24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada sandığı riske sokacak adımlar atmaktan yana ol- madığını biliyoruz. Başbakan’ın açıklamaları, bu kez daha farklı bir açılım olabileceğini gösteriyor. Bugün, haftaya ışık tutması bakımından, Tür- kiye’nin 24 yıllık terörle mücadelesinin ana kilo- metre taşlarını anımsatalım... 15 Ağustos 1984’teki Eruh baskını, terör ör- gütünün sesini ilk duyurduğu büyük eylem ola- rak kabul ediliyor. 6 Kasım 1983’te ANAP tek ba- şına iktidar olmuştu. Özal, mimarı olduğu 24 Ocak 1980’deki kararların uygulanmasını her şeyin önüne koymuştu. Bunun da etkisiyle terör kü- çümsenmiş, “3-5 eşkıya” denmişti. Ertesi yıl te- rör olaylarında azalma meydana gelince de de- meç hazırdı: “Terörün belini kırdık.” Bel kırıldığına göre sorun yoktu; bölgedeki sı- kıyönetim de gevşetilebilirdi. 1987’de sıkıyöne- timden OHAL’e geçildi. 1988’deki 500 bin kişilik peşmerge göçü, ardından 1991’deki Birinci Kör- fez Savaşı terörün yeniden azgınlaşmasına neden oldu. ABD’nin Irak’a düzenlediği savaş terörü neden azdırmıştı? Çünkü, 36. paralelin kuzeyi Saddam’a kapa- tılmış, bu bölgenin kontrolü ABD’ye bırakılmıştı. ABD kontrolü nasıl sağladı? İncirlik Üssü’nde konuşlanan Çekiç Güç’le... Türkiye’de gelip giden her iktidar Çekiç Güç’ün altışar aylık görev süresini uzattı. Terör örgütü de Irak’ın kuzeyinde bulduğu hayat sahasını her tür- lü destek eşliğinde çok güzel kullandı. 1993-95 arası terör olaylarının şiddetlendiği dö- nemdi. Askerler, baktılar ki iş tamamen başa düş- tü, yeni bir mücadele yöntemi benimsediler, hâ- kimiyet sağladılar. 1998’de terör örgütü başının Suriye’den çıkarılması belki de en önemli kilometre taşıydı. O güne dek sadece Öcalan’ı konuk et- mekle kalmayan, terör örgütünün lojistik deste- ğinin yüzde 60’ını sağlayan Suriye, “Adana Mu- tabakatı” ile devre dışına çıktı. Türkiye rahatladı... 2000’lerin başında terör iyice sinmişti. Ne za- mana kadar? 21 Mart 2003’te ABD Irak’ı işgal edene dek... PKK, 2005’te yeniden ses getiren eylemlerle ge- ri döndüğünde “eyvah” demiştik, “98 sonrası iyi değerlendirilemedi, başa dönüyoruz”. Ne yazık ki öyle oldu... Son 3 yıldır yeniden yükselip alçalan bir terör kıskacı içindeyiz... Yukarıdaki tablo 24 yıllık zaman diliminde te- rörün özellikle dış desteğinin kesildiği dönemlerde büyük başarı elde edildiğini gösteriyor. Ancak böy- lesi dönemlerden sonra iç barışın kalıcılaşması- nı sağlayacak önlemlerin yeterince uygulanma- dığı da ortada... Önümüzdeki perşembe günü yapılacak top- lantıda konunun iki ucunun da dikkat alınması ge- rekiyor. Kabile devletleri dahil, hiçbir ülke gü- venliğini başka bir ülkenin insafına bırakmaz. Tür- kiye de bırakmıyor. Ne var ki; Irak’ın işgal altın- da oluşu, güney sınırımızın “insansız” ve “kural- sız” bir bölge haline gelmesi ya da bilinçli olarak bu duruma getirilmesi işimizi güçleştiriyor. 36. paraleli biz koruduk, yıllar sonra bedelini ödedik... Şimdi oluşan yerel yönetimin işlevini, arkasın- dakileri, içimizdekileri çok iyi görmek ve gereği- ni yapmak durumundayız. Yarınlar için... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Barzani’yi koruyor. K. Irak’a gerektiği kadar mü- dahale etmemizi önlüyor. AB istenilen kıvamda terörle mücadele yasası çı- karmamızı engelliyor. Terör örgütünü topraklarında barındıran aşiret reisi Barzani son saldırıdan sonra yalancılığın, iki- yüzlülüğün dost görünüp arkadan bıçaklayan kalleş insanların aymazlığı içinde utanmadan “Bu tür sal- dırılara karşı olduklarını” açıklıyor. Bağdat yine ikiyüzlü davranışlarını sergiliyor. Te- röre karşı ortak mücadele sözü veriyor, gerisini ge- tirmiyor. Batı’nın (tabii en başta ABD’nin) vazgeçilmez dostu konumundaki Talabani, son saldırıdan sonra hemen Ankara’yı arıyor. İşbirliği öneriyor. Irak Dev- let Başkanlığı Konseyi’ni topluyor. Talabani ile Barzani’nin tek derdi K. Irak toprakla- rına Türk askerinin girmesini ve kalıcı konumda ol- masını önlemek! Hükümetin uyguladığı verimsiz bir politika. İşgal- ci ABD’ye ve sözüm ona bağımsızlığına kavuşan Bağ- dat’a izledikleri politikanın terörü sonuçlandırmaya ye- terli olmadığını açık bir dille söyleyemiyor. ABD’ye ve AB’ye kınama mesajlarıyla sorunun üs- tesinde gelinemediğini anlatmanın zamanı geldi, geçti. Ankara hâlâ ABD ile ikili ilişkileri gözden geçirme zorunda olduğunu anlamıyor, anlayamıyor. Türkiye demokrasi ve insan hakları kıskacında. Dev- let politikasının meşru mazereti ise dillerden düşmeyen bir slogan: “Terör uzun soluklu bir mücadeledir.” Kanıtı ise ardı arkası kesilmeyen şehitler! Çuvaldızı kendimize batırmanın da zamanı gelmedi mi? Yapılan resmi açıklamalar kendi mantığı içinde el- bette doyurucu. Elbette şehitlerimizin, askerlerimizin teröristlere kar- şı görevlerini kahramanca yaptıklarına en ufak kuş- ku yok. Ne ki kimi noktalar var ki kafaları karıştırıyor. Bun- ları görmezlikten gelmek kimi sorunları çözmeye yar- dımcı olmuyor. Pazar günü Vatan gazetesinde “Bu nasıl karakol?” başlığı altında bir fotoğraf yayımlandı. Aktütün Ka- rakolu’nu gösteren, Mayıs 2008’deki saldırıdan son- ra çekilen bir fotoğraf. Karakolun çatısının ince levhalarla örtüldüğünü, de- ğil mermiye, rokete, şiddetli rüzgâra bile dayanacak gibi görünmediğini, levhalar uçmasın diye üzerlerine taşlar konulduğunu resmediyor. Bir jenaratör var, ro- ket atışlarıyla devre dışı bırakılması olası, açıkta du- ruyor. Burası, teröristlerin belli başlı sızma yollarının bi- rinin üzerinde olan Aktütün Karakolu. Mehmetçiğin elde silah teröristlere geçit vermemek için beklediği sınır karakolu bu. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız, karakolu başka yere nakletmek için Jandarma Ge- nel Komutanlığı’nın elinde gerekli maddi olanaklar ol- madığını söylüyor. Oysa dünden bugüne hiçbir hükümet, hiçbir zaman askersel gereksinimlere karşı çıkmadı, her olanak- sızlığa karşın istekleri yerine getirdi. Öyleyse nedir bu açıklama? Vatan gazetesi dün haklı olarak şu manşetle çıkı- yordu: “Kahreden açıklama-Emekli olan Genelkurmay Başkanı’na 1 trilyonluk zırhlı makam aracı alabilen dev- let Aktütün’le birlikte 5 kritik sınır karakolunun daha güvenli noktalarda yeniden inşasını coğrafi koşulla- rın yanı sıra, maddi imkânsızlıklar yüzünden zamana yaymış.” 1992’den beri 38 kez saldırıya uğrayan (toplam 44 şehit veren) Aktütün ve benzeri 4 karakolun daha sağ- lıklı yerlere naklinin planlandığı, ancak yer değişimi- nin 2009’da gerçekleşeceği açıklanıyor. Doğal olarak akla gelen şu sorunun yanıtlanması gerekiyor: “Aktütün ve benzeri karakollar eğer savu- nulması olanaksız ve saldırılara çok açık bir mekân- da ise, bundan önceki saldırılar ertesinde neden du- rum değerlendirmesi yapılmadı? Bu alanın savunul- masındaki zaafları giderecek önlemler neden alın- madı?” Resmi açıklamalarla yetiniyoruz. Oysa asker-sivil ayırt etmeksizin kimi ulusal ko- nularda özeleştiri yapmak… Kimi sonuçlar aleyhte de olsa kamuoyuna açıklamak... Askerin hataları varsa bunları da açık yüreklilikle seslendirip olası önlemleri buna göre almak... gerekiyor. Yoksa gerekmiyor mu? ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 7 EKİM 2008 SALICUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 21 Edirne B 23 Kocaeli PB 22 Çanakkale B 22 İzmir B 25 Manisa B 25 Aydın B 26 Denizli B 23 Zonguldak PB 19 Sinop PB 20 Samsun Y 20 Trabzon Y 21 Giresun Y 20 Ankara PB 19 Eskişehir PB 19 Konya PB 19 Sıvas Y 18 Antalya PB 27 Adana Y 28 Mersin PB 27 Diyarbakır PB 26 Şanlıurfa PB 27 Mardin PB 25 Siirt PB 26 Hakkâri PB 18 Van PB 19 Kars Y 18 Oslo PB 9 Helsinki B 12 Stockholm PB 13 Londra Y 18 Amsterdam Y 18 Brüksel Y 20 Paris Y 21 Bonn Y 19 Münih B 17 Berlin Y 17 Budapeşte Y 19 Madrid Y 23 Viyana B 18 Belgrad B 21 Soyfa B 20 Roma B 22 Atina B 23 Zürih B 20 Moskova Y 17 Aşkabat A 26 Astana B 20 Taşkent A 26 Bakû PB 23 Bişkek A 21 Tiflis PB 26 Kahire A 29 Şam B 29 Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Orta Karade- niz kıyıları, Doğu Ka- radeniz ile Kayseri, Si- vas, Tokat, Erzincan, Kars ve Ardahan çev- releri sağanak ve gök- gürültülü sağanak ya- ğışlı, diğer yerler par- çalı ve az bulutlu ge- çecek. Hava sıcaklığı 2 ila 4 derece azalacak. mı?” “Bu kadar açık bir yere neden karakol ya- pılmış ki?” Evet bütün bu sorulara hem siyasilerin hem asker- lerin doğru yanõt vermesi gerek. Artõk hatalarõ, ihmalleri kedi pisliğini örter gibi ört- menin zamanõ geçmiştir. Hem sivil hem askeri otori- teler, birlikte yapõlan hatalarõ eğer ihmal varsa bunu hiç çekinmeden kamuoyuna, hem de birlikte anlatmak zorundadõrlar. Ayrõca askeri otoriteler, terörle mücadele için si- yasilerden neler istediklerini ve onlarõn neler yapma- dõklarõnõ da kamuoyuna açõklamak zorundadõrlar.. ak- si takdirde orduya ve güvenlik güçlerine karşõ duyu- lan güven zedelenecektir. Zaten zedelenmiş durumda. Gerçekler konuşulmadõğõ, hatalar tek tek kabul edi- lip giderilmediği takdirde Türk ve Kürt milliyetçiliği harlõ bir alev gibi ülkeyi kuşatacaktõr. Ve çõkan yan- gõn hiç kimsenin yararõna olmayacaktõr. Ne olur biraz daha dürüstlük, açõklõk ve özeleştiri... Bu herkes için geçerli. * Can Yücel’in Sevgi Duvarõ şiirinden bir dize IŞIL ÖZGENTÜRK ‘Ne Kadar Yalansız Yaşarsak O Kadar İyi’* isilozgenturk gmail.com Baştarafı Arka Sayfada Hollanda da yakõn takipte YUSUF ÖZKAN AMSTERDAM - Alman Mah- kemesi’nin, “asıl suçlular Tür- kiye’de” dediği Deniz Feneri yolsuzluğunun ucu, Hollanda’ya da uzandõ. Hollanda Sosyal De- mokrat Dernekler Federasyonu (DSDF), Adalet Bakanlõğõ’na başvurarak, Deniz Feneri Derne- ği’nin bu ülkede topladõğõ paralara ilişkin soruşturma açõlmasõnõ is- tedi. Federasyon, “rüşvet suçla- ması” nedeniyle istifa eden eski AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Şaban Dişli’nin “servetinin” de mercek altõna alõnmasõnõ istedi. DSDF’den yapõlan açõklamada, Deniz Feneri Derneği’nin, 4 yõl önce Rotterdam kentinde Kanal 7 televizyonunun girişimiyle yük- lü miktarda para ve altõn topladõ- ğõ anõmsatõlarak “Yardımların amacı dışında bazı kişi ve grup- larca kullanıldığını kendi ifa- delerinden öğrendik” denildi. Deniz Feneri ve aynõ görüş ek- senindeki örgütlerin Hollanda’da oldukça “aktif” olduklarõnõ be- lirten DSDF, Hollanda Adalet Bakanlõğõ’na başvurarak, toplanan bağõşlarõn yasal dayanağõ olup olmadõğõnõ sordu. Bakanlığa sorular... Almanya’daki Deniz Feneri davasõna ilişkin gelişmelerin anõmsatõldõğõ başvuru yazõsõnda, “Özellikle ramazan ayı gibi manevi duyguların yüksek ol- duğu bir dönemde faaliyet gös- teren bu kurumların Hollan- da’da aktif olduğu bilinmekte- dir. Bakanlık olarak bu geliş- melerden haberdar mısınız? Bu konuda nasıl bir araştırma yaptınız?” denildi. Hollanda ya- salarõna göre, bu tür faaliyetlerin olanaklõ olup olmadõğõ da sorulan başvuru yazõsõnda, bakanlõğa şu sorular yöneltildi: “Toplanan paraların amacına uygun kul- lanılıp kullanılmadığı denet- lenmekte midir? Hollanda’da toplanan paraların yurtdışına transferinin nasıl yapıldığı ko- nusunda bilginiz var mı? Bu ku- rumlar adına para toplayan temsilciler hakkında bilginiz var mı? Hollanda’da yaşayan Türk toplumunun duygularının suiistimal edilmesini engelleyi- ci bir çalışma başlatmayı dü- şünüyor musunuz?” Dişli’nin servetine mercek DSDF, Rotterdam Vergi Dai- resi’ne de rüşvet suçlamasõ ne- deniyle görevini bõrakmak zo- runda kalan eski AKP Genel Baş- kan Yardõmcõsõ Şaban Dişli’nin “serveti” ile ilgili bir başvuru yaptõ. Şaban Dişli’nin on yõldan fazla Rotterdam’da bir Türk ban- kasõnda çalõştõğõ belirtilen baş- vuruda, Şaban Dişli’nin “rüşvet olarak alacağı parayı ödünç verdiğini ve paraları Hollan- da’da biriktirdiğini” açõkladõğõ vurgulandõ. Başvuruda, “Dişli Hollanda’da kazandığını öne sürdüğü 1 milyon dolara ilişkin vergi dairesine bildirimde bu- lundu mu? Bu miktarda bir pa- rayı Türkiye’ye nasıl transfer etti?” denildi. Dış Haberler Servisi - Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül, Türkiye’de insanlar arasõnda türban konusunda ayrõlõk olmadõğõnõ belirterek konunun sadece siyasi bir tartõşma olduğunu söyledi. Gül’ün, 63. dönem BM Genel Kurulu yüksek toplantõlarõ için New York’a yaptõğõ ziyaret sõra- sõnda, Newsweek dergisine verdiği mülakat der- ginin internet sayfasõnda yayõmlandõ. Newsweek yazarlarõndan Rana Foroohar’õn sorularõnõ ya- nõtlayan Gül, Gürcistan ile Rusya arasõndaki ihti- lafõn çözülmesi yolunda Türkiye’nin nasõl bir rol oynayabileceğinin sorulmasõ üzerine, Kafkas- lar’da istikrar ve güven olmasõnõn ekonomik iş- birliği için uygun iklim yarattõğõnõ belirtti. Gül, ABD ile İran ilişkileriyle ilgili bir soru üzerine iki ülke arasõndaki sorunlarõn, Türkiye’yi endişe- lendirdiği yanõtõnõ verdi. Nükleer meselelerin Türkiye için de önemli olduğunu belirten Gül, “Bölgemizde kitle imha silahları görmek iste- miyoruz” dedi. Gül, Irak’õn toprak bütünlüğü- nün ABD için de önemli olmasõ gerektiğini be- lirtti. Gül, Türkiye’de laiklik ve türbanla ilgili bir soru üzerine ise “Eğer laik olmayan bir sistem kurmak isteseydik (AB yolunda) bütün bunla- rı yapmazdık. Çünkü, ikisi birbiriyle çelişir- di” dedi. Gül aynõ aile içinde inançlarõnõ daha fazla ya da daha az yerine getirenler, ailenin ka- dõn fertleri arasõnda başlarõnõ kapatan ya da ka- patmayanlar olduğuna işaret ederek, sokakta da aynõ manzarayla karşõlaşõldõğõnõ, başõnõ kapatan- lar ve kapatmayanlarõn bir arada dolaşabildikleri- ni ve konuşabildiklerini kaydetti. Sosyal Demokrat Dernekler Federasyonu, Deniz Feneri Derneği’nin ülkede topladõğõ paralar için soruşturma açõlmasõnõ, Şaban Dişli’nin servetinin de incelenmesini istedi ALMANYA’DAN KARAR DOSYASI İSTENİYOR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanõ Meh- met Ali Şahin, Almanya’daki Deniz Feneri davasõna ilişkin karar dosyasõnõn istenmesi için dün Frankfurt Başkonsolosluğu’na yazõ yazõldõğõnõ açõkladõ. Yazõnõn sabah postaya verildiğini söyleyen Şahin “Zannediyo- rum önümüzdeki birkaç gün içinde o dosya ilgili cumhuriyet savcılığımıza intikal eder” diye konuştu. ERGENEKON Okkõr’õn ailesi AİHM’ye başvuruyor SİBEL BAHÇETEPE Ergenekon soruşturmasõ kap- samõnda gözaltõna alõndõktan son- ra cezaevindeyken akciğer kan- serine yakalanan ve tahliye ol- duktan beş gün sonra yaşamõnõ yi- tiren Kuddusi Okkır’õn ailesi bu ay Avrupa İnsan Haklarõ Mah- kemesi’ne (AİHM) başvuracak. Ailenin avukatõ Devrim Taş, Ok- kõr’õn ölümünde insan hakkõ ih- lalleri olduğunu ve bugüne kadar Türkiye’de henüz açõlmõş bir da- va dahi bulunmadõğõnõ söyledi. Taş, Okkõr’õn ailesiyle birlikte yaşananlarda ihmaller zincirleri- nin olduğu iddiasõyla söz konusu hâkim ve savcõlarõn yargõlanma- larõ için Adalet Bakanlõğõ’na baş- vurduklarõnõ ancak ret kararõnõn çõktõğõnõ, bundan da somut bir ya- nõt alamadõklarõnõ söyledi. Taş, Okkõr’õn tutuklu bulunduğu süre içerisinde yaşadõklarõnõn demo- kratik bir ülkede kabulü mümkün olmayan bir olay olduğuna dikkat çekerek ekim ayõ içinde AİHM’ye gideceklerini ifade etti. Hakimler suçlanıyor Taş, Okkõr’õn cezaevindeyken tahliyesi için başvuru yaptõklarõ 13. İstanbul Ağõr Ceza Mahke- mesi’nin her defasõnda tahliye kararõnõ reddederken sağlõk du- rumunu dikkate almadan karara vardõğõnõ öne sürdü. Adalet Ba- kanlõğõ’nõn söz konusu hâkim ve savcõlar hakkõnda araştõrma yap- madõğõnõ dile getiren Taş, “Önemli olan kararı veren hâ- kim ve savcıların sağlık duru- munu göz önüne almadan karar vermesi” dedi. Taş, Okkõr’õn ölü- münün adli olay olduğunu ve ba- kanlõğõn otopsi yapõlmasõnõ iste- mesi gerektiğini, ancak bunu yap- madõğõnõ da dile getirerek “Hep ‘Okkõr niye tahliye edilmedi?’ diye soruluyor. Oysa önemli olan hâkim ve savcıların Ok- kır’ın sağlık durumunu değer- lendirmeden tahliyesine ret ya- nıtı vermesidir” diye konuştu. ‘Raporlar okunmadı mı?’ Okkõr’õn eşi Sabriye Okkır ise “Savcılar ve mahkeme, eşi- min rahatsızlıklarıyla ilgili has- taneden verilen raporları oku- madan mı tahliye istemini her defasında reddettiler? Hiçbir savcının, hiçbir yetkilinin yoğun bakım ünitesinin bulunduğu bir hastanede tedavisi gereken bir tutukluyu cezaevine gön- dermeye hakkı yoktur” dedi. ErgenekonsanıklarıSilivri’de İstanbul Haber Servisi - Ergenekon Dava- sõ’nõn görülmeye başlanacağõ 20 Ekim tarihi yak- laşõrken soruşturma kapsamõnda tutuklu bulunan şüpheliler, dün duruşmanõn yapõlacağõ Silivri Ce- zaevi’ne nakledilmeye başlandõ. Dava kapsamõnda Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde aralarõnda emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün de bulunduğu tutuklu 16 sanõk ile Tekirdağ F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalõ Cezaevi’ndeki tutuklu 29 sanõktan 23’ü dün Silivri Cezaevi’ne nakle- dildi. Hakkõnda henüz iddianame hazõrlanmayan Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un ise hastanede tedavisi sürüyor. Ergenekon davasõna ilişkin yargõlamayõ ya- pacak İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin sa- nõk sayõsõnõn fazlalõğõ ve güvenlik gerekçesiyle duruşmalarõn Silivri Ceza İnfaz Kurumlarõ Kam- pusu’nda yapõlmasõ kararõ nedeniyle dün şüp- helilerin sevkine başlandõ. Kocaeli F Tipi Yük- sek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan 16 sanõğõn nakli için cezaevinde geniş güvenlik ön- lemi aldõ. Bazõ tutuklu yakõnlarõ cezaevine gelerek, yakõnlarõnõn özel eşyalarõnõ aldõ. İşlemleri ta- mamlanan 16 tutuklu, 3 cezaevi aracõ ile zõrhlõ es- kort eşliğinde cezaevinden çõkarõldõ. Tutuklu ya- kõnlarõ önden giderek, Çayõrköy mevkisinde ya- kõnlarõna el salladõlar. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin kara- rõna göre, şüpheli sõfatõyla ifadeleri alõnan orga- nize suç örgütü elebaşõ Sedat Peker’in de ara- larõnda bulunduğu başka suçlardan tutuklu diğer sanõklar ise, duruşmanõn yapõlacağõ gün mahke- mede hazõr edilecek. Dava kapsamõnda Tekirdağ F Tipi Yüksek Gü- venlikli Kapalõ Cezaevi’nden de nakiller başla- dõ. İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek’in de ara- larõnda bulunduğu 29 kişiden 23’ü Silivri Ceza- evi’ne nakledildi. Tutuklularõn nakli 5 cezaevi ara- cõyla gerçekleştirilirken, 6 tutuklu haklarõnda he- nüz dava açõlmadõğõ için nakledilmedi. Son operasyonlarla birlikte Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda halen tutuklu 70 kişi bulunuyor. Gül: Türban siyasi tartõşma Newsweek’e halkõn türban sorunu yaşamadõğõnõ açõkladõ 20 Ekim’de başlayacak dava için Kocaeli’nden 16, Tekirdağ cezaevinden 23 tutuklu yoğun önlemler altõnda nakledildi Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne giden bazı tutuklu yakınları, nakil öncesinde yakınlarının özel eşyalarını aldı. Tutuklular cezaevi araçları ve zırhlı eskortlar eşliğinde Silivri Cezaevi’ne nakledildiler. (Fotoğraf: AA) Yunanistan 9 Türkü iade etti EDİRNE (AA) - İpsala Sõnõr Kapõsõ’nda düzenlenen protokolde, sõnõrdan para karşõlõğõn- da göçmen geçirirken Yunanistan’da yakalanan ve hapis yatan K.D. (42), R.A. (37), N.B. (44) ve M.A.T. ile sõnõrõ yasadõşõ yoldan geçtikten sonra Yunanlõ güvenlik güçlerince yakalanan İ.K. (35), S.G. (26), A.G. (38), O.Y.D. (22) ve F.A. (27), Türk görevlilere teslim edildi. Sanõk- larla ilgili olarak, “göçmen kaçakçõlõğõ”, “Pasa- port Yasasõ’na muhalefet” ve “sõnõrdan yasadõşõ geçiş” suçlarõndan soruşturma başlatõldõ. RTÜK üyelerinden panel boykotu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RTÜK’ün CHP kontenjanõndan seçilen 3 üyesi Hülya Alp, Şaban Sevinç ve Mehmet Dadak, ku- rul tarafõndan düzenlenen “Çocuk Gerçeği ve Medya Okuryazarlõğõ Dersinin Önemi” paneline, “toplantõnõn konusunun yalnõz medya okuryazarlõ- ğõ olmaktan çõktõğõ” gerekçesiyle katõlmayacakla- rõnõ duyurdu. Söz konusu üyeler, panele RTÜK Başkanõ Zahid Akman’õn başkanlõk etmesinin de “kurulun imajõnõ zedeleyeceğini” vurguladõ. Cam şişede torpil 3 çocuğu yaraladı ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) - Eskişehir’in Alpu ilçesinin Büğdüz köyünde yaşayan üç ço- cuk sokakta bulduklarõ torpil olarak bilinen pat- layõcõ maddeyi, cam şişe içinde yaktõ. Şişenin patlamasõ sonucu vücutlarõnõn çeşitli yerlerinden yaralanan çocuklar, Eskişehir Osmangazi Üni- versitesi Tõp Fakültesi Hastanesi’ne kaldõrõldõ. Çapkın eşinin penisini kesti İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Karşõ- yaka ilçesinde N.Ş. (54) adlõ kadõn, kendisini baş- ka kadõnlarla aldattõğõnõ ve zaman zaman da bir kadõn arkadaşõnõn evinde kaldõğõnõ öğrendiği 30 yõllõk eşi A.Ş’nin (54), gece uyurken penisini kes- ti. Karşõyaka Devlet Hastanesi’ne kaldõrõlan A.Ş. tedavi altõna alõnõrken, eşi N.Ş. de gözaltõna alõndõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle