Katalog

14 MART 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tamamen korumasız olan cep telefonundan casus programıyla rahatça dinleme yapılabiliyor 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Dinlemeden kaçış yok ? Telekomünikasyon Kurumu’na göre, cep telefonu ile telefon ve içinde bulunulan ortam dinlenilebiliyor, kısa mesaj takibi, yer tespiti, arama ve alınan çağrıların tüm kayıtları ile SIM kartı değişimi bile izlenebiliyor. Bütün bunları gerçekleştiren Casus adlı yazılım telefona bilgisayar yardımı ile bir mesaj, konuşma sırasında gerçekleştirilen kopyalama işlemi ya da tamir sırasında rahatça yüklenebiliyor ve SIM kartınızı kopyalıyor. MAHMUT GÜRER ANKARA Türkiye’de son dönemde artan dinleme olayları dikkat çekiyor. Telekomünikasyon Kurumu’na göre ise dinleme en kolay, neredeyse tamamen korumasız olan cep telefonu ile rahatça yapılabiliyor. Cep telefonu ile telefon ve içinde bulunulan ortam dinlenilebiliyor, kısa mesaj takibi, yer tespiti, arama ve alınan çağrıların tüm kayıtları ile SIM kartı değişimi bile izlenebiliyor. Dinlenilecek kişinin telefonuna yüklenen “Casus” adlı bir bilgisayar yazılımı ile kişi herhangi bir başka parça olmaksızın sürekli dinlenebiliyor. Türkiye’de son dönemde meydana gelen dinleme olayları, bu duruma karşı herhangi bir önlem alınmadığını da ortaya koyuyor. En büyük şüphe ise cep telefonları üzerinde yoğunlaşıyor. Cep telefonları, içerisine herhangi bir parça yerleştirilmeksizin rahatça dinlenebiliyor. Telekomünikasyon Kurumu’ndan edinilen bilgilere göre, cep telefonu üzerinde 6 çeşit takip işlevi yapılabiliyor. Telefon dinlemenin yanı sıra, bulunulan ortam da rahatça dinlenebiliyor. Bu durumu engellenmesi ise neredeyse imkânsız... Telefona çok kısa sürede ve çeşitli yollarla yüklenebilen bir bilgisayar yazılımı tüm bunları olanaklı kılıyor. Yazılım telefona bilgisayar yardımı ile bir mesaj, konuşma sırasında gerçekleştirilen kopyalama işlemi ya da tamir sırasında rahatça yüklenebiliyor ve SIM kartınızı kopyalıyor. Casus program telefona yüklendikten sonra ise kişi izleme ve dinlemeye tamamen açık duruma geliyor. Erdoğan’dan DTP’ye Savaş Baltası mı? Başbakan Erdoğan, DTP’lilerin kendisiyle görüşme isteğini geri çevirdiğini bildiren açıklamasına, Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı ile ters düşmeyi de göze aldığını ortaya koyan bir de gerekçe ekledi. “DTP, PKK’nin bir terör örgütü olduğunu söylemeden bir daha kapımı çalmasın” anlamına gelen şeyler söyledi. Ahmet Türk ve arkadaşlarından, Nuh dedikten sonra peygamber sözcüğünü de eklemelerini beklemek kadar olanaksız bir şey, Erdoğan’ın DTP’lilerin önüne koyduğu bu görüşme koşulu. Ayrıca, Demokratik Toplum Partisi hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kapatılma davasının Anayasa Mahkemesi’nde tam da savunma aşamasına gelindiği bir sırada, çok da büyük bir talihsizlik. Cumhuriyet hükümetinin Başbakanı, gönüllü bir kamu tanığı olarak Demokratik Toplum Partisi’ne, etnisiteye dayanan bir milliyetçilik yaptığı ve aynı zamanda ülkeyi bölmek amacıyla eylem sürdüren bir terör örgütünü, bu nedenle suçlamadığı için kapısını kapattığını gizlemiyor. Onlardan gelecek istekler için bir bakanını, “Başbakan Yardımcısı’nı” ve AKP’nin bir grup başkanvekilini adres gösterdiğini bildiriyor. Gül ve Toptan’dan farklı bir tutum Bu açıklamalarını yaparken de TBMM’de dördüncü grup olarak faaliyet gösteren DTP’nin daha birkaç gün önce sırasıyla Köksal Toptan ve Abdullah Gül’den istedikleri görüşme taleplerinin kabul edildiğini, dahası bu görüşmelerden sonra hem parlamento başkanı, hem de Cumhurbaşkanı’nın gazetecilerin sorularını yanıtlarken yaptıkları açıklamaların da demokratik parlamenter bir ülke için makul gerekçelere dayandığını da elbette biliyor. Yerel seçim hesabı mı? Bana kalırsa, DTP’lilerden PKK’nin terör örgütü olduğunu kabul etmeden kendileriyle parti olarak resmi görüşme yapmayacağını söylerken, bir yıl sonra yapılacak olan yerel seçimlerde izleyeceği stratejinin de ilk adımlarını atmış oluyor. Ülke genelinde DTP’ye karşı, bu partinin terör örgütü ile örgüt başına karşı duyulan alerjiyi göz önünde tutarak bir tür “şahin” rolünü üstlenmek istiyor Erdoğan. Öylelikle CHP ve MHP’nin oy haznelerine de el atacağını gizlemiyor. Ayrıca özellikle Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi merkezli olmak üzere Güneydoğu’da DTP’nin kazanmış olduğu kent ve beldelerin seçmenlerine, iktidar partisinin genel başkanı olarak, yöreye yapılacak 12 milyar dolara varan yatırım paketinin gerçekleşmesi için ne yapmaları gerektiğinin de şifresini vermek istiyor. “Ya ben ve partim ya da DTP” anlamına gelecek bir koşulu masaya koymaya niyetli olduğunu gösteren bu son açıklamaların Güneydoğu bölgesindeki ilk tepkileri Başbakan’ın önümüzdeki hafta sonunda yöreye yapacağı gezilere gösterilen ilginin dozu ile anlaşılacaktır. Böcek fobisinin hortladığını söyleyen Aygün ‘Korkudan havadan sudan konuşur olduk’ dedi ‘Türkiye gizli kulaklar ülkesi oldu’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, son günlerde bazı sivil ve askeri bürokratların telefonda ya da sohbet ortamında yaptıkları konuşma? ATO Başkanı Aygün, ların internet sitelerine düşmesinin “Birilerinin kulağı yine fazla ardından Türkiye’de “böcek fobiuzadı. En temel haklarımızdan sinin hortladığını” kaydetti. biri olan haberleşme özgürlüğüTürkiye’nin dönem dönem günmüz çiğneniyor. Hükümet uzademe gelen dinleme skandalları yan kulakları çekmeli’’ dedi. Ayyüzünden “gizli kulaklar ülkegün, dinlenme korkusu devam si’’ haline geldiğini vurgulayan ettiği sürece siyasetçilerin, Aygün, “Birilerinin kulağı yi“Konuşan Türkiye’’ sloganne fazla uzadı. En temel haklarının, “Susan Türkiye’’ye larımızdan biri olan haberdönüşeceği uyarısında bulundu. leşme özgürlüğümüz çiğneniyor. Hükümet uzayan kulakları çekmeli’’ dedi. Aygün yaptığı yazılı açıklamada, böcek fobisi yüzünden bakanlar, kuvvet komutanları, milletvekilleri, müsteşarlar, polis müdürleri, belediye başkanları, siyasetçiler, bürokratlar, akademisyenler, sivil toplum örgütü liderleri, işadamları ve gazetecilerde “dinlenme paranoyası’’ oluştuğunu belirterek şunları kaydetti: “Millet birbirini dinliyor. Dinleyen dinleyene. Telefonla aradığım bazı bakanlar bile dinlenme korkusu yaşıyor. Önemli makamlarda bulunan hangi yetkiliyi arasam ‘Telefonda olmaz, yüz yüze konuşalım’ diyor. Halbuki ben ne iş takibi yapıyorum, ne rüşvet teklif ediyorum ne de tayin istiyorum. Üyelerimi ilgilendiren bir meseleyi soruyorum. Makamına gitsem, orada da dinlenme endişesi var. Böcek korkusu yüzünden derdimizi anlatamıyoruz. Böcek geldi, mertlik bozuldu. Herkes birbirinden şüpheleniyor. Kimse düşündüğünü açık açık söyleyemiyor. Bazıları da elinde kâğıt kalemle dolaşıyor. Sakıncalı bulduğu şeyleri yazarak anlatıyor. Dinlenme korkusu ruh sağlığımızı bozuyor.’’ USAN TÜRKİYE OLACAĞIZ’ ‘S Dinleme yetkisinin Emniyet, Jandarma ve MİT’e ait olduğunu, ancak yasadışı dinlemenin çok yaygınlaştığını vurgulayan Aygün, parası olanın dinleme cihazı aldığını kaydetti. İnternet üzerinden hizmet veren alışveriş sitelerinde bile dinleme cihazı satıldığına dikkat çeken Aygün, bu cihazları satanlara da, alanlara da caydırıcı cezalar verilmesi gerektiğini vurguladı. Aygün, “Dinlenme korkusu yüzünden artık telefonda ve dost sohbetlerinde işyerinde havadan sudan konuşur olduk. En gözde konumuz küresel ısınma ve barajlardaki doluluk oranı. Herkes, memleket meselelerini konuşmaktan, hükümet politikalarını eleştirmekten korkuyor’’ diye konuştu. Aygün, dinlenme korkusu devam ettiği sürece siyasetçilerin, “Konuşan Türkiye’’ sloganlarının, “Susan Türkiye’’ye dönüşeceği uyarısında bulundu. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net TRT YASA TASARISI PROTESTO EDİLDİ HaberSen üyesi çalışanlar Ankara Radyosu önünde eylem yaptı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ‘TARİKATLAR BAZI KİŞİLERİ YIPRATMA GAYRETİ İÇİNDE Mİ?’ 2005 YILINDA VADAFONE’A PARA CEZASI VERİLDİ CHP ses kayıtlarını Başbakan’a sordu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde dinleme olaylarını TBMM gündemine taşıdı. Özyürek, önergesinde “YouTube isimli internet sitesinde eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Tuğgeneral Münir Erten ve Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci, son olarak Tümamiral Kadir Sağdıç’a ait olduğu iddia edilen ses kayıtları yayımlandığına” dikkat çekti. Özyürek, Başbakan Erdoğan’a, “Bu ses kayıtları kimler tarafından yapılmış ve yayımlanmak üzere You Tube internet sitesine ulaştırılmıştır? Mahkeme kararı olmadan kişilerin özel konuşmalarını kayda almak ve yayımlamak kanunlarımıza göre suç oluşturmakta mıdır? Bu yayınları izleme ve kayda alma konusunda uzman olan kuruluşlarımızda yuvalanan bazı tarikatların AKP’ye karşı olduğunu düşündükleri kişileri yıpratma gayreti içinde olduğunu düşünüyor musunuz? Haberleşme özgürlüğünü tehdit eden bu tip kayıt alma ve yayımlama girişimleri hakkında savcıları göreve davet etmeyi düşünüyor musunuz?” sorularını yöneltti. Yunanistan da dinlemeye takıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’de kamuoyunca da bilinen kişilerin konuşmalarının dinlenerek internette yayımlanmasına benzer bir olay 2005 yılında Yunanistan’da yaşanmıştı. Başbakan Kostas Karamanlis de dahil olmak üzere birçok kişinin dinlendiği ortaya çıkarken Türkiye’de de özelleştirme ile Telsim’i satın alan Vodafone’un Yunanistan’daki dinleme sürecinde kilit rol oynadığı ortaya çıkmıştı. Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Genelkurmay Başkanlığı Elektronik Sistemler Komutanı Tuğgeneral Münir Erten ile Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci’ye ait olduğu öne sürülen ses kayıtlarının internette yayımlanması, yakın süreçte Yunanistan’da meydana gelen “dinleme skandalını” anımsattı. Ülkede, 2005 yılında aralarında Başbakan Karamanlis ve çok sayıda bakanın da bulunduğu yaklaşık 100 kişinin telefonuna ulaşım aniden kesilmiş, bu durum dinleme skandalını ortaya çıkarmıştı. Şirketten ise “Biz dinlemeyi fark ettik ve bildirdik” açıklaması gelmişti. Şirkete cep telefonlarının dinlenmesine izin verildiği için 76 milyon Avro para cezası verilmişti. Bunun yanı sıra Yunanistan’da telekomünikasyona ilişkin bazı devlet kurumlarının başkan ya da genel müdürleri de istifa etmişti. ÜRKİYE’DE TİB T YÜRÜTÜYOR Mevzuata göre, Türkiye’de telefon dinleme ve izlemelerini mahkeme kararıyla sadece emniyet, Milli İstihbarat Teşkilatı ve jandarma yapabiliyor. Bu kurumların dinleme faaliyetlerini de Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) yürütüyor. Ancak TİB’den yapılan açıklamada, Teziç, Erten ve Demirci’nin dinlenmesine ilişkin herhangi bir istemde bulunulmadığı belirtilmişti. ‘TRT Tayyip Radyo Televizyonu olmayacak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HaberSen, TRT’nin yapısını baştan sona değiştiren ve personelin yarıya yakınını havuzda toplayan TRT Yasa Tasarısı’nı Ankara Radyosu önünde protesto etti. TRT Ankara Radyosu önündeki eyleme Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Devrimci 78’liler Derneği, Bağımsız HaberSen, Müzik Eğitimcileri Derneği, KESK Kültür SanatSen, Kültür ve Turizm Bakanlığı çalışanları, Polifonik Korolar Derneği ve KESK Ankara Şubeler Platformu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda örgüt ve yurttaş da destek verdi. Üzerinde “Sanata, sanatçıya dokunma”, “AKP ellini TRT’den çek”, “TRT Tayyip Radyo Televizyonu olmayacak” yazılı dövizler taşıyan TRT çalışanları, sık sık “AKP kültüre zararlıdır”, “Bugün sanatçılar, yarın hepimiz”, “Susma haykır, TRT halkındır” sloganları attı. Basın açıklamasını okuyan HaberSen Denetleme Kurulu üyesi ve TRT ses sanatçısı Tekin Çelikel, yasa tasarısının ‘’TRT’yi nitelikli bir yayın kurumuna değil, yoz bir ticarethaneye dönüştüreceğini’’ vurguladı. Çelikel, TRT’nin 7 bin çalışanıyla 7 televizyon kanalı, 4 ulusal, 8 bölgesel, 1 yerel ve 1 uluslararası radyo kanalı üzerinden 27 dilde yayın yaptığını söyledi. Hükümeti ve TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’i eleştiren Çelikel, “Bu tasfiye planının bir adımı, TRT’nin tüm kaynaklarını AKP’li belediyelere, yandaş vakıflara, derneklere, radyo ve televizyonlara sunmak. İkinci adımı ise TRT personelini tasfiye edip, kendi kadrolarına yer açmak” dedi. CUMHURİYET 07 K