Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2008 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B B PB PB PB PB PB 18 18 21 14 20 18 21 19 18 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB PB PB S S S S B 16 20 13 16 16 14 9 1 22 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B S S S 22 20 14 19 14 14 1 4 2 Trabzon Ankara İzmir Hakkâri Hakkari Erzurum Antalya Adana Ş.Urfa Yurdun kuzey ve doğusu parçalı çok bulutlu, gece saatlerinden sonra Trakya yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunda meydana gelebilecek çığ tehlikesine karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir. Hava sıcaklığı yurt genelinde 1 ila 3 derece artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K K K B Y Y Y Y Y 3 2 4 13 11 10 12 10 10 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y PB Y Y Y Y PB Y 10 12 20 14 18 17 17 18 10 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K B K Y Y K Y PB PB 5 8 3 11 11 7 10 23 22 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada süreç süreceğe benziyor. Yetkililerin kamuoyunu yönlendirme açısından sergiledikleri davranış; kuşku yok, türlü çeşit olumsuz yorumların yapılmasında ilk ve önemli etken... Medyanın coşkulu yayınları.. sivilasker hiçbir yetkilinin söylememesine karşın örneğin harekâtın Kandil’e uzanacağı gibi kimi hedeflerin manşetlere taşınması.. halkın heyecanını kışkırttı. Oysa kara harekâtı başladığı gün askerin belirlenen hedeflere ulaştıktan sonra geri döneceği açıklanmıştı. Ne çare kamuoyu ile yeterince iletişim kurulamadı. Operasyonun birden sona erdiği haberi toplumda şok etkisi yaptı. Ne yapılabilirdi? Örneğin abartılı haberler uygun biçimde aynı gün yalanlanabilir, saptanan hedeflere varılınca operasyonun sona ereceği duyurulabilirdi. Böylece abartılı beklentilerin önü alınmış olurdu, olabilirdi. ??? Hatalar sadece kamuoyu ile iletişim kopukluğuyla kalmadı. Yetkili ağızlar, sürekli operasyonun süreceğini açıkladı. Ne kadar süreceği üzerinde tartışmalar yapılırken asker, sürenin “izafi” bir kavram olduğunu, “bir gün de, bir yıl da sürebileceğini” söyledi. Üstelik bu sözü Ankara’da bulunan ABD Savunma Bakanı Gates’le görüştükten sonra ve hatta Amerikalı bakandan olumlu bir işaret aldığını duyumsatarak söyledi. İçerideki havaya dışardan gelen rüzgâr: Gates çekil diyor, Bush çekil diyor ve kamuoyunda şok etkisi yapan sonuç: Cuma günü operasyonun sona erdiği ve askerin birliklere döndüğü haberi patladı. ??? Ortalık hâlâ toz duman. Kimi gerçeklerin üzerindeki sis perdesi kalkmış değil. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın askerin çekilme kararını ABD’nin baskısıyla aldığı iddialarına verdiği yanıt, bir asker sözü. Üstelik Büyükanıt, yadsınamaz bir kanıt da veriyor: Askeri geri çekme operasyonu ABD Savunma Bakanı gelmeden önce başladı, diyor. Ne çare, dün Batı basını sonucu, ABD istedi, Türk askeri Kuzey Irak’tan çekildi, diye yorumluyor. ??? Hükümetin verdiği siyasal ve askersel hedeflere bağlı kalarak kara operasyonuna başlayan ve sonlandıran askeri sahipleneceği yerde; bir başbakan, RTE, sorumluluğu askerin üzerine yıkma görevini üstlenmiş görünüyor. Şöyle: Başbakanlık, RTE’nin “Harekât kararlılıkla devam etmektedir” dediği Ulusa Sesleniş konuşmasının tam metnini cuma günü AA aracılığıyla saat 13.14’te basın bürolarına dağıtıyor. Oysa cuma günü sabah saat 10.00 sularında iç ve dış haber odaklarını atlatan NTV, kara operasyonunun sona erdiğini ve askerlerin dönmeye başladığı haberlerini vermeye başlıyor. Bu gelişmeler izlenirken Başbakanlık, saat 15.06’da Ulusa Sesleniş konuşmasının yenileneceğini bildirerek AA’nın geçtiği metni iptal ediyor. Bu olay, Başbakan’ın operasyonun sona erdiğinden haberi olmadığı biçiminde yorumlanıyor. Türkiye ayağa kalkmış, operasyonun durduğu haberlerini tartışıyor, Başbakan bir telefon.. bir telefonla gerçeği kaynağından öğrenmek gereğini duymuyor. ??? Şu soru hâlâ askıda: Askerin dönmeye başladığı haberiyle Türkiye, medya, muhalefet ayakta ve fakat: Başbakanlık (RTE) saatler boyunca her nedense Genelkurmay’ı arayarak haberin doğruluğunu saptamak zahmetine katlanmıyor. Başbakan en az 67 saat dış dünyaya kapalı. Neler olup bittiğini öğrenmek istemiyor gibi bir tavır içinde. ??? RTE’nin operasyonun sona erdiğinden haberi olmadı diyen irdelemelere şimdi bir başka yönden bakmak olanaklı: RTE, operasyonun sona erdiğinden haberi olmadığını doğrulamak istercesine cuma gecesi Ulusa Sesleniş konuşmasında: “…Harekâtın başlangıç ve bitiş takvimini askeri gerekçe ve ihtiyaçlara göre Genelkurmay Başkanlığımız belirlemiştir…” diyor. Baştan beri operasyonu asker planladı, icra ediyor gibi söylemlerle olayın dışındaymış gibi davranan ve son hareketleriyle bu izlenimi pekiştiren RTE: Başbakan ise sorumluluğunun bilincinde olmalı ve bir başbakan gibi davranmalı. RTE unutmamalı ki: “Asker, bizim asker...” Türbanın yargısal tarihi Kaosun ilk tohumları, 30 yıl önce imam hatip liselerine kız öğrencilerin alınması ve ilahiyat fakültelerindeki Kuran derslerinde türbana vize verilmesiyle atıldı İLHAN TAŞCI GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA AKP’nin anayasa değişikliği ve YÖK eliyle üniversitelerde yarattığı türban kaosunun ilk tohumları, 30 yıl önce imam hatip liselerine kız öğrencilerin alınması ve ilahiyat fakültelerindeki Kuran derslerinde türbana vize verilmesiyle atıldı. Özellikle sağ partilerin oy potansiyeli olarak gördükleri “türbanlı kesime” şirin görünme kaygısıyla attıkları adımlar, türbanı Kuran kursundan çıkarıp laik Cumhuriyetin anayasasına sokmaya kadar taşındı. Türbanın ülkenin öncelikli gündeminin üzerine örtülmesine kadar uzanan süreç, satır başlarıyla şöyle gelişti: ? Tevhidi Tedrisat Yasası’na dayanılarak 1924’te 29 merkezde imam hatip mektepleri açıldı. Bu okullar 1930 yılında öğrenci ye tersizliği nedeniyle kapatıldı. ? 26 Ocak 1974 yılında kurulan MSPCHP hükümeti, imam hatip liselerinin kapatılan orta bölümlerini tekrar açtı. ? 19761977 öğretim yılında, imam hatip lisesi mezunlarına diğer liselerin edebiyat kolu mezunlarının girebildiği üniversitelere kayıt yaptırma hakkı tanındı. ? 1976’da imam hatiplere kız öğrenci alınmaya başlandı. ? 19731974 öğretim yılında, 34 bin 570 öğrencisi olan İHL’lerde 1997 yılına gelindiğinde, okul sayısı toplam 1003’e, öğrenci sayısı da 511 bin 502’ye ulaştı. ? 12 Eylül döneminde kız öğrencilerin başlarını örtüp örtmeyeceği tartışıldı. İmam hatip mezunlarına, üniversitelerin tüm bölümlerine girme hakkı tanındı. ? 1982’de ilahiyat fakültelerinde kız öğrencilerin yalnız Ku ranıkerim ders saatlerinde başlarını örtecekleri hüküm altına alındı. Böylece türban ilk kez ilahiyat fakültelerine girdi. Bu kararın ardından diğer fakültelerdeki kız öğrencilerin türbanlı derse girme istekleri, Danıştay’ca reddedildi. ? Anayasa Mahkemesi, Özal hükümetinin çıkardığı türban serbestliği düzenlemesini 1989’da laiklik, devrim yasalarının korunması ilkesine ve ayrıca anayasanın 10. ve 24. maddelerine aykırı bularak iptal etti. ? 1990’a gelindiğinde, YÖK Yasası’nın ek 17. maddesine, yasalara aykırı olmamak koşuluyla kılık ve kıyafet serbestliği hükmü eklendi. Anayasa Mahkemesi, düzenlemenin türbana serbesti tanımadığını belirterek SHP’nin iptal başvurusunu reddetti. ?28 Şubat sürecinin ardından YÖK üniversitelerde türbanı ta mamen yasakladı. Necmettin Erbakan rektörlerin türbanlılara selam duracağı söylemini dilinden düşürmedi. RP’nin kapatılma davasına karar bağlayan AİHM, türban gibi dinsel (siyasi simge de olmuş) kıyafetler yasağının hak ve özgürlükler yönünden ihlal olmadığına dikkat çekti. ? AKP ile türban tartışmaları yeniden alevlendi. Başbakan Tayyip Erdoğan sık sık bunu gündeme getirirken Avrupa’ya da Türkiye’yi şikâyet etmekten geri kalmadı. Hükümet ilk olarak Kamu Yönetimi Temel Yasası ile türban serbestliği getirmek istedi, ancak yasa 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilince askıya alındı. Son olarak da AKPMHP uzlaşması sonucu anayasa değişikliğiyle üniversitelerde türbanı serbest kılma arayışlarına hız verildi. Özcan soruşturması Tersanelerdeki inceleme sürüyor Tuzla tersanelerindeki iş kazalarını incelemek üzere kurulan Meclis komisyonu çalışmalarını sürdürdü. CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, “Günde 7.5 saat çalışmaları gerekiyor. Tersanelerde alınan maaşla kayıtlara yansıyan maaş farklı” dedi. Heyet, tersanelerdeki işçilerin soyunma odaları ve dinlenme alanlarını da gezdi. Soysal, 100 metrekarelik bir alanda gemi yapıldığını gördüğünü belirterek, “Tuzla bu kadar yükü kaldıramaz” dedi. (Fotoğraf: NİHAN İNAL) Son kararı Danıştay verecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan hakkında soruşturma izni vermeyeceğini açıklaması Özcan’ı kurturmaya yetmeyecek. Çelik’in soruşturma yapılıp yapılmayacağına ilişkin vereceği karar yalnızca bir öneri niteliği taşıyor. Özcan hakkındaki son kararı Danıştay verecek. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın YÖK Başkanı hakkındaki suç duyurularına ilişkin görevsizlik kararı vermesinin ardından dosya Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderildi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise Özcan hakkında soruşturma açma yetkisi bulunduğunu belirterek “Sayın YÖK Başkanı’nın bugüne kadar yaptıklarının suç teşkil ettiğine inanan birisi değilim.Yaptıklarının suç teşkil ettiğini sanmıyorum. İzin vermeyeceğim” diyerek Özcan’ı korumaya adı. Ancak Hüseyin Çelik’in soruşturma açılmasına izin vermemesi ile YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, olası bir davadan kurtulamayacak. Çünkü yasa uyarınca Hüseyin Çelik ve Yüksek Öğretim Kurulu’nun 3 üyesinin Özcan hakkındaki kararı kesin nitelik taşımıyor ve yalnızca “öneri” anlamına geliyor. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik başkanlığındaki ilk soruşturmacı kurulun kararının ardından dosya Danıştay 1. Dairesi’ne gelecek. Danıştay’ın vereceği karara göre, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın yargılanması ya da yargılanmaması gündeme gelecek. Danıştay’ın lüzumu muhakeme (yargılama) kararı vermesi durumunda, Özcan Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nde yargılanmaya başlanacak. rüz. Bu konuşmadan 2 gün sonra da zaten ‘Üç Devrim Yasası’ yürürlüğe girmiştir. Önemli olan şudur ki, Mustafa Kemal’in 1924 yılındaki düşüncelerindeki haklılığının günümüz için de geçerli olmasıdır. Bu üç nokta Gazi Mustafa Kemal için sırası ile şunlardır: “1Ulus, Cumhuriyetin, bugün ve gelecekte, her türlü saldırılardan kesinlikle ve sonsuzluğa kadar korunmasını sağlayacak ilkelere dayandırılmasını istemektedir. 2Kamuoyu, eğitim ve öğretimin birleştirilmesinden yanadır. Ve bunun hiç zaman geçirilmeden uygulanması gereklidir. 3 İslam dinini, yüzyıllardan beri yapılageldiği üzere, bir siyaset aracı olarak kullanılmaktan kurtararak yüceltmenin zorunlu olduğunu da görüyoruz.” ‘Gereksiz gerginlik yaratıldı’ ? Baştarafı 1. Sayfada 2 Yaklaşık 50 kilometre içeri girilmesi planlanıyor. 3 Temel amaç, önleyici girişim. Burada bulunan terörist unsurların ve teröre destek ortamının etkisiz hale getirilmesi hedefleniyor. Operasyonun devamında özellikle hedef konusunda “medya birliklerinin” aldığı yol hayli ileriydi! Gelinen noktada ne oldu? Daha birkaç ay önce Ankara’ya gelen Irak İçişleri Bakanı, operasyon izni bir yana, sıcak takibi bile onaylamadıklarını duyurdu, terörle mücadele anlaşması yapmadan gitti. Bunun devamında BarzaniTalabani Türkiye’ye değil bir PKK yöneticisi, kedi bile vermeyiz, dedi. Türkiye, Irak’a artık müdahale edemez görüşü hâkim oldu. Son operasyon bu havayı dağıtmış, Türkiye’nin ülke bütünlüğü için her şeyi yapabileceğini göstermiştir! Her şey bir yana, bu bile tek başına önemlidir. Bu noktadan sonra, artık çekilme de izafi bir kavram. Bugün çekilirsiniz, yarın zorunluluk doğduğunda yeniden girersiniz. Türk ordusu kendisini tehdit eden bir gelişme olduğunda Irak’a müdahale hakkını elde etmiştir. ??? Başlıktaki soruya gelelim... Önce başka soru: 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı deyince o dönemin karar vericisi olarak ilk kim akla geliyor? Bülent Ecevit! Neden? Çünkü, Başbakan olarak böyle bir harekâtın sorumluluğunu aldı. Eğer, Ecevit’in bu tutumu doğru değil de bugünkü Başbakan’ın tutumu doğru ise, Ecevit’in 1974’te şu demeci vermesi gerekirdi: “Türk Silahlı Kuvvetleri bir harekât planlamıştır. Başından sonuna kadar bütün harekâtın sorumluluğu onlardadır...” Hafta içinde birkaç kez şu gerçeğin altını çizdik: Terörün tümüyle bitirilmesi için böylesi operasyonlar gereklidir ama, tek çözüm değildir. Siyasi iradenin de arkasında olması, elini taşın altına sokması gerekir. Erdoğan, operasyonun sadece teröristleri hedeflediğini söylüyor, özenle bölge halkına yönelik değil, diyor. Çok doğru ama, bunun yanında, teröre destek veren unsurlar da ayağını denk alsın demeli! Erdoğan bunu demedi... Bunun yerine Mehmet Akif’ten Necip Fazıl’a şiirlerle destek verdi! Şiir okuyarak siyaset yapabilirsiniz ama terörle mücadele edemezsiniz! Bir kez daha görüldü ki, terörle mücadele AKP’nin sorunu değil! Türkiye’nin en önemli konusu AKP’yi ilgilendirmiyorsa, başlıktaki soru en doğal hakkımız! ??? Irak, ABD’nin sorumluluğunda... Sonuçta Türk ordusu, ABD’nin kontrol ettiği topraklarda operasyon düzenlemiştir. Her türlü psikolojik savaş yönteminden, haber kirliliğinden arıtıp baktığımızda şunu söyleyebiliriz: Türkiye, terörle mücadele için ne gerekiyorsa yapmayı göze aldığını ABD’ye de göstermiştir. PKK, yine son 5 yıldır olduğu gibi Irak’ta rahatça barınıp büyüyecek mi? Bu sorunun yanıtlanmasında muhatap, ABD’dir! Acı gerçek o ki; muhatabın büyümesiyle birlikte sorun da büyümektedir! ankcum?cumhuriyet.com.tr 1. KOŞU: F: Rüzgarcan (3), P: Adanus (1), PP: Sibel Hanım (4), S: Gözpınarım (2). 2. KOŞU: F: Gülşah Hanım (3), P: September Dancer (4), PP: Endiries (5), S: Lady Cincilla (6). 3. KOŞU: F: Burhan (2), P: İlbeyi (1), PP: Octavius (3), S: Nazifoğlu (4). 4. KOŞU: F: King Ege (2), P: Babahalid (1), PP: Sisli Kır (4), S: Novi (3). 5. KOŞU: F: Hattori (2), P: Nikulas (1), PP: ALTILI GANYAN Matchmaker (5), S: Benny Blade (3). 6. KOŞU: F: Ro3 2 2 2 6 2 yal Victory (6), P: Nemo (1), 4 1 1 1 PP: Evreka (2), S: Su Damlası (3). 7. KOŞU: F: Babayiğit 5 3 (2), P: Dancing Pearl (1), PP: 6 4 Hasköylü (6), S: Rudman (9). lerin fikir yürütmesi yanlış olur. Bu tamamen Genelkurmay Başkanlığı’nın takdirinde bir konu. Askerlerin dönüşlerini televizyonda izlerken yüzlerindeki olumlu ifade bizi duygulandırdı” diye konuştu. Konuşmasında, “ulusal kadın istihdam politikası” oluşturulmasının önemine değinen Yalçındağ, kadınların ekonomik yaşamın yanı sıra siyasal karar süreçlerinde de etkin olması gerektiğini vurguladı. Atatürk’ün 83 yıl önce İnegöl’deki konuşmasındaki “Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez, peştamal veya buna benzer bir şeyler asarak yüzünü gözünü gizler ve yanından geçen erkeklere karşı arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın manası neye delalet eder? Medeni bir millet anası, bir millet kızı için bu garip şekiller, bu vahşi vaziyet nedir? Bu hal milleti çok gülünç gösterir ve derhal düzeltilmesi lazımdır” sözlerini anımsatan Yalçındağ, “83 ? Baştarafı 2. Sayfada lığı kurulmuştur. Yani biz 3 Mart 1924 tarihinde aynı zamanda bu 3 kurumumuzun kuruluş tarihlerini de anımsamış oluyoruz. Her üç yasanın da temel amacı şudur: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni laik bir yapı içinde yepyeni bir devlet ve yepyeni bir toplum olarak şekillendirmek. Gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci içinde bu üç temel yasa devleti şekillendirici bir rol oynamıştır. 430 Sayılı Öğretim Birliğine İlişkin Yasa’nın amacı ise Türkiye sınırları içinde yaşayan insanları Türk milleti haline getirmek, laik devleti anlayan ve Cumhuriyetimizin temel niteliklerini benimseyen bireyleri kadınerkek ayrımı yapmadan yetiştirmektir. 431 sayılı yasa ise halifeliğin yılda Türkiye’de çok şey değişti, kadınlarımız ekonomik, sosyal ve siyasi hayatta arzu ettiğimiz düzeyde olmasa da çok önemli noktalara ulaştı” dedi. Yalçındağ, bugün tamamen kadınları ilgilendiren türban sorununun ülkeyi kamplara ayırarak bir kriz haline dönüştürüldüğünü belirterek “Geldiğimiz nokta, maalesef bu söylediklerimizi haklı çıkardı. Hükümetin, Anayasa Mahkemesi kararını beklemeyi tercih ederek, hukuki çerçeveyi tamamlamaktan vazgeçmiş görünmesi, konuyu YÖK ile Üniversitelerarası Kurul arasında bir çatışma noktasına taşıdı” diye konuştu. Sorun yükseköğretim kuralları çerçevesinde daha yumuşak bir geçişle çözülebilecekken bugün toplumda gerilim nedeni haline geldiğini anlatan Yalçındağ, “Türban konusunda YÖK Başkanı daha sağ duyulu davranabilirdi, gereksiz gerginlik yaratıldı. Bu düzenlemenin ortaöğrenim ve kamu kesimine genişlememesi için mevcut hukuki güvencelerin güçlendirilmesi gerektiğini daha önce ifade etmiştik. Bu güvencelerin getirilmesi, günümüzde sıkça tartışılan, bireylerin yaşam tarzlarının toplumsal baskıya maruz kalması kaygılarını da giderecektir” dedi. AMBARGOLU HABER ‘Güven ortamı zedelendi’ Yalçındağ konuşmasının son bölümünde ise güven ortamının zedelendiğine dikkat çekerek, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bugün içinde bulunduğumuz gergin ortam, hükümetin önceki dönemde demokratik ve ekonomik açılımları ile sağladığı güven ortamını da zedeliyor. Cumhuriyetimizin temel değerlerinden laiklik ilkesinin, zedelenip zedelenmediği tartışma konusu haline geliyor. Siyaset, yargı, eğitim kurumları ve giderek tüm toplum neredeyse tek bir soruna kilitlenmiş duruma getiriliyor. Oysa hükümetin, devlet yönetiminin, siyasi partiler arası rekabetin ana eksenini kalkınma politikaları, uluslararası rekabet gücü, AB süreci, çocuklarımızın geleceği gibi konular oluşturmalı...” Başbakanlık medyaya kızdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakanlık Basın Merkezi önceki gün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın değiştirdiği “Ulusa Sesleniş” konuşmasının ambArgolu olmasına karşın zamanından önce yayımlanmasına tepki gösterdi. Başbakanlık Basın Merkezi’nden dün yapılan açıklamada, medya organlarında yer alan haberlerin “ahlak ilkesinin” ihlali olduğu iddiasında bulunularak şunlar kaydedildi: “Dün ve bugün bazı medya organlarında Sayın Başbakanımızın aylık Ulusa Sesleniş konuşmasıyla ilgili ‘ambargolu’ bir metinden alıntılar yapıldığı görülmektedir. Adından da anlaşılacağı gibi ‘ambargolu’ metinler, tanımı gereği üzerindeki ‘ambargo’ kaydı kaynakları tarafından kaldırılmadığı sürece yok hükmündedir. ‘Ambargo’ kaydı, kaynaklarının söz konusu metinler üzerinde tahdit sona erinceye kadar her türlü tasarruf hakkını saklı tuttuğu ve ancak nihai hallerinin dikkate alınabileceği, değişiklik halinde önceki metinlerin yok sayılacağı ilkesinin medya tarafınca da kabulünü şart koşmaktadır. Bu itibarla, bazı medya organlarında yer alan haberlerin, temel bir ahlak ilkesinin açıkça ihlali olduğunu belirtiyor, karşılıklı güven ilişkimizi kötüye kullananları şiddetle kınıyoruz.” Üç Devrim Yasası (3 Mart 1924) Dr. Handan DİKER Yeditepe Üni. Öğr. Üy. kaldırılmasına ilişkin yasadır. Nitekim yasanın gerekçesinde şu ifade yer alır: “Türkiye Cumhuriyeti içerisinde halifelik makamının bulunması Türkiye’yi dış ve iç politikasında iki başlı olmaktan kurtaramadı. Bağımsızlığında ve ulusal yaşamında ortaklık kabul etmeyen Türkiye’nin dolaylı bile olsa, ikiliğe tahammülü yoktur.” Türk Devrimi 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması ile başlamıştır. Bu tarihte Osmanlı padişahlık kurumu ortadan kaldırılmıştır. Ardından Cumhuriyetin ilanı ile devletin siyasi yapısı belirginleşmiş, sonra da halifelik kaldırılarak siyasal alandaki temel atılımlar bir bir gerçekleştirilerek yeni devletin siyasal yapısı sağlamlaştırılmaya başlanmıştır. Bu üç temel yasa Türkiye’nin ilerlemesini sağlayacak temel adımlar olmuştur. Her üç yasanın da ortak özelliği bunların, laiklik ilkesinin belli başlı en temel uygulamaları olmasıdır. Nitekim bu yasalar çerçevesinde yapılan tüm devrimci uygulamalar Mustafa Kemal’in önderliğinde uygulama alanına sokulmuştur. 1 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarken yaptığı konuşmada, özellikle üç nokta üzerinde durduğunu görü Küçükçekmece’de ses bombası ? İstanbul Haber Servisi Küçükçekmece’de Sefaköy Tevfik Bey Mahallesi Muammer Aksoy Caddesi Mehmet Ali Bey Sokak’ta, mahalle muhtarlığı önündeki çöp konteynerine bırakılan ses bombası patladı. Kısa bir süre sonra da aynı yerin yakınlarında park halinde bir aracın arkasına bırakılan ses bombası da patladı. Her iki olayda da yaralanan olmadı. 1. KOŞU: F: Canses (1), P: Dilem (2), PP: Gönül Yazım (8), S: Edanur (6). 2. KOŞU: F: Chestnut (6), P: Alakuş (3), PP: Classic Girl (7), S: Mislina (10). 3. KOŞU: F: Beşi Bir Yerde (1), P: Royal Manor (8), PP: Rusalka (9), S: Majestic Girl (5).4. KOŞU: F: Selenay (13), P: Arakarya (10), PP: Beyçıkmaz (5), S: Aytencik (1). 5. KOŞU: F: Harbiye (6), P: Kızıl Sonya (8), PP: Makarova (9), S: Himalaye (7). 6. KOŞU: F: Pontiac (2), P: Harbiye Fatih (3), PP: Gaviotta (6), S: Stamen (1).7. KOŞU: F: Harputlu Gaggoş ALTILI GANYAN (7), P: Nuhbaba (3), PP: Orpheo 13 6 2 7 2 8 (4), S: Heart To Heart (1). 8. KOŞU: F: Çınar (2), P: Fersoy (4), 10 8 3 4 PP: Sondarbe (3), S: Karakaya 5 9 3 (5). 9. KOŞU: F: Bellegarde (8), 1 7 5 P: Sherman (7), PP: Fitruka (1), S: Anarza Fırtınası (18). 8 12 1 kişiye 1 milyon 605 bin YTL ? ANKARA (AA) Sayısal Loto çekilişinde kazanan numaralar “1, 7, 24, 38, 42 ve 44” olarak belirlenirken 6 bilen 1 kişi, 1 milyon 605 bin 190 YTL kazandı. Çekilişte 5 bilenler 2 bin 638 YTL 60’ar YKr, 4 bilenler 23 YTL 80’er YKr, 3 bilenler de 3 YTL 75’er YKr kazandı. CUMHURİYET 08 K