Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2008 PAZARTESİ
4 HABERLER
2000’Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Günter Grass Yazıyor...
“Ama suçlanmayı, sınıflandırılmayı ve damga-
lanmayı kendim de sağlayabilirim.
Çünkü Hitler gençliğinin bir üyesi olarak aslın-
da bir genç Nazi’ydim.
Fanatik değildim, en ön safta yer almıyordum,
ama gözümü refleksle bayrağa dikerek -ki o
bayrağın bizim için ölümden de öte olduğu söy-
leniyordu- neferlerin arasında yer aldım, uygun
adım yürüdüm.
Hiçbir kuşku inancımı zedelemedi.
Kışkırtıcı şeyler, örneğin propaganda için ha-
zırlanmış broşürlerin gizlice elden ele dolaşması
beni aklayamaz. Göring’le ilgili fıkralar içimde kuş-
ku uyandırmadı.
Etrafımız düşmanlarla çevriliydi, anavatanı teh-
dit altında görüyordum.
Savaş başlar başlamaz (2. Dünya Savaşı), Dan-
ziger Vorposten gazetesinin sayfalarını dolduran
ve bütün Polonyalıları alçak katillere çeviren
Bromberg’deki kanlı pazarla ilgili korkunç haber-
ler beni dehşete düşürdüğünden beri Almanların
yaptığı her şeyi misilleme olarak görüp haklı bu-
luyordum.
Eleştirim yerel partinin kodamanlarına, o süslü
sülünlere karşıydı; cephede hizmet vermekten kor-
kakça kaçıyorlardı, tribünlerin önündeki geçit tö-
renlerimizden sonra yaptıkları yavan konuşmalarla
canımızı sıkıyorlardı, bu arada durmadan, bizim
inandığımız, yo.. en ufak bir kuşku duymadan, şar-
kının önceden bildiği gibi her şey paramparça ola-
na kadar benim gözü kapalı inandığım Führer’in
aziz adını kötüye kullanıyorlardı.
Kendimi dikiz aynasında böyle görüyorum.
Silinebilecek bir şey değil bu.
Yanıbaşında silgi duran bir yazı tahtasında ya-
zılı da değil. Kalıcı.
Bu arada silinen satırlar varsa da marşlar hâlâ
sağlam.
‘İleri...İleri...! Trampetler çınlatıyor fanfarlarıyla.
İleri, ileri, gençlik tehlikeden korkmaz’.
Hem o delikanlıyı hem de kendimi temize çı-
karmak için, bizi kandırdılar bile diyemem.
Hayır, biz kandırılmamıza izin verdik. Ben kan-
dırılmaya izin verdim.”
(SOĞANI SOYARKEN - Günter Grass,Turkuvaz
Kitap Yayını-2008.)
Yaşamını anlatan Nobel ödüllü yazar, anılarını
‘soğanı soymak’ olarak nitelendiriyor.
Bir Alman genci olarak Danzig’de yaşarken için-
de kabaran duyguları, bu duyguların itkisi ile o
günlerin ideolojisine nasıl katıldığını açık yürek-
le anlatıyor.
Bir itiraftır bu, bir özeleştiri.
Cesur bir yüreğin yüksek sesle seslendirdiği bu
yaşamöyküsü çok öğretici.
Hitler Nazizminin söylemine heyecanla katılan
bir genç.
Şimdi geriye dönerek suçlamak kolay.
O da kendisini suçluyor.
Ama şu günlerde yaşadıklarımızı kim kendisinde
sorgulayabiliyor?
Din dogmalarının fanatizmi gün geçtikçe art-
mıyor mu?
Dindarlığın artık unutulan sadeliği, alçakgö-
nüllülüğü, gözü tokluğu hanidir terk edildi.
Din adına her türlü yolsuzluğu bile görmezden
gelen açgözlü bir saldırganlık özeleştiri yapar mı?
Öbür yanda sözüm ona laik görüntülü liberal ka-
pitalizmin sömürücüleri, her şeyi kullanan fırsat-
çı tutumlarıyla bugünleri hazırlamadı mı?
Milliyetçiliği saldırgan bir fanatizme dönüştüren
akımların kendine nesnel bakabilmesi olası mı?
Solun, solculuğun bir dogmaya dönüşüp eleş-
tiri kabul etmemesi, tartışmaya yanaşmaması,
kendi dışında gördüğü her şeyi ve herkesi suç-
laması yaşanmadı mı, yaşanmıyor mu?
Bu toplumda kim özeleştiri yaptı?
Kim “Ben şu olayda yanlış yaptım” dedi?
Bir politikacının, politika yapmış eski parti
başkanlarının, eski komutanların, ya da siyaset
yapmış olanların bir tekinin “Ben şunu yanlış yap-
tım, şimdi anlıyorum” dediğine tanık olduk mu?
Herkes yaşamındaki bütün yanlışların inatçı bek-
çiliğine kendini adamamış mı?
Bilim dünyasında, çeşitli hizmet alanlarında ‘ken-
di yanlışını kabul eden’ birisine rastladık mı?
Nesnel bir bakış. Dürüstlük. Cesaret.
Özeleştiri için bunlar gerekiyor.
Günter Grass’a saygı duyuyorum.
Yaşam onu bağışlıyor...
erdalatak@gmail.com
erdalatak@superonline.com
www.erdalatabek.com
MİLLİ EĞİTİM
Din dersinde
Atatürk’e
çarpık bakış
Kitapta Atatürk
‘dindar’ bir kişilik olarak
gösterilirken zorunlu din
dersi ulu önder üzerinden
savunulmaya çalõşõlõyor
ZEYNEP ŞAHİN
Milli Eğitim Bakanlõğõ’nõn
(MEB) bu yõl ilk kez
okutacağõ 12. sõnõf din kültürü
dersi kitabõnda, Atatürk
gençlere “çarpıtılarak”
öğretilecek. Atatürk’ün,
1920’nin koşullarõnda
İslamiyet ve din öğretimi
konusunda söylediği kimi
sözlerin vurgulandõğõ ve ulu
önderin “dindar bir kişilik”
olarak yansõtõlmaya çalõşõldõğõ
kitapta; din derslerinin
kaldõrõlmasõna, Türkçe ibadet
konusundaki çalõşmalara ise
değinilmiyor. MEB’in
hazõrladõğõ din kültürü dersi
kitaplarõ, bu yõl yine
“tartışmalı” pek çok unsur
içeriyor. 12. sõnõf din kültürü
kitabõnda, özellikle Atatürk’ün
“dindar, zorunlu din dersi
yanlısı” gibi gösterilmesi
dikkat çekiyor. Eğitim-İş
İstanbul 1 No’lu Şube Özlük
Hukuk Sekreteri, Din Kültürü
Dersi Öğretmeni Mustafa
Cemil Kılıç’õn hazõrladõğõ
“2008 - 2009 Eğitim -
Öğretim Yılında
Okutulacak Din Kültürü
Ders Kitapları Raporu”nun
ortaya koyduğu dikkat çekici
tespitler özetle şöyle:
- Bu yõl ilk kez okutulacak
12. sõnõf din kültürü dersi
kitabõnõn 42. sayfasõnda yer
alan “Dinlerde İbadetler”
konusunda, İslamiyetteki temel
ibadetler işlenirken sadece
Sünni ibadete yer veriliyor.
‘Dindar Atatürk portresi’
- 12. sõnõf kitabõnda
“Atatürk ve Din Öğretimi”
başlõklõ bir başka üniteye de
yer verilerek, Atatürk’ün
“Kuran tefsiri ve tercümesi
yaptırdığı, hadis kitaplarını
tercüme ettirdiği, bu
kitapları ücretsiz
dağıttırdığı, Diyanet İşleri
Başkanlığı’nı kurdurduğu”
gibi bilgiler aktarõlõyor.
Ancak yine Atatürk’ün
emriyle gerçekleştirilen
Türkçe ezan, Türkçe namaz
ve Türkçe Kuran gibi
uygulamalardan söz
edilmiyor. Konu kapsamõnda
Atatürk’ün İslamiyet
hakkõndaki kimi sözlerine de
yer verilirken, adeta “dindar
Atatürk” portresi çizilmeye
çalõşõlõyor. Oluşturulmak
istenen bu portreye karşõn
Atatürk’ün dindar bir kimliğe
sahip olmadõğõ bütün
çevrelerce biliniyor. Aynõ
konuya ait bir başka bölümde
ise “Atatürk’ün Okulda Din
Öğretimine Verdiği Önem”
başlõğõ altõnda, ulu önderin
1920’lerde dönemin koşullarõ
gereği söylediği sözlere
vurgu yapõlõrken; adeta
zorunlu din dersine yönelik
itirazlara Atatürk üzerinden
yanõt verilmeye çalõşõlõyor.
Gençlere Atatürk; “Bence bir
defa her Müslüman İslami
hükümleri bilmeye
mecburdur. O halde
okullarımızda zaten İslami
hükümleri öğreteceğiz. /
Hepimiz eşitiz ve dinimizin
hükümlerini eşit olarak
öğrenmeye mecburuz. Her
kişi dinini, din işlerini,
imanını öğrenmek için bir
yere muhtaçtır. Orası da
okuldur” sözleriyle
tanõtõlõyor. Atatürk’ün
söylediği kimi sözler bu yolla
istismar edilirken “dindar
hatta dinci Atatürk”
inşa ediliyor.
MAHMUT LICALI
ANKARA - Kuruluşunun 3. yõlõ-
nõ 17 Ekim’de kutlamaya hazõrlanan
Eğitim-İş, bu süre içerisinde Türki-
ye’nin 66 ili ve 155 ilçesinde örgüt-
lendi. Milli Eğitim Bakanlõğõ’nõn
kadrolaşma amacõyla çõkardõğõ bütün
yönetmelikleri ve düzenlemeleri yar-
gõya taşõyan Eğitim-İş’in Genel Baş-
kanõ Yüksel Adıbelli, Türkiye’de
eğitimin işi bilmeyenler tarafõndan yö-
netildiğine işaret ederek “Milli Eği-
tim Bakanlığı tarikattan ya da ce-
maatten olanları, eşinin başı kapalı
olanları ve laik cumhuriyete karşı
olanları önemli yerlere atıyor” de-
di. Ders kitaplarõnõn içeriğini de
eleştiren Adõbelli, kitaplarda tarikat-
larõn öne çõkarõldõğõnõ ve Atatürkçü-
lükten uzaklaşõldõğõnõ kaydetti.
Eğitim-İş Genel Başkanõ Adõbel-
li’ye yönelttiğimiz sorular ve yanõt-
larõ şöyle:
Eğitim-İş öncesindeki sendika
deneyiminizden bahseder misiniz?
- İlk Eğitim-İş 1990 yõlõnda kurul-
muştu. Ben, 1990’da Eğitim-İş Acõ-
payam Şube Başkanlõğõ yaptõm. 23
Ocak 1995’te Eğitim-İş ile Eğitim-
Sen birleşerek Eğitim-Sen oldu. Bu
dönemde Eğitim-Sen kurucu üyeliği
yaptõm. 1996-1998 KESK Genel Yö-
netim Kurulu üyeliği, 4 yõl Denizli’de
Eğitim-Sen yöneticiliği, 1997’den
2005’e kadar İzmir 5 No’lu Eğitim-
Sen Başkanlõğõ yaptõm. 17 Ekim
2005’te Eğitim-Sen’deki görevimden
ayrõlarak 47 kurucu ile birlikte Eği-
tim-İş’i kurduk. 1990-2008 yõllarõ
arasõnda sendikacõlõk deneyimim ol-
du. Bir saat dahi örgütsüz kalmadõm.
Eğitim-İş’in kuruluş sürecini kı-
saca özetler misiniz?
- Eğitim-Sen içindeki bazõ sorun-
lardan dolayõ yeni bir sendika kurmak
için Türkiye genelinde arkadaşlarõ-
mõzla görüştük. 9-10 Temmuz 2005
tarihinde İzmir Gümüldür’de bir otel-
de toplantõ yaptõk. Onlarla birlikte sen-
dika kurma koordinasyon kurulu
oluşturduk. Çalõşmalarõmõzõ yaptõk.
Engeller çõkarõldõ. Ama biz kesinlik-
le yeni bir sendika kurmaya karar-
lõydõk.
‘Bizi hain ilan ettiler’
Engellemeselerdi belki 120 kuru-
cuyla birlikte kuracaktõk. Ama 17
Ekim 2005’te 47 arkadaşõmõzla bir-
likte Eğitim-İş’i kurduk. Eğitim-İş’i
kurduktan sonra bizim birlikte mü-
cadele ettiğimiz arkadaşlarõmõz ne ya-
zõk ki bizi hain ilan ettiler. Bazõ il ve
ilçelerde Eğitim-İş’in kurulmasõ sü-
recinde arkadaşlarõmõz yalnõz kaldõ.
İlk 5-6 ay kendimizi anlatmak konu-
sunda sõkõntõlar çektik. Ama hiçbir za-
man ne eylemden, ne de başka bir
şeyden geri kaldõm. Tüm olumsuz-
luklara karşõn İzmir, Sõvas, Adana
Eğitim-İş’i kurmak istedik. Genel
Merkezi olmayan, MYK’si olma-
yan bir örgüttük o zamanlar. Buna
karşõn mantar biter gibi her ilde ve il-
çede Eğitim-İş’in bürolarõ açõlmaya
başladõ, yönetim oluşmaya başladõ.
‘21 bin üyemiz var’
Eğitim-İş’in üye sayısı ve örgüt-
lenme durumu nedir?
- 14 Nisan 2007’de bizim 7 bin üye-
miz vardõ. 14 Nisan mitingine Eğitim-
İş büyük katkõ sunmuştu. Eğitim-İş’in
örgütü olan bütün illerde, ilçelerde ar-
kadaşlarõmõz Ankara Tandoğan’a,
İstanbul Çağlayan’a ve başka birçok
cumhuriyet mitinglerine katõldõ. Eği-
tim-İş bütün mitinglere katõldõ. Bu ara-
da bizim üye sayõmõz 14 bin oldu. Ör-
gütlenmemiz hiç kolay olmadõ. Eği-
tim-İş Türkiye’nin 66 ili, 155 ilçesinde
örgütlü durumda bulunuyor. Yani
şu anda Türkiye’nin yüzde 80’inde ör-
gütlüyüz ve 21 bin üyemiz var.
Eğitim-İş’in hedefleri nelerdir?
- Eğitim-İş’i kurduğumuzda şunu
söyledik: Milli Eğitim Bakanlõğõ’nda
350 bin, üniversitelerde de 150 bin
arkadaşõmõz olmak üzere hiçbir ar-
kadaşõmõz sendikaya üye değil. Biz
de örgütsüzlerin sözcüsü olacağõz.
Hiçbir sendikaya üye olmayan ar-
kadaşlarõmõzdan yola çõkacağõz. Ör-
gütsüz olan arkadaşlarõmõzõn mutlaka
örgütlü olmalarõ lazõm. Tek başõna
kimse güçlü olamaz. Kõsa, orta,
uzun vadeli planlar yapõyoruz. Ça-
lõşanlarõmõzõn dörte biri 3 büyük il-
de toplanõyor. Bu nedenle üç büyük
ilde yeni örgütlenme projesi gelişti-
receğiz. Örgütlü olmadõğõmõz iller-
de örgütleneceğiz. Eğitimin duru-
munu biliyoruz, yalnõzca eleştir-
mek yetmiyor artõk, okulöncesinden
başlayarak ilköğretim ve ortaöğre-
timle ilgili birimler oluşturacağõz.
Eleştirdiğimiz sistemin yerine ne
getirileceğini söyleyeceğiz. Eğitim-
İş aracõlõğõyla bir vakõf kuracağõz, va-
kõf aracõlõğõyla da en azõndan 3 bü-
yük ilde üniversite öğrencilerimize
yönelik hem yurt hem burs olanağõ-
nõ sağlayacağõz.
Eğitime kaynak yok
AKP’nin eğitim politikalarını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Eğitime kaynak aktarõlmõyor.
AKP son 3-4 yõldõr göstermelik bir
şekilde kitaplarõ ücretsiz dağõtarak
eğitimin parasõz olduğunu savu-
nuyor. Kitaplarõ veriyorsun, 15-20
gün sonra bu kitaplar dağõlõyor. İyi
bir malzemeyle yapõlmamõş, kali-
teli değil. Ders kitaplarõndan hiç
kimse yararlanmõyor. İçeriği düz-
gün hazõrlanmamõş. Tarikat ve ce-
maatler öne çõkarõlmõş, bilimsel-
likten, Atatürkçülükten ve laik eği-
timden uzaklaşmõş... Öğretmen
dağõtõlan kitaplarõ elinin kenarõyla
bir yere itiyor ve yeni yardõmcõ ders
kitaplarõna yöneliyor. Karne, dip-
loma, õsõnma, tebeşir paralarõ top-
lanõyor. Okul yöneticileri her tür-
lü bir yõllõk gideri öğrencilerden alõ-
yor. Türkiye’deki eğitim sisteminin
ileriye götürülmesi, gelişmiş ülke-
lerde olan eğitim sistemlerinin bi-
zim ülkemizde de olmasõ gerek.
Başka ülkelerde birinci sõrada eği-
tim var. Ama maalesef bizim ül-
kemizde yalnõzca bu hükümet dö-
neminde değil, yaklaşõk 25 yõldõr
eğitime önem verilmiyor.
Yüksel Adõbelli,
Türkiye’de eğitimin işi
bilmeyenler tarafõndan
yönetildiğine işaret etti.
Çocuklarõn baskõyla tarikatçõ yurtlara yönlendirildiği ileri sürüldü
Müdür, öğrenci toplamış
MEHMET MENEKŞE
KONYA - Konya’da 1 Ağustos’ta
çöken kaçak Kuran kursuyla ilgili so-
ruşturmanõn sonlandõrõlamamasõ ve
kamu kurumlarõnca hazõrlanan ra-
porlarda binanõn “İngilizce kurs” ve-
rilen yer olarak gösterilmesi tepki
çekti. CHP Taşkent İlçe Başkanõ
Hasan Balcõ, “Burasının Kuran
kursu olarak faaliyet gösterdiğini
herkes bilir” dedi. Çöken binada ölen
çocuklardan birinin ağabeyi “Okul-
lar tatilken, ev ev dolaşıp öğrenci-
leri toplayan okul müdürü olan Be-
kir Eğilmez’dir” diye konuştu.
LPG patlamasõ sonucu çöken ve
17’si öğrenci, biri yurt görevlisi olmak
üzere 18 kişinin yaşamõnõ yitirdiği Bo-
ğaziçi Kõz Öğrenci Yurdu’yla ilgili
olarak TBMM İnsan Haklarõ İncele-
me Komisyonu Başkanõ Zafer Üskül,
Konya Valiliği’nden bilgi istedi. Va-
lilik tarafõndan hazõrlanan raporda,
“Çöken binanın 2000 yılında ya-
pılıp faaliyete geçtiği, 26 Ağustos
2007 yılında ruhsatsız ek binanın
yapıldığı belirtilirken asıl yıkılan bi-
nanın ruhsatlı bina olduğu, yıkıl-
mayan binanın ise ruhsatsız oldu-
ğu belirlendi” ifadelerine yer veril-
di. Ancak Üskül, raporu aydõnlatõcõ
bulmadõ. Bunun üzerine valilik, Taş-
kent İlçe Milli Eğitim Müdürlü-
ğü’nün “denetim formu”nu gön-
derdi. Formlarda yurtta eksiğin tespit
edilmediğinin belirtilmesi tepkilere
yol açtõ. CHP İlçe Başkanõ Hasan
Balcı, binada Kuran kursu verildiği-
ni herkesin bildiğine dikkat çekti. Bal-
cõ, “Burası kız Kuran kursu idi, İn-
gilizce kursu ile ne alakası var. Sü-
leymancılara ait Kuran kursu ol-
duğu apaçık ortada. Gündüz er-
kekler, geceleri de kız öğrenciler
buraya devam ediyordu” dedi. Bal-
cõ, AKP’li Balcõlar Belediye Başka-
nõ Mehmet Demirgül’ün çöken bi-
nanõn yerine ölen öğrenciler adõna anõt
yapacağõ açõklamalarõna işaret ederek
“Burası hakkında ‘şehitlik’ ifade-
sini kullanıyorlar” diye konuştu.
Kursta ölen kõz öğrencilerin birinin
ağabeyi de çarpõcõ iddialarda bulun-
du. Güvenlik nedeniyle adõnõ açõkla-
madõğõnõ belirten kişi mektubunda, şu
ifadelere yer verdi: “20 YTL vererek
öğrencileri evlerden toplamışlardır.
Okul Müdürü Bekir Eğilmez bu
yurtta belletmenlik yapmaktadır.
Atatürk’e hakaret eden Eğilmez, ço-
cuklara baskı yapmakta, çocukla-
rı notla korkutarak bu tarikatçı,
Atatürk düşmanı yurtlara yönlen-
dirmektedir. Bu yıllardır böyledir.”
Samsun Tabip Odasõ Başkanõ Cem Şahan sosyal güvenlik sistemini eleştirdi
‘Yeşil kartõn adresi AKP’ye üyelikten geçiyor’
CEMİL CİĞERİM
SAMSUN - Samsun Tabip Odasõ Başkanõ Cem
Şahan, Türkiye’de yaşayanlarõn her zamankinden
daha çok sosyal güvenceye gereksinimi olduğunu
vurgularken “Ancak artık yeşil kartın adresi
AKP’ye üyelikten geçiyor” dedi.
Şahan, Türkiye’nin ve Samsun’un en büyük so-
rununun işsizlik ve geçim sõkõntõsõ olduğunu, in-
sanlarõn gelecek endişesi taşõdõğõnõ anlattõ. İşi ol-
mayanõn bugününün tehlikede olduğunu ve gele-
ceğe ilişkin hiçbir umudunun kalmadõğõnõ vurgu-
layan Şahan, “AKP hükümeti güvenli gelecek,
sosyal güvenlik, iş, aş yerine herkese sadaka va-
at ediyor. Yeşil kartın adresi AKP’ye üyelikten
geçiyor” diye konuştu. Türkiye’de yaşayanlarõn her
dönemden daha fazla sosyal güvenliğe, kamusal bir
devlete gereksinim duyduğuna işaret eden Şahan,
“Türkiye kendine yetebilecek ve herkese ücretsiz
sağlık hizmeti verebilecek, gelecek güvencesi
duymadan yaşanabilecek zenginlikte bir ülke.
Ama ne yazık ki AKP’yi doyurmaya yetmiyor.
Dişlisi dişsizi kemiriyor” dedi.
AKP’nin bütün uyarõlara karşõn 1 Ekim’den iti-
baren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlõk Sigorta-
sõ Kanunu’nu yürürlüğe soktuğunu anõmsatan Şa-
han, şunlarõ söyledi: “Aile hekimleri Sosyal Gü-
venlik Kurumu (SGK) kapısında para bekle-
yecek. Sağlık, Sigorta Kurumu’na emanet edi-
lecek. Sunulacak sağlık hizmetlerinin kapsamını,
miktarını, ne kadar süreyle sunulacağını, üc-
retini SGK belirleyecek. AKP, halkın doğuştan
kazanılmış hakkı olan sağlığı parası olana sa-
tacak, olmayana sadaka olarak dağıtacak. Ola-
caklar bunlarla sınırlı değil.. yeşil kartların ip-
tali 2 yıl, kamu çalışanlarından sağlık primi ke-
silmesi 1 yıl ertelendi. Daha 17 milyon yeşil kart-
lının primsiz hizmet alması engellenecek, 2
milyon kamu emekçisinden yüzde 5 sağlık ver-
gisi kesilecek, daha bedeli ödenmeyen hastalıklar
açıklanacak, sadece parası olan ‘müstesna’ ki-
şilerin hakkı görülen, ‘istisnai’ sağlık hizmetle-
ri açıklanacak. Bunlar için ‘yüzde 300 katkõ pa-
yõ’ ödemek gerekecek. Sanki hastaneye keyfin-
den yatılırmış gibi hastanede yatanlara ‘otelci-
lik’ farkı ödeme zorunluluğu gelecek. Sanki tu-
valetli oda lüksmüş gibi, sanki otelcilik farkı ver-
meyenlere seçenek sunulacakmış gibi...”
Taşkent CHP İlçe Başkanõ Balcõ, “Burasõ kõz Kuran kursu
idi, İngilizce kursu ile ne alakasõ var. Süleymancõlara ait
Kuran kursu olduğu apaçõk ortada. Gündüz erkekler, geceleri
de kõz öğrenciler buraya devam ediyordu” dedi.
RUHSATI OLMADIĞI İÇİN
CarrefourSAExpres’e
belediyeden mühür
CEMİL CİĞERİM
SAMSUN - Samsun
Çarşamba’da kurulan
CarrefourSA Expres
açõlõştan bir gün önce
“işyeri açma ruhsatı”
olmadõğõ gerekçesiyle
Çarşamba Belediye-
si’nce mühürlendi.
Çarşamba Bakkallar
Esnaf Odasõ Başkanlõ-
ğõ, CarrefourSA Exp-
res için kiralanan yerin
inşaat ruhsatõ ile yapõ
kullanma izin belge-
sinin iptali için Samsun
İdare Mahkemesi’ne
yürütmenin durdurul-
masõ istemiyle dava
açtõ. Oda başkanlõğõ,
davayla ilgili olarak
belediyeyi bir yazõyla
bilgilendirince Carre-
fourSA Expres açõlõş-
tan bir gün önce mü-
hürlendi.
Çarşamba Belediye
Başkanõ Hüseyin
Dündar, “Carrefour
yetkililerine Bakkal-
lar Odası’nın Sam-
sun İdare Mahkeme-
si’ne dava açtığını bil-
dirdik. Buna rağmen
açılış için hazırlık
yaptılar. Belediye ola-
rak söz konusu dava
sonuçlanmadan bu-
raya işyeri açma ruh-
satı vermemiz söz ko-
nusu değil. Biz yatı-
rıma ve yatırımcıya
karşı değiliz ancak
ortada hukuki bir sü-
reç var. Biz hukuka
uygun olarak hare-
ket etmeye çalışıyo-
ruz” dedi.
Çarşamba Bakkallar
Esnaf Odasõ Başkanõ
İsa Acar da mağaza-
nõn ilçedeki küçük es-
nafõ zor durumda bõra-
kacağõ endişesini taşõ-
dõklarõnõ söyledi.
Konya’daki Kuran kursu binası 1 Ağustos’ta LPG patlaması sonucu çökmüş, 17’si öğrenci 18 kişi ölmüştü.
Adıbelli, ders kitaplarının içeriğini eleştirdi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ)
Kuruluşunun 3. yõlõnõ kutlayacak olan Eğitim-İş’in Genel Başkanõ Adõbelli eğitim sistemini değerlendirdi
‘Tarikatlar öne çõkarõldõ’