24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 7 EKİM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Gerçek... Haber ve yorumlarda saldırıya uğrayan Aktütün Karakolu’nun yerinin değiştirilmek istenenler ara- sında olduğu, daha önce de hedef olması ile bir- likte öne çıkınca, kolay suçlu arayan öfkemiz bu sorun üzerinde odaklandı. İster istemez 5 kritik ka- rakolun daha güvenli noktalarda yeniden inşa edil- mesi projesinin maddi imkânsızlıklarla bağlantılı zamana yayılmış olması sert eleştirilere, tepkile- re konu oldu. Oysa uzun yıllardır PKK terörü bağlantılı geliş- meleri izlemiş, uzmanlaşmış kimi serinkanlı ga- zeteci arkadaşlarımız, söz konusu durumu yad- sımadan, karakolların konumlarının, son kanlı saldırı boyutunda çok da belirleyici olamayaca- ğı gerçeğinin altını çizdiler. Belirleyici gerçek, PKK’nin son saldırıyı gerçekleştirebilmesinde; örgütlemeden barınmaya, askeri donanımdan yaralılarının tedavisine uzanan bir halkanın bütü- nünde, Kuzey Irak yönetimi; Barzani, Irak yöne- timi; Talabani, sonuç olarak bölgenin işgalci, ka- rar verici gücü ABD’nin; Bush iktidarının ortak so- rumlulukları... Hepsinin birden sorumluluk dere- celeri farklı olmak üzere, doğrudan destekleri, kol- lamaları konumları olmasa, PKK’nin bölgede hâ- lâ barınabiliyor olamaması bir yana, sınırın öteki tarafından, ulaşım yolları, araçları, silahları kulla- nılarak, bu çapta bir saldırının düzenlenebilmesi- nin maddi koşulları, olanağı yok çünkü... PKK saldırıları karşısında dünyadan gelen en sert tepkiler, bizi bu çıplak, acı gerçeği görmek, öne çıkarmaktan uzak tutmamalı. Tam tersi BM, ABD başta dünyadan gelen duyarlı tepkiler bir anlam- da sorumlulukların, suç ortaklığının dikkatlerden uzak tutulması çabası, rahatsızlıkları. Ne de olsa ABD, AB siyasilerinin pek sevdikleri, yere göğe ko- yamadıkları, stratejik ortak ilan ettikleri, dahası ya- ratılıp güçlenmesinde emek verdikleri bir siyasi ik- tidarımız var. Cumhurbaşkanı, başbakanı, ilgili ba- kanları, tüm kadroları ile AKP’nin dış politikası, ABD-AB çıkarlarına hizmet etmede seferberler. PKK’nin ABD’nin Irak işgali sonrası, Kuzey Irak Kürdistanı projesiyle at başı, sil baştan güçlendiği, yeniden etkili terör eylemlerinin gündeme geldi- ği gerçeği de çok çıplak biçimde ortada. Ortadoğu haritalarının yeniden çizilmesi, BOP projeleri or- talığa saçılmış. Ancak ABD-AB siyasileri PKK’nin terör örgütü olduğu gerçeğini de kabul etmeleri zorunluluğu ortaya çıkmış.. Gelişmelerin, dengelerin bütünü içinde, tezke- renin reddi cezalandırması, çuval giydirme opers- yonlarının arkasından, Türkiye’nin bölge rolü, önemi, olmazları bağlantılı, PKK terörü ile müca- dele edebilmesi için, kimi ödünler verilmesi de ge- rekmiş. Türkiye’nin sınır ötesi PKK operasyonla- rı için verilen izinler, bilgi alışverişleri bu çerçe- velerde uzlaşmalar. Gerçi bu uzlaşmaların aynen geçerli olduğu taraflarca açıklanmakta. Ancak yi- ne de PKK’nin Kuzey Irak sınırları içinden bu çap- ta bir saldırıyı yapabilme gücü, madalyonun bir öte- ki yüzünün de geçerli olduğunu, PKK desteğinin çok anlamlı sürdüğünü ortaya koymakta. Şüphesiz PKK varlığının tek açıklaması Irak; ABD yönetimlerinin şemsiyelerinde var olup güçlenme, finansman olarak da AB ülkelerinden sürdürülebilir destekler almak değil. PKK terörü sorunu, sonuçta bizim iç sorunumuz, yaramız. Çö- zümünü de başkalarından değil, kendimizden bek- lememiz gerek. Tam da bu noktada, yıllardan bu yana yaptığı- mızdan; çözümü TSK’ye yükleyip beklemekten so- runun çözümünde baş sorumlu siyasi iktidarlar- dan, son yıllarda yaşanan ağır sonuçlarla ilişkili ola- rak da elbette AKP hükümetlerinden, ucuz siya- si çıkarlar uğruna verdikleri ağır ödünlerin.. hesabını soramamaktan vazgeçmemiz gerek. Teröre kar- şı savaşımı, tek başına düzenli ordu, silahlı güç- le çözmeye kalkışan galiba da tek ülkeyiz. Ger- çeğini ararsak düzenli ordu ile terör karşısında mü- cadelede kesin sonuca ulaşamasa da, başarıya ulaşan tek askeri güç, dünyada TSK gücü. Dün- yanın en pahalı donanımlı, en ileri teknolojili si- lahlarıyla, dev ordularıyla yola çıkmış, silahlı güç- lerin düştükleri durumlara bir baksanıza. Dünkü gazete haberlerinde vardı; ABD öncülüğünde NATO silahlı gücünün şu dönem temsilcisi İngi- liz komutan Afganistan’da Taliban’ı yenemeye- ceklerini itiraf etmiş. İçimdeki şeytan, ABD, AB siyasilerinin, PKK te- rörünü lanetlemek zorunda kalıp, “Buyrun silah- lı gücünüzü kullanın, Kuzey Irak’a da bizim belir- lediğimiz koşullar içinde girebilirsiniz..”i her deyişlerinde, aslında tuzak kurduklarını, baş ede- meyeceğimiz hesabını yaptıklarını söylüyor. Za- ten aynı anda da karşılık adına bizden bedeli ge- leceğe uzanan çok ağır başka siyasal, ekonomik, toplumsal ödünler istiyorlar. AKP iktidarları, liderleri, ABD emrinde tarikat liderleriyle, varlıklarını tüm- den onların desteğine borçlu olduklarından, istenen siyasal ödünlerin sonuçlarını yok sayma, siyasal teslimiyette kul köle olma yarışı içindeler... Acımız ne kadar büyük olursa olsun, kör öfke- nin geri dönüşü yok. Savaşın içinden bir komu- tanın dediği gibi “Terörle değil, teöristle savaşmak” bizi aydınlığa çıkarmayacak.. soner@cumhuriyet.com.tr Bir ülke ki düşünün 9.8 milyon km2 yüzölçümü, 304.7 milyon nüfusu, 2007 yılı gerçekleşen rakama göre 14 trilyon dolar GSYİH, 2.5 trilyon dolar bütçesi olsun; 65 trilyon dolarlık dünya eko- nomisi büyüklüğü içinde 14 trilyon dolarlık kısmını yani yaklaşık yüzde 21’ini bu ülke üretsin ve ciddi ekono- mik krize girsin. Bu insanı hayretler için- de bırakıyor. Küresel ekonominin pat- ronu nasıl bu hale geldi? Sorun kapi- talizmin zaafları mıydı, yoksa patronaj hataları mıydı? Çok şey yazılıyor ve söy- leniyor; aslında tartışmaya Bretton Woods Anlaşması ile başlayan süreç- le, ekonomiye yön veren IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşlarla başlamak gerekir. Gerçi dünya nüfusunun büyük kısmı yoksulluk çekerken refahın belli azınlığa ait olması zaten bir gün küre- selleşmenin kırılmasına yol açacaktı. Krizin belli başlı sebebi mortgage sisteminin anormal büyüklüğe ulaş- masıdır. Amerika’da ne oldu? Her şey konut kredilerinin çok cazip olması ile başla- dı. Konut kredisi talep eden herkes bu krediyi alabilmektedir. Zaten ABD’de mortgage kullanmadan ev veya başka bir emlak alan kişi veya firma bulmak mümkün değildir; üstelik Amerika’da Türkiye’nin aksine emlak değerinin yüzde 100’ü kredilendirilmektedir. Bu kişilerin ödeme gücüne göre yani risk- li olup olmama durumuna göre faiz oranları yüksek olabilmektedir. Bu kre- dilerden subprime (yüksek riskli yani al- dığı krediyi geri ödememede yüksek risk taşıyan krediler) kredilerin hacmi son yıllarda çok artmış ve 1.4 trilyon do- lara ulaşmıştır. Mortgage pazarı 10 trilyon dolar bir büyüklüğe sahiptir; dolayısıyla subprime kredilerin bu bü- yüklük içindeki oranı yüzde 14 gibi çok yüksek bir yer işgal etmiştir. Bu kredi- ler içinde sorunlu kredilerin tutarı 280 milyar dolardır ki toplam kredi hacmi içinde yaklaşık yüzde 3’lük oranı oluş- turmaktadır. Ticari bankalar, FED’den düşük fa- izle borçlandıkları kaynağı konut kredilerinde kullandı. Peki, krize yol açan aşamalar neler oldu? Verdikleri krediler karşılığında gayrimenkulleri bankalar kendilerine ipotek ettiler. Bu sistem 2004-2006 yıl- ları arasında iyi gitti. Çünkü ekonomi hem ABD’de hem de dünyada iyiydi, gayrimenkul fiyatları oldukça yüksek- ti ve krediler geri ödenebiliyordu. Bu yüksek kâr, ticari bankaları daha da tah- rik etti ve verdikleri kredileri arttırdılar. Ev alanlar da kârlıydı. Krediyi ödeye- meyen borçlu, evini satarak kredisini ödüyor ve ilave olarak da ciddi kazanç elde ediyordu. Bu kazanç o kadar tat- lıydı ki ödeme gücü az olan bile yüksek faize razı olup kredi alıyordu. Krediler satılarak elden ele geç- meye ve dünyayı dolaşmaya başla- dı. Artan krediler riski de arttırınca, ticari bankalar bu krediler karşılığında tahvil çıkardı. Bu tahvilleri yatırım bankaları- na sattılar. Amaç bir an önce borcu ya- ni riski başkasına satmaktı. Yatırım bankaları da bu borç paketlerini, elle- rinde büyük miktarda fon bulunan glo- bal fonlara sattılar. Bu fonlar emeklilik fonları ve “hedge” fonları idi. Ayrıca büt- çe fazlası veren devletler de yüksek ge- tiri elde etmek için bu borçları satın al- dılar. Borç dünyayı dolaşır oldu ve birçok kuruluşun eline geçti. Son is- tasyon belki Rusya’da belki de Katar’da idi. İşte kriz bu borçların dünyayı do- laşma zincirindeki çatlama ile kendini gösterdi. FED ne zaman ki faizleri yükselt- meye başladı, mortgage sistemi de sallanmaya başladı. 2004 yılında FED, enflasyonun arta- cağı endişesi ile faiz oranını arttırmaya başladı. Emlak satın alanlar mortgage faizlerini güncel faizden ödenmek du- rumunda kalınca, borçlanma maliyeti arttı ve kredilerin ödenememesi soru- nu başladı. 2005-2007 arasında kredi borcu ödenmediği için ipotekler para- ya çevrilmeye başlayınca, emlak fiyat- ları da düştü. Amerika’da emlak fiyat- ları düştüğünde kredinin ödenmeme- si yolunun seçilmesi, mortgage siste- minin en önemli özelliğidir. Çünkü ABD’de kredinin teminatı sadece em- laktır. Konut kredisini ödeyemeyen borçlu ayrıca diğer mali kaynaklarından kredi borcunu ödemez; bankalar borç- lunun diğer varlığına gidemez. Bu durumda daha önce hem kredi borç- larını karşılayan hem de kredi alana eks- tra bir gelir sağlayan konutlar, kredi ve- ren bankalar için da zarar yarattı. 2007 yılı bilançolarında konut satış bedeli ile kredi tutarı arasındaki farkı zarar yaz- maya başladılar. Bu durum likidite so- runu yarattı ve FED’i faiz oranlarını dü- şürmeye yöneltti. Amaç nakit ihtiyacı- nı gidererek krizleri önlemekti. Dünyayı dolaşan kredi fay kırılması gibi kırılmaya başlayınca depreme yol açtı. Borçların ödenmemesi sonucunda riske yatırım yapan yatırımcılar, para- larını fonlardan çekmeye, zarar yazan bankaların hisse değerleri düşmeye ve daha sonra erimeye başladı. Bundan sonra bilinen gelişmeler meydana gel- di. Önce ABD’nin en büyün mortgage kuruluşları Fannie Mae ve Freddie Mac kapanma noktasına geldi. UBS ve Merrill Lynch büyük zarara uğradı ve sonra son günlerde yakından takip ettiğimiz baş döndürücü gelişmeler meydana geldi. Mortgage krizi zarar faturasının yak- laşık 1 trilyon dolar olacağı tahmin edil- mektedir. Bu durumda dünya ekono- mik büyüklüğünün 1/65’i erimiş oldu. Bakalım bu zarar kimlerin sırtına yük olarak binecek… Mortgage Kredileri Elden Ele Dolaşınca... M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İlkdarbekonutta ABD’DE 2006’nõn ikinci yarõsõnda konut sektöründe durgunluk başladõ. Sorunlu mortgage kredilerinin ödene- memesi ile başlayan süreç tüm sistemi etkiledi. Ardõndan FED’in faiz arttõrmasõ, değişken faizle kredi kullananlara yan- sõdõ. Aylõk ödemeler arttõ, geri ödeme- lerde sorunlar çõktõ. Konut değerleri düştü, likidite sorunu baş gösterdi. Yük- sek riskli kredilere yatõrõm yapan fonlar sõkõntõya girdi. Sõkõntõ temmuzda Avus- tralya’da ortaya çõktõ. Basis Capital’in 275 milyon dolarlõk, Absolute Capital’in de 177 milyon dolarlõk fonu battõ. İflaslar başlıyor ABD’deki kriz nedeniyle ilk batõş ha- beri Haziran 2007’de yatõrõm ban- kasõ Bearn Stearns’den geldi. 2.6 mil- yar dolarlõk mortgage kredileri yatõrõmõ yapan iki fon battõ. Bu durum global pi- yasalardaki endişeleri arttõrdõ ve bor- salarda satõşlar başladõ. Batõşõn ardõndan Bear Stearns’ün 236 milyon dolara JP Morgan’a satõlmasõ dünyayõ salladõ. Devlereelkonuldu Eylül ayõnda ABD yönetimi, ül- kenin en büyük mortgage şirket- leri Fannie Mae ve Freddie Mac’in de- netimine el kondu. ABD’nin dördün- cü büyük yatõrõm bankasõ, 158 yõllõk finans devi Lehman Brothers, 15 Ey- lül’de iflas başvurusunda bulundu. Lehman Brothers, Amerikan ekono- misindeki kredi krizinin en büyük mağduru olarak nitelendirildi. Uz- manlar iflas haberini; “tsunami” ve “kusursuz fırtına” gibi ifadelerle yo- rumladõ. Son bir yõl içinde yaklaşõk 40 milyar dolar zarar eden Merrill Lynch’in ise Bank of America, tara- fõndan satõn alõnmasõna karar verildi. ...ve Avrupa’ya ulaştı Fatura çalışana İngiliz bankacõlõk devi HSBC, kriz nedeniyle dünya çapõnda 1.100 çalõşanõnõn işine son vereceğini duyurdu. 25 Eylül’de açõklama yapan HSBC sözcüsü Gareth Hewett, “Bu kararı, mevcut piyasa koşulları, ekonomik du- rum ve 2009 yılına ihtiyatlı bakışımız nedeniyle aldık” dedi. Dünya çapõnda 335 bin kişiyi istihdam eden HSBC, geçen ay yõlõn ilk yarõsõnda kârõnõn yüzde 28 düşerek 10.2 milyar dolar olduğunu, ABD’deki şüpheli alacaklarõ nedeniyle 14 milyar do- lar zarar ettiğini açõklamõştõ. Liderler çaresiz Fransa Cumhurbaşkanõ Nicolas Sarkozy’nin girişimiyle ge- çen cumartesi günü Paris’te buluşan Almanya, Fransa, İn- giltere ve İtalya liderleri küresel finansal krizi görüşmek için bir araya geldi. Liderler, finansal sistemin istikrarõnõ sağlamak için gerekli bütün tedbirleri al- ma ve gereken eşgüdümü ger- çekleştirme sözü verdiler. Ana- listler zirvenin sonucunda et- kin ve sistemik herhangi bir somut önlem ortaya çõkmadõ- ğõ görüşünde birleşti. Ekonomi Servisi - Hafta sonu yapõlan zirveden somut bir sonuç alamayan Avrupa Birliği ülkeleri, krizin etkilerini azaltmak için ül- ke bazõnda çözüm arayõşlarõnõ hõz- landõrõyor. Maliye Bakanlarõ Ku- rulu toplantõsõnõn hazõrlõklarõ sü- rerken bir yandan da yurttaşlara güvence vermek isteyen ülkeler, mevduatlara garanti verdiklerini açõkladõ. Küresel finans krizi reel sektörü de tedirgin etmeye başla- dõ. Avrupalõ otomotiv üreticileri AB’den 40 milyar Avro destek is- terken, bilgisayar üreticisi Hew- leett-Packard’õn (HP) 1400 işçiyi işten atacağõ öğrenildi. Otomotiv sıkıntılı Volkswagen, Renault, Peugeot, FIAT, Opel, Mercedes ve BMW gi- bi markalarõ bünyesinde toplayan Avrupa Otomobil Üreticileri Bir- liği, tüketici güveni ve ekonomik büyümeyi de olumsuz etkileyen kü- resel finansal krizi endişeyle izle- diklerini belirterek AB ortak büt- çesinden 40 milyar Avro destek is- tedi. Avrupa’da otomobil satõşlarõ, küresel kriz ve petrol fiyatlarõnda- ki yükseliş nedeniyle ağustosta yüzde 15.7 geriledi. Almanya Başbakanõ Angela Merkel ve Maliye Bakanõ Peer Ste- inbrueck, hükümetin, özel banka hesaplarõnõ, kişisel tasarruflardaki 568 milyar Avro’nun, vadesiz he- saplarõn yanõ sõra mevduatlarõ ga- ranti edeceğini açõkladõ. Merkel hükümeti, emlak piyasasõnda ülke- nin ikinci büyük kredi sağlayõcõsõ Hypo Real Estate’in kurtarõlmasõ için toplam 50 milyar Avro’luk kurtarma planõnõ kabul etti. Fortis’e 14.5 milyar Avro Fransa’nõn en büyük bankasõ BNP Paribas, Fortis’in tüm ban- kacõlõk birimleriyle Belçika’daki sigorta faaliyeti için 9 milyar Av- ro’su hisse senedi ve 5.5 milyar Avro’su nakit olmak üzere toplam 14.5 milyar Avro ödeyecek. HP işten atıyor Bilgisayar üreticisi Hewlett-Pac- kard (HP), dünya çapõnda yeniden yapõlanma planõ çerçevesinde Al- manya’da iki yõlda 1400 kişiyi işten çõkaracağõnõ açõkladõ. EDS, bu ül- kede 4 bin 200, HP ise 8 bin 500 ki- şiyi istihdam ediyor. Planla yõlda 1.8 milyar dolar tasarruf bekleniyor. Mevduata garanti arttı İsveç hükümeti mevduatta garanti tutarõnõ dünden itibaren arttõracağõnõ açõkladõ. Açõklamada, mevduatta halen 35 bin 500 dolar olan garan- ti tutarõnõn, ülkedeki bankalara gü- veni desteklemek amacõyla 71 bin dolara çõkarõlacağõ belirtildi. Danimarka Ekonomi Bakanlõğõ da borç veren kurumlarõn, hesap sa- hiplerinin kayõplarõnõ karşõlamayõ garanti etmeye yardõmcõ olacak bir fona iki yõllõğõna 6.4 milyar do- lar katkõda bulunmayõ kabul ettiğini bildirdi. İngiltere, küçük tasarruf sahiple- rini küresel finansal kriz karşõsõnda korumasõz bõrakmayacağõnõ bildirdi. İngiltere’de devletin büyük banka- larõ rahatlatmak adõna bu bankalar- dan hisse satõn almayõ planladõğõ da öne sürüldü. İngiltere’de yaşanan kri- zin derinleşmesinin önüne geçmek için çareler arayan hükümetin, büyük bankalardan hisse satõn almasõ pla- nõ yaptõğõ The Daily Telegraph ve Fi- nancial Times gazeteleri tarafõndan duyuruldu. Ulusal çıkarlar ön plandaEkonomi Servisi - İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğ- retim Üyesi Prof. Dr. Kaya Ardıç, AB liderlerinin finansal krizin üstesinden gelebilmeleri için yap- tõklarõ ortak toplantõlardan ortak bir karar çõkmamasõ, liderlerin anlaşamamasõyla ilgili olarak “Avrupa’da ortak çıkar diye bir şey olmadığını gördük. Her ül- ke kendi ulusal değerlerini dü- şünüyor. AB gerçek anlamda si- yasi bir birlik, küreselleşme- nin anavatanı değilmiş” dedi. ABD’de başlayan krizin AB’ye yansõmasõ sonucu her şeyin daha net anlaşõldõğõnõ anlatan Ardõç şöyle konuştu: “Fransa Cum- hurbaşkanı krize yönelik or- tak bir fon oluşturalım derken krizden fazla etkilenmeyen Al- manya’nın Başbakanı Angela Merkel ise herkes kendi krizinin yöneticisi olsun şeklinde açık- lamalar yapıyor. Bu ortak çı- karlara aykırıdır, bu birlik dün- yaya örnek bir sistemin temel- lerini oluşturmuyor muydu?” Ardõç, AB’nin yõllardõr dünya- ya anlattõğõ ortak piyasa mantõğõ- nõn da gerçeklerle uyuşmadõğõnõn altõnõ çizerek küreselleşmenin de masaldan ibaret olduğunun anla- şõldõğõnõn altõnõ çizdi. Prof. Dr. Ar- dõç, “Küreselleşme gerçek an- lamda ideolojik fikirleri yan- sıtmıyor” dedi. Mevcut kapitalist sistemin so- runlarõna da değinen Ardõç söz- lerine şöyle devam etti: “Kapitalis sisteminin doğasında kısa sü- rede aşırı kâr etme hırsı var. Bu sistem şu anki haliyle iflas bay- rağını çekmiştir. Acilen bu aşı- rı serbest sistem revize edilme- lidir. Reel ekonomi sanal paralar yüzünden tıkandı. Üretim diye bir şey kalmadı. Ama bu mo- deller Keynes yaklaşımlarıyla aşılacak bir durumda değil. Her şey çok değişti. Artık ger- çek paralar değil, sanal para- larla iş yapılmaya başlandı. ” AB’yi de etkisi altõna alan krizin üstesinden gelmek için AB liderlerinin yaptõğõ ortak toplantõlardan sonuç çõkmamasõ her ülkenin kendi çõkarlarõ doğrultusunda hareket ettiğini gösterdi. Prof. Ardõç’a göre bu durum, Avrupa Birliği’nin küreselleşmenin anavatanõ olma iddiasõnõn boş olduğunu gösteriyor. 1 AY DAHA İŞ DURDU Sönmez, 1 Kasım’a kadar üretmeyecek Ekonomi Servisi - Sönmez Filament, piyasalardaki olumsuz koşullarõn etkisiyle, üretime ara verme kararõnõn süresini 1 ay daha uzattõğõnõ açõkladõ. Buna göre şirketin tesislerinde 6 Kasõm´a kadar üretim yapõlmayacak. Şirketin IMKB’ye yaptõğõ açõklamada, “küresel krizin yansımaları, alacaklarımızın tahsilindeki gecikmeler ve imkânsızlıklar 6 Ekim’e kadar üretime verilen aranın 1 ay daha devam ettirilmesini zorunlu kılmaktadır” denildi. Paris’te yapõlan toplantõdan çözüm çõkmadõ, gözler bugünkü maliye bakanlarõ toplantõsõnda Reel sektöre de sõçradõ Ekonomik ve Ticari İşler Bakanı Lene Espersen (sağda) ve Finans Bakanı Lars Loekke Rasmussen, Danimarka hükümeti adına, piyasalardan borçlananlar için bütün banka mevduatlarında garanti veren bir anlaşma sundu. (AP) Avrupa’da dalga dalga yayõlan kriz finans sektörünü aştõ. Reel sektörde hissedilmeye başlanan krizin etkisiyle otomotivciler AB’den 40 milyar Avro isterken HP’nin Almanya’da gelecek iki yõlda 1400 kişiyi işten çõkaracağõ öğrenildi. Prof. Dr. Ardõç, ‘AB’nin gerçek anlamda bir birlik olmadõğõ görülüyor’ dedi ABD’DEN AB’YE ADIM ADIM KRİZ Temmuzdan sonra küresel finans krizi Avrupa’da da kendini gösterdi. IKB Deutsche Industriebank 8 milyar Avro’luk fonuna ilişkin ödeme güçlüğünü açõkladõ. Alman devlet ban- kasõ kfW IKB’nin borçlarõna garanti ve- rirken piyasalar biraz olsun rahatladõ. Ancak ağustos ayõnõn ilk günlerinde Fransõz bankasõ BNP Paribas, 1.6 mil- yar dolarlõk üç fonun işlemini durdur- du. Böylece kredi sorununun Avrupa’da da yayõldõğõ kesinleşti. Endişeler arttõ ve borsalarda düşüşler başladõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle