23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 OCAK 2008 CUMARTESİ HAZIRLAYAN: FİGEN ATALAY e.posta: figenatalay@yahoo.com egitim@cumhuriyet.com faks:0212 343 72 64 HAFTANIN SÖZÜ Eğitim, öğrencilere saygıyla başlar. EMERSON Tüketim toplumu gençliği de tüketiyor mu? ‘Eğitimin Değeri ve Gençlik’ başlıklı araştırma, gençleri biraz daha yakından tanımayı, değişime seyirci kalmamayı amaçlıyor stanbul’daki eğitimli gençler, en çok cep telefonu kartına, giyim ve fast food’a para harcıyor. Dergi, kitap, müzik, sinema ve konser harcamaları ise çok düşük düzeyde. “Eğitimin Değeri ve GençlikEğitimli İstanbul Gençliğinin Değerler Dünyası’’ başlıklı araştırma, gençlerin “tüketim’’ konusundaki eğilimlerini de ortaya çıkardı. Umut Sarp Zeylan tarafından derlenen araştırma için 1524 yaş grubunda toplam 1014 gençle görüşüldü ve bu araştırma Bilgi Üniversitesi Yayınları’nca kitap haline getirildi. Araştırmaya katılanların yüzde 84’ü öğrenci, yüzde 14’ü ise üniversite sınavına hazırlanıyor. Araştırmanın “Sahiplik ve Tüketim’’ başlıklı bölümündeki verilere göre, araştırmaya katılan gençlerin yüzde 89’unun kendine ait cep telefonu, yüzde 27’sinin ise banka hesabı bulunuyor. Gençlerin yüzde 87.4’ü ailesinden düzenli harçlık alıyor, yüzde 10.6’sı ara sıra geçici/yarı zamanlı işlerde çalışarak para kazandığını, yüzde 5.7’si ise okulun yanı sıra tam zamanlı bir işte çalışarak para kazandığını söylüyor. Starbucks Cafe Küreselleşmiş dünyanın yeni kahvesi budur: Starbucks Cafe. Birbirinin aynı yerleşme düzeni, aynı yiyecek mönüsü, çeşitli kahve karışımları. Size özel tatlar, adınızı soran ‘baristalar’, genç, neşeli, sıcak, kaynaşmış bir ortam. Yalnız da gitseniz size özel bir dünya kültürüne katılmış duygusu veren canlılık. Size verilen bir kahve değildir, bir kimliktir, kültürel yeni kimlik. Kültürel yeni kimlik, küresel ekonominin yeni çekim merkezidir. Aldığınız cep telefonu bir telefon değildir, sizi dünyayla buluşturan bir anahtar. Cep telefonunuz size müzik dinletir, fotoğraf çeker, ses kaydeder, mesaj gönderir. Ve size özeldir. Artık her şey size özeldir. Ürünler, size ‘özel bir kişilik’ kazandırmak için tasarlanmıştır. Özel kişiliğiniz, katıldığınız MARKALAR’dır. Siz o markalar olmak için kendinizden vazgeçersiniz. Artık düşünceleriniz sizin değildir, olmasına da gerek yoktur. Duygularınız sizin için markalar tarafından yapılandırılmıştır. Neyi sevip neyi sevmeyeceğinize siz karar veremezsiniz. Neyi beğenip neyi beğenmeyeceğinize reklamlar karar vermektedir. Küreselleşmiş ekonomi sizi yönetmektedir. Siz de farkına varmadan kendi yönetiminizi kullandığınız ürünlere bırakırsınız. Kendinizi böylece dünya kültürünün bir parçası hissedersiniz. İçinde bulunduğunuz koşulları algılama yetiniz körelir. Artık hiçbir şeyle ilgilenmek isteği duymazsınız. Reklamlar sizin için seçimlerinizi yapar. İnsanların koşuştuğu yerlere koşarsınız. Onlardan biri olmak sizi mutlu eder. Tüketim toplumu insanları da sessizce tüketmektedir. Gönüllü kölelik böyle bir şey olmalı. İ ‘Sevgi ve arkadaşlık gibi değerler de hızlı tüketiliyor’ P sikiyatr Prof. Dr. Bengi Semerci, aile içindeki tüketim alışkanlığının, gencin tüketim alışkanlığını da belirleyeceğine dikkat çekerek, bu konuda şunları söyledi: “Çünkü onlar çok şey isteseler de ailelerinin alışkanlıklarına ve maddi koşullarına uyum sağlarlar. Tabii düzgün anlatıldığı ve örnek olunduğu zaman. Tüketim aynı zamanda kendini gösterme yöntemidir. Büyürlerken kendilerini ortaya koyabilecekleri doğru değerler verilmeyen, kendi olarak yeterince değer verilmediğini düşünen, başka şeylerden, aktivitelerden, sevgiden, ilişkiden doyum sağlayamayan gencin hızlı tüketimi de daha çok olur. Hızlı tüketilen şeyler içinde markalar, yiyecek, müzik gibi somut şeylerin yanında sevgi, arkadaşlık gibi değerler de gelmektedir. Aile içinde ve toplumda insanların değerleri alışveriş yaptıkları yerlere, kullandıkları markalara göre yapılıyorsa genç için de marka önemli olacaktır. Ayrıca bulundukları grubun içinde kalabilmek ve önemsenmek için de marka önemli hale gelir. Reklamlar ve çevre de marka tüketimini destekler. “Şu markayı tüketirseniz fark edilirsiniz, şu marka arkadaş sağlar, şu marka güçlü gösterir” şeklindeki spotlar gelişme döneminde olan ve önemsenmeyi isteyen gençleri tüketime yöneltir. Halbuki önemli olmanın temeli kendi bilgilerine, değerlerine güvenmeleri olursa, tüketmeden önce üretmeyi öğrenirler.’’ GENÇLERİN KÖŞESİ ERDAL ATABEK ‘Bize Güvenin’ Değerli büyüklerim! Bilmenizi istediğim en önemli duygum, sizlerin yaşadığı kadar saygı ve sevgiye dayalı dostlukların değerli ve anlamlı olduğu bir ülkede yaşamak istediğimdir. Sizlerin yaşadığı laik Atatürk inkılap ve düşünceleriyle bezenmiş bir Türkiye’de yaşamak ve bu onurlu yaşamı tatmak istiyorum. Bunun için üzerime düşen görev ve sorumluluğun bilincindeyim. Bu bilinçle çok çalışacağım ve yılmadan çalışacağım. Şanlı tarihim, onurlu ve gururlu atalarım ve damarlarımdaki asil kan, bu arzumu yerine getirebilmek için şu anda yetmez. Peki, ne lazım? Bu anlamda bana nasıl destek verebilirsiniz? Ben diyorum ki gelecek veya istikbal kaygılarınızla ya da bundan sonraki yaşantınızda dilediğiniz sakin yaşantının büyüsüne kapılmayın. Unutmayın ki sizler kadar onurlu, ülkesini seven, laik ve devrimci yaşamayı sizler kadar hak ediyoruz. İçinde bulunduğumuz durumun farkındayız, belki de sizden fazla… Atatürk büstlerinin kırıldığı, kültür merkezlerinin yıkıldığı, eğitimin yozlaştığı ve Atatürk ilkelerinin yok edilmeye çalışıldığı bu zamanlarda herkesin şapkasını önüne koyup ülkesi için neler yaptığını düşünmesi lazım. Çünkü bu ülke, her ülke gibi kolay kurulmuş bir ülke değil. Size Osmanlı’nın parçalanma dönemindeki son padişahın yani Vahdettin’in sözünü hatırlatmak isterim. O cümlede “Son çaremiz İngilizlerin sömürgesi olmak” demiştir. Bu ne demek biliyor musunuz değerli büyüklerim, bu bir ülkenin egemenliğinin yok olması demektir. Vahdettin’in bu sözüne en güzel cevabı ise ulu önder Mustafa Kemal Paşa “Ya istiklal ya da ölüm” sözüyle vermiştir. Özlediğim, her şeyden çok istediğim ülkede yaşamak için bizlere güvenmenizi, fırsat vermenizi, bizler gibi düşünerek verdiğimiz ve vereceğimiz savaşa bizimle birlikte katılmanızı isterim. Son cümlemi ise bir Türk gencinin Atatürk’e cevap olarak yazdığı şiirin bir bölümünü aktararak bitirmek isterim: “Atam! Sen rahat uyu toprağında, Kalmasın gözün arkada Biz varız, biz, gençleriniz Sizi görmedik; ama dünyanın bildiği Biz ‘Şu Çılgın Türkler’iz!” Öğrenci gözüyle eğitim Only Planet 2007 Sergisi İTÜ’de İ TÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, Nokia tasarım ekibinin uluslararası öğrenci programı Only Planet kapsamında hazırlanan projelerin sergileneceği Only Planet 2007 Sergisi’ne ev sahipliği yapıyor. Üniversitenin Taşkışla binasında 31 Ocak 2008 tarihine kadar açık kalacak sergide, Finlandiya, Hindistan, İtalya, Namibya ve Türkiye’den beş üniversitenin çalışmaları yer alıyor. Nokia tasarım ekibinin uluslararası öğrenci programı olan Only Planet, 2003 yılından bu yana uygulanıyor. Bugüne dek Arjantin, Brezilya, Şili, Çin, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hindistan, İsrail, İtalya, Japonya, Polonya, Rusya ve İsveç üniversitelerinde öğrencilerle buluşan proje, Nokia ve üniversiteler arasında yerel görsel kültür konusunda bilgi ve fikir alışverişinde bulunmayı hedefliyor. yerel bağlamda davranış biçimlerini, sosyal etkileşimleri, ifadeleri, değerleri, yaşam tarzlarını gözlemleyerek gözlemlerini fotoğraf, video vb. ile belgelediler. İkinci aşamada ise konsept, senaryo ve üretim çalışmaları gerçekleştirildi. Only Planet ve İTÜ Proje iki aşamada gerçekleştirildi; ilk aşama, araştırma kısmına, ikinci aşama ise araştırma sonuçlarına dayalı olarak yeni ürün fikirleri geliştirilmesine ayrıldı. Araştırma aşamasında öğrenciler, İ zmir Atakent Anadolu Lisesi öğrencisi Ozan Altıntaş, Uğur Dershaneleri’nin düzenlediği “öğrenci gözüyle eğitim” temalı fotoğraf yarışmasında Türkiye 3’üncüsü oldu. Altıntaş, bu fotoğrafta, eğitim ve kültür ilişkisini kravatla tamamlayarak çağdaşlık ve medeniyeti anlatmak istemiş. Bunları giymek cesaret ister! Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı bölümü öğrencileri, ‘Temel Tasarım’ dersinde ürettikleri tişörtlerle sergi düzenleyip, defile yaptılar. 60 öğrencinin, kendi yazdıkları baskı tişörtlerden oluşan sergi, öğrencilerin bu tişörtleri giymeleriyle gösteriye dönüştü. Temel Tasarım dersi öğretim görevlisi Mehmet Özen, projeyi şöyle anlattı: “‘Of sıkıldım’ gibi anlık tepkilerini yazanlar olduğu kadar, ‘Gereksiz’ yazısıyla hem kendini hem karşı tarafı gereksiz bulma gibi çoklu anlam içeren bir etki de yarattılar. ‘Kokuyorsun’, ‘Ben kılım gibi gerçekten yazıldığı kadar giyilip taşınmasında büyük cesaret isteyen tişörtler oldukça başarılı. Önünde ‘İşte Geldim’, arkasında ‘İşte Gidiyorum’ yazılı tişörtler de Yunus Emre ve tasavvuf içeren sözlere dikkat çekerek, hayatı sorgulatıyor.” “Homo” yazısıyla gezen bir öğrenci , cinsel kimliği hakkında izleyeni düşündürürken, arkasını döndüğünde “Sapien” yazısıyla şaşırtması, cinsel kimlikler ve tercihlerle aslında iç içe yaşadığımız üzerine düşündürtüyor.” GENÇLİK PROJESİ NADİR DEMİRKIRAN BİZE YAZIN İstediğiniz konuda yazacağınız yazıları bekliyoruz. figenatalay@yahoo.com Liseliler 2010’a katılıyor İstanbul Bilgi Üniversitesi son sınıf öğrencileri tarafından “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti’’ kapsamında yürütülen “Liseliler 2010’a katılıyor’’ adlı gençlik projesi, lise öğrencilerini, kültür projeleri üretmek üzere teşvik etmeyi, yönlendirmeyi ve bir araya getirmeyi amaçlıyor. Bilgi Üniversitesi öğrencileri, 17 Mart 2008 tarihine kadar liseleri ziyaret ederek projeyi tanıtacaklar. Katılmak isteyen öğrenciler, her grupta en az iki farklı liseden en az ikişer öğrenci olmak üzere en az dört öğrencilik gruplar oluşturacaklar. Grupların, projelerini, 26 Mayıs 2008 tarihine kadar tamamlamaları gerekiyor. Ayrıntılı bilgi ve başvurular için http://map.bilgi.edu.tr/2010. CUMHURİYET 16 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle