06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2008 SALI 4 HABERLER Çankaya’daki törene katılmayı reddeden emekli Büyükelçi Okandan laiklik karşıtı uygulamaları eleştirdi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Kosova’da Bağımsızlık Kıbrıs’ta Seçim 17 Şubat 2008 Pazar günü, Kosova’da yeni Başbakan Haşim Taçi ülkesinin bağımsızlığını ilan ederken, Güney Kıbrıs’ta seçmenler yeni cumhurbaşkanını saptayacak seçimlerin birinci turu için sandık başına gidiyorlardı. Kosova’nın bağımsızlığını ilan edeceği, UÇK’nin lideri Taçi’nin seçimleri kazanmasından beri biliniyordu. Sırbistan ile Rusya’nın şiddetle karşı çıktıkları bağımsızlık ilanı üzerine başta ABD ve çoğu Avrupa ülkelerinin ardından Ankara da, yeni devleti tanıyacak. Avrupa ülkeleri içinde Romanya, Slovakya, İspanya, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi Kosova’yı tanımamaya karar verdiler. Böylelikle bu konuda oybirliğine varamayan AB içinde ülkeler kendi başlarına tanıma ya da tanımama yolunu tuttular. Ama genelde dünyadaki ülkelerin çoğunluğu, daha da önemlisi ABD ve AB üyelerinin büyük bir bölümü Kosova’yı tanıyacaklar. Rusya ile Sırbistan’ın karşı tavırlarının da, fiilen fazla bir önem taşıyacağı söylenemez. Moskova’nın geleneksel Sırp yanlısı politikası dolayısıyla karşı çıktığı bu bağımsızlık kararını engelleyecek bir gücü yok. Sırbistan olsa olsa kendi şoven girişimleri ile yol açtığı bu duruma karşı, Kosova’ya ambargo uygulamak, kaynaklarını kesmek yolunu tutabilecek, ama NATO ile AB’nin koruması altındaki bu ülkeye daha fazla bir şey yapamayacaktır. ??? Artık eski Yugoslavya’da bir dönem tümüyle kapanmış, seksenli yılların sonlarında, Miloseviç’in başlattığı etnik temizlik politikası sonunda, bir zamanlar 20. yüzyılın en güzel en insancıl rüyalarından biri olan TİTO Yugoslavyası’ndan altı yeni devlet doğmuştur. Parçalanma sürecinin de bittiği, bundan böyle aynı bölgede artık yeni bir devlet çıkmayacağı açıktır. Sırpların ağırlıklı yaşadığı güneydeki Kosovska ve Mitroviça’da alınan yoğun güvenlik önlemlerinin, bir süre için herhangi bir olay çıkmasını önleyeceği düşünülebilir. Ayrıca Sırbistan ile sınırı olmayan bu bölgelerde, ayrılıkçı hareketlerin uç vermesi de beklenemez. Kosova’nın bağımsızlığı bu ülkenin ezici çoğunluğunu oluşturan etnik grup için sevindiricidir. Ama kimse, Arnavutların Sırplardan daha demokratik ve daha az şoven olduğunu da söyleyemez. Bu açıdan bölgede yaşayan küçük Türk azınlık için daha demokratik ve özgürlükçü bir sonuç beklemek hayal olacaktır. ??? Yunanistan ile Kıbrıslı Rumlar, Kosova’da bağımsızlık ilanının KKTC’nin durumunu güçlendirmesinden endişe duyduklarını açıkça dile getiriyorlar. Hele hele Putin’in “saçma” bulduğu bu bağımsızlık ilanı üzerine KKTC’yi örnek olarak ileri sürmesi Atina ile Lefkoşa’yı daha da telaşlandırdı. Ancak Putin’in, hemen arkasından Kıbrıs konusuna böyle yaklaşmadığını açıklaması, ABD ve AB’nin de olayın Kıbrıs için emsal teşkil etmeyeceğini açıklıkla dile getirmeleri, bu konuda kimi beklentilerin önüne set çekti. Ama Kosova’nın bağımsızlık ilanı yine de Kıbrıs’ı etkiledi ve uzlaşmaz politikası ters tepmeye başlayan Papadopulos pazar günkü seçimlerin ilk turunda elendi. Evet Papadopulos elendi ama, ikinci turun anahtarını yine de elinde tutuyor. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimini Kasulides ile Hristofyas’tan hangisinin kazanacağını, birinci turda Papadopulos’a gitmiş olan oylar belirleyecektir. Kosova olayı, acaba Papadopulos’un tasfiyesinin ötesinde Kıbrıs Rum kesiminde, uzlaşmaz politikanın sonuç vermeyeceği konusunda ciddi bir düşünce uyandırıp, hayırlı bir sonuca yol açar mı? Rum kesimindeki şovenizm ve uzlaşmaz politikadan şimdiye kadar hep kazançlı çıkmış olmanın şımarıklığının böyle bir sonucu güçleştirdiği düşüncesindeyim. Umarım ki, yanılmışımdır ve bundan böyle adanın Rumları da daha uzlaşmacı bir tavrı benimseyebilirler. Böyle bir tutum değişikliğinden en fazla yarar sağlayacak olanlar da kendileridir. Çünkü unutmamak gerekir ki, uzlaşmaz tutumun devamı adanın bölünmesine giden yolu açmaktadır. ‘Gül’ü içime sindiremiyorum’ MAHMUT GÜRER ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’nde yapılacak emekli büyükelçilere plaket ve berat takdim törenine katılım davetini reddeden Türkiye’nin eski Avustralya Büyükelçisi Tansu Okandan, “Bu teklifi reddettim. Gerekçeyi bakanlığa söylemedim ama, şu anda Çankaya’da olan zatı ben bir Türk vatandaşı olarak içime sindiremiyorum” dedi. Okandan, hükümetin politikalarının laiklik ilkesine aykırı olduğunu da vurguladı. Gül tarafından Köşk’te emekli büyükelçilere plaket ve berat verilmesi nedeniyle düzenlenecek törene katılmayı reddeden Türkiye’nin eski Avustralya Büyükelçisi Okandan Cumhu ? Hükümetin politikalarının laiklik ilkesine aykırı olduğunu vurgulayan Türkiye’nin eski Avustralya Büyükelçisi Okandan, türban ve dış politika uygulamalarına tepki gösterdi. Türkiye’nin çıkarlarının gözetilmediğini vurgulayan Okandan “Bütün bunları toplarsanız bugünün Çankaya’sında benim işim yok” diye konuştu. riyet’e konuştu. Okandan törene katılmama kararını, geçen hafta emekli diplomatların katıldığı toplantı sırasında aldıklarını söyledi. remiyorum. Bu gerekçeler neler? Her şeyden önce laiklik ilkesine aykırı tutumları... Tesettür içinde bir eşinin olması. Benim eşim de makam sahiplerinin tesettürlü eşleriyle bir arada bulunmaktan haz etmiyor. Biz bu durumu Cumhuriyet ilkelerimize aykırı buluyoruz.” Okandan, ülke olarak çok zor bir döneme girildiğinin de altını çizerken, “Sadece bu tesettür meselesinden değil. Dış politikada uygulanan yol, Türkiye’nin çıkarlarının tamamen bir kenara atılması, milli dava olarak benimsediğimiz konularda Türkiye’yi hiçe sayan, çıkarlarımızı hiçe sayan tavırlar bizi çok üzüyor. Bütün bunları toplarsanız bugünün Çankaya’sında benim işim yok” diye konuştu. ‘Cumhuriyet ilkelerine aykırı’ Toplantıda konunun tartışıldığını ve 75 emekli büyükelçinin yarısından fazlasının çeşitli gerekçelerle daveti reddetme kararı aldığını anlatan Okandan, şunları söyledi: “Gerekçeyi bakanlığa söylemedim. Ama şu anda Çankaya’da olan zatı ben bir Türk vatandaşı olarak içime sindi ‘Ortaçağ giysileri azap verdi’ Okandan, Kanberra büyükelçisi olduğu dönemde de bu tür sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını söyledi. Çeşitli devlet yetkililerinin ziyaretleri sırasında türban ve bundan kaynaklanan tavırlar konusunda sıkıntılar yaşadı ğını belirten Okandan, “Orada büyükelçi olarak görevlerimizi ifa ettik ama, gelenlerin tavırlarının da ızdırabını çektik. Yabancıların arasına ortaçağ giysileri içinde birtakım bakan eşlerinin çıkmaları bana azap verdi. Bu azabı da tekrar yaşamak, hele bu dönemde tekrar yaşamak istemiyorum...” dedi. Okandan, ayrıca büyükelçiliği sırasında verdiği yemeklerde kimin geldiğine bakmaksızın her zaman şarap ikram ettiğini, kendi ve büyükelçilik çalışanlarının eşlerinin de normal şartlarda nasıl giyiniyorsa yine öyle giyindiklerini söyledi. Tansu Okandan 2006 yılında Avustralya’dan merkeze çekilmesinin ardından, emekliliğini isteyerek görevini bırakmıştı. G ENEL KURUL C HP LİDERİ BAYKAL: DİSK’te yeni dönem başlıyor İstanbul Haber Servisi Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 13. Olağan Genel Kurulu dün gerçekleştirilen seçimlerle sona erdi. İki dönem DİSK Genel Başkanlığı görevini yürüten Süleyman Çelebi, yeniden DİSK Genel Başkanlığı’na seçildi.Genel Sekreterliğe ise DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün getirildi. DİSK Genel Başkanı Çelebi, yeni dönemde işçi sınıfının yeni kazanımlar elde etmesi için mücadele vereceklerini vurguladı. İkinci dönemini dolduran Genel Sekreter Musa Çam ise yönetimde görev almak için aday olmadı. Genel Kurul’un önceki günkü son oturumunda konuşan DİSK Genel Sekreteri Çam kongrede duygusal bir hava yarattı. Sağlık koşulları nedeniyle yeniden aday olmadığını vurgulayan Çam, Türkiye sendikal hareketinde ve siyasal yaşamında etkin bir yeri olan DİSK’in tarihsel misyonunu sürdürdüğünü söyledi. Genel Sekreterliğe ise DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün seçildi. Genel Başkanlık seçiminin ardından gerçekleştirilen seçimle de yönetim kurulu belirlendi. 249 oyun geçerli kabul edildiği yönetim kurulu seçiminde, genel başkan ve genel sekreter dışındaki yeni yönetim Ali Cancı (Sosyalİş), Ali Rıza Küçükosmanoğlu (Nakliyatİş), Celal Ovat (Gıdaİş), Celalettin Aykanat (Birleşik Metalİş), İsmail Yurtseven (Genelİş), Muzaffer Subaşı (Tekstil), Nuri Serim (Lastikİş) isimlerinden oluştu. Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürü Atasoy, izinli olan sekreterinin yerine türbanlı bir personeli çalıştırıyor. Ülkenin temeline su girdi HAKAN DİRİK İZMİR CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP’nin üniversitedeki genç kızlar yerine “devletin başına” türban geçirmeyi amaçladığını belirterek asıl hedefin Cumhuriyet anayasasını tümüyle çöpe atmak olduğunu söyledi. Önceki gün gerçekleştirilen CHP İzmir İl Kongresi’nde konuşan Baykal, sıradan günler yaşanmadığını kaydetti. Türban konusundaki anayasa değişikliğiyle birlikte Türkiye’nin temeline “su girdiğini” belirten Baykal, türban girişiminin Türkiye’yi getirdiği noktayı “fiyasko” diye nitelendirdi. Değişikliklerde AKP’ye destek veren MHP’yi “hasatçılar” diye eleştirirken, demokrasi adına AKP’ye omuz veren liberallere de İran örneğini anımsattı. Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan ve birlikte siyaset yaptığı insanların “değiştik” söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını, kafalarının ardında ikinci gündemlerinin olduğunu dile getirdi. “Bu işin temelinde Başbakan’ın Türkiye’ye ilişkin çok sakıncalı, hiçbir şekilde kabul edilemez anlayışları yatıyor” diyen Baykal, şunları söyledi: “Bu iktidarın kafasının arkasında farklı bir projenin olduğu tartışma götürmez biçimde ortadadır. Kadrolaşmanın, belli bir zihniyetin devlet içinde etkin noktaya gelmesi için örgütlü olarak yapılanların, Milli Eğitim Bakanlığı’nı çok köklü biçimde değiştirmeye yönelik uygulamaların artık ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Bütün bu uygulamaların, bu iktidarın Türkiye’de beyinlerin, gençlerin anlayışını, zihniyetini nasıl denetim altına alma amacına hizmet ettiğini biliyoruz. Önümüze gelen değişiklikler de bu anlayışın bir yansımasıdır. Bir gedik açılmak isteniyor, anayasanın tümünü değiştirmek istiyorlar. Bunlar Cumhuriyet anayasasını bir kenara itecek ve içinde bin bir türlü tuzak olan düzenlemelerle ‘Alın yeni anayasa bu’ diyecekler. Türbanı bir dini örtünme biçimi diye, dinde bile olmayan katılıkta bir düzenlemeyi getirdiğiniz anda insanların değil, devletin başına türbanı geçirmiş oluyorsunuz ve bu çok tehlikeli olur.” Promosyondan sonra türbanlı mesai NİHAN İNAL asirmen?cumhuriyet.com.tr DTP EŞBAŞKANI EMİNE AYNA ‘AKP savaş hükümeti olarak çalışmaya başladı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DTP Eşbaşkanı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında PKK’li teröristler için “gerilla”, terörist başı Abdullah Öcalan için de “sayın” sıfatını kullandı. Ayna, basın toplantısında 22 Temmuz seçimlerinden sonra, “hükümetin militarist düşüncelerinin su yüzüne çıktığını, sınır ötesi operasyon kararıyla bir savaş hükümeti olarak çalışmaya başladığını’’ ileri sürdü. Teröristlerden “gerilla” diye söz eden ve Abdullah Öcalan için de “sayın” sıfatını kullanan Ayna, sınır ötesi operasyonla tırmandırılan Kürtlere karşı şiddet politikasının 15 Şubat’ta “ayyuka çıktığı” görüşünü savundu. 15 Şubat’ta Cizre’de Yahya Menekşe adındaki bir gencin “üzerinden panzerle geçilerek bilinçli olarak öldürüldüğünü” kaydeden Ayna, “Bu sorun hava operasyonlarıyla çözülmediği gibi, kara operasyonuyla da çözülemez. Bu ülke yeni bir maceraya sürüklenmeden makul ve ciddi çözüm arayışları için adımlar atmalıyız. Yoksa gençler ölmeye devam edecektir. Buna dur deme iradesi ve gücü hepimizde vardır” dedi. Bir gazetecinin, “Cizre’de Türk bayrağının indirilmesi olayını nasıl karşılıyorsunuz’’ sorusu üzerine Ayna, “Bunların provokatif hareketler olduğunu düşünüyoruz. Türk bayrağının yere indirilmesi doğru değildir. Hiçbir bayrağın yere indirilmesi doğru değildir’’ karşılığını verdi. Öğretmenlerin maaşlarına karşılık ilçe milli eğitim müdürlüğüne verilen promosyon parasıyla kendisine makam arabası alan Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürü Eyüp Atasoy’un, bu kez de izinli olan sekreterinin yerine türYönetmelikte de yasak banlı bir kamu personeli çalıştırdığı ortaya çıktı. Atasoy ise türMilli Eğitim Bakanlığı’nın kabanlı kadının kamu personeli demu kurum ve kuruluşlarında çağil, hizmetli olduğunu lışan personelin kılık ve kıöne sürerek, kendini yafet yönetmeliğinin 5’in? Kartal Milli Eğitim Müdürü Atasoy, ci maddesinde; “Kadın“Hizmetli personel türbanla çalışabilir” üniversite öğrencilerine yönelik türban lar, elbise, pantolon etek diye savundu. düzenlemesi yasalaşmadan, makamında temiz, düzgün, ütülü ve Farklı tutumuyla eğisade, ayakkabılar ve/vetürbanlı personel çalıştırmaya başladı. timcilerin tepkisini çeya çizmeler sade ve norEğitimciler ise duruma tepkili. ken Atasoy hakkında, mal topuklu, boyalı, göbir banka tarafından rev mahallinde baş daöğretmenlerin maaşlarına karşıEğitim Müdürlüğü’ne müdaima açık, saçlar düzgün taranlık ilçe milli eğitim müdürlüğühale edileceği, bazı şube müdürmış veya toplanmış, tırnaklar ne promosyon olarak ödenen palerinin görevden alınacağı dunormal kesilmiş olur. Ancak ra ile makam aracı aldırdığı önü yumlarını aldık. İlçe milli eğibazı hizmetler için özel iş kıyasürülmüştü. Atasoy’un bu kez de tim müdürü onlardan gibi göfeti varsa görev sırasında kumakamında türbanlı personel çarünmek için böyle davranıyor.” rum amirinin izni ile bu kıyalıştırdığı ortaya çıktı. EğitimSen EğitimSen 5 No’lu Şube Eğifet kullanılır. Kolsuz ve çok açık 5 No’lu Şube Başkanı Nizamettim Sekreteri Feyzullah Coşkun yakalı gömlek, bluz veya elbitin Aktepe, türban sorununun ise türbanla ilgili tartışmaların se ile strech, kot ve benzeri panbütün kamu dairelerinde hızla çok yoğun olduğu bir dönemde tolonlar giyilmez. Etek boyu yoğunlaştığını vurgulayarak, ilçe milli eğitim müdürlüğünde dizden yukarı ve yırtmaçlı ola“Sağlık hizmetleri ve bazı devsekreterin yerine, türbanlı birimaz. Terlik tipi (sandalet) ayaklet dairelerinde çalışanlar 657 nin bakmasının “hükümetin kabı giyilmez” deniliyor. Devlet Memurları Yasası’na tabi olmalarına karşın türbanlı çalışıyor” dedi. Türban sorununun zaman zaman okullara da yansıdığını ifade eden Aktepe, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türbanlı bir bayanın milli eğitim müdürünün sekreterliğini yapması, gelen misafirleri karşılaması kamusal alanı sıkıntıya sokmaktadır. AKP hükümeti tarafından Kartal İlçe Milli anlayışına denk düşen bir yaklaşım” olduğunu vurguladı. İlçe Milli Eğitim Müdürü Atasoy ise iddialarla ilgili olarak yanında çalışan türbanlı bayanın sekreteri olmadığını, müdürlükte çalışan hizmetli personel olduğunu söyledi. Tassos Papadopulos’un Kıbrıs Rum kesimindeki Başkanlık seçiminde üçüncü sıraya düşerek tasfiye edilmesi, TürkiyeAB ilişkileri dahil, Kıbrıs’ın geleceğini etkileyecek önemli sonuçlar doğuracaktır. Papadopulos, çözümsüzlüğün Kıbrıs Rum kesimindeki sembolüydü. Annan Planı’nın reddedilmesi için TV ekranlarında ağlamak dahil her yolu denemişti. Çözümsüzlük isteyenler önce Kıbrıs Türkleri içinden tasfiye oldular. Annan Planı’nın kabulü yönünde Türkler arasında atılan adımlar, Kıbrıs Türkleri içindeki çözümsüzlük isteyenlerin direnişiyle karşılaştı. Kıbrıs Türkleri’nin yüzde 65’le Annan Planı’na “evet” demesi, Rum tarafının ise yüzde 75’lik “hayır”la çözümü kilitlemesi, Türk tarafında da çözümsüzlük isteyenleri çok mutlu etmişti. KKTC Cumhurbaşkanlığına seçilen eski CTP lideri Mehmet Ali Talat ve Başbakan Ferdi Sabit Soyer, barışçı çözüm ısrarlarını sürdürdüler. İlk başlarda Talat’ın ve Soyer’in barışçı tutu Çözümsüzlük Üreten Papadopulos’un Gidişi... mu bazı çevreler tarafından “anlamsız” bulunuyordu. Artık bu işin bittiği düşünülüyordu. ??? Kıbrıs Rum kesiminde önceki gün yapılan ilk tur Cumhurbaşkanlığı seçimi, olumsuz beklentileri tersine çevirecek önemli mesajlar içeriyor. Başkanlık için iki aday Kasulides ve Hristofyas, Papadopulos’tan oldukça farklı bir yaklaşım içinde olduklarını defalarca açıkladılar. Kasulides’in partisi DİSİ, Annan referandumuna “evet” oyu kullanan tek partiydi. Hristofyas ise AKEL’in lideri. AKEL, Kıbrıs Rum kesiminin Komünist Partisi. AKEL, son birkaç seçimdir Tassos Papadopulos’un seçilmesini sağladı ve Annan Planı’na “hayır” oyu verilmesinde de Papadopulos’u destekledi. Şimdi yollar ayrıldı. AKEL kendi adayıyla Cumhurbaşkanlığı yarışına katıldı. İkinci tur seçimlerde Kasulides mi kazanır, yoksa Hristofyas mı? Kasulides liberal bir sağ siyasetçi olarak Papadopulos’a verilen sağ oyları arkasına alabilirse seçimi kazanır. Ancak daha önce Papadopulos’a destek olan Hristofyas bu kez onun desteğini isteyebilir. Çözüm konusunda Kasulides’in, Hristofyas’tan daha istekli olduğu biliniyor. Bu nedenle Kasulides’in kazanması durumunda Kıbrıs’ta çözüm konusunda epeyce olumlu adımlar atılacağı söylenebilir. Kasulides, seçildiği gün KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ı Girne’deki evinde ziyaret edeceğini açıkladı. Bu ise bugüne kadar Kuzey’e hiç geçmemiş olan Kıbrıs Rum kesimi liderleri açısından bir ilk ve Kuzey’i meşru görme adımı olarak kabul edilebilir. ??? Sonuç olarak Papadopulos’un tasfiyesi, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği önündeki önemli engellerden birisinin çözümü için de bir gelişme olarak sayılabilir. Çünkü, Kıbrıs’ta çözüm için yapılacak arayışlar Türkiye’nin Kıbrıs Rum yönetimiyle ilişkilerini de kolaylaştıracaktır. Türkiye’nin limanlarının Kıbrıs Rum kesiminin gemilerine açılmaması TürkiyeAB ilişkilerini tıkıyor. Üyelik müzakereleri için birçok paragrafın açılmamasına gerekçe olarak Kıbrıs’taki bu tıkanma gösteriliyor. ??? Kıbrıs’ın Rum seçmenleri, çözümsüzlük üreten Tassos Papadopulos’u tasfiye ederek önemli bir mesaj verdiler. Kıbrıs Türkleri son yıllarda ısrarla çözümün önünü açacak tercihlerde bulundular ve çözümsüzlük üretenleri siyasi alandan tasfiye ettiler. Kıbrıs Türkleri’nin bu tercihlerinin boş olmadığı, Kıbrıs Rum kesiminde de bir birikim sağladığı bu seçimlerle ortaya çıktı. Kıbrıs Rumları, umutsuz luğu umuda çevirecek yeni mesajlarıyla kendi içlerindeki değişimi de dünyaya duyurmuş oldular. Kıbrıs Rum kesimindeki seçimlerin sonuçları, Kıbrıs Türklerine yönelik haksızlığın da bir anlamda halk oylamasıyla tersine çevrilmesi şeklinde okunabilir. Kıbrıs Rumları, kendilerini Kıbrıs Türkleri’nden koparacak, Ada’yı sonsuza kadar bölecek olan katı siyaseti de reddettiklerini dünyaya açıklamış oldular. ??? Bu seçim sonuçlarıyla her şey Kıbrıs’ta geçmişe göre daha olumlu bir noktaya gelmiş bulunuyor. İkinci turda Kıbrıs Rumları’nın yeni bir cumhurbaşkanına sahip olmasıyla bu somut değişimi ve çözüm yolunda atılacak adımları daha net görebileceğiz. Kıbrıs Rumları, verdikleri oylarla, komşuları Kıbrıs Türklerine bir barış eli de uzatmış sayılabilirler… Bölge açısından Kıbrıs Rum kesiminden gelen haberi önemli bir olumlu adım olarak bir köşeye kaydedebiliriz… Şimdi geleceğe bakmak gerekiyor… CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle