28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2008 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PENCERE Bir Tutam Akıl... Dilimizdeki güzel deyişlerden biri de nedir: “Tozdan dumandan ferman okunmuyor...” Şu anda iç politika ve medyadaki durum bu... Peki, tozu dumanı nasıl dağıtabiliriz?.. Bir tutam akılla... 20’nci yüzyılın ilk yarısında emperyalistler, iki kez kendi aralarında hesaplaştılar... Nasıl?.. Savaşla!.. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarından sonra or- taya çıkan tablo nasıldı?.. Tarihte ilk kez Avrupa emperyalistleri (İngilte- re, Fransa, Almanya) Amerikan kapitalizminin pat- ronluğu altında birleştiler... Ancak bu kez de dünya çelişkisi Sovyetler’le Batı arasında ‘soğuk savaş’a dönüştü. Ne var ki 20’nci yüzyılın bitimine 10 kala Sov- yetler’in çöküşü, Türkiye’nin de içinde bulundu- ğu coğrafyayı daha karmaşık ilişkiler yumağına doğru sürükledi... Sovyetler çöküp parçalanmıştı... Yugoslavya çöküp parçalanmıştı... Sıra Türkiye’ye mi gelmişti?.. Batı kapitalizmi 1917 başkaldırısının icabına bakmıştı; sıra 1923’ün defterini dürmeye mi gel- mişti? Bütün tarihsel ve güncel göstergeler bu soru- ya karşılığı tek sözcüğe indirgiyor: - Evet... Amerika güdümündeki Avrupa kapitalizmi, AB çatısı altında, içeriği çok belli bir siyaset yürütü- yor... Nedir o?.. Avrupa’nın küçük küçük devletleri, AB’nin patronları sayılan üç büyük kapitalist devletin gü- dümü ve şemsiyesi altına alınıyorlar... Peki, Türkiye ne olacak?.. Avrupa Birliği’ne tam üye olamayacak; ama, özel konuşlanmayla ABD - AB arasında bir ba- ğımlı kapitalizmin Ortadoğu’daki ‘parçalanmış üs- sü’ olacak. Batı, vaktiyle Sevr ile yapamadığını, bu kez “ba- rışçıl, uygar, demokratik” yöntemlerle gerçek- leştirecek... Türkiye’de güncel iç politika karmaşası ya da keşmekeşini tozdan dumandan soyutlarsak, gerçeği görebilmek olanağı doğar... Bugün çok partili rejimimizde tartışılan nedir?.. ? Ermeni sorunu.. ? Kürt sorunu.. ? Rum sorunu.. Tartışmaları tümüyle toza dumana boğmak ve 1923 laik Cumhuriyeti’nin defterini adamakıllı dür- mek için Amerika marifetiyle toplumun başına bir de ‘dincilik - İslamcılık’ sorunu sarılmıştır... Karmaşa ya da keşmekeş bu nedenle daha da toza dumana boğuluyor... Birbirimizi yiyoruz... Diyelim Ermeni soykırımı iddiasını kabul ettik, Güneydoğu Anadolu’yu Irak’ın kuzeyindeki Kürt devletine bağladık, Kuzey Kıbrıs’ı Rumların ege- men olduğu AB üyesi devlete armağan ettik, Ege Denizi’ni bir Yunan içdenizine dönüştürdük, la- ik Cumhuriyet’e Irak’taki gibi Amerika güdümünde İslamcı kimlik kazandırdık... Dava biter mi?.. Rahata erer miyiz?.. Yok canım... Kapitalizmin emperyalizmi o zaman daha çok tepemize çökecektir... Neden?.. Emperyalizmin doğası gereği... AB Hıristiyan Çekoslovakya’yı veya benzerle- rini parçalayıp Avrupa kapitalizminin yapısına aşı- layabilir... Ama, Anadolu’da işler başka... Parçalanan Anadolu’da kuşatılmış Türklerin ha- li pür melâlini bir düşünün... “Ve sonra mallarını kaybedenleri çek- ti, batı... Açtılar, aç kurt gibiydiler... İki yüz elli bin, üç yüz bin yoksul göçmen, Kaliforniya’ya akın etti... Karısı yanın- da, sıska çocukları arkada, yoldan geçen yersiz yurtsuz kalmış aç adam, kâr de- ğil, gıda yetiştirebilecek ekilmemiş tar- lalara bakar; bu adam, toprağı boş bı- rakmanın ne kadar büyük bir günah, ekilmeyen toprağın sıska çocuklara kar- şı işlenmiş bir cinayet olduğunu bilir. Şir- ketlerin malı olmuş tarlalar onu dürten bir değnektir sanki... Ve güneyde, ağaç- lar üzerinde sallanan sapsarı portakal- ları görür. Bir kimsenin, sıska çocuğu- na bir portakal koparmaması, fiyatlar düştüğü zaman denize dökülecek olan bu portakalları çalmaması için her sırada eli silahlı bir adam nöbet beklemektedir.” 1929 büyük krizinde Amerika’da kõrsal kesimi anlatan John Steinbeck’in Gazap Üzümleri romanõndan bazõ satõrlarõ oku- dunuz. Bu kriz o zaman Türkiye’yi de vur- muş ve ürün fiyatlarõ düşmüştü. Çiftçiyi des- tekleme politikasõ Türkiye’de ilk o zaman genç Cumhuriyetin önderlerince yürürlüğe sokulmuş idi. Şüphesiz o kriz ortamõnda Türkiye’nin ilk sanayi planõnõn başlatõldõ- ğõnõ da unutmayalõm. İşte krizden yararlõ çõkmak asõl bu anlama gelir. Yoksa IMF’ye yaklaşmak değildir. Krizi yaratanõn kapitalist sistem olduğunu ve az üretimden değil, tersine üretilenleri tüketecek alõm gücünün çalõşanlara veril- memesinden kaynaklandõğõnõ biliyoruz. Bir yanda portakallar çürümeye terk edilir, diğer yandan insanlar açlõktan ölürler. Amerika’da 1929’daki kriz yõllarõnda aç- lõktan ölenler de olmuştu. Bu nedenle krizi yaratan insandõr, çözü- mü de insan eliyle olacaktõr. Ancak G20 Zir- vesi’nden sonra yayõmlanan açõklamada dünyanõn güçlülerinin gene IMF, Dünya Bankasõ gibi kuruluşlarõ övdüklerini gördük. Kriz Kader Değil, İnsan Eliyle Yaratõldõ Tayfun ÖZKAYA EVHANIMLARININ kul- landıkları bir mutfak deyimi- dir bu: İyi pişmiş bir yemeği daha da iyi pişirmiş olmak için bir şeyler yapıp biraz su ya da tuz ekleyince yemeğin tadı kaçar, piç olur. “Pişmiş aşa su katmak” gibi. İnsanlar vardır, gayret- keştirler, iyi bir şey yaptıklarını sanırlar, ama bazen öyle yaparlar ki, meşgul olup üstüne düştükleri sorunu piç ederler. Son “aydınlar dilekçesi”nin, yani Er- menilerden özür dilemeye ilişkin olanının yarattığı tartışma sürdükçe bu deyimi akla getirmeden edemiyor insan. Tabii “aydın” sözünün kimimizde yarattığı “antipati” de buna ekleni- yor... Gerçekten, tam olarak ne an- lamı geldiği belirsiz, ama fazla sık kul- lanılan bir sözcük olur olmaz vesile- lerle gündeme getirildikçe daha da iti- ci oluyor. Belli ki, Osmanlıcadaki “münev- ver”in Türkçeleştirilmesi, yani “ten- vir” edilmiş “aydınlanmış” ya da “ay- dınlatılmış” kişi demek. En iyi tanımı, Fransızcadan alınma “entelektüel” sözcüğü dolayısıyla Meydan Laro- usse veriyor: “Merakı ya da mesleği gereği fikir meseleleriyle uğraşan kimse”. Bir de Yakup Kadri’den alınma bir örnek ekleyerek: “Azizim, dün Türk münevveri, Türk entelektüeli diye bir şey vardı. Bugün o yoktur.” Niçin yok? Çünkü artık zihinleri berrak, yani pek aydınlanmış olmayanlar bile “aydın” sıfatını kendilerine yakıştırı- yorlar da ondan. Sözcüğün köke- ninde “intellect”, yani “anlamaya yö- nelik zihin işlevi” diye bir kavram ol- duğu halde, bir konuyu tam anla- mamış olanlar da “fikir beyan etme- yi vazife” sayıyorlar. Gelelim son bildirinin özüne. “Aydınlar”, bereket “soykırım” sözünü etmemişler; sadece Erme- nilere yapılanlar için, nere- deyse bütün toplum adına özür diliyorlar. Olabilir, bel- ki vicdanları öyle emretmiş- tir. Ama, hiç değilse “muka- tele”, yani kitleler olarak bir- birini öldürme diye adlandı- rılabilecek olan o olayların Türk kurbanları da yok mu? Her iki tarafın da gerisinde suçlu sa- yılabilecek resmi makamlar, kilise- ler, devletler n’olacak? Gerçek en- telektüellik böyle bir “hakça tu- tum” gerektirmez miydi? Yoksa, “aydın” olmak, her fırsat- ta kendi toplumuna ters düşme, kendi insanını, ülkesini, devletini haksız gösterme, herhangi bir ve- kâlet almadan herkes adına geç- mişle hesaplaşıp özür dileme ve böylece bugünün Ermenistan’ıyla ilişkileri iyileştirme yolundaki diplo- matik çabaları piç etme gibi kim- senin yararına olmayan tuhaf bir “cesaret” sergilemenin fiyakası mı- dır? AÇI MÜMTAZ SOYSAL Piç Etmek mumtazsoysal@gmail.com Arkası 8. Sayfada Özel Teklif: HP Pavilion DV5 Dizüstü Eğlence Bilgisayarı + Taşınabilir Hard Disk + Kablosuz Optik Mouse + Bilgisayar Çantası 1885 YTL (KDV Dahİl) © 2008 Hewlett-Packard Development Company, L.P. Tüm hakları saklıdır. Bu ilanda yer alan ?yatlar HP tarafından tavsiye edilen satış ?yatlarıdır. Türk Lirasi ?yatlar, 1 USD =1,39 YTL olarak hesaplanmıştır. KDV ve ÖTV’deki olası degişiklikler, ?yatlara yansıtılacaktır. Kampanya dahilinde FW687EA kodlu HP Pavilion DV5 1130et marka dizüstü bilgisayar ile, GM415AA kodlu taşınabilirhard disk, AJ078AA kodlu bilgisayar çantası, FF587AA kodlu optik mouse KDV dahil 1885 YTL ?yatına satılmaktadır. Bu kampanya 1 Aralık 2008 - 31 Aralık 2008 tarihleri arasında geçerlidir. Stok adedi 1500 tanedir. Ürün ile verilen taşınabilir hard disk 146 YTL, bilgisayar çantası 25 YTL, optik mouse 64 YTL değerindedir.Celeron, Celeron Inside, Centrino,Centrino Inside, Centrino Logo, Core Inside, Intel, Intel Logo, Intel Core, Intel Inside, Intel Inside Logo, Intel Viiv, Intel vPro, Itanium, Itanium Inside, Pentium, Pentium Inside, Viiv Inside, vPro Inside, Xeon, ve Xeon Inside Intel Kuruluşunun Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkelerdeki tescilli markalarıdır. Windows Vista, Microsoft kuruluşunun Birleşik Devletler ve/ya da diğer ülkelerde tescilli markası yada markasıdır. Bazı Windows Vista ürünleri gelişmiş ya da ek donanıma gerek duymaktadırlar. Ayrıntılar için www.microsoft.com/windowsvista/getready/hardwarereqs.mspx ve www.microsoft.com/windowsvista/getready/capable.mspx adresini ziyaret edin. Windows Vista Upgrade Advisor aracı, Windows Vista’nin hangi özelliklerinin bilgisayarınızda çalışacağını belirlemenize yardımcı olabilir. Bu aracı bilgisayarınıza indirmek için www.windowsvista.com/upgradeadvisor adresini ziyaret edin. HP PAVILION dv5-1102et Dizüstü Eğlence Bilgisayarı •Orijinal Windows Vista® Home Premium ve Service Pack 1 •Intel® Core™ 2 Duo İşlemci T5800 •HP Mobil uzaktan kumanda Ürün kodu: ND020EA HP, Windows Vista® Home Premium ürününü önerir. Kampanyaya katılan yetkili iş ortakları hakkında daha fazla bilgi için: hp.com.tr/ozelteklif Microsoft® Works ve Microsoft® O?ce Home ve Student 2007 60 Günlük Deneme Sürümü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle