24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 28 EKİM 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Durum Saptaması Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ’un dün Bakanlar Kurulu’na verdiği terör brifingin- de nelerin konuşulduğunu bilmek elbette müm- kün değil. Cumhuriyet hükümetlerinin hiçbir üyesinden böylesine gizli toplantıları açıklaması beklene- meyeceğine göre bugün medyada bu konu ile il- gili haberlerin de geniş ölçüde varsayımlara da- yandığı söylenilebilir. Dünkü “durum saptaması”nda ele alınması olası satır başlarının sıralamasını takvime göre son- dan başa dönerek yaparsak, Irak Kürdistan De- mokrat Partisi Başkanı Barzani’nin aynı gün ABD’ye gittiğini görürüz. Medya bu gezinin Baş- kan Bush’un bir çağrısı üzerine gerçekleştiğini yaz- masa da Barzani’nin ayağının tozu ile Çarşam- ba günü Beyaz Saray’da kabul edileceği bilini- yor. Yine Barzani ile aynı günlerde ABD’ye gidecek olan Başbakanlık Dışpolitika Başdanışmanı Prof. Ahmet Davutoğlu arasında doğrudan görüşmeler yapılacağı haberi de dikkati çekiyor. DTP: Barzani’yi değil bizi muhatap alın Görüşme belki de ilk kez DTP tarafından eleş- tirildi ve partinin Eşbaşkanı Ahmet Türk, önce- ki gün yaptığı açıklama ile Ankara’nın Kürt soru- nunun çözümünde Irak’taki Kürt liderlerini değil kendilerini muhatap almasının daha doğru ve ger- çekçi olacağını söyledi. Sorunu tamamen siyasi çözüme dönük olarak göstermek isteyen DTP’nin bir süreden beri böl- gede düzenlediği toplantılarda iki ana konu öne çıkarılıyor. O iki ana konudan birincisi, anayasanın de- ğiştirilerek Türkiye’nin demokratik bir cumhuriyet olduğu ilkesinin, 1’inci madde olarak kabulüdür. İkincisinin de terör örgütü başını da kapsayan bir genel af olduğu biliniyor. DTP’li parlamenterlerin de öncülük yaptığı böl- ge mitinglerinde, örgüt başının posterleri açılıyor; polisler küçük çocuklar tarafından taşlanılıyor. Da- hası Diyarbakır ve Tunceli’ye orta büyüklü ya- tırımların açılışı için giden Başbakan Erdoğan’a karşı DTP’li parlamenterler ve belediye başkan- ları resmi tavır koyuyorlar. Kepenkler kapatılırken Başbakan’ın kente ayak basmasından bir gece ön- ce geziden caydırıcı amaçlı terörist eylemler ser- gileniyor. Benzer gösteriler Van’da, Hakkâri’de, Gazian- tep’te yapılıyor. Öylelikle hem yerel halkın yıldırılması amaçla- nıyor hem de Ankara’ya, bölgede gerçekleştirmek istediği ekonomik kalkınmanın kendileri için kıy- meti harbiyesi olmadığını içeren anlamlı mesajlar iletilmiş oluyor. Terörü kent merkezlerine taşıyan PKK’nin, Tunceli’de bu hafta sonu olduğu gibi yol keserek giriş-çıkış yapanları denetleme girişimleri de göz- den kaçmıyor. Bir olağanüstü hal ilanı için ortam hazırlamaya dönük bu girişimler sırasında hükümetin terörle mücadelede İçişleri Bakanlığı’nın denetim ve inisiyatifini öne çıkaracak yeni bir kuruluşu ör- gütlemekte olduğu da biliniyor. Çuvalcı’dan istihbarat yardımı!.. Bakanlar Kurulu’na dünkü brifingi veren Ge- nelkurmay Başkanlığı’nın dikkati çekecek bir ko- nuğunun da hafta sonunda başkentte olduğunu bu notların içinde saptamakta yarar var. Irak’ta- ki Amerikan Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Odi- erno’nun Ankara’da Genelkurmay İkinci Başka- nı Orgeneral Hasan Iğsız ile yaptığı görüşmede, teknik yardım ve istihbarat konusunda destek ver- diği sözü önceki günün haberleri arasındaydı. Türk kamuoyu ve özellikle Silahlı Kuvvetler men- supları konuğu “çuvalcı general” olarak tanıyorlar. Odierno’nun Kuzey Irak’ta bir anlaşma uyarınca konuşlanan birliklerimizin moralini kırmaya yönelik bu çıplak kimliğinin medyamızda geliş haberi ile birlikte almış olması, sözlerinin ne denli inanılır ol- ması gerektiği doğrultusunda Pentagon’a anlamlı bir mesaj sayılmalıdır. Barzani ile Davutoğlu görüşmesi öncesinde ABD Kongresi Araştırma Merkezi haritasının pazar günkü Cumhuriyet’in manşetinde verilmesi gibi... Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net Ergenekon davasõnõn dün yapõlan üçüncü oturumunda iddianamenin okunmasõna başlandõ Savcõlarasuçduyurusu İstanbul’u etkileyen şiddetli yağmur nedeniyle destek eylemine gelen olmadõ ‘Bu salonda duruşma olmaz’ Yanardağ’õn gözaltõna alõnmasõyla ertelenen toplantõ Gülen cemaatinin hedefindeydi ‘Almanlarõn ilgisinden korktular’ OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Almanya’nõn Stuttgart ken- tinde bugün (salõ) akşam saatlerinde Almanca ola- rak düzenleneceği bildirilen, ancak gazeteci Merdan Yanardağ’õn gözaltõna alõnmasõ nede- niyle ertelenen toplantõnõn, başõndan itibaren Fet- hullah Gülen cemaatinin hedefinde olduğu be- lirtildi. Baden-Württemberg Türk Toplumu Baş- kanõ Gökay Sofuoğlu, Alman kamuoyunun böyle bir bilgilendirme toplantõsõna “düzenle- yenleri bile şaşırtacak kadar büyük ilgi gös- terdiğini” belirterek, “Konuşmacı Merdan Yanardağ’ın, tam bu toplantı için yola çı- karken gözaltına alınmasını doğrusu ‘anlam- lõ’ buluyoruz” dedi. Stuttgart’ta birçok Türk derneği tarafõndan “Fethullah Gülen Hareketinin Almanya’da- ki Etkisi” başlõğõ altõnda iki dilde ve iki gün sür- mesi planlanan toplantõnõn, ilk gün Türkçe, ikinci gün de Almanca olarak yapõlacağõnõ ha- tõrlatan Sofuoğlu, özellikle Zaman gazetesinden bir muhabirin engellemek için büyük çaba gös- terdiğini ve Stuttgart Belediye Başkanõ Dr. Wolfgang Schuster’e kadar mektup gönderdi- ğini belirtti. Baden-Württemberg Türk Toplumu Başkanõ Sofuoğlu, Cumhuriyet’e yaptõğõ açõk- lamada şöyle konuştu: “Toplantıyı duyurduğumuz andan itibaren Zaman gazetesinin telefon bombardımanına tutulduk. Bu gazeteden İsmail Kul beni ara- dı. Konuştuk. Böyle bir bilgilendirme top- lantısından rahatsız oldukları hemen ortaya çıktı. Fethullah Gülen hareketiyle ilgili bilgi- lendirme yapacağımızı söyledik. Bu toplantı- da neden o cemaatten kimse olmadığını falan sordu. Ben de kendisine, ‘Stuttgart ve çevre- sinden bu cemaate yakõn olduğunu tahmin etti- ğimiz insanlar var, ama onlardan buraya Fet- hullahçõ olarak gelip konuşmalarõnõ isteyemeyiz. Sizin bir isim öneriniz var mõ’ diye sordum. Şa- şırdı. Sonra da rengi değişti. Bir isim önerdi. Ben de o şahsın toplantıya gelip sorular so- rabileceğini belirttim. Ondan sonra İsmail Kul’un Belediye Başkanı’na bizzat mektup yazdığını, bu mektupta İlhan Selçuk, Ahmet Ar- pad ve Merdan Yanardağ’ın sözde Ergenekon bağlantıları hakkında çeşitli imalarda bu- lunduğunu öğrendik. Fakat bu şahsın bele- diyenin salonu bize vermemesi yolundaki ta- lebi reddedildi. Bence, Türkçe değil, özellik- le Almanca bir toplantı yapılmasından rahatsız oldular. Almanların bilgi sahibi olmasından korktular.” İstanbul Haber Servisi - Ergene- kon davasõnõn Silivri Ceza ve İnfaz Kurumlarõ Kampusu’nda görülen 3. duruşmasõnda, cezaevinin önünde sessizlik hâkimdi. İstanbul’u 3 gün- dür etkileyen şiddetli yağmur nede- niyle bataklõğa dönüşen cezaevinin girişinde görev yapan basõn men- suplarõ, destek eylemine gelen hiç- kimse olmadõğõ için gün boyu tu- tuksuz sanõklarõn, avukatlarõn, tu- tuklu sanõklarõn yakõnlarõnõn giriş ve çõkõşlarõnõ izlediler. Tutuklu ve tutuksuz sanõklarõn bir- likte yargõlanmalarõna karar verilmesi nedeniyle sabahõn erken saatlerinden itibaren Prof. Dr. Kemal Alemda- roğlu, İşadamõ İbrahim Benli’nin de aralarõnda bulunduğu tutuksuz sa- nõklar cezaevindeki duruşma salo- nuna geldiler. Gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk da avukatlarõ ile birlikte sa- bah saat 10.40’ta cezaevi kampusu- nun ana kapõsõndan giriş yaptõ. İd- dianame okunmaya başladõktan son- ra İlhan Selçuk rahatsõzlandõğõ için duruşma salonunun dõşõna çõktõ. Çõ- kõşta gazetecilerin sorularõnõ yanõt- layan Selçuk, “Mahkemeyi nasıl gö- rüyorsunuz?” sorusunu, “Gözleri- me bakın anlayın. Yazık. Türki- ye’ye yazık. Her şey çürümüş” ya- nõtõnõ verdi. İP Genel Başkanõ Doğu Perinçek ve diğer partililerin avukatlarõndan Mehmet Cengiz, usul tartõşmalarõ ne- deniyle 3. duruşmada hâlâ esasa ge- çilememesini eleştirerek, “Birbiri ile ilgili olmayan, rastgele, daya- naksız ve tekrarla dolu bir iddia- name ile dava açarsanız 3 gün bo- yunca esasa giremezsiniz” dedi. 2 bin 500 sayfalõk iddianamenin oku- nup okunmamasõ ile ilgili tartõşmayõ Cengiz şöyle değerlendirdi: “Gizlilik kararına karşın iddia- name yandaş basın tarafından adeta tefrika edildi. Psikolojik sa- vaş argümanı olarak yargı tarihi- ne girecek bir süreç yaşandı. 1.5 yıl- dır tutuklu olan sanıkların daha fazla zaman kaybetmemesi için iddianamenin tamamının değil özetinin okunmasını istiyoruz.” Jandarma, hiçbir göstericinin gel- memesi nedeniyle saat 11.00 sõrala- rõnda cezaevi önündeki güvenlik ön- lemlerini kaldõrõp yalnõzca araçlarõ aramaya devam etti. İstanbul Haber Servisi - Ergene- kon davasõnõn dün yapõlan üçüncü otu- rumuna gazetemiz imtiyaz sahibi ve başyazarõ İlhan Selçuk da katõldõ. Sa- nõk avukatlarõnõn usul itirazlarõ dün de devam etti. Sanõk avukatlarõndan Me- tin Çetinbaş, soruşturma savcõlarõ hakkõnda suç duyurusunda bulundu. Sanõk avukatlarõnõn talebi üzerine iddianamenin okunmasõna başlandõ. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nce görülen Ergenekon davasõna Si- livri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi içindeki duruşma salonunda devam edildi. Duruşmaya haklarõnda “TC hükümetini yıkmaya teşebbüs” su- çundan dava açõlan 46 tutuklu, 30 tu- tuksuz sanõk katõldõ. Avukatlar duruşma salonuna gi- rerken yapõlan üst aramasõna tepki göstererek, “burası hapishane değil duruşma salonu” dediler. Sanõklarõn salona alõnmasõnõn ardõndan tek tek çağrõlan avukatlar içeri girdi. Bir sanõk avukatõ söz alarak, Siliv- ri Cezaevi’ne gelip gitmenin yorucu olduğunu, müvekkili ile görüşmede güçlük çektiğini belirterek, “Duruş- ma öncesi müvekkilimizle görüş- meye izin verilsin. İstanbul’dan buraya gelmek hem yorucu hem de külfetli” dedi. Mahkeme başkanõ da talebin idareye iletileceğini söyledi. Ferit İlsever ve Ayşe Asuman Özdemir’in sağlõk durumlarõ nede- niyle duruşmaya gelemedikleri be- lirtildi. Prof. Alemdaroğlu ve Kömür- cü’nün avukatõ Metin Çetinbaş, so- ruşturmayõ yürüten savcõlarõn Türki- ye’nin imzaladõğõ Budapeşte Savcõlõk Meslek Etik Kurallarõ, Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi ve anayasayõ ih- lal ettiklerine dikkat çekti. AKP yanlõsõ basõna soruşturmada- ki gizli belgelerin sõzdõrõldõğõnõ söy- leyen Çetinbaş, kimlerin gözaltõna alõ- nacağõnõn önce AKP yanlõsõ basõnda yer aldõğõnõ, daha sonra gözaltõ işle- minin yapõldõğõnõ ifade etti. Davetiye ile gelebilecek şahõslara bile geç saatlerde baskõnlar düzen- lendiğini ifade eden Çetinbaş, gizli- lik kararõyla savunma hakkõnõn en- gellendiğini savundu. Çetinbaş, soruşturma savcõlarõnõn duruşmalara katõlmalarõnõn hukuka ay- kõrõ olduğunu ifade ederek, savcõlar hakkõnda suç duyurusunda bulun- duklarõnõ ifade etti. Savcõlar Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın’õn du- ruşmada iddia makamõnõ temsil et- memesi gerektiğini söyleyerek, “İd- dianame ve eklerinde bulunan hu- kuka aykırı delillerin okunmama- sını istiyoruz. CMK’de duruşma savcılarının reddi müessesi yoksa da adil yargılanma hakkının tesisi mahkemeye aittir” dedi. İddianame okunmasın Söz alan tutuklu sanõk Oktay Yıl- dırım da duruşmalar her gün yapõldõğõ için görüş, kantin, telefon ve banyo gi- bi haklarõndan mahrum kaldõklarõnõ belirtti. Doğu Perinçek‘in avukatõ Mehmet Cengiz de, “İddianame bize tebliğ edildi. Psikolojik savaş iddianamesi açıklanmadan basına servis edildi, fasikül, fasikül ya- yımlandı. İddianamenin okunma- sına gerek duymuyoruz” dedi. Mahkeme başkanõ Köksal Şen- gün de, “Mahkeme iddianameyi okumakla yükümlü. Arada konu- şun anlaşın. Ara sonrası beyanla- rınızı alır işlem yaparız” dedi. Tu- tuklu sanõk Erol Ölmez, gizli tanõk ol- duğu yönündeki haberlerin yalan ol- duğunu, savcõ Zekeriya Öz’ün ken- disine yaptõğõ teklifi kabul etmediği Kemal Kerinçsiz de Ergenekon da- vasõnõn Türk yargõsõnõ ortaçağ engi- zisyon hukukuna dönüştürdüğünü id- dia etti. Atatürkçülere yönelik etik dõ- şõ siyasi operasyon sonrasõ açõlan davanõn Türk hukuk tarihinin çöplü- ğünde yer alacağõnõ belirterek, “Bu savcıların gücü yetse mavi gözlü bü- yük Türk’ü Ergenekon’un kuru- cusu olarak göstermekten imtina et- meyeceklerdir” ifadesini kullandõ. Kerinçsiz, savcõlarõn bulunduklarõ mevki ile kendisininki arasõnda bir far- kõn olmadõğõnõ söyleyerek, “Gün olur meşru zeminde bu mesafenin kapandığı zaman da yaşanır” dedi. Kerinçsiz, iddianamenin kabulüne dek yapõlan işlemlerin yok sayõlma- sõ gerektiğini, yetkisizlik kararõyla dosyanõn Ankara ağõr ceza mahke- mesine gönderilmesini talep etti. Cezaevinde basõn ve izleyicilere yö- nelik kõsõtlamalarla aleniyet ilkesinin ihlal edildiğini savunan Kerinçsiz, Türkiye’nin bu yargõlamadan AİHM’de tazminata mahkûm olaca- ğõnõ söyledi. Kerinçsiz, “Yargı kullanılmak is- teniyor, mahkemenin bu organi- zasyonu bozması yetkisizlik kara- rı vermesi gerekir. Bu tarihi so- rumluluktur” diye konuştu. Vedat Yenerer’in avukatõ Vural Ergül de dava dosyasõnõn 440. kla- söründe operasyonu yürüten polisle- rinin çalõşma grubu listesinin bulun- duğunu belirterek şöyle dedi: “Bu polis memurlarını hedef gös- terme amacı taşımıyorsa, dikkat- sizlikle açıklanır. Dosyada bu gibi belgelerden oldukça fazla var. Bu gibi belgelerin dosyadan çıkarıl- masını istiyoruz.” Geçen hafta Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu iddiasõyla gözaltõna alõ- nan avukat Ertaç Giray da duruş- maya Zekeriya Öztürk ve İsmail Eksik vekili olarak katõldõ. Tutuksuz sanõk Fuat Turgut da kimlik tespiti sõrasõnda ev adresini söylemedi. Tutuklu sanõklar, öğle arasõnõn ar- dõndan iddianamenin okunmamasõ konusunda görüş birliğine vardõklarõnõ söylediler. Bazõ sanõk avukatlarõnõn iti- razõ üzerine ise iddianamenin okun- masõna karar verildi. Savcõ Mehmet Ali Pekgüzel, iddianameyi okumaya başladõ. Gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk da avukatları ile birlikte sabah saat 10.40’ta cezaevi kampusunun ana kapısından giriş yaptı. Avukat Mehmet Cengiz ‘Gizlilik kararõna karşõn iddianame yandaş basõn tarafõndan adeta tefrika edildi’ dedi. Ergenekon davasõna Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi içindeki duruşma salonunda devam edildi. Duruşmaya haklarõnda ‘TC hükümetini yõkmaya teşebbüs’ suçundan dava açõlan 46 tutuklu, 30 tutuksuz sanõk katõldõ. Memur-Sen’den YPK eleştirisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Memur Sendikalarõ Konfederasyonu (Memur-Sen), Yüksek Planlama Kurulu’nun (YPK) 26 Eylül 2008 tarihli, “KİT’lerde 2008’de uygulanacak personel ücretleriyle” ilgili kararõna yönelik eleştirilerini içeren yazõyõ, Başbakanlõk, Devlet Planlama Teşkilatõ, Devlet Personel Başkanlõğõ, Maliye Bakanlõğõ ve Hazine Müsteşarlõğõ’na gönderdi. Memur-Sen’den yapõlan açõklamada, “Mağduriyetlerin giderilmesi için aynõ grupta yer alan personelin, aynõ oranda ek ödemeden yararlanmasõ, en düşük ek ödeme oranõnõn, ek ödeme oranlarõ Bakanlar Kurulu’nca belirlenen aynõ unvanlõ personel için öngörülen orandan daha düşük olmamasõ” gibi değişiklikler yapõlmasõ istendi. Müdür bıçaklanarak öldürüldü ZONGULDAK (AA) - Zonguldak’õn Kilimli beldesine bağlõ Göbü köyünde ağabeyi tarafõndan bõçaklanan okul müdürü, yaşamõnõ yitirdi. İstasyon Mahallesi’nde, Feridun Ü. (48), ortak arazilerine rõzasõ dõşõnda ev yaptõrdõğõnõ iddia ettiği kardeşi Göbü İlköğretim Okulu Müdürü 3 çocuk babasõ Refik Ü. (43) ile evlerinin yakõnõndaki tarlada tartõştõ. Tartõşmanõn kavgaya dönüşmesi üzerine Feridun Ü, üzerinde taşõdõğõ bõçakla kardeşini vücudunun çeşitli yerlerinden yaraladõ. Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’ne kaldõrõlan Refik Ü, yaşamõnõ yitirdi. Jandarmayõ arayarak kardeşini bõçakladõğõnõ ve bulunduğu yeri bildiren ağabey, gözaltõna alõndõ. ENTERNET / MEHMET SUCU Türkçe f klavyenin başarısı daha önce de yazdığımız gibi bu dile uygun olarak dizayn edilmesinden kaynakla- nıyor. Peki bu Q klavye nereden çıktı? Aslında Q klavye hızlı yazılmaması için dizayn edilmiş. İnternet ansiklopedisi Vikipedia bakın bu klavyeyi nasıl anla- tıyor: “Q klavyenin patentini, 1874’te Chri- stopher Latham Sholes tarafından al- mış ve Sholes aynı yıllarda QWERTY’nin patentini daktilo işleriyle uğraşan E. Remington and Sons şir- ketine satmıştır. Günümüzde NASA, Sholes’un anısına, bir astroidi “6600 Qwerty” olarak adlandırmıştır. Ancak Q klavye standardı ne İngiliz- ce ne de başka bir dile uygun olarak ge- liştirilmiştir. Sholes, icat ettiği yazı ma- kinesinin mekanik harf kollarından her- hangi ikisi aynı anda kağıda doğru ha- valandığında sıkışmaya neden olduk- larını fark eder. Sholes bu problemin çö- zümü için, kullanıcının yazım hızını ya- vaşlatmak üzere harflerin yerlerini ala- bildiğine karıştırarak en çok kullanılan harfleri elin en zor ulaşabileceği yerle- re yerleştirmeyi uygun görür ve Q klav- ye adını verdiğimiz harf dizilimi ortaya çıkar. Bir söylentiye göre de ilk üretilen ya- zı makinesinin adı “Sholes & Glidden Type Writer” olarak geçer. Buradaki “Type Writer” kelimelerini oluşturan harflerin tamamı Q klavyenin en üst sı- rasında yer almaktadır. Böylece satıcı- lar, bir kağıda kolayca “Type Writer” ya- zarak ürünlerinin yeteneğini karşıların- dakine gösterme şansı bulmaktadırlar. Klavyenin adı üstündeki harflerden gelir. “Q klavye” adı, harflerin sol üst kö- şesindeki “Q” harfinden gelir. “QWERTY” adı ise sol üst köşeden sa- ğa doğru 6 harfin yan yana getirilme- siyle meydana gelmiştir.” Bilgisayarlar çıktıktan sonra da daha önceden on parmak yazmayı öğre- nenlerin işini zorlaştırmamak amacıy- la aynı dizge korunmuştur. Q Klavyenin bu rastgele harf dizilimi İngilizce yazımı zorlaştırdığından İngi- lizce’ye uygun bir standart geliştirmek için Washington State Üniversitesinden Prof. Dr. August Dvorak, 1932 yılında İngilizce’de çok kullanılan harflerin klavyenin en kolay ulaşılabilir yeri olan orta sırasına toplandığı bir klavye dizi- limi önerir. Dvorak’ın araştırmalarına gö- re, sekreterlerin parmakları gündelik ya- zı işleri sırasında Q klavyede 16 mil yol alırken Dvorak klavyesinde sadece 1 mil yol almaktadır. Ancak daktilo ustalarının Q klavyeye olan mevcut alışkanlıkları ve piyasanın Q klavye tarafından çoktan istila edil- miş olması nedeniyle ve 40 milyon dak- tilonun değiştirilme maliyeti ortaya çı- kınca Dvorak’ın klavyesi yayılamaz ve kaybolup gider. Q Klavye standardı Türkiye’de bilgi- sayarların yaygınlaşmasıyla birlikte yaygın olarak kullanılmaya başlanmış- tır, ancak Türkçe’ye uygun değildir. Çünkü Q klavyede, Türkçe’de en çok kullanılan harfler, uygunsuz bir biçim- de yerleşmiş durumdadır. Bu nedenle İhsan Yener başkanlı- ğındaki biliminsanları, araştırmaları so- nucu F klavyeyi meydana getirmişler- dir. F klavye, Türkçe’ye en uygun klav- ye dizgesidir. Herhalde başka söze gerek yok. Bu arada CHP’li Uşak Milletvekili Sa- yın Osman Coşkunoğlu dün TBMM’ye F klavye ile ilgili iki soru önergesi ver- di. Coşkunoğlu’nun soruları yanıtla- nınca bu konuda biraz daha aydınla- nacağız. Sanayi ve Ticaret Bakanı Za- fer Çağlayan’dan “Daktilolarda F-klav- ye 1974 yılında Türk Standartları Ens- titüsü tarafından Zorunlu Standart ola- rak onanmıştı. Bu standart halen geçerli midir? Eğer geçerliyse, daktiloların ye- rini bilgisayarlar aldığına göre, F-klav- yenin bilgisayar klavyeleri için de Zo- runlu Standart olması gerekmez mi? Eğer bilgisayarlarda da F-klavye Zo- runlu Standart ise, bu standardın uy- gulanması yönünde bakanlığınız ne gibi girişimlerde bulunmaktadır?” so- rularına yanıt isteyen Coşkunoğlu, Mil- li Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e de “31.03.2003 tarihinde sizin imzanız ile yayımlanan bir genelgede, bilgisayar- larda mevcut Q-klavyelerden vazge- çilmesi gerektiği ve F-klavye kullanı- mının zorunluluğu ifade edilmişti. Bu ge- nelgenin gereği yerine getirilmiş midir? Bu konuda bakanlığınız tarafından ne- ler yapılmıştır, yapılmaktadır, yapıla- caktır?” sorularını yöneltti. mehmet@cumhuriyet.com.tr Q Klavye Gerçeği Haber ve Fotoğraflar: HATİCE TUNCER, ÖZLEM GÜVEMLİ, HİLAL KÖSE, VEDAT ARIK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle