29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Yollu Necati Yıldırım: “İstanbul’da harem selamlık otopark yapılmış. Yetmez, otoyollar da ayrılmalı!” Ya ğ m u r E k i m Adam muhafazakâr eşcinselmiş. “İktidar sorunu olmalı!” TERÖR saldırısının ardından Başbakan RTE Diyarbakır’a gitmiş “incelemeler”de bulunacak. Yol kenarına halkı dizmişler, RTE geçerken “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye bağırtıyorlar. Ayıp kere ayıp! Gurur, başarı üzerine duyulur! Askeri personel taşıyan otobüs az sonra öğrencilerin çıkacağı dershanenin önünden geçerken, bomba yüklü otomobilin patlatılması nedeniyle bir ülkenin başbakanından niye gurur duyarlar, anlamak zor iş. Emekli bir subay olan Doğan Kapkıner’in anlamakta güçlük çektiği konu ise Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı ilgilendiriyor: “Başbakan ‘Paşam bugün Diyarbakır’a gitti.Yarın da ben gideceğim’ diyor. Ne bu samimiyet? Onsuz bir şey yapamıyor. Bunları da mı görecektik sevgili komutanım? Sanki GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Diyarbakır hükümetin İçişleri Bakanı gibi.” Tayfun Özdemir’in gözlemi RTE’nin Diyarbakır’daki taziye ziyaretiyle ilgili: “Acılı anne, ‘17 yaşında şehit olunur mu’ diye yakarıyor; Başbakan tam bir mahalle imamı edasıyla ‘olur, olur’ diyor. Artık bu kadarı da olmaz!” Bir görüş de Naci Beştepe’den: “Diyarbakır’daki vahşi saldırının ardından iki ilginç açıklama geldi. Başbakan RTE, saldırının özellikle son zamanlarda devlet kurumları arasında çok iyi giden ilişkilerin hedef alındığını söyledi. Öyle ya, sınır ötesi operasyon yetkisini vermişti. Bunun zamanı ve sınırlamaları İran gazı gelmiyormuş. Doğrudur, Erdoğan gaza gelmez! Renk Ahmet Önen: “Beyaz sarık erkeklerde saflığı, temizliği, dürüstlüğü simgeliyormuş. Kadınlara ise kara çarşafı reva görüyorlar!” konusunda askeri kesimden açık bir yakınma gelmemiş, kamuoyu da böylece tatmin edilmişti. Askerlerin ‘görev verilen yetkiler dahilinde yürütülmektedir’ açıklamasındaki incelik nasıl olsa herkes tarafından tam ve doğru olarak algılanamazdı. Askerin de, sabrı taşan vatandaşın da tepkileri dizginlenmiş, her şey çok iyi idare ediliyor havası yayılmıştı. Bu yargının pekiştirilmesi için bu olay bir vesile olarak kullanılabilirdi. İkinci açıklama Meclis’teki bir ‘temsilci’den geldi, ‘Bu acı olaydan ders alınmazsa daha büyük acılar yaşanabilir’ dedi. Aba altından sopa göstermek işte buna denir. Siz sınır ötesi operasyona devam ederseniz bundan daha kötü saldırılar yapılacaktır anlamında çok açık bir PKK tehdidi. Bülent Ecevit’in haykırdığı gibi yok mu bölücü, terörist hainlere haddini bildirecek!” Bugün Yeni Anayasayı Tartışma Zamanı! Diyarbakır’da patlatılan o alçak bombanın katlettiği vatandaşlarımızdan Cengiz Kaya’nın kızı Merve’nin, babasının mezarı başındaki haykırışlarını unutmama imkân yok. “Benim biricik babacığım.. senin yerine ben ölseydim” diye hıçkırarak ağlayan ve toprağa kapanan bir kız… Bu acı hepimizin, evet biliyorum, ama o kızın hayatı ne olacak bundan sonra? Ömür boyu bu yara iyileşir mi hiç? Bakın size söyleyeyim: Bu ülkede bir zamanlar ABD veya Güney Afrika’da olduğu gibi bir ırka karşı bir ağır siyaset yürütülseydi, benim hayatta tek hedefim o ezilmiş insanlara maddi manevi yardım etmek olurdu. Bu ülkede böyle bir şey yok ve var diyen gözümün içine bakarak yalan söylüyor. Ben Türkiye’yi, Batı’nın aklının alamayacağı kadar bütünleşmiş bir vatan olarak görüyorum. Ülkeyi bölmek istediğini söyleyen kendini bilmezlere, bu devlet kalkıp “İyi, peki.. alın Güneydoğu’yu şimdi hepiniz gidin orada yaşayın; İstanbul’u, İzmir’i, Ankara’yı, Bodrum’u, Antalya’yı terk edin” dese, bu mu demokratlık olur? Kaçı bunu kabul eder? Kaçı orada yaşamak için Avrupa’yı terk eder? Biz ne diyoruz? İstanbul da sizin, Diyarbakır da, hem bizim hem hepimizin, çünkü aramızda bir ayrım zaten yok. Genç insanların beynini sahte hikâyelerle yükleyip, ırkçılığı “gerilla” faaliyeti ve “kurtuluş mücadelesi” olarak pazarlamak o kadar kolay ki bu ülkede… ??? Türbanın ‘’demokrasi’’ olarak bu halka kazıklanmasından farklı mı? Bu ülke, temel yurttaşlık bilgisi verilerini sorgulayarak, anayasasının temel maddelerinden her gün yapay pompalamalarla uzaklaştırılarak bugünlere geldi. Bu ulusun içine düşürülmeye çalışıldığı çukurda hep bu sahtekârca anlam kaydırmalar ve yanlış tanımlamalar var. 1990’da sözde demokrasi adına 163. madde TCK’den çıkarılmasaydı, onca alçakça yayın nasıl her gün Cumhuriyete ve laikliğe sövebilecekti? Demokrasinin de kendini savunma hakkı olan bir rejim olduğunu unutup, onun içinde ona düşman şeriatçı odakları beslemek çok mu ilerici bir hareketti, yoksa çok salakça mı? “Ne Mutlu Türküm Diyene” cümlesini alçakça deforme ederek bunun bir ırk aidiyeti bildirisi olduğunu iddia edecek kadar soysuzlaşan, sözde eli kalem tutan insanların ihaneti değil mi, Merve’nin o büyük dramına yol açan kavgası? Anayasaların en güzelini bu ülkeye 27 Mayıs devrimi hediye etti. Menderes ve Bayar’ın ülkede katlettikleri demokrasiyi en güzel şekilde geliştiren, insan haklarını ve özgürlükleri koruyan, dünyaya örnek bir metin. Ona getirilen kısıtlamalar yetmedi, ardından 12 Eylül Anayasası geldi. Şimdi sözde onun antidemokratikliğinden dem vurup ülkede “özgürlükleri geliştirmek” isteyen AKP, adım adım Atatürk Cumhuriyeti’ni yok etmek için elinden geleni yaptığı bir ortamda, anayasanın ruhunu Atatürk’ten ve 1923 Aydınlanması’nın temel unsurlarından koparacak çıkışların “kılıfını rötuşlamakla meşgul”. Özerk Sanat Konseyi olarak bugün Yıldız Teknik Üniversitesi oditoryumunda “Anayasa ve Sanat” başlıklı bir panelimiz var. Türkiye’nin hangi komplolarla, nasıl “ılımlı” (!) İslam Cumhuriyeti’ne dönüştürülmeye çalışıldığını ortaya koymaktan çekinmeyecek hukukçu, sanatçı, meslek odası başkanları ve akademisyenler bir araya gelecek. Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Av. Kazım Kolcuoğlu, Av. Fikret Terzi, Orhan Aydın, Orhan Kurtuldu, Canol Kocagöz, Uğur Kutay, Yılmaz Onay, Prof. Ülkü Azrak, Tamer Levent, Doç. Dr. Abdullah Sezer, Hüseyin Akbulut, Enver Ercan, Kemal Sevgi Sunar, Çetin Soysal, Bülend Tuna, Haşmet Zeybek saat 13.3018.30 arası yapılacak görüşmelerde konuyu her açıdan irdeleyecekler. Ben de UPSD (Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği) Başkanı ve ÖSK’nin dönem sözcülerinden biri olarak görüşlerimi aktaracağım. Bilmem bu toplantıya katılmanızın ne kadar önemli olduğunu vurgulamama gerek var mı? Halı ayağımızın altından çekilirken bu oyunu bozmak ve tepkimizi en kararlı şekilde ortaya koymanın şimdi tam sırası. email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 Zamlı Akif Kökçe: “Yüzde 15 diye açıklanan elektrik zammı, yüzde 19’a çıktı. Artık zam bile zamlanıyor... SESSİZ SEDASIZ (!) Gül’ün arkadaşından Atatürk karikatürü AKP’NİN Cumhurbaşkanı seçtiği Abdullah Gül’ün çok yakın arkadaşı olup AKP tarafından karısı Mesude Nursuna milletvekili yapılan ve AKP iktidarınca el konulup Başbakan Recep Tayyip’in damadının genel müdür olduğu bir şirkete satılan Sabah gazetesinin çizeri Salih Memecan’ın bir karikatüründe Atatürk’ü kepçe kulaklı, patates burunlu ve korsan Uçucu Gülhan Elmas: “Sayıştay Başkanı beş yılda 400 bin lira harcırahla, kimisine ailesiyle birlikte 41 yurtdışı geziye çıkmış. Maşallah, kömür yardımı almadan uçanlar da var!” gözlü çizmesine yönelik tepkiler giderek büyüyor. Atatürk’ün koltuğunda oturan Abdullah Gül’den “ailecek” görüştüğü bu çok yakın arkadaşının çizdiği yakışıksız karikatüre ilişkin bir açıklama yapması bekleniyor. Okullarda Gıda Terörü SADIK ÇELİK Gelecek nesillerin sadece iyi bir eğitim ve iyi bir aile ortamı sağlanarak başarıya ulaşamayacağı, aynı zamanda sağlıklı beslenmenin de çok önemli bir faktör olduğu, yapılan araştırmalarca ortaya kondu. Uzmanlar çocukların beslenmesiyle ilgilenirken sadece evde aldıkları gıda ile ilgilenmenin yeterli olmadığına, asıl sorun yaratanın çocukların okullarda karşılaştıkları sağlıksız beslenme koşulları olduğuna dikkat çekiyor. Obezite, gıda zehirlenmesi, zekâ ilerlemesinin ve fiziki büyümenin yavaşlaması ve çeşitli hastalıklar, okullarda sağlıksız beslenmenin neden olduğu sonuçlar arasında yer alıyor. Büyüme çağındaki çocukların protein ağırlıklı beslenmeleri; yoğurt ve süt ürünleriyle kalsiyum, karbonhidratlı yiyecekler ile enerji, meyve ve sebzelerle de ihtiyaçları olan vitamini karşılamaları gerekiyor. Tüm bu besin gruplarının belirli bir kalori miktarı içeren bir mönüyle sağlanması gerektiği konusunda uzmanlar hemfikir. Oysa yapılan araştırmalara göre okul kantinlerinin yüzde 97’sinde salata ve neredeyse yarısına yakın bölümünde de süt bulunmuyor. İstanbul genelinde yapılan bir başka araştırmaya göre ise okullarda kantin bulunma oranları yüzde 100’e yaklaşırken yemekhane bulunan okulların oranı yüzde 20’yi geçmiyor. Öğle yemeklerinde kantinlerde satılan fastfood tarzı yiyecekler çocuklara daha cazip geliyor. Halbuki tam gün eğitim veren okulların yemek firmalarıyla işbirliği yaparak sağlıksız beslenmenin önüne geçmeleri gerekiyor. Okullarda çocukları bekleyen başka bir tehlike de sağlıksız ve hijyenik olmayan koşullarda üretilen yemekler. Düşük fiyatla yemek satan yerler hizmetlerini daha ucuza mal edebilmek için zararlı katkı maddeleri kullanıyorlar ve hijyenik olmayan koşullarda eğitimsiz personel ile çalışıyorlar. Bu nedenle okul yöneticileri ve velilerin yemek hizmetini satın alacakları firmalar hakkında dikkatli olmaları gerekiyor. Uzmanlar merdiven altı üretim yapan firmalar ile kaliteli yemek üretimi yapan firmaları ayırt edebilmek için gerekli kriterleri şöyle sıralıyorlar: Yemek firmasının tüm kalite belgeleri tam olmalı. Firma, bünyesinde fırın veya pastane bulundurmalı, ekmek gibi temel ihtiyaçlarını dışardan karşılamamalı. Personeli eğitimli ve işinin ehli olmalı. Hijyenik şartlarda üretim yapmalı. Personel hijyeni tam olmalı. A kalite hammaddeler kullanmalı. Yemek üretiminin yapıldığı tesis mutlaka gezilerek onaylanmalı. Uzman bir kadroya sahip olmalı. Çalıştığı firmalardan referans alınmalı. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI 13 OCAK 2008 PAZAR Saat: 11.00 OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com “2008 VE GETİRDİKLERİ” KONUŞMACI EROL MÜTERCİMLER SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ İLETİŞİM: 0533 438 50 22 – 0537 871 82 34 YER: ADEN OTELİ (KADIKÖY RIHTIM) KAHVALTI EDERİ: 18 YTL TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Ocak www.mumtazarikan.com LÜTFEN YERİNİZİ AYIRTINIZ [email protected] CUMHURİYET 17 K 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Van Gö1 lü’nde küçük bir ada. 2/ Ka 2 rakter... Eti 3 lezzetli bir balık. 3/ İn 4 sanların kanı 5 nı emdiğine 6 inanılan hort7 lak... Böreği, çiçeği ve tera 8 zisi vardır. 4/ 9 Otuz iki kâ1 2 3 4 5 6 7 8 9 ğıtla oynanan bir is1 K U L A K A Ş I kambil oyunu. 5/ De2 Ü Y E ÖN E R İ ri ya da tahta kazıL A L makta kullanılan ve 3 L A V U K iki ucunda da sapı 4 B R A K M E K E A K İ K T olan eğri bıçak... 5 A T F İ Sodyum elementi 6 S I K L E T R A F MA Ş nin simgesi. 6/ Bir 7 T soru sözü... Tavlada 8 I R A A B A D İ “üç” sayısı... Fotoğ 9 A K A L A OM rafçılıkta “bulanık” anlamında kullanılan sözcük. 7/ Gereksiz, anlamsız, boş söz. 8/ İyi nitelikleri olmayan, kötü... Gelinin başından saçılan para, çiçek, şeker gibi şeyler. 9/ Atların alınlarında bulunan beyaz leke... Siper, hendek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Söğüt bülbülü” de denilen ötücü bir kuş... Bir nota. 2/ Mesafe... Sırtta taşınan yük. 3/ Bir şeyin olmasına az kaldığını belirtmek için kullanılan deyim sözü... Yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü. 4/ Ölenlerin kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka. 5/ Sularda yaşayan tek hücreli bir canlı... Yabancı. 6/ İnce yapılı... Yürürken dayanmak için kullanılan kalın sopa. 7/ Ender, seyrek... “Franz ”: Ünlü Çek yazar. 8/ Derince çanak... Argoda genç ve yakışıklı erkeğe verilen ad. 9/ Pamuk ya da ipekle karışık pamuktan dokunmuş kalın ve ensiz bir kumaş... Şarkı, türkü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle