05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 NİSAN 2008 PERŞEMBE 4 HABERLER Kapatma davasını kınama deklarasyonu yayımlanması önerisinin AKP’den geldiği ortaya çıktı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Şu ‘301’ Mavrası... Sorunların olması, tartışmaların alevlenmesi, her toplumda olağan olaylardandır. Bir toplumun geri kalmışlığı, sorunlarının ya da tartışmalarının çokluğuyla ilgili değildir. Ama bir toplum eğer başka toplumların geride bıraktığı konuları evire çevire yeniden tartışmak zorunda kalıyorsa, onun geri kalmışlığından söz edebiliriz. Tabii bunlara bir de tartışma konularının dışarıdan saptanıp dayatılmasını eklemek mümkün. Türkiye’de uzun süredir tartışılan Ceza Yasası’nın 301. maddesi bu olgunun en güzel örneği. Her şeyden önce, Ceza Yasası maddelerinin düşünce özgürlüğünü kısıtlayacak biçimde kaleme alınmış olması, artık çağdaş demokrasilerde rastlanmayan bir olgu. Ama Türkiye hâlâ bu kısırdöngüden çıkabilmiş değil. AB’ye uyum için yeni yasalar hazırlanırken siyaset bilimcisi bir dostum: Yahu bunlar yasa yapma tekniğinden bile bihaberdirler, bir yerden iktibas etsinler, diyerek işbaşında bulunan iktidarın halipür melalini alaycı bir ifadeyle dile getiriyordu. Ne yazık ki, haklı çıktı. Yeni yapılan Ceza Yasası, birçok sakıncayı da getirdi ve istenen amaç hasıl olmadı. ??? Yeni yapılan yasa, düşünce özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırayım derken yenileri koyuyorsa, bu bir çağdışılıktır. Ve eğer bu yasanın sakıncalı olduğu ileri sürülen maddesi, toplumun iç dinamikleriyle değişmiyor da, dıştan gelen baskılarla değiştirilmek isteniyorsa bu da başka bir çağdışılıktır. Doğrusu, yeni Ceza Yasası’nın 301. maddesindeki değişikliğin, AB Komisyon Başkanı’nın ülkemizi ziyareti öncesinde, “Peki, abi emrin olur! Bak değiştiriyoruz” diye apar topar parlamentoya sevk edilmesi hem bir çağdışılıktır, hem de “Türklüğü ya da Türkiye Cumhuriyeti”ni aşağılamaktır; tıpkı Öcalan’ın yargılanması sırasında, daha önce yapılması gereken, mahkemenin kompozisyonunun değiştirilmesi ve askeri hâkimlerin çıkarılması olayı ya da Erdoğan’ın baskısıyla geçirilmek istenen, ama son anda Avrupa’nın dayatmasıyla değiştirilen zina maddesinde olduğu gibi... Değişikliğin özüne gelince: Doğrusu o konunun ayrıntısına girmenin pek fazla anlamı olduğunu sanmıyorum. Yalnızca dava açma yetkisinin (o konuda henüz net değil ve nasıl bir çözüme ulaşılacağı da bilinmiyor ya) Cumhurbaşkanlığı’na verilmesinin, sistemin özü ile pek bağdaşmadığını söylemek isterim. Hoş sistemin özünün ne olduğu da artık belli değildir, hele hele iktidarın gücünü ellerinde tutanların neyi amaçladıkları hiç mi hiç belli değildir. ??? Madde değişikliğinin içeriği önemli değildir. Önemli olan Türkiye’de yasama, yürütme ve yargıya, hatta bunların da ötesinde kamuoyuna egemen olan zihniyetin değişmesidir. Burada hep belirtmeye çalışıldı. Bir ülkede demokrasinin ölçütü yalnızca o ülkenin anayasası veya yasaları değil ama o ülkede egemen olan zihniyettir aynı zamanda. Başka bir deyişle, bu ülkedeki anayasa ve yasaları alıp çağdaş demokratik bir ülkede yürürlüğe koysanız, uygulama bizdekinden çok daha demokratik olacaktır. Nitekim ceza yasalarımızın kimi maddelerinin uygulamaları, bizim normal dediğimiz ama ne kadar normal olduğu kuşkulu dönemler ile “ara dönemler” arasında, uygulamada değişiklik göstermektedir. Türkiye’de eski Ceza Yasası’nın 159. maddesinde var olan bir hükmün tekrarıdır Ceza Yasası 301. maddesi; buna gereksiz bir ek olarak “Türklüğü, Cumhuriyeti aşağılamak” da katılmıştır. Şimdi sözcükleri değiştirerek bu sakıncalar giderilmeye çalışılmaktadır. Oysa giderilecek olan sakınca, zihniyettedir. Kamuoyunun, yasamanın, yürütmenin ve yargının zihniyeti değişmedikçe, yapılacak her değişiklik nafiledir. Türkiye’de yasaları yapanların, yorumlayanların ve uygulayanların düşünce tarzı demokratikleşmedikçe, en iyi düzenlenmiş maddeler bile demokrasiyi getirmeyecektir. AB baskısını Erdoğan istemiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne (AKPM) iktidar partisi hakkındaki kapatma davasını kınama deklarasyonu yayımlaması önerisinin AKP’den geldiği ortaya çıktı. AKPM Başkanı Luiz Maria de Puig teklifin Türk heyetinden geldiğini belirtirken CHP ve MHP’li kurul üyeleri AKPM’ye herhangi bir başvuru yapıldığından haberdar olmadıklarını açıkladılar. Geriye ise sadece AKP’li kurul üyeleri kaldı. Kapatma davası ile ilgili olarak AB kurumlarıyla temas kurulması kararının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı toplantıda alındığı öğrenildi. AKPM Türkiye’de açılmış bir parti kapatma davasıyla ilgili olarak ilk kez bir bildiri yayımlamaya hazırlanıyor. AKPM Başkanı De Puig, NTV’ye yaptığı açıklamada, bildiriyi yayımlamaları için kendilerinden talepte bulunulduğunu söyledi. Puig, “Bilmenizi isterim ki, bu talep Türk heyetinden geldi. Hatta heyete göre, Türk Parlamentosu Başkanı bizi resmi olarak Ankara’ya davet edecek. Çünkü, sadece bir siyasi partiyle ikili bir konu olsa kabul et ? AKP’nin kapatılması davası ile ilgili olarak AB kurumlarıyla temas kurulması kararının Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı toplantıda alındığı öğrenildi. Aynı toplantıda çalışmanın milletvekilleri ve AB ile yakın ilişki içinde olan AKP’liler tarafından yürütülmesi kararlaştırıldı. mezdik. Başka durumlarda da siyasi partilere karşı kapatma davaları açılmış ama, o durumlarda bizden böyle bir eylemde bulunmamız istenmedi” dedi. AKP milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ise Başkan Puig ile görüştüğünü ama bir talepte bulunmadığını iddia etti. Çavuşoğlu, “Bu konu daha önce başkanlık divanında görüşülmüş. Deklarasyon değil ortak bildiri gibi bir şey olması konusunda karar alınmış ve Genel Sekreter görevlendirilmiş. Hatta heyetin Türkiye’ye bir ziyareti de gündeme gelmiş” dedi. letvekili Deniz Bölükbaşı da “AKP, kapatma davasına AB’den tepki toplamak için kapı kapı dolaşmaya başlamıştır, buna başka söyleyecek hiçbir şey yok” dedi. MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı AKPM Başkanı’na, Türk parlamento heyetinin AKP’li üyelerinin istemi doğrultusunda açıklama yaptırılmasının tam bir “skandal” olduğunu söyledi. AB’nin davaya olan ilgisinin arkasında ise AKP’nin yaptığı girişimler de bulunuyor. Alınan bilgiye göre, Başbakan Erdoğan, davanın açılmasından hemen sonraki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında, Avrupa nezdinde girişim başlatılması için milletvekilleri ve MKYK üyelerinin görüşlerini aldı. Olumlu görüş çıkması üzerine, AB kurumları nezninde partililer ve milletvekilleri aracılığıyla geniş bir girişim başlatılması kararı alındı. Bazı milletvekillerinin Dışişleri Bakanlığı’nın da ‘Bakalım dedim’ De Puig, bildiriyle ilgili talebe muhalefet partisi temsilcilerinin destek verip vermediğine ilişkin olarak ise Türk heyetinden bir kişiyle konuşup tüm siyasi partilerin aynı görüşte olup olmadığını sorduğunu ifade etti. Puig, “Dava hakkında diğer Avrupa kurumlarının görüş belirttiğini, Avrupa Konseyi ve benim neden görüş belirtmediğimi sordular. Ben de ‘bakalım’ dedim ve konuyu Başkanlık Divanı’ndaki meslektaşlara sordum. Girişim başlattık ve 23 gün içinde tüm Parlamenterler Meclisi’ni temsil edeceğini düşündüğüm bir bildiri yayımlayacağız” dedi. AKPM’deki Türk heyetin başkanı, Muhalefet: Haberimiz yok AKPM’deki Türk heyetinin CHP’li üyesi Birgen Keleş ise deklarasyon yayımlanması talebinden ne kendilerinin ne de MHP’li üyelerin haberdar olduklarını açıkladı. Keleş, “Ya başkan yalan söylüyor ya da farklı bir durum var. Olayın kendisini desteklememiz kesinlikle söz konusu değildir” değerlendirmesini yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen de, “Bu durumdan utanç duyuyoruz” dedi. MHP Ankara Mil devreye girmesini istemesi üzerine, Erdoğan ve bazı bakanların “Biz bu işi Dışişleri Bakanlığı’na yaptıramayız. Yaptırsak bile istediğimiz sonucu alamayız” diyerek karşı görüş dile getirdiği öğrenildi. Çalışmanın milletvekilleri ve AB ile yakın ilişki içinde olan AKP’liler tarafından yürütülmesi kararlaştırıldı. Bunun üzerine, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso Türkiye’ye gelmeden önce, AKP’li bir heyet Brüksel’e gitti. Heyet komisyon yetkilileri ile görüşerek “Türkiye’ye bu konuda yapılacak baskı sonuç verir. Aynı zamanda da AB üyeliğine ilişkin Türkiye’ye yönelik mesajlar olmalı ki, bu sıkıntıyı daha rahat aşabilelim” mesajı verdiler. Barroso da mesajlarını bu görüşmenin ardından netleştirdi. Ancak daha sonra gerek Dışişleri Bakanlığı gerekse Türkiye’nin AB nezdindeki temsilciliği ile yapılan temaslar sonucu Barroso, Ankara temaslarına ilişkin ortaya koyduğu çerçeveyi yumuşatma çabası içine girdi. Ancak mesajlarının özünü korudu. Barroso’nun temaslarının ardından, AKP’li milletvekilleri AKPM nezdindeki çalışmalarını yoğunlaştırdı. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN TASLAK TAMAMLANDI Öğrencilere PKK’li suçlaması ? Müdahil avukatlar, solcu öğrencilere yüklenmeye çalışılan suçlamaların gerek savcılık soruşturmasında, gerek poliste doğrulanamadığına dikkat çekti. GÜRSU KUNT Kapatmaya ‘özgürlük’ makyajı ? AKP yönetimi, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak düzenlemenin de içinde yer alacağı anayasa paketi taslağını tamamladı. EMİNE KAPLAN asirmen?cumhuriyet.com.tr TARİH ANLAŞMAZLIĞI SÜRÜYOR Kutlu Doğum’a 10 YTL bilet ücreti ZEYNEP ŞAHİN ANTALYA Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi’nde çıkan olaylarda tutuklu sayısı, 10’u solcu öğrenci, 8’i de olaya dışarıdan karışan ülkücüler olmak üzere 18’e yükseldi. Müdahil avukatlar, solcu öğrencilerin PKK sempatizanı olmakla suçlandığına, ancak savcılık soruşturmasında ve poliste bu yönde bir ifade alınmadığına dikkat çekti. Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi’nde çıkan olaylarla ilgili olarak, öğrenciler, velileri ve müdahil avukatlar değerlendirme yaptı. Avukat Münip Ermiş, solcu öğrencilerin PKK sempatizanı olmakla suçlandığını anımsatarak “Ancak soruşturma sırasında bu yönde bir ifade alınmadı” dedi. Ermiş, olayın planlı bir eylem olduğunu da belirterek “Ülkü ocaklarından kalkan otobüslerle geldikleri kendi ifadelerinde de var” diye konuştu. Avukat Nusret Gürgöz ise yeni saldırı uyarısında bulundu. Avukat Vahap Kuzu da “PKK bayrağı asıldı gibi söylemler bilinçli kampanyalardır. Saldırganların hiçbiri bunu doğrulamadı” dedi. Öğrenci İzzet Günay ve Sercan Ahmet Arslan ise polisin öğrencilerin değil, saldırganların güvenliğini sağladığını savundu. Öğrenciler, ülkücülerin yerleşkeye bıçak, satır ve silahla geldiğine dikkat çekti. Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu, dinci basın tarafından hedef alınan Rektör Mustafa Akaydın’a destek açıklaması yaptı. Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesi ise soruşturmayla ilgili belge niteliğinde olan, olaya ve kişilere yönelik sesli ve görüntülü yayınların önlenmesini kararlaştırdı. [email protected] Ortak istihbaratta uzlaşı Türkiye ile İran arasındaki işbirliğinin uyuşturucu, insan ve hayvan kaçakçılığı ile silah kaçakçılığı konularında yapılması öngörülüyor MAHMUT GÜRER ANKARA Türkiye ile İran arasındaki Yüksek Güvenlik Konseyi toplantısı sürüyor. Toplantıda taraflar arasında terör örgütleri PKK ve PJAK konusunda istihbarat işbirliği yapılması konusunda mutabakat sağlandığı belirtilirken İran’ın Irak’ın kuzeyindeki örgüt unsurlarına ortak operasyon yapılması konusunda ciddi çaba sarf ettiği belirtiliyor. Toplantıda Türk tarafına İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş başkanlık ederken Dışişleri Bakanlığı’ndan konuyla ilgili çok sayıda diplomat ve askeri yetkili de hazır bulundu. İran tarafı ise İçişleri Bakan Yardımcısı Abbas Muhtac tarafından temsil edildi. Edinilen bilgilere göre, İran tarafından gündeme getirilen “istihbarat işbirliği” konusunda ilk olarak Dışişleri bakanlıkları arasında ve her iki ülkede bulunan askeri ataşelikler kullanılarak sürekli bir iletişim trafiği oluşturulması öngörüldü. İstihbarat işbirliğinin PKK ve PJAK’ın temel geçim kaynakları olan, uyuşturucu, insan ve hayvan kaçakçılığı ile özellikle İran tarafından Türkiye’ye silah kaçırılması konularının öne çıkarılarak yapılması öngörüldü. Cuma günü bitmesi planlanan toplantının ardından iki ülke arasında 4 ya da 5 maddeden oluşan ve terorizmle mücadeleye ilişkin unsurlar içeren güvenlik ve işbirliği anlaşmasının imzalanması bekleniyor. ANKARA AKP’nin ısrarla 23 Nisan’la paralel götürdüğü “Kutlu Doğum Haftası”nın tarihi konusunda, hükümetin idaresindeki kurumların da “kafası karışık”. Başbakanlık BasınYayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BAYEM) tarihleri 16 22 Nisan, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ise 14 20 Nisan olarak duyuruyor, bazı özel kuruluşlar ise 18 Nisan’da kutluyor. Ankara’daki bir Kutlu Doğum etkinliği için kişi başı 10 YTL karşılığı bilet satılıyor. Kutlu Doğum Haftası, AKP ile birlikte her yıl özellikle nisan ayı ortasına denk getiriliyor ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na alternatif etkinliklere sahne oluyor. İlahiyatçılar ise kutlamaların her yıl aynı döneme denk getirilmesinin yanlışlığına ve bunun “siyasi bir tercih” olduğuna, zamanın her yıl değişmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Ankara’da yarın düzenlenecek bir programın afişinde 18 Nisan “Peygamber’in yeryüzünü şereflendirdiği gün” olarak belirtiliyor. Söz konusu etkinliğe ilişkin başka iki nokta ise ayrıca dikkat çekiyor. Kutlu Doğum programı aracılığıyla yurttaşlardan para toplanıyor. Programın biletleri, kişi başı 10 YTL’ye satılıyor. Toplam 4 bilet satış noktası arasında ise bir kuruyemişçi zinciri ile iki süpermarket zinciri bulunuyor. Özel Simetri Dershanesi de bilet satın alınabilecek yerler arasında yer alıyor. YÖK Başkanı, ‘terk edilmiş durumda olan’ ilahiyat fakültelerinde kontenjan arttıracaklarını söyledi Özcan’ın aklı fikri ilahiyatlarda ANKARA (Cumhuriyet Bü Üniversiteye kamera Üniversitelerde güvenliğin gili çalışmaların sürdüğünü rosu) YÖK Başkanı Prof. Yu sağlanması için çalışıldığını söyleyen YÖK Başkanı söyledi. Özcan, “İngiliz mosuf Ziya Özcan, ilahiyat faküldeli” olarak adlandırılan yeÖzcan, “Üniversitelere kamera sistemi koymak telerinde kontenjanları arttıracakni sistemin iyi olduğunu ifalarını söyledi. Özcan, “İlahiyat istiyoruz ki üniversiteler de otokontrol yapsınlar” dedi. de ederek “Kulağa hoş gelilar son yıllarda neredeyse terk yor. İnsanların sadece beşsi olduğunuz vakıf” sözleri üzerine Özedilmiş durumda. O kadar azaltılmış can, “Hiç alakası yok” dedi. altı konudan imtihana girmesi, üç alanki neredeyse bu okullarda öğrencilerÜniversitelerde güvenliğin sağlanma da aldıkları puanla üniversiteye müraden çok hoca var. Bu da kaynakların sına yönelik bir soru üzerine Özcan şöy caat etmeleri hoş bir şey” dedi. israf edilmesi gibi bir şey” dedi. Akdeniz Üniversitesi’ndeki olayları da le konuştu: “Bir önlem paketi üzerinÖzcan, YÖK Genel Kurulu toplantısın de çalışıyoruz. Kolluk güçleriyle üni değerlendiren YÖK Başkanı Özcan, “O da “İstanbul Şehir” ve “Batı Anado versite idarecilerinin arasındaki ileti mesele henüz doğru düzgün analiz edilu” isimli iki vakıf üniversitesi ve bir şimi hızlandırmaya çalışıyoruz. Üni lip incelenmedi. Vali başka türlü şeymeslek yüksekokulu kurulmasını görüş versitelere kamera sistemi koymak is ler söylüyor, Sayın rektörümüz başka tüklerini söyledi. “İstanbul Şehir Üni tiyoruz ki üniversiteler de kendi ken şeyler söylüyor. Onun için biraz bekversitesi” ile bir meslek yüksekokulu ku dilerini otokontrol yapsınlar.” leyelim” diye konuştu. rulmasını onayladıklarını belirten Özcan, Genel kurulda 23 fakültenin dekan ata“Batı Anadolu Üniversitesi” teklifinde ÖSS yerine yeni sistem ması gerçekleştirilirken, üniversitelerin, bazı eksiklikler çıktığını ifade etti. GaÖzcan, ÖSS sistemine de değinerek 1819 Haziran’da rektörlük seçimlerini zetecilerin “Batı Anadolu, sizin de üye yerine getirilecek üç aşamalı sistemle il gerçekleştirmeleri kararlaştırıldı. YÖK Başkanı Özcan, genel kurula verilen arada soruları yanıtladı. ANKARA AKP yönetimi, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak düzenlemenin de içinde yer alacağı anayasa paketi taslağını tamamladı. Pakette, siyasi partilerin kapatılmasının Venedik kriterlerine bağlanması, çocuk hakları, kadınerkek eşitliği, Türkiye milletvekilliği ve kamu denetçiliği gibi düzenlemelerin de yer alması kesinleşti. AKP’nin siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak anayasa değişikliği için bir süredir yürüttüğü çalışmalarda sona gelindi. Sadece siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili anayasa değişikliğinden vazgeçen AKP yönetimi, 12 ve 40 maddelik iki ayrı paket hazırladı. Taslaklar, Başbakan Tayyip Erdoğan’a sunulacak. Pakette yer alması netleşen düzenlemeler ise şöyle: Siyasi partilerin kapatılması: Siyasi partilerin kapatılmasında Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’nun siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili belirlediği ilkeler esas alınacak. Buna göre, “şiddet ve terör”ü benimseyen, doğrudan ya da dolaylı olarak destekleyen partiler kapatılabilecek. Çocuk hakları: Her çocuk, kendi iyiliği için gereken himaye ve bakımdan yararlanma hakkına sahiptir. Çocuklar görüşlerini serbestçe açıklayabilir ve bu görüşleri kendilerini ilgilendiren konularda, yaşlarına ve olgunluklarına göre dikkate alınır. Kamu veya özel kurum ve kuruluşlarca çocuklarla ilgili olarak yapılan eylem ve işlemlerde çocuğun azami iyiliği gözetilir. Türkiye milletvekilliği: TBMM, genel oyla seçilen 550 milletvekilinden oluşur. Milletvekillerinden 450’si yasadaki esaslara göre belirlenen seçim çevrelerinden seçilir. 100 milletvekili ise siyasi partilerin ülke seçim çevresi için düzenleyeceği listelerden nispi temsil esasına göre seçilir. Kadınerkek eşitliği: Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrım gözetilmeksizin yasa önünde eşittir. Kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olması esastır. Devlet, kadınların ve erkeklerin her alanda eşit haklara sahip olması için kanuni ve idari düzenlemeler dahil gereken tüm önlemleri alır. Ancak, kanun önünde eşitlik ilkesi özelliği nedeniyle belirli bir cinsiyet için diğerinden farklı olarak yasal ve idari düzenlemeler yapılmasını engellemez. Kamu denetçiliği: Kişilerin kamu yetkisinin kullanılmasından doğan şikâyet ve taleplerini incelemek üzere kamu denetçiliği kurulabilir. Kamu denetçisi, incelemelerine ilişkin hazırlayacağı yıllık raporlarını TBMM’ye sunar. Kamu denetçisinin görev ve yetkileri yasayla düzenlenir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle