Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 OCAK 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hüseyin Özer’in Ankara’da bir kömürlükten İngiltere’ye kadar uzanan yaşamı, bir başarı öyküsü 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT ‘Zengin değil, adam olmak önemli’ İLKAY KILINÇ Böyle Başa Böyle Tıraş... Gazeteler, Demokrat Parti kongresinin sönük geçtiğini yazıyorlar. Başkentin en küçük kapalı spor salonunda, adeta oldubittiye getirilmiş bir çalışma toplantısının, bir gün sonra politika ağırlıklı bir köşe yazısının konusu olmasını anlamsız görecek olanlar, o toplantıya adını veren partinin bizim demokratik yaşamımızın ilk kilometre taşı olduğunu anımsamalılar. Dün Yavuz Donat’ın da yazdığı gibi dönemin Demokrat Parti’sinin ilk kongresi, o zamanın bu tür toplantıların yapılacağı binaları da, hanlardan bozma oteller dışında konaklama tesisleri de bulunmayan başkentte bir hafta sürmüştü. Çok partili yaşamı bütün bir ülkeye taşıyan heyecan, ciddi gündemli kongreler ile sadece muhalefet partisinde değil, o güne kadar kurultaylarını TBMM Genel Kurul Salonu’nda yapan CHP’de de uygulandığı için, solda ya da sağda Türkiye’yi 1980’e kadar taşıyan politik kadrolar oluştu. Siyaseti, lidere övgü sözleri ile sınırlı tutan zihniyet ise 12 Eylül’den sonra yeşerdi. Rahmetli Bülent Ecevit de, Süleyman Demirel de, ufak tefek farklarla, politik yaşamlarının en çetin dönemlerini 1960 ile 1980 arasında sürdürdüler. O yılların CHP’si de, DP’nin yerini almış olan Adalet Partisi de, taban örgütlerinden genel merkeze kadar gerçek anlamda kongrelerinden birikimli yeni üyeler kazanmasını bildiler. O üyeler, partilerinin “kadro”larını oluşturacak deneyim ve birikimi kazandılar. LONDRA Bir başarı öyküsü bu… Hani zaman zaman inanmakta güçlük çekeceğiniz türden… Bugün dünyanın en başarılı ve zengin 32 ismi arasına giren lezzet ustası Hüseyin Özer’in Tokat’ın Reşadiye ilçesinden başlayıp Londra’ya uzanan yaşam yolculuğu… Discovery Channel’ın hazırladığı ‘World’s Richest People Dünyanın En Zenginleri’ belgeseline giren üç Türk’ten biri Özer. Ama karşımızda, “Paralı adam heykeli görmedim hiç meydanlarda. Zengin olmayı değil, adam olmayı istiyorum sadece” diyen biri var. Servetinin 60 milyon dolar olduğu söyleniyor. Oysa para onun için “sadece alabileceği şeyleri” ifade ediyor, “hayatı” değil; bu yüzden de parayı maneviyata çevirmeye gayret ettiğini söylüyor. “İntihar edecekler benim yaşamımı öğrenince etmiyorlar” diyor Hüseyin Özer. Yaşadığı onca sıkıntıya karşın yine de mutlu bir çocukluk geçirdiğini anlatıyor: “Eğer ateşin önünde o kadar kalmasaydım, şimdi bu kadar lezzetli bir çörek olabilir miydim?” Silah parası için kente gitti ? Bir arzuhalciye 2.5 lira verip dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e bir mektup yazdırmış “Okumak istiyorum” diye. Uzun süre yanıt beklemiş… Ses çıkmamış. Sonra bir mektup daha… Derken bir yanıt gelmiş. Süleyman Demirel imzalı mektuptan sadece bir adres çıkmış: İş Bulma Kurumu… Bir başına kalmış koca kentte… Aç, parasız, çaresiz… Sokaklarda yaşamaya başlamış sonra, kendi deyişiyle “sokak çocuğu” olmuş. Sıhhiye’deki parkın (şimdiki adıyla Abdi İpekçi Parkı) önündeki umumi tuvalete sığınmış, orada yaşamaya başlamış. Derken Anıttepe’deki bir pastanede iş bulmuş boğaz tokluğuna… Sobacılar çarşısında, İsmetpaşa’daki bir meyhanede çalışmış sonra. “İşte orada köşeyi döndüm, Lale Lokantası’nda... İçenlere istedikleri plakları çalıyordum, iyi bahşiş veriyorlardı. Hemen oda tutmaya gittim. O parayla ancak bir kömürlük tutabildim, bir de döşek aldım. Bütün hayatım orada değişti. Tüm önemli kararlarımı o kömürlükte aldım. Her şeyi sorgulamaya başladım. 1213 yaşlarındaydım.” Hiç okul sıralarına oturamamış ama sokaklardaki tabelalardan okumayı sökmeye çalışmış. Kitap dükkânlarının önünde çok beklemiş, hangi kitabı nasıl okuyacağını bilemeden. Bir arzuhalciye 2.5 lira verip dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e bir mektup yazdırmış “Okumak istiyorum” diye. Uzun süre yanıt beklemiş… Ses çıkmamış. Sonra bir mektup daha… Derken bir yanıt gelmiş. Süleyman Demirel imzalı mektuptan sadece bir adres çıkmış: İş Bulma Kurumu… Öfkelenmiş, kaldırıp atmış mektubu… Bu arada haline acıyanlar bilet almışlar onu köye göndermek için. Ama her seferinde ön kapıdan binip arka kapıdan kaçmış: “Üç bilet yaktım öyle… Korkuyordum köye dönmeye, aşağılanmıştım…” İngiltere’ye gitmeye o kömürlükte karar vermiş. 14 yaşında biriktirdikleriyle İngilizce dersi almaya başlamış. Sonra 19’unda İstanbul’a merhaba demiş. Yine lokantalarda çalışmış. Kazandığıyla, çok kötü durumda da olsa bir bodrum katı almayı başarmış. “Hep bodrum katında oturmayı isterdim. Çünkü yanlarından geçerken içindeki insanları, kurulu sobaları görürdüm. Sıcak yuvaları hatırlatırdı bana.. İki komünisti kiracı aldım bu eve. Baktım hak hukuktan söz ediyorlar, memleketi kurtaracaklar, ben de yardım etmeyi istedim. ‘Sen anlamazsın’ dediler. Bir türlü komünist olamadım yani.” Sıradan olmak istemedi nı taşıyor. Restoranlarının başaşçısı yine kendisi, yemekleri önce damak tadına uyarlıyor sonra yanında çalışanlara öğretiyor: “Yemekleri kendime yapıyorum, kalanını da müşterilere satıyorum” diyor. Türk yemeğini dünya mutfağıyla ustalıkla birleştiriyor. Ona göre tarih ve coğrafyayı mutlaka iyi bilmek gerek, çünkü yemeğin milliyeti yok, bölgesi var. Müşteri yemeğini bitirmeden kalkarsa ücret almıyor. Kraliyet ailesi onda yiyor Annesi, bir tarla için ikinci eş olarak satılmış babasına. O daha bebekken de yollarını ayırıp başkalarıyla evlenmişler. “Henüz 56 yaşlarımdayken hayvanları otlatmaya gittiğim bir gün analığım, tarlalar bölünecek diye azığıma koyduğu incirle beni zehirlemeye çalıştı. Hep okula gitmek istedim ama babam, analığım istemiyor diye beni hiç okula göndermedi. Bir süre sonra da beni evlatlıktan reddetti. Dedem ve dayımlarla yaşamaya başladım. Ama yengem de istemedi beni; kurtlara yem olmam için dağa gönderdi. 7 yaşımda Erbaa’ya hayvanlara bakmak için köle gibi satıldım. Sonra tekrar köye gönderildim. Çok dayak yedim, hor görüldüm, aşağılandım… Babam beni reddedince p.ç durumuna düşmüştüm. Annem çok kızdı babamın beni reddetmesine. 11 yaşıma geldiğimde ise tabanca parası kazanıp babamı vurmak için Ankara’ya gönderildim.” 21’inde Londra’ya gitme hayalini gerçekleştiren Özer, ilk restoranı Aspava’yı 26 yaşında açıp kebap satmış, 27’sinde ise eski çalıştığı yeri satın almış. Ama sıradan bir kebapçı olmak yerine Türk yemeklerine farklı lezzetler ekleyip modernize etmiş. Yemekleri çok beğenilmiş, kuyruklar oluşmuş bedava Türk şaraplarının ikram edildiği kapısında. Çok geçmeden ünlü Sofra restoranlarını açmış. Ancak mafya yüzünden, haraç vermeyi reddettiği için, 20 restoranından 15’ini kapatmak zorunda kalmış. Kalan 5 restoranından 4’ü Sofra 1’i Özer adı Dünyanın ünlü gazete ve dergilerinde ondan söz ediliyor. “Türkiye’yi iyi temsil edebiliyorsam, dünyaya tanıtabiliyorsam başarılıyım” diyen Hüseyin Özer, sanatçıdan politikacılara kadar birçok ünlü ismi ağırlıyor restoranlarında. Kraliyet ailesi onun yemeklerinden yiyor. Polo oynamaktan hoşlanıyor, Ferrari’si var ama yürümeyi tercih ediyor. Kendini geliştirmekten hiç vazgeçmiyor. Şu sıralar sanat tarihi dersleri alıyor. Memleketinde kurduğu vakıfla birçok çocuğun eğitimini üstleniyor. 57 yaşındaki güler yüzlü, gönlü zengin Hüseyin Özer, Türkiye’nin adını şimdi de Discovery Channel’dan duyuruyor dünyaya. Pazar günleri yayımlanan 8 bölümlük belgeselin 32 kişilik listesinde iki Türk daha bulunuyor: Biri ünlü reklamcı Alinur Velidedeoğlu, diğeri Avustralya’da cep telefonu mağaza zinciri olan ve geçen ekimde yaşamını yitiren Mustafa İlhan. Bu nasıl siyaset anlayışı? Önceki günkü DP kongresinde, genel başkanlıktan ayrılarak partisini başsız bırakmış olan Sayın Mehmet Ağar’ın, sadece on dakika süren bir veda konuşmasında, partisinin 22 Temmuz seçimlerinde baraj altında kalmasının vebalini “gece yarısı muhtırasına” yüklemesi karşısında, delegeler arasından bir kişinin bile söz almamış olması, günümüzde siyasetle uğraşmanın nasıl anlaşıldığının somut ve tipik örneğidir. DYP lideri, 27 Nisan bildirisini gerçekten muhataralı gördü ise, o gün niçin sesini yükseltmedi. Niye, hezimetini bekledi? 22 Temmuz seçimlerine DYP ile Anavatan partilerinin DP tüzelkişiliği altında girmek için, iki parti liderleri arasında gidip gelmeler yapıldı. Umutlar dağıtıldı. Her şeyin tamamlandığı ve iki partinin ortak bir aday listesi ile Yüksek Seçim Kurulu’na başvurması beklendiği anda, bu oyunun bozulduğu ortaya çıktı. Önceki kongre, bu olayı irdelememeli miydi?Mehmet Ağar, olup bitenleri hiç değilse, kendi penceresinden anlatacağı yerde, sorunu partilerin dışında askerin bir bildirisi ile sınırlı tutan bir iki tümcelik bir açıklamaya bağlamakla yetindi. Onun bu yetinmesi karşısında ise, hiç kimse ağzını bile açarak Sayın Ağar’a soru yöneltmedi. Karanlıkta kalmış olan bölümler için ışık isteme gereği duymadı. Söz sırası Erkan Mumcu’da Oysa akamete uğrayan, bozulan merkez sağdaki birleşme girişimi, bu kadar yapay bir oluşum muydu? Ağar, önceki günkü olağanüstü kongre kürsüsünü tarihsel bir açıklama için önemli bir zemin olarak kullanarak, genel başkanlığı bırakma hareketini değerlendirmeliydi. Oysa, bu demokratik zemini değerlendirmekten kaçındı. Kendisini genel başkan olarak seçmiş olan delegelere veda ederken, olayın üstündeki örtüyü kaldırmadı... Bence öylelikle söz hakkını Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu’ya bıraktı. Bekleyelim. Sayın Mumcu da, tıpkı Ağar gibi, topu başka alanlara mı atacak? Yoksa 22 Temmuz öncesinde kaçırılmış olan o altın değerindeki fırsatı, kimin nasıl heba ettiğini açıklayacak mı?.. ENTERNET / MEHMET SUCU Dünyanın en büyük yazılım firması Microsoft’un sahibi Bill Gates Las Vegas’taki Elektronik Fuarı’nın açılışında bir konuşma yapmış. Anadolu Ajansı’nın haberine göre Gates, bilgisayar kullanıcılarının yakında klavye ve fareyi bir kenara atacaklarını ve bunun yerine PC’lerini el hareketleriyle kullanacaklarını belirterek gelecekte bilgisayarlı mobilya ve ev eşyalarının olduğu bir dünya olacağını, bilgisayar kullanımının çok daha artacağını söylemiş. Dünyadaki bilgisayar sayısının 1 milyarı, geniş bant internet kullanıcısı sayısının 250 milyonu aştığını ve dünya nüfusunun yüzde 40’ının mobil telefon kullandığını söyleyen Bill Gates, geçen 10 yılın bu açıdan bü mehmet?cumhuriyet.com.tr Masal Gibi Bir Gelecek (!) yük bir başarı olduğunu anlatmış. 10 yılda bilgisayarların sadece masa üstünde değil, masanın içinde ve her yerde olacağını söyleyen Bill Gates, insanların dosya ve uygulamalarına mobil telefon, bilgisayar veya televizyon gibi her cihazdan ulaşabilecekleri öngörüsünde bulunuyor. Gates’in konuşmasında bahsettiği masanın içindeki bilgisayar Microsoft’un çok uzun bir süredir geliştirdiği proje. Dünyanın en zengin adamı, bu projeyi fuarın açılışında da tanıtmış. Gates geniş bir masa şeklindeki dokunmatik ekranlı bilgisayar “Surface” adlı cihaz için, “Bu teknolojinin şimdilik daha başındayız, yazılım programcıları bu platformu geliştirecekler” ifadelerini kullanmış. Yeni dijital dönemde online alışveriş ve online sohbet gibi birçok web aktivitesinin 3 boyutlu ortamda yapılacağını da söyleyen Bill Gates, gelecek 10 yılın en önemli değişikliğinin ise kullanıcıların bilgisayarları ile el hareketleriyle iletişime geçecekleri “doğal kullanıcı arayüzü” olacağını vurguluyor. Gates’in anlattıkları, yer yer masal gibi güzel bir gelecek çiziyor. Hemen her şey çevrimiçi ve birbiriyle etkileşim içinde. Yaşam daha kolay. Üç boyutlu görüntülerle alışveriş yapacağız, filmleri ve spor karşılaşmalarını içinden seyredeceğiz. Bir kafeye gidince hesabı ödemek için cep telefonunu masanın üzerine koyup dışarı çıkacaksınız. Dünya nüfusunun 7 milyara yakın olduğunu biliyoruz. Bill Gates’in hesabınca, her 7 kişiden bir kişiye bilgisayar düşüyor. Hemen her iki kişiden birisinin cep telefonu var. Gates’in çizdiği gelecek ne yazık ki zenginler dünyasının rüyasını yansıtıyor. Dünyanın yarısı hâlâ açlıkla boğuşuyor. Yoksul ülkelerde insanların değil cep telefonu, elektrikle tanışıklığı yok. Zengin ülkelerdeki bolluk ve alışveriş çılgınlığını hâlâ üçüncü dünya ülkeleri finanse ediyor. Ekonomik uçurum giderek büyüyor. Doğal olarak ekonomik uçurumla birlikte dijital uçurum da büyüyor. Gates’in geleceğinin tüm insanlığa yayılması için bu uçurumun kapanması gerekmekte. Aksi halde, pahalı bilişim teknolojilerini kullanabilen zengin ülkeler daha fazla bilgi üretecek, daha fazla bilgi ile daha fazla kazanacak. Diğer taraftan ise yoksul hem daha yoksullaşacak hem de bilgiye ulaşamayacak. Bu küresel açmazın yansıması Türkiye’de de yaşanıyor. Ülkenin batısı ve doğusunun arasındaki farkın ana nedeni bu iki uçurumdur ve giderek daha da büyümektedir. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net İdare,yargı kararlarını umursamıyor Eroğlu’nun 3 yıllık hukuk mücadelesi İstanbul Haber Servisi İstanbul Sosyal Hizmetler Müdürü Kahraman Eroğlu, görevinden alınmasından sonra başlattığı hukuk mücadelesine, bıkıp usanmadan, üç yılı aşkın bir süredir devam ediyor. İstanbul 6. İdare Mahkemesi, Eroğlu’nu görevine iade etmemekte direnen Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’nün, yargı kararlarını yerine getirmediğini belirtti. Kahraman Eroğlu, 16 Mart 2004’te görevinden alınarak Beyoğlu 75. Yıl Çocuk ve Gençlik Merkezi’ne sosyal çalışmacı olarak atandı. Eroğlu itirazını dikkate alan mahkeme, idarenin görev değişikliğine ilişkin kararını iptal etti. Mahkeme kararında, Eroğlu’nun çalışmalarının başarılı olduğunu, sicilinin iyi olduğunu, hakkında somut belge olmaksızın görevinden alınmasında kamu yararının bulunmadığını ve bu işlemin hizmet gereklerine uymadığını belirtti. Bunun üzerine 27 Ocak 2006’da Eroğlu görevine iade edildi. 6 Mart’ta görevine yeniden başlayan Eroğlu, 14 Mart’ta, Edirne Sosyal Hizmetler müdürü olarak atandı. Gerekçe olarak ise Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı’nın kendisiyle çalışmak istemediği gösterildi. ANTALYA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI ESAS NO: 2007/18 SATIŞ Antalya Merkez Duraliler 2492 ada 5 nolu parsel üzerindeki 4, 5, 6 ve 7 nolu dükkânların, Antalya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2003/1832 esas 2006/1715 karar sayılı kararı gereğince tarafların ortaklığının satış sureti ile giderilmesine karar verilmiş olmakla satılacaktır. Satışa konu taşınmaz Antalya Merkez Duraliler 2492 ada 5 nolu parselde kayıtlı 4 nolu bağımsız bölümdür. Öz Apartmanı’nın 1. katında Kuzey Doğu Batı cepheli bir dairedir. Meskendir. 85 m2’dir. 1 salon, 2 oda, Mutfak, Hol, Koridor, Banyo ve WC bölümleri ile 3 balkonu vardır. İç ve Dış duvarları sıvalı ve boyalıdır. Salon ve oda tabanları beton şap, tavan ve duvarları plastik boyadır. Islak zeminler seramik kaplıdır. İç kapılar ahşap doğramadır. Salon penceresi ile balkon kapısı PVC doğramadır. Mutfak tezgâhı üzeri ve yanları seramik kaplıdır. Elektrik ve su tesisatlıdır. BAĞIMSIZ BÖLÜM TAPU KAYDINDAKİ TÜM ŞERHLERLE YÜKÜMLÜ OLARAK SATILACAKTIR. ANTALYA MERKEZ DURALİLER MAHALLESİ 2492 ADA 5 NOLU PARSELDE KAYITLI 4 NOLU BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN BULUNDUĞU MEVKİİ, İMAR DURUMU, MAHALLİ ALIM SATIM RAYİÇLERİ DİKKATE ALINDIĞINDA DEĞERİ: 75.000,00 YTL ’dir. Antalya Merkez Duraliler Mahallesi 2492 ada 5 nolu parselde kayıtlı 5 nolu bağımsız bölümdür. Öz Apartmanı’nın 1. katında GüneyDoğuBatı cephelidir. Meskendir. 85 m2 dir. 1 salon, 2 oda, Mutfak, Hol, Koridor, Banyo ve WC bölümleri ile 3 balkonu vardır. İç ve Dış duvarları sıvalı ve boyalıdır. Salon ve oda tabanları beton şap, tavan ve duvarları plastik boyadır. Islak zeminler seramik kaplıdır. İç kapılar ahşap doğramadır. Salon penceresi ile balkon kapısı PVC doğramadır. Mutfak tezgâhı üzeri ve yanları seramik kaplıdır. Elektrik ve su tesisatlıdır. BAĞIMSIZ BÖLÜM TAPU KAYDINDAKİ TÜM ŞERHLERLE YÜKÜMLÜ OLARAK SATILACAKTIR. ANTALYA MERKEZ DURALİLER MAHALLESİ 2492 ADA 5 NOLU PARSELDE KAYITLI 5 NOLU BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN BULUNDUĞU MEVKİİ, İMAR DURUMU, MAHALLİ ALIM SATIM RAYİÇLERİ DİKKATE ALINDIĞINDA DEĞERİ : 75.000,00YTL dir. Antalya Merkez Duraliler Mahallesi 2492 ada 5 nolu parselde kayıtlı 6 nolu bağımsız bölümdür. Öz Apartmanı’nın 2. katında KuzeyDoğuBatı cephelidir. Meskendir. 85 m2 dir. 1 salon, 2 oda. Mutfak, Hol, Koridor, Banyo ve WC bölümleri ile 3 balkonu vardır. İç ve Dış duvarları sıvalı ve boyalıdır. Salon ve oda tabanları beton şap, tavan ve duvarları plastik boyadır. Islak zeminler seramik kaplıdır. İç kapılar ahşap doğramadır. Salon penceresi ile balkon kapısı PVC doğramadır. Mutfak tezgâhı üzeri ve yanları seramik kaplıdır. Elektrik ve su tesisatlıdır. BAĞIMSIZ BÖLÜM TAPU KAYDINDAKİ TÜM ŞERHLERLE YÜKÜMLÜ OLARAK SATILACAKTIR. ANTALYA MERKEZ DURALİLER MAHALLESİ 2492 ADA 5 NOLU PARSELDE KAYITLI 3 NOLU BAĞIMSIZ BÖLÜM BULUNDUĞU MEVKİİ, İMAR DURUMU, MAHALLİ ALIM SATIM RAYİÇLERİ DİKKATE ALINDIĞINDA DEĞERİ: 75.000,00YTL dir. Antalya Merkez Duraliler Mahallesi 2492 ada 5 nolu parselde kayıtlı 7 nolu bağımsız bölümdür. Öz Apartmanı’nın 2. katında GüneyDoğuBatı cephelidir. Meskendir. 85 m2’dir. 1 salon, 2 oda, Mutfak, Hol, Koridor, Banyo ve WC bölümleri ile 3 balkonu vardır. İç ve Dış duvarları sıvalı ve boyalıdır. Salon ve oda tabanları beton şap, tavan ve duvarları plastik boyadır. Islak zeminler seramik kaplıdır. İç kapılar ahşap doğramadır. Salon penceresi ile balkon kapısı PVC doğramadır. Mutfak tezgâhı ve duvarları seramik kaplıdır. Elektrik ve su tesisatlıdır. BAĞIMSIZ BÖLÜM TAPU KAYDINDAKİ TÜM ŞERHLERLE YÜKÜMLÜ OLARAK SATILACAKTIR. ANTALYA MERKEZ DURALİLER MAHALLESİ 2492 ADA 5 NOLU PARSELDE KAYITLI 5 NOLU BAĞIMSIZ BÖLÜMÜN BULUNDUĞU MEVKİİ, İMAR DURUMU, MAHALLİ ALIM SATIM RAYİÇLERİ DİKKATE ALINDIĞINDA DEĞERİ : 75.000,00YTL dir. 1. Satış Günü (4 Nolu Bağımsız Bölüm için) 03/03/2008 günü saat 15.0015.10 arasında, (5 nolu Bağımsız Bölüm için ) 03/03/2008 günü saat 15.2015.30 arasında, (6 Nolu Bağımsız Bölüm için) 03/03/2008 günü saat 15.4015.50 arasında, (7 Nolu Bağımsız Bölüm için) 03/03/2008 günü saat 16.0016.10 arasında Antalya Adliye Sarayı Kat: l No: 067’de açık arttırma ile yapılacaktır. Bu satışta değerlerinin % 60’ını bulmadıkları takdirde 13/03/2008 günü her üç bağımsız bölümün de aynı yer ve saatte 2. arttırmaları yapılacaktır. 2. satışta değerlerinin % 40’ı ve mahkeme masraflarını geçtiği takdirde en çok arttırana ihale edilecektir. Satış peşin para iledir. Ancak isteyen alıcıya 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Satışa iştirak edenlerin değerinin % 20’si nisbetinde teminat yatırması şarttır. Damga resmi, KDV alıcı tarafından birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. İhaleye iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin Memurluğumuzun 2007/18 Satış sayılı dosyasına başvurmaları ilanı, ilanen tebliğ olunur. Basın: 625 KONYA 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN DÜZELTME İLANI 2005/1050 ESAS 04/01/2008 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan taşınmaz açık artırma ilanında hatalı basılan ibareler aşağıdaki şekilde düzeltilerek ilan olunur. Dosya No: 2005/1050 Borçlu Sayha gıda imalat pazarlama sanayi ve ticaret A.Ş.’ye ait ve bir borçtan dolayı (HACİZLİ) bulunan ve aşağıda tapu kaydı, kıymeti (taşınmazın müdürlüğümüzce tespit edilen kıymet takdiri raporuna yapılan itiraz neticesinde Konya 1. İcra Mahkemesi’nin 2005/1455 esas 2006/635 karar sayılı kesin ilamı ile 1.887.000,00.YTL değer takdir edilmiştir), satış günsaati ve önemli özellikleri ile satış şartları belirtilen taşınmaz açık artırma sureti ile satılacaktır. Taşınmaz üzerinde Toprakbank A.Ş. lehine birinci derecede 400.000,00.YTL’lik ipotek mevcuttur. 2 İİK. 151, 142 MADDELERİNE GÖRE SIRAYA ŞİKÂYET VE İTİRAZ Uygulama aykırılığı nedeniyle, alacağa mahsuben ihalenin yapılması veya satış bedelinin İİK. 138. md. cümlesinde ipotek alacaklısına ödenmesi durumunda, alakadarların satışı takip ederek İİK.142 md. göre şikâyet veya itirazları olanın, bu hakkını 7 gün içinde kullandıklarına dair dosyamıza derkenar ibraz etmeleri İİK.83, 100, 142, 151 MK. 789, 777 maddelerine göre ayrıca ilanen tebliğ olunur. Takdir olunan Kıymeti: = Arazi üzerine yapılanmış fabrika binası, eklentileri, idari bina ve saha düzenlemesi, çevresindeki tel örgünün toplam kıymeti: 1.887.000,00.YTL d Uygulamada rehin bedelinin ödenmesinde ve alacağa mahsuben satışta İİK. 140, 151, 268. md. emredici hükmüne rağmen sıra cetveli düzenlenmemekte olduğunda: taşınmaz üzerinde haciz, ipotek, satış vaadi vs. hakları olan ilgililerin ihaleyi takip ederek satış tarihinden itibaren 7 gün içinde İİK. md. 100, 151 ve 268, 4792 sayılı S.S. Kurumu K. Md. 21, 1479 sayılı BağKur K. Yasası md. 17, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 55, amme alacağının tahsili hakkındaki kanunu md. 21, MK. 766, 789, 777/2, 796/1, İİK. 83/c2, 100, 142/1, 151 maddelerine göre sıra ve alacağın aslına yönelik şikâyet ve itiraz dava haklarını kullanmaları ve icra dosyasına dava açtıklarına dair derkenar ibraz etmeleri gerekir. Basın Tashih İkinci kez göreve iade İdarenin mahkeme kararını uygulamadığını söyleyen Eroğlu bu kararın iptali için de İstanbul 6. İdare Mahkemesi’ne başvurdu. 30 Ekim 2007’de kararını açıklayan mahkeme heyeti, idarenin işlemini ikinci kez iptal etti. Kararda, Eroğlu’nun görevine iadesinden sekiz gün sonra Edirne’ye atanmasının, davalı idarenin mahkeme kararını gereği gibi yerine getirmediğini gösterdiği belirtildi. İdarenin, Eroğlu’nun kurum değiştirerek Şişli Belediye Başkanlığı’na isteği üzerine atandığı yönündeki savunmasına da yer verilen kararda, şöyle denildi: “Bu durumun yargı kararına yalnızca şekli olarak uyan, kararı etkisiz kılmak için sekiz gün içinde yeni bir atama yapan davalı idarenin tutumundan kaynaklandığı açıktır. Bu iddiaya itibar etme olanağı bulunmamaktadır.” CUMHURİYET 07 K