Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
6 ARALIK 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
HARBİ SEMİH POROY
6 Aralık
SAĞNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Okur Mektupları
“Cumhuriyet okuru olduğum için ne kadar ayrıcalıklı
hissediyorum kendimi. Ve de sizi okuduğum için” di-
ye yazıyor Bedia Bilginer:
“Bugünkü yazınıza (24 Kasım) kaynak olan 1430 ro-
manla ilgili o İtalyan bestseller’ı Türkçeye çevrilmiş mi-
dir? Çevrildiyse nasıl ulaşabilirim? Çevrilmediyse bi-
raz daha alıntı yapıp köşenize koyabilir misiniz? Ya da
o eski yazınızı bana gönderebilir misiniz? Listedeki ki-
taplardan şimdiye kadar okumamış olduklarımı da en
kısa sürede okuyacağım. Bana ufuk açtınız. Teşekkür
ederim. Cumhuriyet internet abonesi olarak yazınızı bu-
gün bütün arkadaşlarıma ileteceğim...”
Eski yazılarla sık sık “nostalji” turuna çıkan yazar-
lardan değilim. Ama bundan iki hafta kadar önce kü-
tüphanemi temizlerken, yıllar öncesinde kaleme aldı-
ğım “unutulmaz roman başlangıçlarına” dair çok sev-
diğim bir yazı geçti elime. Yıllara meydan okuyan ve
yazı sanatının büyük ustalarının elinden çıkan o satırları
okurlarımla bir kez daha paylaşmak dürtüsüne karşı
koyamayıp; on beş gün önce bu köşede yeniden ya-
yımladım.
“1430 tılsımlı roman başlangıcını” bir araya getiren
eski bir İtalyan “best-seller”ından yapmış olduğum seç-
ki, “Sağnak” okurları arasında çok ilgi uyandırdı. Be-
dia Hanım gibi kitabın Türkçeye çevrilip çevrilmediğini
öğrenmek isteyen, “orijinal ismine” ulaşmak isteyen
bir dizi başka okurun yanı sıra, yazıma kaynak olan ese-
ri Türkçeleştirmek isteyen yayınevlerinden daha faz-
la aynntı talep eden telefonlar aldım...
Çok arzu etmeme rağmen herkese zamanlı ve ay-
rı ayrı yanıt yetiştiremediğim için, istenilen bilgileri bu-
rada toptan vermeye çalışacağım:
Unutulmaz romanların, milyonlarca okuru arkasın-
dan sürükleyebilmesindeki tılsımı; içimizin derinlikle-
rine ulaşan o “İlk titreşimde” -yani ilk satırlarda arayan-
ve 1430 çarpıcı roman başlangıcını bir araya getiren
eserin orijinal adı: “Era una notte buia e tempestosa”
-yani “Karanlık ve Fırtınalı Bir Geceydi!”
Alt başlık da şöyle: “Bir romana başlamanın 1430
yolu”
İtalya’da “Baldini Castoldi Dalai” yayınevinden
çıkmış.
Yazarları: Papi Giacomo, Presutto Federica
Son yayın tarihi 1997...
Zamanında büyük ilgi ile okumuş olduğum kitap; İtal-
yan edebiyatı ile dünya edebiyatından “seçkileri” bir
araya getiriyordu. Bu ilginç eserin Türkçeleştirilmesi
halinde; içine Türk edebiyatını da katarak yapılacak bir
uyarlamanın, Türk okuru açısından zengin bir kaynak
oluşturacağını düşünüyorum...
Ve “Incredible India!”
Hindistan’da olan bitenler, görebildiğim kadarıyla
dünyayı daha ziyade yurtdışından izleyen “Cumhuri-
yet” okurlarının ilgisini çekiyor. Rusya dizisi ardından
bu sütunun sadık okurları arasına giren ve Mosko-
va’dan yazan R. Ertan Acaroğlu “Incredible India!”
- İnanılmaz Hindistan - (Üst başlık: “Denizden Gelen
Terör”) yazısı için; “Bu yazıyı ‘elinize sağlık’ demek için
kaleme aldım” diyor ve ekliyor:
“Yanılmıyorsam iki yıl kadar önce ilk kez BBC’de viz-
yona giren ‘Incredible India’ reklam klibinde ilk önce-
leri husyeleri sıkılmış gibi böğüren bir erkek sesinin et-
nik olduğunu sandığım şarkısı dikkatimi çekmişti.
‘Hindistan’a gideceğim varsa sırf bu reklam nedeni ile
gitmem’ diye düşünmüştüm. Incredible India sonra
CNN ve şimdi Eurosport dahil Discovery Channel ve
Rus TV’lerine sirayet etti. Irkçı davranmamak amacı ile
reklamı sadece seyretmemekle yetindim ama bugün
yazınızın başlığını görünce, düşüncelerimde yalnız ol-
madığımı anladım!”
“Cumhuriyet”i “internet baskısından” izleyen yurt-
dışı okurlarımız böyle çok geniş bir uluslararası med-
ya yelpazesi üzerinden dünya olaylarını değerlendiri-
yor. Acaroğlu’nu, benim gibi, “Incredible India” klibinde
rahatsız eden şey, Hindistan’ın global köy TV’lerinde
“sirk reklamı” gibi bir şeye dönüşmüş olması...
Sen tarih yazan bir Gandhi devrimi yaşa, “toprak-
larında güneş batmayan imparatorluğa” karşı efsa-
nevi bir bağımsızlık savaşı ver... Sonra git “küresel tu-
rizmi cezbetmek adına”, “Discovery Channel”da ül-
ke imajını dilim dilim “sirk reklamı” gibi ufala...
“Incredible India” bu nedenle bize Hindistan’ın son
60 yıllık tarihinde nerden nereye geldiğini anlatıyor ve
bir “reklam filminden” çok çok fazla şey söylüyor...
Acaroğlu; ben bu ayrıntılara uzun boylu girmeden da-
ha nereye varmak istediğimi satır aralarında yakalamış...
Bu sütunu bu özen ve dikkatle izleyen tüm okur-
lara teşekkürler!
Çarşaf açılımcısı Deniz Baykal’a göre, Âşık
Veysel “tek parti döneminde” Atatürk ile gö-
rüşmek istedi, “ama gidemedi, kendisini bekle-
yen insanlara ulaşamadı, çünkü bulvara çıkma-
sına izin vermediler.”
Acaba öyle mi?
Meraklısı, açar değerli halkbilimci Metin Tu-
ran’ın Prospero Yayınları’ndan 1994’te yayım-
lanmış olan “Âşık Veysel Yaşamı, Sanatı, Şiirle-
ri” kitabını okur, öğrenir gerçeği. Hem de Âşık
Veysel’in kendi ağzından...
Cumhuriyet’in 10. yılında Ahmet Kutsi Te-
cer’in girişimleriyle halk ozanları Cumhuriyet ve
Atatürk üzerine şiirler düzmüşlerdir. Bunlar ara-
sında Veysel de vardır. Ağcakışla nahiyesi mü-
dürü Ali Rıza Bey, Veysel’in destanını beğenince,
Âşık Veysel de “Ata’ya ben giderim” diyerek ar-
kadaşı İbrahim ile yayan yola düşer. Ankara’da
Milletvekili Mustafa Bey’e ulaşırlar. Âşık Veysel,
sonrasını şöyle anlatır:
“Milletvekili Mustafa Bey, ‘Okuyun da bir
dinleyeyim bakayım’ dedi. Okuduk dinledi. O za-
manlar Ankara’da çıkan Hâkimiyet-i Milliye ga-
zetesiyle konuşacağını söyledi. ‘Yarın bana ge-
lin!’ dedi. Gittik. ‘Ben karışmam’ dedi. Sonun-
da kesti attı. Biz ordan döndük geldik. ‘Ne yap-
sak’ diye düşünüyoruz. Sonunda, ‘Matbaaya biz
gidelim’ dedik. Saza, tel alıp takmak, eski telle-
ri yenilemek de gerekti. Ulus Meydanı’ndaki çar-
şıya, o zamanlar Karaoğlan Çarşısı diyorlardı. Saz
teli almak için Karaoğlan Çarşısı’na yürüdük.
Ayağımızda çarık. Bacağımızda şal-şalvar,
şal ceket. Belimizde kocaman bir kuşak! Efen-
dim polis geldi:
- Girmeyin dedi. Çarşıya girmek yasak! Bizi tel
alacağımız çarşıya sokmadı. Polis:
- Yasak diyoruz. Siz yasaktan anlamaz mısı-
nız? Orası kalabalık. Kalabalığa girmeyin! diye
diretti.
- Peki, girmeyelim dedik. Polisi güya savmış
gibi yürümeye devam ettik. Adam geldi, arka-
daşım İbrahim’e çıkıştı:
- Kafadan gayri müsellah mısın? Girmeyin di-
yorum. Beynini patlatırım senin! diye çıkıştı.
- Beyefendi biz dilenmiyoruz! Biz çarşıdan saz
teli alacağız! dedik. O zaman polis İbrahim’e:
- Tel alacaksan bu adamı bir yere oturt. Git te-
lini al! Neyse gitti İbrahim, teli aldı geldi. Tel tak-
tık. Ama sabahleyin çarşıdan da geçemiyoruz.
Sonunda matbaayı bulduk.
- Ne istiyorsunuz, dedi müdür.
- Bir destanımız var. Gazeteye vereceğiz!
dedik.
- Çalın bakayım, bir dinleyeyim, dedi. Çaldık
dinledi!
- Ooo! Çok iyi dedi. Çok güzel.
Yazdılar. ‘Yarın gazetede çıkar’ dediler. ‘Ge-
lin de gazete alın!’ Orada bize telif hakkı olarak
biraz da para verdiler. Sabahleyin gidip 5-6 ga-
zete aldık. Çarşıya çıktık. Polisler:
- Oooo! Âşık Veysel siz misiniz? Rahat edin
efendim! Kahvelere girin! Oturun, dediler. Bir il-
tifat başladı ki sormayın! Çarşıda bir zaman gez-
dik. Fakat yine Mustafa Kemal’den ses yok. De-
dik: Bu iş olmayacak. Amma Hâkimiyet-i Milli-
ye gazetesinde destanımı üç gün birbiri üstüne
yayımladılar. Mustafa Kemal’den yine ses çık-
madı. Köye dönmeye karar verdik. Fakat cebi-
mizde yol paramız da yok.”
Âşık Veysel, geriye dönüş için valilikten ve be-
lediyeden para alamadıklarını anlattıktan sonra
Halkevi ile buluşmalarını da şöyle dile getirir:
“Nasıl edelim? Ne edelim, derken bir de
Halkevi’ne uğrayalım bakalım. Belki oradan bir
şey çıkar diye düşündük. Mustafa Kemal’e gi-
demiyok. Halkevine gidek. Bu defa, Halkevi’ne,
bizi kapıcılar bırakmıyor ki girelim. Orada dine-
lip duruyorduk. İçerden bir adam çıktı:
- Ne geziyorsunuz burada? Ne arıyorsunuz, di-
ye sordu
- Halkevi’ne gireceğiz ama bırakmıyorlar, di-
ye cevap verdik.
- Bırakın! Bu adamlar, tanınmış adamlar! Âşık
Veysel bu, dedi.
O içerden çıkan adam, bizi edebiyat şubesi
müdürüne gönderdi. Orada:
- Ooo! Buyurun, buyurun, dediler. Halk-
evi’nde bazı milletvekilleri varmış. Şube müdü-
rü onları çağırdı:
- Gelin halk şairleri var, dinleyin, dedi.
Eski milletvekillerinden Necib Ali Bey:
- Yahu dedi bunlar fakir adamlar. Bunlara ba-
kalım. Bunlara birer kat elbise de yaptırmalı. Pa-
zar günü de Halkevi’nde bir konser versinler!
Hakikaten bize birer takım elbise aldılar. Biz de
o pazar günü Ankara Halkevi’nde bir konser ver-
dik. Konserden sonra cebimize para da koydu-
lar. Ankara’dan köyümüze işte o parayla döndük.”
CHP, bir anlamda devrimin tarihi demektir.
Kulaktan duyma asılsız bilgilerle devrim tari-
hini kötülemek, karalamak, saptırmak CHP’nin
işi olamaz...
Sanatsız Hayat
Biraz Bayat
DİLEK ŞEHZÂDE
Bu şehir, bir ‘şehr-i dilara-
yı şuara’; bir şairler şehridir.
Muteberdir. Ezeldir sanki, bel-
ki ebeddir. Nice taşlar dikilidir
bağrında, kıymık kıymık ecel-
dir.
Hasılı, gündüzüyle gecesiy-
le bu şehir baştan başa bir şi-
ir. Nasıl demeli, sustuğunda
rüzgârlarıyla, binalarıyla, sula-
rıyla konuşan. Kızdığında sur-
larıyla destur çeken size sizin
yerinize. Yağmurlarıyla yunup
yıkayan, en olmaz dediğiniz
zamanlarda gökkuşağının al-
tında pırıl pırıl parlayan. Dü-
pedüz sihirdir sihir.
Öyle ki biraz muzip, meczup
biraz. Meczupluğu eski çağ-
lardan gelir. Ne yapsa yeridir
hani. Yine de sevgilidir. Kir-
piklerinin gölgesinde bir ömür
geçirilir. Sizin ömrünüz nedir ki
onun sunağına serilmiş; o ne
hükümran dize getirmiştir. Ol-
sun, mertlik onun indinde en
makbul değerdir. Bıçkınsanız
hele, gözlerini yedi tepesinde
gezdirir ve diyelim ki sır indirir;
müjdeler olsun sizi seçmiştir.
Ben birbirinin içinde olabilen,
birbiriyle yaşamayı becerebi-
len, yanındakiyle var olabilen
kavramlara, kişilere, kurum-
lara bayılıyorum. Yok etmeye
planlanmış olmayan, ‘Ben böy-
leyim işte’ deyip hayat dedi-
ğimiz tüm mercimek tanesini
kaplamaya çalışmayan. Renk-
ler de buna dahil. Siyahla be-
yaz gibi. Geceyle gündüz gibi.
Hem görkemli hem sıcak ol-
mak gibi. Hem gizemli hem
açık olmak gibi... Hem kadim,
hem modern olmak.. Aya İrini
gibi.
Bu yılki Akbank Caz Festi-
vali, dünya müzisyeni Stephan
Micus konseriyle Aya İrini’de
açıldı. Festivalin takipçileri el-
bette festival güzelliklerini bi-
lir.
Festival kitapçığında diyor ki:
“Her şehir, ilham olur caza.
Ama söz konusu şehir İstanbul
olunca, daha yoğun bir etkile-
şimden söz etmek gerekir.”
İşte şehrin caz halini 18. kez bi-
ze yaşatan festival yöneticile-
rini, başta Derya Hanım olmak
üzere tebrik ediyorum; insan-
daki değişimi, dönüşümü, sa-
natla böyle güzel birleştirdik-
leri için. Gerek sanatçıların
gerek festival mekânlarının se-
çimi, gerekse mekân.sanat-
çı-sanatsever buluşması açı-
sından yine çok keyifli günler
yaşandı şairler ve de sultan-
lar şehrinde.
Stephan Micus dünya kül-
türleri ve müzikleriyle kendini
ve kendisiyle birlikte seyircisi-
ni de yoğuran bir sanatçı. Bir
modern zaman seyyahı. Ço-
cuk ruhlu bir bilge. Yunus gi-
bi. Benim Stephan Micus’un
büyülü müziği ile tanışmam sa-
nıyorum 15 yıl öncelere daya-
nır. Pek çoğumuzun ether ve
beşer hayatında onun izleri,
bazen ekmek kırıntıları olarak
yolu bulmamızı sağlamıştır.
Ev burada mecazdır, aslolan
huzurdur, kendiyle barışıklıktır.
Ney, düdük, sakhuaci, bav-
yera kanunu, japon flütü, ka-
limba gibi etnik ve geleneksel
enstrümanlarla, kültürlerarası
ve modern bir müzik yapan Mi-
cus, kutsal barış anlamına ge-
len Aya İrini Müzesi’nde muh-
teşem bir gece yaşattı. Mer-
yem Ana’ya Dua adlı perfor-
mansında, enerji ve notaların
yukarı doğru oluşu, göğe doğ-
ru yükselişi; dâhice değil de
nedir? Yine çok etkileyici bir
başka performansı olan antik
Japon koan’ında enerj ve no-
taların; toprağın aldıklarını ve
verdiklerini işaret edercesine
aşağı ve yukarı doğru oluşu-
nun da altını çizmek isterim.
Ruhumuzda bir berrak pırıl-
tı, zihnimizde bir ışıltı ve Aya İri-
ni’nin görkemli ve yalın, yalnız
ve kalabalık, tutkulu ve mağ-
rur duvarlarında bir hoş seda
bırakan Stephan Micus’a ve
onu bizimle buluşturanlara
sevgiyle.
Bu da bizim fotoğrafımız
Deniz Baykal, kara çarşaflı
akrabalarının da bulunduğu fotoğrafı
köşesinde yayımlayan Hürriyet Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul
Özkök’e “çarşaf açılımı”na desteği için
teşekkür etmiş.
Yandaki fotoğraflardan biri, geçmişte
CHP Genel Sekreterliği de yapmış olan
dedem Nafi Atuf Kansu ile ikinci eşi
Nadire Kansu’ya ait. Diğer fotoğrafta da
annem, anneannem, babam, ablam ve
ben yer alıyoruz.
Ayrıca ailemde hiç “Turgut Özal
hayranlığı” filan da olmadı.
Çok merak ediyorum:
Acaba bu belgeler, Baykal’ın deyimiyle
“bizim tam olmak istediğimizi ortaya
koyan bir fotoğraf” mıdır, değil midir?
CHP lideri olarak Deniz Baykal, bu
fotoğraflarda yer alan insanların torunu,
çocuğu olmam nedeniyle bana da
teşekkür edecek mi, etmeyecek mi?
Âşık Veysel Olayı
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Her türlü çalõş-
malarda, özellikle
sporda yetiştirici. 2/
Dürüst, iyi ahlak-
lõ... İstanbul’un bir
semti. 3/ Fazladan
kõlõnan namaz ya da
tutulan oruç... Ar-
navutluk’un plaka
imi. 4/ Uluslararasõ
Tiyatro Enstitü-
sü’nün simgesi...
Nâzım Hikmet’in bir oyu-
nu. 5/ Siirt ilinde bir kap-
lõca... Kurşun borularõn
ağzõnõ açmakta kullanõlan
ucu sivri takoz. 6/ Muğ-
la’nõn Milas ilçesine bağ-
lõ turistik bir belde... Ceviz
büyüklüğünde bir domates
cinsi. 7/ Radyum elemen-
tinin simgesi... Oyunda
cezalõ çocuk... Güzel sanat.
8/ Hint sanatõnda sõkça betimlenen, timsah, yunus ve fil
karmasõ efsanevi su canavarõ. 9/ Bir küre ya da yuvarla-
ğõn üstünde döndüğü eksen... Yeşil ile mavi arasõ renk.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Işõnõm yeğinlik düzeyini algõlayõp ölçen aygõt. 2/ Ya-
rarlõ... Lifleri dokumacõlõkta kullanõlan değerli bir bitki. 3/
İşe yaramayan, boşa giden... Bir renk. 4/ İtici neden, gü-
dü... Argoda çok çalõşan öğrenciye verilen ad. 5/ Doku te-
li... Bulgur, biber, soğan, domates, maydanozla yapõlan ve
asma yaprağõna sarõlõp çiğ olarak yenen bir yiyecek. 6/ Es-
ki yapõ ya da kent kalõntõsõ... Asker. 7/ Eski Mõsõr’da gü-
neş tanrõsõ... Büyükanne... Utanç duyma. 8/ Bir yükün yu-
karõya kaldõrõlmasõnõ sağlayan araç. 9/ Balçõk... Üzerine ya-
zõ yazmak için hazõrlanan deri.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
H Ü N K A R İ D
O R A L İ P İ
P E R Y A V Ş A N
A T O M A İ L E
L İ T A S N A R
M A Ç U N A
H T İ A N A
A M İ N A L A Y I
N İ F A K Y A R
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
nilgun@cumhuriyet.com.tr
TC
İZMİR 4. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NDAN
DOSYA NO: 2007/697
Erdal Fidancõ - Emirkan Eğlence Tesisleri ve Turizm Tic. Ltd. Şti.
vekili tarafõndan davalõ Ali Özkaya aleyhine açõlan menfi tespit -ala-
cak davasõnõn duruşmasõ İzmir 4.Asilye Ticaret Mahkemesi’nin du-
ruşmaya mahsus salonunda 21.01.2009 günü saat 09.35’te yapõla-
caktõr.
Davacõ vekili mahkememize verdiği dava dilekçesi ile, fazlaya
haklarõ saklõ kalmak kaydõ ile davalõya ödenecek İzmir Balçova Ki-
pa Şubesi’ne ait 30.10.2007 vadeli 2.000,00-YTL 30.11.2007 vade-
li 2.000,00-YTL bedelli, 30.12.2007 vadeli 2.000,00-YTL bedelli 3
adet çeklerin ödenmemesi için ödeme yasağõ konulmasõnõ ve davalõ
ödenen 1.000-YTL'nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ge-
ri alõnmasõna karar verilmesi yönünden dava açmõş olup, Davalõ Ali
Özkaya'nõn tüm aramalara rağmen bulunamadõğõ ve adresi tespit edi-
lemediğinden ilanen dava dilekçesinin tebliğ edilmesine karar veril-
miş olup, davalõ Ali Özkaya'nõn mahkememizde yapõlacak olan du-
ruşmasõna katõlmasõ veya kendini bir vekille temsil ettirmesi aksi
taktirde dava dilekçesinin tebliğ edilmiş sayõlacağõ hususu ilanen teb-
liğ olunur. 30.10.2008
(Basõn: 66142)