23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MART 2008 CUMARTESİ HAZIRLAYAN: FİGEN ATALAY e.posta: figenatalay@yahoo.com egitim@cumhuriyet.com faks:0212 343 72 64 HAFTANIN SÖZÜ İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir. ‘İşsizlik artıyor, kadınlar evlerine kapanıyor’ ahçeşehir Üniversitesi bünyesinde, toplumsal ve ekonomik sorunlara ilişkin analizler yapmak ve çözümler üretmek amacıyla kurulan Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) “İşsizlik artıyor, işgücüne katılım düşüyor” başlıklı bir araştırma raporu yayımladı. Seyfettin Gürsel ve Alper Dinçer tarafından hazırlanan rapora göre, büyümenin son altı ayda durağanlaşması, işgücü göstergelerine olumsuz yansıyor. Tarım dışı istihdamın, yükseliş eğilimini yitirerek 2007’nin son çeyreğinde mutlak olarak gerilediği vurgulanan raporda, “Tarım dışı işsizlik 2007’de ortalama yüzde 12.5 seviyesine ulaşmış bulunuyor. Tarım dışı işsizlikte gerçekleşebilecek daha dramatik bir Goethe Ergenlerde Dürtü Kontrolü... Ergenlik döneminde ‘dürtü kontrolü’ giderek artan bir önem kazanır. Çünkü, ergenlik dönemi aynı zamanda ‘özerklik kazanma’ dönemidir. Özerklik, kararların artık kişinin kendisi tarafından verilmesi dönemidir. İşte bu ‘kendi kararını verme dönemi’nde dürtülerin kontrolü çok büyük önem kazanır. Dürtüler, yapılması istenen işlerin önü arkası düşünülmeden yapılmasını ister. Küçük bir çocuk, gördüğü çikolatayı hemen yemek ister. Bir çocuk, gördüğü oyuncağın hemen alınması için tepinir. Bir ergen de istediğini istediği gibi yapmak için direnir. Cep telefonu ile konuşmayı bir türlü kesemez. Bilgisayarın başından kalkmayı bilmez. Uyarılardan hoşlanmaz ve tepki verir. Ders çalışması gerektiği zamanda müzik dinlemeyi bırakamaz. Arkadaşları ile gezeceği süreyi belirleyemez. Kendisi için risk olan işlere sonunu düşünmeden girer. İşte bu kendini kontrol edebilme gücü nasıl kazandırılır? ??? Daha küçük yaşlarda, dörtbeş yaşlarında çocuğa ‘hazzı geciktirme’ eğitimi yapılmalıdır. Bu da ‘her istediğinin yapılmaması’ ile, ‘yapılmayacağının öğretilmesi’ ile olacaktır. Çocuk, her istediğinin değil, yerinde ve zamanında istediklerinin yapılacağını öğrenmelidir. Bunu da ona annebaba ve başka aile büyüklerinin tutumu öğretebilir. Çocuk, ölçülerini ve sınırlarını öğrenmelidir. Çocuğa sınır koymayan, ona ölçülerini öğretmeyen annebaba yanlış yapmaktadır. Böyle bir çocukluğun arkasından ‘sorumluluğunu öğrenememiş ergen’ gelecektir. Ergenlerin sorumluluğu, kendi yaşamlarını yönetmeleridir. Okula devamlılık, derslerini planlı programlı çalışmak, hedeflerini seçmek, onlara odaklaşmak, ergenin kendi sorumluluğudur. Aynı biçimde doğru iletişim kurmak, nerede nasıl davranması gerektiğini bilmek de ergenin kendi sorumluluğudur. Ergenin bu alanlardaki bütün sorumluluk alamayışlarını görmezden gelmek, onun açıklarını kapatmak, yanlışlarını örtmek, ergene destek olmak değil, onun kendi eksiklerini görmesine engel olmaktır. Bu biçimde kendi yanlışlarını öğrenemeyen ergenlerin eksiklerini kapatma, yanlışlarını düzeltme şansları olmamaktadır. Bu çocukların okul başarısızlıkları, sonradan yaşam başarısızlığı ile devam edecektir. Ne yazık ki anababalık kültürü gitgide çocuklarımızın kendi dürtülerini kontrol edememe, sorumluluklarını alamama sonucunu hazırlamaktadır. Her konuda erken doyurulmuş, her istediği yapılmış çocuklar, bir yandan ne istediğini bilmeyen, bir yandan da doyumsuz gençler olarak hedeflerini bulamamaktadır. Annebabalık kültürünün de okul eğitiminin de gözardı etmemesi gereken önemli bir konudur bu. B yükseliş, işgücüne katılım oranının gerilemesini frenliyor. İşgücü piyasasındaki konjonktür, kadınları işgücü piyasasının dışına itiyor. 2007 Mayıs’tan sonra kentte kadın işgücüne katılım hızla azalırken ev işleri ile meşgul olan kadınların oranı yüzde 10’dan çok artış göstererek 12 milyon 494 bine tırmandı. Kadınlar işgücü piyasasını terk edip evlerine kapanıyor” deniliyor. YAVA Ş L AYA N B Ü Y Ü M E N İ N E T K İ L E R İ “Mevsimsellikten arındırılmış kent işgücü katılım oranları 2006’nın son çeyreğinden itibaren istikrarlı olarak düşüyor. Buna paralel olarak mevsimsellikten arındırılmış tarım dışı işgücü de 2006 Kasım’dan bu yana dikkate değer bir artış göstermezken 2007’nin son çeyreğinde düşüş sergiliyor. 20002006 döneminde çeyrekten çeyreğe ortalama 139 bin civarında artış kaydeden tarım dışı işgücü artık düşüyor. İşgücüne katılım oranının son dönemde şiddetli aşağı yönlü eğilimi iki önemli noktayı ön plana çıkarıyor. Tarım dışı işsizlik oranı, tarım dışı istihdam yerinde sayarken ve tarım dışı işgücü gerilerken 2007 Mayıs’ta tırmandığı yüzde 12.7 seviyesinden hafifçe aşağı kaymış bulunuyor. Ancak hesaplarımıza göre işgücü artışı 2007 öncesi temposunu 2007’de devam ettirebilseydi, tarım dışı işsizlik yüzde 13.9’a yükselmiş olacaktı. Bu gelişmelerin doğal sonucu olarak mevcut durumda iş aramayıp çalışmaya hazır olanları da kapsayan geniş tanımlı işsizlik hızla tırmanmaya devam ediyor. İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar 2007 Temmuz’dan beri istikrarlı artış göstererek aralıkta 1 milyon 750 bin kişiye ulaşmış bulunuyor. Böylece 4 milyon 186 bin kişi geniş tanımlı işsizler kategorisinde yer alıyor. Kentte işgücüne katılım cinsiyet ayrımında incelendiğinde, özellikle kadınların işgücü piyasasından silinmesinin göstergelerindeki bozulmaları yoğun biçimde etkilediği göze çarpıyor. Kentte kadın işgücü göstergelerine bakıldığında, MayısAralık 2007 döneminde ev işleri ile meşgul olduğu için işgücüne katılmayanların yüzde 10.4 oranında artığı ve 1 milyon 175 bin kişilik muazzam bir sıçrama yaptığı fark ediliyor. Hız kesen büyümenin sonuçları Raporda, 2007’nin ikinci çeyreğinden itibaren hız kesen büyümenin, istihdamı ve işsizliği olumsuz etkilediğine dikkat çekilerek, büyümenin 2003 sonrasının en durağan dönemini geçirdiği vurgulanıyor. İstanbul Üniversitesi’nde “eöğrenme” konferansı İstanbul Üniversitesi Enformatik Bölümü ve Türkiye Bilişim Vakfı Uzaktan Eğitim Platformu, “İkinci Uluslararası Gelecek İçin Öğrenme Alanında Yenilikler: eöğrenme” konferansı düzenliyor. Ortaköy Princess Hotel’de düzenlenen ve bu akşam sona erecek konferansta, ‘Enformasyon ve Bilgi Toplumu Teknolojisi Okuryazarlığı”, “eÖğrenmede Kurumsal Strateji, Mevzuat, Standartlar, Akretidasyon ve Sertifikasyon”, “eÖğrenmede Yeni Teknolojiler”, “eÖğrenmenin Psikolojik ve Sosyolojik Boyutu”, “eÖğrenme Sistemlerinin Ölçme ve Değerlendirilmesi”, “Sanal Sınıf Uygulamaları”, “eDevlet ve Öğrenme” gibi konular tartışılacak. Hindistan’ın renkleri Kadir Has Üniversitesi, Kadıköy Sağlık Eğitim Merkezi Vakfı’nca düzenlenen “Colour of India” sergisine ev sahipliği yapıyor. Erhan Şide’nin Ocak 2008’de Hindistan’da çektiği fotoğraflardan oluşan sergiden elde edilecek gelir, Tuzla’daki KadirRezan Has Öğretmen Dinlenmeevi’nde yapılması planlanan “Tıbbi Bakımevi Binası” için düzenlenen “Bir Tuğla da Sizden” kampanyası için kullanılacak. Koç’lu hukukçular “eğitim mahkemesi”nde... 80 ülkeden 500 farklı üniversitenin yarıştığı üniversiteler arası ‘Phillip C. Jessup International Moot Court’ hukuk yarışmasının Türkiye bölümünde birinci olan Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri, ABD’deki dünya finalinde Türkiye’yi temsil etmeye hak kazandı. “Eğitim mahkemesi” olarak nitelendirilen ve 6–12 Nisan 2008 tarihleri arasında yapılacak finalde, Türkiye’yi Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri Murat Can Baykal, Aliye İnci Çiçekoğlu, Lara Sezerler, Dilara Heravi ve İlknur Yılmaz temsil edecek. GENÇLERİN KÖŞESİ ERDAL ATABEK Anlamsızlık Sanatı Nüfus, hiç olmadığı kadar arttı. Artık o kadar çokuz ki, yakında zombiler gibi birbirimizi yemek zorunda kalacağız! Nüfus çoğalıp da tüm yırtıcılar birbirlerinin çöplüğüne dadanınca; savaşlar, darbeler, hastalıklar, terör, anlayışsızlık, saygısızlık gibi değersizliklere maruz kalan insanoğlu değişmeye; ‘Anlamsızlık’ yükselen bir değer olmaya başladı. Etraflarını çevreleyen her şey, ‘var olabilme’ savaşının altında anlamsızlaştıkça, oldu bu... Eskisi gibi, yıllar boyu tortu tortu oluşan fikir yaklaşımları artık yok! Bir günde ortaya çıkan; anı kurtarabilen, temelsiz, iğreti yargılar yol gösteriyor insanlığa. Zaman, artık daha hızlı akıyor; giderek de hızlanmakta. Yetmişlerin, mevsimlerce dillerden düşmeyen şarkıları; akımlar oluşturan filmleri yok. Saman kâğıda, ucuz mürekkeple basılan; ama bitmesin istenilen romanlar, can çekişiyor. Üstelik eskiden sanat, para kazanmak için yapılmazdı. Çoğu sanatçının derdi, bir kitap daha yazabilmek, bir kez daha sahneye çıkabilmek, son bir film çekebilmekti. Varlıklarının tek sebebi olduğu için sanat yapan; o billur ruhlu sanatçılar; o şarkıcılar, o tiyatrocular nerede? Kendini gerçekleştiremeyen, tarihe yön veremeyen kayıp kuşaklardan doğdu bu yeni ‘Anlamsızlık Sanatı’… Son yüzyılın meyvesi, yeni neslin biricik bebeği, maalesef, ölü doğdu… Bu çağda, bilgisayarın başından kalkmadan filmlere kolayca ulaşabilir, kliplerle iyice uyuşabilir, son ‘trend’ her şeyi satın alabilirsiniz. Bu kolaylık, sizi daha çok çalışmaya, yalnızlığa ve körelmiş bir hayal gücüne götürebilir. Artık doğada yürümeye, bir ağacın altında kitap okumaya, oyunlar, sergiler izlemeye, müzeye gitmeye, düşünmeye vaktiniz yok. Hayal gücünüzü kamçılayacak her şey tükendi! Çünkü artık, daha çok kişiyi geride bırakmanız, daha hızlı koşmanız gerek. Hedef odaklı çalışın niversite sınavına hazırlanan öğrenciler, kendi yaşam koşulları, kapasiteleri ve performanslarını dikkate alarak, kendilerine özgü bir “ders çalışma programı” hazırlamalılar. Bu programı hazırlamadan önce “Neden çalışma programı yapılması gerekiyor?”, “Neden ders çalışılması gerekiyor?”, “Niçin üniversiteyi kazanmalıyız?” ve “Niçin üniversiteyi kazanmak için çalışmalıyız” gibi soruların yanıtları üzerinde düşünülmesi çok önemli. Uğur Dersanesi’nin “Verimli Ders Çalışma Rehberi”nden yararlanarak bu konuda bir çalışma hazırlayan Nihal Özkan İnceel, öğrencilere şunları öneriyor: “Bu soruların yanıtı üzerinde düşünmeli ve yanıtlarınızı bir dosya kâğıdı üzerine yazmalısınız. Nedenleriniz o kadar gerçekçi ve çok olmalıdır ki, ders çalışma isteğinizi kaybettiğiniz anlarda bu yazdığınız nedenleri okuyup harekete geçebilesiniz, bu motivasyona ihtiyacınız olabilir. Nedenleriniz hem mantığınıza hem de duygularınıza hitap etmelidir ki, sizi gevşediğiniz anlarda motive etsin. Nedenlerinizi belirledikten sonra elinize farklı bir kâğıt alarak kendinize en uygun programı yapmaya başlayabilirsiniz. Hedef odaklı çalışma programı motive edicidir. Bu nedenle Ü öncelikle kendinize günlük hedefler veriniz.” Günlük soru çözümü: Soru çözme pratiği, ÖSS hazırlıkta soruların hızlı çözümüne ve test tekniğine alışmada önemli unsurlardandır. Fakat sorular kaliteli ve ÖSS’ye uygun kaynaklardan belirlenmelidir. Günlük ders çalışma saati: Ders çalışma saati, gün içerisinde kaç saatimizi test çözümü de dahil olmak üzere ders çalışarak geçireceğimizi belirleyecektir. Günlük kitap okuma: ÖSS’de birçok soru, verilen bilgilerden yararlanarak istenene ulaşma, verilen bilgileri iyi okuma ve kullanma ve yorumlamaya dayalı sorulardan oluşmaktadır. Günlük konu anlatımı: Konu tekrarı günlük 46 konu çalışılacağı şeklinde hedeflendirilebilir. Bu süreç sonunda mutlaka ilgili soru çözülmeli. Günlük konu tekrarı: Gün içerisinde çalışılan konuların gözden geçirilmesidir. Okul ve dershaneye devam eden öğrenciler eve geldiklerinde verdikleri aradan sonra ilk çalışmaları tekrar olabileceği gibi yatmadan önceki yarım saat de tekrar vakti olabilir. Kolay unutuyor iseniz akşamki ev programına tekrarla başlamanız gerekebilir.Yatmadan yarım saat öncesini tekrarla geçirirseniz unutmanız azalır. Tiyatro Candela’dan müzikal İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencileri tarafından kurulan Tiyatro Candela, 2008 sezonunda, “Rent” müzikali ile seyirci karşısına çıkıyor. “1990’ların Hair’i” olarak nitelendirilen Rent, bohem sanatçıların bir yılını anlatıyor. Geçen yıl Hair müzikalini sahneleyen Tiyatro Candela tarafından hazırlanan “Rent”, yine Bilgi öğrencileri, kurucuları, hocaları ve mezunları tarafından sahneye koyuluyor. Işık Lisesi’nde iki sergi Sanatçı Sait Günel’in resim, sanatçı Hülya Günel’in seramik sergileri, FMV Özel Işık Lisesi Sanat Galerisi’nde açıldı. Her iki sergi de 19 Nisan tarihine kadar görülebilir. Gediz için 10 bin kartpostal Yıllardır atıklarla kirlenen Gediz Nehri için Manisalı gençler harekete geçti. Hayata Artı Gençlik Programı kapsamında “Temiz Gediz” projesini başlatan gençler tarafından başlatılan imza kampanyasında “Gediz’de balık tutup piknik yapmak istiyoruz” yazılı 10 bin kartpostal Çevre Bakanı’na gönderildi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve CocaCola Türkiye tarafından yürütülen Hayata Artı Gençlik Programı’nın desteklediği “Temiz Gediz” projesi ile Gediz Nehri’ndeki kirliliğe karşı kamuoyunun harekete geçirilmesi hedefleniyor. Ceza hukukunun sınırları... İkinci TürkAlman Karşılaştırmalı Ceza Hukuku Sempozyumu, Yeditepe Üniversitesi 26 Ağustos Yerleşkesi’nde yapılıyor. Bu akşam sona erecek olan sempozyumun ana teması, “ceza hukukunun sınırları”. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Julius Maximilians Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nce ortaklaşa gerçekleştirilen ve 11 Türk ile 9 Alman akademisyenin katılacağı sempozyum, herkese açık ve ücretsiz. BİZE YAZIN İstediğiniz konuda yazacağınız yazıları bekliyoruz. figenatalay@yahoo.com C MY B C MY B EZGİ AKSOY İÜ İspanyol Dili ve Edebiyatı mezunu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle