Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
7 EKİM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
T
ürk askerinin İstanbul’a giriş
programõ, boşaltma işleminin da-
ha ilk haftasõnda gündeme gel-
mişti. Sonrasõnda ayrõntõlõ bir program
hazõrlandõ ve tören için iki güzergâh be-
lirlendi. Birincisinde; Şükrü Naili Pa-
şa ve karşõlama komitesi, Sirkeci İs-
tasyon Caddesi’ne kadar yaya yürüye-
cek ve oradan otomobillere binerek, Ba-
bõâli Caddesi, Sultanmahmut Türbesi,
Çemberlitaş üzerinden, Beyazõt’taki
İstanbul Komutanlõğõ binasõna gidile-
cekti. İkincisinde ise; Gülhane’den baş-
lanacak ve Sirkeci, Eminönü, Karaköy,
Bankalar Caddesi, Şişhane Yokuşu,
Tepebaşõ ve Cadde-i Kebir (İstiklal
Caddesi)’den Taksim’e varõlacaktõ. Bu
amaçla, Sirkeci’ye çõkacak Kolordu
Karargâhõ ve İstanbul Komutanlõğõ için
10’ar otomobil hazõrlandõ.
Kurtuluş Bayramõ’nda İstanbul’un
anayollarõ üzerinde zafer taklarõ yapõl-
dõ: Babõâli, Bağdat Caddesi, Beyazõt,
Galata, Galata Köprüsü, Gülhane, Har-
biye, İtibar-õ Milli Bankasõ, Kadõköy, Ni-
şantaşõ, Sirkeci, Şişhane, Tepebaşõ,
Türbe, Yõldõz. Bunlar, bulunduklarõ
yere ve görkemine göre, mesajlar içe-
riyordu. Eminönü’nden Fatih’e ve Ak-
saray’a kadar bütün caddeler, kõrmõzõ bir
dalga halinde renk ve õşõk içinde yüzü-
yordu. Beyazõt Meydanõ’ndaki büyük
tak ise, renkli elektrik aydõnlatmasõ ile
põrõl põrõl yanõyordu.
SİRKECİ’YE TARİHİ ROL
Sirkeci, tarihinin en önemli olayõna ev
sahipliği yapõyordu. Hazõrlõklar titizlikle
düşünüldü. Programdan, İşçi Birliği
Başkanõ Mehmet Bey ile Maarif Mü-
dürü Safvet Bey sorumlu olacaktõ. İş-
çi Birliği derneklerinden her birine
Müdafaai Hukuk merkezinden birer
karşõlama giriş kartõ verilecekti. Her der-
neğin bir temsilcisi, Sirkeci İskelesi’ne
gidip ordu komutanõna hoş geldiniz di-
yecekti.
Yõllardan beri yabancõ bayraklarõn dal-
galandõğõ Sirkeci Garõ, baştanbaşa kõr-
mõzõ-beyaz renklere büründü. Rõhtõ-
mõn tam karşõsõna yapõlan ve kõrmõzõ-
beyaz kurdelelerle süslenen zafer takõ-
nõn en üstünde ‘Çok Şükür’ ve alt ta-
rafõnda ‘Ülkemizi Savunanlara İs-
tanbul’un Saygı ve Teşekkürü’ söz-
leri bulunuyordu.
ÖĞRENCİLERDEN
GENİŞ KATILIM
Maarif Müdürlüğü, okul öğrencileri
için geniş katõlõmlõ ve ayrõntõlõ bir prog-
ram hazõrladõ. İstanbul Üniversitesi Tõp
Fakültesi Talebe Cemiyeti de, aynõ
coşkuyla öğrenci arkadaşlarõnõ, kutla-
maya çağõrõyordu.
Müdafaa-i Hukuk Derneği, TBMM
üyelerini İstanbul’un Kurtuluş Bayra-
mõ’na çağõrõnca, meclis ikinci başkanõ
Ali Fuat Paşa şu telgrafõ gönderdi:
Çağrınız, Meclis Genel Kurulu’nda
okundu ve içten duygularınız teşek-
kür ile karşılandı. Törende, Meclis
adına hazır bulunmak üzere birinci
başkan vekili Sabri Beyefendi’nin
başkanlığında 14 kişiden oluşan bir
grubun, İstanbul’a gönderilmesi ka-
rarlaştırılmıştır, efendim.
ATATÜRK’TEN
TEŞEKKÜR TELGRAFI
İstanbul, Üsküdar ve Beyoğlu Mü-
dafaai Hukuk Derneği başkanlarõ, Ga-
zi Paşa’nõn Kurtuluş Bayramõ’nõ onur-
landõrmasõnõ istemişlerdi. Mustafa Ke-
mal Paşa, bu çağrõya sessiz kalmadõ ve
4 Ekim’de, şu telgrafõ gönderdi: Hak-
kımda gösterilen samimi duygulara,
teşekkür ederim. Özgürlüğüne ka-
vuşan Sevgili İstanbul’u, çıkacak ilk
fırsatta ziyarete çaba göstereceğim,
efendim.
Gelen asker, Üçüncü Kolordu’nun Bi-
rinci Tümeni’ydi. Miralay Hüseyin
Hüsnü Bey komutasõndaki bu tümen,
3 Piyade ve 1 Topçu Alayõ ile 1 İstih-
kam, 1 Muhabere ve 1 Süvari Bölü-
ğü’nden oluşuyordu. Ona, Demir Tü-
men adõ verilmişti. Çünkü düşmanõn
amansõz saldõrõlarõnõ, her zaman yenil-
giye çevirmişti. Bir yõldõr da, Gebze sõ-
nõr çizgisinde bekliyordu.
B
oşaltma işleminin sonuna ge-
lindiğinde, generaller 29 Ey-
lül’de Selahattin Adil Paşa
ile Adnan Bey’e, makamõnda veda
ziyaretinde bulundular. Selahattin
Adil Paşa da, ertesi gün işgalci ge-
neralleri ziyaret etti. Daha sonra,
taraflar arasõnda bir Sonuç Tutanağõ
imzalandõ. Bu konudaki tören, Galata
rõhtõmõndaki 28 bin tonluk Arabic
transatlantiğinin büyük salonunda
yapõldõ. Bu bir İngiliz Klasiği’dir.
Çünkü 30 Ekim 1918’de de aynõ şe-
yi yaptõlar. Mondros Mütarekesi, Aga-
memnon zõrhlõsõnda imzalanmõştõ.
Burada imzalanan tutanak, yalnõz
İstanbul ya da Türkiye için değil, uy-
garlõk tarihi açõsõndan da önemli ve il-
ginçtir. Çünkü o, bir büyük tarihsel ken-
tin, devir-teslim belgesidir ve başka ör-
neğini bulmak zordur:
Mondros’ta 30 Ekim 1918’de imza-
lanan mütareke gereğince İşgalci Dev-
letlerin eline geçmiş olan silah, cepha-
ne ve öbür malzemenin Türk Hükü-
meti’ne teslimine ilişkin Sonuç Tuta-
nağõ’dõr.
General Harrington, General Mom-
belli ve General Charpy, hükümetle-
ri adına, müttefiklerin koruması al-
tında bulunan ve 24 Temmuz 1923
tarihine değin Türkiye’de bulunan
bütün silah depolarını, cephane ve
öteki savaş malzemesini Türk Hü-
kümeti adına, Selahattin Adil Paşa’ya
teslim etmiştir. Selahattin Adil Paşa,
belirtilen silah depolarını, cephane ve
savaş malzemesini teslim aldığını
belirtir. Ve 24 Temmuz 1923 tarihli
Boşaltma Protokolü koşullarına uy-
gun olarak, kendi hükümetinin adı
geçen malzeme konusunda, daha
sonra hiçbir iddiada bulunmayaca-
ğını garanti eder.
VEDA TÖRENİ
Boşaltma tamamlanõnca, sõra Veda
Töreni’ne geldi. 2 Ekim Salõ günü, Dol-
mabahçe’de özel bir tören yapõldõ. Bu
törene iki tarafõn komutanlarõ, askerle-
ri, yabancõ elçiler ve kalabalõk bir İs-
tanbul halkõ katõldõ. Bu tören, Anado-
lu bozkõrõnda kazanõlan Kurtuluş Sa-
vaşõ’nõn, İstanbul’a yansõmasõydõ. Ca-
nõnõ dişine takan Anadolu yiğidinin,
dünyanõn yamalõksõz ordusuna karşõ üs-
tünlüğüydü. Ve bu tören, 1919’da ken-
dini bilmez Yunan subaylarca ayaklar
altõnda çiğnenen Türk bayrağõnõn, mağ-
rur Avrupalõ komutanlarca ululanõşõnõn
resmidir.
General Harrington, İstanbul’dan ay-
rõlõrken şunlarõ söylüyordu: “Güzel
ülkenizden büyük bir dost gibi ay-
rıldığım inancındayım. Zaferin bü-
yük ödülünü kazandınız. İleride İs-
tanbul’a bir turist ve bir konuk gibi
gelmek isterim. Artık barışa kavuşan
iki ülke arasında, bundan sonraki iliş-
kiler, dostluk ilkeleri çizgisinde ku-
rulacaktır.”
Sonuçta; İşgal Kuvvetleri Komutanõ
İngiliz General Harrington, iki taburcuk
asker ile 6 bin kişilik Arabic’te, sancağõ
düşmüş asker gibi, İstanbul’dan başõ
önünde uzaklaştõ. Onu, Medi gemisi ile
Fransõz General Charpy izledi. Bu sõ-
rada rõhtõm, çoğu siyah yas elbisesine
bürünmüş, gözleri yaşlõ Ermeni ve
Rum kõzlarõ ve kadõnlarõyla doluydu.
Böylece, İstanbul’un beş yõllõk işga-
li, 2 Ekim 1923’te bitti. Mustafa Ke-
mal Paşa’nõn, işgal donanmasõnõn da-
ha motorlarõ bile soğumadan söylediği
söz, gerçekleşmişti. Aslõnda bu söz, Bü-
yük Kurtarõcõ’nõn, Türk ulusu için ken-
di kendine verdiği bir sözdü:
Geldikleri Gibi Gittiler.
Kent kõrmõzõ beyaza büründü
B
eyoğlu ve Galata semtinde bulunan meyhane,
bar, birahane ve benzeri yerlerin sahipleri, şir-
ketlerinin adlarını değiştirdi. Londra, Paris,
Haylayf gibi adlar; Ulusal Zafer, Ankara, İzmir gibi
adlara döndürüldü. Taksim’deki eski Topçu Kışla-
sı’nın çevresinde bulunan ve düne kadar çeşit çeşit
bayraklarla süslenen ve Rumca şarkılar okunan
meyhane ve birahaneler, baştan başa kırmız-beyaza
boyandı. Mustafa Kemal Paşa ve İzmir marşlarını
çalabilecek çalgıcılar, palikaryaların yerine oturtul-
du. Beyoğlu ve Galata’daki bar ve kafeler, müşterile-
rini kaybetmenin, derin üzüntüsü içindeydi. Türk
Bayrağı çekmek zorunda kalmış, eski müşterilerinin
bıraktığı izleri temizlemeye koyulmuşlardı. 50x25
metrelik, 15 gündür 20 kişi tarafından hazırlanan ve
yüzlerce liraya mal olan çevresi sırmalı büyük bay-
rak, kalabalık bir halk kitlesinin alkışları arasında,
Galatasaray’ın Üçyol Ağzı’nda özel törenle asıldı. Ne
yazık ki, tramvay tellerinin bayrağın sırmalarına
değmesi yüzünden, tutuşarak yandı. Çevre esnafı, 12
saat içinde yeni bir bayrak hazırladı.
Bundan başka Taksim, Şişhane ve Karaköy’ün çe-
şitli yerlerine 5’er metre uzunluğunda Türk bayrak-
ları yukarıdan aşağıya doğru asıldı. Beyoğlu’ndaki
işçi dernekleri, Taksim’de kesilmek üzere kurbanlar
hazırladı. Ordunun Cadde-i Kebir’den geçişini izle-
mek üzere, Beyoğlu’ndaki dükkân ve binaların hep-
si, bir gün öncesinden tutuldu. Köprü baştan başa
bayraklarla süslendi ve Haliç, Şirket-i Hayriye iske-
lelerinin inilecek yerlerine, birer zafer takı yapıldı.
Beyoğlu ve Galata Türk bayraklarıyla donatıldı
Türk askerinin İstanbul’a giriş töreni titizlikle hazõrlandõ. Eminönü’nden Fatih’e ve
Askaray’a kadar bütün caddeler bayraklarla donatõldõ, õşõklar ve kurdelelerle süslendi
Atatürk’ün Türk milleti için verdiği söz gerçekleşti ve İstanbul’un beş yõllõk işgali bitti
e-posta: mfarac@cumhuriyet.com.tr
MED CEZİR
MEHMET FARAÇ
Görmemişem, Duymamışam!..
Doğru Reklam!..
Türkiye’de ne yazık ki Atatürkçü-
leri hedef gösteren, Türk Silahlı Kuv-
vetleri’ne hakaret eden, Müslüman-
lar soyulurken kafasını kuma gö-
men, iftira ve çamur konusunda ma-
raton birincisi olan militan
bir gazete yayımlanıyor!..
Bu gazete tesettür ma-
ğazalarının, halı fabrikalarının, pom-
palı tüfek tüccürlarının, Almanya’daki
adaşı Müslümanları soymaktan ce-
za alan Deniz Feneri gibi derneklerin
uzattığı hortumdan besleniyor!.. Sal-
dırgan tutumu nedeniyle son gün-
lerde büyük firmalar artık bu gazeteye
ilan vermiyor. Artık terlik ve mobilya
mağazalarının minik reklamlarıyla
yetiniyor. Cumartesi gününden iti-
baren bu ceridenin lo-
gosunun yanında “doğru
haber” adlı bir gazetenin
reklamları yer almaya başladı. Kimindi
acaba bu gazete?.. Vakitçilerin ci-
nayetlerini örtbas etmeye çalıştığı
Hizbullah’ın!.. “Doğru Haber” reklam
için çok doğru bir yer seçmişti!..
SÜRECEK
İşgalci Devletlerin eline geçmiş olan silah, cephane
ve öbür malzemenin Türk hükümetine teslimine
ilişkin tutanak tutuldu. 2 Ekim salõ günü de iki
tarafõn komutanlarõnõn katõldõğõ Dolmabahçe’de
özel bir veda töreni yapõldõ. İşgal Kuvvetleri
Komutanõ İngiliz General Harrington, iki taburcuk
asker ile 6 bin kişilik Arabic’te, sancağõ düşmüş
asker gibi, İstanbul’dan başõ önünde uzaklaştõ. Onu,
Medi gemisi ile Fransõz General Charpy izledi.
Geldiklerigibigittiler
İstanbul halkı, Türk askerini karşılama töreni için caddeleri, binaları, işyerlerini bayraklarla donattı.
Altaylı da Önkibar da çok haklı...
Malum kesim, Aktütün olayında fa-
turayı TSK’ye kesmek için iki gündür
nefret saçıyor! Bunların başını da as-
ker düşmanı Vakit çekiyor. Bu ga-
zete, pazar günü “Sorumlular istifa
etsin” sürmanşetinin yanına Orge-
neral İlker Başbuğ’un fotoğrafını
koymuştu. Yazılarını küfürle süsleyen
Hasan Karakaya ise, “Askerin gö-
revi, sınır bekçiliğidir. Askerin görevi;
dağ başlarında Kuran kursu ara-
mak, toplumun kılık-kıyafeti ile uğ-
raşmak, Meclis’i boykot etmek de-
ğildir” diyerek fırsatı kaçırmamıştı!
Yani ne kadar kuyruk acısı varsa or-
taya dökülmüştü. Üstelik aynı gazete
dünkü sayısında TSK düşmanlığını
şehit kanı üzerinden din ticaretine
dönüştürmüştü! Şehit yakınlarının
fotoğraflarının altına, “Bu analar fino
köpekli değil, başörtülü” başlığı, bu
düşünceyle atılmıştı! Taraf adlı ga-
zete de işte bu yayınlardan feyzal-
mıştı. Dünkü Taraf’ta, “Aktütün’ün
ölü çocukları soruyor” manşetinin al-
tında, “Genelkurmay Başkanı ve
kuvvet komutanı generaller Meclis’i
protesto yerine Aktütün’le uğraş-
salardı” denilmişti.
AKP’nin terörle mücadeledeki du-
yarsızlığı, ilgisizliği ve başarısızlığı
karşısında dillerini yutanlar orduya-
kin kusmaya devam ediyor!..
Kuyruk Acısı!..
“Avrupa ülkeleri PKK’yi korumayı
sürdürmektedir. PKK hâlâ
Amerika’nın egemen olduğu top-
raklarda varlığını sürdürüyor. Ci-
nayetleri orada
planlıyor, Türki-
ye’nin toprakla-
rında eylem ya-
pıp yeniden Ku-
zey Irak’a kaçı-
yor. Bundan
hem Amerika
hem de Irak yö-
netimi sorumlu-
dur. Kuzey’deki
Kürt yönetimini
saymıyorum,
çünkü onlar Tür-
kiye’den değil,
PKK’den yana-
dırlar.”
Tufan Türenç,
Hürriyet
“Altınova’da neredeyse bir Türk-
Kürt çatışması yaşanacaktı. Bir
mahkeme, ‘Her PKK’liye karşı bir
DTP’li öldürün’ diye çağrıda bu-
lunan bir yazıyı
suç saymadı. Sı-
nır ötesi hare-
kâtla ilgili tezke-
re Meclis’in gün-
deminde. Diyar-
bakır ve bölge
belediyeleri, ikti-
dar partisiyle
DTP arasında bir
çekişme konu-
su. Söz konusu
konjonktürle iliş-
kili olarak saldırı-
nın ‘provokas-
yon’ olduğu
söyleniyor.”
Ali Bulaç,
Zaman
4Ekim2008(Milliyet)
ABD istihbaratının boş bir dayanak
olduğunu ne kadar yazıp konuşsak da,
kimileri halen PKK terörünün CIA
desteğiyle yok edilebileceği hayalinden
uzaklaşamıyor! O CIA değil miydi ki,
11 Eylül’de ikiz kulelere, Pentagon’a
intihar saldırıları düzenleyen El Kaide’yi
fark edemeyen!.. Usame bin Ladin’i
10 yıldır bulamayan!.. Dağlıca’yı, Ak-
tütün’ü gör(e)meyen!.. İşte bu ABD’den
medet umuluyor! Amerika sınırı gö-
zetliyormuş, uydudan her şeyi görü-
yormuş ve Türkiye’yi uyarıyormuş!..
PKK’nin cirit attığı Kuzey Irak’ta Kürt
devleti kurmak isteyen ABD, sınırda-
ki teröristleri ihbar eder mi?..
Buyrunuz bakınız; ABD istihbara-
tından umut beslemenin ne kadar
boş olduğunu görünüz: Son 45 gün
içinde terörist gruplar Kandil’in iki ya-
kasında, ABD askerlerinin ve Kuzey
Irak yönetiminin gözleri önünde geniş
katılımlı toplantılar yaptılar! İlkini PKK
düzenledi. Örgüt “10. kongre” adı al-
tında tüm kadrolarını mağaralarda
pervasızca bir araya getirdi! Toplantı-
yı sık sık “öldü” haberleriyle gündeme
gelen Murat Karayılan, Cemil Bayık
ve Duran Kalkan gibi üst düzey mi-
litanlar yönetti. Üstelik toplantı 21- 30
Ağustos tarihleri arasında, teröristle-
rin iddiasına göre “hava saldırılarının
arttığı bir sürece denk geldi!..” Kan-
dil’de 300’den fazla militan 10 gün bo-
yunca önümüzdeki süreçte nasıl bir ey-
lem stratejisi uygulayacaklarını tartış-
tılar! Sonuç bildirgesi yayımlayıp, ha-
lay çektiler! PKK kurucularından Ali
Haydar Kaytan, “Kongrenin biricik
görevi Apo’nun özgürleştirilmesidir”
dedi. Sonra da, “Kongre bütün ey-
lemlerini bu hedefe kilitledi. Artık ey-
lem anıdır” diye tehditler savurdu!
ABD yalnızca bu toplantıyı değil,
Kandil’in diğer yakasında PKK’nin
İran’daki kolu PJAK’ın (Kürdistan Ka-
dın Özgürlük Partisi) 7. kongresini de
fark etmedi!.. Üstelik toplantının 15-
22 Eylül tarihleri arasında, “Medya Sa-
vunma Alanları”nda (Kandil Dağı) ya-
pıldığı da açık açık duyurulmasına kar-
şın!.. Toplantıya “Türkiye, Irak, İran, Su-
riye ve Avrupa’nın bazı ülkelerinden
120 delege” katıldı!.. İşte Aktütün’de-
ki 15 asker bu toplantıdan 10 gün son-
ra, PKK-PJAK işbirliğiyle şehit edildi!..
Sahi; Bush, Talabani ve Barzani bu
“kongre”lere gönül bağı uğruna çelenk
göndermiş midir acaba?.. “Görme-
mişem, duymamışam, bilmiyem!..”
Fatih Altaylı salt takıyyeci siyasi-
lere ve din-iman söylemiyle Müslü-
manları soyanlara değil, terörle mü-
cadelede sorumluluktan kaçınanla-
ra da lafını esirgemiyor. haber-
türk.com’daki dünkü yazısında, hem
yukarıdaki saptamaları doğruluyor
hem de terörle mücadeledeki asıl so-
rumluya dikkat çekiyordu:
“Demek ki, ‘el istihbaratı ile terör-
le mücadele olmuyormuş.’ Bu işin
siyasi sorumluluğu unutulacak. ABD,
söylediğinin aksine Türkiye’nin terörle
mücadelesine gerekli desteği ver-
miyor. Ancak Türkiye buna tepki
gösteremiyor. Çünkü AKP, uluslar-
arası meşruiyetinin ehliyetini ABD’den
alıyor. Bu desteği kaybetmemek için
de ABD ile karşı karşıya gelemiyor.
Terörle siyasi mücadele yürütülemi-
yor. Bunun yanı sıra AKP, yerel se-
çim öncesi bölgedeki oy potansiye-
lini kaybetmemek için Barzani’ye de
tavır alamıyor.”
Altaylı, özetle şöyle demek isti-
yordu: İşbirlikçiler, sahte müttefikler
ve siyasal kaygılarını asker canından
üstün tutanlar yüzünden Mehmetçik
terör belasıyla baş başa bırakılmış-
tır!.. Yazıklar olsun!..
Siyasi Sorumlu!..
Peki fatura niçin AKP’ye kesilmeli?..
Dünkü Yeniçağ’da Sabahattin Önki-
bar AKP iktidar olmadan bir ay önce,
2002’nin Ekim ayında PKK terörünün
sıfır noktasında olduğuna, 2008 Eki-
mi’nde ise örgütün eski gücüne ulaş-
tığına dikkat çekmişti. Peki, “AKP
hükümeti ne yapabilirdi de yapmadı?..”
Önkibar şu yanıtları vermişti:
“AKP iktidarı Orgeneral Başbuğ’un
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atan-
dığı günden beri ısrarla talep ettiği te-
röristin dağa çıkışını önleyebilirdi. İs-
tihdam alanları yaratabilir, kültürel ve
psikolojik çalışmalar yapabilirdi.
2002’den sonra bozulan devletin cay-
dırıcılığını yeniden tesis edebilirdi.
Tersine; Avrupa Birliği istiyor diye
devleti zaafa düşürecek yasal düzen-
leme adımlarını attı ve teröriste cesa-
ret verdi. Kuzey Irak yönetiminin üs-
tünde baskı kurabilir ve örgütü kıska-
ca alabilirdi. ABD’nin bölgesel proje-
lerine tereddütsüz boyun eğildi.”
Önkibar, herkesin üzerinde ısrarla
durması gereken şu soruyu da sor-
muştu: “Tayyip Bey’in önceliği AKP’nin
ebed müddeti midir, yoksa Türki-
ye’nin ebed müddeti mi?” İlahi Sayın
Önkibar!.. Belli değil mi?..
Ebed Müddet!..