29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 2008 SALI 6 HABERLER AKP hükümeti Teftiş Kurulu ve şube müdürlüklerini kaldırıyor, bazı birimlerse birleştiriliyor SALI ORHAN BURSALI Milli eğitim sil baştan FIRAT KOZOK Patronlar ve Anayasa “Anayasaya, ‘ekonomik istikrar, devlet görevi’ maddesini koyalım!” Bu talep, TÜSİAD, TOBB, Türkİş gibi 20 kuruluşun oluşturduğu “Anayasa Platformu Girişimi Ulusal Platformu”nun açıklamasında yer aldı ve kimsenin ilgisini çekmedi! Demokrasiyi, Türklükle ilgili 301’inci maddenin kaldırılmasına ve Kürtlere ayrılma hakkı tanınmasına indirgeyen, AKP sempatizanı aydın erbabı ve ekonomi yazarları dahil! Bu köşede pek çok yazıda, Türkiye’nin esas güvenlik meselesinin “ekonomi güvenliği” olduğuna ve MGK’nin de gündeminde bu konunun yer alması gerektiğine (saçmalık!) değinilmişti! Peki, neden TÜSİAD gibi kuruluşlar anayasaya ekonomik maddeler koyulmasını ve siyasetçiyi “istikrar” yükümlülüğüyle karşı karşıya bırakmak istiyor? Bunun için Türkiye’nin bırakın 1994’ten bu yana, kısa geçmişini anımsamak yeterli: Son 10 yılını IMF yönetiminde geçiren bir siyasal yönetim silsilesi ve 3 büyük ekonomik kriz! Sanayi, ekonomi, dibe vura vura canı çıkınca, dünyada rekabetçilik yeteneğinden durmadan kaybedince ve üstüne üstlük ucuz kalması nedeniyle yerli burjuvamız sürekli satın alınma tehdidi altında yaşamaya başlayınca.... Ve kriz yeniden kapıda görünce: Patronlar sığınacak bir ekonomik güvence arıyor! Çünkü demokrasinin “aracı” takımı olan siyasetçi, aylık, yıllık, seçimlik iktidarları; yandaş işadamı yaratma ve yakın çevreyi zenginleştirme politikası ve siyasetin finansmanı için, bugüne kadar ekonomiyi gözünü kırpmadan batırmada tereddüt göstermedi! ÖZCAN’A TEPKİLER BÜYÜYOR ‘YÖK Başkanı ABD’ye gitsin’ ? Amerika’daki gibi bir yükseköğretim sistemi oluşturulmasını isteyen Özcan’a eğitim çevrelerinin tepkisi artıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın, ikinci önemli açılımının da AKP ile aynı rotada olması dikkat çekti. Özcan’ın, AKP’nin 2008 hedefleri arasında yer alan, “üniversitelerin paralı olması, özel üniversite açılması ve vakıf üniversitelerinin daha çok desteklenmesi”yle aynı doğrultuda açıklamalar yaparak herkesin “üniversiteye gitmemesi gerektiğini” söylemesinin; “yükseköğretimi özelleştirilmesi” isteğinin açılımı olduğu vurgulandı. YÖK Başkanı Özcan, “herkesin üniversiteye gitmemesi gerektiğini, belli kişilerin devletin bursu ile paralı olarak üniversite okuması ve parasını da mezun olduktan sonra ödemesi gerektiğini, diğer kişilerin ise mesleki eğitime yönlendirilmesini” savunarak, Amerika’daki gibi bir yükseköğretim sistemi oluşturulmasını istedi. Eğitim çevreleri ise Özcan’ın yaklaşımına sert tepki gösterdi. EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, “YÖK Başkanı’nın bu açıklamasını ‘küçük Amerika’ hayalinin bir parçası olarak değerlendiriyoruz. Bu açıklama, tüm eğitim sisteminin önümüzdeki dönem ciddi bir saldırı dalgası ile karşı karşıya olacağını göstermektedir” dedi. Eğitimİş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, “YÖK Başkanı, bu şekilde sadece ‘Zenginler üniversiteye gitsin’ diyor ve her şeyi satma, özelleştirme mantığı ile hareket eden AKP’nin sözcüsü gibi konuşuyor” dedi. Türk EğitimSen Genel Başkanı Şuayip Özcan da YÖK Başkanı’nın söyleminin “tehlikeli” olduğuna dikkat çekti. ANKARA Devletin yapısını baştan aşağı değiştiren Kamu Yönetimi Reformu’nu yasalaştıramayan AKP iktidarı, reformu parça parça yaşama geçiriyor. Milli Eğitim Bakanlığı teşkilat yapısında yapılan değişikliklerle, Teftiş Kurulu Başkanlığı, müsteşar yardımcılıkları ve şube müdürlükleri kaldırılıyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan sonra Milli Eğitim Bakanlığı da, AB’nin talepleri doğrultusunda yeniden yapılandırılıyor. Bakanlıkta, birçok ana hizmet birimi kaldırılırken birçok birim de birleştiriliyor. “Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yasa Tasarısı Taslağı” ile ilgili çalışmalar Başbakanlık Müste ? Kamu Yönetimi Reformu’nda amacına ulaşamayan iktidar, projesini parça parça yaşama geçiriyor. Bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığı’nın teşkilat yapısı baştan sona değiştiriliyor. şarı Efkan Ala’nın katılımıyla sürdürülüyor. Yapılan çalışmalar çerçevesinde en önemli değişiklikler Teftiş Kurulu Başkanlığı ile Hukuk Müşavirliği’nde gerçekleştiriliyor. İki birim de yeni teşkilat yapısından çıkarılıyor. Bunun yerine, Personel Genel Müdürlüğü bünyesinde yeni bir hukuk bürosu kurulması amaçlanıyor. Bakanlık uzun vadede yargıyla ilgili sorunlarını özel hukuk büroları aracılığıyla yürütmeyi hedefliyor. Bunun yanı sıra Hizmetiçi Eğitim Dairesi Başkanlığı ve Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı da bu genel müdürlük çatısı altında toplanıyor. Rehberlik Eğitimi Genel Müdürlüğü adıyla yeni bir birim kurulurken müsteşar yardımcılıkları kaldırılıyor. Birleştiriliyor Taslak aşamasındaki çalışmalar çerçevesinde müsteşar yardımcılarına bağlı bulunan birimler de direkt müsteşara bağlanıyor. Okulöncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü, İlköğretim Genel Müdürlüğü ile birleştirilirken, Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü ile Ortaöğre nim Burs ve Yurtlar Daire Başkanlığı ile Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü bünyesinde toplanıyor. Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü, Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü, kurulacak olan yeni Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü çatısı altında birleştiriliyor. Yurtdışı Eğitim Öğretim Genel Müdürlüğü, Dışilişkiler Genel Müdürlüğü ve Yükseköğretim Genel Müdürlüğü yine tek çatı altında toplanıyor. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü aynen korunuyor. İRFAN ERDOĞAN’A TEPKİ Sanayici kriz istemez! İstikrar ister! Krizi ancak aracı, tefeci, pusuya yatmış vurguncu ister! Nitekim bütün krizlerde sanayici zarar ederken yükselenler hep ahlaksız, soyguncular olmuştur! Ekonomi ise ülke güvenliği, zenginlik vb. orta ve uzun erimli politikalar gerektirir! Ancak, politikacıyı, buna zorlayan hiçbir yaptırım yoktur! Ağızda sakız bir laf vardır, insani sinir küpü eden: Efendim halk beğenmiyorsa 5 yıl sonraki seçimlerde iktidarı değiştirir! Ülkemizde demokrasi anlayışı, siyasetçilerin ülkeyi batırma hakkı olarak görüldü ve çalıştı! Demokrasi=halkın iktidarı beş yılda bir, tamam veya devam dediği bir çoğunluk veya iktidar hokkabazlığına indirgendi! Oysa ekonomi, geleceğin, varlığımızın sürmesinin, çocuklarımızın ana güvence konusudur! Şimdi sanayici, üretici, politikacıya karşı en sağlam ve emin yer olarak, anayasaya sığınıyor! Çok haklılar! ??? Prof.Dr. Vural Fuat Savaş’ın “Anayasal İktisat” kitabı, iktisat ve anayasa konusunu daha “gerçek” boyutlarıyla sürdürmek için de önemli bir güncel neden! Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi ve Anayasa Mahkemesi üyeliği yapmış Savaş, Ekim 2007 tarihli 4. baskı kitabının yeni önsözünü, güncel anayasa tartışmalarına ayırıyor. Sivil anayasa olarak takdim edilen anayasanın “ideolojisiz” olacağı şaklabanlığına değiniyor: “İdeolojisiz anayasa cansız ve ruhsuz bir bedene benzer. Mevcut bütün anayasaların bir ideolojisi vardır ve bu ideolojiler, ait oldukları toplumun tarihinden ve kültüründen süzülerek gelir.” Savaş, devamla: “Anayasa, bir ulusun hangi kurumlar eliyle ve hangi kurallara göre yönetileceğini belirleyen temel yasadır. Bu nedenle bütün vatandaşların ve Meclis’te temsil edilen bütün siyasi partilerin üzerinde uzlaşacağı bir metin olmalıdır.” İkinci önemli saptama şu: “Anayasa, yalnız bugünkü vatandaşların yaşam biçimini değil, gelecek kuşakların yaşam biçimini de şekillendirecek, uzun ömürlü, kalıcı temel bir yasadır. Bu nedenle, anayasanın, o anayasada yer alacak kurallarla hem bugün hem de gelecekte çıkar ilişkisi olmayan insanlar tarafından yazılması gerekir... Bunun içindir ki anayasalar daima, üyeleri sadece bu amaçla seçilmiş ‘kurucu meclisler’ eliyle yapılır. Bir genel seçim sonucu oluşan belli bir çoğunluk grubu, kurucu meclis niteliğine sahip olmadığı için, yeni bir anayasa yapamaz, yapmamalıdır...” Çünkü böyle bir çoğunluğun yapacağı anayasa, “onu yapanların, siyasi, hukuki ve ekonomik çıkarlarını gözeten, tüm ulusun değil belli bir çoğunluğun anayasası olur. Böyle bir anayasa ise toplumda siyasi huzursuzluk ve gerginliğe neden olacağı gibi uzun ömürlü de olmaz”. Prof. Savaş, anayasanın halkoyuna sunulmasının da uzlaşma sağlamayacağını, bu yöntemin totaliter yönetimler tarafından denendiğini, başarı elde edilemediğini, bunun yanılma ve yanılgı olacağını vurguluyor... Bu konuyu sürdüreceğiz. ‘Dersaneleri açan MEB’tir’ ? Uğur Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Turgay Polat, İrfan Erdoğan’ın yaptığı açıklamayı “talihsiz ve yersiz” bulduğunu belirtti NİHAN İNAL Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan, ortaöğretime geçiş için öğrencilerin dershaneye gitmesine gerek kalmayacağına yönelik değerlendirmesi dershane yöneticilerinin tepkilerine yol açtı. Dershanelerin MEB tarafından açıldığını anımsatan dershane yöneticileri, öğrencilerin dershanelere gitmesine gerek kalmayacak bir eğitim sisteminin oturması ile bu sorunun kendiliğinden ortadan kalkacağını söylediler. Görüşlerine başvurduğumuz Uğur Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Turgay Polat, İrfan Erdoğan’ın yaptığı açıklamayı “talihsiz ve yersiz” bulduğunu belirterek “Yapılan açıklama bir şov malzemesidir. Dershaneleri açan da MEB’dir” dedi. Talim Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Erdoğan’ın dershanelerin peşine düşmek yerine öğrencileri daha iyi nasıl eğitiriz diye düşünmesi gerektiğini dile getiren Polat, “Devlet dershanelerden para kazanıyor. Arka taraftan vergisini alıp ön taraftan dershanelere gerek kalmayacak açıklaması yapmaması lazım” diye konuştu. Polat, getirilecek olan yeni sistemde de sınavın olacağını anımsattı. Final Dergisi Dershanesi Beylikdüzü Şubesi Müdürü Metin Anbay, “Bir tane Kabataş Lisesi, bir tane Galatasaray Lisesi var ve bu liselerde okumak isteyen milyonlarca öğrenci var. Bu da bir yarışı gerektiriyor ve burada dershaneler büyük rol oynuyor” dedi. Kültür Dershaneleri Çapa Şubesi Müdürü Ayhan Köker de dershanelerin okullarda verilen eğitimin tamamlayıcısı olduğunu dile getirdi. Türkiye Komünist Partili bir grup öğrenci, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın “üniversitelerin paralı olması gerektiği’’ ile ilgili açıklamalarını protesto etti. Öğrenciler, otobüsle geldikleri Bilkent’te, otobüs durağından YÖK binasına kadar ellerinde parti bayrakları ve YÖK ile üniversitelerin paralı olmasını eleştiren dövizlerle sloganlar atarak yürüdü. (Fotoğraf: AA) Özcan’a protesto Üniversite öğrencileri, YÖK Başkanı’nı değerlendirdi DOĞAN, DİNCİLERİN ‘BOY HEDEFİ’ ‘İslami kesimleri rahatsız ettik’ ZEYNEP ŞAHİN Okula polis sokan hoca DENİZ UZUNKALE ANKARA Türkiye Kazakistan ortaklığında eğitim veren Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Başkanı Emekli Orgeneral Çetin Doğan, laik eğitim yönünde attığı adımlar nedeniyle “dinci çevrelerin” hedefi haline geldi. Anadolu’da Vakit gazetesi ile Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Zaman gazetesi, bir süredir Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doğan’a karşı “karalama kampanyası” yürütüyor. Doğan, 2006 yılında 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından bugünkü görevine atanmıştı. . Cumhuriyet’e konuşan Doğan, üniversitde “Türkİslam sentezini aşılamanın ötesinde adeta misyonerlik yapıldığını” belirterek “Kazakistan gerçeğini tam kavrayamamışlar” dedi. Doğan, “Kazaklara Müslümanlığı öğretmeye, Müslümanlaştırmaya çalışıyorlar. Biz de üniversitede çağdaş bir yapılanma oluşturmak için çalışıyoruz. Konu tamamen bazılarının çıkarlarına dokunulmasından kaynaklanıyor” dedi. Yeni Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı olarak Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı değerlendiren üniversite öğrencileri, YÖK Başkanı’nın değişmesiyle üniversitelerin, yüksek öğretimin sorunlarının çözülmeyeceğini, üniversite öğrencilerinin yıllardır istediği “özerk üniversite isteminin de” gerçekleşmeyeceğini belirttiler. İstanbul Üniversitesi (İÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Marmara Üniversitesi’nden birçok öğrenci, yeni YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan’ı ve atanmasından sonraki görüşlerini değerlendirdiler. YÖK başkanının değişmesiyle sorunların çözülmeyeceğini, Prof. Özcan’ın vaat ettiği özgürlük anlayışının da üniversitelerde gerçekleşemeyeceğini, yalnızca sermayenin önünü açmaya yönelik bir çabayla sınırlı kalacağını söylediler. DİSK bünyesinde oluşturulan Öğrenci Gençlik Sendikası Girişimi (GençSen) Merkez Yürütme Kurulu üyesi Simin Gürdal, “YÖK Başkanı Özcan’ın üniversitelerdeki yasakları kaldır mayı ve üniversitelerin daha özgürlükçü olmasını, hedeflediğine dönük sözlerini yerine getirmesini biz de talep ediyor ve bekliyoruz” dedi. İTÜ gıda mühendisliği 1. sınıf öğrencisi Belkıs Emel, üniversitelerin tek sorununun türban olmadığına değinerek “Prof. Özcan ODTÜ’ye polisi sokan hoca olarak da biliniyor. O zaman nerede demokratik, özgür üniversite? Yani işine geldiği tarafa özgürlük verip, işine gelmeyen tarafı susturuyor” diye konuştu. İÜ RadyoTV Bölümü 2. sınıf öğrencisi Özge Aydoğan, rektörler yüzünden bir şenliğe katılan öğrencilerin bile gözaltına alındığını gördüklerini belirterek “YÖK Başkanı İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Şahin Filiz’e izinsiz şehir dışına çıktığı için soruşturma açılınca ‘Hocamız için elimden geleni yapacağım’ dedi. Neden sadece ilahiyatçı bir hocaya gelince duyarlı kesiliyor” diye konuştu. Marmara Üniversitesi’nden Zeycan Yıldız, “Yeni YÖK Başkanı’nı atayan kişiye bakmak lazım. Atayan kuruma bakıldığı zaman YÖK Başkanı’nın görüşü, yapacakları ortadadır” dedi. Belkıs Emel obursali?cumhuriyet.com.tr Özge Aydoğan CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle