05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT 2008 PAZARTESİ 6 HABERLER MHP ve AKP’nin ‘türban ittifakı’nda, YÖK Yasası’nın ek 17. maddesi ‘zamanlama’ açısından sorun oldu Son söz Anayasa Mahkemesi’nin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Türban ittifakı”nda buluşan AKP ve MHP’nin hazırladığı anayasa değişikliği paketinin Meclis’ten geçmesinin ardından, gözler YÖK Yasası’nın ek 17. maddesinde yapılacak değişikliğe çevrildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün anayasa değişikliğini onaylaması durumunda MHP, ek 17. maddenin hemen gündeme alınmasını isterken, AKP’nin “zamana yayma” eğiliminde olduğu belirtiliyor. AKP iktidarının üniversitelerdeki ikinci yarıyıla yetiştirmeyi planladığı anayasa değişikliğinin bu hafta başında Çankaya Köşkü’ne sunulması bekleniyor. Gül’ün düzenlemeyi onaylamasına kesin gözüyle bakılmasına karşın, AKPMHP ittifakının önünde iki önemli açmaz bulunuyor. Bun ? YÖK Yasası’nın ek 17. maddesi üzerinde yapılması planlanan değişiklik MHP ve AKP arasında ‘açmaz’a dönüştü. MHP kanadı içtihatlar referans alındığında Anayasa Mahkemesi’ne taşınması halinde iptal edileceğine kesin gözüyle bakılan düzenlemenin hemen gündeme alınmasını isterken AKP, zamana yayılması eğiliminde. ların ilkini, Gül’ün düzenlemeyi onaylamasının ardından CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne dava açması oluşturuyor. Ana muhalefet, değişikliğin anayasanın laiklik ilkesini düzenleyen 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptalini isteyecek. Anayasa Mahkemesi’nin, anayasa değişikliklerini “esastan” inceleyemediğini dikkate alan CHP, “şekil” yönünden incelemesi için değişikliği Yüksek Mahkeme’ye taşıyacak. CHP, Meclis’teki “türban ittifakı”nın anayasanın 10. ve 42. maddelerini değiştirmesine karşın, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen 2. madde anayasada durduğu sürece türbanın serbest olamayacağı görüşünü savunuyor. Anayasanın 2. maddesine aykırı bir değişikliğin yapılamayacağını savunan CHP, bunun “şekil” yönünden sakat olacağı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nin düzenlemeyi iptal edeceği görüşünde. AKP’nin yaptığı anayasa değişikliklerinde açıkça üniversitelerde türban serbestisinden bahsedilmemesine karşın, değişikliğin genel gerekçesinde “Buna rağmen, ülkemizde uzun bir süredir üniversitelerde bazı kız öğrencilerin başlarını örtmede kullandıkları kıyafetler nedeniyle eğitim ve öğrenim hakkını kullanamadıkları bilinmektedir” denilerek açıkça türbana gönderme yapılıyor. AKP ve MHP kulislerinde Anayasa Mahkemesi’nin, içtihatlarındaki 2. maddeye dayandırılması nedeniyle, anayasa değişikliğini iptal edebileceği kaygısı seslendiriliyor. AKP tarikatiptal kaygısı kıskacında AKP ve MHP’nin “türban mutabakatı”nın üçüncü ayağını oluşturan ESKİ AKP MİLLETVEKİLİ YALÇINTAŞ ‘Türbanı nifak gibi gündeme soktular’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen eski AKP Milletvekili Nevzat Yalçıntaş, türban sorununun, “ABD’nin, 12 Eylül döneminde Türkiye’ye soktuğu bir fitne” olduğunu söyledi. Yalçıntaş katıldığı bir televizyon programında türban sorununun 12 Eylül darbesiyle birlikte, Amerikalı uzmanlar tarafından Türkiye’nin gündemine sokulduğunu söyledi. Yalçıntaş, ABD’li uzmanların ve askeri yetkililerin katılımıyla bir toplantı yapıldığını belirterek, şunları anlattı: “Toplantıda, denizaşırı müttefiklerimizle Batılı gazeteciler, üst düzey subaylara ve ilgili devlet birimlerine brifing verdiler. Tuğgenaral Sami Karamısır bana anlattı. Orada bir sualin cevabını verirken, İran’daki olaylara dikkat çekildi. Şah’ın ordusunun, gösterilerin içindeki örtülü kadınların, kendi anneleri bacıları olabileceği için zor kullanmadığı anlatıldı. ‘Türkiye’de eğer kapalı hanımlar artarsa herhangi bir halk harekâtında bunu bastırma hareketi olmaz. İran’daki gibi ordu, kendi bacılarını bulunduğu yürüyüşleri dağıtmakta başarılı olamaz’ dendi. Toplantıdaki Türk yetkililer, Türk kadınların çador giymediğini, yüzlerinin tanındığını ve böyle bir problem yaşanmayacağını söylemişler. Askerler, ‘Türkiye’de milli ordumuz vardır, Şah’ın ordusu değil. Bizim hanımlarımız çadorla kapanmıyor, böyle şeyler olmaz. Türkiye’de imamlar sadece namaz kaldırırır’ demişler. Denizaşırı müttefiklerimizin resmi görevlileri, bir nifak olsun diye değil, ‘İran’da güvenlik güçleri çaresiz kaldı, sizde de aynı şey olmasın’ diye, uyarmışlar. Dönemin YÖK Başkanı, bu işe bir kere nifak girdiğini söyledi.” DSP lideri Sezer ve eski KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, AKP politikalarını eleştirdi. (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR) YÖK Yasası’nın ek 17. maddesinde yapılacak değişiklik konusu ise belirsizliğini sürdürüyor. AKP’nin YÖK Yasası’nın ek 17. maddesindeki değişikliği, hem Anayasa Mahkemesi’nin bu düzenlemeyi iptal ederek, geçmişteki içtihadını daha da güçlendirme kaygısı, hem de türbanı “çene altından bağlama” formülüne tarikat ve cemaatlerin karşı çıkması nedeniyle “askıya alma” eğiliminde olduğu belirtiliyor. Özellikle bazı tarikatların AKP yönetimine yoğun baskı yaptığı kulislerde dile getiriliyor. MHP ise daha önce sağlanan mutabakata sadık kalınmasını istiyor. MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, kendilerine yeni bir öneri iletilmediğini, ancak yeni bir öneri gelirse, yetkili kurullarında bunu yeniden değerlendirmek gerekeceğini belirterek “Biz çözümün böyle olacağına inanıyoruz” dedi. Şandır şu görüşleri dile getirdi: “AKP ile herhangi yeni bir görüşmemiz olmadı. Biz şu anda bu teklifin çözüm üreteceği ve hukuka uygun olduğu kanaatindeyiz ve bizim bu noktada tereddüdümüz de yoktur. Uygulamacılar bunda bir problem ifade ediyorlarsa, bir teklif geliştiriyorlarsa, bunu görmek lazım. Bize ulaşmış bir teklif olmadığı için de varsayımlar üzerinden konuşmayı doğru bulmuyorum.” Laik devletin direği kırıldı ? Baştarafı 1. Sayfada hafazakâr değerlerini” empoze edeceği kaygısını taşıdığını kaydeden gazete, dindar Türklerin artık “elit kesimin bir parçası” olduğu ve kamusal alanın nasıl paylaşılacağı konusunda zorlu konuların ortaya çıktığı yorumunu yaptı. ABD’de yayımlanan Los Angeles Times da “milletvekillerinin laiklerin protestolarına meydan okuduklarını” belirtti. ‘Erdoğan’ın balans testi’ ABD’de yayımlanan Newsweek dergisi, türban sorununu da değerlendirdiği haberinde, Başbakan Tayyip Erdoğan için “Erdoğan şimdi çok büyük bir balans ayarı ile karşı karşıya. Avrupa’nın ideallerine olan bağlılığı, önümüzdeki aylarda ilk olarak AB reformlarının mı, yoksa parti tabanının istediği reformların mı yapılacağına karar verirken test edilecek” diye yazdı. Dergi, “Gerçek Türk Mümini” başlıklı haberinde Başbakan Erdoğan’ın son yıllarda AB reformları konusunda takındığı tavrı ve türban sorununu değerlendirdi. Newsweek, Erdoğan’ın AB’ye yönelik reformları gerçekleştirirken partisinin asıl amacının AB üyeliği değil, bunun dini gündemi ilerletmek için araç olarak kullanıldığı iddialarına da yer verdiği haberinde, Erdoğan’ın “anayasa reformuna yönelik ilk adımı atarken ifade özgürlüğü yerine türban yasağından başladığı” yönündeki eleştirilere de dikkat çekti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın “Türkiye bir karşıdevrim ile karşı karşıya” uyarısını yaptığına işaret eden dergi, Üniversitelerarası Kurul Başkanı Mustafa Akaydın’ın görüşlerini aktardı. Dergi, Akaydın’ın AKP’nin nihai hedefinin “Atatürk reformlarını yok etmek” olmasından korktuğunu, Türkiye’nin yakında “bir Arap ülkesi ya da İran’a benzeyeceğini” söylediğini aktardı. Türban yargıyı aşamadı Anayasa Mahkemesi, Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde çıkarılan ve YÖK Yasası’nda değişiklik yaparak, üniversitelerde türbanı serbestleştiren yasayı iptal gerekçesini, anayasanın “başlangıç” kısmı, “kanun önünde eşitliği” düzenleyen 10. maddesi, “din ve vicdan özgürlüğü”nü düzenleyen 24. maddesi, İnkılap Kanunları’nı koruyan 174. maddesinin yanı sıra Cumhuriyetin laik niteliğini vurgulayan ve “değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” 2. maddesine dayandırdı. Anayasa Mahkemesi, kararında, dini inançların devlet yönetimine egemen olamayacağını vurguladı. Anayasa Mahkemesi, türban konusundaki ikinci önemli kararını 2 Nisan 1991’de aldı. ANAP iktidarı döneminde yine YÖK Yasası’na eklenen maddedeki, “Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir” hükmünün iptali istendi. Yüksek mahkeme düzenlemenin iptali istemini reddetti, ancak kararının gerekçesine çok önemli bir şerh düştü. Türk hukukuna göre “mahkeme kararlarıyla bir bütün oluşturan” gerekçede, kıyafet serbestisinin başın örtülerek kapatılması ve dini nitelikli giysileri kapsamayacağı vurgulanarak bir önceki içtihat kararı güçlendirildi. ‘Bölünme fitilini ateşlediler’ İstanbul Haber Servisi DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, türbanı üniversitelerde serbest bırakmak amacıyla yapılan anayasa değişikliğine tepki göstererek, “AKP’liler, türban üzerinden eğitim özgürlüğünü savunuyormuş gibi yapıyor” dedi. DSP İstanbul İl Başkanlığı tarafından dün The Marmara Oteli’nde gerçekleştirilen “TürkiyeAB ve Kıbrıs” başlıklı panelin açılışında konuşan Sezer, AKP’nin inançları sömürerek siyaset yaptığını belirtti. Türkiye önemli sorunlarla boğuşurken, iktidarın en önemli gündem maddesinin türban olduğunu dile getiren Sezer, “Biz 8 yıllık kesintisiz eğitim yasasını, kız çocuklarımızın yüzde 100 oranda eğitim alma oranını arttıran o önemli ve çağdaş yasayı çıkarırken, Türkiye için çok önemli olan bu adıma en çok direnenler, bugün başörtüsü üzerinden eğitim hakkının savunuyormuş gibi bir süreci dayatıp, aslında toplumu ülkeyi kampları bölme bombasının fitilini ateşlemişlerdir” dedi. Eski KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise Annan Planı görüşmelerinde Türkiye’nin en büyük hatasının, “Türkiye’nin üye olmadığı bir oluşuma Kıbrıs da giremez” argümanını kullanmamak olduğunu belirtti. Denktaş, “Annan Planı, Türkiye üye olmadan Kıbrıs’ı AB’ye üye yapıyor. Böylece Türkiye garantör ülke olmaktan vazgeçiyor. Nasıl evet denildi, rivayete göre Kıbrıs halkının iradesi. İrade, kandırılmış insanların kandırdığı halkın evetidir” dedi. ‘Çok büyük bir ayrışma’ İngiliz yayın kuruluşu BBC ise türbanın her iki tarafta güçlü tepkilere yol açtığını belirterek konunun Türkiye’de çok büyük bir ayrışmaya yol açtığını yazdı. BBC, “Devletin katı laik olduğu Türkiye’de protestolar bekleniyor” yorumuna yer verdi. Alman Deutsche Welle, “Türk parlamentosu, laik devletin temellerini zedeleyecek tarihi bir kararla üniversitede kız öğrencilerin türban takması yasağının kaldırılmasını onayladı” derken on binlerce kişinin anayasa değişikliğini protesto ettiğine dikkat çekti. İspanyol El Pais ise “Türkiye’deki laik devletin direklerinden biri olan üniversitelerdeki türban yasağı, dün parlamentoda kesin bir biçimde kırıldı” yorumunu yaptı. Mahkemede dini simge tartışması Türkiye’de türban serbest bırakılırken İtalya’daki mahkeme salonlarında Hz. İsa tasviri bulunması Avrupa Parlamentosu’nda eleştiri konusu oldu STRASBOURG (ANKA) İtalya’daki mahkeme salonlarında dini simge yer almasının faşist dönemden kalan bir genelgeye dayandığı, laiklik ilkesine aykırı olduğu için kaldırılması gerektiği belirtildi. İtalyan mahkemelerinde dini simge bulunup bulunmaması Avrupa Parlamentosu’nda tartışma konusu oldu. AP Liberal Grubu üyelerinden Marco Cappato AB Komisyonu’nun yanıtlaması istemiyle AP Başkanlığı’na bir yazılı soru önergesi verdi. Cappato önergesinde “Avrupa mevzuatı ve uluslararası mevzuata rağmen İtalyan hükümeti, temyiz mahkemesince yürürlüğü durdurulmuş faşist bir genelge temelinde, mahkemelerde Katolik hacının sergilenmesini talep etmektedir” dedi. Yahudi yargıç Luigi Tosti’nin mahkeme salonlarından Hz. İsa tasvirinin kaldırılması, bu olmazsa diğer dini sembollere yer verilmesini istediğini kaydeden Cappato, isteğin İtalyan Adalet Bakanlığı’nca reddedildiğini bildirdi. Yedi ay hapis cezasına çarptırılan Tosti’nin cezasının ertelendiği ve bir disiplin soruşturmasına uğradığını belirten Cappato, önergesinde şöyle dedi: “Avrupa Konseyi, bu simgelerin inanç özgürlüğü, dini ya da ırksal ayrımcılığın yasaklanması, laik devlet ve yargı sistemi ve kilise ve devletin ayrılmasına ilişkin uluslararası, Avrupa ve ulusal mevzuata aykırı olduğunu düşünmemekte midir?” ‘Laik kesim harekete geçti’ Fransız gazetesi Le Monde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün değişiklikleri hemen onaylamasının beklendiğini belirterek “Parlamentoda azınlıktaki laik kesimin, sokaklarda yoğun bir biçimde harekete geçtiğini ve Kemalistlerle AKP arasındaki bu yeni tartışmada ordunun sessiz kaldığı” yorumunu yaptı. Fransız Le Figaro gazetesi de “Türk milletvekilleri, Meclis’teki hayati oturumda üniversitede İslami başörtüsünün yasallaşmasına yönelik kilit anayasa değişikliklerini onayladıları sırada, on binlerce insanın Ankara’da gösteri yaptığına” dikkat çekti. ‘Kör dövüşüne dönüştü’ Konunun Türkiye’ye bir kez “nifak gibi sokulduğunu” belirten Yalçıntaş, sonra da bir kör dövüşüne dönüştüğünü belirterek, herkesin geçmiş dönemleri suçladığını vurguladı. Yalçıntaş, “Nifak, fitnedir, adam öldürmekten daha kötü bir şeydir. Amerikalılar türbanı bir fitne olarak gündemimize koydular” dedi. ‘Laikliği korumak için...’ TBB’nin çağrısı üzerine yapılan baro başkanları toplantısının ardından 41 baro ortak bildiri yayımladı Barolardan ‘rejim bunalımı’ uyarısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) çağrısıyla yapılan baro başkanları toplantısının ardından 41 baro başkanının imzasıyla yapılan açıklamada, “Bir rejim bunalımı olasılığına dikkat çekmeyi ve sorunun çözümünün demokraside aranması ve mutlaka orada bulunması gereğine işaret etmeyi zorunlu görüyoruz’’ denildi. Açıklamada, baro başkanlarının, Cumhuriyet ve laiklik erdemlerini içselleştirmiş hukukçular olmanın kendilerine yüklediği sağduyulu davranış sorumluluğuyla anayasa değişikliklerinin yarattığı ortamı “yapay bir gündem’’ olarak nitelendirdikleri belirtildi. Çözüm bekleyen ve her biri “son derecede de yakıcı’’ olan sorunlar varken, “toplumda derin bir ayrışmaya neden olan türban gündeminin’’, niteliği itibarıyla yeni sorunlar yumağının bir başka eksendeki tartışma konusu olacağı ifade edilen açıklamada, “Esasen yargı kararları ile çözümlenen bu olgunun bir anayasa değişikliğinin konusunu oluşturması, anayasa tekniği açısından asla kabul edilmeyecek bir kötü örnek olarak hukuk tarihimizde yer alacaktır’’ denildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Başbakan tarafından 22 Temmuz gecesi yapılan konuşmadaki mutabakat arayışına ilişkin ifadeler, toplumda yeni umutların filizlenmesine neden olmuş ve bu doğrultuda sadakat beklenmişti. Şimdi gelinen bu son noktada sağduyulu bir hukukçu kimliğinin taşımak zorunda olduğu sorumluluk içinde Baro Başkanları olarak bir rejim bunalımı olasılığına dikkat çekmeyi ve sorunun çözümünün demokraside aranması ve mutlaka orada bulunması gereğine işaret etmeyi zorunlu görüyoruz. Böyle ortamlarda darbe özlemcilerine asla fırsat verilmemesi gereğini, demokrasiye ve Cumhuriyete âşık Türk avukatları olarak ifade etmeyi de hukukçu kimliğimizin doğal bir sonucu olarak nitelendiriyoruz.’’ Şahin’den ilginç savunma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, “Halkın bir bölümü en tabii bir tercihinin ve bu tercih sonucu okuma isteğinin bir ilke nedeniyle engellendiğini öğrenirse, o ilkeye karşı soğuk bakar. ‘Eğitim ve öğrenim hakkından Cumhuriyetin temel niteliklerinden olan laiklik ilkesi gereği yararlanamıyorum’ der” diye konuştu. Şahin, bir televizyon kanalında türban tartışmalarıyla ilgili soruları yanıtlarken CHP’yi sert bir dille eleştirdi. CHP’nin “Türkiye’de kaos çıkmasını istediğini” savunan Şahin, “CHP Türkiye’de çok tehlikeli bir iş yapıyor. Halkı galeyana getirerek başörtüsü takan insanları öcü gibi göstererek, halkı özellikle kadınların bir bölümünü diğer bölümüne karşı kışkırtmaya çalışıyor” dedi. Düzenlemeyle bir din kuralının devlet kuralı haline getirilmediğini, laikliğin daha da güçlendirildiği savunan Şahin, “Halkın bir bölümü en tabii bir tercihinin ve bu tercih sonucu okuma isteğinin bir ilke nedeniyle engellendiğini öğrenirse, o ilkeye karşı soğuk bakar. ‘Demek ben eğitim ve öğrenim hakkından Cumhuriyetin temel niteliklerinden olan laiklik ilkesi gereği yararlanamıyorum’ der. Laikliğe mesafeli bakar. Bu düzenlemenin laikliği ve Cumhuriyeti daha da güçlendireceği kanaatindeyim” diye konuştu. ŞİRİN’DEN TÜRBAN MESAJI: YARGI MAHARETLİDİR İSTANBUL (AA) Türk ceza hukukunun kurucularından Ordinaryüs Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, Adalet Bakanlığı Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer Eğitim Merkezi’nde düzenlenen toplantıyla anıldı. Törende, Dönmezer’in anısına hazırlanan “Ordinaryüs Prof. Dr. Sulhi Dönmezer Armağanı’’ adlı kitap, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Sadık Tural ve Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanı Köksal Bayraktar tarafından Dönmezer’in kızı Zuhal Dönmezer’e verildi. Törenin ardından gazetecilerin türbana ilişkin soruları yanıtlayan Yargıtay Başkanvekili Osman Şirin, İstanbul Üniversitesi’ni 1964’te bitirdiğini belirterek “Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk ilke ve devrimlerinin üzerine titrendiği bir fotoğraf vardı. Basınımızın her gün o fotoğrafı yayımlamasını istiyorum. O zamanki öğrenci görüntüsünü yayımlamasını istiyorum. Bunu mukayese etmek ve doğruyu bulmak gerek, bu da maharet ister. TBMM’nin de yürütmenin de maharetleri vardır. Yargı zaten maharetlidir. Türkiye iki fotoğrafı önüne koyarak kendisine hangisinin yakışacağını bulacaktır” dedi. ‘Yargı kilitlenir’ Açıklamada, Yargıtay Yasası’nda yapılması düşünülen değişikliklerin kaygıyla izlendiği belirtilerek, “Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ilişkin yasal düzenlemelerin yürürlüğe girmesi 2010 yılına kadar uzayabilecek bir süreci gereksindirmekteyken, Yargıtay üyeliklerine atama yapılmaması ve giderek üyeliklerin eksiltilmesi, yargının kilitlenmesine neden olacak yeni bir aşamayı ifade edecektir’’ denildi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle