29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2008 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN dishab?cumhuriyet.com.tr Butto’nun ölümüyle sarsılan Pakistan’da seçimler 18 Şubat’a ertelenirken Bush yönetimi seçenekleri masaya yatırdı DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ ABD Şerif’e yanaşıyor HOWARD LAFRANCHI akistan’da, seçimler ertelenirken ve kargaşa sürereken, ABD yönetimi, Benazir Butto’nun katledilmesiyle muhalefetin lideri haline gelen eski Başbakan Navaz Şerif’le yakınlaşmayı da içeren seçenekleri değerlendiriyor. Bush yönetimi terörle mücadeledeki yakın müttefikini demokrasiye yöneltmek için Şerif ’i değil Butto’yu aday olarak tercih etmişti. Devlet Başkanı Müşerref’in zayıfladığını ve giderek yalnız kaldığını gören ABD, pragmatik bir adım atarak siyaset sahnesindeki diğer olası “kazananlara” yakınlaşmaya çalışıyor. Bir dönem ABD Dışişleri Bakanlığı İstihbarat Bürosu’nda Pakistan uzmanı olarak çalışan Marvin Weinbaum, ABD’nin, muhalefetin yakın gelecekteki uygun ve kabul edilebilir liderinin Navaz Şerif olduğunun farkında olduğunu belirtiyor. Amerikancılığı asla karşısına almayan muhafazakâr İslamcı siyasetçi Şerif, kasım ayında Pakistan’a dönünceye kadar sürgün hayatı yaşadığı Saudi Arabistan’la da iyi ilişkilere sahip. Şerif’in Pakistan’da yükselmesi Nükleer Enerji Biyoyakıt ve Ötesi AKP iktidarı ülkenin enerji sorununu aşmak için akılcı seçenekleri harekete geçirmek yerine ‘mucize’ çözümler peşinde görülüyor. Yeni mucize çözümler arasında nükleer enerji ve biyoyakıt var. İki hafta önce nükleer enerji santralları konusunda bakan düzeyindeki söylemlere bakılırsa Avrupa ve dünyanın onca nükleer felaketten sonra güvenilirlik konusuna kılı kırk yararak yaklaştığı nükleer santrallar sorununun nasıl hafife alındığı düşünüldüğünde endişeye kapılmamak olanaksız. Sorumlulara kulak verirseniz Sinop’a kurulması kararlaştırılan nükleer enerji santralı, ‘temiz Sinop’u daha da ‘temiz’ yapacak! Güvencesi de sağlam; Bakan gerekirse orada yazlık ev alıp oturacak! Turizm bölgelerinde kurulması tasarlanan ikinci santral için bir başka sağlam gerekçe de, birincisi gibi evlere şenlik: ‘Turizme zarar vereceği korkusu yersiz. Zira Avrupa’da turistler nükleer santralların yanında çekinmeden güle oynaya denize giriyorlar(mış)!’ Ama hiçbir yetkili, Sinop halkı dahil, nükleer santralların Avrupa’da bile hâlâ tehlike yaratmaya devam ettiği gerçeğini, örneğin bir ay kadar önce Almanya’da 25 nükleer santralın yer aldığı bölgede yapılan bir araştırmada bu santralların 5 kilometre çevresinde yaşayan çocuklarda kan kanseri vakalarının (lösemi), Almanya ortalamasında yüzde 117 oranında arttığını yeterince ciddiye almamaktadır. (Bkz. Cumhuriyet, ‘Nükleer tehlikenin eşiğinde, 24.12.07) ??? Nükleer santrallar konusu AKP’nin olayın önünü ardını irdelemeden benimsediği, allayıp pullayarak gündeme getirdiği mucize çözümleri salt nükleer santrallarla bitmiyor. Petrolün yerini alacak, petrole bağımlığı azaltacak, yüz binlerce insana yeni iş sağlayarak canına okudukları tarımı ayağa kaldıracak, dahası sera etkisini sıfırlayarak dünyayı iklim değişiklikleri belasından kurtaracağı savlanan biyoetanol mucizesi de kapıda. Şaka değil. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, 23 Ekim 07’de Ankara’da düzenlenen enerji sempozyumunda ‘biyoetanol’ü ‘milli yakıt’ olarak ilan etmiş ve bu mucize yakıtın 350 bin aile için (yaklaşık 1.5 milyon insan) ‘ekmek kapısı’ olacağını muştulamıştır. Sayın bakan anlatıyor: ‘Biyoetanol’ü benzin yerine kullanabiliyorsunuz. Buğdaydan (mısırdan), tarım atıklarından üretebilirsiniz. Bunu araçlarınızda yüzde beşten yüzde yüze kadar kullanabilirsiniz. Avrupa belediye otobüslerinde yüzde yüz etanol kullanıyor; etanol, hava kirliliğine, cebinize, boş tarım alanlarının kullanılmasına iyi gelir...’ (Tabii yerseniz!!) Ama ‘kazın ayağı’ pek de sayın bakanın anlattığı gibi görünmüyor. Sayın bakan tıpkı nükleer santrallarda olduğu gibi madalyonun öbür yüzüne değinmekten ısrarla kaçınıyor. Oysa Batı basınında etanol, uzun süredir, olumsuz yanlarıyla ciddi eleştirilerin hedefi olmaktadır. İşte uzmanlardan birinin söyledikleri: ‘Etanolün yararları abartılıyor, biyoetanole üretim maliyeti açısından yaklaşmak gerekir. Olay önce toprağın sürülmesi, toprağa uygun tohumların hazırlanması, ardından gelen ürünün hasadı ve ulaşımı ile biyoyakıta dönüştürülmesi işlemleri için motor gibi mekanize araç gereçlere gereksinim vardır. Bunun için de, kaçınılmaz biçimde enerji harcanmaktadır. Buna gübre ve zararlılar için tarım ilaçlarının üretim maliyetlerinin de eklenmesi gerekmektedir. Böylece üç litre biyoyakıt için iki litre petrol gerektiği hesabıyla, son tüketici olan sürücü aracına koyduğu üç litre etanolün yanında artı olarak iki litre de petrol tüketmiş olmaktadır. Bu ise, bırakınız hava kirliliğini azaltmasını, tam tersine, sera etkili gaz salınımını arttırarak atmosferin daha da fazla kirlenmesine yol açmaktadır!’ Yine bilim adamlarına göre ‘biyoyakıtın’ çevre için kurtarıcı olduğu savı efsaneden ibarettir. Ne var ki, sera etkisine yol açan gaz salınımı konusunda fosil yakıtlara oranla daha az tehlikeli olduğu kabul edilmekle birlikte, biyo çeşitliliğe ve tarım alanlarına verdiği zararlar göz önüne alındığında, faturasının çok daha ağır olabileceği ileri sürülüyor. Nitekim bilim adamlarına göre fosil yakıtlara oranla çevre için daha zararlı olan 12 biyoyakıt arasında ABD’de üretilen mısır etanolü ile Brezilya’da üretilen şekerkamışı etanolü de yer alıyor. ??? Biyoyakıtın bir başka yaşamsal önemdeki olumsuzluğu da beslenmeye yönelik tarım alanlarının daraltılması tehlikesidir. Milyarlarca insanın açlığın sınırında yaşadığı bir dünyada biyoyakıtın abartılı olduğu kadar kuşkulu yararı ve kâr peşindeki lobilerin (yakından tanıdığımız ünlü spekülatör Soros’un Brezilya’da etanol üretimine 900 milyar dolar yatırması boşuna değil), mucize çözümlerden medet uman politikacıların halkı boş umutlarla oyalamaya yönelik dayatmalarına karşı çıkılmalıdır. ‘4 x 4’lük bir aracın yakıt deposunu 94.5 litre etanolle doldurmak için, yaklaşık 204 kilo mısır gerekmektedir. Bu, bir kişinin bir yıl süreyle beslenmesi içen gereken yeterli kalori anlamına gelmektedir!’ P B utto’nun suikasta kurban gitmesinin ardından ABD, Şerif’le irtibatı arttırdı ve 8 Ocak’taki seçimleri boykot etmemesi için iknaya çalıştı. Görüşmeler Müşerref’in seçimleri 18 Şubat’a ertelemesiyle karmaşık bir hal aldı. halinde bu, Suudi Arabistan’ın bölgedeki ve Müslüman dünyasındaki ilişkilerde güç kazanmasına hizmet edecek. Bu ayrıca, Pakistan’ın komşusu olan İran’a karşı Suudileri yanında tutmak isteyen ABD’nin de karşısına almayacağı bir senaryo. Şu anda Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü’nde öğretim görevlisi olan Weinbaum, “Suudi Arabistan, Pakistan üzerinde büyük etkiye sahip. ABD’deki bazı kişiler, Şerif iktidarının ülkedeki Suudi etkisini arttıracağı düşüncesinden rahatsızlar, ancak unutmamalıyız ki Suudiler hâlâ müttefikimiz” diye konuşuyor. Weinbaum, Şerif’in Suudi kraliyet ailesiyle iyi ilişkiler içinde olabileceğini, ancak en azından emirleri İran’dan almayacağının kesin olduğunu söylüyor. Butto’nun geçen perşembe suikasta kurban gitmesinin ardından, ABD, Şerif ve yandaşlarıyla irtibatı arttırdı ve 8 Ocak’ta yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etmemesi için Şerif’i ikna etmeye çalıştı. Ancak bu görüşmeler Müşerref hükümetinin seçimleri 18 Şubat’a ertelemesiyle karmaşık bir hal aldı. ABD seçimlerin planlandığı tarihte yapılmasını savundu, fakat organizasyon sorunları nedeniyle kısa bir erteleme kararına da açık kapı bıraktı. Muhalefetteki Şerif ’in Pakistan Müslüman Birliği ve Butto’nun Halk Partisi ise erteleme kararının meşru olmadığını ve hükümetin, muhalefetin Butto suikastıyla daha da kesinleşen zaferini engellemeye çalıştığını bildirdi.Şerif ’in partisi, çarşamba günü 6 haftalık erteleme kararına karşı, Müşerref’in istifa etmesi ve “tarafsız bir geçici hükümet” kurulması çağrısını yineledi. Parti sözcüsü, Butto’nun Halk Partisi dahil diğer muhalefet gruplarıyla da işbirliği yapacaklarını ve ilerleyen günlerde ortak bir tavır belirleyeceklerini belirtti. Çarşamba günü Butto suikastından beri ilk kez halka seslenen Müşerref, suikasttan “teröristleri” sorumlu tuttu. Müşerref ayrıca, Butto’nun ordu merkezinin bulunduğu Ravalpindi’de düzenlediği seçim mitinginde bombalı ve silahlı saldırı sonucu öldürüldüğü suikastla ilgili soruşturmada, Pakistan’ın İngiltere’deki Scotland Yard’ın yardımını kabul edeceğini söyledi. Butto’nun ölümüyle ilgili soruşturmada dışardan yardım talepleri yükselirken, Scotland Yard’ın Amerika’daki FBI’ya göre daha az tartışmalı bir kurum olduğu belirtiliyor. Müşerref’in konuşmasının ardından Butto’nun dul kocası Asıf Ali Zerdari, hükümet tarafından daha önce reddedilen, 2005’te öldürülen Lübnan Başbakanı Refik Hariri soruşturmasına benzer bir BM soruşturması başlatılması talebini yineledi. Müşerref konuşmasında, seçimlerin ertelenmesini onayladı ve tüm siyasi güçlere seçimlerin başarılı geçmesi için işbirliği çağrısı yaparak “Zaman çatışma değil birlik zamanıdır” dedi. Şerif’in Müşerref’i iktidardan indirmek için muhalefet partilerine yaptığı çağrıya karşın, birçok gözlemci muhalefet partilerinin kendi çıkarları için birbirleriyle didişmesi nedeniyle bunun zor olduğunu belirtiyor. Washington’daki Uluslararası Politika Merkezi Asya Programı Direktörü Selig Harrison, “Kamuoyu baskısı muhalefetin birleşmesini sağlayabilir, ancak Zerdari’nin Halk Partisi’nin başına gelmesiyle bu olasılık zor görünüyor. Bazıları ev hapsinde bulunan diğer Halk Partisi liderleri bu amaca daha açık olabilirler, fakat bu liderleri serbest bırakması konusunda Müşerref üzerinde dış baskı olmaması, Zerdari’nin yükselişine, böylece etnik ve dini bölünmelere dayalı yapının güçlenmesine yol açıyor” değerlendirmesinde bulunuyor. Harrison, Şerif’in yakın gelecekte mümkün olmadığını bilmesine karşın muhalefete birleşme çağrısı yapmasının, “kendisini muhalefetin yeni lideri olarak konumlandırmaya çalışmasının” bir sonucu olduğunu söylüyor. Harrison ayrıca, ABD’nin, Şerif’in tarafsız geçici hükümet önerisini, Şerif’i desteklemek içn değil, ama şubatta yapılacak seçimlere Müşerref lehine hile karıştırılmasını engellemek için kabul etmesi gerektiğini vurguluyor. Birçok uzman, Bush yönetiminin Müşerref’e verdiği tereddütsüz destek ve İslamcı teröristlerle mücadelede sağladığı milyarlarca dolarlık yardım nedeniyle ABD’nin Pakistan üzerindeki etkisinin azaldığını belirtiyor. Selig Harrison, buna karşın ABD’nin gücünü kullanması halinde geçici bir hükümet kurulması konusunda büyük etkiye sahip olabileceğini kaydediyor. “ABD’nin aralarında muhalif avukatlar hareketi lideri olan ve şubat seçimlerinde Halk Partisi’nin güçlü önderlerinden biri olması beklenen Aitzaz Ahsan’ın da bulunduğu ev hapsindeki muhalif liderleri bırakması için Müşerref’e baskı yapması gerekiyor. Bu baskı, taleplerin yerine getirilmemesi halinde askeri yardımın kesilmesi anlamına geliyor ki bu durum Pakistan ordusunun asla istemeyeceği bir şey” diyen Harrison, bu adımı atamaması halinde Suudilerin etkisinin artacağını söylüyor. İngilizceden Çeviren: Merve Arkan (Christian Science Monitor, ABD, 3 Ocak 2008) partilerden ya da hiziplerden hiçbiri, Kerimov’un üstünlüğüne karşı çıkamıyor Parlamentodaki Özbekistan’da rakipsiz seçim gidilmesinin nedeni, bir taraftan iç istikrarın sağlanması, diğer taraftan da hem radikal İslama, hem de iktidara karşı çıkmak için İslami unsurları kullanmaya kalkışan “demokratik muhalefet”e karşı mücadele etmek. Kerimov, yürütme organının üst mevkilerinde bulunan kişilerin makamlarını sürekli değiştirerek ülkenin belli bölgelerini ya da ekonominin oldu ve bu durum, uçak endüstrisinde Rusya’dan siparişlerin önünü açtı. zbekistan’daki devlet başkanlığı seçimlerinde, nerjide çıkar ülkeyi 1989’dan beri çatışması yöneten İslam Kerimov, Merkezi Seçim Komisyonu’nun Gaz sektörü ise Rusya ile verilerine göre, yüzde 88.1 çıkarların nispeten çatıştığı bir oranında oy alarak yeniden devlet alan. Özbekistan, ihraç ettiği başkanı seçildi. Onun baş rakibi doğalgazın fiyatının olan Parlamento Başkan Yardımcısı yükselmesinden ve Bağımsız Asliddin Devletler Topluluğu Rüstemov’un oy ülkelerinde enerji nakil oranı ise yine resmi hatlarının verilere göre liberalleştirilmesinden zbekistan Devlet Başkanı Kerimov, yüzde 3.17. yana. Öte yandan yürütme organının üst mevkilerinde bulunan Seçimlerde, Özbekistan, biçimsel olarak kişilerin makamlarını sürekli değiştirerek TürkmenistanKazakistanrekabet varmış gibi ülkenin belli bölgelerini ya da ekonominin Rusya’yı kapsayacak olan görünse de gerçekte Hazar Kıyısı Doğalgaz belli sektörlerini denetimleri altına alabilecek bir seçim Boru Hattı’ndan, mevcut devlet içi grupların oluşmasının önüne geçiyor. rekabetinden söz “Orta AsyaMerkez” etmek mümkün boru hatlarının önemini değildi. Bu, sadece azaltacağı için endişe belli sektörlerini denetimleri muhalefete yapılan baskıdan duyuyor. Özbekistan’daki siyasi altına alabilecek devlet içi değil, ayrıca ülkedeki genel sisteme Avrupa entegrasyonu grupların oluşmasının önüne ortamdan kaynaklanıyor. penceresinden bakıp geçiyor. Parlamentodaki partilerden ya da değerlendirmede bulunmaya hiziplerden hiçbiri, Kerimov’un çalışmak, mantıklı olmaz. usya’nın etkisi üstünlüğüne karşı çıkamıyor. Sonuçta Özbekistan’ı Ülkedeki seçim mevzuatı, geniş yönetenlerin amacı AB üyeliği çaplı seçim kampanyalarına izin Rusya’nın etkisi de kendisini değil, istikrarsız olan bir bölgede vermiyor. Geniş katılımlı gösteriyor. Fakat bu etki daha ve büyük çoğunluğu mitingler, hiç söz konusu değil. çok kendisini Batı’dan gelen Müslüman olan bir ülkede devlet Bunun sonucunda, bu son seçim siyasi baskıların zayıflamasında iktidarını kurabilmek ve sürecinde de adayların seçim gösteriyor. Öte yandan, Çin’in komşuları ile bir arada var propaganda çalışmaları yerel artan etkisi, Özbekistan’ın farklı olabilmektir. düzeyde kaldı. Ülkenin büyük güç merkezleri arasında illerinde yetişmiş ve buralara manevralar yapabilmesini kolaylaştırıyor. Özbekistan, kısa bağlı durumda olan eski yönetici süre önce hem Avrasya Gümrük zümresi, yerini genç bürokrat Rusçadan çeviren: Deniz Birliği’ne, bir taraftan da kadrolara bırakıyor. Devlet Berktay (Gazeta 24, Ukrayna, Şanghay İşirliği Örgütü’ne üye kadrolarında bu tarz bir değişime 28 Aralık 2007) Ö SERGEY TOLSTOV E Ö R 18. Cemal Süreya’yı anma ve ödül etkinliği 9 Ocak 2008 Çarşamba günü saat 20.00’de Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde yapılacaktır. Uğurtan Atakan yönetimindeki şiir ve dinleti gecesinin katılımcıları: PROF. DR. ITIR YEĞENAĞA AYHAN DOĞAN AYŞENUR YAZICI BANUHAKAN ÇİFTİ ENGİN TURGUT ERTAN MISIRLI FATMA GÜL FÜGEN KIVILCIMER MÜSLİM ÇELİK ÖNER YAĞCI TAMER AYDOS TANYA AKSU ZEYNEP ALİYE KOCAELİ ÜNV. KONSERVATUVARI ÖĞRETİM ÜYELERİ ECE KARŞAL (flüt) OZAN SEZENER (gitar) YEŞİM MADANOĞLU (viyolonsel) CEMAL SÜREYA KÜLTÜR VE SANAT DERNEĞİ ANTALYA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞUGAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI ESAS NO: 2007/31 Satış Antalya Merkez Macun Köyü 1213 nolu parselde kayıtlı taşınmaz, Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2002/1521 Esas, 2007/637 Karar sayılı kararı gereğince tarafların ortaklığının satış sureti ile giderilmesine karar verilmiş olmakla satılacaktır. Satışa konu taşınmaz Antalya Merkez Macun Köyü 1213 nolu parsel olup 10360 m2’dir. Cinsi tarla olarak belirtilmiştir. Aksu Beldesi Fatih Mah. Turgutreis Cad. No: 60 adresindedir. İmar planı dışında olduğundan tarla vasfındadır. Bulunduğu yere elektrik ve su hattı getirilmiştir. Ulaşımı kolaydır. Parselin doğusu Veyseller Caddesi’ne bitişiktir. Güneyinde Koca Ahmet İlköğretim Okulu vardır. Antalya İsparta Devlet Karayolu’nun doğusunda iç kısımda kalmaktadır. Etrafında seyrek yapılaşma vardır. Parsel üzerinde tapu hissedarı Süleyman Koyun’a ait 2 adet tek katlı ev, 1 adet depo ile muhtelif cinste ağaçlar mevcuttur. Muhtesatların değeri bilirkişilerce 28.932,12YTL ve diğer hissedarlara ait olan ağaçların değeri 1.500,00YTL olarak belirlenmiştir. İMAR DURUMU: Satışa konu taşınmaz imar çapına göre Aksu Belediyesi sınırları içerisinde olup, uygulama imar planı dışarısında ve tarım alanı olarak kullanılmaktadır, denilmektedir. Parselin arsa m2 değeri 12,00YTL olarak belirlenmiştir. ANTALYA MERKEZ MACUN KÖYÜ 1213 NOLU PARSELDE KAYITLI TAŞINMAZIN BULUNDUĞU MEVKİİ, İMAR DURUMU, MAHALLİ ALIM SATIM RAYİÇLERİ DİKKATE ALINDIĞINDA VE ÜZERİNDE BULUNAN MUHTESATLAR İLE BİRLİKTE TOPLAM DEĞERİ: 154.475,12YTL’dir. 1. Satış Günü 19/02/2008 günü saat 16.0016.10 arasında, Antalya Adliye Sarayı Kat: 1, No: 062’de açık arttırma ile yapılacaktır. Bu satışta değerinin % 60’ını bulmadığı takdirde 29/02/2008 günü aynı yer ve saatte 2’nci art tırma yapılacaktır. 2’nci satışta değerinin % 40’ı ve mahkeme masraflarını geçtiği takdirde en çok arttırana ihale edilecektir. Satış peşin para iledir. Ancak isteyen alıcıya 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Satışa iştirak eden değerinin % 20’si nispetinde teminat yatırması şarttır. Damga resmi, KDV , alıcı tarafından birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. İhaleye iştirak eden şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin Memurluğumuzun 2007/31 Satış sayılı dosyasına başvurmaları ilanı, ilanen tebliğ olunur. Basın: 621 CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle