 Pasaport Tel: 0 232 441 12 20 i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle