22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 MAYIS 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Doğu ve Güneydoğu'da toprak altma döşeli 983 bin patlayıcı hayat karartıyor Mayınsız dünya istiyoruz ZUHAL AYTOLUN Batmanlı Adem Gülşen, 13 yaşında koyunlannı otlatırken dinlenmek istediği ağaç gölgesinde kaybetti kolunu. Bat- raan'ın pikniğe gidilen, manzara scyre- dilen, koyun otlatılan, yaııi çok kullanı- lan bir arazisinde yaşanaıı ilk nıayın ola- yı onuııki. Olayın üzerinden 11 yıl geç- ti. Yaralan sanlamadı. Ne bir destek, ne bir yardım alabildi devletten. 6 yıldır iş anyor. Annesi, kız kardcşi ve kendisi, bir buçuk yıl önce kaybettiği babasının emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyor. lş- Kur'da her yıl yenilediği kaydı duruyor ancak telefonu çalmıyor hiç. Arayabi- leceği, danışabileceği bir birim yok. Patlamanın yaşandığı arazi için ise yal- nızca sözlü uyan yapıldığını söylüyor Gülşen. Herlıangi bir önlem bulunmuyor. Batmanlı Gülşen, diğer pek çok nıayın mağduru gibi yalnızlığına mahkûm edil- miş. Uyanyor, haykınyor tüm kırgınlı- ğıyla: "Lütfen temizlensin mayınlar. Lütfen bizi görmezden gelmesinler ar- tık. tş istiyorum. Muhtaç kalmak is- temiyorum kimseye. Mayınsız bir dünya istiyorum, huzur için." TOPRAK ALTINDA 983 BİN STOKTA 3 MİLYON MAYIN VAR Gülşen, ülkemizde sayısını düşüre- mediğimiz mayın mağdurlanndan biri. Türkiye stoklanndaki 3 milyona yakın mayınııı yaru sıra toprağa döşeli yakla- şık 983 bin mayınıyla, acilen program belirlemesi gereken ülkeler arasında. Mayınlann imhası ve teınizlenmesinin yaru sıra misket bombalanyla ilgili son gelişmelerle ilgili konuşfuğumuz Ma- yınsız Bir Türkiye Girişimi koordinatörü Muteber Öğreten, son dönemde önem- li adımlann atıldığını, ancak geç kalın- dığı takdirde Türkiye'nin kurban ver- meye devam edeceğini söylüyor ve ha- tırlatıyor: "Bu bir güvenlik sorunu de- ğil. Bu insani bir sorun." 1956-1959 yıllan arasında 510 kilo- metrelik Suriye sınınna vc Ermenistan, lran ve Irak sınınnm bazı bölümlerine, yasadışı sıruı- geçişlerini önlemek için ve güvenlik önlemi olarak döşenen ma- yınlar, gününıüzde de can almaya ya da sakatlıklarla yaşamlan olumsuz yönde değiştirmeye devam ediyor. Türkiye 2007'de, toprağa döşeli 983 bin 166 ma- yın bulunduğımu, bunlardan 164 bin 497'sinin Suriye sınınna döşenmiş olan araç imha eden mayın olduğunu bildir- di. Tüm bunlann yanı sıra rakamsal ola- rak kayıtlara geçmeyen ancak şüphele- nilen yerlerde bulunan mayınlar da ek- leniyor listeye. Kara mayınlan, Türki- ye'nin Doğu ve Güneydoğu'sunda köy- lerin içinde ve etrafında bulunuyor. Başta çocuklar olmak üzere sivilleri çok daha fazla etkilediği bilinen ınayından çok sayıda kişi ya yaşamım yitiriyor ya da uzuvlanndan birini kaybediyor. TÜRKİYE MAYINLARI TEMİZLEMEK ZORUNDA Ottowa Sözleşmesi'ne göre taraf dev- letler 4 yıl içinde stoklarmdaki mayını. 10 yıl içinde de topraklarındaki mayını temizlemek zorunda. Türkiye, sınır ka- pılan yakınlaıında mayınla ilgili çalış- malara başlamış olmasına rağmen Ot- towa Sözleşmesi kapsamında bir mayın temizliğine başlamadı. Türkiye, Yahşı- yan ilçesinde kurulan mayın temizleme ünitesi ile stoklarında bulunan tüm ma- yınlan 1 Mart 2008'e kadar bitircccği- ni bildirmişti. Ancak stoklardaki mayın • Kara mayınlan, Türkiye'nin Doğu ve Güneydo- ğu'sunda köylerin içinde ve etrafında bulunuyor. Başta çocuklar olmak üzere sivilleri çok daha fazla etkilediği bilinen mayından çok sayıda kişi ya ya- şamını yitiriyor ya da uzuvlanndan birini kaybedi- yor. Türkiye, sınır kapılan yakınlarında mayınla il- gili çahşmalar yapılmasına rağmen Ottowa Sözleş- mesi kapsamında bir mayın temizliğine başlamadı. ATIL DURUMDA Ölüın ve yaıalanmalann yanı sıra ciddi bir ekonomik sorun mayınlı alan- lar. Özellikle sınırda bulunan alanlarm ta- nma çok elverişli olduğunu, ancak yaklaşık 50 yıldır kullanılmadığı için atıl vaziyette'dur- duğunu söyleyen Öğreten, bu alanlann taıvn arazisi olarak değerlendirilmesiyle ülkeye çok ciddi bir ekonomik katkı sağlanaca- ğmı söylüyor. Aynca mayın nedeniyle yaşanan göçler, köye dönüş olarak gerçekleşecek ve bu tanm ara- zileri de aileler için iş kay- nağı olacak. temizliği henüz tamamlanmadı. Stok- larda bulunan mayınlar her ne kadar po- tansiyel bir tehdit olsa da toprağa döşe- li olarak bulunan mayınlar çok daha bü- yük bir tehlike. Öğreten, nıayın temiz- liğinin çok pahalı ve zaman isteyen bir iş olduğunu vurgulayarak "Bir mayın 3 dolara döşenirken, o mayının temiz- liği 1500 dolar ve yaklaşık 100 saati buluyor. Maliye Bakanlığı bu konuda ihale açacak. lhaleyi alan firma, en faz- la § yıllık bir süreçte temizliği ta- mamlayacak vc 44 yıllığına toprağı ta- ı ını arazisi olarak değerlendirecek" dedi. 44 yıl sonra ise bu verimli toprak- lar Türkiye'nin kullanımına açılacak. Ge- çen yıl da açılan ancak CHP'nin top- raklann yabancılara 49 yıllığına kirala- nacak olması dolayısıyla rcddcttiği iha- le Danıştay taranndan kabul edilmişti. Bu yıl hazırlanacak şartname sonucunda iha- le fınnalann katıhmına açılacak. ÖLÜ VE YARALILAR BİLİNMİYOR Landmine 2007 Türkiye Raporu'na göre, Türki- ye'dekimayından dolayı or- taya çıkan toplam yarah ve ölü sayısı bilinıniyor. Türki- ye, 1993 ve 2003 arasında ka- ra mayınlan nedeniyle 2 bin 905 yarah ve öliinün oldu- ğunu, bunlardan 588'inin ölü ve 2 bin 317'sinin ya- rah; 1.802'sinin sivil ve 1823'ünün ordu personeli olduğunu bildirdi. Raporda 2007 yıhnın Haziran ayına dek 51 kurbanın bildirildiği de yer alıyor. Mayınsız Bir Türkiye Girişimi tarafından toplanan medya haberlerinin analizi de 73yeniyarah ve ölü tespit edil- diğine dair bîlgilereyer veriyor. Bunlar- dan 18'i ölü, 55'iyaralı. KAMUOYUNA BİLGİ VERİLMİYOR Öğreten, üçte ikisi Türkiye- Suriye sınırında bulunan ma- ymlann temizlenmesinin Otto- wa Sözleşmesi kapsamında bir nıayın temizliği olarak değer- lendirilenıeyeceğini, Doğu ve Güneydoğu'daki tüm sınırlarm temizlenmesi gerektiğini söylü- yor. Buna ilışldn bir program ve takvimin açıklanmadığını ve ko- nuyla ilgili Türkiyc'de kamuo- yunun bilgilendirilmcdiğini söy- leyen Öğreten, "Bizim açımız- dan 1 metrekarelik bir alanda bile yapılacak mayın temizliği oldukça önemli. Çünkü Tür- kiye'de her 3 günde bir, biri- nin bu nedenle yaşamım yitir- diğini veya sakatlandığını bili- yoruz. O yüzden her mayının temizliği bir kurbanın olma- ması anlamma gelecektir" di- yor. Türkiye'nin Birleşmiş Mil- letler'in ilgili birimlerine gön- derdiği bilgileri, kendi kamüo- yuyla paylaşmadığını söylüyor öğreten. MİSKET BOMBASI YASAKLANMAU Kara mayınlan ile ilgili bu ge- lişmeler yaşanırken ve henüz toprağa döşeli mayınlar sorunu çözülmemişken, tıpkı kara ma- yınlan gibi bir de misket bomba- lan sorununun çözümü ortaya çıkıyor. Konuyla ilgili yürütülen kampanya oldukça büyük bir ge- lişme gösterdi ve 2007 yılı Şubat ayından itibaren uluslararası alanda 4 büyük konferans ger- çeklcşti. llki Oslo'da gcrçckle- şen konferansların ve bu sürecin tünıüne Oslo süreci adı veriliyor. Konferansların amacı ulusal ya- salarda hükümetleri konuyla il- gili tavır almasına teşvik etmek. Öğreten, Türkiye'nin Oslo Süre- ci 'ni desteklediğini bildirdiğini, ancak Wellington Konferan- sı'nda kabul ettiğini açıklamadı- ğı için 19 Mayıs'ta başlayan ve 30 Mayıs'a dck sürecek Dublin Konferansı'nda gözlemci olarak bulunduğunu söylüyor. Öğreten, "Stoklarında misket bombası bulunduran bir iilke olarak şu an konferansta gözlemci ola- rak bulunmasının yerine, tar- tışmalara katılan ve sözleşme- yi imzalayan bir devlet olnıa- lıydı" diyor. Öğreten, "Misket bombaları da esas olarak sivil- lere ve çocuklara zarar veren silahlar olduğu için yasaklan- nıalı. Umarız kamuoyunun duyarlılığı bu konuda teşvik edici olur. Çünkü biz mayın yasaklama anlaşmasını da geç imzalayan devletlerden biriy- dik. Misket bombası sözleşme- sini de geç imzalayan bir iilke olmamayı temenni ediyoruz" diye konuştu. Terörün faturası yöre halkına 1985-2005 yıllan arasında Doğu bölgelerinde yaşayan yaklaşık 1 milyon 200 bin kişi terör nedeniyle zorunlu göçe maruz kaldı. TESEV sorunun çözümü için ciddi ve kapsamlı çalışma yapılmadığını belirtti İstaııbul Haber Servisi - Hacettepe Üniversitesi Nü- fus Etütleri Enstitüsü'nün verilcrine göre. 1985-2005 yıllan arasında Doğu ve Güneydoğu Aııadolu Böl- geleri'nde yaşayan yaklaşık 1 milyon 200 bin kişi te- rör nedeniyle zorunlu göçe maruz kaldı. Göç edenle- rin yüzde 87'si göç karannı kcndi istekleri dışında al- dı. Devletin, Köye Dönüş Rehabilitasyon Programı (KDRP) kapsamında köylerine geri dönen 120 bin kişi ise lçişleri Bakanlığı'nın ayırdığı 57 milyon YTL kaynaktan yarar- lanamıyor. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vak- fi (TESEV), 2006'da yayımlanan ve ikinci baskısı yapılan "Zorunlu Göç ile Yüzleş- ınek" ve "Güneydoğu Anadolu'da Sosyal ve Ekonomik Öncelikler" adlı çalışmala- nn değerlendirildiği birpanel düzenledi. TESEV "Zorunlu (îöç ile Yüzleşmek" ve "Güneydoğu A lu'da Sosyal ve Ekoııoınik Öncelikler" adlı calışınaiann < lcndirildiği bir pancl dii/enledi. (Fotoğraf: DENİZ TATARER) N SEÇİM YARDIMLARIYLA ÇÖZÜLEMEZ' Karaköy'deki vakıf merkezinde dün düzenlenen et- kinlikte konuşan TESEV'den araştınnacı Dr. Dilek Kurban, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelcri'nde sorunlann çözümü için ciddi ve kapsamlı çalışma ya- pılmadığını bclirterek, sorunlann devam ettiğini söy- îedi. Son 15 yıl içinde devlet-vatandaş ilişkilerinde ciddi bir güven sorunu ortaya çıktığına da değinen Kur- ban, "Bölgedeki kalkınma ve Kürt sorunu, seçim kazanmak için uygulanan yardım politikalarıyla çözülemez" dedi. Kurban, araştınna sonuçlanna iliş- kin şu bilgileri verdi: "Bugüne kadar bölgeden göç etmek zorunda kalanların sadece yüzde 10"luk kısmı geri döndü. Altyapı, eğitim, sağlık ve gü- venlik eksiklikleri insanların geri dönmele- rinin önündeld en büyük engel. Devletin KDRP'si yeterli şeffaflığa sahip değil. An- cak, geri dönenlerin yüzde 89'u almaları ge- reken ayni yardımlara ulaşamadı. Mayınlar ve hükümetin aldığı karalar insanların ge- ri dönmeleri önünde de ciddi engeller oluş- turuyor." \ L r* ÖÇ TERÖRLE HIZLA ARTTI' TESEV Yönetim Kurulu Üyesi Osman Kavala ise 1980 öncesi ekonomik nedenlerle başlayan göçlerin, 1980'den sonra silahlı mücadele nedeniyle hızla art- tığını söyledi. Kavala, "Bölgenin kalkıııınası için ye- rel aktörlerle işbirliği içinde nitelikli bir kaınıı ya- tırımı şart" diye konuştu. MED CEZÎR MEHMET FARAÇ Jan Amos Comenius! Kadiri tarikatının icmal kolunun ve Bağımsız Türkiye Partisi'nin yayın organı Yeni Mesaj gazetesi, 17 Mayıs'ta "İHL'ye AB programı" başlıklı bir haber yayımladı. Habere göre "AB'nin dinlerarası diyaloğuyay- mak için ortaya attığı, 'Leonardo da Vinci ve Comenius' programlan Imam Hatip Liselerinin müfredatının şekil- lendirilmesinde temel alınacak" mış! Bu konuda Din Öğretimi Genel Mü- dürü de okullara yazı göndermiş! Yeni Mesaj yazarı Murat Çabas önceki gün bu ça- lışmaya şöyle tepki gös- termişti: "AB bu çalışmalara 70 milyon Euro destek sağlıyor. Türk milletine Islam di- nini anlatması için imam yetiştirilen okullarda, AB fonlarıyla eğitim çalış- maları yapılacak. Hoşgörü ve diyalog masallarıyla insanlar uyutulmakta. Ba- tı'nın işgaline karşı onuıiu bir duruş or- taya koyabilecek Mustafa Kemal'ler değil, ülkeyi teslim etmeye hazır Da- mat Ferit'ler yetiştirilmek istenmek- tedir." Aynı gazetenin yazarlarından Orhan Yeni Mesaj Dede de, "Imam hatipler Papaz Co- menius'a tesliml" başlığı altında şun- ları yazmıştı: "Comenius adı, 1592-1670 yıllan ara- sında yaşamış bir papaz olan Jan Amos Comenius adlı eğitimciden ge- liyor. Anlayacağınız imam hatip okul- larımız Comenius adlı papazın ortaya koyduğu anlayışla eğitim verecek. AKP'ye yakışan bir icraat daha." Kadınlar imamlık yapamazsa da Ana- dolu'nun dört bir yanındaki imam hatip liselerinde binlerce genç kız okutuluyor! Bağnazların tuzağına dü- şen on binlerce üniversiteli kız apartmedreselerde mü- ritleştiriliyor! Tarikatlar dev- leti ele geçirmek için yıllardır özel liselerinde, dershanelerinde ge- leceğin imam bürokratlarını yetiştiri- yor! Türkiye'de Atatürk'ün adını ve la- ikliği ağzına alan Cumhuriyet'in de- ğerlerine bağlı imamlann sayısı ise hız- la tükeniyor! Şimdi de geleceğin imam ve hatipleri Avrupa Birliği stan- dartlarında yetiştirilecekmiş! Anlaşılı- yor ki, tarikatın imamı, cemaatin ima- mı, Hizbullah ve PKK'nin imamının ar- dından yurttaşlar bir süre sonra AB'nin imamlarının ardında namaz kılacak! Dinci Vakit gazetesi dünkii manşetindc AKP'nin gc- çen ay merkczc çektiği eski Bolu Valisi Ali Serindağ'ı hedcf almıştı. Ecc bunda nc var, her zamanki işlcri di- ycbilirsiniz. Ancak bu kez olayın deriıı boyutları var- dı! Serindağ'ın CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ı zi- yaret etrtiğini yazan gazete, ikili arasında gcçtiği ileri sürülen özel bir konuşınanın liinı ayrıntılarını satır sa- tır yayımlamı;tı! Paşaların konuşmalannııı Youtubc'yc düştüğü, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'fin izlenme ve dinlenme endişesi yaşadığı bir ül- kedc ya CHP Genel Merkezi'ne telekulak yerleştiril- di, ya da birileri gaipten haber almaya başladı! Nemrud ve Firavun! "Bu memlekette on milyon işsiz var. Aşsız vatandaşlarperişan vaziyette!" Peki.. "Müslümanım" diyen bazı iki- yüzlüler ne yapıyor? Milli Gazete ya- zarı Mehmet Şevket Eygi, pazar günü onları yazmıştı: "Dindar geçinenlerin israf yapması, lüks bataklığına batması, sefahatpis- liğine gömülmesi doğru mudur? Din kardeşleri aç iken nasıl böyle yaşayabilirler? Bil- nen, lüks jiplerle gezen, gösterişli si- telerde oturan ve Umre gezilerinin ar- dından harem-selamlıklı tesislerde tatil yapan sosyetenin yeşil bir jene- rasyonu oluştu! Onlar bir yandan fa- ni dünyada vur patlasın çal oynasın yaşıyor diğer taraftan da mahalle baskısında figüranlık yapıyor! Sonla- rı yaklaşsa da devran onların devra- nı! Eygi, lüks ve konfor içinde yaşayan bu tiplerin ooyıe yaşayaoııırıer; an- \K\t-t\n \rrtfpp ıçmaeyaşayan DU ııpıerın hassa bazı Müslüman dev- 1M.1LLIKjALtı 1L örnek Müslüman olmadı- let ve hükümetadamları ve ğını söylüyor ve onları hanımları, on milyonlarca halkın ge- çim sıkıntısı çektiği bu ülkede biraz da- ha dikkatli ve ahlâklı hareket etmeli- d'ırl Nedir o korkunç fiyatlara yaptırı- lan pırlantalı, yakutlu mücevherlert" Adam yazıyor, uyanyor, isyan ediyor ama kimin umurunda! AKP iktidarıy- la birlikte devlet ihaleleriyle köşe dö- "Nemrud ve Firavun tabiatlı müna- fıklar" diye tanımlıyor! Insan, bir Is- lamcının bu tepkilerini okuyunca hem israf ve gösterişten özenle kaçınan gönüllerin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i, hem de yetim hak- kı yedirmeyen namuslu politikacı Bülent Ecevit'i daha çok arıyor! kaşbakan ve bakanlan, yargı '.mensuplarının laik demo- ' kratik cumhuriyet, yargı ba- ğımsızlığı, hukuk devletinin üstünlüğü konularında bu hükümete güvenme- diklehni hâlâ anlamadılar mı? Yalnız yargının değil, tüm cumhuriyet ku- rumlarının rejimin temel ilkeleri konu- sunda AKP iktidarına güvenmediğini de anlamadılar." Tufan Türenç, Hürriyet KP gibi bir partinin, Avru- ipa'nın desteğini kazanmış \ olması, Meşrutiyet'ten bu yana ilehcilik, çağdaşlık gibi kimliklerie tanınmış merkezi zümreleri adeta çi- leden çıkanyor. AKP ve ona destek ve- ren toplumsal kesimler 'gerici ve mür- teci' olmalan gerekirken, refoırn ve de- mokrasiyi savunuyor." Ali Bulaç, Zaman jfç âk KP'nin iki numarası sonun- / \ dabaklayıağzından çıkardı. f\Dediki 'Herkes milli iradeye ram olmak durumundadır.' Ram ol- mak. Yani boyun eğmek. Ram olmak demokrasi kültüründe yoktur. Cema- at kültüründe, aşiret kültüründe, pa- dişahlık geleneğinde vardır." Mehmet Tezkan, Vatan ayın Bahçeli, toplumsal is- tikrann korunmasında çok önemli görevler üstlendiniz. Aynı duyarlılığı, milletvekili aday liste- lerinde de gösterdiniz. Yeraltı dünya- sında cirit atan ve kendisini derin devletin adamı pozlanna sokan kimi iş- güzahan partinin kapısından içeri sok- madınız. Görüyorum ki; MHP'nin ka- pısına diktiğiniz x-ray cihazından sız- malar olmuş. Tedbirleri arttırmazsanız tüm emekleriniz boşa çıkabilir." Şamil Tayyar, Star NuhhhL Leyla Gencer'in külleri denize savrulunca, 14 Mayıs'ta Bugün gazete- sinde Nuh Gönültaş adlı biri, "Ni- ye kiıietiyorsunuzsuyumuzu" şeklinde, mide bulandırıcı bir tepki vermişti! Gö- nültaş, 25 Mayıs tarihli yazısında ise AKP'yi savunma uğruna Ordu'yu PKK terörüyle korkutmaya çalıştı: "Bir ordu müdahalesi Türkiye'yi dünya liginde çok aşağılara düşürür. Biraskeri müdahale Türkiye'nin terörle mücadelesine büyük darbe vu- rur ve 'Kürt meselesi' hiç is- tenmeyen bir aşamaya girebilir. Eko- nomik ve siyasi istikrar bozulunca ya- bancı sermaye kaçışı başlar ve ülke cid- di bir ekonomik krize girer. Evet ordu- nun sessizliğinin asıl sebebi budur!" Zaman yazarı Mumtaz'er Türköne de pazar günü, "Askerin 'laik cumhu- riyeti koruma ve kollama' görevi, de- mokrasiyi ortadan kaldırıyor" diye ah- kâm kesmişti! AKP'nin kapatılmasına yönelik tepkiler üzerinden askeri hedef almak Fethullahçı gazetelerde yeni bir gelenek haline geldi! Bu geleneğin sa- hipleri laiklik olmadan demokrasi ola- mayacağını anlamak istemiyor! Onlar "Kürt meselesrrin AKP'nin iki yüzlü po- litikaları yüzünden 'istenmeyen biraşa- ma'ya sürüklendiğini; Tür- l-ÜI&EI kiye'nin, askerin laiklik duyarlılığı yüzünden değil, bağnazlık nedeniyle dünya liginden düştüğünü gizlemeye çalışıyor! Eko- nomi ve siyasi istikrarın devlet ve mil- letle kavgalı iktidar yüzünden bozul- duğunu anlamaktan aciz olanlara yuh demek bile az geliyor! e-posta: mfarac@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle