03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MART 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Denizli’de dağıtılan kitapta Erdoğan övülürken şeriat karşıtlarına ağır hakaretler yağdırılıyor 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA İlahilerle AKP’ye çağrı Baydemir beraat etti ? DİYARBAKIR (AA) Belediye hizmetleriyle ilgili Kürtçe afiş astırdığı ve Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan’a gönderdiği kokteyl davetiyesinde Kürtçe yazı kullandığı gerekçesiyle yargılanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Baydemir beraat etti. Diyarbakır 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanık Baydemir’in, TCK’nin “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun’un koyduğu yasaklara ve yükümlülüklere aykırı hareket etmek’’ suçunu kapsayan 222. maddesi ile “görevi kötüye kullanma’’ suçunu içeren 257/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi talep edildi. Mahkeme heyeti, suçun kanuni unsurlarının oluşmaması nedeniyle sanık Baydemir’in beraatına karar verdi. SEDAT KURT Uzlaşma Olur mu? İşin ciddiyeti kaçıyor, ama insanlarda bir tedirginlik gözleniyor... Hem tedirginlik hem umutsuzluk iç içe... Başkent Ankara’nın siyasi kulislerinde “Ergenekon Operasyonu” tartışılırken başta TÜSİAD olmak üzere, demokratik kitle örgütleri siyasal iktidara, CHP’ye ve MHP’ye uzlaşma çağrısında bulunuyor... Tüm bunlar olurken “Ergenekon Operasyonu” İşçi Partisi yöneticileri, Aydınlık dergisi çalışanları üzerinde yoğunlaşıyor... Gerçekten neler oluyor?.. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ferit İlsever, İP Genel Sekreteri Nusret Senem, Aydınlık dergisinin ve Ulusal Kanal’ın üst düzey yöneticileri, toplumun yakından bildiği adlar. Perinçek, İlsever ve öteki gazeteci arkadaşlar yıllardır yazıp çiziyorlar. İP’nin Türkiye’ye ve dünyaya bakışı belli... Bu noktada “Gerçekten neler oluyor” sorusunu sık sık gündeme getirmek gerekiyor... Medyanın “dinci kolu” bugüne dek Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Vatan, Kanaltürk ve Aydınlık dergisini hedef göstermedi mi? Kimdi o “gazeteci kimliği”yle ortalığı tozu dumana karıştıran, adlarını saydığım gazetecileri hedef gösteren? Fehmi Koru ve kopyası “Taha Kıvanç”... Taraf, Yeni Şafak ve Star gazetelerine bilgi aktaranlar kimlerdi? Tartışılması gereken, “muhbir gazeteciler” değil mi? Birileri İlhan Selçuk’u, Kemal Alemdaroğlu’nu, Doğu Perinçek’i “Ergenekon”a sokmak için yoğun çaba gösterirken “Şeyh Şamil” açık açık Tuncay Özkan’ı hedef gösterdi... Hele Ali Bayramoğlu’nun yazdıklarını dün sabah bir kez daha okudum... Ali Bayramoğlu’nun demokrasiyle ve evrensel hukukla uzaktan yakından ilgisi yok... 21 Mart 2007’deki yazısına bakın, Bayramoğlu ne diyor: “... Bu tuzağa düşmeyin. AKP’nin kapatılma davasını bir münazara mevzuu haline getirmeyin. Bunun ‘hukuki’ olduğunu söyleyenlerle tartışma programlarında aynı masaya oturarak olup biteni meşrulaştırmayın.(...) Tarafınızı seçin ve orada durun...” ??? Laik demokratik Cumhuriyetin altını oyan, polis örgütünden eğitime ve yargıya dek devletin duyarlı kurumlarına “tarikat şeyhleri”nin müritlerini yerleştiren düşünceyi savunmak Türkiye’de “demokratlık” mı oluyor? Fehmi Koru, Ali Bayramoğlu, “Şeyh Şamil” üçlüsünü yakından izleyin... Fehmi Koru, Abdullah Gül’ün yakın arkadaşıdır... Koru’nun yazdıkları arşivimde... Muhterem, gazeteci değil, istihbarat uzmanı... Ben onun “istihbarat uzmanı” olduğunu neredeyse 1990 yılından beri yazıyorum... Fehmi Koru bir de gazeteci Vedat Yenerer için yazdı önce... Vedat Yenerer gözaltına alındı, ardından tutuklandı... Bekliyorum, beni ne zaman yazacak!.. Fehmi Koru, kimlerin gözaltına alınacağını önceden nasıl biliyor? Bunun yanıtını ben biliyorum aslında. Benim 1957’de aldığım “tasdiknamem” ve 1980 yılındaki “sağlık raporum” Fehmi’nin arşivinde... Bu arşiv ve belge işlerini Fethullahçılar çok iyi bilir... Bakın, unutmadan ekleyeyim... Yargıtay krokisi dolaşıyor ve bu eylem Doğu Perinçek’e ihale edilmek isteniyor... Şule Perinçek, Akşam’ın haberine göre diyor ki: “Yargıtay krokisi baskından önce Taraf gazetesinin sahibi Alkım Kitabevi’nin Ankara Yenişehir Ofisi’nden İP Genel Merkezi’ne gönderilmiş...” Taraf, ilginç bir gazete... 1 YTL’ye satılırken 40 kuruşa düşürüldü satış fiyatı... Yazar kadrosu evlere şenlik!.. Bu gazete solcu mu? Hayır!.. Bu gazete sağcı mı? Hayır!.. Taraf, Fethullahçı sermayenin desteğinde, Amerikancı, İslamcı... Alkım Yayınları’nın ne kadar parası pulu var ki gazete çıkarabiliyor? Önce bunu tartışmak gerekiyor!.. Oğlunu iflas ettiği için özel okuldan devlet okuluna aldıran “patron”, bir yıl içinde gazete çıkaracak kadar parayı nereden buldu? ??? Toplumda bir tedirginlik, dehşet, korku, gerginlik ve umutsuzluk var... Hüsamettin Cindoruk’un söylediği gibi, Türkiye 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün ağır ve baskıcı koşullarını yaşıyor sanki... Herkes birbirine soruyor: “Beni de Ergenekon’dan gözaltına alırlar mı?” Çünkü “Fethullahçı Gladyo”nun tetikçileri işbaşında!.. KİTAPTA DİKKAT ÇEKEN BAZI İFADELER DENİZLİ Adı son dönemlerde irticayla anılan Denizli’de, bu kez merkeze bağlı Servergazi beldesindeki cami önlerinde dağıtılan kitap yargıya taşındı. “İlahilerle Hakk’a Çağrı” adlı kitapta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a övgüler düzülürken şeriat karşıtlarına yönelik ağır hakaretlere yer veriliyor. Fatma Durmuş imzalı kitapta, Erdoğan başbakandan çok halife gibi gösteriliyor, Atatürk’e yönelik düşündürücü ifadelere ve şeriat karşıtlarına yönelik ağır hakaretlere yer veriliyor. Olumsuzlukları belirleyen CHP Denizli İl Örgütü, dün Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek suç duyurusunda bulundu. Kitabın yazarı, yayınevi ve eseri dağıtanlar hakkında yaptıkları suç duyurusu öncesi Denizli Adliyesi önünde gazetecileri bilgilendiren CHP İl Başkanı Ali Kavak, “Halkı din yoluyla düşmanlığa tahrik, Atatürk’e hakaret, suçu ve suçluyu övme, basın yayın yoluyla basın yayın yasasına aykırı davranmak ve halk arasında kin ve nefretin yaygınlaştırılmasına aracılık” etmek gibi suçlar nedeniyle başvuruda bulunduklarını açıkladı. Kavak, “Kitapta açıkça yer alan ifadeler gösteriyor ki kentte bir şeriat örgütlenmesi mevcut” diye konuştu. Suç duyurusunun ardından savcılık soruşturma başlattı. 175. sayfa: Kötülük yapanları görmeyenleri Müminlere saldıran azgınlara Atatürk’e sığınan acizlerin Kararmış kalplerini yıka ya rab Atatürk’ün annesi örtülüyken Başı, beli açıkları koruyup Başörtümüze saldıranları Kararmış kalpleri yıka ya rab 174. sayfa: Soyunup sokaklara çıkanlara Arını namusunu unutanlara Göster ya rab bu güzel şeriatı Kararmış kalplerini yıka ya rab 183. sayfa: Tayyip Allah Yolu’nun bekçisidir. Tayyib’i üzmek Allah’ı üzmektir Sevenleri üzmek de aynıdır Suçun şiir okumak değil, dini yaşaman 179, 180, 182 sayfalar: Nerede hürriyet, Cumhuriyet? Bütün taşıdıkları kötü niyet, Sade başörtüsünde vardır diyet, suçun şiir değil dini yaşaman. Nerede dini hür vicdanı hürler, Atatürk’ün yolunda yürüyenler, Okullardan kızları kovuyorlar. Suçun şiir değil dini yaşaman. Halkçılık insan hakkı nerededir, nerededir imam hatipler, kurslar okusa da işe alınmaz bunlar, suçun şiir değil, dini yaşaman 181. sayfa: Dinimi sömürüyor bu kargalar, dinsizler gülüyor bense ağlarım. Yaşanan görüntüler büyük dehşet Türkiye’de yaşanıyor bu dehşet. Bir Allah’ım bizden bu zulmü def et, dinsizler gülüyor bense ağlarım CHP Denizli İl Örgütü, dün Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek suç duyurusunda bulundu. CHP İzmir durulmuyor ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Yargıtay, İzmir 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin CHP İzmir İl Yönetimi’ne kayyım atanmasına ilişkin kararını onadı. Ancak geçen sürede yapılan ve Kemal Karataş yönetimindeki ekibin işbaşına geldiği il kongresinin yapılması tartışma yarattı. Eski İzmir Milletvekili Sabri Ergül’ün geçen ocak ayındaki başvurusu üzerine mahkeme, Karataş başkanlığındaki il yönetiminin yerine, Güler Tunçoku, Suat İstanbullu ve Kenan Eryılmaz’dan oluşun 3 kişilik kayyım atanmasına karar vermişti. Ancak örgütün, 17 Şubat’ta gerçekleştirdiği il kongresinde yönetime “seçimle” gelen Karataş, Yargıtay’ın, yerel mahkemenin verdiği kararı onamasına karşı çıkarak “Kararın yaptırım gücü ve geçerliliği yok” dedi. Kongre takviminin yeniden başlaması gerektiğini öne süren Ergül ise “Kongre takvimi yeniden başlayacak” diye konuştu. Kongre sürecinde muhalif kanatta yer alan ve CHP Buca İlçe Kongresi’nin usulsüz yapıldığı savlarıyla iptalini isteyen 12 partili ise kesin ihraç istemiyle disipline sevk edildi. BİLDİRİ YAYIMLAYARAK TEPKİ GÖSTERDİLER İstanbul Aydın Üniversitesi’nde türban iznini kimin verdiği tartışılıyor Mahallede tarikat baskısı MEHLİKA AKGÜN Herkes birbirini suçluyor ? Rektörlük adına yapılan açıklamada “türbanlı öğrencilerin üniversiteye girişine ilişkin sorumluluğun mütevelli heyetine ait olduğu” iddia edilirken mütevelli heyeti üyesi Çetin Yıldırımakın, konunun rektörlüğün bilgisi dahilinde olduğunu söyledi. MELTEM YILMAZ Öğrencilerden, katsayı davası ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Haydarpaşa Anadolu Meslek Lisesi’nden 3 öğrenci, 2008 yılı “Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi Kılavuzu”nun, katsayıya ilişkin bölümünün ve sınav sürecinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Ankara 12. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Beykoz’un Çavuşbaşı beldesi, Baklacı Mahallesi’nde oturan yurttaşlar, cuma ve pazar günleri öğle namazı sırasında Çavuşbaşı Fazilet Camii’ne gelen sarıklı ve cüppeli kişilerin baskı uyguladığını ileri sürdü. Hazırladıkları bildiriyle uygulanan baskıya dikkat çeken mahalle sakinleri, Nakşibendi tarikatı üyesi olduğunu öne sürdükleri sarıklı ve cüppeli kişilerin kendilerine, “Cüppe giymeleri, sarık takmaları ve sakallarını uzatmaları ile eşlerinin çarşaf giymeleri” konusunda baskı yapıldığını belirttiler.Yurttaşlar, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun evi ile caminin 200 metre yakınlıkta olduğunu anımsatarak, Bardakoğlu’nun bu durumu bilmesine karşın göz yumduğunu öne sürdüler. Mahalleli tarafından hazırlanan bildiride, daha önce Fatih’in Çarşamba beldesinde oturan ve Nakşibendi tarikatı lideri olduğu savlanan Mahmut Ustaosmanoğlu’nun 2007 yılının Mayıs ayında yaklaşık bir milyon Avro değerinde iki binayı satın alarak bu bölgeye yerleştiğini ve ardından da mahalledeki “havanın değiştiğini” anlattı. ‘Cüppe giyin, sarık takın’ Mahalle sakinlerinin bildirisinde özetle şu bilgilere yer verildi: “Mahmut Ustaosmanoğlu, Çavuşbaşı’na taşındığından beri Çarşamba’dan buraya sarıklı ve cüppeli kişiler taşınmaya başladı. Fazilet Camii’ni külliyeye çevirmeye başladılar. Özellikle cuma ve pazar günleri camimizde ve mahallemizde izdiham yaşanıyor, anayolları kapatıyorlar, caminin etrafı bu kişilerden geçilmiyor. İbadetimizi yapamaz olduk. Camiye giden mahalle sakinlerine cüppe giymeleri, sarık takmaları ve sakallarını uzatmaları ile eşlerine çarşafla dolaşmaları konusunda baskı yapıyorlar. Çocuklarımız ve eşlerimiz bu konudan çok kötü bir şekilde etkileniyor.” Fazilet Camii’nin eski imamı Yusuf Demirci’nin, tarikatlara boyun eğmediğini bu yüzden tayininin başka bir yere çıkarıldığını da belirten yurtaşlar, “Yusuf Demirci’nin yerine aynı tarikatın mensubu olan Mücahit Dündar adlı imamı tayin ettiler. İmamın da izni ile tarikat mensubu bir kişi cuma günü camide izinsiz vaaz veriyor. Bizler de huzursuz oluyoruz” açıklamasına bulundular. İstanbul Aydın Üniversitesi’nde Anayasa Mahkemesi kararına karşın türbanlı öğrencilerin üniversiteye girdiği ortaya çıktı. Türkiye genelindeki üniversitelerin aksine türbanlı öğrencilere kapılarını açan üniversitede “izni kimin verdiği” de tartışma konusu oldu. 2003’te eğitimöğretim hayatına başlayan Aydın Üniversitesi Bahçelievler Yerleşkesi’ne giren türbanlı öğrenciler, üniversite rektörlüğü ve mütevelli heyetini karşı karşıya getirdi. Rektörlük adına yapılan açıklamada “türbanlı öğrencilerin üniversiteye girişine ilişkin sorumluluğun mütevelli heyetine ait olduğu” iddia edilirken mütevelli heyeti üyesi Çetin Yıldırımakın, konunun rektörlüğün bilgisi dahilinde olduğunu söyledi. Konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Mehmet Durakoğlu ise hukuki olarak sorumluluğun Rektör Prof. Dr. Salih Çelikkale’ye ait olduğunu belirtti. Rektör Çelikkale ise sorularımıza yanıt vermedi. İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, “mütevelli heyetin türbana ilişkin bir karar almadığını, üniversitenin YÖK’ten aldığı talimatı uyguladığını ve YÖK’ten aksi bir açıklama gelmediği sürece uygulamanın dışı Aydın Üniversitesi Bahçelievler Yerleşkesi’nde türbanlı öğrencilere göz yumuluyor. na çıkılmayacağını” belirtti. Aydın, “6 bin kişilik bir üniversitede 1520 türbanlı öğrenci gözden kaçmış olabilir, bu konuda belli bir mercii suçlamak doğru olmaz” dedi. Üniversitenin türbanlı öğrencilere kapılarını açmasının “kabul edilemez” olduğunu ifade eden üniversitenin mütevelli heyeti üyesi ve Türk Kalp Vakfı Başkanı avukat Yıldırımakın ise “Aydın Üniversitesi’ne türbanlı öğrencilerin alındığından kesinlikle haberim yok. Böyle bir durumu kabul etmemiz mümkün değil. Bu konuda derhal önlem alacağız. Bu olanlar kesinlikle mütevelli heyetinin bilgisi dışında, karar rektöre ait. Ben yasalara bağlı bir hukukçu olarak biliyorum ki şu an türbanla üniversiteye girilmesi mümkün değil. Türbanla üniversiteye girilmesi, duygusal bir mesele ya da bir inanç meselesi değil. Burası bir hukuk devletiyse üniversiteler yasalara uymak zorundadır” diye konuştu. ORUMLULUK S REKTÖRE AİT İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı avukat Mehmet Durakoğlu, türbanın üniversiteye girişine ilişkin sorumluluğun tamamen rektöre ait olduğunu belirterek “Şu an üniversiteye türbanlı öğrenciler giriş yapabiliyorsa bu rektörün sorumluluğundadır. Anayasa Mahkemesi kararının dışına ne rektörlük ne de mütevelli heyeti çıkabilir. Kaldı ki mütevelli heyeti kapıdan kimin girdiğini kontrol edemez, konu rektörlüğün bilgisi dahilindedir” dedi. İlk kadın milletvekili Satı Kadın’ın torunu Çırpanoğlu gazeteyi kınadı hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 Vakit tarihi de çarpıttı İstanbul Haber Servisi Anadolu’da Vakit gazetesi, bu kez de Cumhuriyet tarihinin ilk kadın milletvekili Satı Kadın’ın hikâyesini çarpıttı. Satı Kadın’dan “O günün siyasal şartları içinde daha çok söyleneni yapacak ve Meclis’te pürüz çıkarmayacak çehrelere ihtiyaç vardı” tümceleriyle bahseden gazeteye Satı Kadın’ın torunu Zekai Çırpanoğlu, “Satı Kadın, Türk kadınına yakışır, çağdaş bir şekilde Atatürk devrimlerinin işlerliğini sağlamıştır” yanıtını verdi. Çırpanoğlu, “yazar ve gazetenin Türkiye Cumhuriyeti ve Türk kadınına özür borcu bulunduğunu” vurguladı. Anadolu’da Vakit gazetesi yazarı Fatih Uğurlu’nun “Devlet Kuşu” isimli köşesinde kaleme aldığı yazı dizisinde Satı Kadın’dan “O günün siyasal şartları içinde daha çok söyleneni yapacak ve Meclis’te pürüz çıkarmaSatı Kadın yacak çehrelere ihtiyaç vardı. Ali Şükrü Bey veya Halide Edip Adıvar gibi seslere Meclis kapatılmamalıydı. Bu açıdan bakıldığında Satı Kadın isabetli bir seçimdi. Çünkü varlığını yeni rejime borçlu idi” ifadeleriyle söz etti.Çırpanoğlu, tarihi çarpıtanları ve saygısızlık edenleri kınadığını, bu konuda yargının toplum tarafından verileceğini söyledi. Çırpanoğlu özetle şöyle dedi: “Vakit gazetesi ve Fatih Uğurlu’nun Satı Kadın’ı, Satı Kadın’ları kukla gibi göstermeye hakkı yoktur.” Çırpanoğlu, Atatürk’ün isteği üzerine 1935 yılında Meclis’e girerek Ankara’dan milletvekili seçilen Satı Kadın’ın, söz konusu gazetenin yazı dizisinde “paraya ihtiyacı olan zavallı bir kadıncağız” olarak gösterildiğini belirterek Satı Kadın’ın paraya ihtiyacı olmadığını, babası öldükten sonra kendisine ve çocuklarına kalan 5 bin dönüm araziyi koruyup kolladığını, varlığının bir kısmını ise köylüyle paylaştığını söyledi. Çırpanoğlu, “Vakit gazetesi Kazan’a gidip araştırma yapmış olsaydı Satı Kadın’ın diğer isminin Satı Ağa olduğunu öğrenecekti” dedi. Bafra olayı ? SAMSUN (Cumhuriyet) Bafra Belediyespor Kulübü’ne düzenlenen silahlı saldırı olayını gerçekleştirdikleri iddia edilen 2 zanlı yakalandı. Emniyet müdürlüğü ekipleri, baskınlar sonucu, zanlılar Mustafa Ş. ve İsmail A, Bafra ilçesinde yakalandı. Okul tasdiknamemi kaybettim. Hükümsüzdür. Osman KARAKAŞ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle