Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
6 EKİM 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Sosyal Güvenlikte
Yeni Dönem: Açõlõş
Bağõmsõz, laik ve onurlu Türkiye Cumhuriyeti’ni, bütün dün-
yanõn hayranlõk duyduğu Atatürk, “milletle el ele” vererek
29 Ekim 1923’te kurmuştur. Hiç zaman yitirilmeden O’nun
önderliğinde yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş uy-
garlõklar düzeyine çõkarmak için gereken “İnkılap Kanun-
ları” da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden, “ardı arkası ke-
silmeksizin” bir bir çõkarõlmõş ve uygulanmasõna başlanmõştõr.
1982’de kabul edilen anayasanõn 174. maddesinde “Devrim
Yasaları” koruma altõna alõnmõştõr.
174. maddede, Türk toplumunu çağdaş uygarlõk düzeyine
çõkarma ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik niteliğini koru-
ma amacõnõ güden ve yürürlükte bulunan hükümlerinin,
anayasaya aykõrõ olduğu şeklinde anlaşõlamayacağõ ve yo-
rumlanamayacağõ kesinlik kazanmõştõr. Ancak, günümüzde
uygulanmayan ve anayasadan çõkarõlmasõ için büyük çabalar
harcanan İnkõlap Kanunlarõ’ndan (Devrim Yasalarõ) bazõla-
rõ:
430 sayõlõ Eğitim ve Öğretim Birliği Kanunu,
671 sayõlõ Şapka Kanunu,
1353 sayõlõ Türk Harflerinin Kabulü ve Uygulanmasõ Hak-
kõnda Kanun;
2596 sayõlõ Bazõ Kõyafetlerin Giyilemeyeceğine Dair Ka-
nun.
Sõra giderek, çalõşma ve sosyal güvenlik sistemine gelmiştir.
1936 yõlõnda 3008 sayõlõ İş Kanunu çalõşma yaşamõnda yeri-
ni almõştõr. Daha sonra, çeşitli kurumlarda çalõşanlarõnõn ge-
lecek ve sağlõk güvencelerini sağlayan, “tekaüt sandıkları”
kurulmaya başlamõş ve sonuçta, kamu görevlilerinin tümünü
içine alan 7 Haziran 1949 günlü Resmi Gazete’de yayõmla-
nan 5434 sayõlõ Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandõğõ Kanu-
nu yürürlüğe girmiştir.,Yasayla kurulan “tekaüt sandıkları”
da yürürlükten kalkarak, yerini Türkiye Cumhuriyeti Emek-
li Sandõğõ’na bõrakmõştõr.
4792 sayõlõ yasa ile kurulan “İşçi Sigortaları Kurumu” ilk
büyük sosyal güvenlik kurumu olmuştur.
İşçi Sigortalarõ Kurumu’nun görev alanõna giren sosyal gü-
venlik yasalarõ:
1) “İş Kazaları ile Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortası
Kanunu”,
2) “Hastalık ve Analık Sigortası Kanunu”,
3) “Maluliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigortaları Kanu-
nu”dur.
Bu kanunlar Türkiye’de sosyal güvenliğin öncüleridir.
1945 yõlõndan 1 Ekim 2008’e kadar çeşitli tarihlerde kuru-
lan sosyal güvenlik kurumlarõ:
1) İşçi Sigortalarõ Kurumu (1945-1965),
2) Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandõğõ (1949),
3) Sosyal Sigortalar Kurumu (1965),
4) Bağ - Kur (1972),
5) Sosyal Güvenlik Kurumu’dur (2006).
Bugün bu kurumlar yerlerini, işlevlerini, malvarlõklarõnõ, 5502
sayõlõ Yasa ile kurulan “Sosyal Güvenlik Kurumu”na bõ-
rakmõşlardõr.
İşçi Sigortalarõ Kurumu, 1965 yõlõnda yerini Sosyal Sigor-
talar Kurumu’na bõrakmõştõr. Çeşitli sosyal güvenlik yasala-
rõ da 1 Mart 1965’te, 506 sayõlõ Sosyal Sigortalar Yasasõ’nõn
çatõsõ altõnda toplanmõştõr.
1 Ekim 2008’de 5510 sayõlõ Sosyal Sigortalar ve Genel Sağ-
lõk Sigortalarõ Yasasõ’nõn yürürlüğe girmesiyle sosyal gü-
venlikte yeni bir dönem açõlmõştõr.
5510 sayõlõ yasanõn üzerinde çok konuşulacağõ ve eleştiri-
lere de çok açõk olacağõ anlaşõlmaktadõr.
Yasanõn yazõlõmõ, anlaşõlmasõnõ oldukça zorlaştõrmaktadõr.
Görüşümüze göre, uygulamalarda duraksamalar ve yanlõş an-
lamalara neden olacak pek çok atõf bulunmaktadõr.
Yasanõn uygulamasõna açõklõk getirmek amacõna dönük, 18
Ağustos 2008 günlü Resmi Gazete’de yayõmlanan “Sosyal Si-
gorta İşlemleri Yönetmeliği” de yeterli görülmemektedir.
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
HARBİ SEMİH POROY
6 Ekim
SAĞNAK
NİLGÜN CERRAHOĞLU
Amerikan Kasırgası...
Yıllar önce Küba’ya giderken, Küba Hava Yolları’na
ait “Tupolev” uçağımız Karayibler’de çok şiddetli bir tür-
bülansa girmişti. Hostese “Ne oluyoruz” diye sor-
muştum: “Kasırga!” demişti kadın: “ABD tarafından ge-
liyor. Zaten ne badire varsa; ordan, o taraftan gelir!”
O zaman bu lafa kahkahalarla gülmüştüm. Şimdi ar-
tık gülemiyorum, Kübalı hostes haklı çıktı sonunda. Sa-
hiden de tamamen ABD menşeli, ABD tarafından de-
vasa bir kasırga geliyor çünkü üzerimize. Ve hepimiz
aynı uçağın içindeyiz...
ABD son yıllarda dünyaya yalnız badire ihraç et-
ti. Önce bizatihi George W. Bush’un kendisi, der-
ken düzmece ve yalan dolan üzerine kurgulanan bir
Afganistan-Irak savaşı, dinciliğin yükselişi ve şim-
di de bu: “Küresel kriz”...
Türkiye’de “Kriz bizi etkilemez!” rehavetine kapılan-
lar, Küba Hava Yolları hostesi kadar çalıştırmıyorlar ka-
fayı. Avrupa’da herkes panikte. İnsanlar bankalarda-
ki birikimlerini, emekliliklerini, sigortalarını ve giderek
işlerini kaybetmekten korkuyor...
Brown’nın ‘savaş kabinesi’
Kriz artık yalnızca bir finansal krizden ibaret değil çün-
kü. Reel ekonomiye şimdiden sirayet etti bile...
Fransa resmen resesyonda. Ekonomik göstergele-
re göre, Fransa’nın büyüme hızı bu yıl negatif olacak.
İtalya’nın durumu da parlak değil. Büyüme hızı sıfır ve
2009 beklentileri daha iyi bir gelecek vaat etmiyor.
İş o hale geldi ki, İngiltere’de Gordon Brown kriz kar-
şısında bir “war cabinet” (savaş kabinesi) kurmak için
kolları sıvadı.
Adı gerçi tam böyle değil: “National Economic Council”
(Ulusal Ekonomik Konsey). Ama medya bunu şimdiden
“Brown’ın savaş kabinesi” etiketiyle damgaladı.
“Savaş kabinesi”... İngiltere’de Churchill dönemin-
den beri ağza alınmamış, duyulmamış bir ifade. Baş-
lı başına korku saçıyor. Bir biçimde yeniden dolaşıma
giren tanım, durumun aciliyetini ve dramatikliğini vur-
gulamak için kullanılıyor,
Finans uzmanları ve 19 bakandan oluşan “savaş ka-
binesiyle” Brown, “bu büyük kasırga dinene kadar” haf-
tada iki kez toplanacakmış...
Gelinen noktada, bu “toplantıların” ne işe yaradığı da
meçhul.
AB: Başınızın çaresine bakın!
En son AB’nin dört büyük ülkesi -Almanya, Fransa,
İngiltere ve İtalya- dönem başkanı Sarkozy “liderliğinde”
(!) Paris’te hafta sonu toplandı mesela: Sonuç sıfıra sı-
fır, elde var sıfır...
Yalnız “dört büyüğün” davet edildiği toplantı, her şey-
den önce İspanya, Polonya gibi “masaya davet edil-
meyen” 27’lerin diğer “büyüklerini” kızdırdı…
Üstüne üstlük de sonuç alınamadı, özetle; “Herkes
başının çaresine baksın!” denildi. Özellikle Merkel, dö-
ne döne bunu vurguladı:
“Her ülke ulusal düzeyde, üstüne düşen sorumlulu-
ğu almalıdır!”
“G-8”in, AB içindeki uzantısı olduğu için kısaca “G-
4” olarak adlandırılan son Paris toplantısının somut tek
sonucu bu.
AB, ABD’deki “Paulson planına” benzer bir “ortak kur-
tarma planı” yürürlüğe sokamıyor. Böyle bir plan için
gereken “AB çapında ortak finans enstrümanlarından”
yoksun çünkü.
Dahası, AB düzeyinde geçerli olabilecek böylesine
büyük boyutlu bir operasyonu devreye sokmak için ge-
reken “ortak siyasi irade” de yok, ki meselenin asıl püf
noktası burada...
Kimse bu kadar büyük çaplı ve tehdit edici bir kriz
karşısında, ulusal egemenlikten taviz vermeye yanaş-
mıyor.
Yeni ‘Bretton Woods’ arayışı
“G-4”ler bunun ötesinde bir de “G-14” toplamaya ka-
rar verdiler.
“G-14”te, standart “G-8”e ilaveten Çin, Hindistan ve
Brezilya gibi ülkelerin katıldığı bir toplantı olacakmış. Ve
bu yeni “G-14” bir araya gelip; II. Dünya Savaşı sonra-
sında uluslararası finans sisteminin kurallarını belirleyen
“Bretton Woods Anlaşması” gibi “çok kutuplu yeni kü-
resel düzenin” parametrelerini ortaya koyacakmış. ..
Yani durum çok ciddi. Bir dönem kapanıyor ve ye-
ni bir sayfa açılıyor. Yeni sayfa açılırken Batı’nın en güç-
lü ekonomileri başta olmak üzere, herkesi etki altına alan
kasırgada kim altta kalacak, kim üste çıkacak, belli de-
ğil. Bu altüst olma sırasında neler yaşanacak? O da
meçhul.
Çinlilerin ünlü bir sözü vardır: “Tanrı kimseye, deği-
şim zamanlarında yaşamayı nasip etmesin!” der...
Uzun zaman bu sözün, Doğu’nun değişim karşıtı, ka-
tı, aşırı muhafazakârlığından kaynaklandığını dü-
şünmüştüm. Meğer arkasında derin bir bilgelik varmış.
Bunu yeni anlıyorum.
Demokratik Üniversite
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Cemal Taluğ, 12 Eylül’den sonra
üniversiteye yerleştirilen “kudretli rek-
tör” anlayışının öğretim üyelerinin sa-
hiplenme duygusunu aşındırdığına
inanıyor. Rektör olarak “meslektaşlar
yönetimi”nden yana. Yani, tek adama
ve özel ilişkilere dayalı bir yönetim ye-
rine, “kurul ve kurallar”la yürüyen bir
işleyişi savunuyor:
“Fakültelere dekan belirlenmesinde
seçim yöntemini kullanacağız. Önem-
li olan, o ismin a, b, c olması değil, fa-
kültesinin benimseme sürecinden de-
mokratik olarak geçmiş olmasıdır.
Her fakültemiz, farklı kimlikleri, ge-
lenekleri olan kurumlardır. Bunları tek
bir potaya koyup ortaya bir Ankara Üni-
versitesi çıkaramayız. Bizim yapmamız
gereken, bu çeşitliliği zenginlik kabul
etmek ve her kurum kendi kimliğini ge-
liştirirken Ankara Üniversitesi’ni üstte
bir ortaklık alanı haline getirmektir.
Öğretim üyelerinin hayaller kurma-
sını teşvik eden, bu hayaller gerçek-
leştikçe ‘Şu da olabilir mi?’ diyecek-
leri bir üniversite düşlüyoruz. Hangi fa-
kültede ne yapılması gerektiğine iliş-
kin bilgi birikimi ancak o fakültenin için-
deki arkadaşlarımızda vardır. Önemli
olan, onların istekli kılınması, hayal kur-
malarına olanak verilmesidir. Bunun da
yolu kendi kurumlarını sahiplenme
duygusundan geçiyor. Sahiplenme
duygusunu canlandırmak üniversite-
mizi ileriye götürecek temel anlayış ola-
caktır.
Üniversitede öğretim üyelerinin, ça-
lışanların örgütlü davranması da çok
önemli. Örgütlülüğü destekleyeceğiz.
Zaman zaman bu örgütlerle birlikte ça-
lışmalar yapmaktan da mutluluk du-
yacağız.”
Prof. Taluğ’un gerçekleştirmek is-
tediği bir başka düşü de “çocuk dos-
tu” bir üniversite oluşturmak. Ziraat Fa-
kültesi Dekanı iken toprak bilim oku-
lu kurmuştu. Buna gökyüzü okulunu,
ışık okulunu eklemek amacında. De-
ğişik yaş gruplarından çocuklar bu
okullarda dokunarak, görerek öğre-
necekler ve bilim kültürü yaygınlaşa-
cak.
Prof. Taluğ’a, “Neden hedefiniz ço-
cuklar?” diye sorduk. “Çocuk gelecek
demektir. Üniversite de gelecek için
kurulur” dedi. “Aklın ve bilimin yolunu
gerçekten içselleştiremezsek bugün
yaşadıklarımızı sürekli yaşamak duru-
munda kalırız.”
Hizmet
AKP döneminde
hizmette sınır yok.
En son, Halk
Bankası’nın genel
müdürlük
binasında kadınlar
için mescit açıldı.
Beklenti
Emekli diplomat-
yazar Daver
Darende, Abdullah
Gül’ün ABD Başkanı
Bush tarafından
“gurur” duyulan
Erivan ziyareti
sonrası Ermenistan
tarafında oluşan
beklentiyi özetleyen
iki açıklamaya dikkat
çekti:
- Ermenistan Devlet
Başkanı Serj
Sarkisyan,
Ermenistan’ın
bağımsızlık
yıldönümü
balosunda,
Türkiye’nin
geçmişiyle
yüzleşmeye hazır
olduğunu kaydetti.
- Erivan’daki sözde
Soykırım Müzesi
Genel Müdürü Hayk
Demoyan,
Atatürk’ün
geçmişte etnik
çeşitliliği ortadan
kaldırmak için
Ermenilere karşı
savaş suçu işlediğini
iddia ederek,
Atatürk’ün savaş
suçu gerekçesiyle
gıyabında ölüme
mahkûm edildiğini
ileri sürdü.
Önümüz yerel seçimler... Daha önce
de değinmiştik. AKP belediyeciliği,
kentlerde yaratılan müşterilere ve di-
lencilere dayanıyor. Bir yanda hizmet
sunmuyor, satıyor; öbür yanda insan-
lara “ruh”ları karşılığında yardım yapı-
yor. Yerel yönetimler alanında araştır-
maları ile tanınan YAYED, AKP’ye iliş-
kin çok yerinde üç saptama yapıyor:
1- AKP kriz yaratığı partidir; 2001 kri-
zinin içinden doğmuştur.
2- Bu partinin yükselişi alternatif si-
yasetlerin yokluğuna ya da bu açıdan
başarısızlığa dayanır.
3 - Kriz yaratığı fırsatçı partinin yük-
selişi yerelden değil tersine küreselden
doğrudur. Bu parti iktidarını küresel ta-
sarıma borçludur.
YAYED’in yorumu şöyle:
“AKP -yerel yönetim- küresel se-
naryo ilişkisi, AKP Genel Başkanı’nın,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başka-
nı olması sayesinde kurulmuştur. Be-
lediye başkanlığı makamının bu parti-
nin doğuşuna ve iktidara taşınmasına
katkısı, kozmopolit İstanbul’un, bu
partinin doğması için uygun ilişkiler ağı
sunmasından ibarettir. Yoksa ortada bir
yerel yönetimcilik, kentçilik başarısı yok-
tur.
Refah-Fazilet çizgisinde yerelde ser-
gilenmiş herhangi bir başarıdan söz et-
mek de olanaklı görünmüyor. Söze ko-
nu edilebilecek bir özellik varsa, o
da, daha sonra siyasal iktidara yerle-
şecek kadroların rant yönetimini öğ-
renmiş, bu açıdan deneyim kazanmış
olmalarıdır. Kullanılan yerel zemin, si-
yaset-tarikat bağlantılarının kurulmasına
elverişli olmuştur. Günümüzde bu iliş-
kilerin hukuk dışı ve yolsuzluktan iba-
ret ağı birbiri ardına ortalığa saçıl-
maktadır.
AKP, tarikatlar ve çıkar çevreleri
koalisyonudur. Seçimlerde elde ettiği
yüksek oy oranlarını, bu çıkar koalis-
yonunun söz konusu yapıdan beklen-
tilerine borçludur; yerel yönetimcilik ba-
şarılarına değil.”
Bugün kabarmakta olan küresel
kriz dalgası AKP’yi bir daha gelmemek
üzere sürükleyip götürecek. Tek ko-
şulla. O koşul da, YAYED’in sapta-
maları arasında gizli:
AKP karşıtı başarılı ve doğru seçe-
neğe yönelmiş siyaset ve siyasetçiler...
Her tarafı oynayan, çürümüş kişili-
ği ile makamına oturur oturmaz orta-
lığa koku salan, soldan dem vurup so-
lu kirleten, rüşveti hem yiyen hem de
yediren oburlara, rantçılara olanak
tanınmamalı artık!
Zaman; 1970’li yılların Vedat Dalo-
kay’ları, Ali Dinçer’leri gibi ilkeli, kişi-
likli, temiz, güvenilir, çalışkan isimler
zamanı... Zaman; eşitlikçi, bağımsız-
lıkçı, kalkınmacı, sosyal devletçi be-
lediyecilik zamanı...
Zaman dürüstlük zamanı
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Yaklaşõk üç san-
timetre genişliğin-
de yumuşak kösele
şerit. 2/ Küçük er-
kek kardeş... Bir
ürünün kalitesini ga-
ranti eden işaret. 3/
Kendisine yapõlan
iyiliğin değerini bil-
meyen... Eski Mõ-
sõr’da güneş tanrõsõ.
4/ Bir cins yaban
kedisi. 5/ İpucu, be-
lirti... Kişinin öz benliği. 6/
Uzaklõk işareti... Dince
aziz tanõnan kimi kadõnla-
ra verilen saygõ unvanõ...
İran’õn plaka imi. 7/ Şa-
manizm’in din adamlarõna
verilen ad... Doğu Ti-
mor’un başkenti. 8/ Bir
cins antibiyotik ilaç. 9/
Özen... Kimi Türk lehçe-
lerinde “ağa” yerine kulla-
nõlan sözcük.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir kitabõn sayfalarõnõ süslemeye yarayan küçük motif...
Titan elementinin simgesi. 2/ Lütfi Akad’õn bir filmi... Ya-
põ, yontu gibi şeylerin taslak durumundaki küçük örneği.
3/ Tütsüyle kurutulmuşu oldukça sürümlü olan bir balõk...
Nazilerin politikasõnda Germen õrkõndan kimselere yakõş-
tõrõlan ad. 4/ Bir ilimiz. 5/ Halk dilinde kertenkeleye veri-
len ad... Eski dilde su. 6/ Antalya’nõn bir plajõ... Bayağõ, sõ-
radan. 7/ Evrensel alõcõ olan kan grubu... Bir nota... Bir pey-
gamber. 8/ Rütbesiz asker... Sacda pişirilen küçük ekmek.
9/ Bir tür gemici düğümü.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
H A S T A A D A M
A M İ R R İ G A
M A S A L P O T
A K A K R E
A L İ P A Ş A
N L T A R A
İ K A S A H A F
D O R E Ç I T A
A L Z H E İ M E R
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
nilgun@cumhuriyet.com.tr
MERSİN 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI
Dosya No: 2008/349 Tal.
SATILMASINA KARAR VERİLEN GAYRİMENKULLERİN CİNSİ, NİTELİĞİ, KIYMETİ ADEDİ, ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ: Bir borçtan dolayõ ipotekli bulu-
nan; Mersin ili - Merkez - Mezitli köyünde kain, tapunun 2827 parselinde kayõtlõ 3.587,00 metrekare mesahalõ 6/312 arsa paylõ kayõtlõ D Blok 2. Kat 2 bağõmsõz bölüm
no.lu mesken niteliğindeki gayrimenkul. Satõşa konu gayrimenkul Akdeniz mahallesi sõnõrlarõ içinde G.M.K. Bulvarõnõn güneyinde, Uğurlu Sitesinin batõsõnda Deniz Sa-
hil Bandõnda yer almaktadõr. Satõşa konu gayrimenkul Gökçay Tatil Sitesi içerisindedir. Betonarme karkas türde inşa edilmiş olup, 3. Sõnõf B Grubu yapõ sõnõfõndadõr. 120
metrekare yüzölçümlüdür. Gayrimenkul 3 oda 1 salon, 3 balkon, mutfak, banyo ve WC'den müteşekkildir. Gayrimenkulün bulunduğu ana bina özel güvenlik elemanla-
rõnca ve site yönetimince sürekli denetim altõnda tutulmaktadõr. Ana binanõn çevre düzenlemesi tamamlanmõş, sosyal tesisleri, yüzme havuzu ve tesisleri mevcuttur. Ta-
şõnmazõn giriş kapõsõ demir, iç kapõlarõ ve pencereleri ahşap doğrama, zemini mermer pirinçli karo, duvar ve tavanlar plastik boya, banyo ve WC'lerde zeminler ve duvar-
lar kõsmen seramik kaplama olup, elektrik ve su tesisatõ mevcut ve kullanõlõr durumdadõr. Belediye hizmetlerinden yararlanmakta olup, G.M.K. Bulvarõndan geçen toplu
taşõma araçlarõ ile ulaşõm sağlanmaktadõr. Ana binanõn dõş yüzeyi düz sõva, üzere kaleterasit muadili plastik sõva, ana bina giriş kapõsõ demir doğrama, ana bina girişi kõs-
men mermer duvarlõ, diğer kat duvarlarõ ve tavanlarõ plastik boya, zeminleri ve demir korkuluklu merdivenleri mermer pirinçli hazõr basamaktõr. Ana binanõn çatõsõ gezi-
lebilir teraslõdõr.
TAKDİR EDİLEN DEĞER: 75.000,00-YTL.
İMAR DURUMU: Dosya içeriğinde bulunan Mezitli belediyesinin 07.07.2008 gün ve 2451 sayõlõ yazõsõ ve ekindeki imar planõ örneğine göre; gayrimenkulün imar pla-
nõnda konut alanõ olarak ayrõldõğõ, parsel üzerinde Gökçay Tatil Sitesi’nin bulunduğu 0.30/1.50 yapõlanma şartõna tabi olduğu görülmektedir.
Satõş şartlarõ:
1- Satõş 14.11.2008 günü; saat 10.00'dan saat 10.10'a kadar Mersin İstiklal Cad. Özel İdare İşhanõ K.6 Mersin 2. İcra Müdürlüğü adresinde açõk artõrma sureti ile yapõ-
lacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen kõymetin %60'õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar var ise alacaklarõ toplamõnõ ve satõş masraflarõnõ geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir be-
delle alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartõyla 24.11.2008 günü aynõ yerde ve aynõ saatte ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da bu miktar
elde edilememişse taşõnmaz, en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak üzere artõrma ilanõnda gösterilen müddet sonunda en çok artõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artõr-
ma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40'õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka, paraya çe-
virme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmaz ise satõş talebi düşecektir.
2- Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin %20'si oranõnda pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para
iledir, alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflarõ alõcõya aittir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden öde-
nir. % 1 oranõndaki K.D.V. ihale alõcõsõna aittir.
3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile dairemize bil-
dirmeleri lazõmdõr, aksi takdirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr.
4- İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedeli yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile ihale bedeli arasõndaki fark-
tan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn Müdürlüğümüzce tah-
sil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr.
5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup masrafõ verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir.
6- Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2008/349 Tal. sayõlõ dosya numarasõ ile Mü-
dürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. 23.09.200 Basõn: 53327