03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 OCAK 2008 CUMARTESİ 4 HABERLER Başkanlar Kurulu, türbanı serbest bırakma girişiminin toplumsal barışı zedeleyeceğini belirtti DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Bahçeli MHP’si AKP’nin Payandası mı? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İspanya’da yaptığı türban ile ilgili açıklamalar, siyaset sahnesini yine karıştırmakla, bütün Türkiye’yi bir kez daha türbana odaklamakla kalmadı, aynı zamanda anayasanın 69. maddesi gereği bir siyasi parti için kapatma davası açma görevi kendisine verilmiş olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da içeriği çok sert olan bir açıklama yapmasına neden oldu. Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya’nın açıklamalarını çok dikkatle okumak ve türban konusunun daha önce, AKP ile aynı doğrultuda bir partinin (Refah Partisi) kapanma nedenleri arasında olduğunu, ayrıca bunun AİHM tarafından da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bulunmadığını belirten kararında, kapatmanın geçerli gerekçelerinden biri olarak kabul edildiğini hatırlamak gerek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın açıklamasının rejimin selameti açısından yararlı olduğunu söylemeye bilmem ki gerek var mı? AKP 2002 Ekim’inde iktidara geldiğinden bu yana sivil bir darbeyi usul usul gerçekleştirme yolunu tutmuş ve emin adımlarla ilerlemeye başlamıştı. ??? 22 Temmuz 2007 seçimlerinde, AKP oylarını arttırarak yüzde 47’ye varınca, artık sivil darbe girişimi ivme kazanmış bulunmaktaydı. İlk aşamada, Çankaya’nın ele geçirilmesi, ardından, onun da katkısıyla devlet içindeki kadrolaşmanın daha hızlanarak tamamlanması, YÖK’ün dolayısıyla üniversitelerin denetiminin sağlanması, yeni kurulacak üniversitelerle bunun pekiştirilmesi, yargı bağımsızlığının yeni yasa ile allak bullak edilmesi, (nitekim yeni kabul edilen 5720 sayılı Hâkim ve Savcılar Yasası ile bu sonuç elde edilmeye çalışılmıştır ve CHP ile DSP bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurularını önceki gün yapmışlardır) Yargıtay ve Danıştay ile ilgili anayasal düzenlemelerle sonuç alınması girişimleri birbirlerini izlemiştir. Darbenin son aşaması, TSK’nin teslim alınması ya da etkisizleştirilmesi bölümüne henüz geçilmemiştir. Artık aklı başında herkes, laik demokratik rejimin niteliğini değiştirip onu İslam Cumhuriyeti’ne çevirecek olan tek parti diktasının yaşama geçtiğini görüyor. İşte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın çıkışı, bu işle yükümlü bir anayasal organ olarak böyle bir zamana rastlamış bulunmaktadır. ??? Türban serbestliği, bütün bu gelişmeler içinde bir çerezdir. Zaten kamu hastanelerinde türbanlı personel uygulaması alıp yürümüştür, kimi üniversitelerde bu serbesti ayrıca yaşama geçmiştir. Türkiye hızla örtünmeye gitmekteyken üniversitedeki göstermelik yasağın kalkmasının bir kıymeti harbiyesi olmadığı söylenebilir. Ancak, türbanın Başbakan’ın belirttiği gibi bir simge olduğunu unutmamalıyız. Türban yasağının kaldırılması konusunda Tayyip Bey’e destek çıkan ise Bahçeli’nin MHP’si olmuştur. Kimi çok bilmiş siyaset yorumcuları burada ince bir siyasal oyun olduğunu söyleseler de bu laflara kulak asmamanızı öneririm. Unutmayın, son olay, Bahçeli MHP’sinin, AKP’ye üçüncü destek çıkışıdır. Birinci destek, Bahçeli’nin, Ecevit’in bütün uyarılarına karşın üçlü koalisyonu bozarak 2002 erken seçimine yolu açmış olmasıdır. Güç ekonomik kararların, olumlu meyvelerini vermeye başlamadığı bir dönemde gidilecek erken seçimin AKP’ye yarayacağını herkes biliyordu. Hal böyleyken Bahçeli neden böyle bir girişimde bulundu? İkinci destek, Tayyip Erdoğan’a herhangi bir mutabakat aramadan Çankaya’ya Gül’ü çıkartma olanağını veren siyasi manevraydı. Bahçeli onu da yaptı. Şimdi ise türban konusunda destek çıkıyor MHP, AKP’ye. Bu durumda “Bahçeli MHP’si AKP’nin payandası mı?” demek haksızlık mı? Neyse, bu davranışın bir yararı oldu, herkes MHP’nin gerçek yüzünü gördü. Bir uyarı da Danıştay’ dan geldi ? Danıştay Başkanlar Kurulu, yaptığı yazılı açıklamada, AKP’nin türban konusundaki girişimlerini kaygıyla izlediğini belirterek, hükümete yargı kararlarına uymak zorunda olduğunu bir kez daha hatırlattı. ‘MHP’NİN ADIMINI ÖNLEMEYE YÖNELİK GİRİŞİM’ DEĞERLENDİRMESİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ardından Danıştay Başkanlar Kurulu da hükümeti türbanı serbest bırakmaya dönük girişimleri konusunda sert bir dille uyardı. Danıştay, hükümetin yargı kararlarına uymak zorunda olduğuna işaret ederek girişimin Cumhuriyetin kazanımlarına aykırı olacağına ve toplumsal barışı zedeleyeceğine dikkat çekti. Danıştay Başkanlar Kurulu’nca dün yapılan yazılı açıklamanın tam metni şöyle: “Son günlerde yazılı ve görsel basında, anayasada yapılacak yeni düzenlemeler tartışılırken yükseköğ AKP, uyarıyı yine üstüne almadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Merkez Yönetim Kurulu’nda (MYK), Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın açıklamalarıyla ilgili olarak “MHP’nin adımını önlemeye dönük bir girişim, kuvvetler ayrılığına aykırı” değerlendirmesi yapıldı. MYK’de, orman arazilerinin satışı için çalışma yapılması da kararlaştırıldı.AKP MYK’de, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya’nın açıklamaları değerlendirildi. Toplantıda, Yalçınkaya’nın açıklamasının MHP’nin üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasına yönelik olarak anayasa değişikliği yapılması için attığı adımı önlemenin amaçlandığı belirtildi. Bazı MYK kümleridir. Hukukun evrensel ilke ve kurallarını yaşama geçirmeyi amaç edinen devletler, kişi hak ve özgürlükleri konusunda yargısal denetim yapan ulusal ve uluslararası yargı organlarının kararlarını göz ardı etmemeli, bu kararları bertaraf edici anayasal ve yasal düzenleme yapmaktan kaçınmalıdır. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay, anayasanın başlangıç kısmı ile 2’nci, 10’uncu ve 24’üncü maddeleri kap retim kurumlarında türban yasağının kaldırılmasına yönelik girişimler ve ortaya atılan görüşler karşısında, anayasal bir kurum ve yüksek yargı organı olmanın sorumluluğu ile bu açıklamanın kamuoyuna yapılması zorunlu görülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu dört nitelik, Cumhuriyetin değiştirilemeyecek, değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek anayasal temel hü leşmesi’ne göre üniversitelerin dini simgeleri yasaklama hakkı bulunduğunu belirtmiş ve bu koüyeleri, “Yasama, yargı ve yürütme nudaki yasağın Avrupa çalışmalarını bağımsız olarak yürütür. Bu İnsan Hakları Sözleşmeanayasal bir hükümdür. Kuvvetler ayrılığı si’ne aykırı olmadığı sovardır. Yalçınkaya’nın açıklamaları bu nucuna varmıştır. ilkeye ters düştü, parlamentonun iradesine Hukuk devletinin şartmüdahale anlamına gelir” görüşünü dile larından en önemlisi olan getirdiler. Toplantıda, Çevre ve Orman Bakanı kuvvetler ayrılığı ilkesine Veysel Eroğlu da, “2B” olarak nitelendirilen göre anayasamızda, yasaorman arazilerinin satışına yönelik yapılan ma ile yürütme organları çalışmalarla ilgili bilgi sundu. Bazı üyeler ve idarenin, yargı kararsorunun anayasa ile çözülmesi gerektiğini larına uymak zorunda olbelirtirken, bazıları da yasa değişikliğinin duğu ve bunları ortadan yeterli olabileceğini söylediler. Bunun üzerine kaldırıcı düzenleme yapaBaşbakan Tayyip Erdoğan, bu yasama mayacakları açıkça belirdöneminde bu sorunun çözüleceğini, tapu lenmiştir. kadastro çalışmalarına hız verilmesini istedi. Bu nedenle, yeni düzenlemeler yapılırken anayasamızın temel ve değişmez samında inceleme ve değerlendirilkelerine ve yargı kararlarına uyme yaparak kararlarında; laikligun davranılmaması, bir hukuk ğin, Cumhuriyetin özü ve ulusal yaşamın temeli olduğu gerçeğinden devleti olan Cumhuriyetimizin kahareketle dinsel kaynaklı düzenle zanımlarına aykırı olacağı gibi, söz me ve girişimlerin anayasadaki la konusu girişimlerin eğitim kurumiklik ilkesi ve laik eğitim kuralları ları ile sınırlı kalmayacağı ve sokarşısında demokratik bir hak ol nuçta toplumsal barışı da zedeleyeduğu iddiasının savunulamayaca ceği kaygı ile izlenmektedir. Danıştay Başkanlar Kurulu’nun görüşü, ğını vurgulamışlardır. Avrupa İnsan Hakları Mahke kamuoyunun bilgi ve değerlendirmesi de, Avrupa İnsan Hakları Söz melerine saygı ile sunulur.” Hrant’ın Agos gazetesinin önünde öldürülmesi, ülkemizde vicdanı olan insanları derinden yaraladı. Bu cinayetin nasıl bir tezgâhın sonucu gerçekleştirildiğini daha silahın ilk patladığı anda anlamıştık. Hrant aylardır hedef gösteriliyordu. Hedef gösterenlerin başında ırkçı faşistler duruyordu. Onun Ermeni olması, sesini çıkaranların safında durması, itiraz edenlerin yanında durması faşist cephe için yeterliydi. Bildiğimiz adamlar onu savcılara ihbar ettiler. Bildiğimiz savcılar davaları açtılar. Bildiğimiz mahkemeler mahkumiyet kararı verdiler. Duruşma salonunda bildiğimiz adamlar ona hakaret ettiler, saldırdılar, linç etmeye kalkıştılar. Bildiğimiz adamlar, yasadışı saldırıların, cinayetlerin habercisiydiler. Bunu bizler bildiğimiz gibi, devletin istihbarat örgütleri, hatta siyasi liderleri de biliyorlardı. Saldırılar ortadaydı, açıkça yapılıyordu. Bir cinayet birlikte hazırlanıyordu. Hrant’ı öldüreceklerini söylüyorlardı. Hrant’ı Öldürenlerden Hesap Sormak... Tehdit ediyorlardı. Agos gazetesinin önünde herkesin göreceği şekilde tehdit ediyorlardı. Hrant’ı öldürdüler. Bilerek hazırlanmış bir cinayetti bu. Bilmediklerimiz ise cinayetten sonra ortaya çıktı. ??? Şunu kabul edelim: Bu ülkenin vicdanlı insanları, cinayete büyük tepki gösterdiler. Katil sanığı yakalandı. Çevresindeki küçük çete de ortaya çıktı. Devlet içindeki bağlantılar da birer ipucu olarak önümüze geldi. İşte her zaman olduğu gibi burada duruldu. Mehmet Ağar, Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin ardından, “Bir tuğla çekilirse, duvar çöker” demişti. Sorun işte bu cinayet duvarının, kan duvarının aşılması, çökertilmesiydi. Hep oraya geliniyor ve duruluyordu. Bu kez de öyle oldu. Bir yere gelindi ve duruldu. Hrant’ı öldüren örgütlenmenin nerelere kadar uzandığını Başbakan da biliyor, İçişleri Bakanı da. Bütün sorun, bu yapının üzerine gidilebilir mi, gidilemez mi? Eğer bu yapının üzerine gidilirse bizim de üzerimize yıkılır diye düşünülüyorsa zaten koyver gitsin. Çünkü bu örneği daha önce defalarca yaşadık. Başbakanlar, hükümetler bir yere kadar gittiler, tehlikeli yapılanmayı gördüler ve durdular. Gerçek iktidarla yüz yüze geldiler. ??? Hrant Dink cinayetinde, geçmişteki siyasi cinayetlerle karşılaştırıldığında önemli mesafeler alındı. Bu iyi durum. Ancak gelinen noktadan öteye gitmeye korkulduğu anlaşılıyor. Gelinen noktanın ötesinde gerçek iktidarın korkutucu gücü tırnaklarını çıkarmış bir şekilde bekliyor. Türkiye’de özgürlük ve demokrasi mücadelesi hep bu noktaya gelip duruyor. Kimse oradan öteye gitmeye cesaret edemiyor. Buna hep sosyalistler karşı çıktılar ve ağır bedel ödediler. Ülkemizin yürekli aydınları karşı çıktılar, yok edildiler. ??? Hrant Dink cinayetinin hesabının sorulması, bir cinayetin aydınlatılmasının çok ötesinde bir anlam taşıyor. Aslında aynı şeyi Danıştay cinayeti için de söyleyebiliriz. Katiller ortada, azmettiricileri de ortada... Bütün mesele bunları koruyan devlet içindeki yasadışı örgütlenmenin tasfiye edilmesinde. “Devleti korumak” bahanesiyle hukuk dışına çıkmayı kendinde hak gören yapılanmanın tasfiye edilmesinde. Şemdinli’de ortaya çıkan gerçek neyse, Hrant Dink cinayetinde, Danıştay cinayetinde ortaya çıkan gerçek de odur. Önce ülkemizin hukukçularının hukukun üstünlüğüne inanmaları gerekiyor. Sonra siyasetçilerin hukuk dışı güç lerle mücadele etmeye cesaret etmeleri gerekiyor... Hrant Dink cinayeti, aslında bir dizi siyasi cinayetin bir devamıdır. Hepsini aynı faşist çetenin elemanları gerçekleştirdiler. Arkalarında da devlet içinde yuvalanmış güçler bulunuyordu. Abdi ipekçi cinayetinin, Doğan Öz cinayetinin faillerini ve onlara pasaport veren, destek çıkan, beraat ettiren güçleri, sistemi sorgulayıp hesap sorabildik mi?.. Her şey ortada iken katiller aklanıp paklanıp önümüze, siyasetçi, işadamı olarak çıkartılmadı mı? Bebeklerden katil yaratan sistem işlemeye devam etmiyor mu? Bunu önleyebildik mi? ??? Bugün Hrant’la yüzleşiyoruz. Onun anısı önünde başlarımız öne eğik... Bu cinayeti bir yere kadar getirdik ve tıkanıp kaldık... Onun özlediği ülkeyi yaratabilmek için bu hesabı sorabilecek bir irade yaratmamız gerekiyor. ESKİ BAŞSAVCILAR: Uyarmanın sonucu kapatmadır ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, AKP’nin, Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya’nın uyarısını dikkate alması gerektiğini söyledi. Kanadoğlu, “Uyarmanın sonucu kapatmadır” dedi. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcıları Kanadoğlu ile Vural Savaş, Başsavcı Yalçınkaya’nın uyarılarını değerlendirdi. Vural Savaş, RP ve FP kapatma davalarında türban istismarını gerekçe olarak gösterdiğini anımsatarak “Anayasa Mahkemesi de türban serbestliğini laikliğe aykırı buldu. Başsavcının takdir yetkisi yoktur. Eğer parti kapatma koşulları oluşmuşsa dava açılır. Diğer türlü görevini kötüye kullanma suçu işlenir” dedi. Savaş, AKP’nin, türbanı, kapatılan RP ve FP’den daha fazla istismar etmesine karşın bugüne değin dava açılmamış olmasını da eleştirdi. Yalçınkaya’nın açıklamasını “gecikmiş bir uyarı” olarak değerlendiren Savaş, “Anayasa ve yasalar uyarınca gecikmeden AKP hakkında kapatma davası açılmalıdır. Başsavcının görevi, şartlar oluşmuşsa davayı açmaktır. Şartlar da fazlasıyla oluştu” diye konuştu. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, başsavcının partilerin anayasa ve Siyasi Partiler Yasası’nda uyması gereken esaslarına ilişkin hatırlatma yaptığını belirterek “Uyarmanın so nucu kapatmadır. AKP’nin kuşkusuz dikkate alması gerekir. Benim açımdan sürpriz bir uyarı değil” dedi. Emekli Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı Naci Ünver de başsavcının bildirisinin ciddiye alınması gerektiğini söyledi. “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın şakası olmaz” diyen Ünver, şöyle devam etti: “Cumhuriyet Başsavcısı’nın yayımladığı bildiri, Cumhuriyetin laik yapısını siyasi ranta feda etme niyeti taşıyan partilere uyarıdır. Son derece önemlidir. Ayrıca zamanında yapılmıştır. Dileriz, muhatapları bunun şaka götürür yanı olmadığını, ciddiye alınması gerektiğini iyi anlarlar. Bu, hukuk devletinin ve demokrasinin geleceği açısından son derece önemlidir” diye konuştu. asirmen?cumhuriyet.com.tr CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle