02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MAYIS 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] 13 Ankaralı odalar ortak bildiriyle ekonominin kötü bir dönemden geçtiğini vurguladı ve yönetenleri uyardı Ekonomi sıratköürüsüıANKARA (Cumhuriyet Bfiro- su) - Ankara'da buluııan ticaret ve sanayi odalarıyla borsalann başkan ve yöneticileri; Türkiye ekonomi- sinin, "düşen büyüme lıızı. yük- sclcn cari işleınler açığı, yükse- len enflasyon ve yükselen işsiz- lik'" gibi sorunlarla kuşaııldığım belirterek "Türkiye; ekonomik, siyasi ve toplumsal olarak zor bir dönemden geçiyor. Böyle bir dö- ncmdefilkeyisiyasi ve toplumsal kutııplara bölecek söylem ve uy- gulanıalardan kaçınınanın, baş- ta politikacılarımız olmak fizere herkesin görevi olduğunu hatır- latmak îsteri/" dcnildi. Ankara Ticaret Odası, Ankara Ekononıide bozulma süreci başladı. Böylc bir dönemde ülkeyi siyasi ve toplumsal kutuplara bölecek söylem ve uygulamalardan kaçımlmalı. Sanayi Odası, Ankara Ticaret Bor- sası, Beypazan Ticaret Odası, Çu- buk Ticaret Borsası, Haymana Ti- caret Odası, Haymana Ticaret Bor- sası, Polatlı Ticaret Odası, Polatlı Ticaret Borsası ve Şereflikoçhisar Ticaret Odası'nın başkan veyönc- ticilerinin katıldığı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne (TOBB) bağlı, Ankara'da hizmet veren • Türkiye ekonomisi, düşen büyüme hızı, yükselen cari işlemler açığı vc yükselen enflasyon gibi sorunlarla kuşatılmış durumda. "Odalar Olağan Müşterek Top- luntısı" sonunda, ATO Başkanı Sinan Aygün tarafından okunan ortak bildiride, "kriz sonrası ya- şanan toparlanma sürecinin so- ııuna gelindiği ve yeniden bir bo- zulma sürecinin başladığımn" izlendiği kaydedildı. Bildiride, tüccar, esnaf, sanayi- ci. çiftçi ve toplumun diğer ke- Ülkemiz yüzde 20'yi aşan işsizlik somnuyla karşı karşıya bulunuyor. Bu ekonomideki olumsuz gidişatın en önemli göstergesidir. simlerinin gidcrek büyüyen so- runlarla kuşalılmaya başlandığı vc eğer bu zorluklara şinıdiden mü- dahale edilmczse önümüzdcki ay- lar ve yıllarda çok daha büyük so- runlarla karşı karşıya kalınabile- ccğinin işaretlcrinin ahnmaya baş- landığı vurgulandı. Bildiride şun- laraycrverildi: "Enflasyonla nıü- cadele konusunda hükümctlc Merkez Bankası arasmda, bir anlayış birliği olmadığını göste- ren işaretler bizleri kaygılandır- makta. Son aylarda temel gıda maddclcrinin flyatlarında, res- mi enflasyon oranının beş on ka- tına ulaşan artışlar, bir yandan enflasyonu azdırırken bir yan- dan da yoksullaşmayı hızlandı- rıp yoksul halkın açlık tehlikc- siyle karşı karşıya kalma riskini arttınyor. Bu yıl 50 milyar do- ları bulması beklenen cari iş- lemler açığı yeni bir depreme yol açarsa, enkazın altında yüksek dış borçlanma nedeniyle önemli bir kur riski bulunan rcel sektör firmaları kaktbilir." EGO'NUN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 820 milyonluk satışa 30 bin dolarlıkteminat 1MURATK1ŞLALI ANKARA - Ankara Anakcnt Belediye Baş- kanı Melih Gökçek'in, yılda 820 milyon YTL'lik satışa sahip Ankara Elcktrik Gaz Oto- biis (EGO) lşletmesi'nin özelleştirilnıesindc, faaliyetlerin dcnctimini sadece 30 bin dolarlık teminata bıraktığı ortaya çıktı. Denetim süresi 3 yılla smırlandınlırken, alıcının yeni abonc kay- A\ yapmak istcmcmcsi durumunda ııygulanacak bir yaptınm da bclirlenmedi. Cumhuriyet, Ankara Anakent Bclediycsi ta- rafından hazırlanan, EGO'nun doğalgaz işinin devredildiği u Başkent Doğalgaz Dağıtım AŞ thale ŞartnamesF'ne ulaştı. llıale şartnamesi- nin "Kamusal DenetinrT başlıklı 13. maddc- sinde "Alıcı, Şirket'in (Başkent Doğalgaz) faaliyetleri ile ilgili olarak İdare (Ankara Anakent Belediycsi) vcya diğer yetkili ma- kam vc kuruluşlarca talep edilccck bilgi ve belgelerin (üretim, satış, pcrsoncl, yatırım kâr/zarar, vs.) sözleşme tarihinden itibaren 3 yıl süreylc, 6 aylık periyotlar halinde İdare"ye verilmesini sağlayacaktır. İdare"ce Şirket'in faaliyetlerin dcnctimi için gönderilecek elc- manlara hcr türlü evrakı incelemeleri, ge- rckli gördükleri zaman ilgili kişilcrdcn bilgi ve bclgc almaları hususunda yardımcı olu- nacak, bu çahşmalar için kendilerine gerek- li ortam sağlanacaktır" denildikten sonra, şu ifadelere yer verildi: "Alıet bu yükümlülüklcri yerine getirme- diği takdirde beher durumda 5 bin ABD do- ları ceza ödeyecektir. Bu ödemenin garantisi olarak alıcıdan 30 bin ABD Doları tutarında, kayıtsız şartsız, süresiz gayri kabili rücu, ilk talepte ödemcli ve istenildiğinde paraya çev- rilebilir kcsin teminat mektubu alınacaktır." Abone artışı şart değil Şartnamenin "Diğer Hususlaı" başlıklı 17. maddesinin (m) bendinde ise, "Teklif sahipleri ilk on yıl içerisinde her yıl minimunı 70 bin abone kaydctmeyi.. kabul, beyan vc taalıhüt ederlcr. Vtliık abone kayıt sayısı taalıhüt edi- len sayıya ulaşmaması halinde alıcı gcrekçele- rini idareye sunacak, idarcnin yapacağı dc- ğerlendirmeye göre hareket edilecektir" dcnil- di. Ancak burada da, abonc kayıt sayısına ulaşıl- maması halinde uygulanacak yaptınm açıkça be- lirtilmcyerek, doğalgaz kullanımının arttınlması tartışmah bir şekildc, Anakent Belediycsi ilc alı- cının isteğine bırakılmış oldu. Bursa'da otomotiv perakendeciliğindeki nıevcut Birnıot tesisini baştan aşağı ye- nilcdiklcrini, Otokoç'a da yeni bir tesis yaptıklarını ifadc edcn Mustafa Koç, "Otokoç ve Birnıot'un ailenriz ve topluluğumuz için önenıi çok büyük" dedi. Koç: Petroldüşmez, enflasyon tırmanır BURSA (Cumhuriyet) - Koç Holding Yönctim Kuru- lu Başkanı Mustafa Koç, "Bu gidişle petrol fiyatlarının, önümüzdcki orta vadedc düşcccğini maalesef zannet- miyoruz. Bunuıı tabii enflasyona da olumsuz olarak yansıyabilcccğini zannediyorum. İnşallah yanılırım" dcdi. Koç, Otokoç ve yenilenen Bimıot tesislerinin açılışın- da yaptığı konuşmada Koç Topluluğu'nun otomotiv, da- yanıklı tüketim, encrji ve fıııans olmak üzere 4 ana sek- törde odaklanmaya karar verdiğini anımsatarak, otomo- tiv işinin ise grubıın en eski işlerinden bir taııesi olduğu- na dikkati çekti. Koç, Tofaş'ın, yaptığı yatırımlar sayc- sinde 2OO8'de 360 bin üretim rakamına ulaşarak, rckor kı- racağını ve 2009 hedcfinin ise 400 bin adedin üzerinc çık- mak olduğunu söylcdi. Tofaş'ın, son dönemde devreye aldığı Linca ve Mini Cargo projelcriylc üretimini ve satış adctlerini arttırdığı- nı ifade eden Koç, Bursa'yı "otomotivin kalbi" olarak nitelendircrck, Bursa'nın, Türkiyc'nin toplanı araç üreti- minin ve ilıracatının nercdeyse yansını gerçekleştirdiğini bildirdi. Gelirleri çok aıııa onlar açlar Gelir vergisi beyannamelerine göre Türkiye 'de işadamları, rant geliri olanlar, doktorlar ve avukatlar yoksıtlluk sınırının altında yaşıyor ANKARA (A.A) - Gelir vergisi beyannameleri- ne göre, işadamları ile doktor. avukat ve mîmar gi- bi serbest meslek erbabı vc rant geliri olanlar 81 il- de 'yoksıılluk'. 63 ildc ise 'açlık sınırının" altın- da bir yaşanı sürüyor. 43 ilde beyan edilcn gelirler, asgari ücrete de yetişemiyor. Gelir ldaresi Başkanlığı'ndan edinilen bilgiye gö- re, bu yılın mart aymda 2007 yılı gelirleri için 1 mil- yon 628 bin 370 adct beyanname verildi. Bu be- yanlar karşılığında 16 milyar 888 milyon 514,8 bin YTL gelir bildirinıinde bulunuldu. Söz konusu ge- lirlere de, 4 milyar 246 milyon 950.5 bin YTL ver- gi tahakkuk ettirıldi. Ortalama beyanlar, 81 ilin tü- münde beyannameli gelir vergisi mükelleflerinin yoksulluk sınırının altında bir yaşam sürdürdüğü- nü ortaya koydu. Hiçbir ildeki ortalama kazanç tu- tan, Türk-lş'in nisan sonunda ilan ettiği 2 bin 336 YTL'lik yoksulluk sınırına ulaşamadı. Aynı şekil- dc, 81 ilin 63'ünde beyan edilen kazançlar, 717 YTL'lik açlık sınırının da altında kaldı. Sadece 18 ildeki mükellefler. açlık sınırının üsfünde gelir bil- dirimındc bulundu. 43 ilde beyan edilen gelirler, 2007'nin 2. yansmda geçerli olan briit 585 YTL'lik asgari ücret kadar da olamadı. Telekom 'daaslanpayıyabancüann Üzclleştirnıe İdaresi Başkanı Me- tin Kilcî, Türk Tclekoın'daki yüz- de 15 Hazine lıissesinin halka ar- zında, toplaın halka arz büyüklü- ğünün " 1.9 milyar dolar" düzeyin- de gcrçekleştiğini söylcdi. Satışa aracılık eden kurumların raporla- rına göre yüzde 35 ucuza satılma- sıııa karşın, hükümet, satışın ço- ğunluğunu oluşturan yüzde 6O'ıııı. diğer arzlarda da olduğu gibi yine yabancı fonlara ayırdı. M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M l i K O Ğ L U 11 Mayıs 2005'ten beri uygulanan stand-by düzenlemesi, yedinci göz- den geçirmenin IMF tarafından onay- lanması ile sona erdi. IMF bu onay ile 2.248 milyon SDR'yi (3.644 milyon dolar) serbest bıraktı. Bu IMF ne uludur ki, onunla anlaş- ma yaparız, ona sözler veririz ve o da bize SDR'leri serbest bırakır. Onsuz olamaz mıyız? IMF'nin SDR'leri, kre- dileri olmadan işlerimizi yürütemez miyiz? IMF'ye muhtaç olan bir ülke tedbirsiz davranıp her tarafını açıp üşüten ve sonra da ilaç üstüne ilaç alan bir hasta gibi midir, aca- ba? Bütün bunları irdelemek için önce IMF'yi tanıyalım. IMF (International Monetary Fund) Dünya Bankası ile birlik- te Bretton VVoods konferans- ları sonucunda 1946 yılında ku- ruldu. Amacı, uluslararası pa- rasal ilişkilerin düzenli biçimde yürütülmesini sağlamak ve üye ülkelerin ödeme güçlüklerinin çözümüne katkıda bulunmak- tır. IMF'nin kuruluşundan 1955 yılına kadar 50 üyesi vardı. 2005 itibarıyla 185 üye ülkeye ulaşmıştır. Tüm Tür- ki cumhuriyetleri de üyedir. IMF'ye üye olan ülke otomatik olarak Dün- Müjde! IMF Mektubumuzu Okudu ve Beğendi ya Bankası'na da üye olmaktadır. Her üye ülkenin bir kotası vardır IMF üyeliğine kabul edilen ülkeye kredilendirmede baz alınacak bir ko- ta tahsis edilir. Bu kotalar üye ülke- lerin milli gelir ve uluslararası ticaret hacimleri gibi ekonomik göstergele- re göre oluşturulur. Toplam 185 ül- kenin kotası 217,3 milyar SDR'dir. En fazla kotaya sahip yedi ülke ile Rusya veTürkiye'nin kotası şöyledir. Oye Ülke ABD Japonya Almanya Ingiltere Fransa Çin Italya Rusya lürkiye Kota (Milyar SDR) 37,10 13,20 13,00 10,70 10,70 8,00 7,00 5,90 1,20 Toplam Kotada% 17,09 6,13 5,99 4,94 4,94 3,72 3,25 2,74 0,55 Görüldüğü gibi Rusya ve Türkiye hariç diğer ülkelerin kotaları toplam kotanın yüzde 46'sını oluşturmakta- dır. Aslan payını ABD almaktadır. Benim ülkem Türkiye'nin payı topla- mın binde yarımıdır. Ülkeler üye ol- duklarında ve kota artışlarında kota- lannın yüzde 25'ini SDR'nin kapsa- mına giren paralarla (bu ödeme kıs- mına rezerv tranşı denir), yüzde yet- miş beşini kendi ulusal paralarıyla IMF'ye öderler. örneğin Türkiye 300 milyon SDR, gerisini YTL olarak öde- miştir. Ulusal para ile ödeme Merkez Bankası'nda açılan IMF hesabında tutulur. Işte tüm ülkeler kendi para- larıyla ödeme yaptıkları için IMF'nin elinde çeşitli ülke para- larından oluşan bir bütçe bulun- maktadır. Bu nedenle IMF'ye pa- ra fonu denmektedir. SDR özel çekme hakkı deni- len bir rezerv aracıdır, efektif bir para değildir SDR (Special Dravving Rights) IMF tarafından çıkartılan bir özel uluslararası rezerv aracıdır. Bu, bir hükümetin diğer ülke- nin merkez bankasından onun ulu- sal parasını çekmesini olanaklı kılan bir haktır. Bu şöyle kullanılmakta- dır: Türkiye dolar rezervine ihtiyaç duymuşsa elindeki SDR'leri Ameri- kan Fed'e devreder ve karşılığında dolar alır. Yedinci gözden geçirme ile serbest bırakılan 2.248 milyar SDR karşılığında Türkiye 3.644 mil- yar dolar kullanacaktır. IMF tarafın- dan yaratılan SDR'ler ülkelerin kota paylarına göre dağıtılır. SDR ülkele- rin muhasebe kayıtlarına işlenen fi- ziki varlığı olmayan bir hesap birimi- dir. Bununla ek bir fon yaratılmaz, sadece bir ülkenin diğer bir ülkeden ulusal parasını elde etme olanağı sağlar. Bir ülke kendisine devredilen SDR'yi ilk tahsis edilenin yüzde 300'üne ulaşıncaya kadar kabul et- mek ve SDR'yi devreden ülkeler de devrettikleri ülkeye IMF kanalıyla bir faiz ödemek zorundadırlar. Bu faiz oranı en yüksek kotaya sahip ülke- lerin ulusal faiz oranları dikkate alı- narak hesaplanan bir faiz oranıdır. SDR dışında IMF kredi de verir IMF kredileri geleneksel kredi gibi değildir. Bir ülkenin kendi ulusal pa- rası karşılığında yabancı ülke para- sını satın alır. örneğin Türkiye YTL karşılığında ABD'den dolar satın alır. IMF ile anlaşma (stand-by) yapılır. pamukmi" superonline.com Bu anlaşma ile kredi alan ülke ulusal parasını geri almayı taahhüt eder. Bu süre genellikle 3 5 yıldır. Kredi almak için IMF'nin emrine girmek gerekir Kredi almak İsteyen dış ödemeler dengesini sağlamaya yönelik bir is- tikrar programı hazırlar. Bu progra- ma "niyet mektubu (letter of intenti- on" denir. Türkiye 2005'ten beri 7 tane niyet mektubu IMF'ye verdi. Kredinin verilmesinde IMF'nin bir- çok kıstası vardır. Kamu giderlerinin kısıtlanması, vergilerin arttınlması, faiz oranlarının arttınlması dolayısıy- la para arzının kısıtlanması, serbest piyasa fiyat politikası izlenmesi, ver- gi reformu yapılması, dış ticaretin li- beralleştirilmesi, ulusal paranın de ğerinin düşürülmesi en önemli kıs- taslardandır. IMF bu kıstaslara uyu- lacağı konusunda ikna olursa anlaş- mayı onaylar. Bu aynı zamanda IMF'nin uluslararası diğer kuruluşla- ra yeşil ışık yakmasıdır. IMF "Bu ül- ke ev ödevini yapmış. Sınavda ba- şarılı olacak" dedi mi akan sular du- rur. Haftaya Türkiye'nin verdiği son mektubu bu bilgiler ışığında incele- yeceğiz. İŞÇİNtN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Demokratik Hıristiyan? Başlığa söz konusu kavramı soru işareti ile birlik te koydum. Çünkü bilebildiğim kadarı ile dünyada, hele de AB ülkelerinde "demokratik Hıristiyan cum- huriyeti"o\arak tanımlanan bir ülke yok. AB ülkele- rinin ünlü siyasileri, bürokratlan, medya üyeleri bu ger- çeği elbette biliyorlardır. Nasıl oluyor, ya da hangi hak- la Türkiye rejimine ilişkin durmadan yeni sıfatlar, kav- ramlar üretip duruyorlar? AKP'nin de besbelli çok sevdiği "ılımlı Islam" az geldi, son günlerde AKP'ye açılan davaya, Türkiye bir sömürge ülkesi imişçesine müdahalelerini açık- lamaya yönelik "demokratik laik" kavramını yarattı- lar. Yetmedi, şimdilerde Türkiye'den, rejimi ve adın- dan söz ederken "Demokratik Müslüman Cumhuri- yeti" demeye başladılar. Hani insan haklannın, demokrasilerin olmazsa ol- maz ölçekleri, evrensel hukuk ilkeleri, insan hakla- rı evrensel bildirgesi çerçevesi, laik düzendi? Laik- likten anlaşılan da devletin dini kimliğinin olmama- sıydı. Hıristiyanların çoğunlukta oldukları ülkelerde doğal olarak "demokratik Hıristiyan cumhuriyeti" an- lamınagelen bir kimlik söz konusu değildi. Ulusal Kur- tuluş Savaşı'nın ardından, Atatürk devrimleri saye- sinde geçerlilik kazanan laik Türkiye Cumhuriyeti'nin de ne adında ne de yorumlanmasında, önünde, ar- kasında Müslüman tanımlaması elbette yoktu. Din tanımlaması, ancak anayasal hukuk düzeninde evrensel hukuk ilkeleri, insan haklan çerçevesinin de- ğil, şeriatın geçerli olduğu ülkeler düzenlerinde söz konusu olabilir. Yani şeriat yorumları farklı olsa da, anayasal hukuk düzenlerine dini kuralların bulaştı- ğı ülkeler için, "Müslüman, Hıristiyan.. "tanımlama- ları eklenebilir. Tabii ki şeriat hukukunun, ne kadar demokratikleştirilirse demkratikleştirilsin, gerçek demokratik hukukla bir ilişkisi olamayacağı içindir ki, rejim tanımlamasında "Müslüman" kaydı olan ülke- ler için, bu türden bir algılama da söz konusu değildi. • • • "Demokratik Müslüman, laik, ılımlı Islam.." kav- ramları, emperyalizmin, yeni dünya sömürü düzeni çarklarının işletilmesinin yeni kavram araçları olarak icat edilip gündeme getirildiler. Tabii gerçek de- mokrasi ilkeleri, kavramlan üzerinde oynanan oyun- larla, kafa kanştırmaya yönelik olarak... ABD'nin 11 Eylül'ü, kuralsız düzenin kuralsız sa- vaşlan, yeni emperyalizmin yeni stratejileri, işgal yön- temlerinin en cici sözcükleri "demokrasi ihracı" olunca; her oyun ve tuzak kavram, sözcüklerin önü- ne bir "demokratik, ılımlı" sıfatları eklenir oldu. Ken- di yarattıklan, sonradan başlanna da kimi yerlerde bela olmaya başlayan radikal Islam karşısına ılımlı Is- lam projeleriyle, tarikatlaıia, hocaefendileıie çıkar- larken, modemitenin de tanımı anlamında "ılımlı" sı- fatı çok sıcak ve sevimli geldi. Elbette tek başına yetmeyip, anlam taşımadığı içindir ki, askeri güçle, en vahşi ölçeklerde, emperyal işgallere, öncelikle petrol bölgelerinin denetimi stra- tejili girişilirken "demokrasi ihracı" kavramı önem- li oldu. Radikal Islami terör örgütlerini yuvalarında dağıtma gerekçeli bu işgaller sonrası rejimlerin ad- lannın önüne de elbette "demokratik" sıfatı yakışırdı. Afganistan'da, Irak'ta şeriattan vazgeçilemediği için- dir ki, anayasal hukuk düzeni şeriat hukuku ile bes- lenirken, yine dinler, ırklar, mezhepler üzerinden ku- rulan partiler, yapılan siyasetle seçime, sandığa gi- dilirken rejimin adına "demokratik" tanımlamasının eklenmesi yeterli sayıldı. Türkiye 85 yıldır bağımsız, yerleşik rejimi olan bir ülke değilmiş gibi, yeni sömürge ülkelerinde kendi- lerine tanıdıkları haklar, şımarıklık, densizlik içinde, laik Türkiye Cumuhuriyeti, anayasal hukuk düzeni yokmuşçasına; "ılmlı, demokratik Islam, demokratik rejimin ilk kez Türkiye'de denenebileceğinden, Islamla demokrasinin bağdaşıklığının sınanacağından.." söz açabilecek kadar pervasızlar. Bir kez değil, bin kez daha altını çizmekte, gerçeği yüzlerine vurmakta yarar var; Kurtuluş Savaşı des- tanının yazılmasının ardından, Atatürk devrimlerinin yol göstericiliğinde kurulan laik Türkiye Cumhuriyeti yıkılmış değil. Arada bir, onlann açık ya da gizli des- tekledikleri askeri darbelerle, en çok sendikal, sos- yal, insan haklan, demokratik ayaklarının kimileri ya- ra almış olsa da, rejimin özü dimdik ayakta. Ilımlı Is- lamdan yana siyaset iktidara gelmiş olsa da, rejime yönelik bir darbe yaşanmış değil. Laik Türkiye Cumhuriyeti üzerinden, besbelli çıkarlanna çok uy- gun gördükleri "ılımlı, demokratik Islam ya da laik" adı her ne halt ise rejim modelini bu ülkede dene- yemezler. Türkiye, "stratejik ortak", "siyasi iktidar ittifaklan" içinde çok fazla yönlendirilebilıyor olsa da, işgal alan- ları, sömürge toprakları içinde değil. Islamla de mokrasiyi bağdaştırma denemelerini, başlarının be- lada, rejimlerinden doğrudan sorumlu oldukları ül- kelerde; Irak, Afganistan, Pakistan ve Suudilerde gün- deme getirebilseler, hiç değilse şeriatın radikal yo- rumlarından, kanlı mezhep çatışmalarından halkla- rı kurtarma gibi hayııiı katkıları olabilir. [email protected] K I S A . . . K I S A Eski Amenkan Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan'ın "Türbülans Çağı: Ye- ni Bir Dünya Serüveni" isimli kıtabı Boyııcr Yayınlan'nın çevirisiyle Türki- ye'de rafiardaki yerini aldı. Meydaıı Alısveriş Merkezı, 1-19 Mayıs 2008 tarihlcn arasında kürescl ısıııma so- nucu "Soyu Tükcnen C'anlılar" konulu bir sergi ile ekoloji konulu çeşitli ctkin- liklcr gerçekleştiriliyor. Ferroli. küresel ve çevrc sorunlan ve enerjı krizinin derinleştiği günlerde enerjiyi hcr noktada verimli kullanan ürünlerinı Yıldız Tekııik Üniversite- si'ne onaylattı. lktisadi Araştırmalar Vakfi 2008 yılı Ünal Aysal Ödül Yanşması'nın 4'üncüsünü düzcnliyor. Gencl iktisat, • maliye, işletnıc, iktisadi lıukuk, uluslararası iktisat, Avrupa Birliği alanındaki cserlerin değerlcndinneye ahnacağı yanşmada son başvuru tarilıi 31 Ağustos.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle