07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MAYIS 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Necati Cebe: "Yargı de-formu taslağını önce 011i Rehn'e vermeyecekler de Yalova kaymakamlarına mı vereceklerdi!" Elektronlk posta: [email protected] Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 -Türklye'deH mllyon kişl aç yaşıyormuş... "Sonunda birbirimizi yiyeceğiz!" Beyaz Saray'da seks geceleri varmış. Beyaz Saray bir şey mi; adamlar bütün dünyayı... Eğitim Ahmet önen: "ÖSS'de15-(8-3)=? sorusunu 750 bin kişinin bilemediği haberinin verildiği gün, lisede sınıfta kalmanın olmayacağı haberi de verildi. Ne eğitim ama!" HERKESE lazım olur düşüncesiyle Prof. Dr. Aydın Aybay hukuk derslerine devam ediyor: "Adalet Bakanı Bay M. Ali Şahin 'Yargı Reformu Strateji Taslağı' olarak anılan belgeyi Türkiye'deki ilgili ve yetkililerden önce AB'nin Türkiye zaptiyesi Bay Olli'ye sunmuş bulunuyor. Bu davranışının uygunsuz bir uygulama olduğu eleştirisini yapan Yargıtay Başkan Yardımcısı'nı da 'cahillik' ile suçluyor. llk söylediği şu; bu bir 'tasarı' değil 'taslak' imiş! Lafa bak; yok bir de 'tasarı' sunsaydı. Yani, Bakanlık veya Bakanlar Kurulu'nca hazırianıp doğrudan Meclis'e sunulacak türden bir belgeyi önce bay zaptiyeye onay için arz etseydi! Taslak nedir? Belli bir konuda yapılması planlanan bir düzenlemenin hazırlanmasında ilk evrede oluşturulan belgedir. Bunu yetkili kamu Zaptiyenin adamı! kuruluşunun bürokratları veya uzmanlan hazırlar. Eğer hazırlanan taslak önemli ve kapsamlı bir konu ile ilgiliyse örneğin yargı reformu gibi bir konu ise bu hemen yurt düzeyinde bütün ilgili ve yetkili kurum ve kuruluşlara gönderilerek görüş ve düşüncelerin bildirilmesi istenir. Batı ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'deki seksen yıllık yerleşik uygulama da böyledir. O kadar ki 12 Eylül darbesinden sonraki cunta yönetimi döneminde bile bu yol izlenmiştir. Yargıtay Başkan Yardımcısı'nı cahillikle suçlarken Bay Bakan bir de 'gerekçe' yumurtluyor: Bu bir gerekliliğe dayanmaktaymış. Neymiş bu gereklilik? AB ile görüşmeler kapsamında yargı reformu ile ilgili yeni müzakere kapısının açılması için böyle bir belgeyi sunmak gerekliymiş. Soralım: Yasaların hazırlanma sürecindeki yerleşik yolu takip ederek, bu gerekliliğe uyulamaz mıydı? Bu suretle, bütün bu AB'ye 'yazılma' sürecinde bizi saf dışı bırakmak için her fırsatı kollayan AB'ciler karşısına daha sağlam bir belge ile çıkılmış olmaz mıydı? Dahası, yargı reformu gibi çok önemli bir konuda, kapalı kapılar arkasında, kimler tarafından hazırlanmış olduğu bilinmeyen böyle bir belgede yer alması olası yanlışları ki AB'cilerin bunların üzerine hemen atlayacakları muhakkaktır, ileride kim düzeltecek, bunlardan kim sorumlu olacaktır?" Bunlar cuntacının bile yapmadığını yapıyorlar. Çünkü zaptiyenin adamı olmak kolay değil! Keçi Aydın Türkaydın: "Örmanların en j, büyük düşmanı I keçilermiş. Hangi keçiler, 2 B'ciler mil" Gazoz Erol Barutçugil: "Çocuk tacizcisi Hüseyin gazozu kuvvet macunu niyetine içmiştir mutlaka!" SESSİZ SEDASIZ (!) U4/HDOISSÜAJ AKPlilerin de gazozuna ilaç koymuşlar ESKİDEN oğlanlar kızların gazozuna ilaç karıştırırdı; şeriatçı Anadolu'da Vakit gazetesi yazarının çocuk tacizinden tutuklanması üzerine, şeriatçı cepheden yapılan savunmalardan anılıyoruz ki artık küçücük kız çocukları dedeleri yaşındaki kart zamparaların gazozuna ilaç karıştırmaya başlamış! Güler misin ağlar mısın? Gülelim ve Kaya Çetin'e kulak verelim: "Iktidara geldikleri gün AKP yönetenlerinin gazozlarına da ilaç karıştırıldığı ortaya çıktı. Anayasa Mahkemesi'ne verdikleri savunmada, 'Nasıl oldu da beytülmale el uzattık, nasıl oldu da devlet olanaklarını kendimizi ve yakınlarımızı zengin etmek için kullandık anlayamadık. Kendi ülkemize karşı yabancılarla işbirliği yaptığımızı öğrenince utancımızdan insan içine çıkamaz olduk. Atatürk'e karşı yaptıklanmız ise tam bir kâbus. Düşünün ki o mübarek insan olmasa şimdi namaz kılacak cami bile bulamayacaktık. Bize nasıl bir ilaç verdilerse, kendi memleketimizi kefereye satmaya girişmişiz. Iktidara geldikten sonra ne yaptığımızı hatırlamıyoruz, bundan sonra insanların yüzlerine nasıl bakacağız, cezamız neyse razıyız, bize o ilaçlı gazozu içiren Allatr ından bulsun' dediler. Bir süredir ortalıkta görünmeyen AKP'liler, telefonlara da yanıt vermiyorlar." ÇED KOŞESI OKTAY EKÎNCt Gül'ün Bursa 'söz'leri Cumhurbaşkanı Gül'ün, Ta- rihi Kentler Birliği (TKB) üye- si belediyelere yaptığı geçen haftaki "Bursa konuşması", Çankaya'nın internet sitesinde lıenüz yer almadı. Prof. Dr. IMetin Sözen'e verilen "Kültür vc Sanat Büyük Ödülü" tö- renindeki konuşması da hâlâ yok... Oysa her iki konuşması da te- melde "kimlik" kaynakları- mız olaiı tarih ve kültür değer- lcrimiz için cn yüksek makamın görüşleri... Çankaya'nın in- ternctçileri öncmscmescler bi- le, bir kültür insanı olan Genel Sckreter Mustafa tsen'in on- lan uyarması gerekiyor... Gül'ün "tarihi kentler"imi- zi yönetenlere "ne"ler söyle- diğini cn gcniş derleycn ise "Türk Medya" sitesi... Mctni okuduğunuzda, eminim, siz de merak edeceksiniz; "Acaba Gül, uygarlık nıi- TKB 'Tayyare Sineması'ndaydı.. rasınııza verdiği değeri, aynı mirası gözetmcycn yasa vc uygulamalar karşısında unu- tuyor mu?" Birkaç örnekle açalım... Tarihi beîediyeler Cumhurbaşkanı'nı dinle- yenler arasında, son yasayla "köy"leştirilen TKB üyesi be- lediye başkanlan da vardı Gül ise bir yandan, "Geçmişe sahip çıkın" dcrkcn. bunu ba- şanyla yaptıkları için ödüllen- dirilmelerine ragmen "kapatı- lan" belediyelerin iizgün baş- kaıılarına bakarak şıııut ekli- yordu:u Ev sahibi olduğumuz mcdeniyctlerin izlerini mu- hafaza etme sorumluluğunu uzun yıllar ihnıal ettik. (...) Ama büyük bir memnuni- yet veren şey, bu bilinç birden bire, güçlü bir şekilde uyaıı- mıştır..." Bu bilincin "önder"lerin- dcn olan TKB'li belediyelerin ise "Çankaya'nın da oııa- yı"yla yok edilmeleri acaba ne anlama geliyor? Aynı belediyelerin, "kültü- rel miras sorumlulukla- rı"ndan ötürü yaşatılmalarını sağlayacak bir yasa teklifinde, "gerekçe"ye Gül'ün Bursa ko- nuşmasını da eklemek gereki- yor... Cumhurbaşkanmın belirtti- ği "sorun"lardan biri de şim- dikd kamu binalanmızın "kiııı- liksiz'Miği.. diyor ki; "Tarihi binalarımız da özenli nıinıa- rileriyle kamu yapılan değil miydi?" Şimdi ise özcnsizlik, Başba- kanlık'a bağlı TOKl'nin en ta- rihi kentlerimizdc bile yinele- diği tek tip bloklarda, artık do- ruğa çıkıyor. Acaba Gül, "Oysa kamu mimarlığı topluma önderlik etmeli" derken; TOKl'nin "ko- n u f denince, sadece "azman apartman kuleleri"ni anla- masına da hiç dcğilse iki çift söz edecek mi? Balkanlar'daki soykırım Cumhurbaşkanı, Osmanlı mi- marisiyle bezeli Balkanlar hakkında da diyor ki; "Ora- daki kubbeler ve minareler karşısında Bursa'yı hatırla- dım. Ohri'de çarşıda gezer- ken, buradaki çarşıda gezi- | yormuş gibi oldum..." Bu gözlemleri için de örneğin şu "iki" anım- satmayı bilmem ki Gül'e kim yapar? Birincisi, -geçen pazar gcccsi Kanal B'deki lmar Dosyası programımızın da konusuydu- Balkan- lar'daki Osmanlı eserlcri- ni onarma işlerini yükle- nen "SuudP'ler, sağlam cami- lcri bile "arabesk" camilere dönüştürüyorlar; resimli beze- mclcri badanayla kapatıyorlar; "kadınlar mahvili" bölümlc- rini "Camiye kadın giremez" diye yıkıyorlar; hatta tarihi me- zar taşlarımızı bile "put" diye parçalıyorlar... tkincisi de Gül'ü duygulan- dıran o tarihi çarşılar, dev alış- veriş merkezlerine kcnt içindc izin vermeyen yasalarla (yani yasaklarla) ancak yaşatılabili- yor. Bizde de bunu öngören "hazır" bir yasa tasansı -yeni alışveriş merkezlerine olanak sağlamak için olsa gerek- 5 yıldır TBMM'ye getirihniyor!.. Cuınhurbaşkam'nın yakın dostları, hiç değilse şu Bursa konuşmasından sonra Suudile- ri uyararak, Balkanlar'daki kül- türel soykınmı engellemesi; Inönü Stadı'nın cumhuriyet mirası niteliğini göz ardı edcn BJK projesini eleştirerek, Ka- tar Şeyhi'nden bu cinaycte or- tak olmamasını istemesi; hü- kümcte, ".Şu süpernıarkcl ya- sasını artık bekletmeyin" dcyip tarihi çarşılanmızı "öl- dürücü ve kent düşmanı ra- kipler"inden kurtamıası ge- rekmiyor mu? Bursa'daki "söz'Merine ba- karsanız; evet "gerekiyor"... [email protected] KtM KtME DUM DUMA BEHİÇAK [email protected] ÇtZGtLtK KÂMİL MASARACl [email protected] U H A R B l SEMtliPOROY 6IR4K At-LA'Seti, AW APAMl oUM&l IV(P«... HAYAT EP1K T1YATKOSL MUSTAFA BILGIN [email protected] M GELMÎÎÎŞ.. EL RAPILARINOA yORULMUUUS.. HOŞ GELMÎŞ BENfM KRALÎÇEM1.. İSSİZ ERKEK MAYMUN KRAL... TARtHTE BÜGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 Mavıs www.mumtaz-arikan. com ///f ÇIÇEKASISI WP/LDI! 1736'PA 8UGUM, INGtLU DOKTORU BD14/ARD JEAINBR, İUC ÇJÇEK /ÇÇIS/Nt YAPTt. VÛZYtLUUl CA MİLYONIABG* tCiŞİNİN ĞLÛMÜAIE NEDEN OLAN 8U HAS7AUĞUU AÇlSl, 8İUMSEL 8İK 7E MBLE DAYAMMASA 1>A,ÇOK ESHUDEN 8E& 1?f8'DE ÎSTTVJBULfH 6ELBAJ LAOY UONTAGU, AM1LARINDA BUNDAfJ SÖZ aTMEintO/R. BİR m$RA DoteTOKU COAN JIZAINER'/fJ YAP- T/Sl, H4£7H SlgtKLABPAN ALCHĞI "İhlEK. ÇlÇeSİ * VİeÜSLERİMİ I'NSANA UYGULAYIP HAPIf OLAN 8U HASmUAC YAeprMlVLA Ç.İ- ÇEK VİRÜSLE&İAIE *mŞl BAGIŞIKLtt; SA&- LAMAICn. İLKAŞIYf JAMES PHIPPS AOU 8 YAŞINBA BİR ÇOCuSA PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLÜ 1968Baharı,Bireyleşme ve Aydınlar (1} Avrupatoplumları '1968Bahan'ile birlikteyeni ka zanımlar elde ettiler. Birçok alanda demokratik dö- nüşümler gerçekleşti, özgürlüklerin sınırları genişle- di, her şeyden önemlisi insanlar 'birey' olduklarının ayırtına vardılar. Otoriter yapılar sarsıldı, birey-dev- let dengesi bireylerin lehine olarak degişti. Birey- devlet dengesinin bireylerin lehine değişmesi, top- lum içindeki çeşitli otoriteler karşısında da bireylerin konumunu güçlendirdi. llköğretim kurumlarından başlayarak öğrenciler devam ettikleri eğitim kurum larının yönetiminde söz sahibi oldular. Oğrenci tem- silcilerinin karar mekanizmaları içinde aktif olarak yer almalarını sağlayan üniversite reformu gerçekleştiril- di. Devlet dairelerinde hizmet eğer banko arkasından değil de memurun çalıştığı ofisten veriliyorsa hizmet alan kişiye, memurla karşılıklı oturabileceği bir yer gösterilmesi zorunlu kılındı. Yargıdan polise, sağlık- tan eğitime tüm devlet kurumlarında 16 yaşından bü- yük yurttaşlarayargıçların, polislerin, hekimlerin, öğ- retmenlerin 'siz' diyerek hitap etmeleri kurallaştırıldı. Kıta Avrupası'nda, devlet okullarında öğrencileri otorite karşısında anonimleştiren/aynılaştıran ünifor- ma zorunluluğu çok büyük ölçüde kaldırıldı. Kadın erkek eşitliği konusunda önemii adımlar atıldı, birçok ülkede hayatın her alanında erkeklerle eşit kılınması amacıyla kadın kotası uygulaması başlatıldı; buna bağlı olarak zaman içinde gerek yasama, gerek yü- rütme, gerekse yargı organlarında kadınların çok da- ha fazla sayıda temsilinin yolları açıldı. Aiie içi şiddete karşı gerek kadını, gerekse çocuğu kamu koruması na almaya yönelik çeşitli yasal önlemler alındı. Bir- çok ülkede başta tarih olmak üzere ders kitapları, ba rış temel alınarak değiştirildi, çağdaş gereksinimle- re uygun duruma getirildi. Bu birkaç örnekte görüldüğü gibi Avrupa'daki 1968 Hareketi'nin toplumsal/kültürel kazanımları bireyle- rin yaşamlarına doğrudan yansıdı. ABD ve Avru- pa'daki 1968 Hareketi salt öğrenci eylemleriyle sınırlı değildi; başından itibaren aydınların büyük desteği- ni görmüş, Fransa'da milyonlarca, Italya'da yüz bin lerce işçiyi sokağa dökmüştü. Hareket aynı zaman- da 68'e önderlik eden öğrenci liderlerinın kişiliklerin de düşün ve siyaset dünyasına önemli aydınlar ka- zandırdı. ••• ABD 68'inde öne çıkan isim bir siyah olan ve hem öğrenci hem de sosyalist harekette önemli bir rol oy- nayan, 1944 Alabamadoğumlu Angela Davis'ti. Fel- sefe ve Fransız dili okuduğu Brandeis Üniversitesi'ni 1965 yılında bitirip bir süre Jean-Paul Sartre üzeri- ne çalıştıktan sonra bir yıllığına Almanya'ya gitti, 1966 yaz döneminde Frankfurt Üniversitesi'nde Theodor Adorno'nun derslerini izledi. Daha sonra yeniden Brandeis Üniversitesi'ne döndü, burada filozof Her- bert Marcuse ile tanıştı. 1967 yılında önce Kara Pan- ter Partisi'ne (Black Panther Party), daha sonra Ko- münist Parti'ye üye oldu. Marksizmle 15 yaşınday- ken bir burs kazanarak kabul edildiği New York'taki bir özel lisede tanışmıştı.1967 yılının sonunda bir 'te- rörist eyleme karıştığı' savıyla tutuklu olarak yargı- lanmaya başladı. Tutukluluğu 18 ay, tümü beyazlar- dan oluşan bir jüri tarafından aklanması iki yıl sürdü. Tutuklanması, dünya çapında protestolara yol aç- mıştı. John Lennon ve Yoko Ono'nun yazdıkları "Angela" şarkısıyla The Rolling Stones grubunun "Sweef Black Angel" adlı şarkısı onun için yazılıp bestelenmiştir. Angela Davis, 1991 yılında Komünist Parti'den aynldı, fakat 2005 yılında yazdığı "Aboliti- on Democracy" adlı kitabında kendisini bugün de 'komünist' olarak tanımlamaktadır. Halen Santa Cruz'da bulunan California Üniversi- tesi'nde profesör olarak görev yapan Angela Davis'in önemli yapıtları şunlardır: "If fhey Come in the Mor- ning: Voices ofResistance (Eğer Sabah Gelirlerse: Di- renişin Sesi) 1971", "Frame Up: The Opening De- fense Statement Made, 1972", "Angela Davis. An autobiography (Angela Davis - Otobiyografi) 1974", "Women, Race&Class (Kadın, Irk & Sınıf) 1981", "Rassismus und Serismus. Schwarze Frauen und Klassenkampf in den USA (Irkçılık ve Cinsiyetçilik. ABD'de Siyah Kadınlar ve Sınıf Savaşı) Berlin: Ele- fanten Press, 1982", "ViolenceAgainst Women and the Ongoing Challenge to Racism (Kadına Karşı Te- cavüz ve Irkçılığa Sürekli Meydan Okuma) 1985", "Women, Culture and Politics (Kadın, Kültür ve Po- litika) 1989", "Eine Gesellschaft ohne Gefângnisse? Dergefângnisindustrielle Komplex der USA Schwar- zerfreitag 2004 (Hapishanesiz birToplum? ABD'nin Cezaevi Sanayii Kompleksi)", vd. e-posta: [email protected] B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Adına, Efes'tc- ki "Dünyanın Ye- di Harikasf ndan biri olan tapına- ğın yapıldığı Yu- nan doğa tannça- sı. 2/ Hıristiyan sanatında ölü lsa'yı kollannda tutan Meryem Ana betimleme- si... Yurdumuzun bir bölgesi. 3/ Manavgat Çayı üzerindeki baraj ve hidroelektrik santralı. 4/ Birnota... Diyarbakır yö- resine özgü, sütle yapılan bir hanıur tatlısı. 5/ Özel oluş ya da davranış biçimi. 6/ Kürkü değerli bir yaban kedisi... Genellikle yak- mak için kuilanılan iri sa- man. II Üstü toprakla ör- tülii saman yığını... Küçük akarsu. 8/ Yapraklan yaz kış yeşil kalan, beyaz çiçekli bir ağaç. 9/ Hamamböceğüıe ve- rilen bir başka ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yunan mitolojisinde şiir ve müzik tannsı. 2/ tkiyüzlü- lük... llk damıtılan vc içinde anason bulunmayan rakı. 3/ Kuzey Avrupa ülkeleri ile Ortadoğu'yu birbirine bağla- yan otoyolun simgesi..." — durmadan çiçek açar içimizde" (A. H. Tanpınar). 4/ Doğalgazın önemli bir bıleşeni olan gaz... Antalya'nın bir plajı. 5/ Mozambik'in başkenti... Fin- landiya'nın plaka imi. 6/ Karakter... Saydam tabaka üze- rine çekilen pozitif fotoğraf. II Isparta'nm bir ilçesi. 8/ Ara- lıklarla buhar ve su püskürten kaynarcaların ortak adı. 9/ Sipersiz başlık... Trabzon'un Akçaabat ilçesınde bir göl. \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle