14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada keleriyle bir zirve yapılacağını açıkladı ve ekledi: “Zirvede 5 ilkeli bir plan duyurulacak.” Başbakan Erdoğan, şart mart kabul etmeyiz di- ye dursun, IMF kendince kimin nasıl yürümesi ge- rektiğine karar vermeye hazırlanıyor. IMF’ye gö- re sürdürülebilir borcu olan ve sicili iyi olan ülkeler kendilerine tanınan kotanın 5 katı kadar kredi kul- lanma gücüne sahip. O ülkelerin arasında Türki- ye sayılmıyor: Brezilya, Güney Kore, Meksika, Singapur. 2001 krizinin tartışmalı bankası Alman Deutc- he Bank da krizin teğet geçeceği ülkeler sırala- masını şöyle yaptı: Çek Cumhuriyeti, Şili, Polonya. Deutche Bank’ın “krizi atlatamayabilir” dediği iki ülke var: Güney Afrika ve Türkiye. Deutche Bank’a göre Türkiye bir anda 90 mil- yar dolara yakın sıcak paraya gereksinim duya- bilir. İçeriye girelim... İş âlemi bir âlem... Önceki krizlerde Ankara’ya heyet üzerine he- yet gönderirlerdi. Uyarıların biri gider öteki gelir, kapalı mektuplar açık mektuba dönüşürdü. Bu kez durum daha farklı. Hem gidişin ayırdındalar, hem de seslerini yükseltmeye çekiniyorlar. Anlaşılan o ki, bunun iki nedeni var: 1- Bu kez topun ağzında kendileri var. 2001 kri- zi bankalar ve devlet ağırlıklı bir krizdi. Oysa bu kez borç batağına sürüklenen özel sektör. 2- Hükümetin öncekilere oranla niyeti bozuk. İstemediği ses çıkaranları affetmiyor, anında karşı suçlamaya girişiyor. İş âleminin temsilcilerinin yaptığı açıklamaları şu üç benzetmeyle özetleyebiliriz: - Yanlış anlaşılmasın, düşmüyoruz ama, hemen paraşütleri açmak lazım... - Ekonomimiz sapasağlam. Ama derhal teda- viye başlamak lazım. - Özgüvenimiz yerinde. Kimse bizi tutamaz ama, aman IMF’ye tutunmadan bir şey yapmayalım. Bu iki benzetmenin ardından iş âlemiyle ilgili başka yorumumuz yok! Merkez Bankası ise uyarılarını açık mektuba dönüştürdü. Başkan Durmuş Yılmaz’ın iki uya- rısı var: Enflasyon rakamı iki haneli olacak, para poli- tikalarında temkinli olmak gerekiyor! “Temkinli” sözcüğünü bile “tam kinli” anlayan hükümetin Merkez Bankası’nı ne ölçüde ciddiye alacağını zamanla göreceğiz. Hükümet ne yapıyor? IMF ile güreşiyor mu, gülüşüyor mu belli değil. Kafa tutmakla çanak tutmak arasında gidip ge- liyor. Erdoğan’ın konuşmalarının görünen yüzü- ne bakarsanız tablo şu: IMF Türkiye’nin kapısına dayanmış, kredi ve- recek ülke bulamadım, aman bir miktar para alın kullanın diye yalvarıyor. Çanta dolusu para elin- de, Türkiye’nin neresine koyacağını bilemiyor. Başbakan Erdoğan da dikmiş başını, alırım ama, şartlarım var; büyümemi, yatırım yapmamı engellersen topla çantanı git. Paran da senin ol- sun, anlaşman da, diyor! Oysa gerçek bunun tam tersi. Yukarıda aktar- dık, IMF Başkanı, G-20’lerin nelere uyması ge- rektiğini 15 Kasım’da ilan edeceklerini söylüyor. Başbakan, IMF’ye ümüğümüzü sıktırmayız di- yor ama, geçmişte yaşadıklarımıza bakıp şu yo- rumu yapmadan geçemeyeceğiz: IMF kimin neresini sıkacağını bilir! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada ye’ye yansıması olasılığı kapıya dayandı mı; akıl- cı önerilere öyle saldırıyor, sonra öyle çark ediyor ki... ekonomistleri, gerçek devlet adamlarını şa- şırtıyor. Zaten -yalakalar, yandaş medya ve ilim bilim çevreleri dışında- dönme dolap olduğunu nihayet bilmeyen kalmadı. Ama bu sefer, üstelik bilgiçlik, memleketseverlik taslayarak ağzına, aklına geleni söylüyor; ama el altından da IMF ile yeni bir stand-by anlaşması için bakanları aracılığıyla pazarlığa oturuyor. İster ihtiyati, ister başka bir ad taşısın; anlaşma demek, bir yerde IMF’nin koşullarını kabul etmek demektir. Anlaştık, anlaşma imzaladık ama IMF’nin da- yattığı koşulları kabul etmedik gibi daha bugün- den sıralamaya başladığı gerekçelerin beş para- lık değeri yok. Ne çare, dış kredi bulmak, yatırım yapabilmek için IMF’nin uluslararası finans kurumlarına vere- ceği güvenceye muhtaç! Şöyle adam gibi, bir Batılı devlet adamı gibi çı- kıp IMF’den kredi almaksızın ama IMF’nin vere- ceği güvenceye gereksindiğini açıklasan; hem içe- ride hem de dışarıda tükenmekte olan itibarını hiç değilse bir ölçü yitirmeyeceksin diyen yok mu çev- resinde? IMF’ye neden meydan okuyor? Güneydoğu ge- zilerine neden çıkıyor? Teröre meydan okumak için mi? Yoksa başlan- gıçtaki amacı başta Diyarbakır, Güneydoğu ve Do- ğu illerinde yerel seçimleri PKK yandaşı örgütün si- yasal uzantısı, baş katil Öcalan’ın gerçek lideri ol- duğu bölücü partinin kazanmasına engel olmak için mi? Diyarbakır’ı mutlaka kazanacağını ilan ederek yo- la çıkan bir başbakan… bölgeyi sadece partisine kazandırmak için devleti seferber eden bir başba- kan… şimdi ektiğini biçiyor. Bu tutumuyla bölgedeki PKK desteğindeki ayrı- lıkçı kesimlere vesile yaratarak kalkışma eylemle- rini adeta teşvik etti, ediyor. Şu hale bakınız: Şu anda TC Başbakanı sıfatını taşıyana, “Van’a gelmemesi, yoksa çok büyük ge- rilimin yaşanacağı” bir basın toplantısı ile açıklanı- yor.. Göstermelik kimi ekonomik ve sosyal önlemler- le bölgeyi partisine mal edeceğini uman bir baş- bakanın Türkiye Cumhuriyeti’ni düşürdüğü -açmaz mı desek yoksa acizlik mi- şu duruma bakınız: Yüzlerce polis, jandarma gücü, zırhlı araçlar, dam üstünde ağaç üstüne tünemiş keskin nişancılar… kente gelenlere kent içinde insan ve araç trafiğine kapatılan yollar… Bu olağanüstü durumu aşarak meydana gelen, üstü başı aranmış seçme toplulu- ğa kardeşlikten, birlik ve beraberlikten söz açan bir konuşma yapacak! Oysa korku dağları bekliyor. Babayiğit isen, gittiğin yöredeki kıpırdanan eği- limler ne olursa olsun böylesine iç savaşı andıran önlemler almadan yürüyebiliyor, konuşabiliyor mu- sun? Bu önlemler terör örgütüne mi karşı, yoksa hal- kına güvensizlikten mi kaynaklanıyor? TBMM’de Kürt bağımsızlığının simgesi sarı, kır- mızı, yeşil renklerin egemen olduğu üç dilde bası- lıp dağıtılan, ülkeyi bölmeyi hedef alan federasyon yönetimine geçilmesini savunan kitapçığa CHP ve MHP çok sert tepki gösteriyor. Ya sen; Van’da gelme diyorlar. Diyarbakır’da, baş katile işkence ediliyor diye oturma eylemleri yapı- lıyor. Hakkâri barut fıçısı. Buralara geziler düzenleyen TC Başbakanı, sen! Bir dakikacık olsun, giderek dayatmaya dö- nüşecek olan federasyonun asla gerçekleşme- yeceğini söylemek zahmetine neden katlanmı- yorsun? Kürt sorunu benim sorunumdur diyordun; bu- yur çöz sorunu. Bölgenin terör örgütü ile işkence gördüğü id- diasıyla ayaklanarak baş katilin arkasına takılan- ların eylemlerine son vermelerini sağla da göre- lim boyunu bosunu! Yık askerin sırtına çözümü; oy peşine düş! Demokratik istekler yavaş yavaş kalkışmayı an- dıran eylemlerden başka mecralara sürükleniyor. Ülkeyi bölme hareketi sözden uygulama aşa- masına geçti; TC Başbakanı, farkında mısın? ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 2 KASIM 2008 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 22 Edirne PB 23 Kocaeli S 25 Çanakkale PB 23 İzmir B 27 Manisa B 28 Aydın B 28 Denizli B 25 Zonguldak PB 22 Sinop PB 20 Samsun PB 20 Trabzon PB 20 Giresun PB 20 Ankara PB 22 Eskişehir S 21 Konya S 19 Sıvas B 15 Antalya B 28 Adana B 27 Mersin B 26 Diyarbakır PB 21 Şanlıurfa B 23 Mardin PB 19 Siirt Y 19 Hakkâri Y 9 Van Y 12 Kars PB 10 Oslo Y 1 Helsinki PB 6 Stockholm PB 5 Londra Y 9 Amsterdam Y 7 Brüksel Y 8 Paris Y 7 Bonn B 8 Münih B 13 Berlin B 13 Budapeşte Y 18 Madrid Y 10 Viyana Y 16 Belgrad Y 20 Soyfa B 22 Roma B 21 Atina B 23 Zürih Y 9 Moskova B 11 Aşkabat PB 16 Astana Y 11 Taşkent Y 15 Bakû Y 17 Bişkek Y 15 Tiflis Y 13 Kahire B 33 Şam PB 23 Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Kastamonu, Hakkari Van, Şırnak çevreleri kısa süreli sa- ğanak yağışlı, diğer yer- ler az bulutlu geçecek. Sabah saatlerinde Mar- mara, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, İç Ege ve Göller Yöresi ile İç Ana- dolu’nun batısında sis görülecek. / IŞIL ÖZGENTÜRK Artık Tek Tanrım Vicdan Olacak Baştarafı Arka Sayfada Sizin de mi çocuklarõnõz yok! Ya da biz hep beraber çocuklarõnõ sevmeyen bir halk mõ olduk? Suçlu kim biliyor musunuz? Şeytan! Ne yapalõm adam şeytana uymuş! Siz insanõ dinden soğutursunuz ve şeytan sizden daha masum! Hiç unutmuyorum, Mardin’de en az yirmi beş kişiye bizzat ailesi tarafõndan satõlan küçük bir kõz çocuğu mahke- mede şöyle demişti: “O amca benimle arkadan ilişkiye geçtikten sonra, çünkü ben bakireyim, başımı okşa- dı ve benim senin yaşında kızım var, kusura bakma şeytana uydum. Ra- mazanda gel karnını doyurayım.” Bu sözleri hiç unutmam. Sonunda şeytan isyan edecek: “Uç- kuruna sahip olamayıp, küçücük kızlara yumulan ey dini bütün Müs- lümanlar, sizi ben bile kurtara- mam!” Peki Adli Tõp raporunu veren dok- torlar, mağduru mahkemede savun- masõz bõrakan aileden sorumlu Devlet Bakanõ Nimet Çubukçu, yarõn bir gün, böylesine deşifre edilen kõz çocuğu bir gece vakti kendini asarsa ya da bir ku- tu fare zehiri içip intihar ederse, siz ne hissedeceksiniz? Vicdanõnõz rahat, kendi kõzlarõnõza, oğullarõnõza sarõlõp doğum günü kutlamalarõ mõ yapacak- sõnõz? İşte çürüme böyle bir şey. Vicdan- larõnõzõn rahat olmasõ çürümenin ta kendisi. Hiç mi acõ duymuyorsunuz, sizde hiç mi Allah korkusu yok? Gerçekten sinirlerim bozuk. Bir ha- ber daha, Küçükçekmece’de 16 ya- şõnda bir kõz çocuğu dokuz yõldõr ken- di öz babasõ tarafõndan defalarca cin- sel ilişkiye zorlanmõş. Üç kez kürtaj ol- muş. Bir hastane sorgusuz sualsiz bu kürtajlarõ yapmõş. Kõzõn annesi ve ba- baannesi her şeyden haberdar. Ama susmuşlar. Ama hala, artõk dayana- mayõp durumu ilgili yerlere bildir- miş. Ne olur artõk, namus masallarõyla kendimizi aldatmayalõm. Aile içi cin- sel taciz bu ülkede sanõlanõn çok öte- sinde. Şöyle bir varoşlara çõkõn ve ba- zõ kadõnlarõn susarak söylediği sözle- re kulak verin. Ama ne gam, bizim uğraşõlacak çok daha önemli işlerimiz var. Türba- nõmõz, PKK’miz bize yeter. Dedeleri yaşlarõnda adamlarõn yumulduğu kü- çücük kõz çocuklarõnõn ruhu örselen- miş, çocukluklarõ ellerinden alõnmõş bundan bize ne? Canõm onlar da kendilerini korumayõ öğrensinler! Öy- le mi?.. Bugün itibarõyla benim en önemli işim, nüfus kâğõdõmdaki İslam keli- mesini çõkartmak olacak; eğer bir din seçeceksem o kimsenin kimseye ka- rõşmadõğõ, her canlõnõn mutlu yaşamak hakkõna hürmet eden Budizm olacak. Daha da ileri götürüyorum, benim tek tanrõm vicdan olacak! isilozgenturk gmail.com Şiddete eğilim artıyor MELTEM YILMAZ Okullarda, aile içinde, cinsel ya- şamda ve cezaevlerinde yaşanan şiddet ve işkence vakalarõnda or- taya konan veriler tüyler ürperti- yor. 2007 ve 2008 yõllarõnda tu- tulan raporlarõn sonuçlarõna göre okullarda öğrencilerin yüzde 19.8’i bõçak veya tabanca taşõyor, yüzde 10’u ise kendini “çete üyesi” olarak tanõmlõyor. Türki- ye’de her üç kadõndan 1’i aile içi şiddete maruz kaldõğõnõ söylerken kadõnlarõn yüzde 58’i kocalarõnõn ailesi tarafõndan da şiddet görüyor. 2008’in ilk 9.5 ayõnda tespit edi- len 35 faili meçhul ölüm olayõnõn son sekiz yõlõn en yüksek rakamõ olduğu tespit edildi. Okullarda şiddet olaylarõnõ ra- por etme amacõyla Başbakanlõk Aile Araştõrma Kurumu’nun İs- tanbul’da ortaöğretim öğrencile- ri üzerinde yaptõğõ araştõrmada öğ- rencilerin son 1 yõlda en az 1 kez fiziksel kavgada bulunduğu, öğ- rencilerin yüzde 10’unun ise ken- disini çete üyesi olarak tanõmla- dõğõ saptandõ. Kadınlar mağdur TÜBİTAK’õn geçen yõl ya- yõmladõğõ “Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet” araştõrmasõ, her 3 kadõndan 1’inin fiziksel şidde- te maruz kaldõğõnõ ortaya koy- muştu. Mor Çatõ Dayanõşma Mer- kezi’ne 2007’nin Ocak ayõndan bu yana başvuruda bulunan 1244 kadõnõn her 2’sinden birinin, ken- dileri için bir sõğõnak talep ettiği ortaya çõktõ. Kadõn Dayanõşma Vakfõ’nõn Ankara’daki gecekon- dularda yaşayan kadõnlar arasõn- da yaptõğõ araştõrma ise kadõnla- rõn yüzde 97’sinin kocalarõnõn saldõrõsõna uğradõğõnõ tespit ediyor. Ankara Tabip Odasõ’nõn (ATO) yaptõğõ araştõrmaya göre ise, ka- dõnlarõn yüzde 58’i yalnõzca ko- calarõndan, nişanlõlarõndan, er- Sıvas’ın Zara ilçesinde başına taşla vurularak öl- dürülen 12 yaşındaki ilköğretim öğrencisinin cenazesi toprağa verildi. Gazi İlköğretim Oku- lu 7. sınıf öğrencisi 12 yaşındaki Nur Ş’nin ce- nazesi, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi morgunda yapılan otopsinin ardından ailesine teslim edil- di. Cenaze daha sonra Hacı Bektaşi Veli Ana- dolu Kültür Vakfı Zara Şubesi’ndeki cemevine götürüldü. Burada kılınan namazın ardından küçük kızın cenazesi araca konularak yaklaşık 3 kilometre uzaklıktaki Zara Mezarlığı’na ta- şındı. Acılı anne Neziha Ş. kızının tabutunun başında, babası Ali Ş. de aracın ön tarafında gözyaşı döktü. Bu arada olayda tecavüz bulgu- suna rastlanılmadığı belirtildi. (Fotoğraf: AA) kek arkadaşlarõndan ve erkek kardeşlerinden de- ğil, kadõn akrabalar da da- hil olmak üzere kocalarõ- nõn ailesi tarafõndan da şiddete maruz kalõyor. Türkiye’nin doğu ve gü- neydoğusundaki çeşitli kentlerde yapõlan araştõr- manõn sonuçlarõna göre, kadõnlarõn yüzde 50.8’i rõzalarõ olmadan evlendi- riliyor. Başka bir araştõr- manõn sonuçlarõna göre kadõnlarõn yüzde 54’ü ai- lelerinde şiddet görüyor, şiddet gördüğünü söyle- yenlerin yüzde 35.2’si en az 4 yõl ve daha fazla za- mandõr şiddete maruz ka- lõyor. Özel Cinsel Tõp Ens- titüsü’nün Türkiye gene- linde 6 bin kadõnla yüz yü- ze yaptõğõ araştõrmaya gö- re Türkiye’de kadõnlarõn yüzde 20’si cinsel şiddete maruz kalõyor. ‘Durmayan’ 31 kişi öldürüldü Türkiye İnsan Haklarõ Vakfõ (TİHV) Doküman- tasyon Merkezi’nin son sekiz yõl içesinde yaşam hakkõ ihlallerine dikkat çekmek amacõyla hazõrla- dõğõ rapora göre sadece 2008’in ilk 9.5 ayõnda yar- gõsõz infaz, “dur” ihtarõna uymama ve rastgele ateş açma sonucunda 31 kişi yaşamõnõ yitirdi. Bu sayõ 2007’de 24 idi. Faili meç- hul ölüm olaylarõnda ise geçmiş yõllara oranla be- lirgin bir artõş olduğu or- taya çõktõ. 2008’in ilk 9.5 ayõnda tespit edilen 35 faili meçhul ölüm olayõnõn son sekiz yõlõn en yüksek rakamõ olduğu belirlendi. Gözaltõnda ve cezaevle- rinde gerçekleşen ölüm olaylarõnõn sayõsõysa aynõ dönemde 29’a ulaştõ. Harem selamlık uygulaması artık yok- sulun umudu ucuz ekmek sıralarında da görülmeye başlandı. Adana’nın Merkez Seyhan ilçesine bağlı Yurt Mahallesi 71163 No’lu sokakta Büyükşehir Belediyesi’ne ekmek bü- fesi önündeki sırada harem selamlık uygulaması toplum değişiminin geldiği boyutu gözler önü- ne serdi. Bakkallarda satılan 70 Ykr’lik ekmeği 40 Ykr’ye almak isteyen kadın ve erkeklerin bir- birlerinden ayrı sıraya girmesi bazı yurttaşlarca şaşkınlıkla izlendi. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) Kuyrukta harem selamlõk Tartõşmalõraporlardaaynõimza NİHAN İNAL Dinci Anadolu’da Vakit gazete- si yazarõ Hüseyin Üzmez’in tahli- yesini sağlayan Adli Tõp Kurumu raporunda imzasõ bulunan akade- misyenlerden Prof. Dr. Seyfettin Uludağ aynõ zamanda Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarõndan İs- tanbul Üniversitesi’nin (İÜ) rektör adayõ. Vakit yazarõ Üzmez’in ser- best bõrakõlmasõnõ sağlayan karara imza atan 6 kişiden biri olan Ulu- dağ’õn içinde yer aldõğõ 6. Adli Tõp İhtisas Kurulu’nun daha önce de Üzmez kararõna benzer raporlara imza attõğõ ortaya çõktõ. Uludağ, “Evet... İmza attım, her şeyi tıp kuralları çerçevesinde usule uy- gun olarak yaptık. Kişi (Üzmez’i kastediyor) bizim için önemli de- ğildir. Önüme böyle yüz rapor gelse tıp kuralları çerçevesinde gene imzalarım” dedi. 19 Ocak 2009’da yaş haddinden emekli olacak İstanbul Üniversite- si (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak’õn yerine geçmek için çok sayõda rektör adayõ sõraya girdi. Adaylardan İÜ Cerrahpaşa Tõp Fa- kültesi Kadõn Hastalõklarõ ve Do- ğum Anabilim Dalõ Başkanõ Prof. Dr. Uludağ’õn da dikkat çekici ka- rarda imzasõ bulunuyor. Uludağ, 2005 yõlõndaki seçimlerde de İÜ rektör adayõ olmuş, ancak seçimleri kazanamamõştõ. Seçimde 8 aday ya- rõşõrken, Uludağ yalnõzca 52 oy ala- rak 7. olmuştu. Rektör adayõ Ulu- dağ’õn da içinde yer aldõğõ 6. Adli Tõp İhtisas Kurulu’nun tartõşmalõ kararlarõndan bazõlarõ ise şöyle: ? Uludağ, 2 yõl önce Malatya’da yaşanan bir olayda çelişkili rapor verdi. Adam öldürmeye teşebbüs- ten yargõlanan 17 yaşõndaki Ra- mazan Özcan için mahkeme, akõl sağlõğõnõn kontrolünü istedi. İlk muayene Adli Tõp Kurumu Gözlem ve İhtisas Dairesi’nde yapõldõ; “akıl sağlığı yerinde” denildi. Dosya ardõndan 6. Adli Tõp İhtisas Kuru- lu’na gönderildi. Kurulun üyesi olan Uludağ, buradaki değerlen- dirmesinde “Özcan’ın akıl sağlı- ğı yerinde değil” dedi. İki rapor farklõ olunca son karar için dosya Adli Tõp Genel Kurulu’na gitti. Uludağ genel kurulun da üyesiydi ve aynõ kişi için bu kez “akıl sağ- lığı yerinde” oyu verdi. ? Satranç öğretmeni Halil Ser- taç Dalkıran, 11 ve 13 yaşlarõndaki iki kõz öğrencisini taciz etti. Konu yargõya taşõndõ ve kõzlar Uludağ’õn da yer aldõğõ 6. Adli Tõp İhtisas Ku- rulu tarafõndan muayene edildi. Uludağ, “çocukların beden ve ruh sağlığı bozulmadı” denen ra- pora imza koydu ve Dalkõran tah- liye oldu. ? Uludağ’õn adõ son olarak Hü- seyin Üzmez’in tahliyesinde geçti. Uludağ’õn da imza koyduğu rapor, Üzmez’in tahliyesini sağladõ. ANKARA / BURSA (Cumhuriyet) - Dinci Vakit gazetesi yazarõ Hüseyin Üzmez’i kurtaran Adli Tõp ra- porunu değerlendiren CHP Genel Başkanõ Deniz Bay- kal, Adalet Bakanlõğõ’nõ suçladõ. CHP lideri Deniz Baykal, CHP il başkanlarõ top- lantõsõ öncesinde Üzmez olayõ anõmsatõlarak yönel- tilen “AKP iktidarda olmasaydı bu yaşanır mıy- dı” sorusuna şu yanõtõ verdi: “Adli Tıp, bizim hu- kuk sistemimizin en yetkili, en önemli, en yüksek bilirkişi grubudur. Üyelerinden üç tanesi sabıka- lı. Kim oluşturuyor bunları? Onları oraya tayin et- me yetkisini kim aldı? Adalet Bakanlığı. Bu so- nucun sorumlusu kim? Çok açık. AKP iktidarda olmasaydı bu olur muydu? Ya da başka sorular sorulabilir: Söz konusu yazar bir başka gazetenin yazarı olsaydı acaba bu olur muydu? Bunların hep- si bir yozlaşmayı ortaya koyuyor” Uludağ Üniversitesi’nce hazõrlanan raporda B.Ç’nin cinsel tacizden nasõl etkilendiği gözler önüne serilme- sine karşõn iki ay sonra İstanbul Adli Tõp Kurumu ta- rafõndan hazõrlanan raporda, “beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyette patolojik araz tespit edilemedi” şeklinde görüş bildirilmesi tartõşma yarattõ. İstanbul Üni- versitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tõp Fakültesi Adli Tõp Ana Bilim Dalõ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun Yorulmaz ise raporun 3 günde hazõrlanmasõnõn alõşõlagelmiş bir şey olmadõğõna dikkat çekti. Raporun İstanbul Adli Tõp Kurumu’ndan alõnmasõnõ “hata” olarak nitelendiren Yo- rulmaz, şöyle konuştu: “Çocuk travmatize edilecek şekilde İstanbul’a gö- türülüyor ve çok kısa sürede muayene ediliyor. Oy- sa bu çocukla ilgili rapor hazırlanması için en az 6 ay değerlendirme yapılması gerekir. Bu süre aynı zamanda tedavi için de gereken süredir.” Son yõllarda okulda, işyerinde, aile içinde yaşanan vakalardaki artõş tüyler ürpertiyor Üzmez’in tahliyesini sağlayan Adli Tõp Kurumu raporunda imzasõ bulunan Prof. Dr. Uludağ, İstanbul Üniversitesi’nin rektör adayõ Baykal, Üzmez’in tahliyesinde sorumluluğun iktidarda olduğunu söyledi ‘AdliTıp’tasabıkalılarvar’ Gözyaşlarõylauğurlandõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle