03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 MART 2008 PAZAR 2 Hikmet Altınkaynak yıllarca çalıştı, sonunda koskoca “Türk Edebiyatında Yazarlar ve Şairler Sözlüğü”nü (Doğan Yayını) ortaya çıkardı... “Türk edebiyatında kim kimdir” diye sordunuz mu, karşınızda dev bir kitap, binlerce ad!.. Bugünden geleceğe bir çeşit armağan!.. Uzun yıllar sonra bir genç, yüzyıllardır yazanlar, ardında bir şeyler bırakanlar kimlerdir diye düşünürse işte karşısında, edebiyat adamı, eleştirmen Hikmet Altınkaynak’ın başvuru yapıtı... Daha önce de yazarlara, şairlere ait sözlükler çıkmadı değil, içlerinde en iyileri Behçet Necatigil ile Şükran Kurdakul’unkiler. Ne var ki zaman birçok şeyi eskitiyor. Uzun yıllar Nâzım Hikmet sözlüklerde yer almadı. Bu utanç hepimize yeter! Pek çoğumuz gizli gizli okumakla yetindi Nâzım’ın şiirlerini incecik kopyalardan. Ben Nâzım Hikmet’in birçok kitabını ilkgençliğimde severek okuyanlardanım. 30’lu, 40’lı yıllarda serbestçe satılır, alınır okunurdu bu kitaplar... O kadar ki, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Bibliyografya dergisinde bile “Marksist Literatür” bölümü vardı! Sonra ne olduysa oldu, Nâzım da, Marx da, Engels de yasaklandı. Sanırım ilk kez, değerbilir gerçek bir ede OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL biyatsever, bir edebiyat adamı Hikmet Altınkaynak “Sözlüğü”nde Nâzım’a da, onun gibi horlanan, küçümsenen tüm solcu, Marksçı yazarlarımıza, şairlerimize de geniş ölçüde yer vermiş... ??? Prof. Dr. Talat Halman, Altınkaynak’ın bu önemli çalışması için bakın ne yazmış: “Türk edebiyatının 13 yüzyıllık tarihinden 1400 yazar ve şairin yaşamöyküsünü güvenilir bilgilerle ve canlı bir üslupla belgeleyen bu eser, okurlar ve araştırmacılar için vazgeçilmez bir başvuru, hatta başucu kitabı. Böyle ansiklopedik yapıtlar genelde kurullar tarafından hazırlanır. Altınkaynak tek başına 13 yıl çaba vererek başardı bu işi. Bu gönül gücü ve göz emeği için Altınkaynak alkışlanmalı...” ??? Oturup kitabı sayfa sayfa dolaştım! Bildi Edebiyat Yaşamın Kendisidir ğim, sevdiğim, hayranı olduğum, vazgeçemediğim nice insan yaşıyor bu sayfalarda... İçlerinde yitirdiğim, yitirmediğim, yitirmek de istemediğim çok yakın dostlar, arkadaşlar... Bildiğim yaşantıların yanı sıra ilk kez duyduğum, ilk kez öğrendiğim konular, sorunlar da ayrıca ilgimi çekti... Bu bir çeşit yazarlar, şairler romanı, rahat okunan, bir edebiyat tadını duyuran... ??? Önsözde Altınkaynak bakın bu yıllar süren çalışmayı nasıl anlatmış: “Hani söylenir ‘işin iyisi altı ayda biter’ diye. İyisi oldu mu bilmiyorum ama bu sözlük altı aylık süreyi, gördüğünüz gibi defalarca katladı... Nasıl geçti bu yıllar? Gelin bir de bana sorun! Ne yalan söyleyeyim, çalışmanın pek çok aşamasında böyle bir işe girdiğim için ne kadar pişman olduğumu anlatamam. Ama gelin görün ki bir mektup yazmış, bir adım atmıştım. Asla vazgeçemezdim. Vazgeçemedim de...” Çok iyi yapmış Altınkaynak, bugünkü, yarınki kuşaklara, her zaman başucu olacak değerli bir yapıtı gerçekleştirmiş... Kendisini kutlarken böyle bir kitabı aydınlıktan yana tüm okurlarıma öğütlemek bir görev... Üç Devrim Yasası (3 Mart 1924) Dr. Handan DİKER Yeditepe Üni. Öğretim Üyesi “Uygarlığın coşkun seli karşısında direnmek boşunadır. Ve o, aymaz ve baş eğmezler konusunda çok amansızdır. Dağları delen, göklerde kanat çırpan, göze görünmeyen zerreciklerden yıldızlara değin her şeyi gören, aydınlatan, inceleyen uygarlığın yüceliği ve gücü karşısında ortaçağ anlayışıyla, ilkel ve boş inanışlarla yürümeye çalışan uluslar mahvolmaya ya da hiç olmazsa tutsak ve aşağılık olmaya mahkumdurlar.” PENCERE Türbanımızı Önümüze Koyup Düşünelim... Türban bu gidişle külahın yerini alacak gibi görünüyor... ? Dilimizde külah üzerine çok deyiş vardır: Külah giydirmek.. Külah kapmak.. Külahları değişmek.. Külahını önüne koyup düşünmek.. Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’ninkini Ali’ye giydirmek... ? İktidara geçip de devletin başına oturan takıyyeciler bugün ne diyorlar: Amerika’nın talimatını yerine getirmedik, Kuzey Irak’tan kendi istencimizle çıktık... Yanıt ne?.. Sen onu benim külahıma anlat!.. ? Artık gizlisi saklısı da yok, her şey açık... Başkan Bush ya da Savunma Bakanı Gates de bizimkilerin halk karşısında küçük düşeceklerini ya da zorda kalacaklarını düşünmüyorlar; dobra dobra, dolaysız, herkesin gözleri önünde gümbür gümbür talimat veriyorlar: Çekilin!.. Zavallı Başbakan.. RTE’ye acıdım.. Karar verilmiş.. Haberi yok.. 24 saatte çekiliyoruz... Eh, biliyoruz, ABD patrondur; ama, her şeyin bir usulü erkânı var; Türkiye Cumhuriyeti dünyanın gözleri önünde hiç bu kadar aşağılanmamıştı... Gir gir.. Çık çık.. Otur otur.. Kalk kalk... ? Ya Abdullah Gül?.. Cumhurbaşkanıymış.. Başkomutanmış.. Amerika’nın izniyle yapılan operasyonu fırsat bilip türban üzerine anayasa değişikliğini iki arada bir derede imzalamayı kurnazlık sayıyor... Türban politikasına Çankaya’da külah giydiriyor... ? Patron yaman mı yaman... Kendisinden öylesine emin ki Türkiye’de ne iktidarı takıyor.. Ne de halkı takıyor... Her şeye kuzu kuzu boyun eğeceğimizi biliyor... Peki, biz bu hale nasıl düştük?.. Yalnız bir derdimiz var: Türban da türban... Kafaya türbanı takmışız... Başına türban geçirmiş kadınla kafasını türbana takmış erkek, Amerikan güdümünde tesettür siyasetini devletin tepesine tırmandırıyor; toplumun gündemine oturtuyor... Devleti yönetmek için de Amerika’nın talimatını bekliyor... ? Peki, Türkiye bu işin içinden nasıl çıkacak?.. İlk yapılacak iş külahımızı önümüze koyup düşünmek... Ama anlaşılıyor ki külahımızı eloğluna kaptırdık... Peki, külahın yerine ne geçti?.. Türban... Öyleyse, bari türbanımızı önümüze koyup düşünelim... M. Kemal Atatürk (28 Ağustos 1925) ürkiye Büyük Millet Meclisi’nde 3 Mart 1924 tarihinde üç önemli önerge ele alınmış ve aynı tarihte de yasalaştırılmıştır. Devrim tarihimizde ‘Üç Devrim Yasası’ adı ile anılan bu yasalar şöyledir: 1) 429 Sayılı Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı’nın Kaldırılmasına İlişkin Yasa, 2) 430 Sayılı Öğretimin Birleştirilmesi ya da Öğretim Birliği Yasası, 3) 431 Sayılı Halifeliğin Kaldırılması ve Osmanlı Hanedanının Türkiye Cumhuriyeti Toprakları Dışına Çıkartılmasına İlişkin Yasa. 429 Sayılı Yasa ile bu yasanın birinci maddesinde Diyanet İşleri Başkanlığı, 7. maddesinde de Vakıflar Genel Müdürlüğü, Başbakanlık’a bağlı olarak kurulurken, 9. maddede ise ‘görevlerinde bağımsız’ olmak koşulu ile Genelkurmay Başkan T ? Arkası 8. Sayfada CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle