06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2008 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B PB K PB B B B B K 6 8 5 9 7 8 9 4 3 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya K 6 K 4 K 4 K 3 K 2 K 0 B 4 K 6 PB 13 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB 11 PB 10 Y 2 K 5 K 5 K 4 K 2 K 1 Y 5 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Bütün bölgelerimiz parçalı çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, Doğu Akdeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı doğu bölgelerde azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih K PB PB PB Y Y Y PB Y 4 2 2 8 6 6 7 4 7 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB PB PB Y Y PB B PB 9 11 17 11 11 10 12 13 7 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm K K B B Y K K A Y 5 8 13 8 14 8 2 15 11 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCELCÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada verircesine daha da koyulaşıyordu. Basından cımbızla seçilmiş, hiç kuşku yok RTE’nin onayından geçmiş gazeteciler her nedense daha önce CHP lideri Deniz Baykal’ı eleştirmek için sürekli kullandıkları, toplumda gerilim yaratıyor dedikleri malzemeyi AKP Genel Başkanı’ndan esirgediler. Gazetemin eskiiii bir yöneticisi; RTE’nin, Baykal’ın konuşmalarını sıfırlayan öfkeli çıkışlarını, bize böyle davranmazsınız herhalde gibi alttan alan bir girişle sorulara geçilmesini sağladı. RTE 350 grup desteği ve Müslüman halkın duygularını sömüren politikayı arkasına almış, var mı benden böyyük diyen, gerilimi yatıştırıcı olacağına tırmandıran o sert ve hiddet dolu konuşmalarına ilk fırsatta yeni örnekler katacaktır. ??? Aydınlık dergisi son sayısında; “Bi’at ve ÖfkeRTE’nin Psikobiyografisi” adlı kitabın yazarı Dr. Cemal Dindar’la, AKP Genel Başkanı’nın ruh halini sergileyen ilginç içerikte bir söyleşi yayımladı. Dr. Dindar; RTE’nin öfkeli olduğunu, çünkü bi’at ettiğini, 12 Eylül’ün RTE’yi yarattığını... fiyakalı tavırlarını... yoksuldan yana görünse de aslında zengini sevdiğini… “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısının aslında çok beğenip yaşamının özeti demeye getirdiği Frank Sinatra’nın “My Way”e (Benim Yolum) geçiş olduğunu ve… “RTE’nin çok çeşitli konular üzerinde katiyen derin ve teorik bir bilgiye sahip olmadığını… siyaset gibi konular üzerinde düşünsel bir yatırımı bulunmadığını... RTE’nin kurumsal bir zihin olmadığını” söylüyor. Dr. Dindar kitabında, Ruşen Çakır ve Fehmi Çalmuk’un “RTEBir Dönüşüm Öyküsü” kitabından yaptığı şu çarpıcı bir alıntıya yer veriyor: “…Reis Kaptan (babası) sinirli bir adamdı. Sinirlendiğinde evden kimse ona yanaşamaz, irtibat kuramazdı. Ama onun RT’e karşı özel bir ilgisi vardı. Tenzile Hanım da (annesi) bunu keşfetmişti. Evin babası sinirli olduğunda iş RT’ye düşerdi. Hemen Reis Kaptan’ın yanına sokulurdu. O kollarına sığındığında Reis Kaptan’ın siniri kalmazdı. RT babasını üzdüğü zaman inanılmaz bir şey yapardı: Reis Kaptan’ın ayakkabılarını öperdi. Bunu gören Reis Kaptan sakinleşir, gözlerinden yaşlar süzülür, bütün çocuklar da babalarıyla birlikte ağlardı…” ??? Dinsel kuralların saptırılarak tarikat egemenliğinin gündeme girdiği bir dönemde kim kimin elini ya da ayakkabısını öpüyor, bilebilmek elbette olanaksız. Ne ki bilinen gerçek, RTE’nin anayasa değişikliği ile türbana gerekli çözümü getiremediğini dolaylı biçimde itiraf etmesi. İki noktadaki sakat politikasını Damad’ın TV’sinde kurtarmaya çalışan bir üslup kullanmaya çabalıyor. CHP’nin, “destek bulursa” diyerek Anayasa Mahkemesi’ne götüreceği değişikliğe Yüksek Mahkeme’nin ancak “şekil noktasından” karar verebileceğini söylüyor. Daha bugünden Anayasa Mahkemesi’ne bu sınırı aşma demek istiyor. Ama yanı sıra “zevahiri kurtaracak”, sapmalarını örtecek hukuka saygılı bir siyaset adamıymış izlenimi vermek için bir kaşık ballı cümle: “Mahkeme ne derse kabulüm!” Söylemleri, açıklamaları, izlediği dinci siyaset ülkeyi bölmüyor, gerginliği sanki laik rejime sahip çıkan meydanlar yaratıyormuş gibi, ‘tecahülü arifane’den geliyor. “İstesek biz o kalabalıkların on katını toplayabiliriz” diyor. Oysa bu yola başvurduğunda gerilimi ve ülkeyi ikiye bölmenin gerçek sahibi olacağının bilincinde değil. Din devletinin peşinde değilmiş, ama Allah’ın emri gibi dayanağı zayıf bir gerekçeye sarılarak Meclis’te 411 elin kaosa (kargaşaya) olanak sağlamak üzere kalkmasıyla anayasayı değiştiren kim? Rizeli Reis Kaptan mı? RTE de aksini savunmuyor; gerçek artık sırıtıyor. Türban sadece yerel seçimlerde oya açılan bir tezgâh değil, dinci bir devlet anayasasına doğru atılan ilk adım, bir deneme. Sessiz çoğunluk diye tarif ettiği 74 milyonun geleceğine ipotek koyan köktendinci bir yığın tarikat ve cemaatten ibaret mahalle baskısının emrinde… büyük balığın küçük balığı yuttuğu özdeyişini değiştiriyor ve… RTE, sessiz çoğunluk dediği küçük balığın büyük balığı yani laikliği yutacağını kanıtlamaya çalışıyor. Subaylar karalanıyor ‘Terör bünyeye sızmış’ başlığıyla yayın yapan internet sitesinde, kurmay subayların da aralarında olduğu TSK mensupları yıpratılmaya çalışılıyor İstanbul Haber Servisi “Terör bünyeye sızmış” başlığıyla yayın yapan internet sitesinde, başta kurmay subaylar (albay, yarbay, binbaşı ve yüzbaşılar) olmak üzere astsubay, askeri personel ve askeri öğrencilerin yakın akrabalarının, terör örgütü üyesi oldukları öne sürülerek Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) yıpratılmaya, subayların terfileri engellenmeye, yönetici konumuna yükselmemelerine çalışılıyor. Söz konusu sitede, iftira atılarak “fişlenen” TSK mensuplarının, görev yaptığı bölgenin yanı sıra terör örgütü üyesi yakın akrabasının ismi, üye olduğu örgüt adı, TC kimlik numarasına yer verilerek adeta ailenin soyağacı çıkarılarak listeler oluşturulması dikkat çekiyor. Sitelerde, Türk ordusunun mensuplarına yönelik suçlamalar yapılıyor. http://tskveteror.4reds.info/index.html adreslerinden yapılan yayınlarda TSK mensubu (şimdilik general adı yok), ancak başta general, subay, astsubay ve askeri öğrencilerden birçoğunun akrabasının terör örgütü PKK üyesi olduğu yalanıyla ordu yıpratılmaya çalışılıyor. “Terör bünyeye sızmış” adıyla yayın yapan sitenin açılış sayfasında “Orduların İşgal Edildi Atam!” başlığıyla yayımlanan propaganda mektubunda TSK için ağır iftiralara yer verilerek özetle şöyle deniliyor: “Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevlendirdiğin orduların işgal edildi!!! Aynen öngördüğün gibi, aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevlendirdiğin ordumuzun her köşesi bilfiil işgal edilmiş… Terörist yandaş ve yardakçılarınca işgal edilmiş! Bölücülerce işgal edilmiş! Gericiler ve şeriatçılarca işgal edilmiş! Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevlendirdiğin orduların işgal edilmiş Atam.Ankara’nın en seçkin ve saygın tepesinde, o kartal yuvası kabrinden başını bir kaldır ve bak, gök mavisi gözlerinin uzandığı en uzaktan en yakınına kadar, emanetini korumak ve kollamakla görevlendirdiğin ordularının işgalini gör!” GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Propaganda mektubu http://isbirlikcihainler.googlepages.com/index.html ve İftira atılıyor Sitenin “ilgili personel” başlıklı link bağlantısıyla açılan bir diğer sayfasında, “Akrabaları terör örgütü üyesi olan TSK personeli” başlığıyla, TSK üyelerinin ve örgüt üyesi olduğu iddia edilen yakınlarının isimlerine yer veriliyor. Yakınları terör örgütü üyesi olduğu iftirasına uğrayan TSK mensuplarının adları, aynı sayfada, “General”, “Subay”, “Astsubay”, “Sivil Memur”, “Öğrenci” başlıklarıyla detaylandırılması dikkat çekiyor. Bu listenin, “General” bölümünde haber yayına hazırlandığı sırada isim bulunmuyordu. Ancak, diğer TSK kadrosu bölümlerinde birçok isme ve görev yaptığı bölgeye yönelik bilgilere yer veriliyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Gençay Gürsoy, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “Kürt sorununun demokratik çerçevede çözülmesi’’konusundaki taleplerini içeren bir mektup sunduklarını belirtti. Gül’e,“Kürt sorununun demokratik çerçevede çözülmesi’’ konusundaki taleplerini içeren bir mektup sunduklarını belirten Gürsoy, “bu konunun kendisi tarafın Gül’e mektup dan son derece önemsendiğini’’belirtti. Mektupta imzası bulunan 100 kişiden bazıları şunlar: “Prof. Dr.Ahmet İnsel, Prof. Dr.Ali Nesin, Prof. Dr. Baskın Oran, Can Paker, Ergin Cinmen, Prof. Dr. Doğu Ergil, Prof. Dr. Fuat Keyman, Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, Prof. Dr. Murat Belge, Prof. Dr. Şerif Mardin, Zeynep Tanbay ve Yücel Sayman.’’ (Fotoğraf: AA) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Erdoğan görevinden ayrıldı Kadrolaşma isyan ettirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in isteğiyle Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanı olan Prof. Dr. İrfan Erdoğan, görevinden ayrılma kararı aldı. Erdoğan’ın istifasında, TTK’nin içerisinde bulunan Kitap İnceleme Komisyonu’nda yayınevlerinin girişimleri ile “kadrolaşmaya” gidilmesinin etkili olduğu savunuldu. TTK’deki kadrolaşma, birkaç ay önce de başkan yardımcısı Ali İlker Gümüşel’i istifa ettirmişti. TTK Başkanı Erdoğan, dün görevinden istifa etti. Erdoğan’ın istifa kararını,Bakan Çelik ile yaptığı iki görüşmenin ardından aldığı belirtildi. İrfan Erdoğan’dan önceki TTK Başkanı Prof. Dr. Ziya Selçuk da istifa etmiş ve kuruldaki yolsuzluklara, kadrolaşma baskısına dikkat çekmişti. Erdoğan, başta, pek çok tartışmaya yol açan 17. Milli Eğitim Şurası’nın düzenlenmesinde olmak üzere, Çelik ile işbirliği içinde önemli çalışmalara imza atmıştı. Ders kitaplarındaki eleştirilen ve tepki çeken değişiklikler, müfredat yenilemele ABD de bütün hesaplarını buna göre yaptı. Ancak Almanya, ABD’nin hesaplarını bozdu. Dedi ki: “Eğer Hırvatistan bağımsızlığını ilan ederse, tanıyacağım!” Bağımsızlık bu, adından söz edildi mi, artık geri dönüş olmaz... Bu gelişme Kosova’dan önce Saraybosna’nın karışmasına neden oldu. Bu kentte 199296 arasında çok kanlı bir iç savaş yaşandı. Saraybosna durulduktan sonra eski hesaba dönüldü. 90’ların sonunda Kosova karıştı. Kanlı eylemlerin ardından 1999’da NATO bölgeye operasyon düzenledi. BM yeni bir yönetim yapısı kurdu. Aradan geçen 9 yıllık süreç şöyle özetlenebilir: Kosova, BM’nin yönetiminde, NATO’nun güvencesinde adım adım bağımsızlık limanına getirildi. Önceki gün saat 16.00’da Kosova Başbakanı Haşim Taçi’nin dünyaya duyurduğu bağımsızlık kararı özellikle bu yönüyle, yeni bir dönemin başlangıcı olacak... ??? Kosova, dünyayı şimdiden ikiye bölmüş görünüyor. BM’ye üye olan bir ülkenin temelde “toprak bütünlüğü” uluslararası güvenceye alınmış oluyordu. BM de bunun karşılığında kendi ilkelerinin o topraklarda geçerli olmasını istiyordu. Bundan böyle bu ilkenin geçerli olmayacağı ilan edildi. Kosova’nın başlıca anlamı bu. Dünyanın değişik coğrafyalarından dün buna karşı çıkan haberler geliyordu. Kosova’nın gözükulağı ise büyük AB başkentlerinden ve ABD’den gelecek, “Bağımsızlığınızı tanıyoruz” bildirisindeydi. ABD’den haber erken geldi. ABD’yi Avrupa’nın büyük başkentleri izledi. Bu süreci hazırlayan, desteğini esirger mi? Rusya’nın Kosova’ya karşılık Kafkaslar’la oynayacağını açıkça söylemesi, Balkanlaşmanın öteki coğrafyalara da sıçrayacağını gösteriyor. Ankara’nın durumu ise şu: Kosova’nın bağımsızlığını tanıdı. Ama bundan sonra olacakları kestirmekte zorlanıyor. ??? Gelişmelere Belgrad açısından bakınca hüzün verici bir tablo karşımıza çıkıyor. Sırpların Kosova tanımı şudur: “Orası bizim kalbimiz.” Biz, Osmanlı tarihinde Kosova Savaşı’nın önemli bir dönüm noktası olduğunu, büyük bir zafer olduğunu okuruz. Sırplar ise o savaşı şöyle okur: Ulusal benliğimizin perçinlendiği savaş! 1989’da Kosova Savaşı’nın 600. yılını bu anlamda kutlamışlardı. Bugüne gelirsek; Balkanlar’da şöyle bir tutku var: Her ülke adının başına “büyük” sözcüğünü yazmak istiyor. Yunanistan, “büyük” istiyor; Makedonya diye... Bulgaristan, “büyük” istiyor”; Trakya ve Makedonya diye... Makedonya, “büyük” istiyor; Selanik diye... Arnavutluk, “büyük” istiyor; Kosova ve Kuzey Makedonya diye... Hırvatistan, “büyük” istiyor; Hersek diye... Ve Sırbistan, “büyük” istiyor; tüm çevre diye... Herkes büyük istiyor ama, Balkanlar küçük... Özellikle Sırbistan’ın BosnaHersek’teki tutumu yine bu “büyük” olma hevesi üzerineydi... Hırsı aklını aşan Sırp yöneticiler, büyütelim derken, ülkelerini küçülttüler! Herkese ders olsun! ankcum?cumhuriyet.com.tr GÖRÜŞMELERİN İÇERİĞİNİ AÇIKLAMADI Bakan Çelik ile yaptığı görüşmelerin içeriğine ilişkin bilgi vermeyen İrfan Erdoğan, yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “İstanbul Üniversitesi, Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesi’nde görev yaparken Sayın Bakan tarafından 12 Mayıs 2006 tarihinde Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı olarak görevlendirildim.Aradan 21 ay geçtikten sonra onur duyarak sürdürdüğüm bu görevden ayrılıyorum. Sayın Bakan ile son bir ay içinde yaptığımız iki görüşme çerçevesinde böyle bir yol ayrımına geldik. Bugün itibarıyla izne ayrılıyorum. Görevden ayrılmamla ilgili yazının Sayın Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmasını takiben İstanbul Üniversitesi’ndeki görevime geri döneceğim. Başkanlığım süresince 1926 yılında yüce önder Atatürk’ün kurduğu bir Cumhuriyet kurumunu yönetmenin bilinciyle hareket ettim. Eğitim ve öğretim için öncülük yaptığım ve rol oynadığım her bir çalışmada ayrı bir mutluluk yaşadım.” ri de yine Erdoğan döneminde yapılmıştı. Ancak Erdoğan ile Çelik arasında, uzun zamandır gerginlik olduğu konuşuluyordu. Çelik’in çeşitli uygulamalarla Erdoğan’ı “istifaya zorladığı” da belirtilirken, Erdoğan’a yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre istifa sürecine gidişteki etkenler şunlar oldu: ? Erdoğan’ın, müfredatta ve ders kitaplarında Atatürkçülük ile ilgili yer alması gereken konulardaki eksikliklerin tespiti ve giderilmesi için çalışmalar başlatması,Çelik ve ekibiyle karşı karşıya gelmesine neden oldu. ? Kitap İnceleme Komisyonu’na “istenen adamların getirilmesinin”, ders kitaplarından “rant sağlamanın” kolaylaştırılması olarak görüldüğüne dikkat çekilirken, yayınevleri arasında kendi kitaplarına onay al IŞIL ÖZGENTÜRK Ev kızlarına ve Cumhuriyet Halk Evleri’ne (CHE) dair ? Baştarafı Arka Sayfada tek söz söylemedi. Kamer Genç kadar olamadı. Biz ona iyi bir milletvekilliği parası sağladık.Ve ömür boyu garanti ettik. Sana da artık inanmıyoruz” dedi. Haklı. Söyleyecek sözüm yok. Bu arada güzel bir hikâye, atölye öğrencilerimden Nazan evleniyordu, nikâhına gittim, nikâh sonrası bir baktım, gencecik bir kızla bir erkek masaya oturmuşlar, nikâh şahidi bekliyorlar. Tabii her zamanki gibi kız kardeşimi de ikna edip tanık kürsüsüne geçtim. Tanrım nasıl yalnız bir nikâhtı.Görevli fotoğrafçı bile umudu kesip gitmişti. Neyse bizim atölyeden elinde fotoğraf makinesi, kamara olanlar pek boldu. Nikâhı onlar görüntülediler ve Nazan’ın sepetinden çaldığımız nikâh şekerlerini de onlara ikram ettik. Haftanın beni en mutlu kılan olayı buydu. Yeğenim, “Teyze sen neden her zaman, olayların bir parçası olmayı seçiyorsun, neden böylesin” diye sordu. Gülerek şöyle dedim, “Bir tanem teyzen 19 yaşındayken bir işçinin polis kurşunuyla öldürüldüğünü gördü. O günden beri böyle.Yani umutsuz vaka”. Bütün umutsuz vakalılara sevgiler... ma savaşı yaşandığı belirtildi. Bu durumun, kurulda belli yayınevlerinin kitaplarına onay verecek isimlerin çalıştırılmasına yol açtığı, Erdoğan’ın işleyişten rahatsızlık duyduğu öğrenildi. ? Kurulda, Bakan Çelik’in göndermek istediği DSP döneminden kalan yüzü aşkın çalışanın görevden ayrılmalarını sağlamak için baskı oluşturulması ancak Erdoğan’ın bu baskılara karşı gelmesi. ? Din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitaplarında yer alan “antilaik” unsurların düzeltilmesi konusunda, TTK ile Çelik arasında yaşanan anlaşmazlık. ? Müfredat yenilemelerinde Atatürkçülük vurgusunun devre dışı bırakılmak istenmesi, TTK’den bu yönde onay çıkmamasıyla yaşanan tartışmaların getirdiği yıpranma. ? TTK’nin görevlendirdiği isimlerin Personel Genel Müdürlüğü’nden veto yemesi, yapılan görevlendirmelerin “nedensiz” geri çekilmesi gibi kurul üzerinde “baskı” kuracak uygulamalar yaşandığına dikkat çekildi. BAKANLAR KURULU TOPLANDI 42 yeni ilçe kuruluyor ? Baştarafı 1. Sayfada Eminönü ilçesi Fatih’e bağlanıyor. Nüfusu 2 binin altında kalan 863 belde de köye dönüştürülüyor. Bakanlar Kurulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Başbakanlık’ta toplandı. Toplantı sonrasında açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, toplantıda iki tasarının imzaya açıldığını söyledi. Bunlardan birinin Ceza İnfaz Kurumları Dış Güvenlik Hizmetleri Yasa Tasarısı olduğunu ifade eden Şahin, tasarıyla jandarma tarafından sağlanan dış güvenliğin 2009’dan itibaren Adalet Bakanlığı tarafından sağlanacağını kaydetti. Şahin, tasarıyla şu an için 3 bin 225 olan belediye sayısının 2 bin 101’e düşürüldüğünü belirterek büyükşehir belediye sınırları içerisinde 42 yeni ilçe kurulduğunu ifade etti. Yeni ilçe belediyeleri Şahin bu belediyeleri şöyle sıraladı:Adana: Çukurova, Sarıçam. Ankara: Pursaklar. Antalya: Aksu, Döşemealtı, Kepez, Konyaaltı, Muratpaşa. Diyarbakır: Bağlar, Kayapınar, Sur, Yenişehir. Kocaeli: Başiskele, Çayırova, Darıca, Dilovası, İzmit, Kartepe. İstanbul: Arnavutköy, Ataşehir, Başakşehir, Beylikdüzü, Çekmeköy, Esenyurt, Sancaktepe, Sultangazi. İzmir: Bayraklı, Karabağlar. Mersin: Akdeniz, Toroslar, Yenişehir. Sakarya: Adapazarı, Arifiye, Erenler, Serdivan. Samsun: Atakum, Canik, İlkadım. Erzurum: Palandöken, Yakutiye. Eskişehir: Odunpazarı, Tepebaşı. Tasarıyla ilk kademe belediyesi statüsünün de ortadan kaldırıldığını anlatan Şahin, bu belediyelerden 34’ünün ilçe haline getirildiğini, 241’inin mahalleye dönüştürüldüğünü, 8’inin büyükşehir belediyesi dışına çıkarıldığını, 7’sinin belde belediyesi olarak devam edeceğini, 1’inin de köye dönüşeceğini söyledi. Cheney savaşa sürüyor ? Baştarafı 1. Sayfada lamada, “Taliban’la mücadele için Afganistan’a tek bir asker bile gidemez” demişti. Ancak, son dönemde NATO’nun Afganistan operasyonu sırasında giderek daha fazla sıkıntıya girmesi üzerine ABD yönetimi Türkiye’yi yeniden ön plana çıkarma çabası içine girdi. Washington yönetimi 2006’dan bu yana, Türk askerinin Kâbil dışında muharip görev üstlenmesi talebini resmi ve gayri resmi yollardan birçok kez Ankara’ya iletti. Ancak Türkiye bu talebe olumlu karşılık vermedi. Ancak, ABD’nin Irak’ın kuzeyindeki PKK kampları ve Kandil Dağı’ndaki ana kampına yönelik operasyon konusunda Türkiye’nin önünü açmasıyla birlikte, Afganistan’a asker gönderme konusu yeniden gündeme taşındı. Çünkü, Erdoğan’ın 5 Kasım’da ABD Başkanı George Bush ile yaptığı görüşmede Afganistan konusu da ele alındı. AKP’nin ABD’ye bu konuda olumlu bir yanıt vermesi güçlü bir olasılık olarak değerlendirirken askeri kanadın “Kâbil dışında göreve katılmayız” yönündeki pozisyonunu koruması bekleniyor.Türkiye’nin şu anda Afganistan’da yaklaşık 700 askeri bulunuyor. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle