05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 NİSAN 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Ne üretim, ne tüketim, ne stoklar ne de küresel ısınma. ‘Köpek balığı’ fonları ‘kıtlığa’ oynayarak, zararlarını kapatıyor Pirince de hücum ettiler irinç kontratları, büyük fonların akınına uğrayınca, fiyatlardaki yüzde 100’u bulan artışlar, borsalardan ağzı yanan hedge fonlarına ilaç gibi geldi. IMF’nin Dünya Ekonomisine Bakışı IMF geçen hafta sonunda Dünya Ekonomisi 2008 Görünümü raporunu yayımladı. IMF’nin 2008 ve 2009 için yeniden gözden geçirdiği büyüme rakamlarının “piyasa tahminlerine” görece daha kötümser olacağı biliniyordu. Ancak IMF’nin Nisan 2008 raporu sadece “kötümser” rakamlar öne sürmekle kalmamış, aynı zamanda neredeyse son otuz yıldır savunmakta olduğu iktisat politikalarına da “yenilikler” getirmişti. Önce IMF’nin 2008 ve 2009’a ilişkin büyüme tahminlerini hatırlayalım: IMF uzmanlarına göre dünya ekonomisinin büyüme hızı 3.7 oranına gerileyecektir. Büyüme temposundaki yavaşlama 2009’da da sürecek ve yüzde 3.8 düzeyinde kalacaktır. Dünya ekonomisi 2006’da yüzde 5.0, 2007’de de yüzde 4.9 oranında büyümüştü. 2008’e ilişkin IMF’nin daha önceden yapmış olduğu tahminler de dünya ekonomisinin büyüme hızını yüzde 4.2 olarak veriyordu. IMF, küresel ekonomideki durgunluğun en şiddetli olarak Amerikan ekonomisini etkileyeceğini tahmin etmektedir. ABD ekonomisinin 2007’deki büyüme hızı sadece yüzde 2.2 idi. IMF tahminlerinde ABD için 2008 ve 2009’un büyüme hızları yüzde 0.5 ve 0.6 olarak verilmektedir. Dolayısıyla, Amerikan ekonomisindeki durgunluğun 2008’in ilkyarısıyla sınırlı kalmayacağı, 2008’in bütününü ve 2009’un da en azından ilkyarısını kapsayacağı öne sürülmektedir. IMF’nin bu son öngörüsü Amerika’nın 2008’in ikinci yarısında krizden çıkacağına “inanan” (daha doğrusu inanmak isteyen) “piyasaları” derinden etkilemiş gözükmektedir. Dahası, IMF sadece “kötümser” veriler yayımlamakla kalmamış, bir de raporun 4. sayfasından başlayarak “Ağustos 2007’de baş gösteren finansal krizin (1930’lardaki) Büyük Buhran’dan bu yana karşılaşılan en büyük finansal şok” olduğu değerlendirmesini yapmıştır. Her şeyin “yolunda gittiği” ve piyasanın sürekli bir gelişme evresi içinde olduğu böylesi bir dönemde birdenbire her şeyin tepetaklak olması, piyasa güçlerine neredeyse tanrısal bir güç atfeden neoliberal muhafazakâr ideologlar için anlaşılamaz bir durum olarak nitelendirilmektedir. Gerçekten daha bir sene öncesinde IMF gene nisan ayında yayımlamış olduğu 2007 Raporu’nda bakın ne tahmin etmişti: “Küresel ekonomi 2007 ve 2008’de de güçlü büyüme eğilimini sürdürecektir. Hatta mevcut koşullardan en son 2006 yılı için yapmış olduğumuz risk uyarılarının artık önemini yitirmekte olduğu söylenebilir...” (IMF, 2007 World Economic Outlook). IMF, geçen sene büyük bir coşku ile büyüme hızının güçlenerek sürdürüleceği öngörülerinde bulunurken bu iyimser savlarını “dünya ticaret hacminin 2006’da yüzde 9.6 genişlemesine ve yükselen piyasa ekonomilerine akan özel portföy yatırımlarının 256 milyar dolara; bu ülkelerdeki döviz rezervlerinin de 738 milyar dolara yükselmesine” dayandırmaktaydı. Kısacası 2006 ve 2007’nin başında küresel piyasalardaki coşku, IMF’nin ve tüm piyasa “oyuncularının” başını döndürmüştü. Ancak, aslında 2007’nin Ağustos’undan başlayarak tüm küresel ekonomiyi tehdit eden ve “Büyük Buhran’dan bu yana en şiddetli kriz” olarak nitelendirilecek olan mevcut finansal krizin temelinde doğrudan doğruya küresel finans piyasalarında gözlenen bu coşku dolu aşırı genişleme yatmaktaydı. “Daha fazla risk, daha fazla kazanç” şiarlarıyla, finans sermayesi sürekli olarak yeni finansal varlıklar geliştirmeye çalışırken bilançolarını en riskli alanlara değin korumasız genişletiyor ve “nasıl olsa sistem bizim iflas etmemizi göze alamaz” inancıyla sürekli olarak bir balon köpüğünü andırır biçimde şişiyordu. (Aynen iflas eden Bear Stearn şirketinin, Amerikan merkez bankası Fed aracılığıyla kurtarılmış olmasında olduğu gibi). Dolayısıyla 2007’de başlayan krizin ardında aslında finansal sistemin 2005 ve 2006’daki olağan dışı şişkinliği yatmaktaydı. Hani bizim de “Cari işlemler açığını finanse ettiğimiz sürece sorun yoktur” diyerek dış kırılganlıklarımızı göz ardına attığımız ve atmaya da devam ettiğimiz günler... P retim ve tüketim verilerinde önemli bir değişiklik yok ancak piyasalar ‘stoklar tükeniyor’ diyerek, mortgage zararlarını yoksul ülkelere ihraç ediyor. Ü rilyon dolarlık zararlarını telafi etmek için büyük bir kumar oynayan hedge fonların bu yılın başından itibaren pirinçte elde ettikleri kâr yüzde 60’ı buldu. T NECDET ÇALIŞKAN Dünya ekonomisinin en büyük baş ağrısı olan mortgage piyasasında başlayan kredi krizi, emtia piyasalarına da sıçradı. Hızlı ve sınırsızca hareket eden ve bu özelliğiyle “köpek balığı fonları” olarak da bilinen hedge fonlar, uluslararası borsaların ardından şimdi de pirinç, buğday, mısır ve soya fasülyesi gibi ürünlerin avına çıktı. En önemli pirinç ihracatçılarından olan Tayland’da Bangkok Borsası’nda mart ayı sonunda başlayan spekülasyon zinciri, dalga dalga pirincin alınıp satıldığı tüm emtia borsalarına sıçradı. Dünyanın dört bir tarafından yayılan “pirinç stoğu kalmadı” manipülasyonlarıyla, fiyatlar sadece son bir ayda yüzde 60, son 3 ayda ise yüzde 100 (ocak başında 400 doları geçmiyordu) arttı. Ton fiyatı yılbaşından bu yana 400 dolardan 800 dolara dayanırken, aradaki fark hedge fonlara “kâr”, temel gıda maddesi pirinç olan 3.5 milyar insana ise “açlık tehdidi” olarak geri döndü. Mısır, Bangladeş gibi ülkelerdeki stokların erimesine karşın, dünya pirinç üretimi ve tüketimi dengesinde son 5 yılda önemli bir değişiklik olmadı. Hatta Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), bu ayın başında yaptığı analizlerde 2008’de toplam pirinç üretiminde yüzde 1.8 (12 milyon tonluk) bir artış beklediğini, Brezilya da 2007’de 480 bin ton olan ihracatını 2008 için 1 milyon tona çıkaracağını açıkladı. Ancak emtia piyasaları bu açıklamalardan çok, “kıtlığa gidiyoruz”u fiyatladı. Pirincin vadeli olarak alınıp, satıldığı Chicago emtia borsasındaki (CBOT) işlemciler, hedge fonların spekülatif alımlarla fiyatları yükselttiğinden şikâyet ediyor. Özellikle mayıs, haziran ve temmuz vadeli pirinçlerde yoğun işlem yapıldığı ve “Açlık krizi kapımızda” haberleri, pirincin fiyatını katladığı için bu piyasada işlem yapan hedge fonlar da getirilerini katlıyor. Büyük yatırımcılar, bu yılın başından itibaren hisse senedi piyasalarından çıkıp, emtia borsalarına yönelince, CBOT’ta pirincin 100 libre (yaklaşık 45 kilogram) başına olan fiyatı son 3 ayda 14 dolardan 22 dolara fırladı. Hedge’lerin kârı da üç ayda yüzde 57’ye sıçradı. İngilizler mönüden çıkardı Doların uluslararası piyasalarda düşük kalmaya devam edeceği ve gıda fiyatlarının yükseleceği üzerine “kumar” oynayan hedge fonlar, pirinç başta olmak üzere emtia fiyatlarının daha da artacağını planlıyor. Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick bile bir eline ekmek ve diğer eline bir torba pirinç alıp, tehlike kapıda derken; en son olarak İngiltere’deki restoranlar zinciri Leon, artan fiyatlar ve azalan arz nedeniyle mönüsünden pirinci çıkardığını açıkladı. TMO, piyasadan düşük fiyata pirinç satınca İzmir’de kuyruklar oluştu Savaştaki kıtlık görüntüleri Ekonomi Servisi Pirinç fiyatlarında son dönemde görülen artış, İzmir’de vatandaşları, piyasadakinden düşük fiyata ürün satılan Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) satış ofisine yöneltti. Yetkililer, önünde kuyruklar oluşan mağazaya 15 yıldır bu kadar ilgi gösterilmediğini belirtti. AA’nın haberine göre, kuyruktaki yurttaşlar, bazı mağazalara göre yarı yarıya ucuza satılan pirinç için sabahın erken saatlerinde TMO mağazasının önüne geldiklerini Bakan Eker: Bulgur yeriz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tarım ve söylediler. Kişi başına en fazla 2 kilogram Köyişleri Bakanı MehPETROL olmak üzere kilogramı 1.80 YTL’den satıdi Eker, pirinç fiyatTÜM ZAMANLARIN lan pirincin kısa sürede tükendiğini söylarındaki artışlarla leyen yurttaşlar, mağazaya daha fazla EN YÜKSEĞİ ilgili olarak “Yepirinç getirilmesini talep ediyor. PirinUluslararası piyasalarda ham petrolün ni hasat dönecin market zincirlerindeki fiyatı 3.5varil fiyatı, doların değerinin düşük olmamine kadar ih7.5 YTL arasında değişiyor. sı ve petrol talebinin karşılanması konusuntiyacımızı karAnkara Ticaret Odası Başkanı Sidaki kaygılar nedeniyle dün, gün içinde tüm şılayacak kanan Aygün, “Türk halkını pirinç zamanların en yüksek seviyesi olan 113 doladar pirinç de, rın üzerine çıktı. Petrol fiyatlarının yükselmealmamaya davet ediyorum, bakın hububat da sinde, ABD’nin önemli petrol tedarikçisi o zaman pirinç fiyatları nasıl düvar. Gerekirse Meksika’daki kötü hava koşullarının, bu şecek” derken, Tarım ve Köyişleri 35 gün pirinç ülkenin petrol ihracatının yüzde 80’iniBakanı Mehmet Mehdi Eker de “Piyemeyiz, bulgur nin yapıldığı Meksika Körfezi’nderinçteki spekülatif bir artış; elimizyeriz, fiyatları aşaki üç limanda faaliyetleri durde, piyasada pirinç ve çeltik var’’ dedi. ğı çekeriz” dedi. durmasının da etkisi oldu. ORAN YÜZDE 11.3’E ÇIKTI Resmi verilerde de işsizlik artıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ocak 2008 dönemi itibarıyla Türkiye’deki resmi işsiz sayısını 2 milyon 567 bin kişi, işsizlik oranını ise yüzde 11.3 olarak hesapladı. Geçen yılın aynı döneminde işsizlik oranı yüzde 11 düzeyinde bulunurken, mevcut 2 milyon 567 bin işsize “iş aramayıp çalışmaya hazır olan” bir milyon 963 bin kişi de eklendiğinde, işsiz sayısı 4 milyon 530 bine, işsizlik oranı da yüzde 18.4’e çıktı. TÜİK’in Hanehalkı İşgücü Anketi’nin, “Aralık 2007OcakŞubat 2008’’ dönemini kapsayan, “Ocak 2008’’ sonuçlarına göre, geçen yıla göre istihdam edilenlerin sayısı 20 milyon 390 binden 278 bin kişi azalarak 20 milyon 112 bine indi. Türkiye’deki resmi işsiz sayısı ise geçen yılın aynı dönemine göre 59 bin kişi artarak 2 milyon 567 bin kişi olarak belirlendi. Ocak 2008 döneminde genç nüfusta işsizlik oranı ise yüzde 21 olarak hesaplandı. Ocak 2008 döneminde işgücüne katılım oranı geçen yılın aynı dönemine göre 1.1 puanlık azalma ile yüzde 45.7 oldu. İşgücüne katılma oranı hem erkekkadın ayrımı açısından, hem de kentkır ayrımı açısından düştü. Kentsel yerlerde işgücüne katılma oranı 0.8 puanlık azalmayla yüzde 44.4, kırsal yerlerde ise 1.8 puanlık azalışla yüzde 48 oldu. Tarımı küreselleşme çökertti Gelişmekte olan ülkelerde teşvikleri üretimden ayırıp, kamuyu işlevsizleştirerek krize davetiye çıkaran Dünya Bankası ve IMF, artan gıda fiyatları karşısında çözümsüz kaldılar MURAT KIŞLALI ANKARA Gıda krizinde dünyayı kurtarmaya soyunan Dünya Bankası (DB), Türkiye gibi gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde teşvikleri üretimden ayırıp, kamuyu işlevsizleştiren politikalarıyla krize davetiye çıkardı. Türkiye’nin 1999’da IMF ile standby, 2001 yılında da DB ile Tarım Reformu Uygulama Projesi’ni imzaladığını anımsatan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın, “Türkiye’de bugünkü tarımın çöküşünden bu iki kuruluş sorumludur. Türkiye’de tarımı 1999’dan bu yana kesintisiz olarak DB ve IMF yürütmektedir” dedi. ZMO Başkanı Günaydın, DB ve IMF’nin Türkiye ve benzeri ülkelerdeki tarım politikalarını ve bunların yarattığı sonuçları şöyle anlattı: ? DB ile IMF, Türkiye’de üretime dayalı tarım politikalarını ortadan kaldırarak doğrudan gelir desteği (DGD) programını kurdu. Avrupa’nın DGD sistemi üretimle bağlantılıyken, Türkiye üretimden koptu. DGD sisteminde üretici ne ekerse eksin dekar başına aynı yardım yapıldığı için, üreticiler, bugün eksikliği çekilen çeltik gibi zor üretim alanlarından çıkarak, kolaya kaçtılar. ? Türkiye’de çerçeveyi 1999’da IMF ile yapılan standby anlaşması koydu. Şeker yasası ile şeker, tütün yasası ile tütün özelleştirilirken özelleştirmelerle gübre desteğinden vazgeçildi. Buğday fiyatları Chicago borsasına endekslendi. DB, IMF’nin çerçevesinde tüm taahhütleri projelendirdi, somut adıma dönüştürdü. ? DB, Türkiye’de alternatif ürün projesini devreye sokarak, Türkiye’yi dünya tekeli olduğu tütün, fındık gibi ürünlerden uzaklaştırırken, kivi, kanola gibi sonuç vermeyen alternatif ürünlere yöneltmeye çalıştı. ? Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) gibi regülasyon yapan kuruluşların hububatta tamamen, çeltikte kısmen piyasadan çekilmesiyle Türkiye’de üreticinin kaybettiği, hükümetlere yakın aracıların kazandığı bir düzen ortaya çıktı. ? Yapılan tüm bu düzenlemeler, DB’nin 520 milyon dolarlık kredisine dayandırılarak gerçekleştirildi. Türkiye’nin aleyhine olan yapılar, Türkiye borçlandırılarak uygulamaya sokuldu. ? Türkiye’de tarım sektörü DB ve IMF ile birlikte bağımlılaştı. 2007 yılında 7,9 milyar dolar ithal, 7,6 milyar dolar tarım ürünü ihraç eden Türkiye, tarımsal hammadde dış ticaretinde 3 milyar dolar açık verir hale geldi. Türkiye 2002’de tarım dış ticaretinde fazla veriyordu. Fon ile uzlaşma sağlandı Ekonomi Servisi IMF, Türkiye’nin standby düzenlemesinin yedinci ve son gözden geçirmesinin tamamlanmasına yönelik politikalar paketi konusunda Türk makamlarıyla mutabakata varıldığını bildirdi. Yapılan açıklamada, “Türkiye’nin IMF ile olan standby düzenlemesinin yedinci ve sonuncu gözden geçirme döneminin sonuçlandırılmasını hedefleyen bir politikalar paketi konusunda Türk makamlarıyla mutabakata vardı. Gelecek haftalarda, mevcut standby düzenlemesinin yedinci ve sonuncu gözden geçirme dönemini mayıs başında sonuçlandırmasına imkân verecek şekilde niyet mektubu taslağı nihai hale getireilecek. Bununla birlikte, Türkiye’ye 3.7 milyar dolar serbest bırakılacak’’ denildi. DİSK Genel Sekreteri Görgün, dünya genelinde yaşanan gıda fiyatlarındaki artışı değerlendirdi ‘IMF ve Dünya Bankası iflas etti’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Tayfun Görgün, “Yaşanan bu enflasyon, yoksulluk ve kitlesel protestolar IMF ve Dünya Bankası tarafından yürütülen ekonomik politikaların iflas ettiğinin yeni bir göstergesidir’’ dedi. Görgün, dün yaptığı yazılı açıklamada, dünya genelinde gıda fiyatlarının hızla yükseldiğini, Birleşmiş Milletler’in bu artışa dikkat çekerek, milyonlarca kişinin açlık tehdidi altında olduğu uyarısı yaptığını ve dünyanın dört bir yanından açlık ve yoksulluğu protesto eylemlerinin haberlerinin geldiğini belirtti. Türkiye’de de işçilerin alım ? Görgün’e göre, yaşanan bu enflasyon, yoksulluk ve kitlesel protestolar IMF ve Dünya Bankası tarafından yürütülen ekonomik politikaların iflas ettiğinin yeni bir göstergesi. gücünün her geçen gün düştüğü görüşünü kaydeden Görgün, şunları söyledi: “Temel gıda maddelerine zam üstüne zam yapılıyor. Türkiye’de yüzde 130’a varan oranlarda zam ile pirinç fiyatlarındaki yükselme dünya ortalamasının çok üstünde. Bu oran bulgurda yüzde 155’e yükseliyor. Bugün Türkiye’de bir kilo pirinç ortalama 7, bulgur ise 2 YTL. Son olarak Van’da ekmeğe yüzde 85 oranında zam yapıldı.’’ BM’nin yaşanan bu gelişmelerin açlığı tetikleyeceğini ve açlığın dünya çapında siyasi istikrarsızlığa ve kitlesel şiddet dalgalarına yol açacağını belirttiğini ifade eden Görgün, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Açların ve yoksulların dünyanın dört bir yanından gelen seslerine kulak vermeliyiz. Yaşanan bu enflasyon, yoksulluk ve kitle Ailelerin borç yükü arttı Yurttaşların bankalar, katılım bankaları ve finansman şirketlerinden aldıkları konut, taşıt ve tüketici kredileri borçları ile kredi kartı borçları toplamı mart sonu itibarıyla 103.8 milyar YTL ’ye ulaştı. ANKA’nın Merkez Bankası verilerinden yaptığı derlemeye göre söz konusu hane halkı borç yükü yılbaşından bu yana 6.8 milyar YTL, son bir yılda ise 30.1 milyar YTL arttı. sel protestolar IMF ve Dünya Bankası tarafından yürütülen ekonomik politikaların iflas ettiğinin yeni bir göstergesidir. IMF’nin ekonomik politikalarına sıkı sıkıya bağlı olarak neoliberalizmin bayraktarlığını yapan AKP hükümeti, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı’nı son sürat Meclis’ten geçirme telaşına kapıldığından, ülkemizde de yakın zamanda yankısını bulacak bu gelişmelere gözünü tamamen kapatmış durumdadır. Yoksulluğu gittikçe derinleştiren politikalarla ‘rüzgâr ektiğinin’ farkında olmayan AKP, ‘fırtına biçtiğinde’ her şeyin çok acı biçimde farkında olacaktır.’’ Bütçe 4.9 milyar YTL açık verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Geçen yılın mart ayında 4.8 milyar YTL fazla veren merkezi yönetim bütçesi, bu yılın aynı ayını 4.9 milyar YTL açıkla kapattı. Bütçe bu yılın ocakmart döneminde de 4.4 milyar YTL açık verdi. Geçen yıl üç aylık açık 3.3 milyar YTL idi. Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı bütçe verilerine göre, ocakmart döneminde bütçeden 51.5 milyar YTL harcama yapıldı. Bütçe gelirleri ise 47.2 milyar YTL oldu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle