06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 2008 PERŞEMBE 4 HABERLER Başbakan Erdoğan, milletvekillerine erken seçimin kapatma davasına çözüm olmadığını söyledi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Aysun Kayacı’nın Çobanı ve ‘Ayaklarla Başlar’ Geçenlerde, askerlik arkadaşım Selçuk Yıllar’dan bir telefon geldi. Kitap kurdu Selçuk’un en büyük tutkusu okumaktır. Bütün dünyası onun üstüne kuruludur. Aysun Kayacı’nın çobanı ile ilgili yazımdan dolayı aramıştı. Doğrusu kızcağıza haksızlık etmişsin gibi geldi bana, dedi, anlatmaya başladı: “1963 yılıydı, İktisat Fakültesi’ndeydik. Çarşamba günleri, 11.00 11.50 , 12.00 12 .50 saatleri Hüseyin Naili Kubalı’nın anayasa dersleri olurdu. Koca amfi tıkabasa dolar, merdivenlere otururduk hocayı dinlemek için. Hiç unutmam, bunlardan birinde sol elini yelek cebine sokmuş anlatırken şunları söyledi: ‘ ...Demokrasi demokrasi diyorsunuz, ama benim gibi anayasa profesörünün de çöpçü bilmem kim efendinin de birer oyu var ve bunlar eşit; böyle şey olur mu?’ Görüyorsun, dedi Selçuk, Kayacı’nın söylediklerini anlı şanlı Kubalı 45 yıl önce öğrencilerine, anayasa dersinde söylüyordu.” Aziz dostuma, o yazının Kayacı’yı değil, nimetlerini bütün yurttaşlarına yayamayıp cahilliği yenemeyen sözde demokrasimizi eleştirmek için yazdığımı söyledim. Şimdi Başbakan’ın işçileri hedef alan ayaklar başlar söylemi konuyu yine gündeme getirdi. ??? Kendi yapısı gereği popülist söylemden kurtulmasına olanak bulunmayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Dağdaki çobanın da benim de bir oyum var” diyen Aysun Kayacı’ya fena saldırdı. Ama sonra kendisi de, işçileri kastederek ayaklar ve başlar benzetmesini yapmaktan geri durmadı. Şimdi burada, zamanı geldiğinde Kasımpaşalılığını, “halkın içinden çıkmak” olarak gösteren, işine geldiğinde de işçileri ayaktakımı olarak niteleyen Başbakan’ın biçemini eleştirmek değil amacım. Ama, “Ayaklar baş oldu” söyleminin demokrasinin başlangıcından bugüne önemli tartışma konularından biri olduğunu belirtmeliyim. Gerçekten de demokrasinin ilk dönemlerinde ayrıcalıklarını önemli ölçüde yitiren soylular sınıfı, demokrasinin ardındaki gücün iktidar olmasını, biraz da temenni kokan “ayakların baş olduğu yerde işlerin yürümeyeceği” düşüncesiyle eleştirmişlerdi. Yanılıyorlardı, her şeyden önce, kimi kuralları ve belirli bir yaşam biçimini kendileri kadar bellememiş oldukları için ayaktakımı olarak gördükleri, aslında kendilerinden çok daha becerikli, üretken ve yenilikçi burjuva sınıfıydı ki, bu yeni yükselenler hiç de “ayaktakımı” falan değillerdi. Ve burjuvaların önderliğindeki demokratik sistem kendilerinden öncekileri aynı zamanda hünerleri ve üretkenlikleriyle yenmişler, egemenliği ellerine geçirmişlerdi. ??? Ama demokrasi, aydınlanmış bir azınlık ve karanlıklar içinde yüzmeyi sürdüren, buna karşın yine de eşit oy hakkına sahip olan bir çoğunluk ile uzun süre yürümez, toplumsal yaşam için şart olan sürdürülebilir kalkınmayı elde edemezdi. Bu gerçek, zamanında görüldü ve cumhuriyet ile demokrasi kendi eğitim hamlelerini de beraberinde getirdiler. Çünkü onlar önce yurttaş, sonra da birey yetiştirmek zorundaydılar, eğitimsiz ne yurttaş olurdu, ne de birey. Türkiye’de de Cumhuriyet, milli eğitim hamlesi ile birlikte geldi. Onun Cumhuriyetten demokrasiye doğru ilerlemesi, yurttaştan bireyi yaratması için eğitimin düzeyini zaman içinde daha da yükseltmesi zorunluydu ki, işte bu yapılamadı; böylelikle de ne çağdaş bir demokrasiye ulaştık, ne sürdürülebilir, temeli üretime dayalı bir ekonomiye. Artan nüfusa yeterli eğitimi veremeyen, eğitimin süresini çağdaş çıtanın çok altında tutan, düzeyini yükseltemeyen, oya dayalı baskı rejimi dönemi olan çok partili rejimin demokrasiye dönüşmedeki başarısızlığını burada aramak gerek, yoksa dağdaki çobanın da bizimkine eşit oy hakkında değil. Demokrasilerde ayaktakımını, bu gerçeği görmeyenler oluşturur. Ayaktakımı bir kez iktidar oldu mu, kendisine bu olanağı sağlayan cehaleti ortadan kaldırmayı değil, körüklemeyi yeğler ve bir kısırdöngü ortaya çıkar. Evet Başbakan Erdoğan da haksız değil, “Ayakların başı yönettiği yerde kıyamet kopar”. Zaten kopuyor da... AKP’nin umudu AB’ de EMİNE KAPLAN ANKARA Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin kapatma davasına yönelik baskısını arttırmak için bir dizi girişimde bulunan AKP hükümeti, yeni adımlara hazırlanıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iddianame ve savunmanın 5 dile çevirilerek kitap haline getirileceğini, iç ve dış kamuoyuna sunulacağını açıkladı. Erdoğan, erken seçimin çözüm olmadığını da belirterek “Erken seçime gitsek kapatma davası ortadan mı kalkacak?” dedi. Erdoğan, partisinin Anayasa Mahkemesi’ne sunacağı savunma ve siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak anayasa değişikliği için milletvekillerinin nabzını yokluyor. Erdoğan, 50’şer kişilik gruplar halinde milletvekilleriyle görüşme trafiğini önceki gün başlattı. Erdoğan, ikinci grupla yarın bir araya gelecek. Erdoğan, milletvekillerine “Gelinen süreç konusunda sizin görüşlerinizi almak istiyorum” dedi. ? Başbakan Erdoğan, savunma ve iddianamenin kitaplaştırılacağını, 5 dile çevrilerek iç ve dış kamuoyuna sunulacağını söyledi. Erken seçimin çözüm olmadığını belirten Erdoğan, olası gelişmelere göre A, B ve C planlarının olduğunu kaydetti. Milletvekilleri, siyasi partilerin kapatılmasının da içinde bulunduğu bir anayasa değişikliğinin, referandumun da göze alınarak yapılmasını önerdiler. Bir milletvekili, “Madem bu bir siyasi süreç, o zaman biz de savunma yapmayalım” dedi. Başbakan Erdoğan, bu öneriye karşı çıkarken “Bu duygusal bir yaklaşım olur. Tersine, çok iyi savunma yapmalıyız. Kapsamlı, teknik ve hukuki altyapısı çok güçlü bir savunma yapacağız. Bunun için parti içindeki ve dışındaki hukukçulardan görüş ve destek alacağız. Adeta demokrasi manifestosu olacak. Savunma ve iddianameyi kitap haline getirip 45 dile çevireceğiz, iç ve dış kamuoyuna da sunacağız” dedi. Sürecin fazla uzamaması ve bir an önce bitirilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, yatırımcının ve ekonominin bu süreçten kötü etkilendiğini, belirsizlik ortamının halka bedel ödeteceğini söyledi. Dava öncesi ve sonrasını kapsayan olası gelişmelere göre “A, B ve C” planlarının olduğunu belirten Erdoğan, “Değişik planlarımız var. Bunun sonunda mutlaka demokrasi kazanacak. O nedenle rahat olun” dedi. Bazı milletvekillerinin, parti içinde kapatma kararından önce erken seçime gidilmesi yönündeki önerileri anımsatmaları üzerine Erdoğan, “Bu bir çözüm değil, mantığı da yok. Nereden çıkarıyorlar? Bu tür açıklamalar hoş değil, yerinde de değil. Erken seçimi gerektirecek bir süreç yok. Erken seçime gitsek dava ortadan kalkacak mı? Bunun hiçbir faydası olmaz” dedi. Bazı milletvekilleri, parti hakkında kapatma kararı çıkacağını belirterek bu noktada anayasa değişikliğinin yapılmasının zorunlu olduğunu söylediler. Milletvekillerinin bir bölümü “Sivil toplum ve muhalefet partileriyle uzlaşma aransın. 1520 maddelik bir anayasa değişikliği yapılsın. Ama referandumu da göze alan bir anayasa değişikliğine gidilsin” dediler. Bazı milletvekilleri de seçimlerden önce yeni anayasa sözü verdiklerini, şimdi bu sözün gerçekleştirilebileceğini belirterek “Yeni anayasayı getirelim, referanduma götürelim” dediler. SABAHATV’NİN YENİ SAHİPLERİ Katarlı ortağın izi yok Ekonomi Servisi Vakıfbank ve Halkbank’tan 375’er milyon YTL kredi kullanan Çalık Grubu, Katarlı medya kuruluşu Al Wasaeel International Media’yı yüzde 25 hisse karşılığında ortak aldığını duyurdu, ancak Al Wasaeel adlı ne bir medya kuruluşunun ne de başka herhangi bir şirketin kaydına ulaşılabildi. Çalık Grubu atvSabah grubu için 1.1 milyar doları, Vakıfbank ve Halkbank’tan aldığı krediler ve Katarlı yeni ortağının kaynağı ile ödediğini duyurmuştu. Katar menşeli medya kuruluşu olarak tanıtılan Al Wasaeel adlı grupla ilgili ayrıntıları ise sır gibi saklıyor. Şirketle ilgili kayıtlar ise ne Katar Ticaret Odası’nda ne de ilişkilendirilebilecek internet adreslerinde bulundu. Katar Ticaret Odası kayıtlarında Al Wasaeel adında bir şirketin kaydı bulunmadığı gibi www.alwasaeel.com, www.wasaeel.com ve www.wasaeelgroup.com adresleri yıllık 9 dolara satılıyor ve şu anda kullanılmıyor. Bu durum şirketin adıyla ilgili yanlış bir bilgi verilmiş olabileceği ya da şirketin paravan olduğu konusunda kuşku doğurdu. Diğer yandan Başbakan Tayyip Erdoğan, Çalık’ın ortağının Katar’dan çıkmasından kısa bir süre önce Katar’ı ziyaret etmişti. Al Wasaeel adlı şirketin Katar Emiri’nin Al Wasil adındaki şirketler grubuyla bir bağlantısı olup olmadığı merak edilen konular arasında kaldı. GUARDIAN İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Arat Dink’e ödül Dış Haberler Servisi İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesinin “Gazetecilik Ödülü”, geçen yıl öldürülen Agos Gazetesi Genel Yönetmeni Hrant Dink’in oğlu Arat Dink’e verildi. Guardian gazetesi yayımladığı, “Arat’a Övgü” başlıklı başyazıda da Arat Dink’in 301’den ceza aldığı belirtilerek “babasının oğlu” ifadesi kullanıldı. Agos ekibinin halen aşırı milliyetçiler tarafından tehdit edildiğini yazan gazete, Arat Dink’in, Türkler ve Ermenilerin ortak tarihleri konusunda yüzleşmeyi erteledikleri görüşünde olduğunu belirtti. Gazete, Arat Dink’in, Türkler ve Ermenilerin birbirlerinin kimliğini tehdit etmeden 1915 olaylarını tarihlerinin ortak bir parçası olarak birlikte anacakları günleri dört gözle beklediğini de yazdı. RTÜK: Bildirimde bulunmalı RTÜK Başkanı Zahid Akman, atvSabah’ın satışında hisselerin bir kısmının Katarlı Al Wasaeel International Medya’ya devredilmesi üzerine ortaklık yapısındaki değişikliğin kurula bildirilmesi gerektiğini söyledi. Akman, “Hususlara aykırılık tespit edilmesi halinde, üst kurulun vereceği süre içerisinde bu eksikliklerin üst kurula ibrazı zorunludur” dedi. Çalık Grubu’ndan yapılan açıklamada ise Al Wasaeel’in Katar Yatırım İdaresi’nin iştiraki olduğu belirtilerek, ortaklık yapısına ilişkin olarak RTÜK ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlara yasal süre içinde bilgi verileceği ifade edildi. Açıklamada, Katarlı ortağın, Turkuvaz AŞ’ye özkaynak olarak 125 milyon dolar kaynak aktardığı belirtildi. [email protected] Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları ile CHP lideri 23 Nisan resepsiyonuna katılmadı asirmen?cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR BAKANI GÜNAY Bu kez türbanlı eş getirmediler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı nedeniyle verdiği resepsiyona Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile kuvvet komutanları ve CHP lideri Deniz Baykal katılmadı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül resepsiyona eşsiz katılırken, geçen yılların tersine, tek bir AKP’li vekilin bile “türbanlı eş” getirmemesi dikkat çekti. Resepsiyona Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras ile çok sayıda bakan ve milletvekili katıldı. Bülent Arınç’ın Meclis başkanlığı döneminde, “türbanlı” eşleriyle dikkat çeken AKP’lilerin büyük bölümü, TBMM Başkanı Toptan ve eşi Saime Toptan’ın ev sahipliği yaptığı resepsiyona bu kez büyük oranda “eşsiz” katılmayı tercih etti. Resepsiyonda sadece “bone” tarzı türbanıyla Sayıştay Başkanı Mehmet Damar’ın eşi katıldı. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçmiş yıllarda olduğu gibi dünkü resepsiyona da “eşsiz” katıldı. Başbakan Erdoğan, gazetecilerin partinin bundan sonraki süreçte izleyeceği yol haritasıpartinin büyüdüğü hiç görülmüş müdür?” karşılığını verdi. Bahçeli 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda kutlanmasına ilişkin bir soru üzerine ise “Gerginlik ortamına sokmak doğru değil, ama zaman gelir Taksim Meydanı’nda da yapılır. 1 Mayıs’ı bir emek günü, emek bayramı olarak kutlanabilecek bir anlam kazandıran ılımlı ortama çekmekte yarar var” dedi. Danışmanı TRT’ye geçti SELDA GÜNEYSU ‘CHP’ye kapatma davası olmaz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, CHP hakkında kapatma davası açılacağı yönündeki iddiaları eleştirerek, “Bu yorumları yapanlar ya hukuku bilmiyor ya da amaç başka” dedi. Kılıç, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Meclis’te verdiği resepsiyona katılarak gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP hakkında kapatma davası açılacağı yorumlarının anımsatılması üzerine Kılıç, “Siyasi Partiler Yasası’nda parti kapatma gerekçeleri belirtilmiştir. Yurtdışından yardım alındığı zaman kapatma olur” dedi. Resepsiyona katılan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt de Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin 367 kararının baskı altında alındığı iddialarına tepki göstererek “Ne askerler telefon açtı ne de bunun olabileceğini düşünüyorum. Bu son derece yakışıksızdır. Yargıya hakarettir, ayıptır, saygısızlıktır” diye konuştu. ANKARA Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, geçen ocak ayında bakanlığın basın danışmanlığı görevine getirdiği Zaman gazetesi yorum sayfası editörü Ahmet Turan Ayhan’ın, bakanlıktan ayrılarak TRT Haber Dairesi’ne geçtiği öğrenildi. Kültür Sanat Sendikası Başkanı Kemal Sevgisunar, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “Tıpkı Sayın Bakan Günay’ın basın danışmanı gibi, Türkiye’de herkes kendi alanında güzel yerlerde çalışmak istiyor. Ancak olanak bulamıyor. Bakan Günay öncelikle, konunun uzmanı olmadığı halde Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü görevini yürüten Orhan Düzgün ile Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü görevini yürüten Ahmet Arı’ya bakmalı. Bakanlığın bu birimleri konunun uzmanlarına teslim edilmeli” dedi. Sevgisunar ayrıca, “AKP hükümeti, ‘Valla billa kadrolaşma içinde değiliz’ şeklinde açıklamalar yapıyor. Ancak örnekler ortada. İstedikleri adamları istedikleri yere getiriyorlar” görüşünü dile getirdi. Baykal’a ‘seviyesiz’ suçlaması Gazetecilerin, “DTP’lilerin resepsiyona katılması nedeniyle askerlerin resepsiyona gelmediği iddialarına” ilişkin sorularını yanıtlayan DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, “Biz bu Meclis’in üyeleriyiz. Biz buradayız. Bizim burada olduğumuzdan dolayı buraya gelmeyenler varsa, bunu onlara sormak lazım” diye konuştu. Türk, genel kurulda CHP lideri Baykal’ın konuşmasıyla ilgili görüşünün sorulması üzerine ise “Günün anlamıyla örtüşmeyen bir konuşmaydı. Irkçılığı kendi yapıyor. Altüst kimliğe bile karşı çıkanlar, ırkçılıkla ilgili değerlendirme yapmamalı. Kendi vatandaşınızın kimliğini inkâr ederek zaten ırkçılığı siz yapıyorsunuz. Konuşmasını seviyesiz buldum” yanıtını verdi. Resepsiyonda Gül, Toptan ve Erdoğan sohbet etti. (Fotoğraf:AA) nın belirlenip belirlenmediğini sormaları üzerine, milletvekilleriyle görüşmelerini önümüzdeki hafta sonuna kadar tamamlamayı planladığını, bu görüşmelerde ortaya çıkan sonucu merkez yürütme kurulunda değerlendireceğini söyledi. Resepsiyona Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün de katılırken, Cumhurbaşkanı Gül’ün oğlu Mehmet Emre Gül’ün “mısır işi” gündeme geldi. Aygün, “Mehmet bana geldi, maşallah çok akıllı, efendi bir çocuk” derken, Cumhurbaşkanı Gül gülümsemekle yetindi. Başbakan Erdoğan ise “Bizim Memo iyidir, aklı başındadır. Odaya kaydoldu mu” diye sordu. Aygün de, “Kayıtlı tabii. O artık bir işadamı. Kayıt olmazsa çalışamaz zaten” karşılığını verdi. Davete katılan MHP lideri Devlet Bahçeli, gazetecilerin çeşitli konulara ilişkin sorularını yanıtladı. Bahçeli, “AKP, kapatılarak oyunu arttırmayı planlıyor olabilir mi” sorusu üzerine, “Kapatılmış bir C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle