04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 18 EKİM 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Devlet Sırrı... Demokrasi, hukuk, yaşama hakkı, özgürlükler... Gözaltılar, işkenceler, tecrit... Gözaltı ve cezaevi. İkisi çok önemli!.. Bir gösteri sırasında coplanan gençler, yerlerde saçlarından tutulup sürüklenen genç kızlar! 28 yaşındaki Engin Ceber, Sarıyer’de arka- daşlarıyla birlikte “Yürüyüş” dergisi satarken po- lisçe yakalanıp gözaltına alındı. Gözaltındayken iş- kence gördü. Sonra yargıç önüne çıkarıldı ve tu- tuklanıp Metris’e gönderildi. Asıl işkence Metris Cezaevi’nde yapıldı Engin’e. Komaya girdi, hastaneye kaldırıldı. Yaşama umudu yoktu. Bir gün sonra yaşam destek ünite- sine bağlandı. Engin Ceber kurtarılamadı ve genç yaşında öl- dü. Geçen hafta pazar günü bu olayı anlattım... Adalet Bakanlığı müfettişleri Bakan Mehmet Ali Şahin’in buyruğuyla Metris’te soruşturma başlat- tı ve gardiyanların işkence yaptıklarını saptadı. Bakan Şahin, özür diledi; “İşkenceyle öldü özür dileriz!” 19 gardiyan “şimdilik” açığa alındı. Bunun adına da Türkiye’de “idari soruşturma” de- nilir... Türkiye Cumhuriyet’i gerçekten demokratik bir hukuk devleti midir? Bence hayır! Bir hukuk devletinde tutuklu ve hükümlüler, suçları ne olursa olsun devletin anayasal gü- vencesi altındadır. Hukuk devletinde; polis olsun, jandarma olsun, gardiyan olsun, bir tutuklu ve hükümlüye işkence yapamaz. Cezaevlerinden gelen tutuklu ve hükümlülerin mektuplarını zaman zaman okurlarla paylaşıyo- rum. Kanserden kalp yetmezliğine değin her çeşit has- talık cezaevlerinde var. Hastalar tedavi edilmiyor. Ölümcül olanlar iş işten geçtikten sonra hastane- ye kaldırılıyor. İşkence insanlık suçudur! Türk aydınları, yazarları, bilim insanları, gençler, emekçiler 12 Mart’ın ve 12 Eylül’ün işkence tez- gâhlarından geçti. Benim kuşağım işkencede ölüm olaylarının ta- nığıdır! İşkencecileri bilir! İşkenceci başlarının demokratik dönemlerde bakan, milletvekili, vali, emniyet müdürü oldukla- rını da bilir! 2008 yılında işkence sürüyor cezaevlerinde... Tecrit sürüyor! 12 Eylül’de Diyarbakır, Eskişehir, Aydın ceza- evleri işkencelerin merkezi değil miydi? Ankara Em- niyet Müdürlüğü’nde “DAL” adı verilen birim, iş- kencenin merkezi değil miydi? 12 Mart 1971 sonrası “Ziverbey Köşkü”ünde kaç subay, kaç yazar, gazeteci, aydın geçti iş- kencecilerin elinden? İşkence bir insanlık suçudur! Bu suç “idari soruşturma” kılıfıyla örtülmez de- mokratik bir hukuk devletinde. 28 yaşındaki Engin Ceber’i işkenceyle öldüren- ler bağımsız yargı önünde yargılanmalıdırlar... Türkiye’de “darbecilerden hesap sorulsun” di- ye sabah akşam konuşan, köşelerinde yazılar dök- türenler, ne AKP iktidarının yolsuzluklarına ilişkin ne de gözaltılarda ve cezaevlerindeki işkence- ye, tecride ilişkin söz ediyorlar. Bilerek Almanya Deniz Feneri soygununu, Diş- li olayını örtmeye çalışıyorlar! Haydi darbecilerden hesap soralım! Bunun için önce Kenan Paşa’dan başlamak ge- rekmez mi? 12 Eylül sonrası 50 genç insanımız idam edil- di, 171 kişi işkenceden öldü, milyonlarca kitap ya- kıldı, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 30 bin ki- şi işten atıldı... “Siyasal İslam” 12 Eylül döneminde palazlan- dı, tarikat şeyhi Fethullah Gülen’le 1982 Anaya- sa’sı için pazarlık yapıldı, Atatürk’ün kurduğu Türk Tarih ve Türk Dil Kurumu kapatıldı. Başbakan Tayyip Bey şu Hrant Dink cinayeti- nin, Malatya katliamının, Trabzon’daki Rahip San- toro cinayetinin üzerindeki örtüyü kaldırsın; Da- nıştay saldırısının görünmeyen yüzlerini ortaya çı- karsın! Bunu yapabilmek için “örgütlü mafya”nın üze- rine bazı soslar atıp “örgütlü çete” kandırmaca- sıyla halkı oyalamasın! Hrant Dink’in avukatları ne diyor: “Mahkemede okunmayan 75 sayfalık istih- barat raporundaki devlet sırrının ne olduğu açık- lansın.” Devlet içindeki örgütlü çetelerden kurtulmak mı istiyorsunuz? Saydam hukuk devletinden yana mı- sınız? İşte fırsat çıktı... Açıklayın devlet sırrını o zaman! [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 ‘Teröre karşõ biz doğru yerdeyiz’ şeklindeki sözleri muhalefet temsilcileri tarafõndan samimi bulunmadõ Erdoğan’õn yeri tartõşmalõ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn “Teröre karşı hepimiz aynı safta olmalıyız... Biz doğru yerdeyiz” açõklamasõna muhalefetten eleştiri geldi. Başbakan Erdoğan’õn muhalefeti “muhatap” almadõğõna dikkat çeken CHP sözcüsü Mustafa Özyürek “Başbakan şu anda doğru yerde. Ama sık sık yerini, yönünü şaşırıyor. Barzani’nin peşine takılıyor” dedi. Başbakan Erdoğan’õn Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ’a destek verdiği açõklama, CHP tarafõndan “geç kalmış” bir değerlendirme olarak nitelendirildi. CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek, şunlarõ söyledi: “Başbakan TSK’yi, Genelkurmay Başkanı’nı geç de olsa sahiplenmiş ve desteklemiştir. Ama bir demokatik rejimde önemli olan, Genelkurmay Başkanı’nın konuşmasına gerek kalmadan, sivil otoritenin öne çıkmasıdır. Ne yazık ki, Başbakan daha önce TSK’yi yıpratmaya dönük pek çok yayına rağmen susmayı tercih etmiştir. Ama Genelkurmay Başkanı’nın en son sert çıkışından sonra, o da sahip çıkmak durumunda kalmıştır. Elbette TSK’nin yıpratılmaması gerekiyor. Yanlış şeyler yapılırsa, söylenirse elbette eleştirilir. Ama bu, TSK’nin mücadele gücünü zaafa uğratacak şekilde olmamalıdır. Başbakan doğru yerde olduğunu söylerken, muhalefetin yanlış yerde olduğunu söylemek istememiştir sanıyorum. Biz CHP olarak hep doğru yerdeyiz. Ama Sayın Başbakan zaman zaman yerini, yönünü şaşırıyor. Barzani’nin peşine takılıyor, teröristlerin sırtını sıvazlıyor. Olaylar tırmanınca TSK’nin yanında yerini alarak doğru yerde duruyor. Şu anda doğru yerde, ama sık sık yerini şaşırıyor. Biz terörle mücadeleyi güçlendirecek her türlü önleme destek olduk. Tezkere getirdiler destek olduk, istenilen ödeneklerin verilmesine destek olduk. Üstümüze düşen görevi yaptık. Ama Sayın Başbakan bunları görmezden geliyor, devamlı karşısında bir düşman icat ediyor ve o düşmana saldırıyor. Muhalefeti muhatap kabul etmediğini söylüyor.” MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ise AKP’nin Türkiye’yi “sıfır terörle” devraldõğõna dikkat çekerek “Bugün kan akmaktadır, bölücü terör Türkiye Cumhuriyeti’ne meydan okuyor. Bunun sorumlusu olması gereken Başbakan sadece konuşuyor” dedi. Başbakan Erdoğan’õn terör konusunda hâlâ sorumluluk almaktan kaçõndõğõna dikkat çeken Şandõr, “Başbakan hâlâ kendisini doğru yerde durup durmamakla tanımlıyorsa, yanlış olan nedir, sorumlusu kimdir? Başbakan bu sözlerle kimi suçluyor? Yoksa hâlâ basını, muhalefeti mi suçluyor?” görüşünü dile getirdi. Başbakan Erdoğan’õn hâlâ Türk milleti adõna ülkeyi yönettiğinin farkõnda olmadõğõnõ, yalnõzca konuştuğunu belirten Şandõr, “Üstelik doğruları da söylemiyorlar, milleti aldatıyorlar. MHP olarak biz akan kanın durmasını, kan akıtılarak yapılan bölücülük siyasetinin Türkiye’ye dayatılmasının önlenmesini Başbakan’dan ve AKP hükümetinden istiyoruz. Konuşmasınlar, görevlerini yerine getirsinler; biz kendilerine destek oluruz” dedi. CHP’li Mustafa Özyürek: Sayõn Başbakan zaman zaman yerini, yönünü şaşõrõyor. Barzani’nin peşine takõlõyor, teröristlerin sõrtõnõ sõvazlõyor. Olaylar tõrmanõnca TSK’nin yanõnda yerini alarak doğru yerde duruyor. Şu anda doğru yerde, ama sõk sõk yerini şaşõrõyor. MHP’li Mehmet Şandõr: Başbakan hâlâ kendisini doğru yerde durup durmamakla tanõmlõyorsa, yanlõş olan nedir, sorumlusu kimdir? Başbakan bu sözlerle kimi suçluyor? Yoksa hâlâ basõnõ, muhalefeti mi suçluyor?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle