05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 OCAK 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MÜZİK haticetuncer?hotmail.com Garajistanbul’da 24 Ocak’a kadar her gün sunulacak olan Aşhura oyununda tüm insanlığın dramı müziğin diliyle anlatılıyor 7 İnsanlığın göç hikâyesi şarkılarda HATİCE TUNCER Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran’ın kurucusu olduğu 5. Sokak Tiyatrosu’nun Garajistanbul’da sergilediği “Ashura” oyunu, insanlığın göç hikâyelerini halk şarkılarıyla ve beden diliyle anlatıyor. 9 Ocak Çarşamba akşamı, yani muharrem ayının ilk günü gösterimi başlayan Ashura oyunu, 24 Ocak’a kadar her akşam sahnelenecek. Ashura’nın yönetmenleri Övül Avkıran, Mustafa Avkıran, şarkıları yorumlayan Sema, İhsan Kılavuz ve Harun Ateş ile Garajistanbul’da son provaları sırasında görüştük. Mustafa Avkıran, muharrem ayında Ashura’yı oynamalarının kendileri açısından çok önemli olduğunu anlattı: “Göçleri 12 dildeki şarkılarla anlatırken kendi kişisel hikâyemizden başlayıp zorunlu göç, öteki olmak, kaybolan kültürler gibi evrensel bir tema içinde dolaşıyoruz. Muharrem ayında bu topraklardaki en büyük öteki olan Aleviler için çok büyük bir zaman başlıyor. Oruç tutuyorlar, yemiyorlar, içmiyorlar. Kerbela’nın yasını tutuyorlar. Ashura aslında insanların birlikte yaşamaları için yapılan bir ütopya. Ashura bir yandan da ötekilere bir taziye. ‘İnsanlar, ne olur birbirinizi anlayın. Ne olur dinleyin ve birlikte yaşarsanız zenginleştiğinizi fark edeceksiniz’ diye bağıra bağıra söylemek istediğimiz çığlıktır Ashura oyunu aslında.” Sema Zuhal Olcay ve Beş T Övül ve Mustafa Avkıran ‘İngilizce bilmeyen cahil’ sayılıyor Göçlerin türküsü Ashura ilk kez 2004 yılında İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali’nde oynanmasına karşın hazırlıkları 2000 yılında başlamış. Mustafa Avkıran, Türkiye ile Yunanistan arasındaki mübadelenin yarattığı kültürel ve sivil dönüşüm üzerine yaptıkları çalışmalar sonucu Ashura’nın “Neos Kosmos Rembetika” ve “Neos Cosmos 3+3+963” oyunlarıyla bir üçlemenin son halkası olarak değerlendirilebileceğini söyledi: “Mübadele meselesinden başladığımızda dünya üzerinde milyonlarca insanın dilleri, dinleri, kültürleri yüzünden, öteki olmaları yüzünden zorunlu göçe uğradıklarını gördük. Gidenler hiçbir zaman da geri dönmüyorlar. Hikâyeyi şarkılarla anlatıyoruz, çünkü müzik, insanları birbirlerine birleştiren en güçlü sanat dalı. İnsanlar gülerken, ağlarken de, evlendiklerinde de şarkı söylüyorlar. Şarkı çok önemli bir şey ve göçün şarkılarla ne kadar da diri tutulduğunu gördük. İnandığımız tiyatro formunda şarkı söylemek, hikâye anlatmanın en güçlü, temsil yollarından biri bizim için.” Solist göçmen ailenin çocuğu olistlerden Harun Ateş, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda opera eğitimi görüyor. Ateş, kontrtenor sesiyle sahnede farklı yorumlarıyla göçün hüznünü yaşatıyor: “Ben de bir göçmen ailenin çocuğuyum. Baba tarafım Selanik, anne tarafım Girit göçmeni. Oyunun anlatmak istediği, tam da benim anlatmak istediğim şey. Kendi sanat sesimin dışına çıkmadan böyle bir projede var olabilmek büyük bir şans benim için.” S shura oyununda şarkıları Sema, İhsan Kılavuz ve Harun Ateş, perküsyon, klarnet, viyolonsel ve tambur eşliğinde okuyorlar. Oyunun şarkılarından oluşan albüm, ağustos ayında Kalan Müzik tarafından yayımlanmıştı. Şarkıların seçimini Mustafa Avkıran, İhsan Kılavuz ve ürkçenin yanı sıra Anadolu’da Sema birlikte yapmışlar. Dükonuşulan 12 dilde 25 zenlemeleri ise Cumhur Başarkının söylendiği kışkan üstlenmiş. Eşsiz ve oyunun ardından oyuncular güçlü sesiyle Türkiye’nin en izleyicilere aşure sunuyor. özel solistlerinden biri olan Sema, yorumladığı şarkılarla Ashura oyununu müzikal bir ziyafete dönüştürüyor: “Nuh’un gemisinden bu yana bilinen bir öykü” diye söze başlıyor Sema: “Birbiriyle hiç uyumlu olmadığını düşündüğümüz baklagiller bir araya geliyorlar ve çok lezzetli bir tatlı ortaya çıkıyor. Bu oyun çok kenarları ve köşelerinin yüzde yüzü belirlenmiş bir oyun değil. Bazen küçücük bir me A T kânda oynuyoruz, bazen de Rotterdam’daki gibi bin kişilik bir salonda oynuyoruz. Göç toplumları olarak oradan oraya gidiyoruz. Hep uyum sağlamaya, oranın havasına, suyuna, toprağına alışmaya başlıyoruz. Benim bu oyunda olmamdaki en önemli neden, ben dünyadaki dillerin yavaş yavaş yok olduğunu görüyorum. Neredeyse artık İngilizce konuşmayan, cahil ve aptal sayılıyor.” Oyunu izleyen bir arkadaşının “Toprağın kokusu geldi” yorumu Sema’yı çok etkilemiş. Sayısız göç şarkı ve türküsü arasından güçlükle seçim yapıp oyunu bugünlere taşımışlar: “Demek ki biz doğru bir yere doğru gidiyoruz. Eleştirileri kör kör parmağım gözüne değil, estetiği çok doğru belirlenmiş bir öykü bu. Aslında bu bir müzikli beden dili gösterisi. Biz müzisyenler sahnede 9 kişi müzik dili ile göçü anlatıyoruz. Övül ve Mustafa Avkıran da asla konuşmadan kendi beden dillerinde olayı anlatıyorlar. Aşurenin içine biraz fazla şeker koyarsanız çok tatlı olur, yenmez, az şekerli olursa da yenmez. Ajite etmiyoruz, kendi disiplinlerimizden yola çıkarak bir aşure pişirdik ve kıvamı için çok uzun çalıştık.” iyatro oyunculuğunun yanı sıra şarkıcılığıyla da başarılı bir çizgi yakalayan Zuhal Olcay, 18 Ocak Cuma günü saat 22.00’de İstanbul’da Beyoğlu’nun özel mekânlarından Ghetto’da sahne alacak. “Beş” adını verdiği projede Olcay’a bas gitarda Gürol Ağırbaş, davulda Cem Aksel, saksofonda Serdar Barçın ve piyanoda Tolga Kılıç eşlik edecek. (0212 251 75 01) Ortak düşman İ dil Kültür Merkezi tarafından düzenlenen “Ortak Düşman Amerika’dır” adlı konser bugün saat 15.00’te Yeşilköy’deki İstanbul Gösteri Merkezi’nde başlayacak. Grup Yorum, Suavi, Hakan Yeşilyurt, Erdal Bayrakoğlu, Suren Asaduryan, Burhan Berken ve İdil Çocuk Korosu’nun sahne alacak. Etkinlikte ayrıca İdil Kültür Merkezi Tiyatro Atölyesi ve Tiyatro Simurg, anti emperyalist oyunları sergilerken ABD’nin işgalleri ve halkların direnişlerinin konu edildiği filmler gösterilecek. (0212 253 78 88) İ stanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) ortak yapımcılarından olduğu Ashura oyunu, 2004 yılından bu yana sahnelendiği Avrupa kentlerinde büyük ilgi gördü. Ashura ekibi, önümüzdeki günlerde 15 günlük İsveç turuna çıkacak. Övül Avkıran, yurtdışında büyük ilgi görmelerini, sanatlarının ülkemiz topraklarından beslenmesine karşın dünyanın her yerinde karşılığını bulabilecek sorunlarla ilgilenmelerinden kaynaklandığını düşünüyor. Yönetmenliğinin yanı sıra Ashura projesinin Teatral seçim gerçekleşmesinde koreografisi ve oyunuyla büyük emek harcayan Övül Avkıran, oyunu hazırlarken sözlü ve yazılı tarih üzerinden iki yol takip ettiklerini anlattı: “Bizim burada söylediğimiz evrensel bir sözdür. Sadece kendi topraklarımıza ait bir söz değildir. Ve bu yüzden Ashura dünyanın her yerinde çok büyük ilgi görüyor. Sözlü ta rihin de aslında türkülerden geçtiğini gördük. Türkülerle anlatıyorlar, hikâyeler ağızdan ağıza, nesilden nesile türkülerle geçiyor. Resmi tarihle sözlü tarihin karşılaştırılması Ashura. Bir yandan da bizim teatral bir seçimimiz bu. Bu tiyatro da bütüncül ve farklı disiplinlerin yan yana geldiği bir süreçtir. Yaptığımız işlerde farklı anlatım yollarını arıyoruz. Ashura’da ağır basan kısım müzikler, şarkılar oldu. Ama bir başka oyunda görsel olabilir, bir başkasında hareket olabilir.” CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle