Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
sonucu alamayınca A tipi yayın organlarını devre-
ye sokup, Ahmet Çalık’ın televizyonuna taşıdılar.
İftira şu:
Ben, 1982 yılında gözaltına alınmışım. İzmir Em-
niyet Müdürlüğü’nde iki gün kalmışım, bütün ar-
kadaşlarımı ihbar edip elimi kolumu sallaya sal-
laya çıkmışım!
F tipi yayın organları bunu günlerce işlediler. No-
ter aracılığıyla cevap ve düzeltme gönderdim, ku-
şa çevirip kullandılar. 26 yıl öncesine ilişkin bu if-
tirayı olağanüstü bir gayret ve hınçla bugüne de
taşıyıp, Ergenekon olayına bağlamaya giriştiler.
Artık insaf, insanlık gibi onlar için hiçbir şey ifa-
de etmeyen sözcükleri kullanmak gereksiz...
İftiranın ilk günlerinde olayı köşeme taşıma hak-
kımın olmadığını düşündüm. Ancak bu sistemli
bir saldırıya dönüşünce, bize güvenen, inanan
Cumhuriyet okuruna bilgi vermek sorumluluk ha-
line geldi...
Evet 1982 yılında gözaltına alındım. 1977-81 ara-
sı Ege Üniversitesi öğrencisiydim. 12 Eylül koşulları
içinde üç büyük kentte Mart 1982’de büyük bir
operasyon yapıldı. Suçlama komünizm propan-
dası yapmak, örgüt üyesi olmak... İzmir’de benim
de içinde olduğum onlarca genç önce emniyet mü-
dürlüğüne götürüldü. Burada 15 gün kaldık. İfa-
delerin ardından tüm gözaltında tutulanları basın
önüne çıkarıp fotoğrafını çektirdiler. Önde suç un-
suru olarak kitaplar, arkada biz... Buradan, Nar-
lıdere İstihkam Okulu Komutanlığı’na götürüldük.
Annem, babam, kardeşlerim günlerce yerimi bu-
lamadılar. O günün normal durumlarından biriy-
di. 27 gün sonra toplu halde Fahrettin Altay mey-
danındaki Sıkıyönetim Mahkemesi’ne götürüldük.
Savcı Ayhan Sun, hepimizin tek tek ifadesini al-
dı. Genel olarak suçlamaya ilişkin ciddi bir kanıt
yoksa, ifadeleri uzatmadı. Sun, benim de içinde
bulunduğum pek çok gençle ilgili “kovuşturmaya
yer olmadığı“ kararını verdi.
Gözaltı sonrası o günlerde yeni kurulmuş olan
Güneş gazetesindeki işime dönemedim. Gü-
neş’e Milliyet’ten geçmiştim. Dönemin Milliyet İz-
mir Temsilcisi Nurettin Tekindor, “Masan hazır,
dön gazeteye” dedi... Nurettin Abiye Haber Mü-
dürü Önder Özçorlu da katıldı ve meslek yaşa-
mım yeniden başladı. 4 yıl sonra Milliyet’ten
Cumhuriyet’e geçerken de Nurettin Abi gönül koy-
madan, “Cumhuriyet’te çalışmak da güzeldir”
dedi.
Çoğumuzu serbest bırakan Ayhan Sun, apay-
rı bir yazı konusudur... Onun yaşadıklarını da yıl-
lar sonra öğrendim. Ciddi kanıt olmadığı sürece
dava açmayan Sun, bu tavrı nedeniyle İzmir’den
Konya’ya sürüldü. 12 Eylül’ün yöneticileri, “böy-
le savcı olmaz” tavrını yazılı uyarıya dönüştürdü.
Bu durum ona çok dokundu. Meslekten ayrıldı. Yıl-
lar sonra Ankara’da bir toplantı sonrası gençler-
le konuşurken her biri kendisini tanıttı. Biri, “Gök-
han Sun” dedi. Birden Ayhan Sun aklıma geldi. Ne-
si oluyorsun diye sordum, “babam” dedi.
Gökhan, o günlerde meşhur olan “Babam İçin”
filmini de anımsatan bir mektup yazdı. Babasının
mesleğe dönmesini arzu ediyordu. DYP-SHP
koalisyonu vardı. Mesleğe dönmesini ben de çok
arzu ettim.
Döndü...
Nasıl sevindim. Arayıp sesini duydum...
Sun, İzmir’e yerleşti. Yukarıda aktardıklarımı ya-
zarken adını kullanma izni istedim. “Tabii” dedi.
Uzun uzun o günleri konuştuk. “Ben” dedi, “o gün-
lerin olağanüstü koşulları içinde riske de girip so-
mut delil olmadıkça, ne polis ifadesine dayalı da-
va açtım ne itirafa. Senin durumunu da anımsı-
yorum. Bugünkü karalamaları doğrulayan bir şey
anımsamıyorum. Örneğin İstanbul’da Barış Der-
neği davası açıldı, ben açmadım. Beraatla so-
nuçlanma olasılığı yüksek olan durumlarda inisi-
yatif kullandım.”
Özet bu...
Kimseyi ihbar etmediğim gibi ben de o döne-
mi “sıyrıklarla atlatan” mağdurlardan biriyim.
Neden bana bu çamuru atıyorlar?
Yanıt F tipi derginin muhabirinin beni karala-
yanlara sorduğu soruda gizli:
“Bu iddialara, Ergenekon soruşturmalarına kar-
şın Balbay neden hâlâ dışlanmıyor?”
Medya karanlığını aşmak için yapmamız gere-
ken ilk şey şu:
Karanlıktan korkmamak!
28 yıllık meslek yaşamımda okurlara, topluma
anlatamayacağım tek bir karanlık nokta yok.
Mesleğin bütün ilkelerinden uzak karalama ça-
lışmaları, yapanın elinde kalmaya mahkûmdur.
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Kamuoyu baskısı, medyanın sürekli yayınları,
suç duyuruları nihayet Ankara savcılığını harekete
geçirdi.
Savcılık Deniz Feneri dosyası ile mahkeme kararını
Almanya’dan istemek zorunda kaldı.
Almanya’daki Deniz Feneri davası AKP iktidarı-
nı fena halde sinirlendiriyor. Bu konuyu Adalet Ba-
kanı Şahin’in şu söylemi aydınlatıyor:
“…Bana ne ya! Bana ne… Almanya’daki bir der-
neğin yöneticileri yanlış yapmışlarsa, yargılanmışlarsa,
benim iktidarımdan buna ne?..”
Haklı. Zira AKP öyle bir iktidar ki, kendine yon-
tamadığı her olaya, her soruna “bana ne ya” man-
tığıyla bakıyor.
Oysa bir yerde olayda sorumlu olan sizsiniz ve
AKP’dir Sayın Şahin. Zira:
Adalet Bakanı olduğunuz için… Türkiye’de ve Al-
manya’daki Deniz Feneri sorumlularını dinci ve si-
yasal kişilikleriyle AKP’ye yakın oldukları için… Al-
manya’dan (örneğin Zahid Akman gibi) kuryeler
aracılığıyla milyonlarca Avro RTE’nin akrabası olan
Zekeriya Karaman’a elden verildiği için…
Din sömürüsü ile toplanan paraların fakir fukara-
ya ulaştırılması yerine dinci siyasete hizmet verecek
bir TV kanalı kurmak amacıyla kullanıldığı için…
Lakin AKP iktidarının kimyası bu… Yolsuzluk art-
tı. Rüşvetten geçilmiyor.
Şaban Dişli... Derken iktidarın ikinci adamı DMM
Fırat hayali ihracatla suçlanıyor...
AKP belediyelerde imardan rant elde etme yarı-
şının ön plana çıkardığı yolsuzluklar.
AKP’li bir tanıdığı olmayan küçük esnafın devlet
dairelerinden iş çıkarması olanaksızlığı.
Yoksulluk giderek çoğalıyor. Açlık sınırı çoktaaan
sınırı aştı.
Sorumluluk kimde? Başbakan ve bakanlara,
partinin ikinci adamına göre muhalefetle medyada!
Hep bir ağızdan “Bana ne ya” diyebilen aynı ça-
murdan bir yapı.
Başbakan hocaları, önderleri.
Kendini AKP duvarına asılı dev aynasında gören,
namus ve ahlak simgesi sanan Dengir “Mir”in ağ-
zı, RTE’yi kıskandıracak ölçüde bozuk...
Bakanları ise; sorumluluktan yan çiziyor.
Din yolunda AKP’den ayrılmaları olanaksız yan-
daş yazarlar bile ayyuka çıkan yolsuzluklarla rüşvet
olayları karşısında artık RTE ile AKP’nin davranış ve
tutumunu eleştiriyorlar.
İçlerinden biri (İslami kesimin entelektüel kalemi
diye anılan Mehmet Şevket Eygi): “...Eline para ge-
çen Müslümanlar, çağdaş hayata züccaciye dük-
kânına giren fil gibi girdiler. Lüks meskenlere, binitlere,
giyim-kuşama trilyonlarca dolar harcandı.
Para, mal, servet ve zenginlik tuzağına düştüler.
İslami hareket ve siyasal İslam kirletildi. Haram ye-
me çağı açıldı.
Bazıları o kadar kudurdular ki, banyo muslukları-
nı altınla kaplattılar.
Brezilya’dan granit aldılar. 5 yıldızlı otelleri be-
ğenmeyip 7 yıldızlılarda caka sattılar…” diye yazı-
yor.
Az yazmış, ama öz yazmış. Sergilediği tablo ger-
çeği yansıtıyor:
Müslüman RTE’nin, Müslüman AKP’lilerin yol-
suzlukla, rüşvetle, siyasal nüfuzla yarattıkları AKP
Türkiye’si...
ankcum@cumhuriyet.com.tr
VAŞİNGTON’daki Temsilciler
Meclisi toplantısından ilk çöküş
işaretleri gelir gelmez ekranlara
konuşan bir Amerikalı, “Rüyanın
sonu bu” dedi o gün.
Rüya neydi?
Amerikan sisteminin özünü,
hukuk metinlerine de geçen bir
deyimle, “mutluluk peşinde koş-
ma özgürlüğü” oluşturur. Yete-
nekler yarışacak, düzen hep
sağlıklı kalacak, çalışan kaza-
nacak, vatandaşlar sisteme gü-
venerek yükselip mutluluğa eri-
şecek. İçte ve hatta dışta Ame-
rika rüyası buydu.
Niçin yıkılıyor bu rüya? Güveni
sarsan ne?
Galiba Reagan’ların, Thatc-
her’lerin devrini düşünmek ge-
rekiyor. O yıllarda iktisatçıları
baştan çıkaran bir düşünce akı-
mı ABD ve İngiltere’de iktidar
sahibi olanları da etkilemişti.
“Monetarizm” denen ve sonra-
dan “küreselleşme” boyunca
da süren bu akım, kabaca söy-
lemek gerekirse, ekonomik sis-
temi para oyunlarının dinamiz-
mine bağlamayı amaçlamak-
taydı. “Para parayı çeker; para
parayı doğurur” diyenler, eme-
ği, üretimi, birikimi, yatırımı bir
yana itip borsa spekülasyonla-
rını öne çıkardılar. Denetimsiz-
lik modasının sınır tanımaz du-
ruma getirdiği paralar çılgınca
borsadan borsaya akıp kâğıtlarla
oynayanların elinde “yatırım”
adını almaktaydı. Birikimleri de-
ğerlendirip gerçek yatırımlara
dönüştürme yerleri olması ge-
reken borsalar, “kâğıt” oynanan
iskambil masalarına dönüştü.
Amerikan yasama sisteminin
sık yenilenen ve halk yığınlarına
daha yakın olan Temsilciler
Meclisi’ndeki son tartışmada
“Wall Street-Main Street” ikile-
minin gündeme getirilmesi bo-
şuna değildir.
Wall Street, yani Manhat-
tan’ın bankalar ve borsalar cad-
desi.
Main Street, yani taşra kasa-
balarının çarşısı.
Yani, bankerler ve para spe-
külasyoncularının dünyası ile
üretimle tüketimin dünyalarını
somut olarak buluşturan çarşı-
lar âleminin çatışması.
Temsilciler Meclisi’ndeki po-
litikacılar parayla oynayanları
bataktan çıkarmaya kalkışanla-
ra ve bu reçeteye isyan ettiler.
Atlantik ötesinde başlayan
kasırga, şu ya bu önlemle bi-
raz yavaşlatılsa da, ister istemez
Türkiye’yi de vuracak. Ders al-
mak için ille vurmasını beklemek
ya da “Korkma abi, bir şey ol-
maz” diye bildiğini okumaya
devam etmek mi gerek?
Bizler, yani emeği, birikimi,
planlılığı, yatırımı, kalkınma se-
ferberliğini savunanlar, haklı
çıkmaktan yorulduk artık. Piya-
sa denince borsa anlayıp çarşıyı
unutanlara, emek ve birikim de-
nince gurbet emeğiyle biriktiril-
miş paraya göz dikenlere, plan
denince pilavla karıştırıp kamu
işletmelerini açgözlü alıcılara
yedirenlere, mart dendiğinde
kediyi akla getirenler gibi sefer-
berlik sözü edeni darbeci sa-
yanlara tavsiyemiz, sorumsuz-
ca fora ettikleri yelkenleri to-
parlayıp kasırgayı göğüslemek
için bir an önce akıllarını başla-
rına devşirmeleridir.
Not: Sistemdeki bir hatadan do-
layı 1 Eylül’de yayımlanan yazı tek-
rarlanmıştır. Düzeltir özür dileriz.
SAYFA 2 EKİM 2008 PERŞEMBECUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 24
Edirne Y 25
Kocaeli PB 24
Çanakkale Y 24
İzmir PB 26
Manisa PB 27
Aydın PB 28
Denizli PB 27
Zonguldak PB 22
Sinop PB 23
Samsun PB 24
Trabzon PB 24
Giresun PB 23
Ankara PB 22
Eskişehir PB 22
Konya PB 21
Sıvas PB 18
Antalya PB 29
Adana PB 30
Mersin PB 29
Diyarbakır PB 25
Şanlıurfa PB 26
Mardin PB 21
Siirt PB 24
Hakkâri PB 18
Van PB 17
Kars PB 17
Oslo Y 8
Helsinki Y 12
Stockholm PB 12
Londra PB 13
Amsterdam Y 13
Brüksel Y 12
Paris Y 14
Bonn PB 12
Münih Y 19
Berlin PB 16
Budapeşte PB 21
Madrid PB 26
Viyana Y 14
Belgrad PB 23
Soyfa PB 22
Roma PB 23
Atina Y 26
Zürih Y 16
Moskova Y 16
Aşkabat PB 27
Astana PB 18
Taşkent PB 32
Bakû PB 19
Bişkek PB 26
Tiflis PB 19
Kahire B 28
Şam B 28
Yurdun doğu kesim-
leri ile zamanla Mar-
mara ve Ege parçalı
ve çok bulutlu, Mar-
mara’nın batısı ve Ku-
zey Ege kıyıları sağa-
nak yağışlı, diğer yer-
ler parçalı ve az bu-
lutlu geçecek. Hava
sıcaklığı: Tüm yurtta 3
ila 5 derece artacak.
mumtazsoysal@gmail.com
AÇI
MÜMTAZ SOYSAL
Borsalar ve Çarşılar
DİYARBAKIR/ TEKİRDAĞ (Cumhuriyet)
- Diyarbakõr’õn Hani ve Lice ilçeleri arasõndaki
dağlõk bölgede güvenlik güçleriyle PKK’liler ara-
sõnda çõkan çatõşmada 1 er şehit oldu, 1 er de ya-
ralandõ. Terhisine 47 gün kala şehit olan er Yal-
çın Gürbüz dün Tekirdağ’õn Çerkezköy ilçesinde
toprağa verildi.
Güvenlik güçleri Hani ilçesinin Bektaş ve Lice
ilçesinin Karabağ köyleri arasõndaki dağlõk bölge-
de bir grup PKK’li olduğunu belirledi. Bölgede
önceki gün başlatõlan operasyonda güvenlik güç-
lerinin teslim ol çağrõsõna teröristler ateşle karşõ-
lõk verince çatõşma çõktõ. Teröristlerin açtõğõ ilk
ateşle, terhisine 47 gün kalan 21 yaşõndaki er Yal-
çõn Gürbüz şehit oldu. Çatõşmada yaralanan bir er
ise Diyarbakõr Askeri Hastanesi’nde tedavi altõna
alõndõ. Şehit erin cenazesi Diyarbakõr’da yapõlan
törenin ardõndan toprağa verilmek üzere Tekir-
dağ’õn Çerkezköy ilçesine gönderildi. Törende
şehidin ailesi ve yakõnlarõ gözyaşõ dökerken yurt-
taşlar terörü lanetleyen sloganlar attõ. Osmanlõ
Camisi’nde kõlõnan namazõn ardõndan şehit er ilçe
şehitliğinde toprağa verildi. Bölgede, geniş çaplõ
operasyon başlatõldõ.
denetlediği ve ağõr bir görev yükü
bulunduğuna dikkat çekildi. Ku-
ran kurslarõ da dahil her tür ve dü-
zeydeki kurslarõn kõş aylarõnda
ilköğretim müfettişleri tarafõndan
denetlendiği belirtilen raporda,
şöyle denildi:
“Resmi ve özel ana ve ilköğ-
retim düzeyinde ülkemizde yak-
laşık 15 milyon öğrenci öğrenim
görmektedir. Bu öğrencilerin
Türk Milli Eğitimi’nin Genel
Amaç ve Temel İlkelerine ve
Atatürk İlke ve İnkılaplarına
uygun olarak yetiştirilmesinin
kontrolünü yapabilecek yegâne
kurum, ilköğretim müfettişli-
ğidir. İlköğretim müfettişliğine
sahip çıkmak, bugün için Cum-
huriyet’e ve kazanımlarına sa-
hip çıkmakla aynı anlamı taşır.
Kaldı ki, çeşitli kurslarda öğre-
nim gören kursiyerlerin geli-
şimleri de ilköğretim müfettiş-
lerinin görev alanları ve so-
rumluluğu içindedir.”
Eğitim-İş İstanbul 2 No’lu Şu-
be Başkanõ Abidin Baysal, ilk-
öğretim müfettişlerinin, cumhuri-
yetin getirdiği değer ve ilkelerin
tüm köy, kasaba ve şehirlerdeki
öğrenci, öğretmen ve velilerce
benimsenmesi için yaptõğõ planlõ
programlõ ve özverili çalõşmalarõ-
nõn, tüm cumhuriyet yandaşlarõnõn
takdirlerini kazanõrken, cumhuri-
yet karşõtlarõnõn da düşmanlõğõ ile
karşõlaştõklarõnõ kaydetti. Baysal,
ilköğretim müfettişlerinin geç-
mişte yapmõş olduğu birtakõm iş-
lemler ve özellikle kõlõk ve kõya-
feti nedeniyle hakkõnda yaptõrõm
uygulanmasõ için raporlar yazdõ-
ğõ öğretmen ve yöneticiler nede-
niyle sevilmediğini kaydetti. Bay-
sal, “Geçmişte özellikle 28 Şubat
süreci olarak ifade edilen dö-
nemlerde ilköğretim müfettiş-
lerinin kılık kıyafet mevzuatına
aykırılıkları bulunan personele
görevi gereği işlem yapması, bu
kişiler hakkında tutanak dü-
zenlemesi, soruşturma yapma-
sı, kanunlar gereğince ceza tek-
lifinde bulunması ve bugün de
aynı olaylarla karşılaştığında
aynı işlemleri yapacak bir duruş
içinde yer alması, bazı çevrele-
rin kuvvetli tepkisini çekmiştir”
dedi.
Eğitim-İş raporu: AKP iktidarõ döneminde ilköğretim müfettişleri etkisizleştirildi
İş yükü çok, ücret yok
ZEYNEP ŞAHİN/NİHAN İNAL
Milli Eğitim Bakanlõğõ’nõn (MEB)
ücretsiz olarak dağõttõğõ din kültürü
dersi kitaplarõnda öğrencilere din ve
ahlak bilgisinden ziyade “Sünni inan-
ca göre dindarlık dersi” verilmesi
dikkat çekiyor. Lise ders kitabõnda
Alevilere ilişkin bilgilerin “çarpıtıl-
dığı” vurgulanõrken eğitimciler ki-
taplarõn “tek yanlı” hazõrlandõğõnõn al-
tõnõ çiziyor. Eğitim-Sen ise din kültürü
kitaplarõnõn toplatõlmasõnõ istiyor.
MEB’in ücretsiz ders kitaplarõnda-
ki “dinci öğeler”, bu yõlki ilk ve or-
taöğretim kitaplarõnda da kendini gös-
terdi. Özellikle din kültürü ve ahlak
bilgisi dersi kitaplarõnõn, “öğrencile-
re dini yaşam tarzını uygulatmaya
dönük içerikte olması ve Alevilikle
ilgili bilgilerin çarpıtılması” tepki çe-
kiyor. İlköğretim öğrencilerinin, sos-
yal bilgiler dersini de “dini unsurlarla
dolu” kitaplardan öğreneceği görü-
lüyor. Ders kitaplarõndaki çarpõcõ ay-
rõntõlar ve eğitimcilerin değerlendir-
meleri şöyle:
Alevilere namaz çağrısı
Bu yõl ilk kez okutulan 12. sõnõf din
kültürü kitaplarõnda, Aleviliğin “Sün-
niliğin bir tarikatı gibi anlatıldığı”
vurgulandõ. Kitabõ inceleyen Eğitim-
İş İstanbul 1 No’lu Şube Özlük Hukuk
Sekreteri ve Din Kültürü Öğretmeni
Mustafa Cemil Kılıç, Hacı Bektaş
Veli kullanõlarak Alevilikte “namaz,
hac” gibi ibadetlerin yer aldõğõnõn sa-
vunulduğunu belirterek “MEB’ni an-
lattığı Alevilik, Kadirilik ve Nakşi-
lik gibi Sünni tarikat kimliğine so-
kulmuş bir Aleviliktir” dedi. İlahi-
yatçõ Kõlõç, kitaptan şu örnekleri ak-
tardõ:
“Kitapta Aleviliğin bir inanç ol-
duğu gerçeği özenle sansürleniyor.
Alevi ibadetlerinden tarikat ayini bi-
çiminde söz ediliyor ve bazı Alevi
ibadetleri gelenek olarak niteleni-
yor. Sayfa 69’da, ‘Görgü ayini, ikrar
verme cemi, Kerbela – Muharrem ayi-
ni gibi bazõ merasimler Alevilik – Bek-
taşilik düşüncesinin önemli gelenek-
leri arasõnda yer alõr’ deniyor. Kita-
bın 70. sayfasında ise ‘Alevilik –
Bektaşilik düşüncesine mensup olan-
larõn müzik eşliğinde yaptõklarõ ayine
semah denir’ ifadesi yer alıyor. Al-
evilik yine inanç değil, düşünce ola-
rak niteleniyor, semah ise ibadet
sözcüğüyle değil, ayin sözcüğüyle ta-
nımlanıyor. Oysa aynı bölümde na-
maz, ramazan orucu, zekât ve hac
ise ibadet nitelemesiyle ifade edili-
yor.
Hacı Bektaş’a dayandırıldı
Alevilik konusu anlatõlõrken İsla-
miyet’teki ibadetlerin Hacı Bektaş
Veli’ye atfedilen “Makalat” adlõ ki-
taba gönderme yapõldõğõnõ ve “namaz,
ramazan orucu, zekât ve hac” ola-
rak sõralandõğõna dikkat çeken Kõlõç,
“Oysa ‘Makalat’ adlı kitabın Hacı
Bektaş Veli’ye ait olduğu tartış-
malıdır. Ona ait olduğunu kabul
edenler bile kitaba çeşitli müdaha-
lelerin yapıldığı konusunda hemfi-
kirdirler. Kitapta ayrıca, ‘Alevilik
düşüncesinin diğer yazõlõ kaynakla-
rõndan birisi olan ‘Buyruklar’da na-
maz, oruç, hac ve zekât gibi İslamõn
belli başlõ ibadetleri sayõlmõş ve aynõ
zamanda Hz. Muhammed ile Hz.
Ali’nin buyruğu olarak kabul edil-
miştir’ de deniyor. Söz konusu ‘Buy-
ruklar’ın pek çok değişik nüshaları
var. Yani Alevilerin inanç ve ibadet
dünyalarında yer almayan unsurlar,
sanki Alevilikte varmışçasına ders
kitabına taşınıyor” diye konuştu.
Eğitim-Sen: Kitaplar toplatılsın
Eğitim-Sen İstanbul 7 No’lu Şube,
kitaplarõn toplatõlmasõ için harekete ge-
çerek Alevi çocuklarõn zorunlu din
dersinden muaf tutulmasõ için dilek-
çe örnekleri de hazõrlayarak velilere
dağõttõ.
Eğitim-Sen İstanbul 7 No’lu Şube
Başkanõ Azim Şamiloğlu, AİHM ve
Danõştay’õn zorunlu din derslerine
ilişkin verdiği kararlara karşõn hukuk
ve yasa tanõmayan AKP hükümetinin,
din ticareti ve din siyaseti yapmaya de-
vam ettiğini dile getirdi. Eğitim-İş Ge-
nel Başkanõ Yüksel Adıbelli, zorun-
lu din dersinin kaldõrõlmasõ gerekti-
ğinin altõnõ çizdi. Eğitim-Sen Genel
Başkanõ Zübeyde Kılıç da Danõştay’õn
ve AİHM’nin verdiği kararlara karşõn
zorunlu din dersine devam edildiğini
belirterek “Din kültürü ve ahlak
bilgisi kitaplarının hepsi toplan-
malı” dedi.
Merzifon’da orman bilmecesi
MAHMUT ILICALI
ANKARA - Eğitim-İş’in ha-
zõrladõğõ rapor milyonlarca öğ-
rencinin bulunduğu ilköğretimi de-
netleyen ilköğretim müfettişinin
yõllar içinde “vasıfsız memur
statüsüne” dönüştürüldüğünü
gözler önüne serdi. İlköğretimin
dõşõnda 18 farklõ alanõ da denet-
lemekle yükümlü olan ilköğretim
müfettişlerinin ücreti 1324 YTL
iken, diğer müfettişlerin ücretle-
ri 2 bin 300 ile 3 bin 200 YTL ara-
sõnda değişiyor.
Eğitim-İş İstanbul 2 No’lu Şu-
be tarafõndan hazõrlanan rapor
ilköğretim müfettişlerinin AKP ik-
tidarõ döneminde yapõsal ve eko-
nomik sorunlarõnõn arttõğõnõ orta-
ya koydu. Raporda, Türkiye’de 3
bin ilköğretim müfettişinin görev
yaptõğõ belirtilerek, ilköğretim
müfettişlerinin mesleğe alõnõrken
biri yazõlõ diğeri mülakat olmak
üzere iki sõnava girdiği, daha son-
ra 3 yõllõk müfettiş yardõmcõlõğõ-
nõn ardõndan tekrar sõnava girerek
müfettişliğe geçiş yaptõğõ kayde-
dildi. İlköğretim müfettişlerinin
büyük çoğunluğunun iki üniver-
site mezunu olduğu ve yaklaşõk
yüzde 10’unun lisansüstü eğitim
aldõğõ belirtilen raporda, eğitim sis-
temi içinde ilköğretim müfettiş-
lerinin yerinin tam olarak belli ol-
madõğõ vurgulandõ. Raporda, ilk-
öğretim müfettişlerinin bugün
Türkiye’de kamu kurum ve ku-
ruluşlarõndaki denetim elemanla-
rõ içerisinde en az maaş alan de-
netim elemanõ olduğu belirtildi.
İlköğretim müfettiş yardõmcõ-
sõnõn aldõğõ maaşõn 1119 YTL, ilk-
öğretim müfettişinin ise 1324
YTL olduğu belirtilen raporda,
Milli Eğitim Bakanlõğõ’na bağlõ di-
ğer müfettişlerin 3 bin 200 YTL,
Milli Eğitim dõşõnda denetim ya-
pan diğer müfettişlerin 2 bin 300
YTL, öğretmenin 1370 YTL, uz-
man öğretmenin 1467 YTL ve
başöğretmenin ise 1564 YTL üc-
ret aldõğõna dikkat çekildi. İlköğ-
retim müfettişlerinin denetledik-
leri yöneticilerden daha az maaş
aldõğõ belirtilen raporda, bugün ilk-
öğretim müfettişlerinin ilköğreti-
min dõşõnda 18 değişik alanõ daha
Amasya’nın Merzifon ilçesine bağlı Akö-
ren, Türkoğlu ve Aksungur köyü kavşakla-
rına, orman olmadığı halde AKP Amasya
Milletvekili Akif Gülle adına “Akif Gülle
Ormanı” yazılı tabelalar dikildi. Amasya
Çevre ve Orman Müdürlüğü ile Karayol-
ları Bölge Şefliği yetkilileri ise levhalar di-
kilirken kendilerinden izin alınmadığını
belirttiler. Orman Bölge Müdürü Ömer
Naci Kaya, konudan haberdar olmadığını
ifade ederek “Ağaçlandırma ayrı bir birim
ve bize bağlı değil. Ama bildiğim kadarıyla
hatıra ormanı yaparak kendi ismini ver-
mek isteyenlerin o bölgenin fidanlama üc-
retini ödemeleri ve masrafını karşılamala-
rı, yani ormana yatırmaları gerek” diye ko-
nuştu. İl Çevre ve Orman Müdürü Yaşar
Kayataş da tabelaları köy muhtarlarının
izin almadan diktiğini öne sürdü. Kayataş,
“Bize muhtarların bu konu ile ilgili taleple-
ri geldi. Bunu genel müdürlüğe gönderdik
ama henüz bir cevap gelmedi. Muhtarları-
mız bunu kendileri yazdırarak dikmişler”
dedi. (Fotoğraf: MEHMET MENEKŞE)
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ‘dindar’ ders kitapları
Diyarbakır’dabirşehit