Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2008 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN [email protected]
CMYB
C M Y B
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Finansal Tsunami’ye
İdeolojik Yanıt
Türkiye dahil tüm dünya basını, ABD’nin krizin ön-
lenmesi için yürürlüğe koyduğu 500 milyar dolarlık yar-
dım paketinin sorunu çözmeye yetmeyeceği görü-
şünde. “Yetmezse de frenler” diyenler de yok değil.
Ama buharlaşan, yok olduğu söylenen 15 bin milyar
dolar gibi ürkünç bir meblağın yarattığı kasırganın bu
kadar kolay atlatılamayacağına ise kesin gözle bakı-
lıyor. Olayı, W. Bush’un Irak ve Afganistan bozgu-
nundan sonra üçüncü büyük yenilgisi olarak gören-
ler de var. Ne var ki bozgunlar salt bunlarla da sınırlı
görünmüyor. Birbiri ardından gelen bozgunlarda W.
Bush ve sevgili neo-conlarının ekonomide olduğu gi-
bi savaş kundakçılığı konusunda da ülkenin başını iyi-
ce belaya sokmaları yetmiyormuş gibi, son liberal boz-
gunla da Cumhuriyetçi adayın seçilme şansını nere-
deyse sıfırlamayı başarmışlardı. Böylece, W. Bush, ye-
di yıllık iktidarının bitmesine çok az bir süre kala, ül-
kesini, piyasacılığın baştacı edildiği bir yığın ülkeyle bir-
likte, deyim yerindeyse perişan bir halde bırakarak si-
yaset sahnesinden çekip gitmenin hazırlığındadır.
Yukardaki başlık Fransız Sosyalist Partisi’nin Avrupa
parlamanterlerinden Henri Weber’in Le Monde ga-
zetesinde yayımlanan yazısına ait (2 Ekim 08). Weber,
aşağıda büyük bir bölümünün çevirisini aktardığımız
söz konusu yazısında ABD’de patlak veren, kısa sü-
rede Avrupa’dan Uzakdoğu’ya, neredeyse dünyanın
tümüne yayılan büyük finansal krize ideolojik açıdan
yaklaşmakta ve bundan ilginç dersler çıkarırken sos-
yalistler açısından ortaya çıkan bazı fırsatlara da de-
ğinmektedir:
“Uzun zaman öncesine dayansa da şu anda yaşa-
dığımız finansal ve ekonomik krizin birincil nedeni ideo-
lojiktir. 1930’lardaki büyük bunalım nedeniyle uzun sü-
reler gözden düşen ve marjinal hale gelen liberal ideo-
loji 1970 sonlarında güçlü bir dönüş yapmıştır. Milton
Friedman ve Friedrich Hayek, Keynes’in ekonomik
düşüncesine egemen olan yaklaşımını rafa kaldır-
mışlardır. Devletin ve bürokrasinin iflasının eleştirisi pi-
yasanın yetersizliğine galebe çalmıştır. Neoliberalizm,
modern biçimiyle iki ‘postulat’ (öngerçek) üzerine ya-
pılanmıştır: Birincisi, piyasanın serbest devinimi, kay-
nakların kullanımını ve ekonominin optimal gelişimi-
ni en iyi biçimde sağlamaktadır. İkinci öngerçek, pi-
yasalar kendi kendilerini regüle eden (autoregulatrice)
kapasiteye sahiptir ki, bu, kamu gücünün ekonomik
yaşama gereksiz olduğu kadar zararlı müdahalesini de
önlemektedir.
Neoliberaller bu inanç adına otuz yıldan bu yana Dev-
let’in ekonomik ve sosyal yaşamdan çekilmesini sa-
lık verip durmuşlar, Devlet’in, krallık dönemlerinde ol-
duğu gibi salt iç ve dış güvenliği sağlamakla yetinmesini
dayatmışlardır.
Neoliberalizm, buna uygun olarak kamu hizmetle-
rinin özelleştirilmesi ve iş yaşamının mümkün oldu-
ğunca geniş sektörlerde tecimsel ilişkilerin yaygın-
laştırılması için çaba göstermiştir. Fransız sosyalist-
leri liberallerin bu düsturunu asla paylaşmamışlardır.
Sosyalistler, piyasaların politikacılardan çok daha
öngörülü, ekonomik kuruluşların yöneticilerinin dev-
let görevlilerinden daha akıllı oldukları savlarına da as-
la inanmamışlardır. Bu yaklaşımları yüzünden sosya-
listler bugün bile neoliberal çevrelerce ‘eski kafalı’ ola-
rak suçlanmaktadırlar.(...)
Ne var ki, bunlar, kuşkusuz olanlardan sonra, ses-
lerini biraz kısmak zorunda kalmışlardır: Otuz yıldan
bu yana ABD’nin ve büyük çokuluslu şirketlerin gü-
dümünde kuralsızlık, denetimsizlik ve liberalizasyon
politikaları, kapitalizmi bugün 1929’dan beri karşıya kar-
şıya kaldığı en vahim ekonomik krizin eşiğine getirmiştir.
Finans piyasalarının aşırı serbestliğine ve büyüme-
sine karşı çıktığımızda, kuralların arkasından dolanmak
için bütçe dışı muhasebe usullerine başvurulması-
na,vergi cennetlerinin yaygınlaşmasına karşı çıktığı-
mızda, bize, endüstrinin sonsuz yaratıcılığının mil-
yonlarca ekonomik oyuncu üzerindeki riskleri berta-
raf edeceği ve her türlü banka krizi ihtimalini ortadan
kaldıracağı söyleniyordu.
Şimdi kriz gelip kapıya dayanmıştır. Çöküşü önle-
mek için Batılı yönetimler kayıpları bütünüyle milli-
leştirerek küçük finans dâhilerinin har vurup harman
savurdukları yüzlerce milyar doları vergi mükellefleri-
ne ödetmek istemektedirler. Piyasanın her şeyi ken-
di kendine düzene sokma kapasitesiyle ilgili mitos yer-
le bir olmuştur. Tıpkı Devlet’in iş ve sosyal yaşama as-
la müdahale etmemesi gibi.
Neoliberaller ne iseler öyle görünmektedirler. Her şey
yolunda giderken, ideologları, Devlet’in müdahalesi-
ne şaşı bakarlar. İşler politikaları yüzünden sarpa sa-
rıp fırtına patlak verdiğinde, Devlet’in yoğun müda-
halesinin yolunu gözlerler. Dünya aşırı örgütlenmeden
çok, gerekli örgütlenmelerin yokluğunu çekmektedir.
Ekonominin devineceği yeni kurallar ortaya konulmalı,
bunların uygulanması için uluslararası yeni örgütler ya-
ratılmalıdır. Sosyalistler kamunun güçlü bir biçimde
ekonomik ve sosyal yaşama her alanda geri dönme-
sini zorunlu görmektedir.(...)
Sosyalist parti; sosyal, ekonomik ve ekolojik bir pi-
yasa ekonomisinden yana tavır koymuştur. Bu, ka-
munun ve sosyal tarafların da katkısıyla düzenlenecek
bir serbest piyasa ekonomisidir. Yeni ideolojik ortam
bu tasarının gerçekleşmesi için giderek daha elveriş-
li duruma gelmektedir.”
Latin ülkeleri ve yeni seçenekler
Emperyal hâkimiyete ve yerel elitlere karşõ politik yollarla peş peşe darbe indiren halk gücünü gösterdi
G
eçmişteki toplumsal kavgalarõn
yarattõğõ ortak bilinç ve deneyim
olmasaydõ Washington destekli
oligarşinin, toprak sahiplerinin, sağõn ve
kilisenin çõlgõnca yürüttüğü medyatik
kampanyaya karşõ böyle bir zafer
kazanõlamazdõ. Bu hükümetin aldõğõ önlemler
nedeniyle ayrõcalõklõ durumlarõnõ kaybedenler
onlardõ. Yeni anayasal düzen, onlarõn
yönetimine, yağmacõ kurumlarõna, bağõmlõlõğa,
ayrõmcõlõğa ve õrkçõlõğa son verecek.
ANGEL GUERRA CABRERA
EE
kvador’da geçen hafta yapõlan
referandumla yeni anayasanõn ezici bir
çoğunlukla kabul edilmesi, Latin
Amerika ve Karayibler’deki halk gücünü
gösteren bir kanõt. Bu güç, emperyal
hâkimiyete ve yerel elitlere karşõ politik
yollarla peş peşe darbeler indirmekte.
Kuşkusuz öncelikle bu, Ekvador halkõnõn ve
Başkan Correa’nõn zaferidir. Halkõn büyük
çoğunluğu Başkan Correa’ya güvenini yeniden
göstermiştir.
Ekvador şimdi yasal olarak çokuluslu bir
devlettir ve bu anayasa sayesinde
sürdürülebilir bir kalkõnmayõ, zenginliklerin
adil bir biçimde paylaşõmõnõ, dayanõşmacõ bir
ekonomiyle ulusal mirasõ savunmayõ, büyük
toprak sahiplerinin ayrõcalõklarõnõ
sonlandõrmayõ, yabancõ askeri üsleri
yasaklamayõ yaşama geçirebilecek ve katõlõmcõ
bir demokrasiyi uygulayabilecek. Tüm bunlar
yerlilerin, Afrika kökenlilerin ve diğer halk
kesimlerinin birlikte verdikleri savaşõmõn
kazanõmlarõdõr.
Geçmişteki toplumsal kavgalarõn yarattõğõ
ortak bilinç ve deneyim olmasaydõ
Washington destekli oligarşinin, toprak
sahiplerinin, sağõn ve kilisenin çõlgõnca
yürüttüğü medyatik kampanyaya karşõ böyle
bir zafer kazanõlamazdõ. Bu hükümetin aldõğõ
önlemler nedeniyle ayrõcalõklõ durumlarõnõ
kaybedenler onlardõ. Yeni anayasal düzen,
onlarõn yönetimine, yağmacõ kurumlarõna,
bağõmlõlõğa, ayrõmcõlõğa ve õrkçõlõğa son
verecek.
Venezüella, Bolivya ve Ekvador deneyimleri
göstermiştir ki halk güçleri, tükenmiş oligarşik
yapõnõn dar ve katõ çerçevesini akõllõca
kullanarak zor ve karmaşõk da olsa politik
yollarla önemli toplumsal değişimleri
başarabilirler. Bu ülkelerin halklarõ oy hakkõnõ
güçlü bir toplumsal hareketle birleştirerek
yönetimi ele geçirdiler ve Latin Amerika ve
Karayibler’in bütünleşmesi iddiasõnõ
sürdürerek halkçõ, demokratik, hümanist
projeleri uygulamaya koydular. Yönetimde
olma ve oy gücü, tabandan başlayan toplumsal
bir iktidarõ oluşturmak için yeni yasal, politik
ve kurumsal alanlar yarattõ. Böylelikle
oligarşik yapõ ve neoliberal politikalarõ
parçalanõp yok olacak; şimdiye dek dõşlanmõş,
ezilmiş, sömürülmüş kitlelerin kurtuluşu için
nesnel ve öznel koşullar yaratõlmõş olacak.
BÖLGESEL DAYANIŞMA
YÜKSELİYOR
Venezüella, Bolivya, Ekvador ve Küba
devrimi, kendi yöntemleriyle ulusal
özgürlüklerini gerçekleştirirken aynõ zamanda
kendi aralarõnda ve diğer Latin Amerika
ülkeleriyle ideolojik yönelimlerine
bakmaksõzõn bağõmsõzlõk, birlik ve bölgesel
bütünlük için sõkõ bir işbirliğini de ördüler. Bu
dayanõşma ilk büyük sõnavõnõ Mar del Plata’da
verdi; Bush’un önerisi ALCA (Amerikalar
Arasõ Serbest Ticaret Anlaşmasõ) reddedildi.
(2005’te Arjantin’de. çn.) Sonuncusu ise Şili,
Santiago’daki UNASUR (Güney Birliği)
zirvesiydi. (Birkaç hafta önce Bolivya’daki
ayrõlõkçõ ayaklanmayõ tartõşmak üzere yapõlan
olağandõşõ toplantõda tüm güney ülkeleri
başkanlarõ, büyük bir halk desteğine sahip olan
Evo Morales’i desteklediklerini açõkladõlar.
çn.) Bu süreçte Venezüella lideri Chavez’in
yadsõnamayacak çabalarõyla ALBA
(Amerikamõz İçin Bolivarcõ Alternatif),
Petrocaribe (Karayib Petrolleri), UNASUR,
Güney Bankasõ, Brezilya Devlet Başkanõ Lula
de Silva’nõn önerdiği Güney Savunma Birliği
ve Küba’nõn sağladõğõ Mucize Operasyonu
(Kübalõ hekimlerce güney ülkelerinde
sürdürülen parasõz göz ameliyatlarõ çn.) gibi
projeler yaşama geçirildi.
ABD’nin egemenliğindeki dünya kapitalist
sistemi sömürge savaşlarõyla artan askeri
harcamalar, aşõrõ tüketim hõrsõ, doludizgin
yolsuzluklar, yenilenebilir ve yenilenemeyen
kaynaklarõn savrulmasõ sonucu dibe doğru
giderken milyonlarca insan açlõğa, tüm dünya
biyolojik bir yõkõma mahkûm oluyor.
Yeni ekonomik ve politik bölgesel güçlerin
ortaya çõkmasõyla dünya jeopolitik olarak
yeniden biçimleniyor. Son yõllarda Latin
Amerika ve Karayibler’de, gücünü benzersiz
tarihsel, kültürel ve politik bir mirastan alan
büyük halk mücadelesi, birlik ve bütünleşmeyi
sağlamak için çabalõyor ve kardeşlik, eşitlik,
farklõlõklara ve doğaya saygõ temelinde bir
arada yaşamanõn seçeneklerini arõyor.
İspanyolcadan çeviren: Engin Demiriz (La
Jornada, Meksika, 2 Ekim 2008)
New York’un motoru durdu
MARIO CALABRESI
KK
rizin boyutunu Harry’nin
barõnda tüketilen biralardan
anlamak mümkün: Lehman
Brothers bankasõ iflas ettiğini
açõkladõğõnda Harry’de ortalamayõ
yüzde 80 aşan bira tüketildi. Barõn
sahibi, “İnsanlar umutlarını
kaybettiklerinde ve üzgün
olduklarında içiyorlar. Hiç bu
miktarda bira servisi yapmadık.
Dow Jones’da endeks 777 puan
kaybederek çöktüğünde biz bunun
iki katı fazla bira sattık. Daha da
ilginci, müşteriler biranın
ardından votka - martiniyle devam
etti ve bira gibi içtiler” diye yorum
yaptõ.
“Alkol çare olmaz ise çoğu kişi
tanrıya sığınıyor. Wall Street ile
Broadway’in kesiştiği noktada
Trinity Church var, 1696’dan bu
yana orada kilise. Zaman; krize,
ekonominin dibe vurduğu ve düze
çıktığı dönemlere direnen şeylerin
var olduğuna bir kanıt:
Gökdelenlerin gölgesinde asırlık
mezar taşlarının göze çarptığı
mezarlığıyla sükûnet veren bir
mekân. Kilisenin kapısında asılı
bir duyuru; her akşam saat
17.15’te işini kaybedenler ya da
ekonomik kaygılarıyla baş
edemeyenler için psikoterapi
desteği verildiği belirtiliyor.”
Kilise yöneticilerinden Anne
Mallonee ise şöyle diyor: “Kriz
başladığından bu yana bir mum
yakmak ve dua etmek için gelenler
sayıca arttı. Öğlen ayini her
zamankinden daha kalabalık,
çoğunluk işlerini kaybedenler. Bu
kişilerin hepsinin finans
sektöründe çalıştığını düşünmeyin,
aralarında bizim kiliseye gelenler
de var. St. Margaret
manastırındaki rahibelerden biri
bana yolda sürekli kendisini
durduran kişilere rastladığını,
‘İşimi kaybettim, dünyam yõkõldõ,
benim için dua et’ dediklerini
anlattı.”
Finansal depremin başlangõcõndan
bu yana Wall Street’te 35 bin iş kaybõ
oldu. Kriz, finans sektörü sayesinde
zengin olanlarõ sarsõcõ bir biçimde
etkiliyor.
Ekonomistlerin hesabõna göre Wall
Street’te her iş, New York şehir
merkezinde üç yeni işe olanak
sağlõyor: Restoranlardaki aşçõlar ve
garsonlar, parti ve catering hizmetinde
görevli personel, sürücüler ve
otomobil ticareti yapanlar, emlakçiler,
duvarcõlar, masörler, yoga eğitmeni ve
kişisel eğitmenler, bebek bakõcõlarõ,
güvenlik görevlileri, danõşmanlar ve
terziler, mağaza ve kuyumcularda
çalõşan satõş elemanlarõ ve en nihayet
estetik cerrahlar.
Patlayan finansal krizin neden
olduğu anormal dalga bütün şehri
vurdu, ama Wall Street krizin yeri
kulağõ.
Yine Trinity kilisesinden Anne şöyle
anlatõyor: “İnsanlar gelsin, bir şeyler
atıştırsın ve tartışsın diye kiliseye
masa ve sandalye getirdik. Son
birkaç haftadır sadece kriz
hakkında konuşan, telefonda
tartışan, arkadaşlarına içini döken
ve tek başına ağlayan insanlara
tanık oldum. Gerçekten çok güç bir
durum.”
30 yõldõr Stock Excange’de
emeklilere ayrõlan kaynaklar
konusunda çalõşan ve tarihi bir belleğe
sahip olduğunu söylenen Alan
Valdes, “Bu krizi aşmak uzun
zaman alacak. Bush ve Paulson’ın
önerdikleri paketler de yeterli değil.
1929 krizinden farklı olan tek şey, o
dönemde işsizlik yüzde 25 dolayında
seyrediyordu, şimdi ise yüzde 6’lar
düzeyinde. Ama işsizlik gitgide
büyüyecek. Tüketim çökecek. New
York’un motoru iflas etti, en
tehlikeli olan da bu. Detroit’de araç
endüstrisinin sona ermesi gibi.
Bakın apartman daireleri bomboş,
restoranda yemek yemek için
rezervasyon gerekmiyor, her gün
bir garson işini kaybediyor, limuzin
şoförleri sigara tellendiriyor. İşte
gelecek yılın manzarası” diye
konuşuyor.
Neoklasik borsa binasõnõn 50 metre
ötesinde Wall Street’in iki yakasõnda
yer alan Equinox spor salonu ve
Tiffany mücevher mağazasõ 2007
yõlõnõn ilk yarõsõnda gelirlerinin yüzde
17 oranõnda arttõğõna tanõk oldu.
Ama öte yandan masaj ve egzersiz
talepleri azaldõ.
Milyonlara varan bonuslarõn
dağõtõldõğõ dönemlerin yerinde yeller
esiyor.
Mağazadan içeriye bir bayan
müşteri giriyor ve kristal bir vazo
istiyor. Satõş görevlisi bir düzine vazo
gösteriyor ama müşteri her seferinde
daha küçük bir vazo istediğini
hatõrlatõyor.
Mağaza görevlisi, “Elbette insanlar
evlenmeye devam ediyor, hediye
götürmemek olmaz. Ama artık
mümkün olduğunca az, geçmişe
oranla üçte bir daha az para
harcanıyor” diye anlatõyor.
ZENGİN DE YOKSUL DA
AĞLIYOR
USA Today’den bir gazeteci borsa
elemanlarõnõn saçlarõnõ garsonlar gibi
çok kõsa kestirdiğini gözlediğini
yazdõ.
Gazetecinin kuaförler arasõnda
yaptõğõ araştõrmanõn sonucu, borsa
çalõşanlarõnõn tasarruf gerekçesiyle,
en azõndan iki ay geri dönmemek
üzere saçlarõnõ neredeyse sõfõra
vurdurduklarõ oldu.
New York’lu estetik cerrah Paul
Lorenc ise annelerin kõzlarõna söz
verdiği burun ameliyatõnõ ertelettiğini,
işadamlarõnõn eşlerinin ise lifting
yerine botoksu ve kõrõşõklõk önleyici
jelleri tercih ettiğini anlattõ.
Grand Central Station’daki ünlü
Oyster Bar’da boş masa bulmak da
artõk sorun değil. Oyster’a gelen
müşterilerin istiridye talepleri önemli
miktarda düştü. New York
restoranlarõna et satan John Jobbagy
ise Steak House’da da biftek
tüketiminin yüzde 20 azaldõğõnõ
anlattõ.
New York semalarõnda uçan
helikopterler de krizden payõnõ aldõ.
Lehman Brothers’õn eski başkanõ Joe
Gregory her gün evinden 50.
Avenue’deki ofisine helikopterle
gitmek için 4 milyon dolar harcõyordu.
New York’ta zengin yoksul herkes
ağlõyor. Joe Gregory’e gökdelenin son
katõndaki ofisinde öğlen yemeği
servisi yapan garsonlar ise bir fast-
food’da iş bulmak için iş kuyruğunda.
Ancak bu boğucu ortamda gülmeyi
başarabilen birini bulabildik. İki
numaralõ metronun çõkõşõnda, Wall
Street’de büfe işleten Afgan asõllõ
Ahmed halinden hoşnut: “İşler gayet
iyi gidiyor. İki dolarlık maksi
fincandaki kahve satışları arttı.
Herkes kaygılı, kimse gece
uyumuyor ki! Sabah uyanık olmak
için iyi bir kahveye ihtiyaçları var.”
İtalyancadan çeviren Aslı Kayabal
(La Repubblica, İtalya, 3 Ekim 2008)
1929krizinden farklõ olan
tek şey, o dönemde işsizlik yüzde
25 dolayõnda seyrediyordu, şimdi
ise yüzde 6’lar düzeyinde. Ama
işsizlik gitgide büyüyecek. Tüketim
çökecek. New York’un motoru iflas
etti, en tehlikeli olan da bu. Bakõn
apartman daireleri bomboş,
restoranda yemek yemek icin
rezervasyon gerekmiyor, her gün
bir garson işini kaybediyor,
limuzin şoförleri sigara
tellendiriyor. İşte gelecek yõlõn
manzarasõ.
ACI KAYBIMIZ
Ailemizin büyüğü, sevgili eniştemiz “Laz
Kültürü” araştõrmacõsõ, bilge ve
iyiliksever insan
Dr. Nizamettin
Alkumru’yu
kaybettik.
Acõmõz çok büyük.
Tüm sevenlerinin başõ sağ olsun.
Yeğenleri:
Tüles, Turgut, Tuğrul, Nizam, Hakan,
Banu, Berna, Barış, Ali, Zeynep.
Nüfus cüzdanõmõ ve ehliyetimi kaybettim.
Hükümsüzdür. SİNAN DORUK
27-28 Eylül 2008 International Herald Tribune