24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 2008 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Çocukta Çocukluğu Öldürmek Özellikle “Pazar Söyleşileri”nde sıklıkla işlediğim bir konu “yaşama sevinci”yle ilgili olandır. Yaşama sevinciyle ve karşıtı olan ölüm sevicili- ğiyle… İkinci deyim kimilerimizi yadırgatabilir. Ama o da yaşama sevinci kadar gerçektir ve yan- daşları da (hele günümüz Türkiye’sinde) azımsana- mayacak sayıdadır. Şöyle de söyleyebiliriz: Bir toplumda insan sevgisi, dayanışma duygusu, öğrenme arzusu, özgürlük tutkusu yükseldiği ölçü- de yaşama sevinci de artacak, hayata bağlılık duy- gusu güçlenecektir… Bunların yerini insanın yaratıcı gücüne güvensiz- lik, kulluk duygusu, öğrenme isteksizliği, düşünme korkusu aldığı ölçüde de yaşam anlamını ve değe- rini yitirecek, asıl yaşamın bir başka dünyada oldu- ğu düşüncesi ve duygusu yaşama sevincinin yeri- ni almaya başlayacaktır… Dünyaya gözünü açan bebeğin eğilimi, hayata tu- tunmak, yaşamaktır… Aynı anda bilgi edinme süreci de başlar… Onda doğallıkla var olan yaşama tutkusunu, ya- şam sevincini koruyup güçlendirmek de, bunları ku- rutup karartarak hayata küstürmek de yetişkinler dün- yasının elindedir. Burada karşımıza olanca önemi ve büyüklüğü ile çocuk eğitimi sorunu çıkmaktadır. Çocuklarımızı nasıl eğitmeliyiz ki onlarda doğal- lıkla var olan yaşama sevinci, öğrenme tutkusu, ya- ratma arzusu güçlensin. Bunların yerini hayata küskünlük, zihinsel tembellik, öğrenme isteksizliği, kadercilik duygusu almasın. Bu gibi sorular ve yanıtları bugün ülkemizin kar- şı karşıya bulunduğu sorunların bence en önemlisinin içeriğini oluşturmaktadır. Çünkü verilecek yanıtlara göre uygulanacak (ya da zaten uygulanmakta olan) yöntemler, ülkenin yaz- gısını, geleceğini belirleyecektir (ya da zaten belir- lemektedir)… Günümüz Türkiye’sinde ilk, orta ve lise eğitiminin, eğitim öncesinden başlayarak dinci kadrolaşmanın buyruğuna girdiği, tarikatların etkisine giderek da- ha çok açıldığı, rakamlarla ve her an karşılaşılan so- nuçlarıyla bilinen bir olgudur. Bu eğitim kurumları içinde en önemlisi, hiç kuş- kusuz, bebeklikten henüz çıkmış, her şeyi almaya ha- zır çocuk dimağlarının eğitildiği ilk eğitim öncesi ve ilk eğitim kurumlarıdır. Yurtlar, “yasal” ya da kaçak Kuran kursları, bu “eği- tim kurumları” arasındadır. Çocuklarımız, ülkenin çocukları kimlerin elinde ve neler öğrenmekteler? Onlara yerleştirilen ve sonuçta da artık değiştiri- lemeyecek, değiştirilmeleri çok güç kişilik özellikle- rini oluşturacak bilgiler ve duygular nelerdir? Bugünkü siyasal erkin bu alanda da kendi inan- cı ve hedefleri doğrultusunda elinden geleni ardına koymadığı örnekleriyle gözler önünde bir gerçektir. Peki bizler, çocuktaki çocukluğu öldüren, onda do- ğallıkla var olan yaşama sevincini, yaratma arzusu- nu kurutup karartarak yerine ölüm seviciliğini, ka- derciliği, kulluk duygusunu yerleştiren, gerici, tutu- cu, karanlıkçı anlayışa ve uygulamalarına karşı ne ya- pıyoruz, ne yapmalıyız? Yapılması gereken, öncelikle, siyasetin güncel gün- demlerinin kısır döngüsünden kurtularak “çocuk eği- timi” konusunda ciddiyetle düşünceler üretmek, (“ka- yıt dışı” olanını da özellikle kapsayacak biçimde) gü- nümüzde bu alandaki uygulamaları irdeleyip var ol- duğu kuşkusuz sakatlıkları, çarpıklıları gözler önü- ne sermektir. Bunu yaparken karşı seçenekleri göstermek ve ola- naklar ölçüsünde de (yayınlar, kurslar, eğitim ku- rumları vb.) bu seçenekleri uygulamaya koymaktır. Bu alanda medyanın, bütün aydınların, sivil top- lumun, özellikle de Meclis’teki muhalefetin önünde büyük görevler var. Bu muhalefete, ulusal eğitim (ve onun en yaşamsal bölümünü oluşturan okulöncesi ve ilkokul eğitimi) ala- nında neler yaptığını, nasıl bir programı olduğunu, Meclis içinde ve dışında ne gibi çalışma ve uygula- maları bulunduğunu sormalıyız. Gerici siyasal iktidarın bu alandaki uygulamaları- nın gözler önüne serilmesi siyaset gündeminin de- ğişmez maddesi olmak zorundadır. Okulöncesi ve ilkokul çağı çocuklarımızın zihin- lerinde yaratılan yıkım önlenip cerahat akıtılmadık- ça, çocukta çocukluğun öldürülmesine engel olu- namadıkça, ülkenin geleceği konusunda yapılan tar- tışmalar boşunadır… ataolb@cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 Nüfus cüzdanõmõ yitirdim. Geçersizdir. MEHMET ÇAKIR ‘Azmettirici Erdoğan’dır’ Ergenekon davasõnõn 25. oturumu yapõlõrken emekli Yüzbaşõ Zekeriya Öztürk’ün avukatõ Yaşar Ağsu, Danõştay saldõrõsõnõn gerçek azmettiricisinin zaten belli olduğunu söyledi HATİCE TUNCER/HİLAL KÖSE Emekli Yüzbaşõ Zekeriya Öz- türk’ün avukatõ Yaşar Ağsu, iddia- nameyi hazõrlayan savcõlarõn, siyasi şartlanma içinde olduklarõnõ ve dizi- lerde yaşadõklarõnõ ileri sürdü. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nce Silivri Cezaevi’nde görülen Ergenekon davasõnõn 25. oturumu dün yapõldõ. Duruşmada savunmasõnõ tamamlayan tutuklu sanõk Mehmet Ze- keriya Öztürk’ün avukatõ Yaşar Ağ- su, iddianamedeki “farklı yerlerde bulunan ancak benzerlik gösteren bombalar” iddiasõnõ kabul etmedik- lerini belirterek, “Bu konuda cema- at kadrolaşmasının resmi hal oldu- ğu emniyet dışında bir kurumdan rapor alınmalıdır” dedi. İddiana- mede, Öztürk’ün görev yaptõğõ dö- nemde yasadõşõ yollarla bomba çõ- kardõğõna ilişkin herhangi bir iddia ol- madõğõnõ ancak psikolojik ima çaba- larõnõn olduğunu söyleyen Ağsu, “Bu- radaki mantıktan hareket edecek olursak, iddianame ‘sayõn’ savcısı ile Danıştay sanığı Alparslan Arslan’ın bütün hayatlarını inceleyelim. Han- gi okullara gitmişler? Hangi yurt- larda kalmışlar? Hangi ağabeyler- den risale dersi almışlar? Bakalım yollarının kesiştiği bir yer var mı? Ama bu olamaz. Adalet Bakanlı- ğı’nın iddianame savcılarının so- ruşturulmamaları konusunda ka- rarı var” diye konuştu. Ağsu, Başbakan’õn bebek katiline ‘sayın’ kelimesi kullandõğõnõ, Anka- ra Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn bu konudaki şikâyete takipsizlik kararõ verdiğini söyleyerek, “Bu olaydan sonra sevgi duyduğum birisine sa- yın sözcüğü ile hitap etmemeye ça- lışıyorum” dedi. Danõştay saldõrõsõnõn Recep Tayyip Erdoğan’õn Mersin konuşmasõndan bir hafta sonra ger- çekleştiğini söyleyen Ağsu, “Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne saldırdığı gibi o zaman da Danıştay’a saldır- mıştı. Danıştay saldırısının azmet- tiricisi Recep Tayyip Erdoğan’dır. Hâlâ kimse gerçek azmettirenin farkında değil” dedi. İddianamede Ergenekon örgütü- nün TSK bünyesinde faaliyet göster- diğinin ileri sürüldüğünü söyleyen Ağsu, şöyle devam etti: “TSK gücü- nü önce amacından sonra da hede- finden alır. Hedef Kızılelma, amaç ise Türkleri korumaktır. Çağlar geçer ama TSK her zaman koruma ve kollama görevini yerine getirir. Kimseden emir almaz. Turani kav- me mensup olmak bu koruma kal- kanının arkasında olmak için ye- terlidir.” TSK’nin koruma görevini kendi iç tüzüğüne göre yapmasõ çabasõna kimsenin müdahale edemeyeceğini söyleyen Ağsu, “Aksini düşünüyor- sanız, 1960 ve 1980 ihtilallerini de irdeleyeceksiniz. 60, 80 ve 28 Şubat’ı yasadışı mı buluyorsunuz? O za- man işlem yapacaksınız. 80 yargı- lanırsa çok da mutlu olurum. Mar- maris ressamı bir sürü masum gen- ci astı” diye konuştu. Türk ordusunun gücünün balyoz etkisinde olduğunu söyleyen Ağsu, TSK’nin en az iddia- name savcõlarõ kadar milletlerini sev- diklerini ve cemaatlerin hedeflerine peşkeş çekmediklerini söyledi. Örgüt üyelerinin eylem yapmak için kalpak bulamadõklarõnõ, kiminin iş aradõğõnõ çoğunun da emekli maa- şõyla geçindiğini anlatan Ağsu, “Böy- le beceriksiz bir örgüt mü olur? Ge- lecekte örgüt kuracaklara ibret ol- sun diye bana kalsa bu tarz örgüt üyelerinden birkaç tanesini sallan- dıralım. Bakın 30 bin kişinin öldü- rülmesinden sorumlu bebek katili, özel cezaevinde özel olarak bakılı- yor. Sık sık Avrupa’ya sağlıklı ol- duğuna dair hesap veriyoruz” dedi. Danışman yapardım Davanõn tutuklu sanõklarõndan İşçi Partisi Genel Başkanõ Doğu Perin- çek’in 20 yõl önce yaptõğõ tespitlerin bugün gerçekleştiğini söyleyen Ağsu, şöyle devam etti: “Ben Genelkurmay Başkanı olsam Doğu Bey’i danış- manım yapar, Başbakan olsam ya- nımda isterdim. Ancak Doğu Bey’in Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmesini hazmedemiyorum. Bu benim gö- rüşümdür. Müvekkilim bir dönem Ulusal Kanal’daki çalışmasına gö- rüş ayrılığı nedeniyle son vermiştir.” Dizide yaşıyorlar İddianame savcõlarõnõn kesinlikle si- yasi şartlanma içinde olduklarõnõ sa- vunan Ağsu, iddianamede AKP için Ak Parti dediklerine dikkat çekti. Ergenekon davasõnda öğleden sonra İşçi Par- tisi Genel Başkanõ Doğu Perinçek ve avu- katlarõyla sanõk Mehmet Zekeriya Öz- türk arasõnda “ajanlık” tartõşmasõ çõktõ. Zekeriya Öztürk ve İşçi Partililer birbirlerini MİT, MOSSAD, CIA ajanõ olmakla suçlarken Öztürk, MİT eski Kontr-Terör Daire Başkanõ Mehmet Eymür ile gö- rüştüğünü kabul etti. Emin Gürses vekili ve du- ruşma sõrasõnda MHP üyesi olduğunu söyleyen avu- kat Mehmet Taşdelen, Öztürk’ün eşi Güler Kö- mürcü’nün kendisini tehdit ettiğini iddia etti. Çapraz sorgusu yapõlan Öztürk, kendisine soru so- ran İşçi Partili avukatlarõ terslerken Şebnem Ko- rur Fincancı’nõn avukatlarõnõn da Kandil Dağõ’na rapor verdiğini iddia etti. Çapraz sorgu sõrasõnda sanõk Perinçek’in otur- duğu yerden “ajan” diye bağõrmasõ üzerine Ze- keriya Öztürk “Ben ajan değilim ama olsam ol- sam milli eksenli ajan olurum” dedi. Zekeriya Öztürk, çapraz sorgusu sõrasõnda Ulu- sal Kanal’da program yaptõğõ sõrada alt kadronun kendisine “kontrgerilla” muamelesi yaptõğõnõ bu konuda Doğu Perinçek, Serhan Bolluk ile ko- nuştuğunu anlattõ. Sanõk Zekeriya Öztürk’e soru sormak üzere söz alan Perinçek kendisinin Servet Cömert gibi çok değerli danõşmanlarõ olduğunu, Öztürk’ün danõşmanlõğõna ihtiyacõ olmadõğõnõ söyledi. Perinçek, Öztürk’e ait notlarda kendisi ile birlikte fotoğraf karesinde görünmek için çaba sarf ettiğinin anlaşõldõğõnõ belirterek şunlarõ söyledi: “Karargâhlar, Gürbüz Çapan ile görüşün, İl- han Selçuk ile görüşün gibi notlar ilk şablon şe- mayı ortaya çıkarıyor. Bunlar Mehmet Eymür ile görüşmesinde kendisine dikte ettirilen ko- nular. 2001’de şema yapılmış. Tuncay Güney ile o şemayı yapmak için harekete geçmişler. Ya- kalanınca işten atılmışlardır.” Zekeriya Öztürk, kendisine ait olduğu iddia edilen “Muzaffer Tekin’i Danıştay saldırısından sonra bana karşı Doğu Perinçek doldurdu” ifa- desinin sadece bir yorum olduğunu söyledi. Öztürk, Muzaffer Tekin’in intihar girişiminde bulundu- ğu bõçağõn emniyette olduğunu belirtirken neden yaralõyõ saatlerce dolaştõrdõklarõ sorusuna “Ken- disinin kabul etmediğini, daha sonra hastane- ye gitmesi için ikna edildiğini” anlattõ. Evli çift arasõndaki görüşmelerin bi- le örgütsel görüşme olarak sunuldu- ğunu anlatan Ağsu, “Bugün evli çift arasındaki konuşmayı Kurtlar Va- disi dizisine bağlayan oradan da ‘ör- gütteki yapõyõ çözdüm’ sonucuna ulaşan mantık ancak dizide yaşa- mını sürdürmeye devam edebilir” diye konuştu. İddianamede, Öztürk’ün yaptõğõ üç ayrõ msn görüşmesinin bir görüşme gibi yer aldõğõnõ söyleyen Ağsu, Öztürk’ün evinden alõnan bil- gisayarlarda yapõlan bilirkişi incele- mesini kabul etmediklerini söyledi. Bu bilirkişilerden İ. E’nin emniyetteki ve savcõlõktaki sorguya girdiğini ifade eden Öztürk, bazõlarõnõn da Kurtlar Vadisi dizisi ekibinde yer aldõğõnõn öne sürüldüğünü belirtti. Öztürk, “Bu 8 kişilik bilirkişinin burada din- lenmesini ve uzmanlık alanlarının tespit edilmesini istiyorum” dedi. Zapsu’yu sevmem Kendisinde çõkan Cüneyd Zapsu hakkõndaki belgenin suç olamayaca- ğõnõ söyleyen Öztürk, soruşturmayõ yürüten emniyet ekibinin üzerinde si- yasi baskõ ve kadrolaşma olup olma- dõğõnõn araştõrõlmasõnõ istedi. Öztürk, “Bu soruşturmadaki terslik, savcı- ların siyasi iktidarın baskısı altın- da olmalarıdır” dedi. A J A N L I K T A R T I Ş M A S I ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkurmay İletişim Daire Başkanõ Tuğgeneral Metin Gürak, te- rörle mücadelede Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Al- bay Rıdvan Özden ve Bingöl’de 1993 yõlõnda 33 as- kerin şehit edilmeleri olaylarõnda her türlü idari ve adli işlemin yerine getirildiğini dile getirdi. Olaylarõn gerçekleşme biçimini, sonrasõnda yapõlan idari ve adli işlemleri anlatan Gürak, 33 askerin şe- hit edilmesiyle ilgili 8. Kolordu Askeri Mahkeme- si’nde 8 askeri personel hakkõnda açõlan davanõn 1997’ye kadar sürdüğünü anlattõ. Gürak, yargõ işle- minin kolordu mahkemesi ile Askeri Yargõtay’da- ki yargõlamalarõn 10 Şubat 1997’de sonuçlandõğõnõ kaydetti. Gürak, “Bunlarla ilgili adli ve idari so- ruşturmalar zamanında yapılmıştır” dedi. Gürak, soru üzerine İsrail’den alõnan insansõz hava aracõ iki Heron’un Türkiye’ye geldiğini ve şartname esasla- rõna göre kabul testlerinin yapõldõğõnõ söyledi. Gökova fõrkateyni 6 saldõrõyõ önledi Genelkurmay İletişim Daire Başkanõ Tuğgeneral Metin Gürak, haftalõk de- ğerlendirme toplantõsõnda soru üzerine Aden Körfezi’nde deniz haydutluğuna karşõ görev yapan Gökova firkateyninin faaliyetleri hakkõnda da bilgi verdi. Gü- rak, Gökova’nõn önceki günkü faaliyet raporundan bazõ bölümleri okurken, yardõm isteyen 6 gemiye helikopterle yardõm edildiğini ve deniz haydutluğu girişiminin önlendiğini kaydetti. Gürak, bölgede gemilere saldõrmaya çalõşan korsanlarõn kullandõğõ bot ve teknelerin fotoğraflarõnõ da basõna gösterdi. Göko- va firkateynindeki helikopterin korsan- larõ engellediği sõrada çekilen fotoğraf- lar da basõna dağõtõldõ. Gökova’nın 4 Aralık 2008 tarihinde Aden Körfezi’nde tespit ettiği temaslar. Gürak: Aydõn ve Özden olaylarõnda soruşturma zamanõnda yapõldõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle