24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 6 EKİM 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Sosyal Güvenlikte Yeni Dönem: Açõlõş Bağõmsõz, laik ve onurlu Türkiye Cumhuriyeti’ni, bütün dün- yanõn hayranlõk duyduğu Atatürk, “milletle el ele” vererek 29 Ekim 1923’te kurmuştur. Hiç zaman yitirilmeden O’nun önderliğinde yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş uy- garlõklar düzeyine çõkarmak için gereken “İnkılap Kanun- ları” da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden, “ardı arkası ke- silmeksizin” bir bir çõkarõlmõş ve uygulanmasõna başlanmõştõr. 1982’de kabul edilen anayasanõn 174. maddesinde “Devrim Yasaları” koruma altõna alõnmõştõr. 174. maddede, Türk toplumunu çağdaş uygarlõk düzeyine çõkarma ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik niteliğini koru- ma amacõnõ güden ve yürürlükte bulunan hükümlerinin, anayasaya aykõrõ olduğu şeklinde anlaşõlamayacağõ ve yo- rumlanamayacağõ kesinlik kazanmõştõr. Ancak, günümüzde uygulanmayan ve anayasadan çõkarõlmasõ için büyük çabalar harcanan İnkõlap Kanunlarõ’ndan (Devrim Yasalarõ) bazõla- rõ: 430 sayõlõ Eğitim ve Öğretim Birliği Kanunu, 671 sayõlõ Şapka Kanunu, 1353 sayõlõ Türk Harflerinin Kabulü ve Uygulanmasõ Hak- kõnda Kanun; 2596 sayõlõ Bazõ Kõyafetlerin Giyilemeyeceğine Dair Ka- nun. Sõra giderek, çalõşma ve sosyal güvenlik sistemine gelmiştir. 1936 yõlõnda 3008 sayõlõ İş Kanunu çalõşma yaşamõnda yeri- ni almõştõr. Daha sonra, çeşitli kurumlarda çalõşanlarõnõn ge- lecek ve sağlõk güvencelerini sağlayan, “tekaüt sandıkları” kurulmaya başlamõş ve sonuçta, kamu görevlilerinin tümünü içine alan 7 Haziran 1949 günlü Resmi Gazete’de yayõmla- nan 5434 sayõlõ Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandõğõ Kanu- nu yürürlüğe girmiştir.,Yasayla kurulan “tekaüt sandıkları” da yürürlükten kalkarak, yerini Türkiye Cumhuriyeti Emek- li Sandõğõ’na bõrakmõştõr. 4792 sayõlõ yasa ile kurulan “İşçi Sigortaları Kurumu” ilk büyük sosyal güvenlik kurumu olmuştur. İşçi Sigortalarõ Kurumu’nun görev alanõna giren sosyal gü- venlik yasalarõ: 1) “İş Kazaları ile Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortası Kanunu”, 2) “Hastalık ve Analık Sigortası Kanunu”, 3) “Maluliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigortaları Kanu- nu”dur. Bu kanunlar Türkiye’de sosyal güvenliğin öncüleridir. 1945 yõlõndan 1 Ekim 2008’e kadar çeşitli tarihlerde kuru- lan sosyal güvenlik kurumlarõ: 1) İşçi Sigortalarõ Kurumu (1945-1965), 2) Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandõğõ (1949), 3) Sosyal Sigortalar Kurumu (1965), 4) Bağ - Kur (1972), 5) Sosyal Güvenlik Kurumu’dur (2006). Bugün bu kurumlar yerlerini, işlevlerini, malvarlõklarõnõ, 5502 sayõlõ Yasa ile kurulan “Sosyal Güvenlik Kurumu”na bõ- rakmõşlardõr. İşçi Sigortalarõ Kurumu, 1965 yõlõnda yerini Sosyal Sigor- talar Kurumu’na bõrakmõştõr. Çeşitli sosyal güvenlik yasala- rõ da 1 Mart 1965’te, 506 sayõlõ Sosyal Sigortalar Yasasõ’nõn çatõsõ altõnda toplanmõştõr. 1 Ekim 2008’de 5510 sayõlõ Sosyal Sigortalar ve Genel Sağ- lõk Sigortalarõ Yasasõ’nõn yürürlüğe girmesiyle sosyal gü- venlikte yeni bir dönem açõlmõştõr. 5510 sayõlõ yasanõn üzerinde çok konuşulacağõ ve eleştiri- lere de çok açõk olacağõ anlaşõlmaktadõr. Yasanõn yazõlõmõ, anlaşõlmasõnõ oldukça zorlaştõrmaktadõr. Görüşümüze göre, uygulamalarda duraksamalar ve yanlõş an- lamalara neden olacak pek çok atõf bulunmaktadõr. Yasanõn uygulamasõna açõklõk getirmek amacõna dönük, 18 Ağustos 2008 günlü Resmi Gazete’de yayõmlanan “Sosyal Si- gorta İşlemleri Yönetmeliği” de yeterli görülmemektedir. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 6 Ekim SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Amerikan Kasırgası... Yıllar önce Küba’ya giderken, Küba Hava Yolları’na ait “Tupolev” uçağımız Karayibler’de çok şiddetli bir tür- bülansa girmişti. Hostese “Ne oluyoruz” diye sor- muştum: “Kasırga!” demişti kadın: “ABD tarafından ge- liyor. Zaten ne badire varsa; ordan, o taraftan gelir!” O zaman bu lafa kahkahalarla gülmüştüm. Şimdi ar- tık gülemiyorum, Kübalı hostes haklı çıktı sonunda. Sa- hiden de tamamen ABD menşeli, ABD tarafından de- vasa bir kasırga geliyor çünkü üzerimize. Ve hepimiz aynı uçağın içindeyiz... ABD son yıllarda dünyaya yalnız badire ihraç et- ti. Önce bizatihi George W. Bush’un kendisi, der- ken düzmece ve yalan dolan üzerine kurgulanan bir Afganistan-Irak savaşı, dinciliğin yükselişi ve şim- di de bu: “Küresel kriz”... Türkiye’de “Kriz bizi etkilemez!” rehavetine kapılan- lar, Küba Hava Yolları hostesi kadar çalıştırmıyorlar ka- fayı. Avrupa’da herkes panikte. İnsanlar bankalarda- ki birikimlerini, emekliliklerini, sigortalarını ve giderek işlerini kaybetmekten korkuyor... Brown’nın ‘savaş kabinesi’ Kriz artık yalnızca bir finansal krizden ibaret değil çün- kü. Reel ekonomiye şimdiden sirayet etti bile... Fransa resmen resesyonda. Ekonomik göstergele- re göre, Fransa’nın büyüme hızı bu yıl negatif olacak. İtalya’nın durumu da parlak değil. Büyüme hızı sıfır ve 2009 beklentileri daha iyi bir gelecek vaat etmiyor. İş o hale geldi ki, İngiltere’de Gordon Brown kriz kar- şısında bir “war cabinet” (savaş kabinesi) kurmak için kolları sıvadı. Adı gerçi tam böyle değil: “National Economic Council” (Ulusal Ekonomik Konsey). Ama medya bunu şimdiden “Brown’ın savaş kabinesi” etiketiyle damgaladı. “Savaş kabinesi”... İngiltere’de Churchill dönemin- den beri ağza alınmamış, duyulmamış bir ifade. Baş- lı başına korku saçıyor. Bir biçimde yeniden dolaşıma giren tanım, durumun aciliyetini ve dramatikliğini vur- gulamak için kullanılıyor, Finans uzmanları ve 19 bakandan oluşan “savaş ka- binesiyle” Brown, “bu büyük kasırga dinene kadar” haf- tada iki kez toplanacakmış... Gelinen noktada, bu “toplantıların” ne işe yaradığı da meçhul. AB: Başınızın çaresine bakın! En son AB’nin dört büyük ülkesi -Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya- dönem başkanı Sarkozy “liderliğinde” (!) Paris’te hafta sonu toplandı mesela: Sonuç sıfıra sı- fır, elde var sıfır... Yalnız “dört büyüğün” davet edildiği toplantı, her şey- den önce İspanya, Polonya gibi “masaya davet edil- meyen” 27’lerin diğer “büyüklerini” kızdırdı… Üstüne üstlük de sonuç alınamadı, özetle; “Herkes başının çaresine baksın!” denildi. Özellikle Merkel, dö- ne döne bunu vurguladı: “Her ülke ulusal düzeyde, üstüne düşen sorumlulu- ğu almalıdır!” “G-8”in, AB içindeki uzantısı olduğu için kısaca “G- 4” olarak adlandırılan son Paris toplantısının somut tek sonucu bu. AB, ABD’deki “Paulson planına” benzer bir “ortak kur- tarma planı” yürürlüğe sokamıyor. Böyle bir plan için gereken “AB çapında ortak finans enstrümanlarından” yoksun çünkü. Dahası, AB düzeyinde geçerli olabilecek böylesine büyük boyutlu bir operasyonu devreye sokmak için ge- reken “ortak siyasi irade” de yok, ki meselenin asıl püf noktası burada... Kimse bu kadar büyük çaplı ve tehdit edici bir kriz karşısında, ulusal egemenlikten taviz vermeye yanaş- mıyor. Yeni ‘Bretton Woods’ arayışı “G-4”ler bunun ötesinde bir de “G-14” toplamaya ka- rar verdiler. “G-14”te, standart “G-8”e ilaveten Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerin katıldığı bir toplantı olacakmış. Ve bu yeni “G-14” bir araya gelip; II. Dünya Savaşı sonra- sında uluslararası finans sisteminin kurallarını belirleyen “Bretton Woods Anlaşması” gibi “çok kutuplu yeni kü- resel düzenin” parametrelerini ortaya koyacakmış. .. Yani durum çok ciddi. Bir dönem kapanıyor ve ye- ni bir sayfa açılıyor. Yeni sayfa açılırken Batı’nın en güç- lü ekonomileri başta olmak üzere, herkesi etki altına alan kasırgada kim altta kalacak, kim üste çıkacak, belli de- ğil. Bu altüst olma sırasında neler yaşanacak? O da meçhul. Çinlilerin ünlü bir sözü vardır: “Tanrı kimseye, deği- şim zamanlarında yaşamayı nasip etmesin!” der... Uzun zaman bu sözün, Doğu’nun değişim karşıtı, ka- tı, aşırı muhafazakârlığından kaynaklandığını dü- şünmüştüm. Meğer arkasında derin bir bilgelik varmış. Bunu yeni anlıyorum. Demokratik Üniversite Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, 12 Eylül’den sonra üniversiteye yerleştirilen “kudretli rek- tör” anlayışının öğretim üyelerinin sa- hiplenme duygusunu aşındırdığına inanıyor. Rektör olarak “meslektaşlar yönetimi”nden yana. Yani, tek adama ve özel ilişkilere dayalı bir yönetim ye- rine, “kurul ve kurallar”la yürüyen bir işleyişi savunuyor: “Fakültelere dekan belirlenmesinde seçim yöntemini kullanacağız. Önem- li olan, o ismin a, b, c olması değil, fa- kültesinin benimseme sürecinden de- mokratik olarak geçmiş olmasıdır. Her fakültemiz, farklı kimlikleri, ge- lenekleri olan kurumlardır. Bunları tek bir potaya koyup ortaya bir Ankara Üni- versitesi çıkaramayız. Bizim yapmamız gereken, bu çeşitliliği zenginlik kabul etmek ve her kurum kendi kimliğini ge- liştirirken Ankara Üniversitesi’ni üstte bir ortaklık alanı haline getirmektir. Öğretim üyelerinin hayaller kurma- sını teşvik eden, bu hayaller gerçek- leştikçe ‘Şu da olabilir mi?’ diyecek- leri bir üniversite düşlüyoruz. Hangi fa- kültede ne yapılması gerektiğine iliş- kin bilgi birikimi ancak o fakültenin için- deki arkadaşlarımızda vardır. Önemli olan, onların istekli kılınması, hayal kur- malarına olanak verilmesidir. Bunun da yolu kendi kurumlarını sahiplenme duygusundan geçiyor. Sahiplenme duygusunu canlandırmak üniversite- mizi ileriye götürecek temel anlayış ola- caktır. Üniversitede öğretim üyelerinin, ça- lışanların örgütlü davranması da çok önemli. Örgütlülüğü destekleyeceğiz. Zaman zaman bu örgütlerle birlikte ça- lışmalar yapmaktan da mutluluk du- yacağız.” Prof. Taluğ’un gerçekleştirmek is- tediği bir başka düşü de “çocuk dos- tu” bir üniversite oluşturmak. Ziraat Fa- kültesi Dekanı iken toprak bilim oku- lu kurmuştu. Buna gökyüzü okulunu, ışık okulunu eklemek amacında. De- ğişik yaş gruplarından çocuklar bu okullarda dokunarak, görerek öğre- necekler ve bilim kültürü yaygınlaşa- cak. Prof. Taluğ’a, “Neden hedefiniz ço- cuklar?” diye sorduk. “Çocuk gelecek demektir. Üniversite de gelecek için kurulur” dedi. “Aklın ve bilimin yolunu gerçekten içselleştiremezsek bugün yaşadıklarımızı sürekli yaşamak duru- munda kalırız.” Hizmet AKP döneminde hizmette sınır yok. En son, Halk Bankası’nın genel müdürlük binasında kadınlar için mescit açıldı. Beklenti Emekli diplomat- yazar Daver Darende, Abdullah Gül’ün ABD Başkanı Bush tarafından “gurur” duyulan Erivan ziyareti sonrası Ermenistan tarafında oluşan beklentiyi özetleyen iki açıklamaya dikkat çekti: - Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, Ermenistan’ın bağımsızlık yıldönümü balosunda, Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmeye hazır olduğunu kaydetti. - Erivan’daki sözde Soykırım Müzesi Genel Müdürü Hayk Demoyan, Atatürk’ün geçmişte etnik çeşitliliği ortadan kaldırmak için Ermenilere karşı savaş suçu işlediğini iddia ederek, Atatürk’ün savaş suçu gerekçesiyle gıyabında ölüme mahkûm edildiğini ileri sürdü. Önümüz yerel seçimler... Daha önce de değinmiştik. AKP belediyeciliği, kentlerde yaratılan müşterilere ve di- lencilere dayanıyor. Bir yanda hizmet sunmuyor, satıyor; öbür yanda insan- lara “ruh”ları karşılığında yardım yapı- yor. Yerel yönetimler alanında araştır- maları ile tanınan YAYED, AKP’ye iliş- kin çok yerinde üç saptama yapıyor: 1- AKP kriz yaratığı partidir; 2001 kri- zinin içinden doğmuştur. 2- Bu partinin yükselişi alternatif si- yasetlerin yokluğuna ya da bu açıdan başarısızlığa dayanır. 3 - Kriz yaratığı fırsatçı partinin yük- selişi yerelden değil tersine küreselden doğrudur. Bu parti iktidarını küresel ta- sarıma borçludur. YAYED’in yorumu şöyle: “AKP -yerel yönetim- küresel se- naryo ilişkisi, AKP Genel Başkanı’nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başka- nı olması sayesinde kurulmuştur. Be- lediye başkanlığı makamının bu parti- nin doğuşuna ve iktidara taşınmasına katkısı, kozmopolit İstanbul’un, bu partinin doğması için uygun ilişkiler ağı sunmasından ibarettir. Yoksa ortada bir yerel yönetimcilik, kentçilik başarısı yok- tur. Refah-Fazilet çizgisinde yerelde ser- gilenmiş herhangi bir başarıdan söz et- mek de olanaklı görünmüyor. Söze ko- nu edilebilecek bir özellik varsa, o da, daha sonra siyasal iktidara yerle- şecek kadroların rant yönetimini öğ- renmiş, bu açıdan deneyim kazanmış olmalarıdır. Kullanılan yerel zemin, si- yaset-tarikat bağlantılarının kurulmasına elverişli olmuştur. Günümüzde bu iliş- kilerin hukuk dışı ve yolsuzluktan iba- ret ağı birbiri ardına ortalığa saçıl- maktadır. AKP, tarikatlar ve çıkar çevreleri koalisyonudur. Seçimlerde elde ettiği yüksek oy oranlarını, bu çıkar koalis- yonunun söz konusu yapıdan beklen- tilerine borçludur; yerel yönetimcilik ba- şarılarına değil.” Bugün kabarmakta olan küresel kriz dalgası AKP’yi bir daha gelmemek üzere sürükleyip götürecek. Tek ko- şulla. O koşul da, YAYED’in sapta- maları arasında gizli: AKP karşıtı başarılı ve doğru seçe- neğe yönelmiş siyaset ve siyasetçiler... Her tarafı oynayan, çürümüş kişili- ği ile makamına oturur oturmaz orta- lığa koku salan, soldan dem vurup so- lu kirleten, rüşveti hem yiyen hem de yediren oburlara, rantçılara olanak tanınmamalı artık! Zaman; 1970’li yılların Vedat Dalo- kay’ları, Ali Dinçer’leri gibi ilkeli, kişi- likli, temiz, güvenilir, çalışkan isimler zamanı... Zaman; eşitlikçi, bağımsız- lıkçı, kalkınmacı, sosyal devletçi be- lediyecilik zamanı... Zaman dürüstlük zamanı HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Yaklaşõk üç san- timetre genişliğin- de yumuşak kösele şerit. 2/ Küçük er- kek kardeş... Bir ürünün kalitesini ga- ranti eden işaret. 3/ Kendisine yapõlan iyiliğin değerini bil- meyen... Eski Mõ- sõr’da güneş tanrõsõ. 4/ Bir cins yaban kedisi. 5/ İpucu, be- lirti... Kişinin öz benliği. 6/ Uzaklõk işareti... Dince aziz tanõnan kimi kadõnla- ra verilen saygõ unvanõ... İran’õn plaka imi. 7/ Şa- manizm’in din adamlarõna verilen ad... Doğu Ti- mor’un başkenti. 8/ Bir cins antibiyotik ilaç. 9/ Özen... Kimi Türk lehçe- lerinde “ağa” yerine kulla- nõlan sözcük. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir kitabõn sayfalarõnõ süslemeye yarayan küçük motif... Titan elementinin simgesi. 2/ Lütfi Akad’õn bir filmi... Ya- põ, yontu gibi şeylerin taslak durumundaki küçük örneği. 3/ Tütsüyle kurutulmuşu oldukça sürümlü olan bir balõk... Nazilerin politikasõnda Germen õrkõndan kimselere yakõş- tõrõlan ad. 4/ Bir ilimiz. 5/ Halk dilinde kertenkeleye veri- len ad... Eski dilde su. 6/ Antalya’nõn bir plajõ... Bayağõ, sõ- radan. 7/ Evrensel alõcõ olan kan grubu... Bir nota... Bir pey- gamber. 8/ Rütbesiz asker... Sacda pişirilen küçük ekmek. 9/ Bir tür gemici düğümü. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 H A S T A A D A M A M İ R R İ G A M A S A L P O T A K A K R E A L İ P A Ş A N L T A R A İ K A S A H A F D O R E Ç I T A A L Z H E İ M E R 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 nilgun@cumhuriyet.com.tr MERSİN 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2008/349 Tal. SATILMASINA KARAR VERİLEN GAYRİMENKULLERİN CİNSİ, NİTELİĞİ, KIYMETİ ADEDİ, ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ: Bir borçtan dolayõ ipotekli bulu- nan; Mersin ili - Merkez - Mezitli köyünde kain, tapunun 2827 parselinde kayõtlõ 3.587,00 metrekare mesahalõ 6/312 arsa paylõ kayõtlõ D Blok 2. Kat 2 bağõmsõz bölüm no.lu mesken niteliğindeki gayrimenkul. Satõşa konu gayrimenkul Akdeniz mahallesi sõnõrlarõ içinde G.M.K. Bulvarõnõn güneyinde, Uğurlu Sitesinin batõsõnda Deniz Sa- hil Bandõnda yer almaktadõr. Satõşa konu gayrimenkul Gökçay Tatil Sitesi içerisindedir. Betonarme karkas türde inşa edilmiş olup, 3. Sõnõf B Grubu yapõ sõnõfõndadõr. 120 metrekare yüzölçümlüdür. Gayrimenkul 3 oda 1 salon, 3 balkon, mutfak, banyo ve WC'den müteşekkildir. Gayrimenkulün bulunduğu ana bina özel güvenlik elemanla- rõnca ve site yönetimince sürekli denetim altõnda tutulmaktadõr. Ana binanõn çevre düzenlemesi tamamlanmõş, sosyal tesisleri, yüzme havuzu ve tesisleri mevcuttur. Ta- şõnmazõn giriş kapõsõ demir, iç kapõlarõ ve pencereleri ahşap doğrama, zemini mermer pirinçli karo, duvar ve tavanlar plastik boya, banyo ve WC'lerde zeminler ve duvar- lar kõsmen seramik kaplama olup, elektrik ve su tesisatõ mevcut ve kullanõlõr durumdadõr. Belediye hizmetlerinden yararlanmakta olup, G.M.K. Bulvarõndan geçen toplu taşõma araçlarõ ile ulaşõm sağlanmaktadõr. Ana binanõn dõş yüzeyi düz sõva, üzere kaleterasit muadili plastik sõva, ana bina giriş kapõsõ demir doğrama, ana bina girişi kõs- men mermer duvarlõ, diğer kat duvarlarõ ve tavanlarõ plastik boya, zeminleri ve demir korkuluklu merdivenleri mermer pirinçli hazõr basamaktõr. Ana binanõn çatõsõ gezi- lebilir teraslõdõr. TAKDİR EDİLEN DEĞER: 75.000,00-YTL. İMAR DURUMU: Dosya içeriğinde bulunan Mezitli belediyesinin 07.07.2008 gün ve 2451 sayõlõ yazõsõ ve ekindeki imar planõ örneğine göre; gayrimenkulün imar pla- nõnda konut alanõ olarak ayrõldõğõ, parsel üzerinde Gökçay Tatil Sitesi’nin bulunduğu 0.30/1.50 yapõlanma şartõna tabi olduğu görülmektedir. Satõş şartlarõ: 1- Satõş 14.11.2008 günü; saat 10.00'dan saat 10.10'a kadar Mersin İstiklal Cad. Özel İdare İşhanõ K.6 Mersin 2. İcra Müdürlüğü adresinde açõk artõrma sureti ile yapõ- lacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen kõymetin %60'õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar var ise alacaklarõ toplamõnõ ve satõş masraflarõnõ geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir be- delle alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak şartõyla 24.11.2008 günü aynõ yerde ve aynõ saatte ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da bu miktar elde edilememişse taşõnmaz, en çok artõranõn taahhüdü saklõ kalmak üzere artõrma ilanõnda gösterilen müddet sonunda en çok artõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artõr- ma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40'õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka, paraya çe- virme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmaz ise satõş talebi düşecektir. 2- Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetin %20'si oranõnda pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde 10 günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflarõ alõcõya aittir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden öde- nir. % 1 oranõndaki K.D.V. ihale alõcõsõna aittir. 3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile dairemize bil- dirmeleri lazõmdõr, aksi takdirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaktõr. 4- İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedeli yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile ihale bedeli arasõndaki fark- tan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn Müdürlüğümüzce tah- sil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden alõnacaktõr. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup masrafõ verildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir. 6- Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2008/349 Tal. sayõlõ dosya numarasõ ile Mü- dürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. 23.09.200 Basõn: 53327
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle