24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 8 EKİM 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 Amerika’ya 850 milyar dolarlık paket yetmemiş. Doymazlar ki! Nasip İşaret Ahmet Önen: “Ekonomik kriz için dün ‘etkilenmeyiz’ diyenler bugün ‘en az biz etkileniriz’ diyorsa, bu yarın ‘etkilendiysek bana ne ya’ diyeceklerine işarettir!” Boş kent Uran Yalçın: “İstanbul bu hızla tiyatro yıkarsa 2010’da ‘Dünya Kültür Boş Kenti’ olur!” YağmurDeniz - Cumhurbaşkanı yuhalanmış... “Cumhur, başına gelenin farkında!” TERÖR sorununun “terörist”e indirgenerek çözülemeyeceğini, aksine böyle bir yolun sorunu daha çözümsüz hale getireceğini söylüyor Ceyhun Balcı: “Terörü, eli silahlı birkaç bin sapkının etkinliğine indirgemek hatanın en büyüğüdür. Birincisi, eğer bu sav doğruysa çeyrek yüzyıldır başa çıkılamıyor oluşu Türkiye’nin gücü konusunda soru işaretleri yaratır. İkincisi, böylesine dar açılı bir bakış terör konusundaki resmin bütününü gözden kaçırmamıza yol açar. Terör yalnızca askeri bir soruna indirgenirse zaman zaman yaşanan yoğunlaşmalar ve büyük eylemler nedeniyle teröre karşı savaş veren başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere birçok kurumun süreç içinde sorgulanmasına ve güven yitimine uğramasına yol açılmış olur. Teröre karşı askeri ve silahlı savaşımı göz ardı etmeksizin ve işin bu yanının önemini küçümsemeksizin bir saptama yapmakta yarar vardır: Terör siyasi bir sorundur! Bu bakış açısı benimsendiğinde askeri etkinliklere ek olarak siyasi, diplomatik ve ekonomik girişimlerle de terörün bitirilebileceği gerçeği görülecektir. Geçen yılki Dağlıca baskınından sonraki günlerde ‘Bir Kürt kedisi bile vermem’ diyen ya da son saldırıdan sonra sınırımıza komşu Irak topraklarının ‘insansız’ olduğunu ve bu durumda ellerinden gelen bir şey olmadığını söyleyen aşiret önderlerini anımsamakta yarar yok mu? Irak’ta yönetim koltuğuna oturtulan aşiret önderlerinin ABD taşeronu olduklarını belirtmeye gerek var mı? Bunlar, bölgedeki ticari etkinliklerini başta Mersin limanı olmak üzere Türkiye üzerinden sürdürmüyor mu? Sınır karakollarımızdan başlayarak yurdumuzu koruyan askerlerimize, güvenlik kuvvetlerimize açılan ateş yalnızca yurtdışından kaynaklanmıyor. Doğrudan ateş açarak olmasa da ateş edenlere her türlü desteği sunan yurtiçi kaynaklı bir düzenek de tüm yalınlığıyla yerini almış bulunuyor! Büyük ölçüde ekonomik ve siyasal kaynaklı işbirlikçilik bu önemli sorunda da kendini göstermektedir. Terör, emperyalizmin günümüzde sıkça başvurduğu aygıtlardan biri olarak, yerel güçlerin maşalığı ve işbirlikçiliği yolu ile güçlenerek sorun olmayı sürdürebiliyor! Bu nedenle Türkiye’nin terörle mücadelede askersel seçeneğe ek olarak siyasi, ekonomik ve diplomatik seçenekleri derhal devreye sokması gerekmektedir.” Nasıl mücadele? PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Ölülerimizi Unutmayalım Acılı günlerden geçiyoruz, içimiz kan ağlayarak 17 şehidimizi toprağa verdik. Gencecik delikan- lıların ardından yakılan ağıtlar kulaklarımızdan; ana- larının, babalarının, evlatlarının, eşlerinin yüreğimizi dağlayan görüntüleri gözlerimizin önünden git- miyor. Çeyrek yüzyıldır süren, on binlerce can alan, her ölümle bizi biraz daha eksilten bu kanlı terö- re, bu kirli savaşa, kurulan alçakça pusulara lanet okuyoruz. Ama ne yazık ki ölümlerin sonu gelmiyor. Çok uzun yıllardır ki bu topraklardan ölümler, gözyaşları, acılar, hüzünler eksik olmuyor. Anımsıyor musunuz? 30 yıl önce bugün, 8 Ekim 1978 günü 7 öğrenci kaldıkları eve baskın ya- pan faşistler tarafından hunharca katledilmişler- di. Bu katliamda yaşamlarını yitiren Lâtif Can, Ef- raim Ezgin, Hürcan Gürses evde kurşunlanarak, Osman Nuri Uzunlar telle boğularak öldürül- müşler, Salih Gevenci ile Faruk Ersan’ın iple bağ- lanmış cesetleri Eskişehir yolunda, başlarından kur- şunlanmış olarak bulunmuştu. Serdar Alten, ağır bir şekilde yaralanmış olmasına karşın, 8 gün da- ha yaşamış, bir bölümünü koma halinde geçirdi- ği bu süre içinde; kıyımı yapanların kullandığı ara- cın tipini, markasını, plâka numarasını, katillerin eş- kâllerini ve kullandıkları silahlarla ilgili bilgileri ve- rerek, olayın aydınlanmasını sağlayacak ipuçları- nı bildirmişti. Katiller tanıdıktı: Yakalanıp yargılanan Haluk Kır- cı, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, 7’şer kez ölüm cezasına mahkûm edilmişler, ölüm cezalarının kaldırılması üzerine bu cezaları ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çevrilmişti. Sanıklardan Ercüment Gedikli ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış, diğer sanıklar Mahmut Korkmaz, Duran Demirkıran ve Ömer Yavuz Ha- cıömeroğlu ise çeşitli cezalara mahkûm olmuş- lardı. Ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası almış olan Haluk Kırcı, avukatlarının infazın Terörle Mücadele Yasası kapsamında yapılmasına ilişkin itirazlarının Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi tarafından haklı gö- rülmesi üzerine serbest bırakılmış, ancak TİP’li gençlerin ailelerinin avukatı Erşen Sansal’ın Sa- lihli Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazı üzerine tahli- ye kararı kaldırılmış, yurtdışına kaçmış olan Haluk Kırcı Ukrayna’nın başkenti Kiev’de yakalanmıştı. Bahçelievler Katliamı’nı gerçekleştiren faşist te- rör çetesinin başında ‘Reis’ lakabıyla anılan Ab- dullah Çatlı bulunuyordu. Daha sonra devlet tarafından ‘taltif edilerek’ ken- disine sahte kimlik verilen Abdullah Çatlı’nın yö- nettiği terör çetesi tarafından öldürülen gençlerin tek ‘suçları’ sosyalist Türkiye İşçi Partisi’nin üye- si olmalarıydı. Gençlerin bilinçlenmeleri, ülkenin so- runları üzerinde düşünce üretmeleri, siyaset yo- luyla hayata müdahil olma girişimleri faşist terö- ristleri ve onları kullanan arka plandaki karanlık güç- leri ürkütüyor, dal gibi çocuklar öldürülüyordu. Onlarcası, yüzlercesi, binlercesi… Cuntacı General Kenan Evren’in liderliğindeki 12 Eylül 1980 Darbesi ise bir yanıyla ‘terörün dev- letleştirilmesi/resmileştirilmesi’ harekâtıydı; etnik terör belası bu ülkeye 12 Eylül’ün açtığı yoldan gir- di, giderek ‘düşük yoğunluklu bir savaşa’ dönüştü. Terör hepimizin içini acıtıyor. Sosyalist bir yurt- sever olarak 17 şehidimizinki gibi 30 yıl önce yi- tirdiğimiz 7 sosyalist fidanımızın da acısını yüre- ğimin en derin yerinde duyuyorum. Teröre kurban giden hiçbir ölümüzü unutmayalım, onları yattık- ları yerlerde yalnız bırakmayalım, diyorum. Yaşı- yor olmamız o zaman bir anlam kazanacaktır, di- ye düşünüyorum. 30 yıl önce Bahçelievler’de öldürülen yedi genç mezarları başında anılıyor. Efraim Ezgin, Lâtif Can ve Osman Nuri Uzunlar bugün saat 14.00’te Ye- nişehir/Bursa’da; Hürcan Gürses ile Serdar Alten bugün sat 12.30’da Ankara’da; Salih Gevenci bu- gün saat 18.00’de Çorum’da ve Faruk Ersan 11 Ekim Cumartesi günü Kırklareli’nde anılacak. Mezarların yerleri için 0 537-304 96 66 No’lu te- lefondan bilgi alınabilir. Tüm ölülerimizin topraklarına yıldızlar yağsın. “Ey mimar, sesimi duyuyor musun? Çok şey istemiyorum, daha güzel bir çevre, planlama ve peyzajdan başka...” Uluslararasõ Mimarlar Birli- ği’nin (UIA) geçen temmuzda Torino’daki Dünya Mimarlık Kongresi’nde yaşamõnõ yitiren özverili yöneticilerinden Gian- carlo Ius’un yazdõğõ “çocuk şarkısı” böyle başlõyor... Her yõl ekimin ilk pazartesi kutlanan “Dünya Mimarlık Günü”nü bu yõl Ius’a adayan UIA da aynõ şarkõdan esinlene- rek diyor ki: “Daha güzel bir geleceğin mimarları çocuklar olsun...” Çünkü çocuklar, Ius’un şarkõ- sõnda şunu da diliyorlar: “Ey mimar, dünyayı kur- tarmama yardım et, Tek isteğim sıcak bir yü- rek, temiz su ve solunacak te- miz hava...” Ardõndan da şöyle sesleniyor- lar: “Ey mimar, belleği- mizi korumamıza yardım et, Tarihle bağla- rımızı koru, geçmişin gü- zelliklerine saygı du- yulsun...” Mimarlar Odasõ’nõn “uluslarara- sı ilişkiler baş- emektarı” mimar Aydan Erim’in çevirisindeki ya şu seslenişine ne der- siniz? “Ey mimar, planların demokrasimizi kut- sasın, Bırak ben de katılayım, bı- rak oyun oynayayım, kentim umutla dolsun...” Tamamõnõ odanõn basõlõ ve internet yayõnlarõndan okuyabi- leceğiniz bu sözler karşõsõnda in- san ister istemez soruyor; “Peki, nasıl olacak?” Hele ki Türkiye’de! “Temiz su” kaynaklarõnõ “in- şaat alanları”na dönüştüren; insanlarõ kocaman iş ve alõşveriş hangarlarõnda gün boyu “suni hava”ya tutsak eden; kentin “belleği” tarihi dokularõ yaşat- mak yerine “kimliksiz apart- manlaşma”yõ körükleyen; plan- lamayõ ise rantçõlarõn “imarlı parsel hırsları”na teslim eden “büyük”lerimizin acõmasõz ege- menliğinde, “ey mimar...” diye seslenen çocuklarõ “daha güzel bir geleceğin mimarları” nasõl yapacağõz? Sorunun yanõtõnõ düşünürken, yine ekim ayõnõn ilk pazartesisi- ni UIA’yla da eşgüdüm içinde “Dünya Habitat Günü” ilan eden Birleşmiş Milletler’in (BM) 2008 yõlõ temasõnõ oku- mayayõm mõ? “Uyumlu Kentler...” (Har- monious Cities) Bu yõl Angola’nõn başkenti Luanda’da düzenlenen BM- Dünya Habitat Günü kutlama- larõnda da tõpkõ Ius’un çocuk şarkõsõndaki gibi deniyor ki; “Doğaya, tarihe, toplumsal kazanımlara, kentlilerin bek- lentilerine, gelecek kuşakla- rın yaşam haklarına, kültürel değerlere, çağdaşlığın gerek- lerine, demokrasiye ve özgür- lüklere meydan okuyan ve tüm bu değerleri çıkar uğruna yok eden değil, yine tümüyle ‘uyumlu’ bir gelişmeyi sağla- yacak kentler yaratmalıyız...” ‘Şehircilik Yasası’ nerede? UIA’nõn Mimarlõk Günü, Mi- marlar Odasõ’nõn bir hafta süre- cek etkinlikleriyle yurt düze- yinde kutlanõyor. Peki, yine 6 Ekim’de kutlanmasõ gereken BM Habitat Günü için “Hükü- met” yetkilileri acaba neredeler? Sakõn “Ango- lada’yız” de- mesinler, çünkü öncelik- li gö- revleri kendi ül- kelerinde “ulusal bi- linç” yaratmak... Hele şu he- men her hafta farklõ bir kentte ortaya çõkan “imar yol- suzlukları” manşetler- den inmezken; “kente karşı suç”lar artõk siyasal hi- mayeli “organize ilişkiler”le işlenirken; imar planlarõnda ran- ta değil, kentsel değerlerle “uyum”un sağlanmasõ için ne- ler düşünüyorlar? Kim bilir kaçõncõ kez anõm- sattõk.. Ülkemizdeki kentsel yağ- maya ve “inşaat rantı kayır- maları”na katõlõmcõ-demokratik planlama disipliniyle son ver- meyi amaçlayan “İmar ve Şe- hircilik Yasası Tasarısı” 4 yõl- dõr Başbakanlõk’tan TBMM’ye gönderilmiyor... Acaba “en çevreci” Başbakan, örneğin “torba yasa”lara bile ta- rihi kamu binalarõnõn “imar ay- rıcalıklarıyla pazarlanması” yetkileri sokulurken, TMMOB ve akademik çevrelerin de “olumlu” görüş verdikleri şe- hircilik yasasõnõn neden “bek- letildiğini” açõklayabilir mi? Hadi mimarlar bir yana, ço- cuklarõn özlemlerini giderebilir mi? Yönetim ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Mimarlõk ve Habitat Günü Selim Sümen: “Terörle mücadelenin tartışmasız ilk koşulu, Türkiye’yi Türkiye’den yönetmektir.” Hasan Baş: “Hudutta nöbet tutmak ve şehit düşmek her askere nasip olmaz; gemicikler de her kula!” HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com Amerika ‘Kürdistan’ı kurarken BİZE, Türkiye’nin terörle mücadele ettiğini söylüyorlar... Fakat Türkiye’nin askeri yönden NATO’daki müttefiki ve siyasi yönden AB’deki aziz dostu İngiltere’nin ünlü yayın organı BBC, Aktütün Karakolu’na saldıran teröristlerden “asi” diye söz ediyor. Yine fakat Türkiye’nin her bir yönden askeri, siyasi, ticari, dini, her bir şeyi Amerika Birleşik Devletleri’nin yayın organı meşhur CNN, Aktütün saldırısını anlatmak için ekrana getirdiği haritada Türkiye Cumhuriyeti’nin doğu ve güneydoğusuna “Kürdistan” diyor. Bizim terörist dediklerimize canımız, ciğerimiz müttefiklerimiz terörist demiyor. Bizim terör dediğimizi müttefiklerimiz terörden saymıyor. Ya bizi “terörle mücadele ediyoruz” diye kandırıyorlar ya da müttefiklerimiz terör örgütü ile de ittifak halinde! Aktütün’ü “Kürdistan”da gösteren CNN haritası üzerine Bülent Soydan şöyle diyor: “Ülkemizin bölünmemesine ‘yardımcı’ olan Amerika nedense bir yandan da ‘Kürdistan’ı bölgede inşa ederek yeni haritalar çiziyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye adama sormazlar mı? Anlaşılan Amerika bölgede inşa etmeyi planladığı yeni haritaya tüm dünyayı kendi yayın organları aracılığıyla alıştırıyor. Onların deyimiyle her şey ‘step by step’ yani adım adım devam ediyor.” SESSİZ SEDASIZ (!) ekinci@cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com HARBİ SEMİH POROY 8 Ekim Bugünkü “Habitat” anlayışı.. (Behiç Ak) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ İzmir’in Men- deres ilçesine bağlõ turistik bir belde. 2/ Üre- timle elde edilen kullanma değe- ri.... Eskiden harman ürünle- rinden onda bir oranõnda alõnan vergi. 3/ Bir şe- yin yapõlmasõnõ yasaklama... Motorlu taşõtlarõn elek- triğini sağlayan aygõt. 4/ Ahmaklõk. 5/ Mito- loji... Sodyum ele- mentinin simgesi. 6/ Plan... Bir nota. 7/ “-- - ve dağ çiçeklerini is- tiyorum / Kaderleri ba- na benzeyen’ (C. A. Kansu)... Müzikte bir tam seslik aralõğõn bir kesirini oluşturan çok küçük aralõk. 8/ Meyvesi iri ve yuvarlak, kabuğu koyu kõrmõzõ olan kiraz cinsi. 9/ İran’õn plaka işareti... Çok iğneli olta. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bodrum ilçesi yakõnõnda, otel ve eğlence yerlerinin yoğun olduğu bir yöre... İlgi eki. 2/ Vücutta biriken azot- lu bileşik... Muğla-Marmaris karayolunda, çok güzel bir panoramaya sahip dağ geçidi. 3/ Bir kimse ya da bir şey için ayrõlmõş. 4/ Ses... Sac üstünde pişen yuf- kayõ çevirmeye yarayan tahta araç. 5/ Buyurucu... Bar- yum elementinin simgesi. 6/ Senegal’in başkenti... Do- ğu Anadolu’da bir dağ ve geçit. 7/ Halk dilinde soğuk algõnlõğõna verilen ad... Üzeri toprak ya da otla örtül- müş saman yõğõnõ. 8/ Arjantin’in plaka imi... Mersin’in bir ilçesi. 9/ Bir gemi ya da uçağõn izlediği yol... Ka- tõşõksõz, saf. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 H A C I L A R Ç E C İ R J A B O L I Ğ G İ Z E M L E R O T İ K A İ B R E E Y E R M O P E D E R Z A L İ M E K S U R V A L L A İ K E B A N A V 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle