Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
7 EKİM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Gerçek...
Haber ve yorumlarda saldırıya uğrayan Aktütün
Karakolu’nun yerinin değiştirilmek istenenler ara-
sında olduğu, daha önce de hedef olması ile bir-
likte öne çıkınca, kolay suçlu arayan öfkemiz bu
sorun üzerinde odaklandı. İster istemez 5 kritik ka-
rakolun daha güvenli noktalarda yeniden inşa edil-
mesi projesinin maddi imkânsızlıklarla bağlantılı
zamana yayılmış olması sert eleştirilere, tepkile-
re konu oldu.
Oysa uzun yıllardır PKK terörü bağlantılı geliş-
meleri izlemiş, uzmanlaşmış kimi serinkanlı ga-
zeteci arkadaşlarımız, söz konusu durumu yad-
sımadan, karakolların konumlarının, son kanlı
saldırı boyutunda çok da belirleyici olamayaca-
ğı gerçeğinin altını çizdiler. Belirleyici gerçek,
PKK’nin son saldırıyı gerçekleştirebilmesinde;
örgütlemeden barınmaya, askeri donanımdan
yaralılarının tedavisine uzanan bir halkanın bütü-
nünde, Kuzey Irak yönetimi; Barzani, Irak yöne-
timi; Talabani, sonuç olarak bölgenin işgalci, ka-
rar verici gücü ABD’nin; Bush iktidarının ortak so-
rumlulukları... Hepsinin birden sorumluluk dere-
celeri farklı olmak üzere, doğrudan destekleri, kol-
lamaları konumları olmasa, PKK’nin bölgede hâ-
lâ barınabiliyor olamaması bir yana, sınırın öteki
tarafından, ulaşım yolları, araçları, silahları kulla-
nılarak, bu çapta bir saldırının düzenlenebilmesi-
nin maddi koşulları, olanağı yok çünkü...
PKK saldırıları karşısında dünyadan gelen en sert
tepkiler, bizi bu çıplak, acı gerçeği görmek, öne
çıkarmaktan uzak tutmamalı. Tam tersi BM, ABD
başta dünyadan gelen duyarlı tepkiler bir anlam-
da sorumlulukların, suç ortaklığının dikkatlerden
uzak tutulması çabası, rahatsızlıkları. Ne de olsa
ABD, AB siyasilerinin pek sevdikleri, yere göğe ko-
yamadıkları, stratejik ortak ilan ettikleri, dahası ya-
ratılıp güçlenmesinde emek verdikleri bir siyasi ik-
tidarımız var. Cumhurbaşkanı, başbakanı, ilgili ba-
kanları, tüm kadroları ile AKP’nin dış politikası,
ABD-AB çıkarlarına hizmet etmede seferberler.
PKK’nin ABD’nin Irak işgali sonrası, Kuzey Irak
Kürdistanı projesiyle at başı, sil baştan güçlendiği,
yeniden etkili terör eylemlerinin gündeme geldi-
ği gerçeği de çok çıplak biçimde ortada. Ortadoğu
haritalarının yeniden çizilmesi, BOP projeleri or-
talığa saçılmış. Ancak ABD-AB siyasileri PKK’nin
terör örgütü olduğu gerçeğini de kabul etmeleri
zorunluluğu ortaya çıkmış..
Gelişmelerin, dengelerin bütünü içinde, tezke-
renin reddi cezalandırması, çuval giydirme opers-
yonlarının arkasından, Türkiye’nin bölge rolü,
önemi, olmazları bağlantılı, PKK terörü ile müca-
dele edebilmesi için, kimi ödünler verilmesi de ge-
rekmiş. Türkiye’nin sınır ötesi PKK operasyonla-
rı için verilen izinler, bilgi alışverişleri bu çerçe-
velerde uzlaşmalar. Gerçi bu uzlaşmaların aynen
geçerli olduğu taraflarca açıklanmakta. Ancak yi-
ne de PKK’nin Kuzey Irak sınırları içinden bu çap-
ta bir saldırıyı yapabilme gücü, madalyonun bir öte-
ki yüzünün de geçerli olduğunu, PKK desteğinin
çok anlamlı sürdüğünü ortaya koymakta.
Şüphesiz PKK varlığının tek açıklaması Irak;
ABD yönetimlerinin şemsiyelerinde var olup
güçlenme, finansman olarak da AB ülkelerinden
sürdürülebilir destekler almak değil. PKK terörü
sorunu, sonuçta bizim iç sorunumuz, yaramız. Çö-
zümünü de başkalarından değil, kendimizden bek-
lememiz gerek.
Tam da bu noktada, yıllardan bu yana yaptığı-
mızdan; çözümü TSK’ye yükleyip beklemekten so-
runun çözümünde baş sorumlu siyasi iktidarlar-
dan, son yıllarda yaşanan ağır sonuçlarla ilişkili ola-
rak da elbette AKP hükümetlerinden, ucuz siya-
si çıkarlar uğruna verdikleri ağır ödünlerin.. hesabını
soramamaktan vazgeçmemiz gerek. Teröre kar-
şı savaşımı, tek başına düzenli ordu, silahlı güç-
le çözmeye kalkışan galiba da tek ülkeyiz. Ger-
çeğini ararsak düzenli ordu ile terör karşısında mü-
cadelede kesin sonuca ulaşamasa da, başarıya
ulaşan tek askeri güç, dünyada TSK gücü. Dün-
yanın en pahalı donanımlı, en ileri teknolojili si-
lahlarıyla, dev ordularıyla yola çıkmış, silahlı güç-
lerin düştükleri durumlara bir baksanıza. Dünkü
gazete haberlerinde vardı; ABD öncülüğünde
NATO silahlı gücünün şu dönem temsilcisi İngi-
liz komutan Afganistan’da Taliban’ı yenemeye-
ceklerini itiraf etmiş.
İçimdeki şeytan, ABD, AB siyasilerinin, PKK te-
rörünü lanetlemek zorunda kalıp, “Buyrun silah-
lı gücünüzü kullanın, Kuzey Irak’a da bizim belir-
lediğimiz koşullar içinde girebilirsiniz..”i her
deyişlerinde, aslında tuzak kurduklarını, baş ede-
meyeceğimiz hesabını yaptıklarını söylüyor. Za-
ten aynı anda da karşılık adına bizden bedeli ge-
leceğe uzanan çok ağır başka siyasal, ekonomik,
toplumsal ödünler istiyorlar. AKP iktidarları, liderleri,
ABD emrinde tarikat liderleriyle, varlıklarını tüm-
den onların desteğine borçlu olduklarından, istenen
siyasal ödünlerin sonuçlarını yok sayma, siyasal
teslimiyette kul köle olma yarışı içindeler...
Acımız ne kadar büyük olursa olsun, kör öfke-
nin geri dönüşü yok. Savaşın içinden bir komu-
tanın dediği gibi “Terörle değil, teöristle savaşmak”
bizi aydınlığa çıkarmayacak..
soner@cumhuriyet.com.tr
Bir ülke ki düşünün 9.8 milyon km2
yüzölçümü, 304.7 milyon nüfusu, 2007
yılı gerçekleşen rakama göre 14 trilyon
dolar GSYİH, 2.5 trilyon dolar bütçesi
olsun; 65 trilyon dolarlık dünya eko-
nomisi büyüklüğü içinde 14 trilyon
dolarlık kısmını yani yaklaşık yüzde
21’ini bu ülke üretsin ve ciddi ekono-
mik krize girsin. Bu insanı hayretler için-
de bırakıyor. Küresel ekonominin pat-
ronu nasıl bu hale geldi? Sorun kapi-
talizmin zaafları mıydı, yoksa patronaj
hataları mıydı? Çok şey yazılıyor ve söy-
leniyor; aslında tartışmaya Bretton
Woods Anlaşması ile başlayan süreç-
le, ekonomiye yön veren IMF, Dünya
Bankası gibi kuruluşlarla başlamak
gerekir. Gerçi dünya nüfusunun büyük
kısmı yoksulluk çekerken refahın belli
azınlığa ait olması zaten bir gün küre-
selleşmenin kırılmasına yol açacaktı.
Krizin belli başlı sebebi mortgage
sisteminin anormal büyüklüğe ulaş-
masıdır.
Amerika’da ne oldu? Her şey konut
kredilerinin çok cazip olması ile başla-
dı. Konut kredisi talep eden herkes bu
krediyi alabilmektedir. Zaten ABD’de
mortgage kullanmadan ev veya başka
bir emlak alan kişi veya firma bulmak
mümkün değildir; üstelik Amerika’da
Türkiye’nin aksine emlak değerinin
yüzde 100’ü kredilendirilmektedir. Bu
kişilerin ödeme gücüne göre yani risk-
li olup olmama durumuna göre faiz
oranları yüksek olabilmektedir. Bu kre-
dilerden subprime (yüksek riskli yani al-
dığı krediyi geri ödememede yüksek
risk taşıyan krediler) kredilerin hacmi
son yıllarda çok artmış ve 1.4 trilyon do-
lara ulaşmıştır. Mortgage pazarı 10
trilyon dolar bir büyüklüğe sahiptir;
dolayısıyla subprime kredilerin bu bü-
yüklük içindeki oranı yüzde 14 gibi çok
yüksek bir yer işgal etmiştir. Bu kredi-
ler içinde sorunlu kredilerin tutarı 280
milyar dolardır ki toplam kredi hacmi
içinde yaklaşık yüzde 3’lük oranı oluş-
turmaktadır.
Ticari bankalar, FED’den düşük fa-
izle borçlandıkları kaynağı konut
kredilerinde kullandı.
Peki, krize yol açan aşamalar neler
oldu? Verdikleri krediler karşılığında
gayrimenkulleri bankalar kendilerine
ipotek ettiler. Bu sistem 2004-2006 yıl-
ları arasında iyi gitti. Çünkü ekonomi
hem ABD’de hem de dünyada iyiydi,
gayrimenkul fiyatları oldukça yüksek-
ti ve krediler geri ödenebiliyordu. Bu
yüksek kâr, ticari bankaları daha da tah-
rik etti ve verdikleri kredileri arttırdılar.
Ev alanlar da kârlıydı. Krediyi ödeye-
meyen borçlu, evini satarak kredisini
ödüyor ve ilave olarak da ciddi kazanç
elde ediyordu. Bu kazanç o kadar tat-
lıydı ki ödeme gücü az olan bile yüksek
faize razı olup kredi alıyordu.
Krediler satılarak elden ele geç-
meye ve dünyayı dolaşmaya başla-
dı.
Artan krediler riski de arttırınca, ticari
bankalar bu krediler karşılığında tahvil
çıkardı. Bu tahvilleri yatırım bankaları-
na sattılar. Amaç bir an önce borcu ya-
ni riski başkasına satmaktı. Yatırım
bankaları da bu borç paketlerini, elle-
rinde büyük miktarda fon bulunan glo-
bal fonlara sattılar. Bu fonlar emeklilik
fonları ve “hedge” fonları idi. Ayrıca büt-
çe fazlası veren devletler de yüksek ge-
tiri elde etmek için bu borçları satın al-
dılar. Borç dünyayı dolaşır oldu ve
birçok kuruluşun eline geçti. Son is-
tasyon belki Rusya’da belki de Katar’da
idi. İşte kriz bu borçların dünyayı do-
laşma zincirindeki çatlama ile kendini
gösterdi.
FED ne zaman ki faizleri yükselt-
meye başladı, mortgage sistemi de
sallanmaya başladı.
2004 yılında FED, enflasyonun arta-
cağı endişesi ile faiz oranını arttırmaya
başladı. Emlak satın alanlar mortgage
faizlerini güncel faizden ödenmek du-
rumunda kalınca, borçlanma maliyeti
arttı ve kredilerin ödenememesi soru-
nu başladı. 2005-2007 arasında kredi
borcu ödenmediği için ipotekler para-
ya çevrilmeye başlayınca, emlak fiyat-
ları da düştü. Amerika’da emlak fiyat-
ları düştüğünde kredinin ödenmeme-
si yolunun seçilmesi, mortgage siste-
minin en önemli özelliğidir. Çünkü
ABD’de kredinin teminatı sadece em-
laktır. Konut kredisini ödeyemeyen
borçlu ayrıca diğer mali kaynaklarından
kredi borcunu ödemez; bankalar borç-
lunun diğer varlığına gidemez. Bu
durumda daha önce hem kredi borç-
larını karşılayan hem de kredi alana eks-
tra bir gelir sağlayan konutlar, kredi ve-
ren bankalar için da zarar yarattı. 2007
yılı bilançolarında konut satış bedeli ile
kredi tutarı arasındaki farkı zarar yaz-
maya başladılar. Bu durum likidite so-
runu yarattı ve FED’i faiz oranlarını dü-
şürmeye yöneltti. Amaç nakit ihtiyacı-
nı gidererek krizleri önlemekti.
Dünyayı dolaşan kredi fay kırılması
gibi kırılmaya başlayınca depreme
yol açtı.
Borçların ödenmemesi sonucunda
riske yatırım yapan yatırımcılar, para-
larını fonlardan çekmeye, zarar yazan
bankaların hisse değerleri düşmeye ve
daha sonra erimeye başladı. Bundan
sonra bilinen gelişmeler meydana gel-
di. Önce ABD’nin en büyün mortgage
kuruluşları Fannie Mae ve Freddie
Mac kapanma noktasına geldi. UBS ve
Merrill Lynch büyük zarara uğradı ve
sonra son günlerde yakından takip
ettiğimiz baş döndürücü gelişmeler
meydana geldi.
Mortgage krizi zarar faturasının yak-
laşık 1 trilyon dolar olacağı tahmin edil-
mektedir. Bu durumda dünya ekono-
mik büyüklüğünün 1/65’i erimiş oldu.
Bakalım bu zarar kimlerin sırtına yük
olarak binecek…
Mortgage Kredileri Elden Ele Dolaşınca...
M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
İlkdarbekonutta
ABD’DE 2006’nõn ikinci yarõsõnda
konut sektöründe durgunluk başladõ.
Sorunlu mortgage kredilerinin ödene-
memesi ile başlayan süreç tüm sistemi
etkiledi. Ardõndan FED’in faiz arttõrmasõ,
değişken faizle kredi kullananlara yan-
sõdõ. Aylõk ödemeler arttõ, geri ödeme-
lerde sorunlar çõktõ. Konut değerleri
düştü, likidite sorunu baş gösterdi. Yük-
sek riskli kredilere yatõrõm yapan fonlar
sõkõntõya girdi. Sõkõntõ temmuzda Avus-
tralya’da ortaya çõktõ. Basis Capital’in
275 milyon dolarlõk, Absolute Capital’in
de 177 milyon dolarlõk fonu battõ.
İflaslar başlıyor
ABD’deki kriz nedeniyle ilk batõş ha-
beri Haziran 2007’de yatõrõm ban-
kasõ Bearn Stearns’den geldi. 2.6 mil-
yar dolarlõk mortgage kredileri yatõrõmõ
yapan iki fon battõ. Bu durum global pi-
yasalardaki endişeleri arttõrdõ ve bor-
salarda satõşlar başladõ. Batõşõn ardõndan
Bear Stearns’ün 236 milyon dolara JP
Morgan’a satõlmasõ dünyayõ salladõ.
Devlereelkonuldu
Eylül ayõnda ABD yönetimi, ül-
kenin en büyük mortgage şirket-
leri Fannie Mae ve Freddie Mac’in de-
netimine el kondu. ABD’nin dördün-
cü büyük yatõrõm bankasõ, 158 yõllõk
finans devi Lehman Brothers, 15 Ey-
lül’de iflas başvurusunda bulundu.
Lehman Brothers, Amerikan ekono-
misindeki kredi krizinin en büyük
mağduru olarak nitelendirildi. Uz-
manlar iflas haberini; “tsunami” ve
“kusursuz fırtına” gibi ifadelerle yo-
rumladõ. Son bir yõl içinde yaklaşõk 40
milyar dolar zarar eden Merrill
Lynch’in ise Bank of America, tara-
fõndan satõn alõnmasõna karar verildi.
...ve Avrupa’ya ulaştı Fatura çalışana
İngiliz bankacõlõk devi HSBC, kriz nedeniyle dünya çapõnda
1.100 çalõşanõnõn işine son vereceğini duyurdu. 25 Eylül’de
açõklama yapan HSBC sözcüsü Gareth Hewett, “Bu kararı,
mevcut piyasa koşulları, ekonomik du-
rum ve 2009 yılına ihtiyatlı bakışımız
nedeniyle aldık” dedi. Dünya çapõnda 335
bin kişiyi istihdam eden HSBC, geçen ay
yõlõn ilk yarõsõnda kârõnõn yüzde 28 düşerek
10.2 milyar dolar olduğunu, ABD’deki
şüpheli alacaklarõ nedeniyle 14 milyar do-
lar zarar ettiğini açõklamõştõ.
Liderler çaresiz
Fransa Cumhurbaşkanõ Nicolas Sarkozy’nin girişimiyle ge-
çen cumartesi günü Paris’te buluşan Almanya, Fransa, İn-
giltere ve İtalya liderleri küresel finansal krizi görüşmek için
bir araya geldi. Liderler, finansal sistemin istikrarõnõ sağlamak
için gerekli bütün tedbirleri al-
ma ve gereken eşgüdümü ger-
çekleştirme sözü verdiler. Ana-
listler zirvenin sonucunda et-
kin ve sistemik herhangi bir
somut önlem ortaya çõkmadõ-
ğõ görüşünde birleşti.
Ekonomi Servisi - Hafta sonu
yapõlan zirveden somut bir sonuç
alamayan Avrupa Birliği ülkeleri,
krizin etkilerini azaltmak için ül-
ke bazõnda çözüm arayõşlarõnõ hõz-
landõrõyor. Maliye Bakanlarõ Ku-
rulu toplantõsõnõn hazõrlõklarõ sü-
rerken bir yandan da yurttaşlara
güvence vermek isteyen ülkeler,
mevduatlara garanti verdiklerini
açõkladõ. Küresel finans krizi reel
sektörü de tedirgin etmeye başla-
dõ. Avrupalõ otomotiv üreticileri
AB’den 40 milyar Avro destek is-
terken, bilgisayar üreticisi Hew-
leett-Packard’õn (HP) 1400 işçiyi
işten atacağõ öğrenildi.
Otomotiv sıkıntılı
Volkswagen, Renault, Peugeot,
FIAT, Opel, Mercedes ve BMW gi-
bi markalarõ bünyesinde toplayan
Avrupa Otomobil Üreticileri Bir-
liği, tüketici güveni ve ekonomik
büyümeyi de olumsuz etkileyen kü-
resel finansal krizi endişeyle izle-
diklerini belirterek AB ortak büt-
çesinden 40 milyar Avro destek is-
tedi. Avrupa’da otomobil satõşlarõ,
küresel kriz ve petrol fiyatlarõnda-
ki yükseliş nedeniyle ağustosta
yüzde 15.7 geriledi.
Almanya Başbakanõ Angela
Merkel ve Maliye Bakanõ Peer Ste-
inbrueck, hükümetin, özel banka
hesaplarõnõ, kişisel tasarruflardaki
568 milyar Avro’nun, vadesiz he-
saplarõn yanõ sõra mevduatlarõ ga-
ranti edeceğini açõkladõ. Merkel
hükümeti, emlak piyasasõnda ülke-
nin ikinci büyük kredi sağlayõcõsõ
Hypo Real Estate’in kurtarõlmasõ
için toplam 50 milyar Avro’luk
kurtarma planõnõ kabul etti.
Fortis’e 14.5 milyar Avro
Fransa’nõn en büyük bankasõ
BNP Paribas, Fortis’in tüm ban-
kacõlõk birimleriyle Belçika’daki
sigorta faaliyeti için 9 milyar Av-
ro’su hisse senedi ve 5.5 milyar
Avro’su nakit olmak üzere toplam
14.5 milyar Avro ödeyecek.
HP işten atıyor
Bilgisayar üreticisi Hewlett-Pac-
kard (HP), dünya çapõnda yeniden
yapõlanma planõ çerçevesinde Al-
manya’da iki yõlda 1400 kişiyi işten
çõkaracağõnõ açõkladõ. EDS, bu ül-
kede 4 bin 200, HP ise 8 bin 500 ki-
şiyi istihdam ediyor. Planla yõlda 1.8
milyar dolar tasarruf bekleniyor.
Mevduata garanti arttı
İsveç hükümeti mevduatta garanti
tutarõnõ dünden itibaren arttõracağõnõ
açõkladõ. Açõklamada, mevduatta
halen 35 bin 500 dolar olan garan-
ti tutarõnõn, ülkedeki bankalara gü-
veni desteklemek amacõyla 71 bin
dolara çõkarõlacağõ belirtildi.
Danimarka Ekonomi Bakanlõğõ
da borç veren kurumlarõn, hesap sa-
hiplerinin kayõplarõnõ karşõlamayõ
garanti etmeye yardõmcõ olacak
bir fona iki yõllõğõna 6.4 milyar do-
lar katkõda bulunmayõ kabul ettiğini
bildirdi.
İngiltere, küçük tasarruf sahiple-
rini küresel finansal kriz karşõsõnda
korumasõz bõrakmayacağõnõ bildirdi.
İngiltere’de devletin büyük banka-
larõ rahatlatmak adõna bu bankalar-
dan hisse satõn almayõ planladõğõ da
öne sürüldü. İngiltere’de yaşanan kri-
zin derinleşmesinin önüne geçmek
için çareler arayan hükümetin, büyük
bankalardan hisse satõn almasõ pla-
nõ yaptõğõ The Daily Telegraph ve Fi-
nancial Times gazeteleri tarafõndan
duyuruldu.
Ulusal çıkarlar ön plandaEkonomi Servisi - İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğ-
retim Üyesi Prof. Dr. Kaya Ardıç,
AB liderlerinin finansal krizin
üstesinden gelebilmeleri için yap-
tõklarõ ortak toplantõlardan ortak
bir karar çõkmamasõ, liderlerin
anlaşamamasõyla ilgili olarak
“Avrupa’da ortak çıkar diye bir
şey olmadığını gördük. Her ül-
ke kendi ulusal değerlerini dü-
şünüyor. AB gerçek anlamda si-
yasi bir birlik, küreselleşme-
nin anavatanı değilmiş” dedi.
ABD’de başlayan krizin AB’ye
yansõmasõ sonucu her şeyin daha
net anlaşõldõğõnõ anlatan Ardõç
şöyle konuştu: “Fransa Cum-
hurbaşkanı krize yönelik or-
tak bir fon oluşturalım derken
krizden fazla etkilenmeyen Al-
manya’nın Başbakanı Angela
Merkel ise herkes kendi krizinin
yöneticisi olsun şeklinde açık-
lamalar yapıyor. Bu ortak çı-
karlara aykırıdır, bu birlik dün-
yaya örnek bir sistemin temel-
lerini oluşturmuyor muydu?”
Ardõç, AB’nin yõllardõr dünya-
ya anlattõğõ ortak piyasa mantõğõ-
nõn da gerçeklerle uyuşmadõğõnõn
altõnõ çizerek küreselleşmenin de
masaldan ibaret olduğunun anla-
şõldõğõnõn altõnõ çizdi. Prof. Dr. Ar-
dõç, “Küreselleşme gerçek an-
lamda ideolojik fikirleri yan-
sıtmıyor” dedi.
Mevcut kapitalist sistemin so-
runlarõna da değinen Ardõç söz-
lerine şöyle devam etti: “Kapitalis
sisteminin doğasında kısa sü-
rede aşırı kâr etme hırsı var. Bu
sistem şu anki haliyle iflas bay-
rağını çekmiştir. Acilen bu aşı-
rı serbest sistem revize edilme-
lidir.
Reel ekonomi sanal paralar
yüzünden tıkandı. Üretim diye
bir şey kalmadı. Ama bu mo-
deller Keynes yaklaşımlarıyla
aşılacak bir durumda değil.
Her şey çok değişti. Artık ger-
çek paralar değil, sanal para-
larla iş yapılmaya başlandı. ”
AB’yi de etkisi altõna alan krizin üstesinden
gelmek için AB liderlerinin yaptõğõ ortak
toplantõlardan sonuç çõkmamasõ her ülkenin
kendi çõkarlarõ doğrultusunda hareket ettiğini
gösterdi. Prof. Ardõç’a göre bu durum, Avrupa
Birliği’nin küreselleşmenin anavatanõ olma
iddiasõnõn boş olduğunu gösteriyor.
1 AY DAHA İŞ DURDU
Sönmez, 1 Kasım’a
kadar üretmeyecek
Ekonomi Servisi - Sönmez Filament,
piyasalardaki olumsuz koşullarõn
etkisiyle, üretime ara verme kararõnõn
süresini 1 ay daha uzattõğõnõ açõkladõ.
Buna göre şirketin tesislerinde 6 Kasõm´a
kadar üretim yapõlmayacak.
Şirketin IMKB’ye yaptõğõ açõklamada,
“küresel krizin yansımaları,
alacaklarımızın tahsilindeki gecikmeler
ve imkânsızlıklar 6 Ekim’e kadar
üretime verilen aranın 1 ay daha
devam ettirilmesini zorunlu
kılmaktadır” denildi.
Paris’te yapõlan toplantõdan çözüm çõkmadõ, gözler bugünkü maliye bakanlarõ toplantõsõnda
Reel sektöre de sõçradõ
Ekonomik ve Ticari İşler Bakanı Lene Espersen (sağda) ve Finans Bakanı Lars Loekke Rasmussen, Danimarka
hükümeti adına, piyasalardan borçlananlar için bütün banka mevduatlarında garanti veren bir anlaşma sundu. (AP)
Avrupa’da dalga dalga
yayõlan kriz finans
sektörünü aştõ. Reel
sektörde hissedilmeye
başlanan krizin etkisiyle
otomotivciler AB’den 40
milyar Avro isterken
HP’nin Almanya’da gelecek
iki yõlda 1400 kişiyi işten
çõkaracağõ öğrenildi.
Prof. Dr. Ardõç, ‘AB’nin gerçek anlamda bir birlik olmadõğõ görülüyor’ dedi
ABD’DEN AB’YE
ADIM ADIM KRİZ
Temmuzdan sonra küresel finans krizi Avrupa’da da kendini
gösterdi. IKB Deutsche Industriebank 8 milyar Avro’luk
fonuna ilişkin ödeme güçlüğünü açõkladõ. Alman devlet ban-
kasõ kfW IKB’nin borçlarõna garanti ve-
rirken piyasalar biraz olsun rahatladõ.
Ancak ağustos ayõnõn ilk günlerinde
Fransõz bankasõ BNP Paribas, 1.6 mil-
yar dolarlõk üç fonun işlemini durdur-
du. Böylece kredi sorununun Avrupa’da
da yayõldõğõ kesinleşti. Endişeler arttõ ve
borsalarda düşüşler başladõ.