Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
28 EKİM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Durum Saptaması
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un
dün Bakanlar Kurulu’na verdiği terör brifingin-
de nelerin konuşulduğunu bilmek elbette müm-
kün değil.
Cumhuriyet hükümetlerinin hiçbir üyesinden
böylesine gizli toplantıları açıklaması beklene-
meyeceğine göre bugün medyada bu konu ile il-
gili haberlerin de geniş ölçüde varsayımlara da-
yandığı söylenilebilir.
Dünkü “durum saptaması”nda ele alınması
olası satır başlarının sıralamasını takvime göre son-
dan başa dönerek yaparsak, Irak Kürdistan De-
mokrat Partisi Başkanı Barzani’nin aynı gün
ABD’ye gittiğini görürüz. Medya bu gezinin Baş-
kan Bush’un bir çağrısı üzerine gerçekleştiğini yaz-
masa da Barzani’nin ayağının tozu ile Çarşam-
ba günü Beyaz Saray’da kabul edileceği bilini-
yor.
Yine Barzani ile aynı günlerde ABD’ye gidecek
olan Başbakanlık Dışpolitika Başdanışmanı Prof.
Ahmet Davutoğlu arasında doğrudan görüşmeler
yapılacağı haberi de dikkati çekiyor.
DTP: Barzani’yi değil bizi muhatap alın
Görüşme belki de ilk kez DTP tarafından eleş-
tirildi ve partinin Eşbaşkanı Ahmet Türk, önce-
ki gün yaptığı açıklama ile Ankara’nın Kürt soru-
nunun çözümünde Irak’taki Kürt liderlerini değil
kendilerini muhatap almasının daha doğru ve ger-
çekçi olacağını söyledi.
Sorunu tamamen siyasi çözüme dönük olarak
göstermek isteyen DTP’nin bir süreden beri böl-
gede düzenlediği toplantılarda iki ana konu öne
çıkarılıyor.
O iki ana konudan birincisi, anayasanın de-
ğiştirilerek Türkiye’nin demokratik bir cumhuriyet
olduğu ilkesinin, 1’inci madde olarak kabulüdür.
İkincisinin de terör örgütü başını da kapsayan bir
genel af olduğu biliniyor.
DTP’li parlamenterlerin de öncülük yaptığı böl-
ge mitinglerinde, örgüt başının posterleri açılıyor;
polisler küçük çocuklar tarafından taşlanılıyor. Da-
hası Diyarbakır ve Tunceli’ye orta büyüklü ya-
tırımların açılışı için giden Başbakan Erdoğan’a
karşı DTP’li parlamenterler ve belediye başkan-
ları resmi tavır koyuyorlar. Kepenkler kapatılırken
Başbakan’ın kente ayak basmasından bir gece ön-
ce geziden caydırıcı amaçlı terörist eylemler ser-
gileniyor.
Benzer gösteriler Van’da, Hakkâri’de, Gazian-
tep’te yapılıyor.
Öylelikle hem yerel halkın yıldırılması amaçla-
nıyor hem de Ankara’ya, bölgede gerçekleştirmek
istediği ekonomik kalkınmanın kendileri için kıy-
meti harbiyesi olmadığını içeren anlamlı mesajlar
iletilmiş oluyor.
Terörü kent merkezlerine taşıyan PKK’nin,
Tunceli’de bu hafta sonu olduğu gibi yol keserek
giriş-çıkış yapanları denetleme girişimleri de göz-
den kaçmıyor.
Bir olağanüstü hal ilanı için ortam hazırlamaya
dönük bu girişimler sırasında hükümetin terörle
mücadelede İçişleri Bakanlığı’nın denetim ve
inisiyatifini öne çıkaracak yeni bir kuruluşu ör-
gütlemekte olduğu da biliniyor.
Çuvalcı’dan istihbarat yardımı!..
Bakanlar Kurulu’na dünkü brifingi veren Ge-
nelkurmay Başkanlığı’nın dikkati çekecek bir ko-
nuğunun da hafta sonunda başkentte olduğunu
bu notların içinde saptamakta yarar var. Irak’ta-
ki Amerikan Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Odi-
erno’nun Ankara’da Genelkurmay İkinci Başka-
nı Orgeneral Hasan Iğsız ile yaptığı görüşmede,
teknik yardım ve istihbarat konusunda destek ver-
diği sözü önceki günün haberleri arasındaydı.
Türk kamuoyu ve özellikle Silahlı Kuvvetler men-
supları konuğu “çuvalcı general” olarak tanıyorlar.
Odierno’nun Kuzey Irak’ta bir anlaşma uyarınca
konuşlanan birliklerimizin moralini kırmaya yönelik
bu çıplak kimliğinin medyamızda geliş haberi ile
birlikte almış olması, sözlerinin ne denli inanılır ol-
ması gerektiği doğrultusunda Pentagon’a anlamlı
bir mesaj sayılmalıdır.
Barzani ile Davutoğlu görüşmesi öncesinde ABD
Kongresi Araştırma Merkezi haritasının pazar
günkü Cumhuriyet’in manşetinde verilmesi gibi...
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Ergenekon davasõnõn dün yapõlan üçüncü oturumunda iddianamenin okunmasõna başlandõ
Savcõlarasuçduyurusu
İstanbul’u etkileyen şiddetli yağmur nedeniyle destek eylemine gelen olmadõ
‘Bu salonda duruşma olmaz’
Yanardağ’õn gözaltõna alõnmasõyla ertelenen toplantõ Gülen cemaatinin hedefindeydi
‘Almanlarõn ilgisinden korktular’
OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Almanya’nõn Stuttgart ken-
tinde bugün (salõ) akşam saatlerinde Almanca ola-
rak düzenleneceği bildirilen, ancak gazeteci
Merdan Yanardağ’õn gözaltõna alõnmasõ nede-
niyle ertelenen toplantõnõn, başõndan itibaren Fet-
hullah Gülen cemaatinin hedefinde olduğu be-
lirtildi. Baden-Württemberg Türk Toplumu Baş-
kanõ Gökay Sofuoğlu, Alman kamuoyunun
böyle bir bilgilendirme toplantõsõna “düzenle-
yenleri bile şaşırtacak kadar büyük ilgi gös-
terdiğini” belirterek, “Konuşmacı Merdan
Yanardağ’ın, tam bu toplantı için yola çı-
karken gözaltına alınmasını doğrusu ‘anlam-
lõ’ buluyoruz” dedi.
Stuttgart’ta birçok Türk derneği tarafõndan
“Fethullah Gülen Hareketinin Almanya’da-
ki Etkisi” başlõğõ altõnda iki dilde ve iki gün sür-
mesi planlanan toplantõnõn, ilk gün Türkçe,
ikinci gün de Almanca olarak yapõlacağõnõ ha-
tõrlatan Sofuoğlu, özellikle Zaman gazetesinden
bir muhabirin engellemek için büyük çaba gös-
terdiğini ve Stuttgart Belediye Başkanõ Dr.
Wolfgang Schuster’e kadar mektup gönderdi-
ğini belirtti. Baden-Württemberg Türk Toplumu
Başkanõ Sofuoğlu, Cumhuriyet’e yaptõğõ açõk-
lamada şöyle konuştu:
“Toplantıyı duyurduğumuz andan itibaren
Zaman gazetesinin telefon bombardımanına
tutulduk. Bu gazeteden İsmail Kul beni ara-
dı. Konuştuk. Böyle bir bilgilendirme top-
lantısından rahatsız oldukları hemen ortaya
çıktı. Fethullah Gülen hareketiyle ilgili bilgi-
lendirme yapacağımızı söyledik. Bu toplantı-
da neden o cemaatten kimse olmadığını falan
sordu. Ben de kendisine, ‘Stuttgart ve çevre-
sinden bu cemaate yakõn olduğunu tahmin etti-
ğimiz insanlar var, ama onlardan buraya Fet-
hullahçõ olarak gelip konuşmalarõnõ isteyemeyiz.
Sizin bir isim öneriniz var mõ’ diye sordum. Şa-
şırdı. Sonra da rengi değişti. Bir isim önerdi.
Ben de o şahsın toplantıya gelip sorular so-
rabileceğini belirttim. Ondan sonra İsmail
Kul’un Belediye Başkanı’na bizzat mektup
yazdığını, bu mektupta İlhan Selçuk, Ahmet Ar-
pad ve Merdan Yanardağ’ın sözde Ergenekon
bağlantıları hakkında çeşitli imalarda bu-
lunduğunu öğrendik. Fakat bu şahsın bele-
diyenin salonu bize vermemesi yolundaki ta-
lebi reddedildi. Bence, Türkçe değil, özellik-
le Almanca bir toplantı yapılmasından rahatsız
oldular. Almanların bilgi sahibi olmasından
korktular.”
İstanbul Haber Servisi - Ergene-
kon davasõnõn Silivri Ceza ve İnfaz
Kurumlarõ Kampusu’nda görülen 3.
duruşmasõnda, cezaevinin önünde
sessizlik hâkimdi. İstanbul’u 3 gün-
dür etkileyen şiddetli yağmur nede-
niyle bataklõğa dönüşen cezaevinin
girişinde görev yapan basõn men-
suplarõ, destek eylemine gelen hiç-
kimse olmadõğõ için gün boyu tu-
tuksuz sanõklarõn, avukatlarõn, tu-
tuklu sanõklarõn yakõnlarõnõn giriş
ve çõkõşlarõnõ izlediler.
Tutuklu ve tutuksuz sanõklarõn bir-
likte yargõlanmalarõna karar verilmesi
nedeniyle sabahõn erken saatlerinden
itibaren Prof. Dr. Kemal Alemda-
roğlu, İşadamõ İbrahim Benli’nin de
aralarõnda bulunduğu tutuksuz sa-
nõklar cezaevindeki duruşma salo-
nuna geldiler.
Gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan
Selçuk da avukatlarõ ile birlikte sa-
bah saat 10.40’ta cezaevi kampusu-
nun ana kapõsõndan giriş yaptõ. İd-
dianame okunmaya başladõktan son-
ra İlhan Selçuk rahatsõzlandõğõ için
duruşma salonunun dõşõna çõktõ. Çõ-
kõşta gazetecilerin sorularõnõ yanõt-
layan Selçuk, “Mahkemeyi nasıl gö-
rüyorsunuz?” sorusunu, “Gözleri-
me bakın anlayın. Yazık. Türki-
ye’ye yazık. Her şey çürümüş” ya-
nõtõnõ verdi.
İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek
ve diğer partililerin avukatlarõndan
Mehmet Cengiz, usul tartõşmalarõ ne-
deniyle 3. duruşmada hâlâ esasa ge-
çilememesini eleştirerek, “Birbiri
ile ilgili olmayan, rastgele, daya-
naksız ve tekrarla dolu bir iddia-
name ile dava açarsanız 3 gün bo-
yunca esasa giremezsiniz” dedi. 2
bin 500 sayfalõk iddianamenin oku-
nup okunmamasõ ile ilgili tartõşmayõ
Cengiz şöyle değerlendirdi:
“Gizlilik kararına karşın iddia-
name yandaş basın tarafından
adeta tefrika edildi. Psikolojik sa-
vaş argümanı olarak yargı tarihi-
ne girecek bir süreç yaşandı. 1.5 yıl-
dır tutuklu olan sanıkların daha
fazla zaman kaybetmemesi için
iddianamenin tamamının değil
özetinin okunmasını istiyoruz.”
Jandarma, hiçbir göstericinin gel-
memesi nedeniyle saat 11.00 sõrala-
rõnda cezaevi önündeki güvenlik ön-
lemlerini kaldõrõp yalnõzca araçlarõ
aramaya devam etti.
İstanbul Haber Servisi - Ergene-
kon davasõnõn dün yapõlan üçüncü otu-
rumuna gazetemiz imtiyaz sahibi ve
başyazarõ İlhan Selçuk da katõldõ. Sa-
nõk avukatlarõnõn usul itirazlarõ dün de
devam etti. Sanõk avukatlarõndan Me-
tin Çetinbaş, soruşturma savcõlarõ
hakkõnda suç duyurusunda bulundu.
Sanõk avukatlarõnõn talebi üzerine
iddianamenin okunmasõna başlandõ.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nce görülen Ergenekon davasõna Si-
livri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi
içindeki duruşma salonunda devam
edildi. Duruşmaya haklarõnda “TC
hükümetini yıkmaya teşebbüs” su-
çundan dava açõlan 46 tutuklu, 30 tu-
tuksuz sanõk katõldõ.
Avukatlar duruşma salonuna gi-
rerken yapõlan üst aramasõna tepki
göstererek, “burası hapishane değil
duruşma salonu” dediler. Sanõklarõn
salona alõnmasõnõn ardõndan tek tek
çağrõlan avukatlar içeri girdi.
Bir sanõk avukatõ söz alarak, Siliv-
ri Cezaevi’ne gelip gitmenin yorucu
olduğunu, müvekkili ile görüşmede
güçlük çektiğini belirterek, “Duruş-
ma öncesi müvekkilimizle görüş-
meye izin verilsin. İstanbul’dan
buraya gelmek hem yorucu hem de
külfetli” dedi. Mahkeme başkanõ da
talebin idareye iletileceğini söyledi.
Ferit İlsever ve Ayşe Asuman
Özdemir’in sağlõk durumlarõ nede-
niyle duruşmaya gelemedikleri be-
lirtildi.
Prof. Alemdaroğlu ve Kömür-
cü’nün avukatõ Metin Çetinbaş, so-
ruşturmayõ yürüten savcõlarõn Türki-
ye’nin imzaladõğõ Budapeşte Savcõlõk
Meslek Etik Kurallarõ, Avrupa İnsan
Haklarõ Sözleşmesi ve anayasayõ ih-
lal ettiklerine dikkat çekti.
AKP yanlõsõ basõna soruşturmada-
ki gizli belgelerin sõzdõrõldõğõnõ söy-
leyen Çetinbaş, kimlerin gözaltõna alõ-
nacağõnõn önce AKP yanlõsõ basõnda
yer aldõğõnõ, daha sonra gözaltõ işle-
minin yapõldõğõnõ ifade etti.
Davetiye ile gelebilecek şahõslara
bile geç saatlerde baskõnlar düzen-
lendiğini ifade eden Çetinbaş, gizli-
lik kararõyla savunma hakkõnõn en-
gellendiğini savundu.
Çetinbaş, soruşturma savcõlarõnõn
duruşmalara katõlmalarõnõn hukuka ay-
kõrõ olduğunu ifade ederek, savcõlar
hakkõnda suç duyurusunda bulun-
duklarõnõ ifade etti.
Savcõlar Zekeriya Öz, Mehmet Ali
Pekgüzel ve Nihat Taşkın’õn du-
ruşmada iddia makamõnõ temsil et-
memesi gerektiğini söyleyerek, “İd-
dianame ve eklerinde bulunan hu-
kuka aykırı delillerin okunmama-
sını istiyoruz. CMK’de duruşma
savcılarının reddi müessesi yoksa da
adil yargılanma hakkının tesisi
mahkemeye aittir” dedi.
İddianame okunmasın
Söz alan tutuklu sanõk Oktay Yıl-
dırım da duruşmalar her gün yapõldõğõ
için görüş, kantin, telefon ve banyo gi-
bi haklarõndan mahrum kaldõklarõnõ
belirtti. Doğu Perinçek‘in avukatõ
Mehmet Cengiz de, “İddianame
bize tebliğ edildi. Psikolojik savaş
iddianamesi açıklanmadan basına
servis edildi, fasikül, fasikül ya-
yımlandı. İddianamenin okunma-
sına gerek duymuyoruz” dedi.
Mahkeme başkanõ Köksal Şen-
gün de, “Mahkeme iddianameyi
okumakla yükümlü. Arada konu-
şun anlaşın. Ara sonrası beyanla-
rınızı alır işlem yaparız” dedi. Tu-
tuklu sanõk Erol Ölmez, gizli tanõk ol-
duğu yönündeki haberlerin yalan ol-
duğunu, savcõ Zekeriya Öz’ün ken-
disine yaptõğõ teklifi kabul etmediği
Kemal Kerinçsiz de Ergenekon da-
vasõnõn Türk yargõsõnõ ortaçağ engi-
zisyon hukukuna dönüştürdüğünü id-
dia etti. Atatürkçülere yönelik etik dõ-
şõ siyasi operasyon sonrasõ açõlan
davanõn Türk hukuk tarihinin çöplü-
ğünde yer alacağõnõ belirterek, “Bu
savcıların gücü yetse mavi gözlü bü-
yük Türk’ü Ergenekon’un kuru-
cusu olarak göstermekten imtina et-
meyeceklerdir” ifadesini kullandõ.
Kerinçsiz, savcõlarõn bulunduklarõ
mevki ile kendisininki arasõnda bir far-
kõn olmadõğõnõ söyleyerek, “Gün
olur meşru zeminde bu mesafenin
kapandığı zaman da yaşanır” dedi.
Kerinçsiz, iddianamenin kabulüne
dek yapõlan işlemlerin yok sayõlma-
sõ gerektiğini, yetkisizlik kararõyla
dosyanõn Ankara ağõr ceza mahke-
mesine gönderilmesini talep etti.
Cezaevinde basõn ve izleyicilere yö-
nelik kõsõtlamalarla aleniyet ilkesinin
ihlal edildiğini savunan Kerinçsiz,
Türkiye’nin bu yargõlamadan
AİHM’de tazminata mahkûm olaca-
ğõnõ söyledi.
Kerinçsiz, “Yargı kullanılmak is-
teniyor, mahkemenin bu organi-
zasyonu bozması yetkisizlik kara-
rı vermesi gerekir. Bu tarihi so-
rumluluktur” diye konuştu.
Vedat Yenerer’in avukatõ Vural
Ergül de dava dosyasõnõn 440. kla-
söründe operasyonu yürüten polisle-
rinin çalõşma grubu listesinin bulun-
duğunu belirterek şöyle dedi:
“Bu polis memurlarını hedef gös-
terme amacı taşımıyorsa, dikkat-
sizlikle açıklanır. Dosyada bu gibi
belgelerden oldukça fazla var. Bu
gibi belgelerin dosyadan çıkarıl-
masını istiyoruz.”
Geçen hafta Ergenekon terör örgütü
üyesi olduğu iddiasõyla gözaltõna alõ-
nan avukat Ertaç Giray da duruş-
maya Zekeriya Öztürk ve İsmail
Eksik vekili olarak katõldõ.
Tutuksuz sanõk Fuat Turgut da
kimlik tespiti sõrasõnda ev adresini
söylemedi.
Tutuklu sanõklar, öğle arasõnõn ar-
dõndan iddianamenin okunmamasõ
konusunda görüş birliğine vardõklarõnõ
söylediler. Bazõ sanõk avukatlarõnõn iti-
razõ üzerine ise iddianamenin okun-
masõna karar verildi. Savcõ Mehmet
Ali Pekgüzel, iddianameyi okumaya
başladõ.
Gazetemiz
imtiyaz sahibi
İlhan Selçuk da
avukatları ile
birlikte sabah
saat 10.40’ta
cezaevi
kampusunun
ana kapısından
giriş yaptı.
Avukat Mehmet Cengiz
‘Gizlilik kararõna karşõn
iddianame yandaş basõn
tarafõndan adeta tefrika
edildi’ dedi.
Ergenekon davasõna Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi içindeki duruşma salonunda
devam edildi. Duruşmaya haklarõnda ‘TC hükümetini yõkmaya teşebbüs’ suçundan dava açõlan
46 tutuklu, 30 tutuksuz sanõk katõldõ.
Memur-Sen’den YPK eleştirisi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Memur Sendikalarõ Konfederasyonu
(Memur-Sen), Yüksek Planlama
Kurulu’nun (YPK) 26 Eylül 2008 tarihli,
“KİT’lerde 2008’de uygulanacak personel
ücretleriyle” ilgili kararõna yönelik
eleştirilerini içeren yazõyõ, Başbakanlõk,
Devlet Planlama Teşkilatõ, Devlet Personel
Başkanlõğõ, Maliye Bakanlõğõ ve Hazine
Müsteşarlõğõ’na gönderdi. Memur-Sen’den
yapõlan açõklamada, “Mağduriyetlerin
giderilmesi için aynõ grupta yer alan
personelin, aynõ oranda ek ödemeden
yararlanmasõ, en düşük ek ödeme oranõnõn,
ek ödeme oranlarõ Bakanlar Kurulu’nca
belirlenen aynõ unvanlõ personel için
öngörülen orandan daha düşük olmamasõ”
gibi değişiklikler yapõlmasõ istendi.
Müdür bıçaklanarak öldürüldü
ZONGULDAK (AA) - Zonguldak’õn
Kilimli beldesine bağlõ Göbü köyünde
ağabeyi tarafõndan bõçaklanan okul müdürü,
yaşamõnõ yitirdi. İstasyon Mahallesi’nde,
Feridun Ü. (48), ortak arazilerine rõzasõ
dõşõnda ev yaptõrdõğõnõ iddia ettiği kardeşi
Göbü İlköğretim Okulu Müdürü 3 çocuk
babasõ Refik Ü. (43) ile evlerinin
yakõnõndaki tarlada tartõştõ. Tartõşmanõn
kavgaya dönüşmesi üzerine Feridun Ü,
üzerinde taşõdõğõ bõçakla kardeşini
vücudunun çeşitli yerlerinden yaraladõ.
Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’ne
kaldõrõlan Refik Ü, yaşamõnõ yitirdi.
Jandarmayõ arayarak kardeşini
bõçakladõğõnõ ve bulunduğu yeri bildiren
ağabey, gözaltõna alõndõ.
ENTERNET / MEHMET SUCU
Türkçe f klavyenin başarısı daha
önce de yazdığımız gibi bu dile uygun
olarak dizayn edilmesinden kaynakla-
nıyor. Peki bu Q klavye nereden çıktı?
Aslında Q klavye hızlı yazılmaması için
dizayn edilmiş. İnternet ansiklopedisi
Vikipedia bakın bu klavyeyi nasıl anla-
tıyor:
“Q klavyenin patentini, 1874’te Chri-
stopher Latham Sholes tarafından al-
mış ve Sholes aynı yıllarda
QWERTY’nin patentini daktilo işleriyle
uğraşan E. Remington and Sons şir-
ketine satmıştır. Günümüzde NASA,
Sholes’un anısına, bir astroidi “6600
Qwerty” olarak adlandırmıştır.
Ancak Q klavye standardı ne İngiliz-
ce ne de başka bir dile uygun olarak ge-
liştirilmiştir. Sholes, icat ettiği yazı ma-
kinesinin mekanik harf kollarından her-
hangi ikisi aynı anda kağıda doğru ha-
valandığında sıkışmaya neden olduk-
larını fark eder. Sholes bu problemin çö-
zümü için, kullanıcının yazım hızını ya-
vaşlatmak üzere harflerin yerlerini ala-
bildiğine karıştırarak en çok kullanılan
harfleri elin en zor ulaşabileceği yerle-
re yerleştirmeyi uygun görür ve Q klav-
ye adını verdiğimiz harf dizilimi ortaya
çıkar.
Bir söylentiye göre de ilk üretilen ya-
zı makinesinin adı “Sholes & Glidden
Type Writer” olarak geçer. Buradaki
“Type Writer” kelimelerini oluşturan
harflerin tamamı Q klavyenin en üst sı-
rasında yer almaktadır. Böylece satıcı-
lar, bir kağıda kolayca “Type Writer” ya-
zarak ürünlerinin yeteneğini karşıların-
dakine gösterme şansı bulmaktadırlar.
Klavyenin adı üstündeki harflerden
gelir. “Q klavye” adı, harflerin sol üst kö-
şesindeki “Q” harfinden gelir.
“QWERTY” adı ise sol üst köşeden sa-
ğa doğru 6 harfin yan yana getirilme-
siyle meydana gelmiştir.”
Bilgisayarlar çıktıktan sonra da daha
önceden on parmak yazmayı öğre-
nenlerin işini zorlaştırmamak amacıy-
la aynı dizge korunmuştur.
Q Klavyenin bu rastgele harf dizilimi
İngilizce yazımı zorlaştırdığından İngi-
lizce’ye uygun bir standart geliştirmek
için Washington State Üniversitesinden
Prof. Dr. August Dvorak, 1932 yılında
İngilizce’de çok kullanılan harflerin
klavyenin en kolay ulaşılabilir yeri olan
orta sırasına toplandığı bir klavye dizi-
limi önerir. Dvorak’ın araştırmalarına gö-
re, sekreterlerin parmakları gündelik ya-
zı işleri sırasında Q klavyede 16 mil yol
alırken Dvorak klavyesinde sadece 1 mil
yol almaktadır.
Ancak daktilo ustalarının Q klavyeye
olan mevcut alışkanlıkları ve piyasanın
Q klavye tarafından çoktan istila edil-
miş olması nedeniyle ve 40 milyon dak-
tilonun değiştirilme maliyeti ortaya çı-
kınca Dvorak’ın klavyesi yayılamaz ve
kaybolup gider.
Q Klavye standardı Türkiye’de bilgi-
sayarların yaygınlaşmasıyla birlikte
yaygın olarak kullanılmaya başlanmış-
tır, ancak Türkçe’ye uygun değildir.
Çünkü Q klavyede, Türkçe’de en çok
kullanılan harfler, uygunsuz bir biçim-
de yerleşmiş durumdadır.
Bu nedenle İhsan Yener başkanlı-
ğındaki biliminsanları, araştırmaları so-
nucu F klavyeyi meydana getirmişler-
dir. F klavye, Türkçe’ye en uygun klav-
ye dizgesidir.
Herhalde başka söze gerek yok.
Bu arada CHP’li Uşak Milletvekili Sa-
yın Osman Coşkunoğlu dün TBMM’ye
F klavye ile ilgili iki soru önergesi ver-
di. Coşkunoğlu’nun soruları yanıtla-
nınca bu konuda biraz daha aydınla-
nacağız. Sanayi ve Ticaret Bakanı Za-
fer Çağlayan’dan “Daktilolarda F-klav-
ye 1974 yılında Türk Standartları Ens-
titüsü tarafından Zorunlu Standart ola-
rak onanmıştı. Bu standart halen geçerli
midir? Eğer geçerliyse, daktiloların ye-
rini bilgisayarlar aldığına göre, F-klav-
yenin bilgisayar klavyeleri için de Zo-
runlu Standart olması gerekmez mi?
Eğer bilgisayarlarda da F-klavye Zo-
runlu Standart ise, bu standardın uy-
gulanması yönünde bakanlığınız ne
gibi girişimlerde bulunmaktadır?” so-
rularına yanıt isteyen Coşkunoğlu, Mil-
li Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e de
“31.03.2003 tarihinde sizin imzanız ile
yayımlanan bir genelgede, bilgisayar-
larda mevcut Q-klavyelerden vazge-
çilmesi gerektiği ve F-klavye kullanı-
mının zorunluluğu ifade edilmişti. Bu ge-
nelgenin gereği yerine getirilmiş midir?
Bu konuda bakanlığınız tarafından ne-
ler yapılmıştır, yapılmaktadır, yapıla-
caktır?” sorularını yöneltti.
mehmet@cumhuriyet.com.tr
Q Klavye Gerçeği
Haber ve Fotoğraflar: HATİCE TUNCER, ÖZLEM GÜVEMLİ, HİLAL KÖSE, VEDAT ARIK