07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 NİSAN 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Gıda Altan Baran: “Dünyadaki gıda krizi Türkiye’yi etkilemiyor. Çünkü halk iktidarın yardım paketleriyle yaşamaya alıştı!” Yağmur Deniz Yabancılara taşınmaz satışı durmuş... “Artık taşıyamıyorlar olsa gerek!” ÇARPICI bir konu... İlginç bir araştırma... Ayrıntılı bir çalışma... Sonunda, uzmanlarca uzun uzadıya tartışılacak bir kitap ortaya çıkmış: Fethullah Müslüman mı? Semih Tufan Gülaltay, İleri Yayınları’ndan çıkan kitabında Bahailik konusunu ele alarak araştırırken ABD’de yaşamakta olan emekli vaiz Fethullah Gülen’in Bahailerin lideri olabileceği yolunda birtakım ilginç bilgi ve bulguları tartışmaya açıyor. Kitaba göz atmadan önce Orhan Hançerlioğlu’nun, 1975 yılında yayımlanan “İnanç Sözlüğü”ne bakmakta yarar var. Hançerlioğlu Bahailik’i şöyle açıklıyor: “Bütün dinleri birleştirdiğine inanılan din. Bu din gerçekte İslamlık reformu niteliğinde meydana çıkan Babilik’in ikiye bölünmesinden meydana gelmiş ve bütün dünyaya yayılarak genelleşmiştir. Amacı, GÖRÜŞ ERCAN YEŞİLYURT Bahailik din, ulus ve ırk ayrılıklarını ortadan kaldırarak bütün insanları bir kardeşlik ülküsünde birleştirmektir.” Babilik 19. yüzyılda İranlı Seyit Muhammet Bap tarafından kurulmuş. Babilik’i, Bahailik’e dönüştüren ise Bahaullah adıyla anılan yine İranlı Hüseyin Ali Nuri olmuş. Dinin temel felsefesi; evrensel barış, insanların birbirini sevmesi, alçakgönüllü olması ve iyi yaşaması olarak şekillenmiş. Ortadoğu’dan Amerika, Avrupa, Afrika, Avustralya’ya kadar yayılmış. Gülaltay’ın kitabına dönersek... Gülaltay, emekli vaizin, Hazreti Muhammet’i anlattığı sanılan kimi yazılarında aslında Bahai liderlerinden söz ettiğini Gazeteciler Erdoğan’ı bulamamış. O da kendini arıyordur! Müdahale M. Alpaslan Yener: “ABD’nin Anayasa Mahkemesi’ne müdahalesini demokratlık sananlar, üzülmeyin; Irak’a götürdüğü demokrasiyi sizden de esirgemeyecektir!” öne sürüyor ve bu konuda örnekler veriyor. Örneğin emekli vaizin, “Bir başka defasında da seni kardeşinle konuşmaktan men etmişlerdi” sözünü ele alan Gülaltay, İslam tarihinde kardeşiyle konuşmaktan men edilme gibi bir cezalandırma bulunmadığını belirterek Osmanlı Sultanı Abdülaziz’in bir fermanında, Bahaullah’ın çocuklarının birbirleriyle konuşmamaları kaydıyla sürgüne gönderildiğini anımsatıyor. Kitabın sonlarına doğru ise Gülaltay, Afrika’dan Orta Asya’ya kadar dünyanın hemen her yerinde açılmakta olan ve ortak dil olarak İngilizceyi kullanan “cemaat” okulların dikkati çekerken; “Kurulacak Bahai imparatorluğunun işlevi dünya çapında ABD’yi iktidara getirmektir” görüşünü savunuyor. Nurculuk ve Saidi Nursi konusundaki bilgiler ise Bahailik’i daha da ilginç bir duruma getiriyor. Taha Akyol Marksizmi Özlemiş ’un Milliyet’teki yazısını okuyunca hem çok şaşırdım hem de sevindim. Arada bir Marksizm konusunda birtakım şeyler anlatmaya çalışıyor. İnsan merak ediyor tabii “Hangi Taha Akyol bu?” MHP’li olan mı, liberal olan mı? Bu liberal lafı şimdilerde çok moda. Solcuyum diyenlerin içinde de var, “Sol liberal aydın” diyorlar kendilerine. Bunlardan o kadar çok ki hemen her akşam televizyonlarda görebilirsiniz. O kadar anlamsız şeyler söylüyorlar ki, ekranda isimleri çıkarken parantez içinde “Solcu ya da eskiden solcuydu” yazmak gerekiyor. Taha Akyol da bunları çok dinlemiş olacak ki, kötü bir alışkanlık edinmiş, Marksistlerin yazdığı kitapları okumaya başlamış, etkilenmiş olacak ki, Marksizmi özlediğini söyleyebiliyor. Taha Bey, okuyup anlamaya çalışsan da sakın ha Marksist olma. Zaten elimizde çok var, bir de seninle uğraşmayalım. Zaten sana da uymaz, bu liberal solcular rakı da içiyorlar. Seni de günaha sokarlar. Taha Bey, eksikliğini hissettiğiniz şey aslında Türkiye’nin eksikliği. Türkiye’de 1965’lerin TİP’i gibi bir sosyalist parti olsa CHP hiç serbest piyasayı, yani liberalizmi savunabilir miydi? Türkiye’nin içine girmek istediği AB ülkelerinde kişi başına milli gelir 2030 bin dolar seviyesinde. Bizdeki ise 34 bin dolar düzeyinde. Serbest piyasa ekonomisiyle nasıl onlara yetişebiliriz ki? Kamunun önderlik etmediği, planlayıp yönlendirmediği, sadece kâr peşinde koşan piyasacılarla ülkeyi kalkındıramazsınız. Özlediğiniz Marksizm neydi? Marksizme göre, sosyalizm kapitalizmden sonra gelecek bir sistemdir. İnsanlık tarihini inceleyen Marx, ilkel, köleci, feodal, kapitalist düzenlerin, bir öncekinin bir sonraki düzeni zorunlu olarak getirdiğini tespit etmiş. Yani bir önceki olmadan, bir sonraki düzenin kurulamayacağını görmüş. Tarihi, sınıflar arası mücadelelerin belirlediğini bilimsel olarak tespit ettiği için sosyalizme de bilimsel demiş. ??? Yani mevcut düzeni beğenmeyen birilerinin çıkıp biz bu düzeni beğenmiyoruz, örgütlenip bunu değiştireceğiz demesiyle o düzen değiştirilemez. Kazara yönetim ele geçirilse bile istenilen sistem kurulamaz. 1917’den sonraki sosyalizm denemelerinin başarısızlıkla sonuçlanması da bunu gösteriyor. Onun için bunlara “deneme” diyoruz. Türkiye’deki sosyalistler de böyle teşebbüslere niyetlenmişlerdir. Ama görülmüştür ki böyle şeyler niyetle, yiğitlikle falan olmuyor. İnsanların siyasal ve sosyal duruşunu, ekonomi yani üretim içindeki ilişkileri belirler. Toplumu dönüştürücü ideolojiler de bu üretim ilişkilerinden doğar. Sosyalistler, kapitalizm olmadan, yaşanmadan sosyalizmin olamayacağını dünyadaki deneylerden sonra iyice kavramışlardır. Kapitalist üretim ilişkileri, örgütlü toplumu ve toplumsal dinamikleri yaratıp toplumu sosyalleştirerek yönetilebilirlik niteliği kazandıracaktır. Hayattan beklentilerin ve zevklerin artması topluma dinamizm kazandırıp düzenin sorgulanmasına yol açacaktır. Üretim sosyalleştiği için insanlar da sosyalleşecektir. Taha Akyol daha önceki yazılarında 1973 ve 1977 seçimlerini kastederek bu halk sola da oy verdi, demişti. O seçmen dinsel faktörlerden tutun, gecekonduapartman, köylüşehirli, okumuşokumamış gibi çaresizlik içindeki toplumun yaşadığı, bölünme ve zıtlaşmaların, halkın popüler yaklaşımlara inanmasının sonucudur. Gerçek bir sol parti, seçmen odaklı ve seçmen eksenli değildir. Sol parti, program odaklı ve program eksenli partidir. Türkiye’de bugünki ekonomik yapı içinde solun müşterisi olamaz. Lenin 1918 yılında, yani devrimden 1 yıl sonra “Sosyalizmin başarı kazanması, Sovyet idare teşkilatını kapitalizmin en ileri usulleriyle birleştirmekte göstereceğimiz kabiliyete bağlıdır” diyor. Cumhuriyetin ilk iktisat bakanı ve 1924 Anayasasını, Medeni Kanun dahil devletin temel kanunlarını yaparak ilk hukuk sistemini kuran Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, sosyalizm için “O öyle bir düzendir ki, insanlar onu ancak hayal edebilirler; öyle güzeldir ki olmaz” diyor. Böyle bir güzel bir sisteme karşı çıkılmaz, bu sistem ancak savunulur, çok uzakta olsa. Hatta Taha Akyol’un bile özlemesi değil savunması gereklidir. SESSİZ SEDASIZ (!) Sipariş bildiri sahipsiz bırakılamaz AVRUPA Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Luiz Maria de Puig, kapatma davasını kınama deklarasyonu yayımlamaları için AKP’den sipariş geldiğini açıklayınca Türk heyetinin başkanı AKP Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, “tekliften haberim yok” demiş. İnsan valla üzülüyor. İnkâr etmek yerine Mevlüt Çavuşoğlu’ndan demokrasiye sahip çıkmasını beklerdik. Çavuşoğlu’nun çok değerli genel başkanı, beyaz çarşaflı demokrasi kahramanı RTE bile saçını süpürge edip ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’ye kapatma davası için ağlaşırken, AKP’lilerin alt tarafı bir AKPM Başkanı’ndan ricada bulunmuş olmaları kabul edilebilir gibi değil. Demokrasi bu kadar sahipsiz bırakılmamalı! Bir yandan Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’ya yalvar öte yandan Avrupa Birliği’nin komiserlerine yakar; beri yandan süpürülecek delikleri tıka, çekilecek sifonları kapa, ona buna şirinlik muskası dağıt velhasılı kelam demokrasi için çalış çabala, sonra birileri kalksın “parti kapatmalara karşı çıkan bir bildirinin yayımlanması için talebimiz olmadı” desin. Ayıptır, günahtır, harcanan bunca emeğe yazıktır. AKP’liler bu tutumlarıyla kötü örnek olmuştur; özellikle medyadaki demokrasi kahramanlarının moralini bozmuştur. Sipariş, derhal sahiplenilmelidir! Muamele İlhami Hakverdioğlu: “İhracat rakamlarıyla övünen RTE, nedense ithalat rakamlarına devlet sırrı muamelesi yapıyor!” Zenginlik Kerem Yeniler: “Türkiye, borç paraya Pakistan’dan daha yüksek faiz ödüyormuş. Tabii öderiz; Pakistan kadar fakir değiliz!” 80. Yılı Andık mı? MERİÇ VELİDEDEOĞLU Seksen yıl önce 9 Nisan Pazartesi günü TBMM, tarihsel bir oturum için toplanmıştı. Gündem tek maddeydi. Anayasanın ikinci maddesinde yer alan: “Türkiye Devleti’nin dini, Dini İslam’dır” tümcesinin anayasadan çıkarılması öneriliyordu. Atatürk, 1927 yılının Ekim’inde Söylev’i (Nutuk) okurken: “Ulus, anayasamızdan bu gereksiz terimleri ilk elverişli zamanda kaldırmalıdır!” demecinden altı ay geçmeden konu Meclis’e getirilmişti. Değişiklik tasarısının “gerekçe”sinde önerinin nedenleri açıklanırken, bugün gündemimizden hiç inmeyen “demokrasi” ve “laiklik” ile ilgili saptama ve betimlemelere de yer verilmişti. “Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması; dinlerin devleti idare edenlerle, edecekler elinde bir ‘ALET’ olmaktan kurtuluş güvencesidir” diyerek altı çiziliyordu. Ardından: “Bu suretledir ki (...) din, vicdanlarda yüce mevkiini elde ederek, Tanrı ile birey arasında kutsal bir ilişki aracı haline girmiş olacaktır” dendikten sonra da adeta laikliğin tanımına geçilir. “Bu kutsal ilişkiyi camilerde, kiliselerde, havralarda veya yalnız vicdanlarda arayıp bulanlar vardır. Devlet ve yasalar hepsinin koruyucusudur.” Laikliğin her inanca eşit uzaklıkta bir duruşu içerdiğini belirten günümüz söylemine, koşut (paralel) bir görüştür bu. Ayrıca yine günümüzde, “önce demokrasi, sonra laiklik” diyen iç ve dış kaynaklı saptırmalara ilk yanıtın 80 yıl öncesinde verildiği de görülür. “Demokratik cumhuriyet şeklinin, ancak laikliğin varlığıyla mümkün olacağı“ açıkça belirtilir. Üçüncü Meclis’in, yani “Cumhuriyet Halk Fırkası“nın oybirliğiyle kabul ettiği bu tarihsel düzenlemeye, “Evet!” diyenler arasında İzmir milletvekili Mahmut Celal (Bayar) da vardır. Kuşkusuz bu “evet”, dini siyasette kullanmamaya söz vermeyi de içermektedir. Ne var ki, 18 yıl sonra kurduğu Demokrat Parti’nin, iktidarı elde etmesi için, “din”i olabildiğince “araç” olarak kullanmaktan hiç çekinmeyecektir C. Bayar ve arkadaşları. C. Bayar ve arkadaşlarının açıkça başlattıkları dini siyasete sokma olgusu, ereğine (hedefine) 21. yüzyılda AKP iktidarıyla varacaktır. 2002’den bu yana laik Türkiye’nin yönetimini eline alan dinsel temelli AKP’nin, ABD ve AB desteğinde “Ilımlı İslam Devleti” yapılanmasını adım adım gerçekleştirirken, 10 Nisan’ları anması beklenemezdi. Bu yıl da öyle oldu. Ne ki, Türkiye için yaşamsal olan bu dönüşümü anımsamaya gerek görmeyen, unutan yalnızca iktidar ve Çankaya değildi. “Laiklik olmadan demokrasi gerçekleşemez” gerçeğini içselleştirmiş ve bunu yaşatma, koruma amacıyla kurulmuş onca “sivil toplum örgütü”nden de “ses” çıkmadı. Dahası, cumhuriyetin bu temel niteliğini benimseyen, savunan “anayasal kurumlar”dan da “ses seda” çıkmadı... Tüm medya da “10 Nisan”ı yalnızca “Polis Günü” olarak kutladı durdu. Bu tutumlar, “laikliği Türkiye için gözden çıkaran” ve ne rastlantıdır ki o gün ülkemize gelen AB Başkomiseri Barroso’yu üzmemek için miydi acaba? Ne ki, Türkiye’nin üstüne abanmış bu umursamazlığı tek başına bir sivil toplum örgütü deldi. Her zaman olduğu gibi 80. yılı da, “İstanbul Kız Lisesi Mezunları Derneği”, Cumhuriyet’e verdiği koca bir ilanla kutladı. “10 Nisan”ın ülkemiz için yaşamsal anlamını, gerekliliğini; günümüzde anlamsızlaştırılmasını vurgulamıştı, bu ilanda, Dernek Başkanı Birnur Özümert. Öte yanda o gün TBMM’deki gündemdışı konuşmalarda “Polis Günü” kutlamaları sürerken, içi içine sığmaz CHP Milletvekili Prof. Dr. Necla Arat’ın. Gündem dışı söz alma engellerini o an için aşamayacağını görünce, Cumhuriyet’ten kestiği bu ilanı bağımsız milletvekili Kamer Genç’e verir; kürsüden okumasını rica eder. Söz alması daha kolay olan K. Genç, memnuniyetle ilanı okur. Böylece “10 Nisan”ın 80. yılının tutanaklara geçmesini sağlamış olur. K. Genç okumasını bitirdiğinde, AKP’lilerin tutumunu, CHP’lilerin hiç olmazsa alkışlayıp alkışlamadıklarını merak ediyor insan... B. Özümert’e, N. Arat’a, K. Genç’e teşekkür borçluyuz. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AÇ behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com Dosya No: 2003/18 MÜFLİSİN UNVANI: EMCTEMBOR BORU SANAYİ VE TİCARET A.Ş. Yukarıda açık unvanı yazılı müflis masasından geç talep edilen alacak istemleri, tahkik ve tetkik edilmiş olup, İ.İ.K. 206 ve 207. maddeleri uyarınca düzenlenen ek sıra cetveli incelenmek üzere, Daireye bırakılmıştır. Masadan geç alacak talebinde bulunan 41 kayıt No’lu alacaklının, alacağı kabul edilerek 3. sıraya kaydedilmiştir. İ.İ.K.’nin 235. maddesi gereğince alacağın sırasına dair şikâyetlerin ilandan itibaren (7) gün içinde. Kadıköy 2.İcra Mahkemesi Hâkimliği’ne, alacağın esasına ve miktarına dair itirazların ilandan itibaren (15) gün içinde, ilgili Ticaret Mahkemesine yapılması gerekmektedir. İ.İ.K.nin 232234235. maddeleri uyarınca ilan olunur. 07/04/2008 Basın: 21016 T.C. KADIKÖY İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN EK SIRA CETVELİ İLANI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Nisan www.mumtazarikan.com SOLDAN SAĞA: 1/ Bir çimento 1 türü. 2/ Yoksul 2 lara yiyecek da 3 ğıtan hayır kuru 4 mu... Eski Mı 5 sır’da güneş tan 6 rısı. 3/ Moldova’nın başkenti. 7 4/ Türk tuluat ti 8 yatrosunda baş 9 komik görevindeki uşak 1 2 3 4 5 6 7 8 9 tiplemesi... Vaktinde kılınmayan namazı ya da 1 D İ D E B A N P tutulmayan orucu sonra 2 E T İ Y O L O J İ T E N dan dinsel kurallara uy 3 Ş A M A R 4 T İ L A M N A gun olarak yerine getir 5 İ Ç E N EME K me. 5/ Uğurlu sayılan 6 B A N T L E T O şey... Kısık sesli küçük 7 A Ğ A S E T T keman. 6/ Utanç duy 8 N A N S U K T E ma... Orta Afrika’da bü 9 N E O E R İ K yükbaş hayvanlarda görülen uyku hastalığı. 7/ Cilve... “ dediğin demir kale / Ya alınır ya alınmaz” (Karacaoğlan). 8/ Halojenler grubunun dördüncü ametali olan yalın cisim... Çocuğun eğitim ve öğretimiyle ilgili erkek bakıcı. 9/ Sarma tekniğiyle yapılan bir tür işleme. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yaşlı ve zayıf kimse. 2/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Osmanlılar döneminde vergi ve haraç vermeyen Müslüman ahali. 3/ Durgun su... Briçte roberi oluşturan iki bölümden her biri. 4/ Memelilerde asalak olarak yaşayan ipsi solucan... Tantal elementinin simgesi. 5/ Kokmuş hayvan ölüsü... Doğu Karadeniz yöresine özgü ipek başörtüsü. 6/ Çabuk davranan, çevik... Meriç Irmağı deltasında, birçok kuş türünü barındıran ve “tabiatı koruma alanı” kapsamına alınan bir göl. 7/ Yinelenen dize. 8/ Yol kontrol ve bakımı için demiryollarında kullanılan küçük araba... Bir nota. 9/ Hindu inanışında, Tanrısal bir varlığın dünyadaki bir kötülüğe karşı koymak üzere insan ya da hayvan bedenine bürünmesi. SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle