22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 MAYIS 2008 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Çağaptay, çoğulcu siyasetten çoğunlukçu siyasete geçen AKP'nin Batı'nın gözünden düştüğünü söyledi: AKP'nin imajı zedelendiELÇİN POYRAZLAR 1 WASHINGTON - Washington son dö- ncmde Türkiye'de AKP kapatma davasıyla başlayan siircci yakından izlediği ancak taraf olmaktan şimdilik kaçınacağı yönünde me- sajlar verdi. Kimi uzmaniara göre bu konu- da ABD yönetirainin "laik dcnıokrusi" vur- gıısıı yapması öncmli bir dcğişikliğe işaret edi- yor. NVashington Yakın Doğu Politikalan Ens- titüsü Türkiyc Araştımıa Programı direktörü Soner Çağaptay bunlardan biri. Çağaptay AKP'nin son döncmde çoğulcu siyasetten ço- ğunlukçu siyasete geçmesi nedeniyle Batı'daki îmajmııı zedelcndiği kanısında. ABD'nin AKP ile pragnıatik bir ilişki içinde olduğunu '.dile getiren Çağaptay, son gclişmelere yönelik Washington'm bakışınt Cunıhuıiyet'c de- ğerlendirdi. ABD'nin AKP kapatma davasıyla ilgili dikkatli bir tutum içinc girdiğini görüyo- ruz. Türkive'de olanlara Washington ııa- sıl bakıyor? - AKP'nin 2002-2007 yıltan arasında iz- lediği siyaset bu partiye Washington, Brük- scl ve tstanbul'da ulumlu bir inıaj kazandır- mıştı. Bcn bu Avrupalı-Avnıpacı, çoğulcu de- mokrasiye inanmış AKP resminin 2007 yılı içinde ciddi olarak aşındığını düşünüyorum. , Bugün VVashington'daki kanaat de zatcn bu doğrultuda. AKP'nin 2007 yılı seçinılerinden sonra çoğulcu siyasetten çoğunlukçu siyasc- , ,tc gcçtiği, siyascti ittifaklar oluştunııaktan zi- yade yüzde 47 oy çogunluğunu kcndisinc ve- rilen bir açık çek olarak düşünüp siyasi adımlan tek başıııa atnıaya başlanıasınm AKP'nin Batı'daki inıajının zedelenmesi- nin ilk lıalkası olduğu kanısındayım. Waslûngton'da AKP'nin son seçimlerde aldığı yüzde 47'lik oyu "dcmokrasi ço- ğunluk tarafından çoğunluk için idari re- jiındir" şeklinde yorunıladığı düşünüldü. Bu zayıflamaııın ortaya çıkması ncticcsinde AKP'nin Washington'da daha önce oluş- turmuş olduğu olumlu intiba ciddi biçimde erozyona ugradı. Bu nasıl oldu? - Bencc tednci bir değişim söz konusu. 2002-2005 arasında AKP Avrupalı Avrupacı - fikrüıi çok yoğun olarak hisscttircn adımlar * attı. Büyük reform paketleri gerçekleşlirdi. Ancak 2005'te AB ile müzakcrclcrc baş- laıınıasıyla yani AB perspcktifı bir hayal ol- maktan çıkıp gcrçeğe dönüştüğü zaman AKP'nin heyecanı azaldı. Parti rcformlann - uygulanması konusunda ayak süriiıneyc başlayarak 2007 scçim zaferinden sonra da çoğulcu siyasetten çoğunlukçu siyasete dö- nerek kendisinden olmayan fıkirleri ihnıal eden bir siyaset izlcdi. Bu siyasete en öncın- li iki örnek yeni anayasa çaîışmalan ve tür- ban değişikliğidir. AKP'nin yeni anayasa ça- lışmalarında TUSİAD gibi sivil toplum ku- ruluşlanna sırt çevinnesi hatta küçük görmesi ve türbanla ilgili anayasa dcgişikliğini geniş soluklu diyalog ve uzlaşma sürccindcn zi- yadc, kısa vadeli sıkıştırılmış biryasamaso- nuııda kabııl etmcsi hüküınct üzerinde cid- di soru işarctleri oluşturdu. PORTRE SONER ÇAĞAPTAY IVashington Yakın Doğu Politikalan Enstitüsü Türkiye Araştırma Programı 'nın direktörü ohııı Soner Çağaptay, özellikle ABD- Türkiye ilişkileri, Türkiye iç politikası ve Türk milliyetçiliği koımlarmda çahşıyor. Doktora tezini Yale Ûniversitesi 'nde Türk milliyetçiliği üzerine yapmış olan Çağaptay. Yale ve Princeton üniversitelerinde Ortadoğu, Akdeniz ve Doğu Avrupa konularmda dersler veriyor Çeşitli derece, ödiil ve kürsüye sahip olan Çağaptay aynı zamanda Amerikan Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi 'nde Türkiye Çahşmaları Bölümü 'nü yönetiyor. Uzmanlık alanian arasında Türkiye, ABD- Türkiye ilişkileri, Kuzey Irak/Iraklı Kürtler, Türkiye ve Islaın, Türkiye ve AB ilişkileri, Kıbrıs, Türkiye-NA TO İlişkileri, modern Türk tarihi, Osınanlı Imparatorluğu 'nun son dönemleri ve Balkanlar bulunuvor. Washington 'da endişe başladı' ABD'nin son dünctndc Türkiyc'ye yönelik açıklamalarını nasıl yorumluyorsunuz? Bir farklılaşmadan söz ctmek mümkün mü? - 2005-2007 arasında ABD'nin Türkiye ile ilgili tüm söylcmlerinde laiklik vurgusunun gidcrck azaldığı ve ABD'nin iç siyasette tavır aldığını gösteren bazı imalarda bulunduğunu gördük. Bu döncmde ABD'de Avnıpah-Avrupacı bir tavır alan ve çoğulcu bir siyaset izleyen AKP'nin bir sıkıntı olmadığı düşünüldü. AB sürecinde bir tavsama başlanıası ve scçimlerden sonra AKP'nin siyaset anlayışı çoğulcııluktan çoğunlukçuluğa kaynıasıyla Washington*da bazı kişiler Türkiye'nin iç siyasetindeki gelişmclcrdcn endişe duyınaya vc laik demokrasiyi belki de bir "subap" olarak gömıeye başladı. Geçnıişte bunu bir "aksesuvar" olarak değerlendirenler bugün laik demokrasinin ne kadar öncmli olduğunu her güıı vurgulamaktalar. Bu açıdan Dışişlcri Bakanı Rice'ın konuşmasının altmın çizilmesi gcrckir. Bu ABD'nin Türkiye'nin iç siyaseti konusunda endişeleri olduğu ve bu endişelerin de laik demokrasi, anayasal sisteme ve hukukun üstünlüğünc saygı ve bunların hcpsinin çerçcvesi altında seçmen iradesine bağlı bir dörtlü bir hiycrarşik yapıyla halledilmesi gerektiğinin ifadesiydi. Burada laiklikle demokrasinin siyam ikizleri olduğu birisi olmadan diğerinin yaşayamayacağı konusunda bir fıkir oluşmaya başladı yavaş yavaş. Bufiicirlcrinbir ağaç îıaline dönüşüp dönüşmediğini göreceğiz önümüzdcki günlcrde. ABD bundan sonra nasıl bir tutum alacak sizce? - Bence ABD bu siirece dahil olmak istemiyor. Söz cttiğiıniz bu dörtlü hiycrarşik yaklaşımdan bakıldığmda aslında sürcçtcki tüm taraflara çiçek attığını düşüncbilirsiniz. Bundan anayasal kurumlara saygılı olunduğu sürece ABD'nin sürece müdahil olmayacağı görüşünü de çıkartabiliriz. Kadınlann tavrı çok önemli Türkiye'de ABD yönctiminin AKP ile çok sıkı ilişkilcr içinde ol- duğu görüşü egemcn. Buna katı- lıyor musunuz? - AKP'nin ABD'ye yönelik son dcrccc başanlı bir lıalkla ilişkiler shatejisi var. AKPtenısilcileri bel- ki de ayda birkaç defa VVashington'a gelerek yetkilcrle birebir tcmas ha- lindeler. Bunun sonunda Washing- ton'daki kamuoyunun en azından bir kısmını yanına ılmayı başardı. Bu stratejiden Türkiye'de sol vc liberal çevrelerin çeşitli dersler çıkartnıa- sı gcrektiğini düşünüyorum. Was- hington'da AKP ile kafalarda cid- di soru işarctlcri olsa bilc AKP'nin bir alternatifiıün olmadığı bulgusu bu endişelerin önünc gcçiyor. Türkiye'de ABD'nin sadecc AKP'yi dcsteklcdiği ve diğer siyasi kanada sırt çcvirdiği görüşü var.. - Türkiye'de AKP'yi ABD'nin başa getirdiği konusunda yaygın bir kanı var. Ben Türk halkının kcndi kaderınin bclirlcyicisi olduğuna inanıyorum. ABD Türkiye'de se- çilmiş her hükümetle çahşmıştır. Bundan sonra da çalışacak. ABD'nin AKP'ye bakışı son derc- ce pragnıatik. Başta kinı varsa onunla çalışır. ABD ile AKP ile sı- cak ilişkileri olması AKP'ye yöne- lik bir tercihin sonucu değil, Tür- kiye'ye gösterdiği müzahir tavnn neticesidir. Türkiye'deki siyasi gcrginliğin nasıl aşılacağını düşünüyorsu- nuz? Endişcleriniz var mı? - Türkiyc'nin bu süreçten de- mokrasiylc çıkacağına ınancım var. Ama bazen bu inancımm zayıfla- dığıııı görüyorum. Cumhuriyct'in kazaııımlanndan en iazla faydalanan grup olan kadınlann cumhuriyetin "ikinci, üçüncü" gibi ycnidcn ta- nımlanma çabalanna uzaktan seyirci kalmasının mümkün olmadığı ka- nısındayım. Siyasette partiler üstü dinamiklcr bulunur vc bunlardan bi- risi de kadınlann göstereceği tavır. tşte bu noktadan bakıldığmda bu krizddn dcmokrasiyle, yani olumlu anlamda çıkabileceğimiz konusun- da umutlarım güçleniyor. Türki- ye'de laik demokrasinin sekteye uğraması cn çok kadmlan yarala- yacak ve bıuıuıı kadmlar için düşü- nülemez zararlan olacaktır. Okey davası adli tıpta Nijeıyalı sığınrnacımn gözaltında ölümüyle ilgili davada, delil olabilecekgömleğin kaybedilmesine ilişkin soruşturmada takipsizlik kararı verildiği ortaya çıktı S1NIRA SEVKIYAT SÜRÜYOR 11 PKK'li daha öldürüldü HİLAL KÖSE Njieryalı sığınnıacı Festus .."Okey'in gözaltında ölümünc ' neden olan Beyoğlu Asayiş Biiro Amirliği'ndc görevli polis nıcmuru Cengiz Yıl- dız'ııı yargılandığı dava dos- yası Adli Tıp Kurunıu'na göndcrildi. Okey'in Taksim Ilkyardım Hastanesi'ne gi- rerkcn üzerinde olan gömlc- ğiniıı kaybedilmesine ilişkin yürûtülcn soruştunnada da takipsizlik karan verildiği or- taya çıktı. "Olası kasıtla adam öl- dürmek" suçundan 25 yıla kadar hapsi istenen Yıldız'm . yargılanmasına Beyoğlu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya sa- nık Yıldız ve destek vemıek isteyen meslektaşları, Be- yoğlu llçe Emniyet Müdürii Tuğrul Pek katıldı. Okey'in haklannı savunmak isteyen avukallann talepleri yinc red- dcdildi. Duruşmada, Beyoğ- lu Cumhuriyet Savcılığı'nın, Festus'un vurulduğu sırada üzerinde olan ve atış mesafe- sinin tespiti açısmdan gerek- li olan gönıleğinin kaybedil- mesine ilişkin, bir doktor ve altı hastane çalışanı hakkında yürüttüğü sonıştunnada ta- kipsizlik karan verdigi ortaya Mahkeme, Okey'in kimlik bilgilcrinin tespiti için nüfus kaydının temin edilmesini istedi. çıktı. Delil yetersizliği ge- rekçesiyle verilen karar, Okey'in yakmlan itiraz cdc- nıediği için kesinleşti. Emni- yet Genel Müdürlüğü'nün mahkemeye göndeıdiği yazı- da, nezarethaneye silahla gi- rilmcmesi yönünde 1964 ta- rihli bir talimatnamenin ol- duğu, ancak bu konuda yasal bir düzenlemcnin olmadığı, konunun mahkemenin takdi- rine bırakıldığı bclirtildi. Mahkenıe yargıcı, Adalet Bakanlığı Uluslararası llu- kuk Dış tlişkiler Genel Mü- dürlüğü'ne yazı yazılarak, Festus Okey'in kimlik bilgi- lerinin doğru olup olmadığı- nın tespiti için nüfus kaydının temin edilmesini istedi. Dos- yayı, Adli Tıp Kurunıu'nun il- gili ihtisas dairesine gönderen mahkeme olayla ilgili rapor almmasına karar verdi. Davaya katılma talebi red- dedilen avukat Taylan Ta- nay, duruşnıa bitimindc ga- zetecilere açıklama yaptı. Ta- nay, mahkemenin dosyayı adli tıbba göndennesiyle bir- liktc sanığın beraat etmesinin yolunun açıldığını savıuıan Tanay, şöyle konuştu: "Zaten soruşturma dosyasını Fes- tus'un ölümüne neden olan ekip hazırladı. Dclillcr ka- rartıldı. Saııık olaydan son- ra elini yıkadı...! utanaklar da onlar tarafından hazır- laııdı. En önemlisi Festus'un gömleği kayıp. Böyle bir dosyada adli tıp neyi tespit edecek? Bütün bunları yar- gıç da biliyor." Yurt Haberlcri Servisi - Hakkâri'nin Şemdinli ilçe- sinde geçen hafta 6 askerin şehit olduğu bölgede yürü- tülen operasyonlarda 11 PKK'li daha öldürüldü. Çok sayıda militanın yara- landığı çatışmalarda, kala- balık terörist grubunun Ku- zey Irak'a püskürtüldüğü belirtildi. Zap, Çemço ve Avaşin kamplarmda toplan- dıktan sonra sınır kesimin- deki Basyan Vadisi'ni kul- lanarak 9 Mayıs gecesi Şemdinli'ye bağlı Aktütün Jandanna Karakolu'na uzun naınlulu silalılar ile ııçaksavar, roketatarla sal- dırı düzenleyen tcröristler, 6 askerin şehit olmasına ne- den olmuş, bu çatışmada verilen karşıhk üzerine de 19 terörist öldürülmüştü. Saldırının ardından Kuzey Irak topıaklarına geçıneye çalışan teröristlerin izi sü- riilürkcn bölgede operas- yonlar yoğunlaştırıldı. Sınır kcsiminde komando ve jan- danna özel harekât timleri- nin, kobra ve süper kobra helikopterlerinin desteği ile yüıütrüğü takip operasyo- nunda, 11 PKK'li daha öl- dürüldü. 20'den fazla terö- ristin yaralandığı çatışma- larla ilgili resnıi bir açıkla- nıa yapılmadı. Geri püs- kürtülen terörist grubun, yanlarında götürcmcdiklcrı cesetleri sınırdaki Herki Dcrcsi'nc attıkları öne sü- rüldü. Öte yandan TSK'nin sınır kesimindeki birlikleri- ne sevkıyatı da devam edi- yor. Iç Anadolu ve Batı Ka- radeniz'den Van Ferit Me- len Ilavaalam'ııa askeri uçaklarla gelen askeri per- sonel, otobüslere bindirile- rek Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığrna götürüldü. Burada toplanan askerler, yaklaşık 150 araç- lık konvoy halindc, zırhlı askeri araçlar nezaretinde Hakkâri'nin Yüksekova il- çesine ulaştırıldı. Şımak'm Bestler Dereler mevkisi ile Gabar, Cudi ve Kato dağla- rında da hava destekli ope- rasyonlarm devam ettiği belirtildi. Elazığ'da ise Nevruz kutlamalarında Ab- dullah Öcalan postcrlcri açüklan bclirlcncn 2'si lise öğrcncisi 8 kişi yakalandı. Erzurum'da da PKK'nin gençlik örgütlenmesinde görev aldıkları öne sürülen, aralarında üniversite öğren- cilerinin de bulunduğu 24 kişiden 8'i tutuklandı. AVRUPA GURAY OZ 160 YHın Sonunda Küreselleşme nasıl bir şeydir? Aynen şöyledir: Üretim ve tüketim kozmopo- lit bir karakter alır. Sanayilerin dayandıkları ulu- sal zemin kayar. Yeni sanayiler ortaya çıkar. Bu sanayiler artık sadece yerli hammaddeleri de- ğil, dünyanın en ücra yerlerinden getirilen ham- maddeleri işlerler. Faaliyetleri için sınır tanıma- dan hareket etme kabiliyetine kavuşurlar. Orta- ya çıkan engeller kolayca, kimi zaman da zor- balıkla yıkılır. Üretilenler ise yalnızca üretildikle- ri yerlerde değil, yerkürenin her yerinde tüketi- lir. Bütün bu anlatılanlar yalnızca maddi üretim- de değil, düşünsel üretimde de böyledir. Tek tek ülkelerin düşünsel üretimleri artık ortak mal ha- line gelir. Ulusal tek yanlılık ve dargörüşlülük artık olanaksızlaşır. lletişim araçları öylesine hız- la gelişir ki, tüm uluslar, hatta en barbar olanlar bile "uygarlığın" içine çekilirler. • •• 160. yılında hemen tüm basının, emperyalist, burjuva, dönek solcu, pişman sağcı, ılımlı ya da radikal tüm solun ele almak, anmak, anımsamak gereğini duyduğu Manifest'te Karl Marx küre- selleşmeyi böyle anlatır. 160 yıl önce yapılan bu tanımlama esası ba- kımından tam bir tanımlamadır. Eksiği yoktur. Anlatılan hikâye, bizim bugün artık iliklerimizde hissettiğimiz ve bu nedenle de daha kolay kav- rayabileceğimiz, anlayabileceğimiz bir hikâye- dir. "De te fabula narratur" dedikleri budur. • •• Hikâyenin hiç kuşku yok yeniden gözden ge- çirilmesi, yaratılan bu küresel dünyanın, buna- lımların üstesinden nasıl geldiğinin ya da gele- bileceğinin de anlatılması gerekir. O da yapıl- mıştır. Manifest, küresel sistem açısmdan çare, "üretici güçler kitlesinin bir bölümünün zor- la yıkılması, diğeryandan yeni pazarların fet- hedilmesi, eski pazarların yeni yöntemlerle daha yoğun biçimde sömürülmesidir" diye tanımlar yeni durumu. Bütün bunların olabilmesinin, yapılabilmesi- nin somut sonucu belirsizliğin, hareketliliğin art- ması, sabit, donmuş ilişkiler ağının dağılması, eski saygın önyargıların, görüşlerin süpürülüp gitmesı, yeni oluşan yargıların ise daha gün bat- madan eskimesidir. Kısaca "katı olan her şey buharlaşıyor" di- ye yazar kitap. • * • Bütün bu anlatılanlar küreselleşme çağının pek "devrimci", pek "dönüştürücü" bir çağ olduğu izlenimi verebilir. Pek çok eski arkada- şın satırları buraya kadar okuyup, "işte bu!" de- diğini duyar gibiyim. Ama hikâye burada bitmez. Hem hikâye burada bitmez, hem de bütün bu anlatılanlar evvel eski varlığını sürdüren, yine Manifest'te çok açık ve net anlatılmış olan sö- mürü düzenini gözlerden gizleme amacını güt- memektedir. Tam tersi içindir. Hikâyenin tamamlayıcı parçası, tüm bu anla- tılanları yeniden belirleyen çarpıcı sonu şöyle- dir: Maddi üretim alanında gerçekleştirilen dön- üştürücü faaliyet, toplumsal ilişkilerde kendini giderek daha az gösterir. Siyasal kurumlarda, kültürel faaliyetin gerçekleşme biçimlerinde, kı- saca pek çok kişinin sanki gerileyen o değilmiş gibi övgüyle söz ettiği "demokraside" açık bir çökme, gerileme görülür. Zorbalığın daha faz- la gündeme gelmesi, toplumun ince yöntem- lerle güdülmesi, "yönetişim" saçmalıklarının, "sivil toplum" aldatmacalarının basın eliyle pohpohlanması tüm bu gerilemenin aracı olur. Küreyi daha büyük bir hızla sonraki döneme hazır hale getiren egemen ve denetlenmesi ar- tık imkânsız hale gelen küresel güç, aynı hızla kendini korumanın yolunun demokrasiyi top- lumsal olmaktan çıkarmak olduğunun, bu yo lun hızla kapatılması gerektiğinin de bilincine varmıştır. 1 Mayıs'lara duyulan öfkenin, devrimci olanı pazara çıkarma, satışa sunma becerisinin, çev- rilen binbir türlü dümenin nedeni budur. Bütün mesele, gerçeğin karmaşık olduğunu anlamak, ama o karmaşıklığın içindeki açık ve net saflaşmayı görebilmektedir: "Uygarlıkla" "toplumsal insanlık" arasında ortaya çıkan ve genişleyen açı, "uygarlığı" hem toplum hem çevre için giderek daha dayanılmaz bir felake- te çevirmektedir. Yapılacak iş "toplumsal in- sanlığı" tıpkı Feuerbach Üzerine Tezler'in 10,'sunda olduğu gibi bilince çıkartmaktır. Ve sonra 11. Tez'e gelirsiniz: Yorumlamakla yetinmemek gerekir. Asıl olan değiştirmektir. e-posta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr İÜ'de türkü günü tstanbul Ûniversitesi Beyazıt Yerleşkesi'nde bugün halk müziği ziyafeti yaşanacak. Öğrenci Kültür Merkezi'nde (ÖKM) saat 13.30'da başlayacak konserde Etnika (Si- nan Ayyıldız, Scrdar Dcli, Özgür Şahin, Ümit Kartal, Semih Enginler), Kemal Kaplan, Okan Murat Ö/türk, Hasbihal Topluluğu (Dcrtli Divaııi. Ulaş Özdenıir, Mustafa Kılçık, Can Kalaycıoğlu) deyiş ve türkü sevcrlerle buluşacak. i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle