Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 2008 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
IMF, Emperyalizm
ve Pabuç
Türkiye, IMF ile bir an önce anlaşma yapılma-
sı konusunda içerden, dışardan yoğun bir baskıyla
karşı karşıya. İçerde sermaye çevreleri, dışardaysa
küresel krizin başarısızlıkları tescillenmiş IMF ve
Dünya Bankası bürokratları, neoliberal iktisatçı-
lar korosu “anlaş anlaş!” diye yaygara koparıyorlar.
Başbakan Erdoğan ise anlaşmaya ne “hayır” ne
“evet” diyebiliyor. Ne yapıyor?
Şimdilik sallıyor.
Ne zamana kadar?
Mümkünse yerel seçimler için “gerekli har-
camalar” tamamlanana kadar. Çünkü IMF an-
laşması bu harcamaların “gerektiği gibi” yapı-
lamaması demektir. Kuşkusuz bu işin bir de
“IMF’ye dayılanan Kasımpaşalı” tarafı var.
Peki, IMF ile anlaşma Türkiye’yi krizden kurta-
rır mı?
Böyle bir anlaşmanın krizi sona erdirmek gibi bir
amacı, işlevi yoktur. IMF ile anlaşma, krizin yü-
künün yukarılardan aşağılara kaydırılması, halkın
sırtına yüklenmesi demektir.
Başbakan Erdoğan IMF ile anlaşmaya, yerel se-
çimlere kadar aşağılara şirin görünmek, kendi ce-
nahından gelecek eleştirileri önlemek istediği
için ayak diriyor. Yoksa ayak takımı, amele sını-
fı umurunda değildir. Onun literatüründe halk sı-
nıfları değil, yoksulluğu kader bellemiş, yardım-
lara bel bağlamış “fakir fukara, garip guraba”
vardır.
IMF anlaşması ne kadar sallanabilirse, ne ka-
dar kahramanlık yapılabilirse o kadar iyidir. Son-
ra IMF ile anlaşma yapılacak, ekonominin, yani ser-
mayenin dediği yerine getirilecektir. Peki Türkiye
kurtulacak, küresel kriz sona erecek mi? Hayır,
prestiji yerlerde sürünen IMF kurtarılacak, Türki-
ye’de ise krizin yükü halk sınıflarına yayılacak, ser-
maye biraz nefes alacak, kredi borçları katlana-
cak, bugüne kadar olduğu gibi borç - yüksek fa-
iz sarmalıyla daha bir süre ayakta kalınmaya ça-
lışılacaktır.
Peki pabuç bu işin neresinde?
Emperyalistlerin elinde yalnızca IMF silahı,
borçlandırma yöntemleri yok. Silahın ateşlisi de
var. Özellikle sıkı korunması gereken petrol ko-
kan arazilerde bu silaha, araziyi bekleyecek iş-
birlikçilere ihtiyaç duyuluyor.
ABD Irak’a bu nedenle girdi.
Yalan dolanla Irak’a giren emperyalist ordula-
ra 1 milyonu aşkın kurban veren Iraklı, Saddam‘ın
heykellerini demokrasi hevesinden değil, zulüm
sona erecek umuduyla terlikle dövüyordu. Şim-
di akıllandı, emperyalistlerin başına pabuç fırla-
tıyor. Ama çok geç değil mi?
Çok geç.
Çoluk çocuk, genç, yaşlı, sivil, asker milyondan
fazla Iraklı artık toprak altında. Petrol, işbirlikçi-
ler ve uluslararası petrol tekelleri tarafından pay-
laşıldı. Geriye ambargo zamanlarını aratan yok-
sulluk kaldı.
Televizyon kanallarında seyretmişsinizdir. İş-
birlikçi kolunu uzatıp efendisini pabuçtan koru-
maya çabaladı, ama refleksi zayıftı. Öyle olur za-
ten. İşbirlikçi olduğu için hem bir gün çekip gi-
deceğini bildiği efendisinden, hem de sonunda
kendini pabuçla kovalayacak olan halkından
korkar.
Ama yalanla dolanla bir ülkeyi işgal emri veren,
tüm dünya halklarıyla alay eden emperyalist ba-
şı çevik bir hareketle pabucu savuşturdu. Sonra
arka odaya geçip işbirlikçileri ile hasbıhale devam
etti.
Bush Irak’a neden gitti? Onun işi bitmemiş, ye-
rine demokrasi kahramanı, tüm dünyanın umudu,
amcası, dedesi Müslüman, kendisi bitirim de-
mokrat Barack Hüseyin Obama seçilmemiş
miydi? Kabine açıklanınca Amerikan “solcuları“
uyandılar. “Ha Bush, ha Obama” diyenler çoğaldı.
Obama’nın küresel jandarmalıktan bir milim bile
geri adım atmayacağı, halkının refahını, tuhaf “tü-
ketim demokrasisini” korumak için Amerikan
“derin devleti” ile en derin işbirliği içinde politi-
ka yapacağı anlaşıldı. Irak halkıysa Saddam’a sa-
vurduğu terliği indirdi, yerine Bush’a fırlattığı pa-
bucu göndere çekti.
Peki bizde durum ne?
Biz pabucu savuşturan emperyaliste gülüyor,
hasretle, özlemle, iştiyak ve kederle, kadere ve kri-
ze boynunu uzatmış kurbanlık koyunlar gibi
Obama’yı ve IMF ile anlaşmayı bekliyoruz.
e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr
Veli Küçük dün yapõlan çapraz sorgusunda savcõlarõn sorularõna sert yanõtlar verdi
Sorularõn çoğunu yanõtlamadõ
HATİCE TUNCER /
HİLAL KÖSE
Ergenekon terör örgütünün üst dü-
zey yöneticisi olduğu ileri sürülen
emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Cum-
huriyet savcõlarõnõn sorularõnõn ço-
ğunu dünkü oturumda da yanõtlama-
dõ, savcõlara sert bir ses tonuyla kar-
şõlõk verdi. Küçük, Susurluk kazasõn-
da kaybolduğu ve içinde devlet sõrrõ ni-
teliğinde belgelerin olduğu öne sürü-
len çantayla ilgili bir bilgisinin olma-
dõğõnõ söyledi. Tutuklu sanõk Sami
Hoştan da Hanefi Avcı’nõn, kendisi-
nin de bulunduğu Ataköy’de bir ofis-
te Abdullah Çatlı ile bir araya geldi-
ğini öne sürdü.
Ergenekon davasõnõn 27. oturu-
munda tutuklu sanõk Veli Küçük’ün
çapraz sorgusu tamamlandõ. Kamuo-
yunda ‘Drej Ali’ olarak bilinen tu-
tuksuz sanõk Ali Yasak’õn avukatõ
Şevket Küçük, Veli Küçük’e Susur-
luk kazasõ sonrasõ Ali Yasak’õn aldõ-
ğõ öne sürülen çanta konusundaki bil-
gisini sordu. Küçük, bu soruya “Su-
surluk 1996’da oldu. Ben Ali Yasak
ile 98 ya da 99’da bir lokantada ta-
nıştım. Çantadan baştan beri ha-
berim yok. İddianamede çantayı
almak üzere kaza yerine gönder-
mişim. Ali Yasak’ı tanımıyorum
ki çantayı almaya göndereyim” ya-
nõtõnõ verdi. Cumhuriyet savcõlarõ
Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taş-
kın, dünkü oturumda Veli Küçük’ü
yeniden sorguladõlar. Savcõlarõn so-
rularõnõn çoğuna “Cevap vermiyo-
rum” karşõlõğõnõ veren Küçük’ün ses
tonunun vurgulu ve sert olmasõ dikkat
çekti. Savcõ Pekgüzel, Küçük’e “Gür-
büz Çapan ile tanışıyor musunuz”
diye sordu. Küçük, “Gürbüz Çapan
ile Kemal Özden’in beni yemeğe da-
vet ettiği zaman tanıştım. Başka gö-
rüşmedik” dedi. Savcõnõn “Vecdi
Çapan ile Gürbüz Çapan’ın akra-
balığı var mı” diye sormasõ üzerine
Küçük, “Vecdi Çapan değil, Vecdi
Çapa. Soyadları bile tutmaz” dedi.
Savcõnõn “İbrahim Çiftçi’yi tanı-
dığını söylemiştin” demesinin ar-
dõndan Küçük, “Yanlışlık olmuştur.
Tanıştığımı söylemedim. Çiftçi’nin
ismini Yalçõn Tanfer’in oğlu Osman
Tanfer’den duydum, onu belirttim
açıklıkla” yanõtõnõ verdi. Küçük,
“Tuncay Güney ile aranızda husumet
var mıydı? Sizi Ergenekon mu ta-
nıştırdı? ABD’den Tuncay Güney’i
aradınız mı? Telefonunu nereden
buldunuz” sorularõna karşõlõk, bu
konuyu savunmasõnda açõkladõğõnõ
söyledi. Tuncay Güney’in kendisini
Bilecik’te ziyaret edip etmediğini ha-
tõrlamadõğõnõ söyleyen Küçük, “Hü-
seyin Pepekal’ı tanıyor musunuz”
şeklindeki soruya, “Bu sorular yön-
lendirme sorusu mu? Onu öğren-
mek istiyorum” dedi. Savcõnõn, “De-
ğil, önceki soruşturmayla ilgili” de-
mesi üzerine Küçük, “Cevap vermi-
yorum” dedi.
Ajanda sorusunu kabul
etmedi
Savcõ Pekgüzel, “Muzaffer Te-
kin’i Trakya dergisi bünyesinde
tanıdığınızı söylediniz. Dergide ne sı-
fatla bulunuyordu?” deyince Küçük,
“Dün verdiğim dilekçeden oku-
yun” dedi. Savcõ Pekgüzel, “Adil
Serdar Saçan ile aranızda husumet
var mı? Hiç aynı yerde çalıştınız mı”
diye sorunca Küçük, “Savcı benim
dünkü (önceki gün) savunmamı
dinlememiş herhalde” yorumunda
bulundu. Ajandasõndaki, Behiç Aş-
çı’nõn ölüm orucunda olduğu, araya bi-
ri girerse eylemini bitireceği yönündeki
notu açõklamasõ istenen Küçük, “Sa-
yın başkan, savcı bu sorusunu geri
alsın. O ajandaların yayımlanma-
ması gerektiği konusunda Genel-
kurmay’ın savcılığa yazısı var. Ce-
vap vermiyorum” diye konuştu.
Pekgüzel de “Bahsettiğiniz ajanda si-
zin görev yaptığınız döneme aittir.
Ancak benim bahsettiğim ajanda
2005 yılına aittir” diye karşõlõk ver-
di. Savcõ Pekgüzel’in Sedat Peker ile
ilgili ses kayõtlarõnõ ve gazeteci Can
Ataklı’nõn, Hayrettin Ertekin tara-
fõndan Businness Channel’dan işten çõ-
karõlmasõ ile ilgili olarak Emin Şi-
rin’in ricasõ ile araya girip girmediği
konularõndaki sorularõna da yanõt ver-
medi.
Araya giren Küçük’ün avukatõ Tay-
fun Ilıca, “İddia makamı sorgu ko-
nusunda yeniden söz aldı. Nedeni-
ni anlamadık, dün geceden beri ne
değişti? Dün gece dosyalarına ye-
niden mi çalıştılar?” diye konuştu.
Küçük de “Savcılar, dün bizim so-
rularımız bitti. Kabul etmiyorum”
dedi. “Sizi Korkut Eken ve Yavuz
Ataç ile Sedat Peker mi barıştırdı”
şeklindeki soruyu “Bilgim yok” di-
ye yanõtlayan Küçük’e, savcõ Pekgü-
zel “JİTEM’i siz mi kurdunuz” di-
ye sordu. Küçük, “Bu konuda ifade
verdim. Jandarma Genel Komu-
tanlığı’nda görevliydim. Oradan
sorsunlar” dedi. Küçük, Cem Erse-
ver’i tanõyõp tanõmadõğõ ve ölümüy-
le ilgili soruyu “Tanıdığımı söyle-
miştim” diye yanõtladõ.
‘Avcı maksatlı ifade verdi’
Savcõ Nihat Taşkõn da Hanefi Av-
cõ’nõn ifadesinde, 1992 yõlõnda mafya
olarak bilinen Sami Hoştan, Mehmet
Özbay, Ali Fevzi Bir, Sedat Peker,
Abdullah Çatlı gibi kişilerin Veli Kü-
çük ile irtibatlõ olduklarõnõ söylediği-
ni anõmsattõ. Küçük “Susurluk ko-
nusunda açıklama yaptım. Bu ko-
nuyla ilgili şanlı TSK’nin 3 gene-
ralden oluşturulan heyetinin araş-
tırma yaptığını söyledim. Hanefi
Avcı’nın hangi amaçla nasıl sahte ve
düzmece ifadeler verdiği açık açık
ortadadır” dedi. Küçük, Karagümrük
çetesi olarak bilinen Ergin kardeşle-
rin “Bizi Veli ağabeye sorun, bu dev-
let bize Mustafa Duyar’ı öldürttü”
şeklinde açõklama yaptõklarõ kamera
görüntüleri konusunda, “Bu kişileri
tanımıyorum. Onlara sorun. Onla-
rın nasıl yönlendirilmeye çalışıldığı
dosyalardaki ifadelerinde mevcut-
tur” açõklamasõnõ yaptõ. Üye hâkim
Hasan Hüseyin Özese, Küçük’e
“Tuncay Güney ile ne zaman ta-
nıştığını ve ne kadar süre tanıdığı-
nı” sordu. Küçük ise şu açõklamayõ
yaptõ: “1991 veya 1992 olabilir. Tun-
cay Güney’in benim yanımda bir
personelim olarak kaldığı sanılı-
yor. Bu doğru değil. Ara sıra gelir-
di, sırnaşık hareketlerle, aradan üç
beş ay geçer birisinin yanındadır,
Veli Paşa ile konuştum havası ya-
ratmak için telefon ederdi. Irak’ta
yaptığı gibi... Tersledim, azarla-
dım. Yanıma en fazla 5 veya 10 kez
gelmiştir. Samimi arkadaşım gibi
değil. Bazı şeyler söylerdi. Aklı sıra
istihbarat bilgisi veriyordu. Bunlar
hiçbir şeye benzemeyen bilgilerdi.
Yakınlığım olmadı. Daha sonra je-
ep meselesi olunca tamamen kov-
dum, bir daha da gelmedi. En son
emekli olduktan sonra 2000 sene-
sinde görmüşümdür.”
Çimento fabrikası tartışması
Emekli olduktan sonra güvenlik
şirketi kurduğunu, daha sonra Endi
mağazalarõnda yönetim kurulu üyeli-
ği yaptõğõnõ, Bilecik’te kendi köyüne
çimento fabrikasõ kurulmasõna danõş-
manlõk yaptõğõnõ anlatan Küçük, em-
lak işine girdiğini ancak başarõlõ ola-
madõğõnõ, İngiliz ve İspanyol ortaklõ-
ğõndaki bir şirketle Kazakistan’da çi-
mento fabrikasõ kurulmasõ konusunda
danõşmanlõk çalõşmasõ yaparken göz-
altõna alõndõğõnõ kaydetti. Savcõ Pek-
güzel, çimento fabrikasõnõn kurulaca-
ğõ Türkmen köyünde stratejik önem ta-
şõyan askeri birliklerin olup olmadõğõnõ
sordu. Küçük ise şöyle konuştu:
“Yabancılara toprak vermedim.
Vatanımı satmadım. Ben 250 milyon
dolarlık bir fabrikanın kurulması-
na aracı oldum. Savcılar eski mil-
letvekili ve belediye başkanı Mehmet
Seven’i çağırıp ‘Burasõ stratejik bir
yer. Veli Küçük buraya nasõl fabrika
kurdurur’ diye sormuşlar. Ben fab-
rika kurduramam. Devlet kurdu-
rur. Buranın stratejik olmadığı ra-
porla belli.”
Hanefi Avcı, Çatlı’yı tanıyor
Davanõn tutuklu sanõklarõndan Sa-
mi Hoştan da söz alarak soruşturma
kapsamõnda tanõk olarak ifadesi alõnan
Edirne İl Emniyet Müdürü Hanefi Av-
cı’nõn duruşmaya getirilmesini talep et-
ti. Hoştan, “Çok şey bilen Avcı’ya so-
rulsun. Ataköy’de bir ofiste Ab-
dullah Çatlı ile bir araya geldi mi
gelmedi mi? Çete ile bir araya gel-
miş mi? Ben de oradaydım” dedi.
Başkan Köksal Şengün, Hoştan’a
“Geldiğinde sorarsın” dedi.
Veli Küçük’ün uzun yõllar istihba-
rat alanõnda hizmet verdiğini belirten
avukatõ Zeynep Küçük, görevli ol-
duğundan beri tuttuğu notlarõ sakla-
dõğõnõ anlattõ. Veli Küçük gözaltõna
alõndõğõnda Başbakan’õn “Gizli ajan-
dalar ortaya çıkarılmıştır” dediğini
söyleyen Küçük, “Pardon siz kimsi-
niz? Nerden biliyorsunuz? Tutuk-
landığının üçüncü günü bu bilgi
size nasıl ulaştı? Siz yürütmesiniz.
Ama operasyonu yürütüyorsun.
Ajandalar elimde diye sevinç çığ-
lıkları atıyorsunuz” dedi.
Cumhuriyet savcõlarõ Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkõn, dünkü oturumda Küçük’ü
yeniden sorguladõlar. Savcõlarõn sorularõnõn çoğuna “Cevap vermiyorum” karşõlõğõnõ veren
Küçük’ün ses tonunun vurgulu ve sert olmasõ dikkat çekti.
İsmail Türüt ve Arif Şirin adliye çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. (Fotoğraf: AA)
Ozan Arif ve İsmail Türüt’ün yargõlanmasõna devam edildi
‘Plan Yapmayın’ ertelendi
Ergenekon sanõğõ Özkan, 28 Aralõk’ta Yeni Parti’nin başõna geçecek
Cezaevinde parti lideri olacak
Haber Merkezi - Ergenekon davasõ kap-
samõnda tutuklanan gazeteci Tuncay Özkan,
cezaevinde parti başkanõ olmaya hazõrlanõyor.
Akşam gazetesinin haberine göre, Ergene-
kon sanõğõ Tuncay Özkan, 28 Aralõk’ta Ye-
ni Parti’nin (YP) başõna geçecek. Avukatla-
rõ aracõlõğõ ile cezaevinde üyelik formlarõnõ
dolduran Tuncay Özkan, genel başkanlõğa
adaylõk dilekçesini de yine avukatlarõ kana-
lõyla YP’ye teslim etti. 28 Aralõk Pazar günü
yapõlacak kongre için billboardlarõn kira-
landõğõ öğrenildi.
Haberde YP’nin teşkilat çalõşmalarõnõ sür-
düren eski Bakan Yaşar Okuyan’õn, Müm-
taz Soysal’õn, Bağõmsõz Cumhuriyet Parti-
si’nden cezaevinde istifa ederek avukatlarõ ara-
cõlõğõ ile Yeni Parti’ye üyelik formunu gön-
deren Özkan’õn, genel başkanlõğa adaylõk baş-
vurusunu partiye ulaştõrdõğõ ifade edildi.
İstanbul Haber Servisi -
“Ozan Arif” olarak tanõnan
Arif Şirin ile türkücü İsmail
Türüt’ün de aralarõnda bulun-
duğu 4 sanõğõn, “Plan Yapma-
yın Plan” adlõ şarkõya hazõrla-
nan ve bazõ internet sitelerinde
yayõmlanan klipte “Hrant Dink
cinayeti sanıklarının övüldü-
ğü, halkın kin ve düşmanlığa
tahrik edildiği” iddiasõyla yar-
gõlanmalarõna devam edildi.
İstanbul 16. Asliye Ceza Mah-
kemesi’ndeki duruşmaya, tu-
tuksuz sanõklar Arif Şirin ile İs-
mail Türüt katõldõ. Davanõn di-
ğer tutuksuz sanõklarõ Zeynel
Abidin Mutlu ile Hakan Öz-
tekin ise duruşmaya gelmedi.
Mahkeme, davaya bakan savcõ-
nõn değiştiği gerekçesiyle dos-
yanõn incelenmesi ve bilirkişiye
gönderilmesi için duruşmayõ er-
teledi.
Adliye çõkõşõ gazetecilere açõk-
lama yapan Ozan Arif, davanõn
karara bağlanmasõnõ bekledik-
lerini ancak davanõn ertelendi-
ğini belirtti.
Mahkeme tarafõndan davayõ
izleme zorunluluğu olmadõğõ
yönünde karar çõkarõlmasõna
karşõn her davaya katõldõğõnõ
dile getiren Arif Şirin, “Ben
sözlerimi divan edebiyatı lite-
ratüründe yazmadım. Günü-
müz Türkçesi ile her şeyi açık
seçik yazdım. Biz erik yemedik
ki karnımız ağrısın. Alnım
ak. O yaygara koparanlar-
dan Türk adaleti önünde he-
sap soracağım. Ben buna ina-
nıyorum. Sonuçta o yersiz
yaygaraları koparanlara, o
gazetelerinde köşeleri kirleten
ağızlara bunun adaletle hesa-
bını soracağız. Bundan hiçbir
şekilde kuşkum yok” dedi.
Avukat Ömer Yeşilyurt da
dava dosyasõnõn konu ile ilgili
ya da ilgisiz basõnda yer alan
haberlerin de eklenmesiyle ka-
lõn bir klasör haline geldiğini id-
dia ederek “Yel değirmenle-
riyle savaşır gibi, önüne gelen
dosyaya bir şey sokmuş. Dos-
yayı görseniz klasör halini
almış. On satırlık bir eser
koca bir dosya haline gelmiş.
Yeni gelen mahkeme hâki-
mine de hak vermek lazım. O
da dosyayı incelemeye aldı.
Saygı duymak gerekir” diye
konuştu. Türüt ise dava sonuç-
landõğõ zaman açõklama yapa-
cağõnõ söyledi.
BİRLEŞTİRME İSTEMİ
Danıştay
davasına
bozma
Yargõtay, Danõştay’a
saldõrõ ile Ergenekon
davalarõnõn birleştirilmesini
istedi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Yargõtay, Danõştay 2. Dai-
resi üyelerine ve gazetemize ya-
põlan saldõrõlarla ilgili tetikçi Al-
parslan Arslan’õn da aralarõnda
bulunduğu 8 sanõk hakkõnda veri-
len mahkûmiyet kararõnõ oybirli-
ğiyle bozdu. Daire, Danõştay’a
saldõrõ ile Ergenekon davasõ ara-
sõnda irtibat olduğu iddiasõna işa-
ret ederek, davalarõn birleştiril-
mesini istedi.
Yargõtay 9. Ceza Dairesi, Da-
nõştay 2. Dairesi üyelerine ve ga-
zetemize yapõlan saldõrõlarla ilgi-
li davanõn temyiz incelemesini ta-
mamladõ. Dairenin kararõnda, “...
tüm dosya kapsamına göre sa-
nıkların mensubu bulundukları
iddia edilen örgütün niteliği,
atılı suçların vasfının belirlen-
mesi ve delillerin birlikte de-
ğerlendirilmesi yönünden İs-
tanbul 13. Ağır Ceza Mahke-
mesi’ne açılan (Ergenekon) da-
va ile bu dava arasında hukuki
ve fiili irtibat bulunduğunun id-
dia edilmiş olması karşısında
öncelikle davaların birleştiril-
mesinde zorunluluk bulundu-
ğuna” işaret edildi. Kararda, şöy-
le denildi:
“Sanıklar Alparslan Arslan,
Osman Yõldõrõm, İsmail Sağõr, Er-
han Timuroğlu, Tekin Irşi, Süley-
man Esen müdafileri ile katı-
lanlar Cumhuriyet Vakfı, Yeni
Gün Haber Ajansı Basın Ya-
yıncılık AŞ, Ayşe Sema Özbilgin,
Serkan Özbilgin, Gökhan Özbilgin
vekilleri ve Cumhuriyet Savcı-
larının temyiz itirazları bu iti-
barla yerinde görülmüş oldu-
ğundan anayasal düzeni ortadan
kaldırmaya teşebbüs etme, ni-
telikli kasten öldürme ve nitelikli
kasten öldürmeye teşebbüs suç-
larından resen de temyize tabi
olan hükmün sair yönleri ince-
lenmeksizin öncelikle bu sebep-
lerden dolayı bozulmasına oy-
birliğiyle karar verildi.”
Ankara 11. Ağrõ Ceza Mahke-
mesi, ilk kararõnda direnir ve bu
karar da temyiz edilirse dava dos-
yasõ Yargõtay Ceza Genel Kuru-
lu’na gelecek. Genel Kurulun ve-
receği karar kesin nitelik taşõyacak.
Eğer mahkeme karara uyarsa, da-
valarõn birleştirilmesi talebinde
bulunacak. Bu durumda İstanbul
13. Ağõr Ceza Mahkemesi kendi
dosyasõ ile Danõştay davasõ ara-
sõnda bağ olduğu gerekçesiyle
başvuruyu kabul edebilecek.
İDDİALAR ARAŞTIRILACAK
BOTAŞ’takikuyuların
açılmasınakararverildi
Haber Merkezi -
Şõrnak Barosu’nun,
Tuncay Güney’in Jİ-
TEM tarafõndan
1990’lõ yõllarda öldü-
rülen pek çok kişinin
asitle yakõldõktan son-
ra Silopi’de bulunan
BOTAŞ Tesisleri’ne
ve Cizre-Silopi güzer-
gâhõndaki bazõ nokta-
lara açõlan kuyulara
gömüldüğü yönündeki
iddialarõna ilişkin suç
duyurusunu dikkate
alan Silopi Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ, kuyula-
rõn açõlmasõ yönünde
karar verdi.
Şõrnak Barosu Baş-
kanõ Nuşirevan Elçi,
“Karakutu: Ergene-
kon’un Karanlık İs-
mi Tuncay Güney”
isimli kitapta, Silopi
ilçe idari sõnõrlarõ için-
de yer alan BOTAŞ
Askeri Tesisleri’nde
JİTEM tarafõndan
1990’lõ yõllarda öldü-
rülen pek çok kişinin
asitle yakõldõktan son-
ra gömüldüğü yönün-
deki iddialarõn ardõn-
dan Silopi Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’na bu ko-
nunun incelenmesi için
suç duyurusunda bu-
lunduklarõnõ söyledi.
Silopi Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’nõn, di-
lekçelerini dikkate ala-
rak kuyularõn yerleri-
nin tespit edilmesi du-
rumunda yakõn bir za-
manda açõlmasõ için
harekete geçeceklerini
aktaran Baro Başkanõ
Elçi, Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ’nõn aldõğõ ka-
rar doğrultusunda asit
kuyularõnõn açõlabil-
mesi için vatandaşlarõ
duyarlõ olmaya çağõrdõ.Tuncay Özkan gözaltına alındığında sevenleri tezahürat yapmıştı.