Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
keleriyle bir zirve yapılacağını açıkladı ve ekledi:
“Zirvede 5 ilkeli bir plan duyurulacak.”
Başbakan Erdoğan, şart mart kabul etmeyiz di-
ye dursun, IMF kendince kimin nasıl yürümesi ge-
rektiğine karar vermeye hazırlanıyor. IMF’ye gö-
re sürdürülebilir borcu olan ve sicili iyi olan ülkeler
kendilerine tanınan kotanın 5 katı kadar kredi kul-
lanma gücüne sahip. O ülkelerin arasında Türki-
ye sayılmıyor:
Brezilya, Güney Kore, Meksika, Singapur.
2001 krizinin tartışmalı bankası Alman Deutc-
he Bank da krizin teğet geçeceği ülkeler sırala-
masını şöyle yaptı:
Çek Cumhuriyeti, Şili, Polonya.
Deutche Bank’ın “krizi atlatamayabilir” dediği
iki ülke var:
Güney Afrika ve Türkiye.
Deutche Bank’a göre Türkiye bir anda 90 mil-
yar dolara yakın sıcak paraya gereksinim duya-
bilir.
İçeriye girelim...
İş âlemi bir âlem...
Önceki krizlerde Ankara’ya heyet üzerine he-
yet gönderirlerdi. Uyarıların biri gider öteki gelir,
kapalı mektuplar açık mektuba dönüşürdü. Bu kez
durum daha farklı. Hem gidişin ayırdındalar,
hem de seslerini yükseltmeye çekiniyorlar.
Anlaşılan o ki, bunun iki nedeni var:
1- Bu kez topun ağzında kendileri var. 2001 kri-
zi bankalar ve devlet ağırlıklı bir krizdi. Oysa bu
kez borç batağına sürüklenen özel sektör.
2- Hükümetin öncekilere oranla niyeti bozuk.
İstemediği ses çıkaranları affetmiyor, anında
karşı suçlamaya girişiyor.
İş âleminin temsilcilerinin yaptığı açıklamaları
şu üç benzetmeyle özetleyebiliriz:
- Yanlış anlaşılmasın, düşmüyoruz ama, hemen
paraşütleri açmak lazım...
- Ekonomimiz sapasağlam. Ama derhal teda-
viye başlamak lazım.
- Özgüvenimiz yerinde. Kimse bizi tutamaz ama,
aman IMF’ye tutunmadan bir şey yapmayalım.
Bu iki benzetmenin ardından iş âlemiyle ilgili
başka yorumumuz yok!
Merkez Bankası ise uyarılarını açık mektuba
dönüştürdü. Başkan Durmuş Yılmaz’ın iki uya-
rısı var:
Enflasyon rakamı iki haneli olacak, para poli-
tikalarında temkinli olmak gerekiyor!
“Temkinli” sözcüğünü bile “tam kinli” anlayan
hükümetin Merkez Bankası’nı ne ölçüde ciddiye
alacağını zamanla göreceğiz.
Hükümet ne yapıyor?
IMF ile güreşiyor mu, gülüşüyor mu belli değil.
Kafa tutmakla çanak tutmak arasında gidip ge-
liyor. Erdoğan’ın konuşmalarının görünen yüzü-
ne bakarsanız tablo şu:
IMF Türkiye’nin kapısına dayanmış, kredi ve-
recek ülke bulamadım, aman bir miktar para alın
kullanın diye yalvarıyor. Çanta dolusu para elin-
de, Türkiye’nin neresine koyacağını bilemiyor.
Başbakan Erdoğan da dikmiş başını, alırım
ama, şartlarım var; büyümemi, yatırım yapmamı
engellersen topla çantanı git. Paran da senin ol-
sun, anlaşman da, diyor!
Oysa gerçek bunun tam tersi. Yukarıda aktar-
dık, IMF Başkanı, G-20’lerin nelere uyması ge-
rektiğini 15 Kasım’da ilan edeceklerini söylüyor.
Başbakan, IMF’ye ümüğümüzü sıktırmayız di-
yor ama, geçmişte yaşadıklarımıza bakıp şu yo-
rumu yapmadan geçemeyeceğiz:
IMF kimin neresini sıkacağını bilir!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
ye’ye yansıması olasılığı kapıya dayandı mı; akıl-
cı önerilere öyle saldırıyor, sonra öyle çark ediyor
ki... ekonomistleri, gerçek devlet adamlarını şa-
şırtıyor.
Zaten -yalakalar, yandaş medya ve ilim bilim
çevreleri dışında- dönme dolap olduğunu nihayet
bilmeyen kalmadı.
Ama bu sefer, üstelik bilgiçlik, memleketseverlik
taslayarak ağzına, aklına geleni söylüyor; ama el
altından da IMF ile yeni bir stand-by anlaşması için
bakanları aracılığıyla pazarlığa oturuyor.
İster ihtiyati, ister başka bir ad taşısın; anlaşma
demek, bir yerde IMF’nin koşullarını kabul etmek
demektir.
Anlaştık, anlaşma imzaladık ama IMF’nin da-
yattığı koşulları kabul etmedik gibi daha bugün-
den sıralamaya başladığı gerekçelerin beş para-
lık değeri yok.
Ne çare, dış kredi bulmak, yatırım yapabilmek
için IMF’nin uluslararası finans kurumlarına vere-
ceği güvenceye muhtaç!
Şöyle adam gibi, bir Batılı devlet adamı gibi çı-
kıp IMF’den kredi almaksızın ama IMF’nin vere-
ceği güvenceye gereksindiğini açıklasan; hem içe-
ride hem de dışarıda tükenmekte olan itibarını hiç
değilse bir ölçü yitirmeyeceksin diyen yok mu çev-
resinde?
IMF’ye neden meydan okuyor? Güneydoğu ge-
zilerine neden çıkıyor?
Teröre meydan okumak için mi? Yoksa başlan-
gıçtaki amacı başta Diyarbakır, Güneydoğu ve Do-
ğu illerinde yerel seçimleri PKK yandaşı örgütün si-
yasal uzantısı, baş katil Öcalan’ın gerçek lideri ol-
duğu bölücü partinin kazanmasına engel olmak için
mi?
Diyarbakır’ı mutlaka kazanacağını ilan ederek yo-
la çıkan bir başbakan… bölgeyi sadece partisine
kazandırmak için devleti seferber eden bir başba-
kan… şimdi ektiğini biçiyor.
Bu tutumuyla bölgedeki PKK desteğindeki ayrı-
lıkçı kesimlere vesile yaratarak kalkışma eylemle-
rini adeta teşvik etti, ediyor.
Şu hale bakınız: Şu anda TC Başbakanı sıfatını
taşıyana, “Van’a gelmemesi, yoksa çok büyük ge-
rilimin yaşanacağı” bir basın toplantısı ile açıklanı-
yor..
Göstermelik kimi ekonomik ve sosyal önlemler-
le bölgeyi partisine mal edeceğini uman bir baş-
bakanın Türkiye Cumhuriyeti’ni düşürdüğü -açmaz
mı desek yoksa acizlik mi- şu duruma bakınız:
Yüzlerce polis, jandarma gücü, zırhlı araçlar, dam
üstünde ağaç üstüne tünemiş keskin nişancılar…
kente gelenlere kent içinde insan ve araç trafiğine
kapatılan yollar… Bu olağanüstü durumu aşarak
meydana gelen, üstü başı aranmış seçme toplulu-
ğa kardeşlikten, birlik ve beraberlikten söz açan bir
konuşma yapacak!
Oysa korku dağları bekliyor.
Babayiğit isen, gittiğin yöredeki kıpırdanan eği-
limler ne olursa olsun böylesine iç savaşı andıran
önlemler almadan yürüyebiliyor, konuşabiliyor mu-
sun?
Bu önlemler terör örgütüne mi karşı, yoksa hal-
kına güvensizlikten mi kaynaklanıyor?
TBMM’de Kürt bağımsızlığının simgesi sarı, kır-
mızı, yeşil renklerin egemen olduğu üç dilde bası-
lıp dağıtılan, ülkeyi bölmeyi hedef alan federasyon
yönetimine geçilmesini savunan kitapçığa CHP ve
MHP çok sert tepki gösteriyor.
Ya sen; Van’da gelme diyorlar. Diyarbakır’da, baş
katile işkence ediliyor diye oturma eylemleri yapı-
lıyor. Hakkâri barut fıçısı.
Buralara geziler düzenleyen TC Başbakanı,
sen! Bir dakikacık olsun, giderek dayatmaya dö-
nüşecek olan federasyonun asla gerçekleşme-
yeceğini söylemek zahmetine neden katlanmı-
yorsun?
Kürt sorunu benim sorunumdur diyordun; bu-
yur çöz sorunu.
Bölgenin terör örgütü ile işkence gördüğü id-
diasıyla ayaklanarak baş katilin arkasına takılan-
ların eylemlerine son vermelerini sağla da göre-
lim boyunu bosunu!
Yık askerin sırtına çözümü; oy peşine düş!
Demokratik istekler yavaş yavaş kalkışmayı an-
dıran eylemlerden başka mecralara sürükleniyor.
Ülkeyi bölme hareketi sözden uygulama aşa-
masına geçti; TC Başbakanı, farkında mısın?
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 2 KASIM 2008 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 22
Edirne PB 23
Kocaeli S 25
Çanakkale PB 23
İzmir B 27
Manisa B 28
Aydın B 28
Denizli B 25
Zonguldak PB 22
Sinop PB 20
Samsun PB 20
Trabzon PB 20
Giresun PB 20
Ankara PB 22
Eskişehir S 21
Konya S 19
Sıvas B 15
Antalya B 28
Adana B 27
Mersin B 26
Diyarbakır PB 21
Şanlıurfa B 23
Mardin PB 19
Siirt Y 19
Hakkâri Y 9
Van Y 12
Kars PB 10
Oslo Y 1
Helsinki PB 6
Stockholm PB 5
Londra Y 9
Amsterdam Y 7
Brüksel Y 8
Paris Y 7
Bonn B 8
Münih B 13
Berlin B 13
Budapeşte Y 18
Madrid Y 10
Viyana Y 16
Belgrad Y 20
Soyfa B 22
Roma B 21
Atina B 23
Zürih Y 9
Moskova B 11
Aşkabat PB 16
Astana Y 11
Taşkent Y 15
Bakû Y 17
Bişkek Y 15
Tiflis Y 13
Kahire B 33
Şam PB 23
Yurdun kuzey ve doğu
kesimleri parçalı çok
bulutlu, Kastamonu,
Hakkari Van, Şırnak
çevreleri kısa süreli sa-
ğanak yağışlı, diğer yer-
ler az bulutlu geçecek.
Sabah saatlerinde Mar-
mara, Batı Karadeniz’in
iç kesimleri, İç Ege ve
Göller Yöresi ile İç Ana-
dolu’nun batısında sis
görülecek.
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
Artık Tek Tanrım Vicdan Olacak
Baştarafı Arka Sayfada
Sizin de mi çocuklarõnõz yok! Ya da
biz hep beraber çocuklarõnõ sevmeyen
bir halk mõ olduk?
Suçlu kim biliyor musunuz? Şeytan!
Ne yapalõm adam şeytana uymuş!
Siz insanõ dinden soğutursunuz ve
şeytan sizden daha masum!
Hiç unutmuyorum, Mardin’de en az
yirmi beş kişiye bizzat ailesi tarafõndan
satõlan küçük bir kõz çocuğu mahke-
mede şöyle demişti: “O amca benimle
arkadan ilişkiye geçtikten sonra,
çünkü ben bakireyim, başımı okşa-
dı ve benim senin yaşında kızım var,
kusura bakma şeytana uydum. Ra-
mazanda gel karnını doyurayım.”
Bu sözleri hiç unutmam.
Sonunda şeytan isyan edecek: “Uç-
kuruna sahip olamayıp, küçücük
kızlara yumulan ey dini bütün Müs-
lümanlar, sizi ben bile kurtara-
mam!”
Peki Adli Tõp raporunu veren dok-
torlar, mağduru mahkemede savun-
masõz bõrakan aileden sorumlu Devlet
Bakanõ Nimet Çubukçu, yarõn bir gün,
böylesine deşifre edilen kõz çocuğu bir
gece vakti kendini asarsa ya da bir ku-
tu fare zehiri içip intihar ederse, siz ne
hissedeceksiniz? Vicdanõnõz rahat,
kendi kõzlarõnõza, oğullarõnõza sarõlõp
doğum günü kutlamalarõ mõ yapacak-
sõnõz?
İşte çürüme böyle bir şey. Vicdan-
larõnõzõn rahat olmasõ çürümenin ta
kendisi.
Hiç mi acõ duymuyorsunuz, sizde hiç
mi Allah korkusu yok?
Gerçekten sinirlerim bozuk. Bir ha-
ber daha, Küçükçekmece’de 16 ya-
şõnda bir kõz çocuğu dokuz yõldõr ken-
di öz babasõ tarafõndan defalarca cin-
sel ilişkiye zorlanmõş. Üç kez kürtaj ol-
muş. Bir hastane sorgusuz sualsiz bu
kürtajlarõ yapmõş. Kõzõn annesi ve ba-
baannesi her şeyden haberdar. Ama
susmuşlar. Ama hala, artõk dayana-
mayõp durumu ilgili yerlere bildir-
miş.
Ne olur artõk, namus masallarõyla
kendimizi aldatmayalõm. Aile içi cin-
sel taciz bu ülkede sanõlanõn çok öte-
sinde. Şöyle bir varoşlara çõkõn ve ba-
zõ kadõnlarõn susarak söylediği sözle-
re kulak verin.
Ama ne gam, bizim uğraşõlacak
çok daha önemli işlerimiz var. Türba-
nõmõz, PKK’miz bize yeter. Dedeleri
yaşlarõnda adamlarõn yumulduğu kü-
çücük kõz çocuklarõnõn ruhu örselen-
miş, çocukluklarõ ellerinden alõnmõş
bundan bize ne? Canõm onlar da
kendilerini korumayõ öğrensinler! Öy-
le mi?..
Bugün itibarõyla benim en önemli
işim, nüfus kâğõdõmdaki İslam keli-
mesini çõkartmak olacak; eğer bir din
seçeceksem o kimsenin kimseye ka-
rõşmadõğõ, her canlõnõn mutlu yaşamak
hakkõna hürmet eden Budizm olacak.
Daha da ileri götürüyorum, benim tek
tanrõm vicdan olacak!
isilozgenturk gmail.com
Şiddete eğilim artıyor
MELTEM YILMAZ
Okullarda, aile içinde, cinsel ya-
şamda ve cezaevlerinde yaşanan
şiddet ve işkence vakalarõnda or-
taya konan veriler tüyler ürperti-
yor. 2007 ve 2008 yõllarõnda tu-
tulan raporlarõn sonuçlarõna göre
okullarda öğrencilerin yüzde
19.8’i bõçak veya tabanca taşõyor,
yüzde 10’u ise kendini “çete
üyesi” olarak tanõmlõyor. Türki-
ye’de her üç kadõndan 1’i aile içi
şiddete maruz kaldõğõnõ söylerken
kadõnlarõn yüzde 58’i kocalarõnõn
ailesi tarafõndan da şiddet görüyor.
2008’in ilk 9.5 ayõnda tespit edi-
len 35 faili meçhul ölüm olayõnõn
son sekiz yõlõn en yüksek rakamõ
olduğu tespit edildi.
Okullarda şiddet olaylarõnõ ra-
por etme amacõyla Başbakanlõk
Aile Araştõrma Kurumu’nun İs-
tanbul’da ortaöğretim öğrencile-
ri üzerinde yaptõğõ araştõrmada öğ-
rencilerin son 1 yõlda en az 1 kez
fiziksel kavgada bulunduğu, öğ-
rencilerin yüzde 10’unun ise ken-
disini çete üyesi olarak tanõmla-
dõğõ saptandõ.
Kadınlar mağdur
TÜBİTAK’õn geçen yõl ya-
yõmladõğõ “Türkiye’de Kadına
Yönelik Şiddet” araştõrmasõ, her
3 kadõndan 1’inin fiziksel şidde-
te maruz kaldõğõnõ ortaya koy-
muştu. Mor Çatõ Dayanõşma Mer-
kezi’ne 2007’nin Ocak ayõndan bu
yana başvuruda bulunan 1244
kadõnõn her 2’sinden birinin, ken-
dileri için bir sõğõnak talep ettiği
ortaya çõktõ. Kadõn Dayanõşma
Vakfõ’nõn Ankara’daki gecekon-
dularda yaşayan kadõnlar arasõn-
da yaptõğõ araştõrma ise kadõnla-
rõn yüzde 97’sinin kocalarõnõn
saldõrõsõna uğradõğõnõ tespit ediyor.
Ankara Tabip Odasõ’nõn (ATO)
yaptõğõ araştõrmaya göre ise, ka-
dõnlarõn yüzde 58’i yalnõzca ko-
calarõndan, nişanlõlarõndan, er-
Sıvas’ın Zara ilçesinde başına taşla vurularak öl-
dürülen 12 yaşındaki ilköğretim öğrencisinin
cenazesi toprağa verildi. Gazi İlköğretim Oku-
lu 7. sınıf öğrencisi 12 yaşındaki Nur Ş’nin ce-
nazesi, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi
Araştırma ve Uygulama Hastanesi morgunda
yapılan otopsinin ardından ailesine teslim edil-
di. Cenaze daha sonra Hacı Bektaşi Veli Ana-
dolu Kültür Vakfı Zara Şubesi’ndeki cemevine
götürüldü. Burada kılınan namazın ardından
küçük kızın cenazesi araca konularak yaklaşık
3 kilometre uzaklıktaki Zara Mezarlığı’na ta-
şındı. Acılı anne Neziha Ş. kızının tabutunun
başında, babası Ali Ş. de aracın ön tarafında
gözyaşı döktü. Bu arada olayda tecavüz bulgu-
suna rastlanılmadığı belirtildi. (Fotoğraf: AA)
kek arkadaşlarõndan ve
erkek kardeşlerinden de-
ğil, kadõn akrabalar da da-
hil olmak üzere kocalarõ-
nõn ailesi tarafõndan da
şiddete maruz kalõyor.
Türkiye’nin doğu ve gü-
neydoğusundaki çeşitli
kentlerde yapõlan araştõr-
manõn sonuçlarõna göre,
kadõnlarõn yüzde 50.8’i
rõzalarõ olmadan evlendi-
riliyor. Başka bir araştõr-
manõn sonuçlarõna göre
kadõnlarõn yüzde 54’ü ai-
lelerinde şiddet görüyor,
şiddet gördüğünü söyle-
yenlerin yüzde 35.2’si en
az 4 yõl ve daha fazla za-
mandõr şiddete maruz ka-
lõyor. Özel Cinsel Tõp Ens-
titüsü’nün Türkiye gene-
linde 6 bin kadõnla yüz yü-
ze yaptõğõ araştõrmaya gö-
re Türkiye’de kadõnlarõn
yüzde 20’si cinsel şiddete
maruz kalõyor.
‘Durmayan’ 31 kişi
öldürüldü
Türkiye İnsan Haklarõ
Vakfõ (TİHV) Doküman-
tasyon Merkezi’nin son
sekiz yõl içesinde yaşam
hakkõ ihlallerine dikkat
çekmek amacõyla hazõrla-
dõğõ rapora göre sadece
2008’in ilk 9.5 ayõnda yar-
gõsõz infaz, “dur” ihtarõna
uymama ve rastgele ateş
açma sonucunda 31 kişi
yaşamõnõ yitirdi. Bu sayõ
2007’de 24 idi. Faili meç-
hul ölüm olaylarõnda ise
geçmiş yõllara oranla be-
lirgin bir artõş olduğu or-
taya çõktõ. 2008’in ilk 9.5
ayõnda tespit edilen 35
faili meçhul ölüm olayõnõn
son sekiz yõlõn en yüksek
rakamõ olduğu belirlendi.
Gözaltõnda ve cezaevle-
rinde gerçekleşen ölüm
olaylarõnõn sayõsõysa aynõ
dönemde 29’a ulaştõ.
Harem selamlık uygulaması artık yok-
sulun umudu ucuz ekmek sıralarında da
görülmeye başlandı. Adana’nın Merkez
Seyhan ilçesine bağlı Yurt Mahallesi 71163 No’lu sokakta Büyükşehir Belediyesi’ne ekmek bü-
fesi önündeki sırada harem selamlık uygulaması toplum değişiminin geldiği boyutu gözler önü-
ne serdi. Bakkallarda satılan 70 Ykr’lik ekmeği 40 Ykr’ye almak isteyen kadın ve erkeklerin bir-
birlerinden ayrı sıraya girmesi bazı yurttaşlarca şaşkınlıkla izlendi. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ)
Kuyrukta harem selamlõk
Tartõşmalõraporlardaaynõimza
NİHAN İNAL
Dinci Anadolu’da Vakit gazete-
si yazarõ Hüseyin Üzmez’in tahli-
yesini sağlayan Adli Tõp Kurumu
raporunda imzasõ bulunan akade-
misyenlerden Prof. Dr. Seyfettin
Uludağ aynõ zamanda Türkiye’nin
en köklü eğitim kurumlarõndan İs-
tanbul Üniversitesi’nin (İÜ) rektör
adayõ. Vakit yazarõ Üzmez’in ser-
best bõrakõlmasõnõ sağlayan karara
imza atan 6 kişiden biri olan Ulu-
dağ’õn içinde yer aldõğõ 6. Adli Tõp
İhtisas Kurulu’nun daha önce de
Üzmez kararõna benzer raporlara
imza attõğõ ortaya çõktõ. Uludağ,
“Evet... İmza attım, her şeyi tıp
kuralları çerçevesinde usule uy-
gun olarak yaptık. Kişi (Üzmez’i
kastediyor) bizim için önemli de-
ğildir. Önüme böyle yüz rapor
gelse tıp kuralları çerçevesinde
gene imzalarım” dedi.
19 Ocak 2009’da yaş haddinden
emekli olacak İstanbul Üniversite-
si (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Mesut
Parlak’õn yerine geçmek için çok
sayõda rektör adayõ sõraya girdi.
Adaylardan İÜ Cerrahpaşa Tõp Fa-
kültesi Kadõn Hastalõklarõ ve Do-
ğum Anabilim Dalõ Başkanõ Prof.
Dr. Uludağ’õn da dikkat çekici ka-
rarda imzasõ bulunuyor. Uludağ,
2005 yõlõndaki seçimlerde de İÜ
rektör adayõ olmuş, ancak seçimleri
kazanamamõştõ. Seçimde 8 aday ya-
rõşõrken, Uludağ yalnõzca 52 oy ala-
rak 7. olmuştu. Rektör adayõ Ulu-
dağ’õn da içinde yer aldõğõ 6. Adli
Tõp İhtisas Kurulu’nun tartõşmalõ
kararlarõndan bazõlarõ ise şöyle:
? Uludağ, 2 yõl önce Malatya’da
yaşanan bir olayda çelişkili rapor
verdi. Adam öldürmeye teşebbüs-
ten yargõlanan 17 yaşõndaki Ra-
mazan Özcan için mahkeme, akõl
sağlõğõnõn kontrolünü istedi. İlk
muayene Adli Tõp Kurumu Gözlem
ve İhtisas Dairesi’nde yapõldõ; “akıl
sağlığı yerinde” denildi. Dosya
ardõndan 6. Adli Tõp İhtisas Kuru-
lu’na gönderildi. Kurulun üyesi
olan Uludağ, buradaki değerlen-
dirmesinde “Özcan’ın akıl sağlı-
ğı yerinde değil” dedi. İki rapor
farklõ olunca son karar için dosya
Adli Tõp Genel Kurulu’na gitti.
Uludağ genel kurulun da üyesiydi
ve aynõ kişi için bu kez “akıl sağ-
lığı yerinde” oyu verdi.
? Satranç öğretmeni Halil Ser-
taç Dalkıran, 11 ve 13 yaşlarõndaki
iki kõz öğrencisini taciz etti. Konu
yargõya taşõndõ ve kõzlar Uludağ’õn
da yer aldõğõ 6. Adli Tõp İhtisas Ku-
rulu tarafõndan muayene edildi.
Uludağ, “çocukların beden ve
ruh sağlığı bozulmadı” denen ra-
pora imza koydu ve Dalkõran tah-
liye oldu.
? Uludağ’õn adõ son olarak Hü-
seyin Üzmez’in tahliyesinde geçti.
Uludağ’õn da imza koyduğu rapor,
Üzmez’in tahliyesini sağladõ.
ANKARA / BURSA (Cumhuriyet) - Dinci Vakit
gazetesi yazarõ Hüseyin Üzmez’i kurtaran Adli Tõp ra-
porunu değerlendiren CHP Genel Başkanõ Deniz Bay-
kal, Adalet Bakanlõğõ’nõ suçladõ.
CHP lideri Deniz Baykal, CHP il başkanlarõ top-
lantõsõ öncesinde Üzmez olayõ anõmsatõlarak yönel-
tilen “AKP iktidarda olmasaydı bu yaşanır mıy-
dı” sorusuna şu yanõtõ verdi: “Adli Tıp, bizim hu-
kuk sistemimizin en yetkili, en önemli, en yüksek
bilirkişi grubudur. Üyelerinden üç tanesi sabıka-
lı. Kim oluşturuyor bunları? Onları oraya tayin et-
me yetkisini kim aldı? Adalet Bakanlığı. Bu so-
nucun sorumlusu kim? Çok açık. AKP iktidarda
olmasaydı bu olur muydu? Ya da başka sorular
sorulabilir: Söz konusu yazar bir başka gazetenin
yazarı olsaydı acaba bu olur muydu? Bunların hep-
si bir yozlaşmayı ortaya koyuyor”
Uludağ Üniversitesi’nce hazõrlanan raporda B.Ç’nin
cinsel tacizden nasõl etkilendiği gözler önüne serilme-
sine karşõn iki ay sonra İstanbul Adli Tõp Kurumu ta-
rafõndan hazõrlanan raporda, “beden ve ruh sağlığını
bozacak mahiyette patolojik araz tespit edilemedi”
şeklinde görüş bildirilmesi tartõşma yarattõ. İstanbul Üni-
versitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tõp Fakültesi Adli Tõp Ana
Bilim Dalõ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun Yorulmaz
ise raporun 3 günde hazõrlanmasõnõn alõşõlagelmiş bir
şey olmadõğõna dikkat çekti. Raporun İstanbul Adli Tõp
Kurumu’ndan alõnmasõnõ “hata” olarak nitelendiren Yo-
rulmaz, şöyle konuştu:
“Çocuk travmatize edilecek şekilde İstanbul’a gö-
türülüyor ve çok kısa sürede muayene ediliyor. Oy-
sa bu çocukla ilgili rapor hazırlanması için en az 6
ay değerlendirme yapılması gerekir. Bu süre aynı
zamanda tedavi için de gereken süredir.”
Son yõllarda okulda, işyerinde, aile içinde yaşanan vakalardaki artõş tüyler ürpertiyor
Üzmez’in tahliyesini sağlayan Adli Tõp Kurumu raporunda imzasõ
bulunan Prof. Dr. Uludağ, İstanbul Üniversitesi’nin rektör adayõ
Baykal, Üzmez’in tahliyesinde sorumluluğun iktidarda olduğunu söyledi
‘AdliTıp’tasabıkalılarvar’
Gözyaşlarõylauğurlandõ