05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2008 ÇARŞAMBA 8 SAĞLIK İLAÇ ENJEKTE EDİLİYOR Prof. Dr. Erkan Topuz, doktor kontrolünde yapılmayan tedavinin hastaya zarar vereceğini söyledi ‘Tamamlayıcı tıp’a dikkat ŞULE KÖKTÜRK ‘Sarı nokta’nın tedavisi var İstanbul Haber Servisi Halk arasında “sarı nokta” hastalığı olarak bilinen “makula dejeneresansı”, yaklaşık 1 yıldır uygulanan yöntemle yüzde 80’lere varan oranda tedavi edilebiliyor. Gözün arkasına ilaç enjekte etme şeklinde uygulanan tedavinin ardından televizyon seyredebilen, kitap okuyabilen ve otomobil kullanabilen hastalar bulunuyor. Florence Nightingale Hastaneleri Göz Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu, sarı noktanın gözümüzün net görmemizi sağlayan görme merkezi olduğunu belirterek hastalıkta gözün arkasındaki sarı noktada lekeler oluştuğunu ifade etti. Sarı nokta hastalığının çoğunlukla yaşa bağlı olarak 60 yaşından sonra görüldüğünü vurgulayan Bahçecioğlu, “En sık ve en erken belirti net görememeyle birlikte cisimlerin ortasını eğik, çarpık görme ve bakılan şeyin ortasını karanlık görmedir. Görme gücü ve kalitesi zamanla azalır ve hasta uzaktaki nesneleri göremediği gibi kitap da okuyamaz hale gelir” dedi. Kanserde tamamlayıcı tıp, bugün çok sayıda uzmanın onayladığı hatta önerdiği bir yöntem olsa da doktor kontrolü olmadan kullanılan tamamlayıcı tıp yöntemleri size zarar verebilir. İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erkan Topuz, tamamlayıcı tıpta besinlerin önemine değinirken özellikle kanser tedavisi sırasında yapılan tamamlayıcı tıp bazı ajanların kemoterapileri bloke edebileceği, bazılarının ise etkileri arttırabileceği ya da etkisini sıfırlayabileceği uyarısında bulunuyor. Prof. Dr. Topuz, tamamlayıcı tıptan mutlaka hekim kontrolünde yararlanılması gerektiğini söylüyor. ENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ Y Prof. Dr. Topuz, son 20 yıl içinde kanser tedavilerinde önemli gelişmeler kaydedildiğini belirterek özellikle son 57 yılda hedeflenmiş tedavi olarak bilinen, direkt tümör hücresine yönelik tedavilerin büyük önem kazandığını vurguladı. Topuz, yeni tedavilerin direkt tümör hücresine etki etmesi nedeniyle, diğer hücrelerin sağlıklı bir şekilde yaşamasının sağlandığını söyledi. Kemoterapi tedavisi bittikten sonra, meme kanserinde ilk 3 yıl içinde hastalığın tekrar etme olasılığının yüzde 75, 3 yıl bittikten sonra yüzde 85 olduğunu vurgulayan Topuz, 5 yıldan sonra ise hastaların yaklaşık yüzde 5’inde kanserin tekrarlama olasılığına dikkat çekti. DANIŞIN DOKTORA Kanser ve yapılan kanser tedavileri nedeniyle hastaların bağışıklık sistemlerinin çöküntüye uğradığını vurgulayan Erkan Topuz, “Burada tamamlayıcı tıp, diyet devreye giriyor. Bu hastalarda çok iyi, bilinçli beslenme programı uygulanmalı. Tedavi gören hastalar için de çok önemli ancak, ama bu devrede tamamlayıcı tıpta çok dikkat etmek gerekir. Çünkü tamamlayıcı tıp bazı ajanlar, kemoterapileri bloke edebilir, etkisini arttırabilir veya sıfıra indirebilir. Bundan dolayı, doktora danışmadan, alternatif tıbbı tamamen reddediyoruz, tamamlayıcı tıp, bilinçli bir onkolog tarafından verilerek kullanılmalıdır” dedi. Prof. Dr. Topuz, her kanser türünde verilecek diyetin değişebileceğini vurguladı. TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ ŞİZOFRENİ HASTALARI İÇİN PROJE ‘Her Yüzde Bir Mutluluk’ MELTEM YILMAZ Eleman eksikliği ve iç sorunlarla boğuşan banka, hizmet sunmakta zorlanıyor ‘Türkiye’de yeterli hematolog yok’ İstanbul Haber Servisi Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, Türkiye’de 200 hematolog bulunduğunu ve bu sayının talebi karşılamadığını belirterek “Konuyu Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a ilettik. Türk tıp bilimi büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Konunun bir an önce çözüme kavuşmasını umut ediyoruz” dedi. Yan Dal Uzmanlık Sınavı’nın (YUS) açıklanmasının ardından 70 olarak belirtilen hematoloji kadrosuna yalnızca 37 başvurunun olması hematoloji bölümlerindeki uzman sıkıntısını da gündeme getirdi. Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’deki hemtologların talebi karşılamada yetersiz kaldığını vurgulayarak YUS sonrası oluşan durumun kabul edilemez olduğunu söyledi. Özcan, hematoloji dalının, uzun bir eğitim sürecinin ardından olumsuz ekonomik etkenlerin de eklenmesiyle çekiciliğini yitirdiğini dile getiren Özcan, yapılan genel sınavın ardından mülakat temelli bir sınav yaklaşımının benimsenmesi gerektiğine değindi. Özcan, “2007 yılından önceki sınav yöntemiyle yan dal araştırma görevlisi temininde hiçbir sıkıntı yaşanmamışken uzmanlık derneklerinin ortak önerisinin dikkate alınmaması sonucu yapılan bu sınavda önemli problemler ortaya çıkmıştır” dedi. Prof. Dr. Özcan, YUS hakkında daha önce iç hastalıkları dalındaki diğer yan dal uzmanlık dernekleri ile birlikte hazırladıkları ortak bildirinin tüm ilgili ve yetkililere aktarıldığını, ancak Sağlık Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ve Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) herhangi bir yanıt alamadıklarını kaydetti. Kemik iliği merkezi komada ? 35 bin kişilik donör listesinden, yüzde 7080’ine ulaşamayan Türkiye’nin en büyüğü olan İstanbul Üniversitesi Kemik İliği Bankası, yaşadığı sorunlar nedeniyle kendisinden acil sonuç bekleyen çok sayıda üniversiteye aylarca yanıt veremiyor. İstanbul Haber Servisi Türkiye’nin iki kemik iliği bankasının en büyüğü olan İstanbul Üniversitesi Kemik İliği Bankası, yetersizlikleri yüzünden, kendisinden sonuç bekleyen çok sayıda üniversiteye zamanında yanıt veremiyor. İhtiyaç halinde Oktar Babuna döneminden kalan yaklaşık 35 bin kişilik donör listesinden, yüzde 7080’ine ulaşamayan Kemik İliği Bankası, yalnızca bir faks telefonu dışarıya açık olduğu ve elemanları işten çıkarıldığı için yeterince hızlı da çalışmıyor. Türkiye’nin en büyük kemik iliği bankası iç çekişmeler yüzünden çok sayıda sorun yaşıyor ve bu nedenle kendinden, sonuç bekleyen nakil merkezlerine geç yanıt veriyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Akraba Dışı Doku Bankası Kurucusu ve Sorumlusu Prof. Dr. Meral Beksaç, bankalarının üniversiteden ve dışarıdan hasta kabul ettiğini belirterek önce kendi bankalarında tarama yaptıklarını daha sonra ise İstanbul Üniversitesi Kemik İliği Bankası’na başvurduklarını söyledi. Ancak, yurtdışındaki taramalarda dahi ilk testte sevk istenmediği halde, İstanbul’daki bankanın sevk istemesi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır yanıt alamadıklarını belirtti. KSİKLİK HAD SAFHADA E 2 bin 500 vericileri ve şu an ilik bulunması için bekleyen kayıtlı toplam 68 hastaları olduğunu ifade eden Beksaç, şunları söyledi: “Vericisi hazır, nakil için bekleyen 12 hastamız var. Çok fazla gönüllü verici olmasına karşın, doku tiplemesini yapacak altyapı yok. Nakil merkezleri yeterince donanımlı değil, hemşire ve hematolog eksiği had safhada. İlaçlar yurtdışından geliyor, her ilaca onay almak gerekiyor, bazı yerlerde yatak sayısı yetersiz.” Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nakil Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Ali Ünal da “Şu an bekleyen 10 hastamız var, bize en geç 2 haftada ilk taramaların bitmesi, 1 ayda da tüm sonuçların tamamlanması gerekiyor. Ama son bir aydır hiçbir konuda yanıt alamıyoruz” diye konuştu. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Akif Yeşilipek de bankadaki organizasyon sorunları nedeniyle Türkiye Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı Doç. Dr. Haluk Soygür, amaçlarının şizofreni hastalarının topluma kazandırılması ve iyileşme sürecinin hızlandırılması için onlara iş ve kimlik sağlamak olduğunu, bunun için de Şizofreni Dernekleri Federasyonu olarak “Her Yüzde Bir Mutluluk” projesini başlattıklarını belirtti. Şizofreninin toplumda yaygın görülen bir hastalık olmasına karşın bugüne dek hep ihmal edilerek yok sayıldığını belirten Soygür, “Toplumda şizofreni hem yokmuş gibi davranılmış hem de şizofreni kelimesi üzerine yanlış önyargılar gelişmiştir” dedi. Türkiye’de yaklaşık 350400 bin kişide şizofreni hastalığı görüldüğünü belirten Doç. Dr. Soygür, yaşam boyu şizofreni hastalığına yakalanma riski yaklaşık yüzde bir olduğu için sloganı “Her Yüzde Bir Mutluluk” olarak seçtiklerini söyledi. Projenin kasım ayında başladığını ifade eden Soygür, projenin en önemli aşamalarından biri olan www.heryuzdebirmutluluk.com sitesinin ise önümüzdeki günlerde faaliyete gireceğini söyledi. İki böbrek hastasının umuda yolculuğu İstanbul Haber Servisi Sevim Şenses ve Engin Derya yaklaşık 4 yıldır böbrek hastası. İki böbrek hastasının, farklı noktalarda kesişen hikâyeleri, aralarında bir aşkın yeşermesini de sağladı. Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi’nde böbrek nakli olan Sevim ve Engin, iyileştikten sonra, önce iş bulmayı, daha sonra evlenmeyi umut ediyor. Hastalıkları nedeniyle iki sevgili de çalıştıkları muhasebe işinden ayrılmak zorunda kalmış. Sevim 3 yıl önce, Engin ise hastalığını öğrenir öğrenmez 4 yıl önce ayrılmış işinden. Şimdi işsiz oldukları için evlilik planları dahi yapamıyorlar. “Birlikte mücadele verdik” diyen Engin, “Her şey çok güzel olacak. Henüz evlilik için hiçbir hazırlık yapmadık ama iyileşmeden, birilerine yük olmaktan kurtulmadan evlilik olmaz. İyileştikten sonra önce iş bulacağız” diye konuşuyor. Sevim de “Önce iş, ev, araba sonra, evlilik” şeklinde şaka yapıyor. geç yanıt aldıklarını belirterek en son olarak kasım ayında bir yazı gönderdiklerini ancak yanıt alamadıklarını anlattı. Yeşilipek, “Şu an bekleyen 200 hastamız bulunuyor, bunlardan 78’i çok acil, bazıları ATG (Antitimosid globulin) isimli ilaç 2 aydır piyasada olmadığı için yapılamıyor” dedi. İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğü yetkilileri ise ilacın ruhsatının alındığını, ancak firmanın henüz dağıtıma başlamadığını söyledi. 0212 282 01 01 Sağlıklı cinsellik için telefon hattı İstanbul Haber Servisi Avrupa’da 12 ülkenin üye olduğu bir kuruluş olan Avrupa Seksüel Fonksiyon Bozuklukları Birliği (ESDA) şemsiyesi altında hizmet veren Aile Sağlığı Araştırma Derneği, “Aile Cinsel Sağlığı Danışma Hattı”nı kurdu. Kadın ve erkek cinselliğiyle ilgili tüm bilgilere ulaşılabilen “0 212 282 01 01” numaralı cinsel sağlık hattını arayanların isimleri veya kimlik bilgileri alınmıyor. Hattı kuran Aile Sağlığı Araştırma Derneği, gizlilik esasına dayanan hatta insanların cinsel sorunlarını rahatlıkla ifade edebildiğini açıkladı. PROF. DR. CENGİZ KUDAY ‘Cerrah santrafora benzer, pas vermez’ Haber Merkezi Beyin tümörü ameliyatlarının bir ekip işi olduğunu belirten Prof. Cengiz Kuday, “Ekibimin de çok tecrübeli kişilerden oluşmasını isterim. Herkes de tenkit eder, asistanlarına mı yaptırıyor diye. Ama bütün mesele hastanın oradan iyi çıkmasıdır. Bir de şunu söyleyeyim; cerrah, futboldaki santrafor gibidir. Kimseye pas vermez” dedi. Beyin tümörleri korkutan tümörler arasında başı çekiyor. Rakamlar her yıl binlerce kişinin beyninde tümör tespit edildiğini ve birçok hastanın da bu nedenle hayatını kaybettiğini gösteriyor. Türkiye’de bu vakaların rakamsal karşılığı net olarak bilinmese de Amerika’da her yıl 40 bin kişi bu sorunla karşı karşıya geliyor. Florence Nightingale Hastaneleri Nöroşirürji Bölümü Genel Koordinatörü Prof. Kuday, iyi huylu tümörlerin çoğunun cerrahi müdahaleye gerek duyulmaksızın ilaçla tedavi edilebildiğini vurguladı. “Yarar değil, zarar getireceğini bildiğimiz zaman ameliyat yapmayız” diyen Kuday, bir cerrahın bu kararı ancak tecrübe ve bilgi birikimi ile verebileceğini belirtti. Prof. Kuday, beyin tümörü ameliyatlarının bir ekip işi olduğunun altını çizerek “Beyin cerrahisi yoğun bakımında çalışan hemşiresinden anestezistine kadar tüm ekibin bu konuda eğitilmiş olması şart” dedi. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Bir iktidar nasıl olur da ülkede toplumu bu kadar gerginleştiren, böylesine bölücü, tahrip edici bir yönetim ve politika izleyebilir ve onun hâlâ okuryazar, düşünür destekçileri vardır. AKP bana bir şarap hikâyesini hatırlatıyor. Hani, bir şarap degustatoründen iki şarabı kıyaslaması ve iyisini seçmesi istenir. Birincisini tadan seçici hemen öteki şarabı işaret eder. Ama onu tatmadın ki diyenleri “Bundan kötü olamaz” diye cevaplar. 60 yıldan beri iktidara gelen, hiçbir partiyi tutmadım. Hiçbirisi Türk devrimine ve aydınlanmaya sadık kalmamış, halktan yana olmamıştır. Ama böylesini tasavvur edemezdik. Bir iktidarın mensupları alkışladıkları liderin ölçüsüz, öfke dolu konuşmaları ile toplumda ne tür ayrışmalar yarattığını, aslında onun çok ciddi uyarılara ve eleştirilere muhtaç durumda olduğunu nasıl göremez ve ülkedeki vahim gelişmelere yol açan icraata alkış tutar. Hele soldan dönüş yapan Ertuğrul Günay, arkadaşımız Zafer Üskül ve Reha Çamuroğlu’nun bu politikalara adaptasyonlarını iz Sağlıkta Kadrolaşma lemek bana çok şaşırtıcı ve hazin görünüyor. Başbakan, yurdumuzda son derece tehlikeli, açıkça laiklik karşıtı bir gidişe öncülük yapıyor. Kendilerini biat kültüründen kurtaramamış milletin vekilleri de onu kayıtsız şartsız destekliyorlar. Bunu gerçekten inanılmaz buluyorum. ASALARA AYKIRI ATAMA Y İstanbul Tabip Odası toplantılarında akıl almaz şeyler dinliyor ve öğreniyorum. Bunlar bildiğim, tanık olduğum tüm olumsuzluklara eklenen olaylar. İktidar, gerici politikalarını ve kadrolaşmayı tüm ülkede yaygınlaştırmak ve her kuruma egemen olmak için pervasızca her çareye başvuruyor. Yasalara aykırı olarak, 175 yandaş meslektaşımız şef ya da şef yardımcısı olarak ve yasanın öngördüğü sınav yapılmadan bu görevlere atanıyor. Bu atamalar doğaldır ki, İdare Mahkemesi tarafından iptal ediliyor ama ne gam, AKP yeni bir yasa hazırlayıp, onları yerinde tutmanın yolunu buluyor. Hukuka karşı hile yapmaktan hiç çekinmiyorlar. Onlara göre bütün bu yapılanlar çok bağlı oldukları İslam dinine aykırı değildir. Atamalar için liyakat aramak hiç de gerekli değildir. Tercih ettikleri düzen için düzenbazlık yapmak mubahtır, demokrasiye uygundur. İstanbul’da özel sektörde çalışan 10 bin hekim var. Bunların 4 bin 500’ü özel hastanelerde çalışıyor. Özel hastanelerin yüzde 80’ine İslami sermaye egemen. Uzmanlar çalışmaya başlarken güven verici hiçbir sözleşme imzalama olanağına sahip değiller. Böyle bir metin yok ve olması istenmiyor. O nedenle kolaylıkla ve sudan bahanelerle işten çıkarılabiliyorlar. İşveren hekim ücretlerini olduğundan düşük gösteriyor. Böylece patron ödemek durumunda olduğu vergiyi ve sigorta ücretini eksik ödüyor. Bu da onların din anlayışına uygundur. Kayıt dışı çalışanlar az değil. Bugün özelde çalışan hekimlerin yüzde 70’i artık işçi statüsündeler. Sendikalaşma, tüm alanlarda olduğu gibi burada da engelleniyor. Bunu sorgulayan AKP yandaşı liberallerimiz var mı, merak ediyorum? 1250 doktor muayenehane hekimliği yapıyor. Onların başka bir iş görmeleri mümkün değil, buna izin verilmiyor. İRENMELİ D İstanbul’da özel hekimlik, bağımsız çalışma artık çok zor. Patronlar var, emekçi doktorlar var. Tüm bu olup bitenleri alkışlayan biat kültürünün mensupları, Türkiye’yi yönetiyor. Ne acıklı. DİSK’ten bir uyanış, bir başkaldırı bekleyebilir miyiz? Dev Sağlıkİş Sendikası hükümetin sağlık politikalarını protesto ediyor. Umut verici bir gelişme. Yok, gerçekten bu kadar kötü, bu kadar pervasız, bu kadar halk karşıtı bir yönetim olamaz. Tüm yurtseverlerin bu yönetime direnmeleri ve ona karşı gerçek demokrasiyi, aydınlanmayı, bilimi, çağdaşlığı savunmaları yurtseverliğin kaçınılmaz bir gereğidir. [email protected] CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle