Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 MAYIS 2008 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
Çağaptay, çoğulcu siyasetten çoğunlukçu siyasete geçen AKP'nin Batı'nın gözünden düştüğünü söyledi:
AKP'nin imajı zedelendiELÇİN POYRAZLAR
1
WASHINGTON - Washington son dö-
ncmde Türkiye'de AKP kapatma davasıyla
başlayan siircci yakından izlediği ancak taraf
olmaktan şimdilik kaçınacağı yönünde me-
sajlar verdi. Kimi uzmaniara göre bu konu-
da ABD yönetirainin "laik dcnıokrusi" vur-
gıısıı yapması öncmli bir dcğişikliğe işaret edi-
yor. NVashington Yakın Doğu Politikalan Ens-
titüsü Türkiyc Araştımıa Programı direktörü
Soner Çağaptay bunlardan biri. Çağaptay
AKP'nin son döncmde çoğulcu siyasetten ço-
ğunlukçu siyasete geçmesi nedeniyle Batı'daki
îmajmııı zedelcndiği kanısında. ABD'nin
AKP ile pragnıatik bir ilişki içinde olduğunu
'.dile getiren Çağaptay, son gclişmelere yönelik
Washington'm bakışınt Cunıhuıiyet'c de-
ğerlendirdi.
ABD'nin AKP kapatma davasıyla ilgili
dikkatli bir tutum içinc girdiğini görüyo-
ruz. Türkive'de olanlara Washington ııa-
sıl bakıyor?
- AKP'nin 2002-2007 yıltan arasında iz-
lediği siyaset bu partiye Washington, Brük-
scl ve tstanbul'da ulumlu bir inıaj kazandır-
mıştı. Bcn bu Avrupalı-Avnıpacı, çoğulcu de-
mokrasiye inanmış AKP resminin 2007 yılı
içinde ciddi olarak aşındığını düşünüyorum.
, Bugün VVashington'daki kanaat de zatcn bu
doğrultuda. AKP'nin 2007 yılı seçinılerinden
sonra çoğulcu siyasetten çoğunlukçu siyasc-
, ,tc gcçtiği, siyascti ittifaklar oluştunııaktan zi-
yade yüzde 47 oy çogunluğunu kcndisinc ve-
rilen bir açık çek olarak düşünüp siyasi
adımlan tek başıııa atnıaya başlanıasınm
AKP'nin Batı'daki inıajının zedelenmesi-
nin ilk lıalkası olduğu kanısındayım.
Waslûngton'da AKP'nin son seçimlerde
aldığı yüzde 47'lik oyu "dcmokrasi ço-
ğunluk tarafından çoğunluk için idari re-
jiındir" şeklinde yorunıladığı düşünüldü. Bu
zayıflamaııın ortaya çıkması ncticcsinde
AKP'nin Washington'da daha önce oluş-
turmuş olduğu olumlu intiba ciddi biçimde
erozyona ugradı.
Bu nasıl oldu?
- Bencc tednci bir değişim söz konusu.
2002-2005 arasında AKP Avrupalı Avrupacı
- fikrüıi çok yoğun olarak hisscttircn adımlar
* attı. Büyük reform paketleri gerçekleşlirdi.
Ancak 2005'te AB ile müzakcrclcrc baş-
laıınıasıyla yani AB perspcktifı bir hayal ol-
maktan çıkıp gcrçeğe dönüştüğü zaman
AKP'nin heyecanı azaldı. Parti rcformlann
- uygulanması konusunda ayak süriiıneyc
başlayarak 2007 scçim zaferinden sonra da
çoğulcu siyasetten çoğunlukçu siyasete dö-
nerek kendisinden olmayan fıkirleri ihnıal
eden bir siyaset izlcdi. Bu siyasete en öncın-
li iki örnek yeni anayasa çaîışmalan ve tür-
ban değişikliğidir. AKP'nin yeni anayasa ça-
lışmalarında TUSİAD gibi sivil toplum ku-
ruluşlanna sırt çevinnesi hatta küçük görmesi
ve türbanla ilgili anayasa dcgişikliğini geniş
soluklu diyalog ve uzlaşma sürccindcn zi-
yadc, kısa vadeli sıkıştırılmış biryasamaso-
nuııda kabııl etmcsi hüküınct üzerinde cid-
di soru işarctleri oluşturdu.
PORTRE
SONER ÇAĞAPTAY
IVashington Yakın Doğu
Politikalan Enstitüsü Türkiye
Araştırma Programı 'nın
direktörü ohııı Soner
Çağaptay, özellikle ABD-
Türkiye ilişkileri, Türkiye iç
politikası ve Türk milliyetçiliği
koımlarmda çahşıyor.
Doktora tezini Yale
Ûniversitesi 'nde Türk
milliyetçiliği üzerine yapmış
olan Çağaptay. Yale ve
Princeton üniversitelerinde
Ortadoğu, Akdeniz ve Doğu
Avrupa konularmda dersler
veriyor Çeşitli derece, ödiil ve
kürsüye sahip olan Çağaptay
aynı zamanda Amerikan
Dışişleri Bakanlığı Diplomasi
Akademisi 'nde Türkiye
Çahşmaları Bölümü 'nü
yönetiyor. Uzmanlık alanian
arasında Türkiye, ABD-
Türkiye ilişkileri, Kuzey
Irak/Iraklı Kürtler, Türkiye ve
Islaın, Türkiye ve AB ilişkileri,
Kıbrıs, Türkiye-NA TO
İlişkileri, modern Türk tarihi,
Osınanlı Imparatorluğu 'nun
son dönemleri ve Balkanlar
bulunuvor.
Washington 'da endişe başladı'
ABD'nin son dünctndc
Türkiyc'ye yönelik
açıklamalarını nasıl
yorumluyorsunuz? Bir
farklılaşmadan söz ctmek
mümkün mü?
- 2005-2007 arasında ABD'nin
Türkiye ile ilgili tüm
söylcmlerinde laiklik vurgusunun
gidcrck azaldığı ve ABD'nin iç
siyasette tavır aldığını gösteren
bazı imalarda bulunduğunu
gördük. Bu döncmde ABD'de
Avnıpah-Avrupacı bir tavır alan
ve çoğulcu bir siyaset izleyen
AKP'nin bir sıkıntı olmadığı
düşünüldü. AB sürecinde bir
tavsama başlanıası ve
scçimlerden sonra AKP'nin
siyaset anlayışı çoğulcııluktan
çoğunlukçuluğa kaynıasıyla
Washington*da bazı kişiler
Türkiye'nin iç siyasetindeki
gelişmclcrdcn endişe duyınaya vc
laik demokrasiyi belki de bir
"subap" olarak gömıeye başladı.
Geçnıişte bunu bir "aksesuvar"
olarak değerlendirenler bugün
laik demokrasinin ne kadar
öncmli olduğunu her güıı
vurgulamaktalar. Bu açıdan
Dışişlcri Bakanı Rice'ın
konuşmasının altmın çizilmesi
gcrckir.
Bu ABD'nin Türkiye'nin iç
siyaseti konusunda endişeleri
olduğu ve bu endişelerin de laik
demokrasi, anayasal sisteme ve
hukukun üstünlüğünc saygı ve
bunların hcpsinin çerçcvesi
altında seçmen iradesine bağlı bir
dörtlü bir hiycrarşik yapıyla
halledilmesi gerektiğinin
ifadesiydi. Burada laiklikle
demokrasinin siyam ikizleri
olduğu birisi olmadan diğerinin
yaşayamayacağı konusunda bir
fıkir oluşmaya başladı yavaş
yavaş. Bufiicirlcrinbir ağaç
îıaline dönüşüp dönüşmediğini
göreceğiz önümüzdcki günlcrde.
ABD bundan sonra nasıl bir
tutum alacak sizce?
- Bence ABD bu siirece dahil
olmak istemiyor. Söz cttiğiıniz bu
dörtlü hiycrarşik yaklaşımdan
bakıldığmda aslında sürcçtcki
tüm taraflara çiçek attığını
düşüncbilirsiniz. Bundan anayasal
kurumlara saygılı olunduğu
sürece ABD'nin sürece müdahil
olmayacağı görüşünü de
çıkartabiliriz.
Kadınlann
tavrı çok
önemli
Türkiye'de ABD yönctiminin
AKP ile çok sıkı ilişkilcr içinde ol-
duğu görüşü egemcn. Buna katı-
lıyor musunuz?
- AKP'nin ABD'ye yönelik son
dcrccc başanlı bir lıalkla ilişkiler
shatejisi var. AKPtenısilcileri bel-
ki de ayda birkaç defa VVashington'a
gelerek yetkilcrle birebir tcmas ha-
lindeler. Bunun sonunda Washing-
ton'daki kamuoyunun en azından bir
kısmını yanına ılmayı başardı. Bu
stratejiden Türkiye'de sol vc liberal
çevrelerin çeşitli dersler çıkartnıa-
sı gcrektiğini düşünüyorum. Was-
hington'da AKP ile kafalarda cid-
di soru işarctlcri olsa bilc AKP'nin
bir alternatifiıün olmadığı bulgusu
bu endişelerin önünc gcçiyor.
Türkiye'de ABD'nin sadecc
AKP'yi dcsteklcdiği ve diğer siyasi
kanada sırt çcvirdiği görüşü var..
- Türkiye'de AKP'yi ABD'nin
başa getirdiği konusunda yaygın bir
kanı var. Ben Türk halkının kcndi
kaderınin bclirlcyicisi olduğuna
inanıyorum. ABD Türkiye'de se-
çilmiş her hükümetle çahşmıştır.
Bundan sonra da çalışacak.
ABD'nin AKP'ye bakışı son derc-
ce pragnıatik. Başta kinı varsa
onunla çalışır. ABD ile AKP ile sı-
cak ilişkileri olması AKP'ye yöne-
lik bir tercihin sonucu değil, Tür-
kiye'ye gösterdiği müzahir tavnn
neticesidir.
Türkiye'deki siyasi gcrginliğin
nasıl aşılacağını düşünüyorsu-
nuz? Endişcleriniz var mı?
- Türkiyc'nin bu süreçten de-
mokrasiylc çıkacağına ınancım var.
Ama bazen bu inancımm zayıfla-
dığıııı görüyorum. Cumhuriyct'in
kazaııımlanndan en iazla faydalanan
grup olan kadınlann cumhuriyetin
"ikinci, üçüncü" gibi ycnidcn ta-
nımlanma çabalanna uzaktan seyirci
kalmasının mümkün olmadığı ka-
nısındayım. Siyasette partiler üstü
dinamiklcr bulunur vc bunlardan bi-
risi de kadınlann göstereceği tavır.
tşte bu noktadan bakıldığmda bu
krizddn dcmokrasiyle, yani olumlu
anlamda çıkabileceğimiz konusun-
da umutlarım güçleniyor. Türki-
ye'de laik demokrasinin sekteye
uğraması cn çok kadmlan yarala-
yacak ve bıuıuıı kadmlar için düşü-
nülemez zararlan olacaktır.
Okey davası adli tıpta
Nijeıyalı sığınrnacımn gözaltında ölümüyle ilgili davada, delil olabilecekgömleğin
kaybedilmesine ilişkin soruşturmada takipsizlik kararı verildiği ortaya çıktı
S1NIRA SEVKIYAT SÜRÜYOR
11 PKK'li
daha öldürüldü
HİLAL KÖSE
Njieryalı sığınnıacı Festus
.."Okey'in gözaltında ölümünc
' neden olan Beyoğlu Asayiş
Biiro Amirliği'ndc görevli
polis nıcmuru Cengiz Yıl-
dız'ııı yargılandığı dava dos-
yası Adli Tıp Kurunıu'na
göndcrildi. Okey'in Taksim
Ilkyardım Hastanesi'ne gi-
rerkcn üzerinde olan gömlc-
ğiniıı kaybedilmesine ilişkin
yürûtülcn soruştunnada da
takipsizlik karan verildiği or-
taya çıktı.
"Olası kasıtla adam öl-
dürmek" suçundan 25 yıla
kadar hapsi istenen Yıldız'm
. yargılanmasına Beyoğlu 4.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde
devam edildi. Duruşmaya sa-
nık Yıldız ve destek vemıek
isteyen meslektaşları, Be-
yoğlu llçe Emniyet Müdürii
Tuğrul Pek katıldı. Okey'in
haklannı savunmak isteyen
avukallann talepleri yinc red-
dcdildi. Duruşmada, Beyoğ-
lu Cumhuriyet Savcılığı'nın,
Festus'un vurulduğu sırada
üzerinde olan ve atış mesafe-
sinin tespiti açısmdan gerek-
li olan gönıleğinin kaybedil-
mesine ilişkin, bir doktor ve
altı hastane çalışanı hakkında
yürüttüğü sonıştunnada ta-
kipsizlik karan verdigi ortaya
Mahkeme, Okey'in kimlik bilgilcrinin tespiti için nüfus kaydının temin edilmesini istedi.
çıktı. Delil yetersizliği ge-
rekçesiyle verilen karar,
Okey'in yakmlan itiraz cdc-
nıediği için kesinleşti. Emni-
yet Genel Müdürlüğü'nün
mahkemeye göndeıdiği yazı-
da, nezarethaneye silahla gi-
rilmcmesi yönünde 1964 ta-
rihli bir talimatnamenin ol-
duğu, ancak bu konuda yasal
bir düzenlemcnin olmadığı,
konunun mahkemenin takdi-
rine bırakıldığı bclirtildi.
Mahkenıe yargıcı, Adalet
Bakanlığı Uluslararası llu-
kuk Dış tlişkiler Genel Mü-
dürlüğü'ne yazı yazılarak,
Festus Okey'in kimlik bilgi-
lerinin doğru olup olmadığı-
nın tespiti için nüfus kaydının
temin edilmesini istedi. Dos-
yayı, Adli Tıp Kurunıu'nun il-
gili ihtisas dairesine gönderen
mahkeme olayla ilgili rapor
almmasına karar verdi.
Davaya katılma talebi red-
dedilen avukat Taylan Ta-
nay, duruşnıa bitimindc ga-
zetecilere açıklama yaptı. Ta-
nay, mahkemenin dosyayı
adli tıbba göndennesiyle bir-
liktc sanığın beraat etmesinin
yolunun açıldığını savıuıan
Tanay, şöyle konuştu: "Zaten
soruşturma dosyasını Fes-
tus'un ölümüne neden olan
ekip hazırladı. Dclillcr ka-
rartıldı. Saııık olaydan son-
ra elini yıkadı...! utanaklar
da onlar tarafından hazır-
laııdı. En önemlisi Festus'un
gömleği kayıp. Böyle bir
dosyada adli tıp neyi tespit
edecek? Bütün bunları yar-
gıç da biliyor."
Yurt Haberlcri Servisi -
Hakkâri'nin Şemdinli ilçe-
sinde geçen hafta 6 askerin
şehit olduğu bölgede yürü-
tülen operasyonlarda 11
PKK'li daha öldürüldü.
Çok sayıda militanın yara-
landığı çatışmalarda, kala-
balık terörist grubunun Ku-
zey Irak'a püskürtüldüğü
belirtildi. Zap, Çemço ve
Avaşin kamplarmda toplan-
dıktan sonra sınır kesimin-
deki Basyan Vadisi'ni kul-
lanarak 9 Mayıs gecesi
Şemdinli'ye bağlı Aktütün
Jandanna Karakolu'na
uzun naınlulu silalılar ile
ııçaksavar, roketatarla sal-
dırı düzenleyen tcröristler,
6 askerin şehit olmasına ne-
den olmuş, bu çatışmada
verilen karşıhk üzerine de
19 terörist öldürülmüştü.
Saldırının ardından Kuzey
Irak topıaklarına geçıneye
çalışan teröristlerin izi sü-
riilürkcn bölgede operas-
yonlar yoğunlaştırıldı. Sınır
kcsiminde komando ve jan-
danna özel harekât timleri-
nin, kobra ve süper kobra
helikopterlerinin desteği ile
yüıütrüğü takip operasyo-
nunda, 11 PKK'li daha öl-
dürüldü. 20'den fazla terö-
ristin yaralandığı çatışma-
larla ilgili resnıi bir açıkla-
nıa yapılmadı. Geri püs-
kürtülen terörist grubun,
yanlarında götürcmcdiklcrı
cesetleri sınırdaki Herki
Dcrcsi'nc attıkları öne sü-
rüldü. Öte yandan TSK'nin
sınır kesimindeki birlikleri-
ne sevkıyatı da devam edi-
yor. Iç Anadolu ve Batı Ka-
radeniz'den Van Ferit Me-
len Ilavaalam'ııa askeri
uçaklarla gelen askeri per-
sonel, otobüslere bindirile-
rek Van Jandarma Asayiş
Kolordu Komutanlığrna
götürüldü. Burada toplanan
askerler, yaklaşık 150 araç-
lık konvoy halindc, zırhlı
askeri araçlar nezaretinde
Hakkâri'nin Yüksekova il-
çesine ulaştırıldı. Şımak'm
Bestler Dereler mevkisi ile
Gabar, Cudi ve Kato dağla-
rında da hava destekli ope-
rasyonlarm devam ettiği
belirtildi. Elazığ'da ise
Nevruz kutlamalarında Ab-
dullah Öcalan postcrlcri
açüklan bclirlcncn 2'si lise
öğrcncisi 8 kişi yakalandı.
Erzurum'da da PKK'nin
gençlik örgütlenmesinde
görev aldıkları öne sürülen,
aralarında üniversite öğren-
cilerinin de bulunduğu 24
kişiden 8'i tutuklandı.
AVRUPA
GURAY OZ
160 YHın Sonunda
Küreselleşme nasıl bir şeydir?
Aynen şöyledir: Üretim ve tüketim kozmopo-
lit bir karakter alır. Sanayilerin dayandıkları ulu-
sal zemin kayar. Yeni sanayiler ortaya çıkar. Bu
sanayiler artık sadece yerli hammaddeleri de-
ğil, dünyanın en ücra yerlerinden getirilen ham-
maddeleri işlerler. Faaliyetleri için sınır tanıma-
dan hareket etme kabiliyetine kavuşurlar. Orta-
ya çıkan engeller kolayca, kimi zaman da zor-
balıkla yıkılır. Üretilenler ise yalnızca üretildikle-
ri yerlerde değil, yerkürenin her yerinde tüketi-
lir.
Bütün bu anlatılanlar yalnızca maddi üretim-
de değil, düşünsel üretimde de böyledir. Tek tek
ülkelerin düşünsel üretimleri artık ortak mal ha-
line gelir. Ulusal tek yanlılık ve dargörüşlülük
artık olanaksızlaşır. lletişim araçları öylesine hız-
la gelişir ki, tüm uluslar, hatta en barbar olanlar
bile "uygarlığın" içine çekilirler.
• ••
160. yılında hemen tüm basının, emperyalist,
burjuva, dönek solcu, pişman sağcı, ılımlı ya da
radikal tüm solun ele almak, anmak, anımsamak
gereğini duyduğu Manifest'te Karl Marx küre-
selleşmeyi böyle anlatır.
160 yıl önce yapılan bu tanımlama esası ba-
kımından tam bir tanımlamadır. Eksiği yoktur.
Anlatılan hikâye, bizim bugün artık iliklerimizde
hissettiğimiz ve bu nedenle de daha kolay kav-
rayabileceğimiz, anlayabileceğimiz bir hikâye-
dir.
"De te fabula narratur" dedikleri budur.
• ••
Hikâyenin hiç kuşku yok yeniden gözden ge-
çirilmesi, yaratılan bu küresel dünyanın, buna-
lımların üstesinden nasıl geldiğinin ya da gele-
bileceğinin de anlatılması gerekir. O da yapıl-
mıştır.
Manifest, küresel sistem açısmdan çare,
"üretici güçler kitlesinin bir bölümünün zor-
la yıkılması, diğeryandan yeni pazarların fet-
hedilmesi, eski pazarların yeni yöntemlerle
daha yoğun biçimde sömürülmesidir" diye
tanımlar yeni durumu.
Bütün bunların olabilmesinin, yapılabilmesi-
nin somut sonucu belirsizliğin, hareketliliğin art-
ması, sabit, donmuş ilişkiler ağının dağılması,
eski saygın önyargıların, görüşlerin süpürülüp
gitmesı, yeni oluşan yargıların ise daha gün bat-
madan eskimesidir.
Kısaca "katı olan her şey buharlaşıyor" di-
ye yazar kitap.
• * •
Bütün bu anlatılanlar küreselleşme çağının
pek "devrimci", pek "dönüştürücü" bir çağ
olduğu izlenimi verebilir. Pek çok eski arkada-
şın satırları buraya kadar okuyup, "işte bu!" de-
diğini duyar gibiyim.
Ama hikâye burada bitmez.
Hem hikâye burada bitmez, hem de bütün bu
anlatılanlar evvel eski varlığını sürdüren, yine
Manifest'te çok açık ve net anlatılmış olan sö-
mürü düzenini gözlerden gizleme amacını güt-
memektedir. Tam tersi içindir.
Hikâyenin tamamlayıcı parçası, tüm bu anla-
tılanları yeniden belirleyen çarpıcı sonu şöyle-
dir:
Maddi üretim alanında gerçekleştirilen dön-
üştürücü faaliyet, toplumsal ilişkilerde kendini
giderek daha az gösterir. Siyasal kurumlarda,
kültürel faaliyetin gerçekleşme biçimlerinde, kı-
saca pek çok kişinin sanki gerileyen o değilmiş
gibi övgüyle söz ettiği "demokraside" açık bir
çökme, gerileme görülür. Zorbalığın daha faz-
la gündeme gelmesi, toplumun ince yöntem-
lerle güdülmesi, "yönetişim" saçmalıklarının,
"sivil toplum" aldatmacalarının basın eliyle
pohpohlanması tüm bu gerilemenin aracı olur.
Küreyi daha büyük bir hızla sonraki döneme
hazır hale getiren egemen ve denetlenmesi ar-
tık imkânsız hale gelen küresel güç, aynı hızla
kendini korumanın yolunun demokrasiyi top-
lumsal olmaktan çıkarmak olduğunun, bu yo
lun hızla kapatılması gerektiğinin de bilincine
varmıştır.
1 Mayıs'lara duyulan öfkenin, devrimci olanı
pazara çıkarma, satışa sunma becerisinin, çev-
rilen binbir türlü dümenin nedeni budur.
Bütün mesele, gerçeğin karmaşık olduğunu
anlamak, ama o karmaşıklığın içindeki açık ve
net saflaşmayı görebilmektedir: "Uygarlıkla"
"toplumsal insanlık" arasında ortaya çıkan ve
genişleyen açı, "uygarlığı" hem toplum hem
çevre için giderek daha dayanılmaz bir felake-
te çevirmektedir. Yapılacak iş "toplumsal in-
sanlığı" tıpkı Feuerbach Üzerine Tezler'in
10,'sunda olduğu gibi bilince çıkartmaktır.
Ve sonra 11. Tez'e gelirsiniz:
Yorumlamakla yetinmemek gerekir. Asıl
olan değiştirmektir.
e-posta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr
İÜ'de türkü günü
tstanbul Ûniversitesi Beyazıt Yerleşkesi'nde
bugün halk müziği ziyafeti yaşanacak.
Öğrenci Kültür Merkezi'nde (ÖKM) saat
13.30'da başlayacak konserde Etnika (Si-
nan Ayyıldız, Scrdar Dcli, Özgür Şahin,
Ümit Kartal, Semih Enginler), Kemal
Kaplan, Okan Murat Ö/türk, Hasbihal
Topluluğu (Dcrtli Divaııi. Ulaş Özdenıir,
Mustafa Kılçık, Can Kalaycıoğlu) deyiş
ve türkü sevcrlerle buluşacak.
i