05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 NİSAN 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türkiye’nin dört bir yanından öğrencileri buluşturan ‘Çevre Konvansiyonu’ 1213 Nisan tarihleri arasında yapıldı 3 MEDYA NOTU EMRE KONGAR Gençler çevre için söz verdi EVRİM KAYA ‘Hasta Olmak’ ve Medya Sevgili okurlarım bugün size aynı sözcüğün ya da aynı deyimin, zaman içinde nasıl anlam değiştirdiğine ilişkin bir örnek vermek istiyorum. Sözcük “Hastalık”, deyim ise “Hasta olmak”. ??? Biliyorsunuz “Hastalık” kötü bir durumu belirtir. Biri eğer “Hasta” diye niteleniyorsa, onun sağlığı hakkında olumsuz bir izlenim edinirsiniz. Tabii “Hasta olmak” da aynı biçimde, sağlıklı olmama halini belirtir. Bizim gençliğimizde, örneğin kızılan yazarlar için “Beni hasta ediyor” denirdi. Bu olumsuzluk ifade eden deyimin çeşitlemeleri arasında “Ona hasta oluyorum” da vardı. ??? Tabii o zamanlar “Hastayım” sözcüğü, özel bir deyim olarak, argo konuşmada yine bir patolojik durumu belirten “aşırı sevmek” anlamında, olumlu olarak da kullanılırdı: Örneğin çok sevilen bir şarkıcı için “Onun hastasıyım” denilirdi. ??? Daha sonraları, gençler arasındaki argo kullanımda, “Hastayım” sözcüğünden türetilen olumlu anlamdaki “Onun hastasıyım” deyimi “Ona hasta oluyorum” biçimine de dönüştü. Böylece bir zamanlar olumsuz bir ifade olan “Ona hasta oluyorum” deyimi, tümüyle zıt bir anlam kazanarak, “Onu çok seviyorum” demenin bir başka biçimi oldu. ??? Ben bu değişimi öğrencilerimle konuşurken öğrendim. Bir öğrencim, dersten sonra kantindeki sohbetlerimizden birinde, “Hocam bizim arkadaşlar size hasta oluyorlar” deyiverdi. Ben de olanca saflığım ve hoşgörümle, “Hayrola, ne suç işlemişim, ne yapmışım da onları kızdırmışım” diye sordum. Verdiği yanıttan anladım ki, beni yermek için değil, övmek için kullanıyormuş “Hasta oluyorlar” deyimini. Aslında beni çok sevdiklerini belirtmek istiyormuş. ??? Şimdi (okurlarımın bağışlamasını dileyerek) bu argo deyimlerin yerli yerinde nasıl kullanıldıklarına ilişkin bir iki örnek vereyim: Sevgili okurlarım, bu medya genel olarak, insanları “hasta ediyor”. Yaydıkları “dezenformasyon”, resmen mide bulandırıyor. Bazı yazarlar ise resmen “hasta”, “ruh hastası”: Kin ve nefret kusuyor, yalan haberle besleniyorlar. Görevini kötüye kullanan bazı memurlar tarafından kasıtlı olarak sızdırılan gizli ve açıklanması yasak olan kimi bilgileri, üstelik saptırarak, meslektaşlarını karalamak için kullanıyorlar. Böylece rejimin altını oymak isteyen bazı siyasal güçler, tarikat ve cemaatlerle işbirliği halinde, sadece meslek ilkelerini değil, aynı zamanda insan haklarını ve hukuku da ihlal ediyorlar. Ama tabii medyada dürüst yöneticiler ve değerli yazarlar da var. Bazı okurlar, örneğin Milliyet’te Melih Aşık, Hürriyet’te Özdemir İnce gibi yazarların “hastası”. Onları okumadan edemiyorlar. Bilmem anlatabildim mi? [email protected]; www.kongar.org İstanbul Özel Çevre Okulları’nın 10. yıl etkinlikleri kapsamında Türkiye’nin dört bir yanından öğrencileri buluşturan “Çevre Konvansiyonu” 1213 Nisan tarihleri arasında yapıldı. Projeleriyle umut veren öğrenciler, yayımladıkları “Çevre Deklarasyonu”nda da “Dünyanın geleceği adına çaba göstereceklerine ve çevre için projeler üreteceklerine” söz verdiler. 13 ilden 39 okul 60 projeyle katıldı Konvansiyona güneş enerjisinden soğutma sisteminin mucidi ünlü bilim adamı Dr. Ahmet Lokurlu ve İsveç Lund Üniversitesi YMPGenç Liderler Programı ve GEYCKüresel Çevre Gençlik Konvansiyonu Koordinatörü Birgitta Norden de katıldı. “Sürdürülebilir gelişme” temasıyla; su, enerji ve kentleşme kategorilerinde projelerin yarıştığı konvansiyonda, iki gün boyunca 13 ilden 39 okul, hazırladıkları 60 projeyi ziyaretçilerle paylaştı. Konvansiyonun açılışını yapan Birgitta Norden, küresel felaketlere “Dur!” diyebilecek nesiller yetiştirmeyi hedeflediklerini söyledi. Dr. Lokurlu ise insan vücut Ürettikleri projelerle umut vaad eden öğrenciler, yayımladıkları “Çevre Deklarasyonu”nda da “Dünyanın geleceği adına çaba göstereceklerine ve çevre için projeler üreteceklerine” söz verdiler. sıcaklığı ile dünya ısısının artması arasında bir benzerlik kurarak “Vücut sıcaklığımızın 23 derece artması halinde ateşler içinde hastalanırız. Dünya ısısı da ortalama 2 derece arttı. Gezegenimiz ateşler içinde ve ne yazık ki çok hasta, bir şeyler yapmazsak onu kaybedeceğiz” dedi. Öğrenciler konvansiyonun ilk gününde beraberlerinde getirdikleri portakal, limon, nar, sedir, kızılçam fidanlarını, fidan seremonisiyle Çevre Okulları yerleşkesine dikti, can suyu verdi. Konvansiyonun sonunda 17 kişiden oluşan jüri, kazananları belirledi. Buna göre su, kentleşme ve enerji kategorisinde birinci olan projeler şöyle sıralandı: İlhan Kılıçözlü Fen Lisesi. Kentleşme: Katı atıkların toplanması, halkın bilinçlendirilmesi ve belediyeyle işbirliği yaparak bu konuda bir birim kurulmasını amaçlayan “Sakarya Katı Atık Timi” projesiyle Sakarya Fen Lisesi. Enerji: Daha az enerjiyle daha çok alanı aydınlatmayı ve küresel ısınmaya dur demeyi amaçlayan “Aydınlıklar İçinde Sağlıklı Bir Geleceğe” projesiyle Adıyaman Fen Lisesi. Birinci olan projeler Su: Bir süre önce kuruyan Kırşehir Seyfe Gölü’nü yeniden kuş cenneti haline getirmeyi amaçlayan “Yaşanabilir Bir Dünya İçin Elele” projesiyle Prof. Dr. Konvansiyonda birinci olan öğrencilere 3 bin YTL para ödülü, ikincilere ve üçüncülere ise projelerinde kullanmak üzere laptop ve fotoğraf makinesi hediye edildi. AKP’Lİ BELEDİYENİN RANTI UĞRUNA YIKILIYOR Olimpik yüzme havuzu ranta kurban ediliyor GÜRSU KUNT ANTALYA Antalya’da olimpik yüzme havuzu inşaatı, olimpik ranta dönüştü. Havuz için ilk harç 20 yıl önce döküldü ancak ödenek gelmediği için bina çürümeye terk edildi, ardından da yıkıldı. Sonra yeniden yapılan havuz şimdi de AKP’li belediyenin rantı uğruna yıkılıyor. 20 yılda iki kez yapılıp yıkılan yer için 12 trilyon liradan fazla harcandı. Antalya’da Yüzüncü Yıl Spor Tesisi içindeki yüzme havuzunun inşaatına 1998’de başlandı. İlk temel atıldığında doğan çocuklar, bugün üniversiteyi bitirip iş yaşamına atıldı. Ancak kentin halen Akdeniz Üniversitesi Yerleşkesi içinde bulunan havuz dışında tek bir yüzme havuzu bulunmuyor. Yarışlara hazırlanacak gençler de çok zaman otel havuzlarının yolunu tutmak zorunda kalıyor. Bunu yapamayanlar ise yüzme yarışlarına kara çalışmalarıyla hazırlanıyor. CHP Merkez İlçe Başkanı Yıldıray Sapan, havuzun önce çürük olduğu gerekçesiyle, şimdi de rant adına yıkıldığını belirterek “Olan devletin, halkın, Antalyalıların harcadığı 12 trilyona oldu. Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in ranta kurban verdiği havuz için trilyonlar havaya savruldu” dedi. Sapan, havuzdan sonra aynı alan içinde bulunan Dilek Sabancı Spor Salonu’nun da yıkılacağını anımsattı. KATIRCIOĞLU’NUN 9. KİTABI ÇIKTI Ünlüler Okulname’de Haber Merkezi Meslekte 54. yılına giren tanınmış gazeteciyazar Doğan Katırcıoğlu, “OkulnameÖğrenci Defteri” adlı kitabını yayımladı. Daha önceki sekiz kitabında genellikle polisadliye muhabirliği döneminde başından geçen birbirinden ilginç olayları anlatan Katırcıoğlu, bu kez de öğrenim yıllarını yazdı. Başta, İstanbul Erkek Lisesi (İEL) olmak üzere okullarını, ünlü öğretmenlerini, unutulmaz okul arkadaşlarını, çoğu kahkahalar attıran, kimiyse gözleri buğulandıran okul anılarını ölümsüzleştirdi. Kitapta en dikkat çekici olaylardan biri, “İstanbul Erkek Lisesi’nde Arapça Dersi” başlıklı bölümde yer alıyor. Dil Devrimi’nin yapıldığı yıllarda Arapça dersinin sürdürülmesine tepki gösteren onuncu sınıf öğrencilerinden biri, Arapça öğretmeninin sandalyesine iğne koyar. Öğrenciler, tüm baskılara karşın, arkadaşlarını ele vermezler. Ve topluca okuldan uzaklaştırılırlar. Aralarından üç temsilci seçip dönemin başbakanı İsmet İnönü’ye başvururlar. İsmet Paşa, “Muallimlerinin altına iğne koyanlarla benim işim olmaz. Şimdi gidin. Hangi taş büyükse başınızı ona vurun!” diyerek öğrencilere sahip çıkmaz. Söz konusu öğrenci heyetinin başkanı, daha sonraki yılların ünlü dışişleri bakanı olacak İhsan Sabri Çağlayangil’dir. Kitapta bu tarihi olayla birlikte, Reşat Nuri Güntekin’in, küçük Doğan’ı (Katırcıoğlu) sınıfta sorguya çekmesinden, bir grup İEL öğrencisinin okulu kırarken dönemin ünlü gazetesi Yeni Sabah’a manşet olmasına kadar birçok ilginç anı yer alıyor. Cem Ofset kalitesiyle basılan kitap, Doğan Katırcıoğlu’nun kendi yayını. Tüm büyük kitapçılardan ulaşılabilir. (0 212 528 18 24 0 212 519 38 08). C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle