Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
17 ARALIK 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 11ekonomi@cumhuriyet.com.tr
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Evet, yalnış okumadınız.. Bu işsizlik diğerle-
rinden farklı; tıpkı bu ekonomik krizin diğerlerin-
den farklı olduğu gibi. Çünkü işsiz kalanların ço-
ğu zaten borç içinde. Şimdi boş masanın üze-
rine dizdikleri, sayıları 1 ila 5 arasında değişen kre-
di kartlarına bakıp kara kara düşünüyorlar. Yal-
nız kredi kartları mı? Bir kısmının tüketici kredi-
si, ev kredisi gibi başka borçları da var... Rakamlar
ise az değil.
Veriler de durumu doğruluyor. Merkez Bankası
Finansal İstikrar Raporu’na göre Türkiye’de ha-
nehalkı borcu 2008 Eylül ayı itibarıyla 2007 yılı so-
nuna göre yüzde 24, faiz ödemeleri ise yüzde 19.8
artış gösterdi. Hanehalkı borcunun gelişimi tür-
lerine göre incelendiğinde, 2007 yılı sonuna kı-
yasla 2008 yılı eylül ayı itibarıyla konut kredilerinde
yüzde 22.1, diğer kredilerde yüzde 35.3 oranın-
da artış kaydedildi.
Ya yılbaşından bu yana batık kredi oranının yüz-
de 50 oranında arttığı gerçeği? Ocak 2008’de tas-
fiye edilen tüketici kredisi ve kredi kartlarının tu-
tarı 2.7 milyar YTL iken bu rakam geçen hafta so-
nu itibarıyla 3.9 milyar YTL’ye ulaştı.
Şurası bir gerçek ki, kriz derinleştikçe, iflaslar
ve işten çıkarmalar arttıkça bu sayılar da artacak...
Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick’in vur-
guladığı gibi; “küresel mali kriz yakın zaman-
da işsizlik krizine dönüşecek”... Zoellick “İşsizlik
krizi birçok ülkenin sosyal yapısını tehdit edecek.
İşsizlik krizi gıda ve yakıt krizini derinleştirecek. Kriz-
den en fazla yoksul olanlar etkilenecek” diyor.
“Üretmekten çok tüketmek” üzerine kurulu
sistem, dev dalgaların girdabında alabora olur-
ken sistemin en büyük mağdurları da çalışanlar
oluyor her zamanki gibi.
Durum tespiti tamam, iyi ama, resmin bütü-
nünü görmek çok daha önemli. Sistem öyle ken-
diliğinden bu hale gelmedi. GETİRİLDİ.
Önce bunu görmek lazım. Sermayenin ama-
cı çok üretip çok satarak çok kâr etmek. Ancak
1980 sonrası küreselleşme, rekabeti ucu açık ha-
le getirdikçe emeğin hem gücü hem geliri azal-
dı. Bir formül bulunması gerekiyordu ve bulun-
du da: Emekçilere borç vererek daha çok tü-
ketmelerini sağlamak. Böylece mortgage, kredi
kartları, ihtiyaç kredileri, tüketici kredileri gibi fark-
lı enstrümanlar geliştirildi.
Bizim gibi ülkelerde ise durum iyice abartıldı.
Bankalar gelir düzeyine, ödeme gücüne bak-
madan kredi kartı dağıttılar. Ekmek bile kredi kar-
tı ile alınır hale getirildi. Ben bu yazıyı yazarken
bile cep telefonuma bir bankadan “Yeni yıl har-
camalarınız için 0.84’ten başlayan oranlarla ha-
zır ihtiyaç kredisi, gelir belgesiz ve kefilsiz. Sizi kim-
lik ve adres belgenizle bankamıza bekliyoruz” ya-
zılı mesaj geliyordu.
Peki ne yapmak gerek?
Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde öğretim
üyesi Doç. Dr. Özlem Onaran, bölüşüm, istih-
dam, büyüme ve finansal krizler alanlarında ça-
lışmalar yapan bir isim. Aynı zamanda ATTAC
üyesi. 4 Aralık’ta Birgün gazetesinde yer alan rö-
portajında Onaran;
“Emekçi ‘Biz artık faturayı ödemek istemiyo-
ruz’ diyor. Bu ancak radikal ve örgütlü bir yanıt-
la mümkün: Ana talebimiz, kriz karşısında tam is-
tihdam olmalı. Bunun da kısa vadede üç ayağı var:
Kâr eden özel işletmelerde işten çıkarmalar ya-
saklanmalı. Zarar eden şirketlerde, isçilerin de-
netimi sağlanmalı. İşverenlerin kapatmak istedi-
ği veya bırakıp kaçtığı şirketler çalışanların de-
netiminde kamusal kredilerle canlandırılmalı.
Kamu sektörü aktif istihdam yaratma politikası
başlatmalı” diyor ve ekliyor: “Depreme dayanıklı
bina inşaatı, binalarda ısı izolasyonu, sağlık,
eğitim, çocuk ve yaşlı bakımı gibi alanlarda ya-
tırıma ve istihdama zaten ihtiyaç var. Bunlar emek
yoğun sektörler. Bu işlerin iç talep etkisi de var.
Kör devletçilik değil ama çalışanların denetiminde
demokratik katılımcı kamusal işletmeler iste-
meliyiz. Bir sonraki orta vade çökmüş bir ihracata
dayalı büyüme safsatası yerine geleceğimiz açı-
sından önemli seçilmiş sektörlerde, örneğin ye-
şil enerji sektöründe yatırıma dayalı bir kalkınma
ve teknoloji politikası için demokratik ve katılım-
cı bir plan oluşturmak.”
TÜSİAD, TOBB işçi ve işveren sendikaları ar-
tık bir yandan da bunları biraz konuşup tartışmalı.
Öyle “IMF’siz asla olmaz” diyerek ülke kurtarıl-
mıyor ne yazık ki... Üstelik kurtarılmadığını da-
ha önce de hepimiz görüp yaşadık...
Bu İşsizlik Diğerlerinden Çok Farklı...
B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK
2008’e ilişkin ekonomik veriler toplandıkça küresel kri-
zin ve Türkiye’ye yansımalarının boyutları da daha net
anlaşılır hale geliyor. Önceki gün (15 Aralık Pazartesi)
yayımlanan ulusal gelire ilişkin istatistikler ve eylül ayı-
na ait işsizlik verileri ekonomideki daralma sürecini göz-
ler önüne sermekteydi. Önce aşağıdaki tablo aracılığıyla
verileri anımsayalım:
* Ulusal ekonomi 2008’in yaz aylarında (üçüncü
çeyrek dönemde) bir önceki yıla göre sadece yüzde
0.5’lik bir artış göstermiştir. İktisadi faaliyetlerin alt ka-
lemlerine baktığımızda, söz konusu “artışın” esas iti-
barıyla tarım sektöründen kaynaklandığı anlaşılmakta-
dır. Tarım dışı ekonomi söz konusu dönemde yüzde 0.6,
son altı aylık dönemde de yüzde 1.1 küçülmüştür. Bu
gelişmelere koşut olarak tarım dışı istihdam kayıpları şid-
detlenmektedir. Bahçeşehir Üniversitesi araştırma uz-
manlarının tahminlerine göre, eylül ayı itibarıyla tarım dı-
şı işsiz sayısı son bir yılda 300 bin kişi artmış; tarım dı-
şı işsizlik oranı da yüzde 13.5’e ulaşmıştır.
* Ulusal ekonomide özellikle imalat sanayii ve inşa-
at sektörlerinin içine sürüklendiği daralma dikkat çeki-
cidir. Ulusal ekonominin itici gücü olarak nitelendirilen
söz konusu sektörlerin 2006’dan bu yana önce dur-
gunluk, daha sonra da küçülme eğilimi içinde olduğu
görülmektedir. İmalat sanayiine ilişkin eldeki veriler sek-
törün eylül ayında yüzde 5.5, ekim ayında ise yüzde 10.1
gerilemiş olduğunu belirtmekteydi.
* Ulusal gelirin harcama kalemlerine bakıldığında özel
sektörün gerek tüketim, gerekse yatırım talebinde da-
ralma söz konusu olduğu, ekonominin kalan son cılız
ivmesinin ise ancak kamu yatırımlarındaki yüzde 22.2’lik
olağandışı genişleme ve ihracattaki “mütevazı” artıştan
kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
2008’in son çeyreğinde ve 2009 boyunca Türkiye eko-
nomisi için söz konusu “mütevazı büyüme kaynakları-
nın” sürdürülmesi olası gözükmemektedir. Küresel kriz
Türkiye’yi “teğet geçmek” bir yana, cepheden vurmuştur.
Hafta başında IMF İcra Direktörü Dominique Stra-
uss-Kahn, IMF’nin dünya ekonomisi için 2008 tah-
minlerini “bir kez daha” aşağı doğru revize edeceğini
açıkladı. Strauss-Kahn’ın açıklamalarına göre dünya eko-
nomisinin ortalama büyüme hızı 2008’de yüzde 3.7’e;
2009’da da yüzde 2.2’ye gerileyecektir. Dünya kapita-
lizminin üretim atölyesi durumundaki Çin’de büyüme hı-
zı 2009’da yarı yarıya düşecek ve yüzde 5 düzeyine ge-
rileyecektir. IMF uzmanları dünya ekonomisi için yüz-
de 3’lük büyüme oranının altını resesyon-durgunluk ola-
rak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla 2009’un dünya eko-
nomisi için “durgunluk” yılı olacağı artık IMF tarafından
resmen açıklanmış durumdadır.
Dünya kapitalizmi son 70 yılın en ağır bunalımını ya-
şamaktadır. Küresel ekonominin içine sürüklendiği
2007 krizi, kapitalizmin kaçınılmaz krizlerini finan-
sallaşma ile aşma çabasının doğrudan bir ürünüdür.
Küresel krizin bizlere öğrettiği ilk temel ders ise “ser-
best” piyasanın dengeli ve istikrarlı bir ekonomi ya-
ratacağını savlayan neoliberal iktisat dogmalarının ge-
çersizliğinin ortaya çıkmasıdır.
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Daralan Ekonomi,
Büyüyen İşsizlik
‘Büyüme düşecek, işsizlikte artõş olabilir’ diyen Merkez Bankasõ, batma riski olursa bankalara kredi açacak
Merkez 2009 silahlarõnõ kuşandõ
2001’de Banka’nõn yasasõna
eklenen madde, kriz derinleşirse
uygulanacak. 2009
parapolitikasõnõ açõklayan Yõlmaz,
“Kõsa sürede söz konusu kredilerin
kullandõrma esaslarõ ilan edilecek.
Bu bir B planõdõr” dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Merkez Bankasõ Başkanõ Durmuş Yıl-
maz, bankacõlõk sisteminde belirsizlik ve
güvensizlik oluşmasõ ve fon çekilişlerinin
hõzlanmasõ halinde, haklarõnda belirsizlik
ve güvensizlik oluşan bankalara kredi
verilebileceğini açõkladõ. Kredilerin, Mer-
kez Bankasõ Yasasõ’nda 2001 krizinden be-
ri bulunan bir hükme bağlõ olarak verile-
ceğini söyleyen Yõlmaz, “Bugün itiba-
rıyla bir sorun yok. Gerekirse bunun fi-
nansmanını Merkez Bankası, para bas-
ma yetkisi çerçevesinde karşılayacaktır.
Bu konuda ‘koruyucu hekimlik’ yapı-
yoruz” dedi. 2009’da uygulanacak para ve
kur politikasõnõ anlattõğõ basõn toplantõ-
sõnda, Merkez Bankasõ Yasasõ’nõn 40.
maddesinin (I) numaralõ fõkrasõnõn (c)
bendi uyarõnca Merkez Bankasõ’nõn acil
durumlarda kullanabileceği bir borç ver-
me aracõ daha bulunduğuna işaret eden Yõl-
maz, özetle şunlarõ söyledi:
Hükümete uyarı
- Maliye politikasõ, enflasyon hedefi ile
uyumlu olmalõ. IMF’nin tavsiyeleri orta-
da; ülkelerin daralmaya karşõ yaklaşõmlarõ
ortada... Hükümetin maliye politikasõ or-
taya koyduğumuz enflasyon hedefi ile
uyumlu ve tutarlõ olmak durumundadõr.
(Krizin) Bazõ etkileri şiddetli olarak önü-
müzdeki dönemde daha da artacak. Bu çer-
çevede büyüme düşecek ve işsizlik ora-
nõnda bir miktar daha artõş olabilir. İstih-
damda daha fazla daralma olmamasõ için
hükümetin öteden beri konuştuğumuz
mikro reformlarõ geciktirmeden gerçek-
leştirmesi gerek.
Hangi önlemler alõndõ?
9 Ekim 2008’de, bankalararasõ döviz
piyasasõnda döviz likiditesinin
akõşkanlõğõnõn artõrõlmasõna katkõda
bulunmak amacõyla Merkez
Bankasõ’nõn Döviz ve Efektif
Piyasalarõ nezdinde bulunan Döviz
Depo Piyasasõ’ndaki aracõlõk
faaliyetlerine yeniden başladõ.
Bankalarõn Döviz ve Efektif
Piyasalarõnda işlem yapma limitleri 14
Ekim 2008 tarihinde güncellendi, 24
Ekim 2008 tarihinde de her bir banka
için 2 katõna çõkarõlarak toplamda 10,8
milyar dolara yükseltildi.
21 Kasõm 2008’de Döviz Depo
Piyasasõ’nda bankalarõn kendilerine
tanõnan borçlanma limitleri
çerçevesinde, Merkez Bankasõ’ndan
alabilecekleri döviz depolarõnõn vadesi
1 haftadan 1 aya yükseltilerek, söz
konusu piyasada yüzde 10 olarak
belirlenmiş borç verme faiz oranlarõ
dolar için yüzde 7’ye, Avro için yüzde
9’a düşürüldü.
5 Aralõk 2008’de, yüzde 11 olan
yabancõ para zorunlu karşõlõk oranõ 2
puan azaltõlarak yüzde 9 düzeyine
indirildi. Yabancõ para zorunlu
karşõlõk oranõnda yapõlan bu
indirimle bankacõlõk sistemine
yaklaşõk 2,5 milyar dolar ek döviz
likiditesi sağlandõ.
Ekonomi Servisi - Uluslararasõ Rekabet
Araştõrmalarõ Kurumu (URAK), 81 ilin Be-
şeri Sermaye ve Yaşam Kalitesi, Marka-
laşma Becerisi ve Yenilikçilik, Ticaret Be-
cerisi ve Üretim Potansiyeli ile Erişilebi-
lirlik düzeylerini analiz etti. Buna göre İs-
tanbul, Türkiye’nin en rekabetçi ili olarak
kayda geçti.
URAK’õn “İllerarası Rekabetçilik En-
deksi 2007-2008 Araştırması”nõn açõk-
landõğõ toplantõda konuşan Urak Yönetim
Kurulu Başkanõ Ali Koç,“Türkiye’de
maalesef rekabet denince ilk akla gelen
konu teşviktir. ‘Teşvik alan illerin reka-
bette öne çõkacağõ, almayanlarõn ise geri-
de kalacağõ’ gibi bir algı bulunuyor. Doğ-
ru teşvik itici güçtür, ama her şey de-
ğildir” dedi.
Koç, “Dünya çapında baktığımız za-
man, ‘Vay be
ABD bu işten ne
kadar kuvvetli
çõkõyor, Çok
daha reka-
betçi, tek-
nolojiyi
kullanıyor
ve her şey-
den önemlisi
inanılmaz
bir inovas-
yon var” di-
ye konuştu.
Verme koşullarõnõn ağõrlõğõ nedeniyle 240 bin KOBİ’den 11 bini başvurmuştu
Kredi akıyor KOBi bakıyor
Halkbank-Dünya Bankasõ 200
milyon dolarlõk kredi vermek için
anlaştõ. İkinci can suyuna
başvurular başlõyor. BTSO da
üyelerine 50 milyon YTL verecek.
Ekonomi Servisi - KOSGEB’in verdiği sõ-
fõr faizli krediden esnafõn binde 3’ünün ya-
rarlandõğõnõn bilinmesine karşõn, verme ko-
şullarõ değiştirilmeksizin her geçen gün ye-
ni bir kedi verilmek isteniyor.
Halkbank ile Dünya Bankasõ arasõnda im-
zalanan 200 milyon dolar kredi anlaşmasõyla
KOBİ’lere yeni finansman sağlandõ. Kredi-
den yõllõk cirosu 20 milyon dolarõn altõnda,
250 kişiden az istihdam sağlayan, imalat sa-
nayii, tarõma dayalõ sanayi, turizm, eğitim, sağ-
lõk sektörlerinde faaliyet gösteren KOBİ’ler
yararlanabilecek. Ayrõca, 2. cansuyu kredisi
için de başvurular başlõyor. Sanayi ve Tica-
ret Bakanõ Zafer Çağlayan, KOSGEB im-
kânlarõyla 26 Kasõm 2008’de 350 milyon
YTL kredi hacimli “Sıfır Faizli İstihdam
Endeksli Cansuyu Kredi Desteği Prog-
ramı”nõ uyguladõklarõ, talep üzerine 2.
Cansuyunun başlatõldõğõnõ dile getirdi.
Başvurular 17-19 Aralõk arasõnda alõ-
nacak. 150 milyon YTL’lik kredi hac-
mi oluşturulacak. Öte yandan, Bursa Ti-
caret ve Sanayi Odasõ, 50 milyon
YTL’lik kendi kaynağõnõ üyelerine ‘na-
kit kredi’ şeklinde kullandõrmak amacõyla
Halkbank’la protokol imzaladõ.
Savaşa 1, krize 4 trilyon dolar
Ekonomi Servisi - ABD’nin Irak ve Af-
ganistan savaşlarõnõn da dahil olduğu askeri
operasyonlarõnõn maliyetinin, 2001 yõlõndan
bu yana 904 milyar dolara ulaştõğõ açõklandõ.
Bu konuda hazõrlanan bir rapora
göre, ülke dõşõna gönderilen asker sayõsõn-
da büyük indirimler yapõlsa bile, bu gider-
ler 2018 yõlõna kadar 1.7 trilyon dolarõ aşa-
bilecek.
Yedi yõlõ aşkõn bir süredir devam eden iş-
gallerle iki ülkede yaklaşõk 1 trilyon dolarlõk
tahribat yaratan ABD, eylül ortalarõnda ko-
nut kredileri kriziyle baş gösteren ve hõzlõ
bir şekilde dünyayõ etkileyen küresel kriz-
le de yaklaşõk 4 trilyon dolarlõk tahribata ne-
den oldu.
Yalnõz ABD için biri finas sektörü biri re-
el sektör olmak üzere iki paket açõkla-
nan ülkede, krizin etkilerini gi-
dermek için ilk etapta 2 trilyon
dolara gereksinim olduğu ortaya
çõktõ. Küresel krizin yayõldõğõ
diğer ülkelerdeki etkileri
gidermek için de en az 2
trilyon gerektiğini be-
lirten ekonomistler, bu
miktarõn artabileceği-
ne dikkat çektiyor.
Ulusal Gelirin Seyri (% Yıllık Değişim)
2006 2007 Ç4 2008 Ç1 2008 C2 2008 Ç3
GSYİH 6.9 3.6 6.7 2.3 0.5
Tarım 1.3 -10.9 2.6 -3.6 2.2
İmalat Sanayii 8.4 4.0 7.3 3.4 -1.1
İnşaat 18.5 0.3 1.5 -0.2 -4.2
Ulusal Gelire Yapılan Harcamalar
Yerleşiklerin Tüketimi 4.6 4.6 6.5 3.4 0.3
Kamu Tüketim Har. 8.4 2.7 5.6 -3.7 7.7
Özel Yatırım Har. 15.0 10.1 12.1 1.4 -10.0
Kamu Yatırım Har. 2.6 1.5 -9.2 -16.5 22.2
İhracat 6.6 3.3 12.2 2.5 1.5
İthalat 6.9 15.5 13.0 0.9 -4.2
Kaynak: TÜİK.
Hesap
verme bire
indi
Son 3 yıldır
enflasyon
hedefinden
sapan
Merkez
Bankası,
2009’da
enflasyonda
belirsizlik
aralığını 2
puan olarak
korudu.
2009’da da
dalgalı döviz
kuru
uygulanacak.
NELER YAPILABİLİR?
Dalgalõ döviz kuru rejimiyle çelişmeyecek şe-
kilde, döviz kurlarõnõn piyasada belirlenmesi ilkesi
çerçevesinde, ancak döviz piyasasõnda derinliğin kay-
bolmasõna bağlõ olarak sağlõksõz fiyat oluşumlarõ göz-
lendiğinde döviz satõm ihalelerine başlanabilecek.
Bankalarõn döviz ve efektif piyasalarõnda işlem
yapma limitleri artõrõlabilecek. Yabancõ para zorunlu
karşõlõk oranlarõ, sõnõrlõ bir miktar daha indirilebilecek.
Döviz arzõnõn döviz talebine kõyasla arttõğõ dö-
nemlerde güçlü döviz rezervi pozisyonuna sahip ol-
ma genel stratejisi çerçevesinde döviz alõm ihalele-
rine önceden duyurularak yeniden başlanabilecek.
Döviz depo piyasasõnda aracõlõk işlevine son ve-
rilebilecek. Ancak Merkez Bankasõ’nõn döviz depo
piyasasõnda aracõlõk işlevi sona erse dahi, bankalar
kendilerine tanõnan borçlanma limitleri çerçevesin-
de Merkez Bankasõ’ndan döviz depo alabilecek.
Tarafsız bir kuruluş olan Stratejik ve
Bütçe Değerlendirmeleri Merkezi
‘nin yaptığı çalışmaya göre, 687 mil-
yar dolar harcamaya yol açmış olan
Irak işgali, İkinci Dünya Savaşı hariç,
ABD’nin bugüne kadar girdiği her
savaştan daha pahalıya mal oldu.
‘Rekabet
için teşviğe
gerek yok’
Ekonomi Servisi -
Küresel kredi krizinin
olumsuz etkilerinden şu
ana kadar kendisini ko-
ruyabilen ABD merkez-
li uluslararasõ yatõrõm
bankasõ Goldman Sachs,
borsalardaki düşüş, borç
ve emlak piyasalarõnda-
ki hareketliliğin de etki-
siyle, halka arzõnõn 9 yõl
ardõndan ilk kez zarar
açõkladõ. Goldman 28
Kasõm’da biten dördün-
cü çeyreğinde zararõ net
2.1 milyar dolar, hisse
başõna ise 4.97 dolar ol-
du. Geçen yõlõn aynõ dö-
neminde 3.2 milyar do-
lar (hisse başõna 7.01
dolar) kâra ulaşan şirket,
silinen aktiflerinin ge-
lirlerinden fazla olmasõ
sonucu net 1.5 milyar
dolar eksi gelir açõkladõ.
Zararõn daha büyük çõk-
masõndan endişe duyan
yatõrõmcõlarõn hisse alõm-
larõyla, Goldman hisse-
leri yüzde 5’e yakõn yük-
seldi.
Kredi derecelendirme
kuruluşu Moody’s ise
Goldman’õn kredi notu-
nu “Aa3”ten “A1”e in-
dirdi ve notun görünü-
münün olumsuz oldu-
ğunu açõkladõ. Moody’s,
kararõna gerekçe olarak
Goldman’õn kredi piya-
salarõna açõklõğõnõ ve zor
faaliyet koşullarõnõ gös-
terdi. Şirket daha önce,
Long-Term Capital Ma-
nagement çöküşü ve As-
ya krizinin ardõndan
1998’in son çeyreğinde
zarar açõklamõştõ.
KREDİ NOTU DÜŞÜRÜLDÜ
Goldman Sachs
ilk zararını yazdı