25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SÂYFA CUMHÜRİYET 29 HAZİRAN 2008 PAZAR 12 PAZAR YAZILARI dishab@cumhuriyet.com.tr Ernst Happel Stadıve sessız seyirciler' ^7 Haziran'da lsviçre'de, ertesi gün / de Avusturya'da başlamış olan EURO 2008, bugün Viyana'da Almanya ile Ispanya arasmda oynanacak fınal maçıyla sona eriyor. Önce, üç haftadır süren şampiyonanın organizasyonunun fevkalade olduğunu belirtmek gerekiyor. Stadyumların yanı sıra, hazırlanmış "taraftar bölgeleri"nde farklı ülkelerden on büılerce taraftar, dev ekranlarda huzur içinde maç izlediler. Avusturya'da, başlangıçta olduğu gibi, bitimde de ev sahipliği Ernst Happel Stadı'na ait. Stadın da içinde bulunduğu Prater Parkı, Tuna Nehri kıyısında, büyükçe ve oldukça sevilen bir yeşil alan. Park, tesisleri ve güzellikleriyle 2. Viyana'da bulunuyor. Eski adıyla Prater Stadı Haziran 1931 doğumlu, yani 77 yaşında ve zaferleri, yenilgileri, diğer bir sürü anılarıyla başh başına bir tarih... Yenilmez amıada, "Harika Takım" o yıllarda bu statta oynamış; tarihi galibiyetlerinin bir kısmına burada imza atmış. Mesela, lskoçya'yı 5-0, bugünkü fmalist Almanya'yı 5-0, Italya'yı 2-1, Macaristani ise 8-2 devirmiş. Sayısız atletizm müsabakalanna, boks ve sutopunda da Avrupa Şampiyonası'na ev sahipliği yapmış. Ayrıca, burada kurulan sahneye çıkanlar arasında R. Stones, P. Floyd, T. Turner ya da M. Jackson ünlü sanatçılardan sadece bazıları... E.Happel Stadı üzerine yazacak çok şey var şüphesiz. Yaşayanların bunları hatırlamalannin yanı sıra, diğerlerinin de bir biçimde öğrenmeleri, güzel bir bilgilenıne ve zenginlik herhalde. Ama yaşananların hepsi ille de güzel anılardan oluşmuyor. Bunlan da bilmek, diğerlerine aktarnıak bazen oldukça önemli olabiliyor. Prater Parkı'ndaki tek yapı bu stat değil. Birçok spor tesisi mevcut. Eskiden de stadın çok yakınında Hakoah Sahası diye ikinci bir stat vannış. Hakoah îbranice, dilimizdeki karşıhğı ise •'güç". Bu saha, VIYANA NAM1K BERKTAY Türkçe düşünecek olduğumuzda, adı Viyanagücü Spor Kulübü'ne denk düşecek olan kulübe aitmiş. Hakoah 1909yıhnda kurulmuş ve 5 bini aşkın üyesiyle dönemin en büyük amatör spor kulübü olarak kabul edilmiş. Uluslararası yarışmalarda, olimpiyatlaıda dereceye girmiş bir sürii sporcu yetiştirmiş olmanın yanı sıra, Harika Takım'a yeterince futbolcu venniş. 1925 yılında da futbolda Avusturya şaınpiyonu olmuş. 1938 yılında Naziler tarafından "arileştirme" ve "Yahudilerden arındırma" çalışmalan çerçevesinde ilk öncc saha "kamulaştırılmış", daha sonra da kulüp feshedilmiş. O dönemdeki adıyla Prater Stadı'na dönecek olduğumuzda da, stadın o yıllarda başka türde bir ev sahipliği yapmış olduğunu öğreniyoruz: 1939 yılında stadın B Sektörü diye adlandınlan bölümünde, tribünler altında binin üzerinde Viyanah Yahudi tutuklu olarak barındırılmış. Içlerinden 500 kadarı Viyana Doğatarihi Müzesi'nin "antropoloji komisyonu" tarafından "ırk araştırması" çerçevesinde denek olarak kullanıbnış... Geriye kalanlar da Buchenwald Toplama Kampı'na gönderilmişler. Başlangıçtaki 1048 kişiden 1945 yılında kamp kurtarıldığında artık sadece 27 kişi hayattaymış... 2002'de antropolojik çalışmalar yapmakta olan bir bilim insanmm çabalan sonucu iyice su yüzüne çıkan bu trajedinin anısına 2003'te stadyuma bir levha asılmış: Viyana'da yaşamış, 1939 Eylül'ünde Prater Stadı'na tutsak olarak konulmuş, ırkçı antropolojik incelemeler sonrasında da Buchenvvald Toplama Kampı'na gönderilmiş binin üzerinde Yahudinin anısına... Onların hemen hepsi öldürülmüş bulunuyorlar... Harika Takım'ı ve büyük zaferleri bildikleri gibi, B Sektörü'ndcki sessiz seyircileri biliyor, öğreniyor ve anıyor bir sürü iıısan. Orada olduğu gibi, daha birçok ycrde de yapılanlan unutmuyoı, tüm karanlık güçlere, ırkçı dalgalanmalara karşın, umudu ve güzelliği yeşertiyor, yaşatıyorlar... Boşanma fiıarı modası! Amerika'da başlayan ve Avrupa'ya da sıçrayan boşanma partisi düzenleme çılgınlığına, Avrupa, "boşanma fiıarı" fikri ile daha kitlesel ve ticari bir boyut kazandırdı. "Boşanma partisi"nde boşanan kadınlar kadın, erkekler crkek arkadaşlarıyla bir araya gelip eski eşlerinin tişörtlerini kesiyorlar! Veya kadınlar "Thelma ve Louise" gibi feminist fılmler izliyorlar, boşanma ile ilgili şarkılar eşliğinde dans ederek eğleniyorlar. Kimilcri de hem ağlayıp hem dc sarhoş olana dek içiyorlar. Boşanma pastası, evlilik yüzüğü tabutu, "just-divorced" pankartı, boşanma yüzüğü (kırık daire), evlenme cüzdanının, evlilik fotoğraflarımn ve aşk mektuplannın yakılması boşanma partilerinin vazgcçilmezleri arasına girmiş bulunuyor. Belçika'da boşanma oranının artmasına, her üç evli çiftten birinin boşanmasına karşın düzenlenen ilk boşanma fuarma ilgi azdı. Anvers'te boşanma ile ilgili tabuları yıkmak amacıyla 21 Haziran'da ilki gerçekleştirilen "boşannıa fuarı"nı 300 ziyaretçi gezdi. özel konuşmalar için bölümlerin ve dedektiflerin bulunduğu fuarda boşanmayı düşünen çiftler arabuluculuk, yasal düzenlemeler ve pratik işler konusunda bilgilendirildiler. 22 standın yer aldığı fuarda 30 bilgilendirme etkinliği gerçekleştirildi. Organizatörler ilk fuan ve katılımı başanh buldular ve fuarın ikincisini düzenleme karan aldılar. İkinci fuarın ne zaman gerçekleştirileceği henüz belirlenmedi. Belçika'da kamuoyunun boşanma fuarı fikrine henüz tam olarak hazır olmadığı anlaşıldı, ama yinc de organizatörler böyle bir fuann gerekliliğine inandıklannı söylediler. Organizatörlere göre boşanma fuan, boşanma ile ilgili tüm bilgilerin büyük engellerle karşılaşılmadan ahnabileceği bir buluşma noktası olarak bir ihtiyaç. En popüler standlar ise özel dedektiflerin bulunduğu standlardı. Dedektifler çoğunlukla eşi tarafından aldatılanlar tarafından kullanıhyor. Avukatlar ve arabulucular da dikkat çektiler. Şimdilik "boşanma partisi" gibi temalar BRUKSEL Belçika'daki fuarda yer almadı. Belçika'ya ilham kaynağı olan boşanma fuarlarının ilki 2007 yılı Ekim ayuıda Viyana'da gerçekleşti. Viyana'daki 2 günlük fuarda ilk gün kadınlar, ikinci gün ise erkekler fuara alınmıştı. lki gün süren fuarda boşanmak isteyen çiftlere hukuki ve psikolojik bilgiler verilirken babalık testi de yapıldı. Fuarda açılan stantlarda emlakçiler, hukuki danışmanlar, seyahat acenteleri, arabulucular, kadın kuruluşlan, babalık testinin yanı sıra boşanma partisi hakkında bilgiler verildi. Haziran başmda Hollanda'da gerçekleştirilen 1 günlük boşanma fuanna ise kadınlar ve erkekler birlikte alınmıştı. lngiltere'nin ilk boşanma fuan ise ekim ayında Brighton'da açılacak. Belçika'da düzenlenen füar, boşanmayı pazarlanan bir ticari ürün gibi gördüğü için daha açılmadan önce eleştirilmeye başlanmıştı. Fuar, insanlara boşanmanın basit bir prosedür işi olduğu izlenimi ERDİNÇ UTKU vermekle suçlandı. Aileden sorumlu Devlet Bakanı Melchior Wathelet de eleştirilere hak vererek "boşanmanın yasalarla düzenlendiğini ve haflfe alınmaması gerektiğini" ifade etti. Wathelet "Alışverişe gider gibi boşanma davası açılmaz" dedi. Organizatörler amaçlannın boşanmayı pazarlamak olmadığını özellikle vurgulasalar da serbest piyasa ekonomisi nişan, düğün, doğum günü gibi sadece mutlu günleri değil acılan da paraya çevirmenin yolunu bulmuşa benziyor. "Hayatım, epeydir geçinemiyoruz, gel istersen şöyle fuara doğru bir açılalım, uygun bir şey bulursak boşamrız" diyen çiftlerden, bir süre sonra "15 yıllık mutlu evliliğimizi sonlandırmaya karar verdik. Bu önemli günümüzde siz dostlarımızı da aramızda görmekten onur duyarız" diye başlayan ve "Eşyayı paylaştık, bu nedenle hediye getirmeyin, ancak boşanma maliyetlerine para ve altın takarak katkı yapabilirsiniz" notuyla biten boşanma partisi davetiyesi alacağımız günler yakındır! erdincutku(abinfikir. be • -7 1 1 1 P e t r o ' fiyatının varil başına 140 dolara kadar çıkması IŞC CltlCl yOlClilHK dünyanın her yerinde tüketicileri yeni arayışlara iti- yor. ABD'nin kuzeybatısındaki Washington eyaletin- de diş hekimliği yapan Dr. Keith Leonard ve çalışanları bir süredir işe motorlu araç yerine atlarıyla gi- diyor. Eyaletin en büyük kenti Seattle'ın 80 kilometre kuzeyindeki Arlington'da yaşayan Leonard, "Artık tek beygir gücü kullanıyoruz" diyor. Leonard her gün 10 çalışamnın atla, 2 çalışanımn da bisik- letle katıldığı 6.5 kilometrelik yolculuğun hastalarına da örnek olmasını istiyor. (Fotoğraf: AP) Dünyanın en büyük kütüphanesi Washington'da ABD Kongresi'nin arkasında yeşil kubbeli bir bina göze çarpar. Kongre mahallesi olarak da tanımlanan Capitol Hill semtinde binalann hemen hepsi Roma ımparatorluğu'nun esintilerini taşır. Bu sözünü ettiğimiz kubbeli bina ise daha gururlu ve daha görkemlidir sanki. Turist akmına uğrayan Kongre binasının belki de biraz gölgesinde kalır bu bina. Ancak içeri girme zahmetine katlananlara şaşırtıcı bir güzellik sunacak kadar cömerttir de. Washington'ı gezmiş olanlann belki de çoktan tahmin ettiği bu bina Kongre Kütüphanesi'dir. Benim de defalarca önünden merak ederek geçtiğim, mermer merdivenlerine ve önündeki muhteşem heykellere bakmadan edemediğim bu binayı sonunda gezme şansmı yakaladım. Kütüphaneleri oldum olası sevmişimdir. Ancak kabul etmeli, her ne kadar işlevsel olsa da Kongre Kütüphanesi ilk dcfa gczende müze hissi uyandınyor. Bu, yaz döneminde kente akan turistlerden ya da binanm çok büyük olmasından kaynaklanıyor olabilir. Kapıdaki güvenlik kontrolünden geçtikten sonra (11 Eylül'den önce bu tür uygulamalar yokmuş) rengârenk duvar ve tavan süslemeleri, yaldızlı işlemeler ve beyaz mermerden sütunlar ve merdivenlerle çevrilmiş yüksck tavanlı, geniş, çok güzel bir salon çıkıyor karşınıza. Kütüphanelerin verdiği tarif edilmez bir dinginlik bulutu çöktüğünde ise pencerelerin önlerine yerleştirilmiş ahşap banklara ilişivennek mümkün. Her köşede sizi ters bir ifadeyle gözleyen müze bekçilerinin olmaması salına salına gezme fırsatı veriyor. Gezdikçe görmek, gördükçe somıak dürtüsü büyüyor. Kütüphanenin kapanmasına yakın saatlerde gelerek her şeyi göremeyecek olmanın telaşıyla elime turuşturulan broşürlere saldırıyorum. Okuduğum ilk bilgi buranm dünyanın en büyük kütüphanesi olduğu yönünde. ABD Kongresi'nin araştırma ihtiyacını karşılamak için 1800 yılında kurulan kütüphane ABD'nin en eski kültürel kurumu. 29 milyon adet WASHINCTON kitabın bulunduğu kütüphanede, resmi belgeler, el yazmalan, haritalar, filmler, müzik yapraklan, ses kayıtlan olmak üzere toplam 130 milyon adetlik bir koleksiyon saklanıyor. 460 farklı dilde yayımlanmış eserlerin yanı sıra Kuzey Amerika'nın en büyük nadir kitap koleksiyonu da burada korunuyor. Kütüphanenin tarihi de ilginç. Başkan John Adams başkentin Philadelphia'dan Washington'a taşınmasına yönelik yasayı onaylarken kütüphanenin kurulmasma da karar vermiş. Başta Kongre binasının içinde yer alan kütüphane Ağustos 1814'te işgalci lngiliz askerlerinin Kongre binasmı I ELÇtN POYRAZLAR ateşe venneleri sonucu yok olmuş. Emekli başkan Thomas Jefferson hiç zaman kaybetmeden Kongre'ye kendi kişisel kütüphanesini bağışlamayı önenniş. Jefferson'ın kütüphanesinde yabancı dillerdeki eserlerin yanı sıra felsefe, bilim, edebiyat gibi Kongre ihtiyaçlannı tam anlamıyla karşılamayan kitaplar yer alıyormuş. Kongre'nin Jefferson'ın önerisini kabul etmesi sonucu büyük bir ulusal kütüphanenin temeli atılmış. Kongre yıllarca süıeıı tartışmalar sonunda kütüphane için ayn bir bina inşa edilmesine karar verince Washington'lı mimarlar John L. Smithmeyer ve Paul J. Pelz ltalyan Rönesans stilinde bir bina tasarlamışlar. Yeni Kongre Kütüphanesi 1897 yılında kapılarım halka açtığında dünyadaki "en büyük, en pahalı ve en güvenli" kütüphane olarak tarihe geçmiş. Konserler, film gösterileri, konferanslar gibi çeşitli etkinliklerin mekânı olan kütüphanedeki en ilginç sergilerden biri "ABD'yi yaratmak" isiınli etkinlikti. Sergide ABD'nin Bağımsızlık Bildirgesi, anayasasının hazırlanması, bireysel hak ve özgürlükler yasası, kadın haklannın sağlanması gibi ABD'nin temelini oluşturan yasalann tarihi süreci belgeleniyordu. ABD'nin 17 Eylül 1787'de kabul edilen anayasasının elle yazılmış ilk sayfalannı dikkatle inceleyen çocuklar gözüme çarptı. Kongre Kütüphanesi'nin Amerikalı çocuklara ilk dersi hiç kuşkusuz hukukun üstünlüğü ilkesiydi. 15 yıllık 'travma' Eindhoven Şehir Tiyatrosu salonunu dolduranlann çoğunluğu genç. Sahnedekiler de öyle. Üzerlerine, yobaz alevlerine kurban girmiş 35 "can"ın fotoğraflan basılı tişörtler giymişler. Ellerinde birer mum. Sıvas katliamında yaşammı yitirenlerin adı anons edildikçe teker teker sahneye geldi gençler. Mumlar giderek çoğaldı ve karanlık sahne aydınlığa kesti. Fonda, Edip Akbayram'm yanık sesi, "Türküler yanmaz..." Avrupa'da, Hitler faşizminden arta kalan ve masum insanlann yakıldığı kara fırınları barındıran toplama kamplannı gezenleriniz vardır mutlaka. Faşizmin yarattığı o karabasanm unurulmaması için, en ufak aynntı bile atlanmadan toplama kamplan birer müzeye dönüştürülmüş. Bu müzeleri dolaşırken çoğunluğu Yahudi milyonlarca insanm, nasıl insanlık dışı uygulamalarla karşı karşıya kaldığına, tüyleriniz ürpererek tanıklık ediyorsunuz. Ama, insanın kanını donduran ve kusma hissi veren asıl yerler "fırın"lar. Kapkara, ürkütücü... Cızırdayan insan etinin kokusunu duyar gibi oluyorsunuz... Genzinizi yakan bir acı oturuyor içinize. Nefesiniz kesiliyor... Kampı dolaşan ve "insanım" diyen herkes, önce temiz havaya atıp kendini, ardından faşizmi ve 20. yüzyılın utanç anıtı gibi duran katliamlan lanetliyor. 60 yıl önce yaşanan o büyük dramı bir kez daha anımsıyor. Oysa bırakın 60 yılı, 15 yıl önce tarihin bir başka büyük utancı yaşandı. Hem öyle toplama kamplannda falan da değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinin iki adım ötesinde, Sıvas'ta... Gerici yobazlann, salyalarını akıta akıta çevrelediği Madımak Oteli'ndeki umarsız 35 can, kulaklannı ve vicdanlannı çığhklara AMSTERDAM YUSUF OZKAN tıkayanların gözleri önünde cayır cayır yakıldı. Bu ülke, Asım Bezirci'sini, Behçet Aysan'ını, Metin Altıok'unu, Nesinıi'sini, Akarsu'yunu, birbirinden yiğit onlarca canını, karanlığm ateşine kurban verdi. Bırakın Madımak'm müze yapılıp bu "gözü dönmüş yobaz vahşeti"nin unutulmamasını sağlamayı, katliam sanıklan doğru dürüst yargılanmadı bile. Yargılanmak şöyle dursun yakalanamadılar dalıi. Yaptıkları yanlarına "kâr" kaldı. Çoğu Almanya'da iş güç kurdu. Iktidardaki "kardeşlerinin" de "manevi" desteğiyle kaygısız, sorunsuz gününü gün etmeye başladılar. 35 can öldükleriyle kaldı. Katliamda yaşamını yitiren o güzel insanlann ailelerinden bir "özür" bile esirgendi. Yani sözün kısası, Hitler'le birlikte öldü sanılan o faşist ruh, bu kez "Islamcı" kimliğine de sanlıp, dünyanın gözü önünde yeniden hortlarken, kimse oralı olmadı. "Sıradan" bir olaymış gibi geçiştirilip gitti. Hükümette bakanlık yapan kişiler, katliam sanıklarının "avukatlığını" yaparken, utanmadan halkla alay etmeyi de unutmadılar. Bu nedenle, umutsuz ve kırgındık Sıvas katliammın 15. yılı nedeniyle Hollanda Alevi Birlikleri Federasyonu'nun Eindhoven'de düzenlediği anma törenini izlerken. Türkiye'nin şu an yaşadığı çıkmazın anahtarı aslında 15 yıl öncesinde, Sıvas'ta gizli. O gün, o insanlık dışı vahşetin "sıradanlaştırıhp yok sayılması" sayesinde oldu her şey. Laik, demokratik Cumhuriyeti ve Anadolu aydınlanmasını "travma" olarak gören karanlık zihniyetin, Türkiye'ye yaşattığı o büyük "travma", peşi sıra yeni yeni travmalar doğurdu... ozkanyusufğftotmaiLcom
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle