04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2008 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER BAŞKA ülkelerin siyasal tartışmala- rını yakından izlemek, sanıldığı kadar yararsız bir merak değildir. Tam tersi- ne, onların kendi sorunlarına bakışla- rını ve çözümlerini izlerken kendi ül- kesini düşünür insan, ister istemez. İzlenen ülke, Amerika gibi uzak ve çok farklı bir yer de olsa. Oradaki seçim kampanyasının dış politika tartışmalarında Türkiye’ye ilişkin olarak şöyle bir özellik dikkati çe- kiyor: Övünç payı çıkarmak için yanlış bir değerlendirmeyle “stratejik müttefik” saydığımız ABD’nin seçimlerinde Türki- ye’nin adı bile geçmiyor. Şu bölgede bü- yük müttefike yardımcı olmamız istenen ya da taşeronluğuna soyunduğumuz sorunlarda bile. Nelerdir bunlar? Yahut, hiç değilse ken- diliğinden yaptıklarımızın ABD’ye sağla- dığı yararlardan söz edilebilecek durumlar hiç mi yok? İsrail-Filistin çekişmesi, Su- riye-Lübnan-İsrail üçgeni, Rusya’nın Kafkaslar’a ilgisi, İran’la nükleer tekno- loji sorunu, Irak ve Afganistan çıkmazları, Kıbrıs’ta barışçıl çözüm, Batı’ya uzanan enerji hatlarının açık tutulması gibi? Ankara’daki iktidar bütün bu konular- da iyi-kötü bir şeyler yaptığı ve olumlu bir rol oynamaya çalıştığı halde, ABD’deki kampanyalarda Türkiye’nin adını olsun ağza almaya ne başkan adayları cesa- ret edebiliyor, ne de başkan yardımcılı- ğına soyunanlar. Hepsi özenle kaçın- makta bundan. Ermeni ve Yunan kökenli seçmenler korkusu mu? Yoksa, düpedüz, stratejik müttefik görünmek isteyen bir ülkeyi önemsemeyiş mi? O halde, bizimkilerin göze girme te- laşları ve gidip gelişleri niye? Ö te yandan, bambaşka bir alanda, son kriz konusunda ABD’de yaşananlar Türkiye için neleri akla getirebilir? Onlar, 1929 bunalımına Roosevelt’in getirdiği çözümler kadar ideolojik ba- kımdan köklü düşünemiyorlar. Demok- ratlarla Cumhuriyetçiler aynı ideolojik çer- çeve içinde dönüp durmakta. Banka- ları ve borsa yatırımcılarını kurtarmak amacıyla devletin batıklara yardım eli- ni uzatmasından ve çarşıdaki vatan- daşın vergi yükünü hafifletmekten söz ediliyor. Devrimleri yarım bırakılmış ve eko- nomik-sosyal gelişmesi güdük kalmış bir Türkiye böyle davranabilir mi? Bizdeki çareler bu kadar yüzeysel mi olmalı? Başbakan, krizden zarar görmeyece- ğimizi, hatta bunun birtakım fırsatlara dönüştürülebileceğini söylemişti. Onun aklı fikri böylesine basit ve bencil bir fır- satçılığa dönük olsa da, doğru olan bu mudur? Özal’dan beri izlenen savruklu- ğu bırakıp planlı bir karma ekonomi modeline geçmenin, akılcı bir kalkınma seferberliğinde kamunun güvenilirliği ile özel kesimin dinamizmini birleştirerek ye- ni bir devrimci sinerji yaratmanın günü gelmemiş midir? Son çeyrek yüzyılın savruk ekonomik- sosyal politikalarına karşı ciddi muhale- fet, bu kriz dolayısıyla böyle bir temele oturtulursa başarılı olabilir. H alkõmõz, bugün yaşamakta oldu- ğu her alandaki çürümüşlüğü, yok oluşu ve tasfiyeyi hak et- memektedir. Bir an önce yapõlanlarõn ayõrdõna varõlarak, toparlanõp kalkõnma yoluna girilmeli, kurtuluş günlerinin heyecanõna yeniden kavuşulmalõdõr. 85 yõldõr Cumhuriyet’in yõkõlmasõ için dõş- tan ve içten yapõlan her türlü saldõrõ, bu- günkü sõnõr tanõmaz düzeye ulaşmõştõr. Sözde demokrasi denilen sermaye sõnõ- fõ ve feodal ağalõk sisteminin başlangõ- cõ,1946 yõlõ emperyalist sandõk demok- rasisi oyunuyla ülke gündemine dönemin aymazlõğõ altõnda girdi. İktidarõ ele geçiren egemen sõnõf, dik- tatörlüğünü kurdu ve bõrakmasõ da bek- lenmezdi. 27 Mayõs İhtilali ile devrim- ci bir çõkõş yapõlmak, Atatürk Cumhuri- yeti’ne geri dönüş çabalarõyla feodal ya- põ kõrõlarak aydõnlanma süreci devam et- tirilmek istendi ve bunun için de dün- yanõn en iyi anayasasõ ortaya kondu… Ancak NATO’dan çõkõlmadõğõ için ABD emperyalizminin ağõna daha korkunç bo- yutlarda düşüldü. Ne kadar Kemalist, cumhuriyetçi, ilerici, devrimci ve solcu varsa, iki ABD darbesiyle tanklar altõn- da bõrakõldõ. İçerden bulunan işbirlikçi ha- inler ve sahte, sözde Atatürkçüler tara- fõndan bugünkü õlõmlõ İslam altyapõsõnõn döşenmesi sağlandõ. 12 Eylül faşizmi, 12 Mart’la bitirile- meyen devrimci birikimi, anti-emper- yalist yapõyõ yerle bir etti. Türk Ordusu adõna yapõldõğõ dayatõlan bu temizlik ha- reketi, Atatürk’ün kurduğu ve dünyada bir eşi benzeri olmayan halk ordusunu yi- ne halkõna karşõ ABD adõna kullandõ. Bu- gün ordunun yeniden kazanmaya çalõş- tõğõ Kemalist onur, anti-emperyalist çiz- giye dönüş ve halk yakõnlõğõ, bütün bu ka- ranlõk ortamõ yõrtõp atma savaşõmõndan başka bir şey değildir. O nedenle Gü- neydoğu’da emperyalist bölücü etnik te- röre karşõ halk desteğini bütün komuta kademesiyle birlikte aramakta ve al- maktadõrlar. Ülkenin dört bir köşesinde “milli” an- layõşla kurulmuş fabrikalarõn, “KİT”le- rin, bankalarõn, limanlarõn, tersanele- rin, savunma sanayisinin, Milli Eği- tim’in ve tarõm gibi her alandaki heye- canõn yeniden başlatõlmasõ, geciktirile- meyecek kadar ivedilik kazanmõştõr. Aksi takdirde Cumhuriyet ve Kema- list heyecanõ santim santim tüketilen bir toplum yaratõlmaya çalõşõlmakta, bu ku- şatma dinci yönetimlerle adõm adõm gerçekleştirilmektedir. Anayasa Mah- kemesi tarafõndan verilmiş bir kararla la- ikliğe karşõ odak duruma düşmüş bir ik- tidarla ülke daha fazla zorlanmamalõdõr. Atatürk Dönemi Heyecanõ... Orhan ÖZKAYA AÇI MÜMTAZ SOYSAL Amerika’dan Dersler [email protected] Arkası 8. Sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle