Katalog

18 NİSAN 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER YÖK Başkanı Özcan üniversite kapısında bekleyenler için ilahiyat fakültelerinin kontenjanını arttırdı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Çözümü ‘ilahiyat’ta arıyor ZEYNEP ŞAHİN Yalan Söyleyen Hangisi? İkisinden birisi gerçeği söylemiyor… Ama acaba hangisi? AKPM Başkanı Luiz Maria de Plug mu? Yoksa Avrupa Konseyi Parlamenterler Heyeti’ndeki Türk delegasyonunun başkanı, AKP Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu mu? Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kapatılma davasına Avrupa Konseyi Parlamento Meclisi’nin bir bildiri yayımlayarak müdahale etmesini, Strasbourg’da bulunan delegasyonumuz mu önerdi? Yoksa, Parlamento Başkanı De Puig, durumdan vazife çıkararak Türk Anayasa Mahkemesi üyelerine hadlerini bildirmek mi istedi? Ulusal Egemenlik Bayramımızın 88. yılını kutlamaya hazırladığımız günlerde, tartışmak zorunda kaldığımız bu skandal olay için Başbakan Erdoğan acaba ne düşünüyor? Yoksa meydana çıkan skandal Sayın Başbakan’ın da canını fena halde sıktığı için mi ailesini alıp birdenbire gözden kayboldu ve tam 24 saat sonra Abant’ta bir villaya kapandığı anlaşıldı? ANKARA YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, üniversite kapısında kalan öğrenci sorununu çözmenin yolunu “ilahiyat kontenjanlarını arttırmakta” buldu. Özcan, türban ve katsayının ardından gündemine daha fazla ilahiyatçı yetiştirmeyi de alırken özellikle eğitim, tıp ve diş hekimliği fakültelerindeki sorunları görmezden geldi. YÖK Başkanı Özcan, göreve geldiğinde ilk açılım olarak üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasını sağlamaya yönelik adımlar attı. Daha sonra imam hatiplilerin alanı dışından üniversiteye girişinin önündeki engeli kaldırmak için katsayı sorununu çözmeye koyuldu ve YÖK’te komisyon kurdurarak çalışma başlattı. Özcan’ın, “adeta bunları tamamlayıcı nitelik taşıyan” yeni adımı ise “daha fazla ilahiyatçı yetiştirmek” yönünde oldu. Özcan, üniversite kapısında kalan öğrencilerin sorununu çözmek adına, kontenjan arttırımı formülünü gündeme getirirken kontenjanı arttırılacak ilk fakülte olarak da ilahiyatla Vakıf formülü nasıl uygulanacak? YÖK’ten çözüm yolu bekleyen bir diğer sıkıntı da Doğu’daki ve küçük kentlerdeki üniversitelerin cazip hale getirilmesi. Yeterli puanı almasına karşın gerek eğitim kalitesi gerekse barınma ve sosyal olanakların yetersizliği nedeniyle birçok öğrenci bu üniversiteleri tercih etmiyor. Büyük kentlerdeki fakülteler tamamen dolarken buralarda boş kontenjanlar kalıyor. Bu üniversitelerin tercih edilir kılınmasının yolu ise akademik kadro ve bütçe sorununun çözülüp gelişmelerinin sağlanmasından geçiyor. YÖK Başkanı’nın, üniversite kapısında kalan öğrencilere yükseköğretim olanağı sağlamak için bulduğu bir diğer yol ise vakıf üniversitelerinin sayısının ve kontenjanlarının arttırılması. Ancak bu, yükseköğretim görmek isteyen öğrencilere çözüm değil, çünkü son derece yüksek olan harçları ödeyemediği için adayların büyük çoğunluğu zaten bu üniversiteleri tercih edemiyor. Bu okullarla ilgili diğer sıkıntı ise niteliksiz mezunlar verilmesi. YÖK’ten kurulmak ya da kontenjan arttımı yapmak için artık eskisinden çok daha kolay izin alan vakıf üniversitelerinin, akademik anlamda henüz kendini kanıtlamamışken önemli bölümler açmasına ve çok sayıda öğrenci almasına izin verilmesinin, yükseköğretimin geleceği açısından sıkıntılı olduğu vurgulanıyor. Sorun, YÖK Genel Kurulu’nun son iki toplantısında da tartışma konusu oluyor. telerinin, gerek eğitim kalitesi gerekse mezunlarının işsiz kalışı kangren halini alan bir sorun. Bu fakülteler yerine öğretmen okulları oluşturulması formülü gündeme getirildi, an cak üzerinde çalışılıp sonuçlandırılamadı. Hesapsız kontenjan artışı ve MEB’in öğretmen alımında kısıtlı davranması ise eğitim fakültesi mezunlarının kendi alanında ilerleyememesine neden oluyor. Tıp fakültelerine tırpan Tıp fakülteleri ve diş hekimliği fakültelerinin kontenjan azlığı ise bir başka sorun. Bu sorun, devamında hekim açığını, özellikle kırsal kesimler ile doğu illerinde sağlık hizmetlerinin sunum kalitesinin düşmesini getiriyor. Uzun yıllardır tıp ve diş hekimliği fakültelerinde kontenjan arttırımı istenirken YÖK’ün attığı son adımla tıp fakültelerine verilen uzmanlık eğitimi kadrolarını neredeyse yüzde 100’e varan oranda tırpanlamasına tepki de sürüyor. Öte yandan fenedebiyat fakültelerindeki başta tarih, coğrafya, biyoloji gibi alanlar olmak üzere bölümlerin hem kontenjanlarının az olması hem de buralardan mezun olanlara iş sahası açılmaması, çözülmesi gereken bir diğer önemli sorun olarak görülüyor. Bir dizi soru... Bizi yönetenler mi ülkemizi bir sömürge devlet olarak gördükleri için AB’nin, o olmaz ise AKPM’nin kapısını çalarak, “Türkiyede açılmış bir parti kapatma davasıyla ilgili olarak Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin bir bildiri yayımlamasını” istediler? Yoksa AKPM mi, yarım yüzyılı aşkın bir süreden bu yana üyesi olan Türkiye’de zaman zaman yargı kararı ile kapatılan başka siyasi partiler için göstermediği duyarlılığı, sıradan bir açıklama ile de değil, Parlamenterler Meclisi’nin kararı olarak hem Ankara’ya hem de Konsey’in öteki üyelerinin başkentlerine iletmeyi gerekli gördü? Olayı, önce iktidarın yarı resmi sözcüsü olan Star gazetesi bir müjde olarak ama yarım yamalak duyurmuştu önceki gün. Anayasa Mahkemesi’nin türban ile ilgili anayasa değişikliğini karara bağlamasının beklenildiği bir zaman dilimi içinde, Konsey’in tarihinde ilk kez böyle bir ortak sesin yükseleceği haberini Parlamento Meclisi Başkanı bir düzeltme açıklaması ile karşıladı. Başkan Luiz Maria de Puig, söz konusu bildiriyi yayımlama önerisinin parlamentodaki Türk heyetinden geldiğini söylemekle yetinmedi. “Hatta heyete göre, Türk Parlamentosu Başkanı bizi resmi olarak Ankara’ya davet edecek. Çünkü, sadece bir siyasi partiyle ikili bir konu olsa kabul etmezdik. Başka durumlarda da siyasi partilere karşı kapatma davası açılmış, ama o durumlarda bizden böyle bir eylemde bulunmamız istenmedi” diye televizyon kameraları karşısında tane tane konuştu. De Puig’in konuşması, bu sözler ile sınırlı da değildi. Önerinin Türk heyetinden bir temsilciden geldiğini, heyetteki tüm partilerin hemfikir olup olmadığı konusunda bir soru sormadığını söylüyordu. Dahası, kendisine sunulan öneriyi Başkanlık Divanı’na sorduğunu ve başlattıkları girişimin sonunda tüm Parlamenterler Meclisi’ni temsil edecek bir bildiri yayımlayacaklarını da ekliyordu açıklamasına. Yusuf Ziya Özcan. rı belirledi. İlahiyat fakültelerinin kontenjanlarını arttırmayı hedefleyen Özcan, diğer fakültelerin sorunlarını ise adeta görmezden geliyor. Kendinden önceki dönemde üzerinde çalışılan en önemli sıkıntılardan biri eğitim fakülteleri. Her kesimin “bacasız fabrika” tanımlamasını yaptığı eğitim fakül Kilit isim tehditten tutuklandı ? Yurt Haberler Servisi Malatya’da Zirve Yayınevi katliamının bir numaralı sanığı Emre Günaydın’ın azmettirici olduğunu öne sürdüğü ve “Bize devlet desteği sağlayacak” dediği Bülent Varol Aral, Adıyaman Emniyet Müdürü’nü tehditten tutuklandı. Bu arada, cezaevinde bulunan Malatya davası sanıklarından Hamit Çeken’e götürülen elbisenin cebinde de SIM kart yakalandı. Genç’in üzerine yürüdüler TBMM’de Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç AKP hükümeti üyelerinin sık sık Katar’ı ve Arap ülkelerini ziyaret etmesini eleştirdi. Genç, kendisine laf atan AKP Afyon Milletvekili Halil Aydoğan’a, “Muhatabım sen değilsin, Tayyip gelsin buraya, muhatabım Tayyip” diye tepki gösterdi. Bunun üzerine bir grup AKP’li milletvekili konuşmasını bitirip yerine oturan Genç’in üzerine yürüdü. CHP ve MHP’li milletvekilleri Genç’in etrafında çember oluşturdu. (AA) HEDEF VATAN CADDESİ İBB’den yeni bir cami girişimi DENİZ TATARER Gülen’in yeğenine soruşturma ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Hürriyet gazetesi köşe yazarı Ahmet Hakan Coşkun’u “tehdit ettiği” iddia edilen Kemalettin Gülen hakkında, 6 ay ile 2 yıl arasında hapis cezası istemiyle iddianame düzenledi. İddianamede, Coşkun’a telefonla ulaşan Gülen’in, “eğer parti kapatılırsa görürsün mantar tabancası mı patlar, yoksa başka bir şey mi patlar” şeklinde hayatına yönelik tehditte bulunduğu sırada Coşkun’un yanında, bir dönem korumalığını yapan Kemal Bilenler’in olduğu ve şikâyetçiyi doğrular nitelikte beyanda bulunduğu ifade edildi. SSGSS protestosuna gözaltı ? İstanbul Haber Servisi Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası’nı protesto etmek amacıyla Taksim Cumhuriyet caddesi’ni trafığe kapatmak isteyen 3 ESP üyesi gözaltına alındı. Cumhuriyet caddesi üzerinde dün öğle saatlerinde zincir ve kartondan hazırladıkları tabutla tasarıyı protesto etmek isteyenlere polis biber gazı sıkarak müdahale etti. Göstericiler daha sonra ekip arabasına bindirilerek polis merkezine götürüldü. ‘Mezarda emeklilik’ yasalaştı Çalışanların büyük tepkisini çeken Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çalışanların kazanılmış haklarında önemli hak kayıplarına yol açan Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda 55 ret oyuna karşın 225 oyla yasalaştı. Yürürlük tarihi Ekim 2008’e ertelenen yasa ile emeklilik yaşı 2048’den itibaren kadın ve erkekler için 65’e çıkarılırken, yeni emekli olacakların maaşı düşecek. Tedavi hizmetlerinde “katkı payı” alınmasının yolunu açan yasaya göre, milletvekilleri gazi, kronik hastalığı ya da yaşamsal önemde hastalığı bulunanlara tanınan istisnada olduğu gibi katkı payı ödemeyecek. Yasayla, gazeteci, milletvekili, operabale, tiyatro sanatçıları ve postacıların da aralarında bulunduğu meslek gruplarında “yıpranma” olarak bilinen “fiili hizmet zammı” uygulaması kaldırıldı. Yasa üzerinde verilen ortak önergeyle 65 yaş üstü özürle ve kimsesizlerin kısa süreli çalışmalarından doğan cezalar affedildi. Düzenlemeyle kapsama giren 81 bin kişi icra takibinden kurtulacak. Erdoğan, Abant’ta ortaya çıktı ? Haber Merkezi Katar ziyaretinden döndükten sonra önceki günden beri gazetecilerin izini bulamadığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ailesiyle birlikte Abant’ta tatil yaptığı ortaya çıktı. Erdoğan’ın, eşi Emine Erdoğan, kızı ve damadıyla Abant’taki Abant Palace Oteli’nde tatil yaptığı belirlendi. Erdoğan’ın ailesiyle birlikte yaptığı tatilin bugün sona ereceği öğrenildi. Köy Enstitüleri’nin 68. kuruluş yıldönümü kutlanıyor Aydınlığın ışığıydılar Haber Merkezi Cumhuriyet’in aydınlanma ışığı Köy Enstitüleri’nin 68. kuruluş yıldönümü, büyük bir özlemle çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. İSTANBUL’da Köy Enstitülerini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği (KAVEG) tarafından dün Akatlar Kültür Merkezi Konferans Salonu ve Fuaye Salonu’nda başlayan ve bugün sona erecek olan “Eğitim Mirasımız Köy Enstitüleri Uygulanabilirliliği ve Model Çalışmaları” konulu sempozyum düzenlendi. Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Mimarlık Fakültesi genç mezunları ve KAVEG işbirliğinde, EskişehirMahmudiye Çifteler’deki dönemin “Köy Enstitüsü Yerleşkesi” yakınında yaptıkları seminerler ve alan gezileri sonrasındaki “Çifteler’deki Kültürel İşlevli Yapı/Yapılar Tasarımı” konulu çalışmaları da bugünden itibaren 20 Nisan tarihine kadar Akatlar Kültür Merkezi’nde sergilenecek. Savaş Çekiç’in hazırladığı Köy Enstitülerinde Müzik Eğitimi konulu bir fotoğraf sergisi de bugün Akatlar Kültür Merkezi’nde açılacak. İZMİR’de Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği (YKKED) tarafından İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde önceki akşam gerçekleştirilen etkinlikte Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan’a YKKED 2008 Aydınlanma Onur Ödülü verildi. Saylan, “Türkiye bugün harap edilmiş vaziyette. Milli eğitimin içi boşaltıldı. Ahmet Taner Kışlalı’nın dediği gibi milli ihanet bakanlığı oluşturuldu. Türkeyi’yi en kötü yöneten, hatta yönetemeyen hükümeti işbaşındadır” dedi. Ormanlar golf sahası olacak ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Orman sayılan yerlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsis edilmesini ve golf tesisi kurulmasını öngören yasa tasarısı TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu’nda kabul edildi. Tasarıya göre, Hazine’ye ait yerler Maliye Bakanlığı’nca, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsis edilecek. Tasarıya, CHP milletvekilleri, orman alanlarının “talan edileceği” gerekçesiyle karşı çıkarken Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ormanları koruma ve kullanma ilkesi içinde turizme açmayı hedeflediklerini ileri sürdü. Taksim Meydanı’na, Göztepe Parkı’na cami konduramayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Vatan Caddesi’nin yapımı sırasında Adnan Menderes tarafından yıktırılan Simkeş Mescidi’ni eski Lunapark Gazinosu olarak bilinen alanda yeniden inşa edecek. Özel mülkiyet alanında yapılması öngörüldüğü için yargıya takılan proje, İBB Planlama Müdürlüğü’nde bekletiliyor. İBB ile mülk sahibinin anlaşmaya varması halinde bölge imara açılacağından büyük bir rant yaratılacak. İBB Meclisi’nin önceki gün gerçekleştirilen toplantısında, Fatih’teki kayıp Simkeş Mescidi’nin yeniden inşası ile ilgili 1/5 binlik Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı Nâzım İmar Planı değişikliği teklifi görüşüldü. Teklife ilişkin raporda, söz konusu mescidin yapılmak istendiği alanın alışveriş merkezi otoparkı olarak kullanıldığı (eski Lunapark Gazinosu) belirtilerek, mülk sahibinin 2005’te projenin durdurulması talebiyle İstanbul 6. İdare Mahkemesi’ne dava açtığı ve yargı sürecinin devam ettiği kaydedildi. Mülk sahibinin İBB ile uzlaşmak istediği de ifade edilen raporda, mescidin yeniden inşa edilmesi için öngörülen alanın değiştirilmesi durumunda projenin tüm restorasyon ve uygulama masraflarının mülk sahibi tarafından karşılanacağı dile getirildi. İstanbul 1 no’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 1995’te aldığı kararla “1’nci Derece Arkeolojik SİT Alanı” ilan edilen bölgede, mülk sahibi ile İBB’nin, mescidin yeniden inşa edileceği yer konusunda anlaşması halinde, mescidin inşa masrafları karşılığında eski Lunapark Gazinosu alanında 21 metre yükseklikte alışveriş merkezi ve dört katlı otopark yapılmasına izin verilecek. Mülk sahibinin önerisine göre ise mescit Vatan Caddesi üzerindeki Şadiye Hatun Külliyesi’nin yanına da inşa edilebilir. Muhalefetin haberi yok! Ancak Türk delegasyonundaki CHP’li üye Birgen Keleş ile MHP’li Ertuğrul Kumcuoğlu ve Tuğrul Türkeş, söz konusu talebin kendi bilgisi dışında olduğunu söylüyorlar. Bu kez de heyetin Başkanı Çavuşoğlu Mevlüt, yakar topu AKPM’nin üstüne atıyor. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin Türk Anayasa Mahkemesi’nin olası kapatma kararını önlemek amacıyla bir bildiri yayımlamayı kendi inisiyatifi ile almakla yetinmediğini iddia ediyor. Dahası Ankara’ya da durumu yerinde görmek için olmalı bir heyet gönderilmesini de gerekli gördüğünü ileri sürüyor. Çağrı var. Çağıran belirsiz... Tartışmaya, Ankara’da TBMM Başkanlığı’nın da karışması kaçınılmaz oluyor. Almanya’da bulunan Köksal Toptan adına “Başkanlık Ofisi” bir açıklama yaparak Meclis Başkanı’nın AKPM’den kimseyi davet etmesinin söz konusu olmadığını bildiriyor. Bu tür içinden çıkılmaz işler için eski bir özdeyişimizin olduğunu biliyor musunuz? Hani şu, iki ucu da kakalı bir değnekten söz eden özdeyiş. Yani neresinden tutulacağını bilemediğimiz? Çünkü neresinden tutarsak ulusça ellerimizin kirleneceği? Eloğlunun, yani AKPM üyelerinin ve başkanlarının, Türkiye’de bir parti kapatılıyor mu diye kendiliklerinden harekete geçmek gibi bugüne kadar hiçbir eylemi olmadığını bilenler için yazının başındaki soruyu bir kez daha yineleyeyim: Gündemimizde bizi tartıştıran bu kocaman yalanı kim ortaya attı? Yalancı diye parmağımızı uzatacağımız kişi ya da kişiler kim? Bizden anlı şanlı bir parlamenter ise ne yapmamız gerekecek? Öyle değil de o koskoca Avrupa Konseyi’nin başkanı ise yalanın sahibi, skandal, Avrupa Konseyi için bir yüzkarası olay halinde mi görülecek? Kim ya da kimler AKP’yi kurtarma umudu ile bizi sömürge bir ulus olarak gösterebilen ya da görenler? Onlar kendiliklerinden mi hareket ediyorlar?Yoksa görevlendiren birisi ya da birileri mi var? Türkiye yalancıyı arıyor. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net Müdürlük karşı çıktı İBB Planlama Müdürlüğü’nün raporunda ise mülk sahibinin teklifinin var olan planları değiştirici nitelikte olduğu belirtilerek “Değişiklik, imar mevzuatına da aykırılık taşımaktadır.” denildi. Sanat tarihçisi Semavi Eyice, İBB’nin mescidin yeniden inşasıyla ilgili aldığı kararın yanlış olduğunu belirterek, “İstanbul’da çökmekte olan birçok eser var. Kaybolan eseri yeniden inşa etmek yerine, önce onları kurtarsınlar. İbrahim Paşa Mescidi, Abdullah Ağa Cami yıkılma tehdidi altında.” dedi. ‘Uzan savunması savsaklandı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Uzan grubunun ÇEAŞ ve Kepez’e el konulmasıyla ilgili başvurduğu uluslararası tahkimde hükümetin savunma zafiyeti nedeniyle devletin 10 milyar dolar tazminat ödeme riskiyle karşı karşıya olduğunu bildirdi. CHP’li Kart, uluslararası tahkimde hükümetin “savunma zafiyetini” Meclis gündemine taşıdı. Kart, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na verdiği önergede “Böylesine muhtemel bir zarara yol açılmasından dolayı, siyasi iradeyle birlikte bürokratik kadronun da kişisel anlamda hukuki ve cezai sorumluluğunun doğacağını, rücu hükümlerinin söz konusu olacağını şimdiden belirtiyoruz.” dedi. Selçuk’a kırmızı karanfiller YKKED Genel Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş, “Buradan, 2006 yılında aydınlanma onur ödülümüzü kabul eden İlhan Selçuk’un hastane odasına da kırmızı karanfiller gönderiyoruz” diye konuştu. Etkinlik kapsamında konser, belgesel gösterimi ve Saylan’ın yanı sıra gazetemiz yazarı Prof. Dr. Türkel Minibaş, Dr. Engin Tonguç ve CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin yer aldığı “68. Yılında Cumhuriyetin Işığı Köy Enstitüleri” başlıklı panel gerçekleştirildi. Kavgada bir tutuklama daha ? ANTALYA (Cumhuriyet) Akdeniz Üniversitesi’nde öğrenciler arasında başlayan ve öğrenci olmayanların da karıştığı kavgaya ilişkin olarak aranan Ahmet Bekmez, savcılığa gelerek teslim oldu. Bekmez, ifadesinin ardından tutuklandı. Olayların Bekmez’in bir kız öğrenciye arkadaşlık teklifinin reddedilmesi üzerine sözlü tacizde bulunduğu, bunun üzerine karşıt görüşlü öğrenciler arasında gerginlik yaşanmaya başladığı ileri sürülmüştü. Ancak bu iddialar doğrulanmamıştı. YKKED 2008 Aydınlanma Onur Ödülü ÇYDD Başkanı Türkan Saylan’a verildi. C MY B C MY B