03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2008 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN [email protected] CMYB C M Y B DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Finansal Tsunami’ye İdeolojik Yanıt Türkiye dahil tüm dünya basını, ABD’nin krizin ön- lenmesi için yürürlüğe koyduğu 500 milyar dolarlık yar- dım paketinin sorunu çözmeye yetmeyeceği görü- şünde. “Yetmezse de frenler” diyenler de yok değil. Ama buharlaşan, yok olduğu söylenen 15 bin milyar dolar gibi ürkünç bir meblağın yarattığı kasırganın bu kadar kolay atlatılamayacağına ise kesin gözle bakı- lıyor. Olayı, W. Bush’un Irak ve Afganistan bozgu- nundan sonra üçüncü büyük yenilgisi olarak gören- ler de var. Ne var ki bozgunlar salt bunlarla da sınırlı görünmüyor. Birbiri ardından gelen bozgunlarda W. Bush ve sevgili neo-conlarının ekonomide olduğu gi- bi savaş kundakçılığı konusunda da ülkenin başını iyi- ce belaya sokmaları yetmiyormuş gibi, son liberal boz- gunla da Cumhuriyetçi adayın seçilme şansını nere- deyse sıfırlamayı başarmışlardı. Böylece, W. Bush, ye- di yıllık iktidarının bitmesine çok az bir süre kala, ül- kesini, piyasacılığın baştacı edildiği bir yığın ülkeyle bir- likte, deyim yerindeyse perişan bir halde bırakarak si- yaset sahnesinden çekip gitmenin hazırlığındadır. Yukardaki başlık Fransız Sosyalist Partisi’nin Avrupa parlamanterlerinden Henri Weber’in Le Monde ga- zetesinde yayımlanan yazısına ait (2 Ekim 08). Weber, aşağıda büyük bir bölümünün çevirisini aktardığımız söz konusu yazısında ABD’de patlak veren, kısa sü- rede Avrupa’dan Uzakdoğu’ya, neredeyse dünyanın tümüne yayılan büyük finansal krize ideolojik açıdan yaklaşmakta ve bundan ilginç dersler çıkarırken sos- yalistler açısından ortaya çıkan bazı fırsatlara da de- ğinmektedir: “Uzun zaman öncesine dayansa da şu anda yaşa- dığımız finansal ve ekonomik krizin birincil nedeni ideo- lojiktir. 1930’lardaki büyük bunalım nedeniyle uzun sü- reler gözden düşen ve marjinal hale gelen liberal ideo- loji 1970 sonlarında güçlü bir dönüş yapmıştır. Milton Friedman ve Friedrich Hayek, Keynes’in ekonomik düşüncesine egemen olan yaklaşımını rafa kaldır- mışlardır. Devletin ve bürokrasinin iflasının eleştirisi pi- yasanın yetersizliğine galebe çalmıştır. Neoliberalizm, modern biçimiyle iki ‘postulat’ (öngerçek) üzerine ya- pılanmıştır: Birincisi, piyasanın serbest devinimi, kay- nakların kullanımını ve ekonominin optimal gelişimi- ni en iyi biçimde sağlamaktadır. İkinci öngerçek, pi- yasalar kendi kendilerini regüle eden (autoregulatrice) kapasiteye sahiptir ki, bu, kamu gücünün ekonomik yaşama gereksiz olduğu kadar zararlı müdahalesini de önlemektedir. Neoliberaller bu inanç adına otuz yıldan bu yana Dev- let’in ekonomik ve sosyal yaşamdan çekilmesini sa- lık verip durmuşlar, Devlet’in, krallık dönemlerinde ol- duğu gibi salt iç ve dış güvenliği sağlamakla yetinmesini dayatmışlardır. Neoliberalizm, buna uygun olarak kamu hizmetle- rinin özelleştirilmesi ve iş yaşamının mümkün oldu- ğunca geniş sektörlerde tecimsel ilişkilerin yaygın- laştırılması için çaba göstermiştir. Fransız sosyalist- leri liberallerin bu düsturunu asla paylaşmamışlardır. Sosyalistler, piyasaların politikacılardan çok daha öngörülü, ekonomik kuruluşların yöneticilerinin dev- let görevlilerinden daha akıllı oldukları savlarına da as- la inanmamışlardır. Bu yaklaşımları yüzünden sosya- listler bugün bile neoliberal çevrelerce ‘eski kafalı’ ola- rak suçlanmaktadırlar.(...) Ne var ki, bunlar, kuşkusuz olanlardan sonra, ses- lerini biraz kısmak zorunda kalmışlardır: Otuz yıldan bu yana ABD’nin ve büyük çokuluslu şirketlerin gü- dümünde kuralsızlık, denetimsizlik ve liberalizasyon politikaları, kapitalizmi bugün 1929’dan beri karşıya kar- şıya kaldığı en vahim ekonomik krizin eşiğine getirmiştir. Finans piyasalarının aşırı serbestliğine ve büyüme- sine karşı çıktığımızda, kuralların arkasından dolanmak için bütçe dışı muhasebe usullerine başvurulması- na,vergi cennetlerinin yaygınlaşmasına karşı çıktığı- mızda, bize, endüstrinin sonsuz yaratıcılığının mil- yonlarca ekonomik oyuncu üzerindeki riskleri berta- raf edeceği ve her türlü banka krizi ihtimalini ortadan kaldıracağı söyleniyordu. Şimdi kriz gelip kapıya dayanmıştır. Çöküşü önle- mek için Batılı yönetimler kayıpları bütünüyle milli- leştirerek küçük finans dâhilerinin har vurup harman savurdukları yüzlerce milyar doları vergi mükellefleri- ne ödetmek istemektedirler. Piyasanın her şeyi ken- di kendine düzene sokma kapasitesiyle ilgili mitos yer- le bir olmuştur. Tıpkı Devlet’in iş ve sosyal yaşama as- la müdahale etmemesi gibi. Neoliberaller ne iseler öyle görünmektedirler. Her şey yolunda giderken, ideologları, Devlet’in müdahalesi- ne şaşı bakarlar. İşler politikaları yüzünden sarpa sa- rıp fırtına patlak verdiğinde, Devlet’in yoğun müda- halesinin yolunu gözlerler. Dünya aşırı örgütlenmeden çok, gerekli örgütlenmelerin yokluğunu çekmektedir. Ekonominin devineceği yeni kurallar ortaya konulmalı, bunların uygulanması için uluslararası yeni örgütler ya- ratılmalıdır. Sosyalistler kamunun güçlü bir biçimde ekonomik ve sosyal yaşama her alanda geri dönme- sini zorunlu görmektedir.(...) Sosyalist parti; sosyal, ekonomik ve ekolojik bir pi- yasa ekonomisinden yana tavır koymuştur. Bu, ka- munun ve sosyal tarafların da katkısıyla düzenlenecek bir serbest piyasa ekonomisidir. Yeni ideolojik ortam bu tasarının gerçekleşmesi için giderek daha elveriş- li duruma gelmektedir.” Latin ülkeleri ve yeni seçenekler Emperyal hâkimiyete ve yerel elitlere karşõ politik yollarla peş peşe darbe indiren halk gücünü gösterdi G eçmişteki toplumsal kavgalarõn yarattõğõ ortak bilinç ve deneyim olmasaydõ Washington destekli oligarşinin, toprak sahiplerinin, sağõn ve kilisenin çõlgõnca yürüttüğü medyatik kampanyaya karşõ böyle bir zafer kazanõlamazdõ. Bu hükümetin aldõğõ önlemler nedeniyle ayrõcalõklõ durumlarõnõ kaybedenler onlardõ. Yeni anayasal düzen, onlarõn yönetimine, yağmacõ kurumlarõna, bağõmlõlõğa, ayrõmcõlõğa ve õrkçõlõğa son verecek. ANGEL GUERRA CABRERA EE kvador’da geçen hafta yapõlan referandumla yeni anayasanõn ezici bir çoğunlukla kabul edilmesi, Latin Amerika ve Karayibler’deki halk gücünü gösteren bir kanõt. Bu güç, emperyal hâkimiyete ve yerel elitlere karşõ politik yollarla peş peşe darbeler indirmekte. Kuşkusuz öncelikle bu, Ekvador halkõnõn ve Başkan Correa’nõn zaferidir. Halkõn büyük çoğunluğu Başkan Correa’ya güvenini yeniden göstermiştir. Ekvador şimdi yasal olarak çokuluslu bir devlettir ve bu anayasa sayesinde sürdürülebilir bir kalkõnmayõ, zenginliklerin adil bir biçimde paylaşõmõnõ, dayanõşmacõ bir ekonomiyle ulusal mirasõ savunmayõ, büyük toprak sahiplerinin ayrõcalõklarõnõ sonlandõrmayõ, yabancõ askeri üsleri yasaklamayõ yaşama geçirebilecek ve katõlõmcõ bir demokrasiyi uygulayabilecek. Tüm bunlar yerlilerin, Afrika kökenlilerin ve diğer halk kesimlerinin birlikte verdikleri savaşõmõn kazanõmlarõdõr. Geçmişteki toplumsal kavgalarõn yarattõğõ ortak bilinç ve deneyim olmasaydõ Washington destekli oligarşinin, toprak sahiplerinin, sağõn ve kilisenin çõlgõnca yürüttüğü medyatik kampanyaya karşõ böyle bir zafer kazanõlamazdõ. Bu hükümetin aldõğõ önlemler nedeniyle ayrõcalõklõ durumlarõnõ kaybedenler onlardõ. Yeni anayasal düzen, onlarõn yönetimine, yağmacõ kurumlarõna, bağõmlõlõğa, ayrõmcõlõğa ve õrkçõlõğa son verecek. Venezüella, Bolivya ve Ekvador deneyimleri göstermiştir ki halk güçleri, tükenmiş oligarşik yapõnõn dar ve katõ çerçevesini akõllõca kullanarak zor ve karmaşõk da olsa politik yollarla önemli toplumsal değişimleri başarabilirler. Bu ülkelerin halklarõ oy hakkõnõ güçlü bir toplumsal hareketle birleştirerek yönetimi ele geçirdiler ve Latin Amerika ve Karayibler’in bütünleşmesi iddiasõnõ sürdürerek halkçõ, demokratik, hümanist projeleri uygulamaya koydular. Yönetimde olma ve oy gücü, tabandan başlayan toplumsal bir iktidarõ oluşturmak için yeni yasal, politik ve kurumsal alanlar yarattõ. Böylelikle oligarşik yapõ ve neoliberal politikalarõ parçalanõp yok olacak; şimdiye dek dõşlanmõş, ezilmiş, sömürülmüş kitlelerin kurtuluşu için nesnel ve öznel koşullar yaratõlmõş olacak. BÖLGESEL DAYANIŞMA YÜKSELİYOR Venezüella, Bolivya, Ekvador ve Küba devrimi, kendi yöntemleriyle ulusal özgürlüklerini gerçekleştirirken aynõ zamanda kendi aralarõnda ve diğer Latin Amerika ülkeleriyle ideolojik yönelimlerine bakmaksõzõn bağõmsõzlõk, birlik ve bölgesel bütünlük için sõkõ bir işbirliğini de ördüler. Bu dayanõşma ilk büyük sõnavõnõ Mar del Plata’da verdi; Bush’un önerisi ALCA (Amerikalar Arasõ Serbest Ticaret Anlaşmasõ) reddedildi. (2005’te Arjantin’de. çn.) Sonuncusu ise Şili, Santiago’daki UNASUR (Güney Birliği) zirvesiydi. (Birkaç hafta önce Bolivya’daki ayrõlõkçõ ayaklanmayõ tartõşmak üzere yapõlan olağandõşõ toplantõda tüm güney ülkeleri başkanlarõ, büyük bir halk desteğine sahip olan Evo Morales’i desteklediklerini açõkladõlar. çn.) Bu süreçte Venezüella lideri Chavez’in yadsõnamayacak çabalarõyla ALBA (Amerikamõz İçin Bolivarcõ Alternatif), Petrocaribe (Karayib Petrolleri), UNASUR, Güney Bankasõ, Brezilya Devlet Başkanõ Lula de Silva’nõn önerdiği Güney Savunma Birliği ve Küba’nõn sağladõğõ Mucize Operasyonu (Kübalõ hekimlerce güney ülkelerinde sürdürülen parasõz göz ameliyatlarõ çn.) gibi projeler yaşama geçirildi. ABD’nin egemenliğindeki dünya kapitalist sistemi sömürge savaşlarõyla artan askeri harcamalar, aşõrõ tüketim hõrsõ, doludizgin yolsuzluklar, yenilenebilir ve yenilenemeyen kaynaklarõn savrulmasõ sonucu dibe doğru giderken milyonlarca insan açlõğa, tüm dünya biyolojik bir yõkõma mahkûm oluyor. Yeni ekonomik ve politik bölgesel güçlerin ortaya çõkmasõyla dünya jeopolitik olarak yeniden biçimleniyor. Son yõllarda Latin Amerika ve Karayibler’de, gücünü benzersiz tarihsel, kültürel ve politik bir mirastan alan büyük halk mücadelesi, birlik ve bütünleşmeyi sağlamak için çabalõyor ve kardeşlik, eşitlik, farklõlõklara ve doğaya saygõ temelinde bir arada yaşamanõn seçeneklerini arõyor. İspanyolcadan çeviren: Engin Demiriz (La Jornada, Meksika, 2 Ekim 2008) New York’un motoru durdu MARIO CALABRESI KK rizin boyutunu Harry’nin barõnda tüketilen biralardan anlamak mümkün: Lehman Brothers bankasõ iflas ettiğini açõkladõğõnda Harry’de ortalamayõ yüzde 80 aşan bira tüketildi. Barõn sahibi, “İnsanlar umutlarını kaybettiklerinde ve üzgün olduklarında içiyorlar. Hiç bu miktarda bira servisi yapmadık. Dow Jones’da endeks 777 puan kaybederek çöktüğünde biz bunun iki katı fazla bira sattık. Daha da ilginci, müşteriler biranın ardından votka - martiniyle devam etti ve bira gibi içtiler” diye yorum yaptõ. “Alkol çare olmaz ise çoğu kişi tanrıya sığınıyor. Wall Street ile Broadway’in kesiştiği noktada Trinity Church var, 1696’dan bu yana orada kilise. Zaman; krize, ekonominin dibe vurduğu ve düze çıktığı dönemlere direnen şeylerin var olduğuna bir kanıt: Gökdelenlerin gölgesinde asırlık mezar taşlarının göze çarptığı mezarlığıyla sükûnet veren bir mekân. Kilisenin kapısında asılı bir duyuru; her akşam saat 17.15’te işini kaybedenler ya da ekonomik kaygılarıyla baş edemeyenler için psikoterapi desteği verildiği belirtiliyor.” Kilise yöneticilerinden Anne Mallonee ise şöyle diyor: “Kriz başladığından bu yana bir mum yakmak ve dua etmek için gelenler sayıca arttı. Öğlen ayini her zamankinden daha kalabalık, çoğunluk işlerini kaybedenler. Bu kişilerin hepsinin finans sektöründe çalıştığını düşünmeyin, aralarında bizim kiliseye gelenler de var. St. Margaret manastırındaki rahibelerden biri bana yolda sürekli kendisini durduran kişilere rastladığını, ‘İşimi kaybettim, dünyam yõkõldõ, benim için dua et’ dediklerini anlattı.” Finansal depremin başlangõcõndan bu yana Wall Street’te 35 bin iş kaybõ oldu. Kriz, finans sektörü sayesinde zengin olanlarõ sarsõcõ bir biçimde etkiliyor. Ekonomistlerin hesabõna göre Wall Street’te her iş, New York şehir merkezinde üç yeni işe olanak sağlõyor: Restoranlardaki aşçõlar ve garsonlar, parti ve catering hizmetinde görevli personel, sürücüler ve otomobil ticareti yapanlar, emlakçiler, duvarcõlar, masörler, yoga eğitmeni ve kişisel eğitmenler, bebek bakõcõlarõ, güvenlik görevlileri, danõşmanlar ve terziler, mağaza ve kuyumcularda çalõşan satõş elemanlarõ ve en nihayet estetik cerrahlar. Patlayan finansal krizin neden olduğu anormal dalga bütün şehri vurdu, ama Wall Street krizin yeri kulağõ. Yine Trinity kilisesinden Anne şöyle anlatõyor: “İnsanlar gelsin, bir şeyler atıştırsın ve tartışsın diye kiliseye masa ve sandalye getirdik. Son birkaç haftadır sadece kriz hakkında konuşan, telefonda tartışan, arkadaşlarına içini döken ve tek başına ağlayan insanlara tanık oldum. Gerçekten çok güç bir durum.” 30 yõldõr Stock Excange’de emeklilere ayrõlan kaynaklar konusunda çalõşan ve tarihi bir belleğe sahip olduğunu söylenen Alan Valdes, “Bu krizi aşmak uzun zaman alacak. Bush ve Paulson’ın önerdikleri paketler de yeterli değil. 1929 krizinden farklı olan tek şey, o dönemde işsizlik yüzde 25 dolayında seyrediyordu, şimdi ise yüzde 6’lar düzeyinde. Ama işsizlik gitgide büyüyecek. Tüketim çökecek. New York’un motoru iflas etti, en tehlikeli olan da bu. Detroit’de araç endüstrisinin sona ermesi gibi. Bakın apartman daireleri bomboş, restoranda yemek yemek için rezervasyon gerekmiyor, her gün bir garson işini kaybediyor, limuzin şoförleri sigara tellendiriyor. İşte gelecek yılın manzarası” diye konuşuyor. Neoklasik borsa binasõnõn 50 metre ötesinde Wall Street’in iki yakasõnda yer alan Equinox spor salonu ve Tiffany mücevher mağazasõ 2007 yõlõnõn ilk yarõsõnda gelirlerinin yüzde 17 oranõnda arttõğõna tanõk oldu. Ama öte yandan masaj ve egzersiz talepleri azaldõ. Milyonlara varan bonuslarõn dağõtõldõğõ dönemlerin yerinde yeller esiyor. Mağazadan içeriye bir bayan müşteri giriyor ve kristal bir vazo istiyor. Satõş görevlisi bir düzine vazo gösteriyor ama müşteri her seferinde daha küçük bir vazo istediğini hatõrlatõyor. Mağaza görevlisi, “Elbette insanlar evlenmeye devam ediyor, hediye götürmemek olmaz. Ama artık mümkün olduğunca az, geçmişe oranla üçte bir daha az para harcanıyor” diye anlatõyor. ZENGİN DE YOKSUL DA AĞLIYOR USA Today’den bir gazeteci borsa elemanlarõnõn saçlarõnõ garsonlar gibi çok kõsa kestirdiğini gözlediğini yazdõ. Gazetecinin kuaförler arasõnda yaptõğõ araştõrmanõn sonucu, borsa çalõşanlarõnõn tasarruf gerekçesiyle, en azõndan iki ay geri dönmemek üzere saçlarõnõ neredeyse sõfõra vurdurduklarõ oldu. New York’lu estetik cerrah Paul Lorenc ise annelerin kõzlarõna söz verdiği burun ameliyatõnõ ertelettiğini, işadamlarõnõn eşlerinin ise lifting yerine botoksu ve kõrõşõklõk önleyici jelleri tercih ettiğini anlattõ. Grand Central Station’daki ünlü Oyster Bar’da boş masa bulmak da artõk sorun değil. Oyster’a gelen müşterilerin istiridye talepleri önemli miktarda düştü. New York restoranlarõna et satan John Jobbagy ise Steak House’da da biftek tüketiminin yüzde 20 azaldõğõnõ anlattõ. New York semalarõnda uçan helikopterler de krizden payõnõ aldõ. Lehman Brothers’õn eski başkanõ Joe Gregory her gün evinden 50. Avenue’deki ofisine helikopterle gitmek için 4 milyon dolar harcõyordu. New York’ta zengin yoksul herkes ağlõyor. Joe Gregory’e gökdelenin son katõndaki ofisinde öğlen yemeği servisi yapan garsonlar ise bir fast- food’da iş bulmak için iş kuyruğunda. Ancak bu boğucu ortamda gülmeyi başarabilen birini bulabildik. İki numaralõ metronun çõkõşõnda, Wall Street’de büfe işleten Afgan asõllõ Ahmed halinden hoşnut: “İşler gayet iyi gidiyor. İki dolarlık maksi fincandaki kahve satışları arttı. Herkes kaygılı, kimse gece uyumuyor ki! Sabah uyanık olmak için iyi bir kahveye ihtiyaçları var.” İtalyancadan çeviren Aslı Kayabal (La Repubblica, İtalya, 3 Ekim 2008) 1929krizinden farklõ olan tek şey, o dönemde işsizlik yüzde 25 dolayõnda seyrediyordu, şimdi ise yüzde 6’lar düzeyinde. Ama işsizlik gitgide büyüyecek. Tüketim çökecek. New York’un motoru iflas etti, en tehlikeli olan da bu. Bakõn apartman daireleri bomboş, restoranda yemek yemek icin rezervasyon gerekmiyor, her gün bir garson işini kaybediyor, limuzin şoförleri sigara tellendiriyor. İşte gelecek yõlõn manzarasõ. ACI KAYBIMIZ Ailemizin büyüğü, sevgili eniştemiz “Laz Kültürü” araştõrmacõsõ, bilge ve iyiliksever insan Dr. Nizamettin Alkumru’yu kaybettik. Acõmõz çok büyük. Tüm sevenlerinin başõ sağ olsun. Yeğenleri: Tüles, Turgut, Tuğrul, Nizam, Hakan, Banu, Berna, Barış, Ali, Zeynep. Nüfus cüzdanõmõ ve ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. SİNAN DORUK 27-28 Eylül 2008 International Herald Tribune
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle