05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK 2008 PAZAR 4 HABERLER Eylem planını açıklayan hükümetin gerçekleştirdiği hedefler yeni sorunlar yarattı DİYARBAKIR’DAKİ PATLAMA DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Madeleine Meydanı’nda Bir Güz Öğleni Sevgili, Sana Yiğit Okur’un kitaplarından çokça söz etmiştim. Ondan bu kadar söz etmem dostluğumuzdan değil, yazdıklarını gerçekten beğenmemden kaynaklanıyor. Ama yine de, kimi okurlar, köşe yazarlarının dostlarını kayırmak için kitaplarından söz ettiklerini düşündüklerinden ben dostuma haksızlık etme pahasına da olsa, artık onun kitapları hakkında yazmamaya karar vermiştim. Ama dostumun son kitabındaki bir öyküsü o kadar hoşuma gitti, o kadar hazin hazin düşünmeme vesile oldu ki, bunu mutlaka biriyle paylaşmak gereğini duydum, kısmet bugüneymiş. Yiğit Okur’un üç ay önce okuyup bitirdiğim son kitabı “Tutuklanacaklar Listesi”ndeki bu kısa öyküyü bugün, virgülüne bile dokunmadan buraya aktarmaya karar verdim. Böylece sen de, herhangi bir aracı olmaksızın, bu yazarın eserini doğrudan okuyup kalitesi hakkında karar verebilirsin. Şimdi söz Yiğit Okur’un: ??? “Madeleine Meydanı’nda Bir Güz Öğleni Sağımda Madeleine Kilisesi, karşımda Cerutti Mağazası, önümde sıska bir akordeoncu, üstümüze eğilmiş güz çınarları. Boş bir kahve terasındayım. Sabahımsı duran ıssız bir öğlen saati. Üstü kapalı bir kamyondan kamyon büyüklüğünde bir ayna iniyor. Dört kişi taşıyor aynayı. Madeleine Kilisesi aynaya düşüyor, Cerutti Mağazası aynaya düşüyor, güz çınarları aynaya düşüyor, yaprakları aynada uçuşup üşüşüyor, akordeoncu aynada, sesler aynaya yansıyor. Aynada tanıdık bir yüz... Kimdi kimdi bu? Bilinç ürpertiyle geliyor. Ayna, aynadaki benle benim aramda duruyor. Dört kişi aynayı yandaki mağazaya sokuyor. Her şey yerli yerini buluyor. Güz çınarları toprağa dikey, güz yaprakları yerde, akordeoncu önümde. Şarkı sürüyor, sürükleniyor. Karşımda Cerutti Mağazası, taş yapı. Katları sayıyorum: Bir, iki, üç, dört. Sıkılıyorum. Bir kez de yukarıdan aşağı sayıyorum. Dört, üç, iki, bir... Birinci katta pirinçten bir levha, üstünde bir tarih 1881. Birden ilkokul çağıma kadar uzanan bir çağrışım! Şöyle bellemiştik: ‘Selanikte bir gümrük memurunun oğlu olarak 1881’de doğdu. Adını Mustafa koydular, Küçük Mustafa dayısının çiftliğinde kargaları kovalarken...’ Haaa demek ki, aynı tarihte dede Cerutti bu mağazada odöform şapkalar, jaketataylar, dantelalar, bröteller satıyordu. Hey gidi Cerutti...! Hey gidi Mustafa...! Hey gidi bizler....! Bir güz sonu, çınarların altında, Madeleine Meydanı’nda.” AKP’nin planı tutmuyor ? Erdoğan’ın vaatleri, hükümetin geçen dönemlerdeki acil eylem planlarını anımsattı. Hükümetin geçen dönemde ANKARA AKP hükümeti ye açıkladığı Acil Eylem Planı’ndaki hedeflerinin bir bölümü ni eylem planını açıklarken önceki lafta kalırken gerçekleşenler de yeni sorunlara yol açtı. acil eylem planlarında yer alan heEMİNE KAPLAN deflerini tutturamadı. Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, “205 hedefin 165’i gerçekleştirildi, 40’ı bitirilemedi” diyerek bu durumu itiraf etti. Vergide kayıt dışı önlenemezken gelir dağılımında adalet sağlanamadı. YÖK’ün yeniden yapılandırılması, “imamhatip liselerinin katsayı engelinin kaldırılması”na; kamunun yeniden yapılandırılması ise “üniversite ve kamu kurumlarında türban serbestisi” hedefine dönüştü. Başbakan Tayyip Erdoğan geçen hafta hükümetin yeni eylem planını açıkladı. Erdoğan’ın vaatleri, hükümetin geçen dönemlerdeki acil eylem planlarını anımsattı. Hükümetin geçen dönemde açıkladığı Acil Eylem Planı’ndaki hedeflerinin bir bölümü lafta kalırken gerçekleşenler de yeni sorunlara yol açtı. Hükümetin gerçekleşmeyen ya da gerçekleşip de yeni sorunlara yol açan hedefleri şöyle: ? Vergi barışı projesi yaşama geçirildi. Ancak vergi yükünün tabana yayılması, vergi mevzuatının basitleştirilmesi sağlanamadı. Vergi barışı da yeni sorunlara yol açtı. Vergi barışının ardından prim borçlarına af çıkarıldı. Bu aflar, mükelleflerde “yeni aflar çıkar” beklentisi yaratırken bu durum kayıtdışılığı arttırdı. ? TBMM adına denetim yapan Sayıştay’ın yetkisinin kapsamı, Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve üst kurullar dahil olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşların hesaplarını içine alacak şekilde genişletilemedi. Bu hedefi tutturamayan hükümet, Sayıştay’ın üye yapısını değiştirmek istedi, bu da olmayınca Sayıştay’da boş bulunan üyeliklere atama yapmayı geciktirerek kurumun çalışmalarını aksattı. ? Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilen alacakların tahsilatının hızlandırılması ve fon bünyesindeki gayrimenkul ve iştiraklerin süratle satılması hedefi gerçekleşmedi. ? Özelleştirme çalışmaları hızlandı. Ancak “kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle” birçok özelleştirme ihalesi, Danıştay tarafından iptal edildi. ? Tarımla ilgili hedefler de sözde kaldı. “Ülkenin temel gıda ürünleri açısından kendi kendine yeterli olması, verimli tarım arazilerinin sürekli işlenir hal de tutulması, doğrudan gelir desteği sistemindeki aksaklıkların giderilmesi” projeleri gerçekleştirilemedi. Türkiye, giderek temel gıda ürünlerini ithal eder bir duruma gelirken doğrudan gelir desteği uygulamasından da vazgeçilerek yerine ürüne dayalı destek uygulamasına geçilmesi kararlaştırıldı. ? Turizm ve Kültür, Çevre ve Orman bakanlıkları birleştirildi. Ancak hükümet, bu dönemde bu bakanlıkların yeniden ayrılması başta olmak üzere yine bakanlık sayısının arttırılmasını gündemi ne aldı. ? Ekonomide hızlı, etkin ve koordineli bir yaklaşımın hayata geçirilmesi bakımından güçlü bir Ekonomi Bakanlığı’nın kurulması hedefi gerçekleştirilemedi. ‘Vücut dili kriteri’ ? Devlet Personel Rejimi Reformu ile bütün kamu kurum ve kuruluşlarında norm kadro uygulamasına geçilerek göreve alma ve yükselmede objektif kriterler getirilmesi hedefi tutmadı. Devlet personel rejimiyle ilgili düzenlemeyi TBMM’ye getiremeyen hü kümet, göreve alma ve yükselmelerde liyakat esasını göz ardı ederek “vücut dili” kriterini baz aldı. ? AKP hükümetinin, kamunun yeniden yapılandırılması amacıyla getirdiği Kamu Yönetimi Temel Yasası, üniter yapıya aykırı düzenlemeler öngörmesi, üniversiteler ve kamu kurumlarında türban yasağını serbest bırakan hükümler içermesi nedeniyle Çankaya Köşkü’ne takıldı. ? Ekonomik ve Sosyal Konsey’in (ESK) yapısı ve çalışma tarzının yeniden belirlenmesi ve etkin bir şekilde çalıştırılması hedefi de aksamalı olarak gerçekleşti. ?Türk Ceza Yasası çıkarılırken Türk Ticaret Yasa Tasarısı geçen yasama döneminde yaşama geçirilemedi. Erdal Polat ve 6 kişi tutuklandı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da 6 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırının failleri olduğu belirtilen “Botan” kod adlı Erdal Polat ile 6 kişi tutuklandı. İfadesinde saldırıyı ayrıntılarıyla anlatan Polat’ın “Pişman değilim, sadece sivillerin zarar görmesine üzülüyorum” dediği öğrenildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak, yaptığı yazılı açıklamada, soruşturma sonucunda olayın failleri olarak yakalanan zanlılardan L.P’nin ifadesinin alınmasının ardından serbest bırakıldığını, Erdal Polat ile İ.P, F.A, M.P, F.P. ve A.T. adlı şüphelilerin ise sorgularının ardından tutuklandığını bildirdi. Olayla ilgili olarak bir zanlının daha gözaltında tutulduğu, sorgusunun tamamlanmasından sonra adliyeye sevk edileceği belirtildi. Yaklaşık 9 saat boyunca savcılıkta ifade veren Erdal Polat’ın ise saldırıyla ilgili ayrıntılı bilgiler verdiği ifade edildi. İddialara göre, Polat, ifadesinde, 6 yıl önce örgüte katıldığını ve Kuzey Irak’taki örgüt kamplarında bombalama ve sabotaj eğitimi gördüğünü anlattı. Polat, 3 Ocak’taki saldırıyla ilgili olarak da şu bilgileri verdi: “Örgütte milis olarak görev yapan Hacı’yla randevulaştık. Yapılacak eylem biçimini kırsalda belirlemiştik. Ancak hedefin kim olduğu belli değildi. Hacı, bana para verip eylemde kullanılmak üzere araba almamız gerektiğini söyledi. Ben arabayı mezarlık civarına götürdüm. Hacı, eylemde kullanılacak bombayı araca bıraktı. Düzeneği satın aldığım araca yerleştirdim. Rızgar da hazırladığı düzeneğin nasıl harekete geçirileceği konusunda bana bilgi verdi. Olay günü yine mezarlık civarında bir araya geldiğimizde Hacı aracı götürüp olay yerine bıraktığını söyledikten sonra bombanın uzaktan kumandasını teslim etti. Rızgar beni telefonla aradı ve ‘Hazır ol otobüs geliyor’ dedi. Otobüsü görünce kumandaya bastım, büyük patlama oldu. Askeri araca yönelik yapılan eylemden dolayı pişman değilim, sadece sivillerin zarar görmesine üzülüyorum.’’ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN asirmen?cumhuriyet.com.tr OSMAN BAYDEMİR SİBEL BAHÇETEPE ‘Cenaze kaldırmak için başkan olmadım’ [email protected] DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da düzenlenen “Güneydoğu’nun İmajında Medyanın Rolü” konulu panelde, ulusal gazete ve televizyonlarda çıkan haberlerle bölgenin her gün sokaklarda çatışmaların yaşandığı, bombaların patladığı, can güvenliğinin olmadığı, bir savaş alanı gibi gösterildiği belirtilirken Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, bu imajın değiştirilmesi için gazetecilerin “taraf” olmasını istedi. Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası ve Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti tarafından Ticaret Borsası Konferans Salonu’nda düzenlenen panelde Bakan Eker, Diyarbakır’la ilgili basında verilen haberlerle başka yerlerde yaşanan bir olayın veriliş dilinin ve etkisinin aynı olmadığını söyledi. Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker, Diyarbakır’ın Türkiye’nin en büyük 20 ili içinde bin kişiye düşen suç oranı sıralamasında binde 8 oranıyla en alt sıralarda yer aldığını, ancak imaj yönünden daha farklı gösterilen illerin bu sıralamada binde 16 oranıyla en üst sıralarda bulunduğunu vurguladı. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ise, “Herkesin bilmesini isterim ki, ben çocuklarımızın, gençlerimizin cenazesini kaldırmak için belediye başkanı olmadım. Çocuklarımızı ellerimizle toprağa gömdüğümüz, yaşamlarını koruyamadığımız bir ülkede belediye başkanı, bakan, başbakan hatta cumhurbaşkanı olmak hiçbir anlam ifade etmez” dedi. AKP başkan adayları için anket yapacak, yerel yönetimler akademisi kuracak İstanbul’da 2 bin kişi törenle CHP’ye katıldı. ‘Devlet bir ırkın, mezhebin olamaz’ İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Cumhuriyet’in kimliklere saygı anlayışı içinde bir millet inşa etme projesi olduğunu vurgulayarak, “Devlet bir dinin, ırkın, mezhebin devleti olamaz. Kimsenin kimliğine itiraz etmeyeceğiz, kimliğini yok saymayacağız, ortadan kaldırmaya, eritmeye gözden düşürmeye de çalışmayacağız” dedi. CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda dün düzenlenen partiye katılım töreninde konuşan Baykal, çeşitli sivil toplum örgütleri ve belediyelerden CHP’ye katılan bazı partililere rozetlerini taktı. Gökçek’in adaylık şansı zayıf ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP hükümeti, 2009 Mart ayında yapılacak yerel seçim için çalışmalara başladı. Ankara’da Melih Gökçek’in şansının az olduğu belirtilirken, İstanbul’da Kadir Topbaş’ın yeniden aday olmasına yüksek olasılık tanınıyor. AKP, yerel seçimde alınan belediye sayısını 70’in üzerine çıkarmayı hedefliyor. Bu seçimde İzmir’i almak isteyen AKP, kentin sıcak yaklaşabileceği “sosyal demokrat bir aday” arayışına girdi. AKP hükümeti, gelecek yıl ? Hükümet, gelecek yıl mart ayında yapılacak yerel seçimler için çalışmalara hız verdi. İstanbul’da Kadir Topbaş’ın yeniden aday olmasına yüksek olasılıkla bakılıyor. mart ayında yapılacak yerel seçimler için çalışmalara hız verdi. AKP yönetimi, belediye başkan adaylarını belirlemek için yoğun bir anket çalışması yapacak. Anket çalışmasında mevcut belediye başkanlarının başarılı olup olmadığı, vatandaşların hizmetlerden memnun olup olmadığı, belediye başkanı olarak kimi görmek istedikleri sorulacak. Anket sonuçları, belediye başkanı adaylarının belirlenmesinde etkili olacak. Yerel seçimler öncesinde parti genel merkezinde “Yerel Yönetimler Akademisi” kurulacak. Hedef 70 il AKP yönetimi, yerel seçimlerde il bazında 57 olan AKP’li belediye sayısını 70’in üzerine çıkarmayı hedefliyor. AKP, bugüne kadar varlık gösteremediği İzmir, Tunceli, Diyarbakır ve Çankaya’yı mutlaka almak istiyor. Bunun için de İzmir ve Çankaya’ya sol seçmenin sıcak bakabileceği “sosyal demokrat” aday aranıyor. Kulislerde özellikle büyükşehir belediyeleri için isimler anılmaya başlandı. Ankara’da dördüncü dönem için aday olmak isteyen Melih Gökçek’in şansının az olduğu, İstanbul’da ise Kadir Topbaş’ın yeniden adaylığının yüksek olasılık olduğuna dikkat çekiliyor. Parti okulunda ilk ders Törenin ardından açılan “Parti Okulu”nda ilk dersini “Sosyal Demokrasinin Tarihsel Evreleri, Günümüzdeki Durumu ve Geleceği” konusunda veren Baykal, CHP’nin Türkiye’nin kaderiyle ilgili çok büyük bir mücadele yürüttüğünü vurgulayarak, “Bu mücadele sıradan bir parti mücadelesi değil, büyük bir ülke görevi. Bu mücadelemizde bize destek olmak, bir siyasi parti değil, bir yurttaşlık görevidir” dedi. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ırk, din, mezhep devleti olmayacağının altını çizen Baykal, “Türkiye Cumhuriyeti bir bilinç Cumhuriyetidir. Kimse Türkiye Cumhuriyeti devletini din, dil, ırk, mezhep kriterlerine indiremez, bu hakka sahip değildir. Hangi dinden, inançtan gelirsek gelelim hepimiz eşit haklara sahip olarak bu ülkenin bir parçasıyız” açıklamalarını yaptı. ‘Din ve demokrasi kutsal kavramlar’ Baykal, din ve demokrasinin, devletin kutsal kavramları olduğunu, bu kavramların aynı zamanda devletin düşmanı da olduklarını söyledi. “Çünkü, kutsal kavramlar insanları çeken, insanın ‘Hayır’ diyemeyeceği şeylerdir. Mesela din istismarı diyoruz. Neden din istismar ediliyor. Çünkü, çok kutsal ve çekici bir kavramdır. Aynı şekilde demokrasi de öyledir” diye konuştu. Baykal, dersi dinleyen öğrencilere ödev olarak da Nutuk’u okumalarını söyledi. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi ve Cumhuriyet gazetesi Diyarbakır temsilcisi Mahmut Oral, yörenin bir gazetecisi olarak eleştirilerini ifade ederken şunları söyledi: “Sınırdan sıfır noktasından yayın yapıyoruz diyen TV kanallarının bir kısmının haberlerinin kaymakamlık bahçelerinde, sınırın çok ötesindeki bölgelerde yapıldığını biz biliyoruz.” Bir grup gazeteci Diyarbakır’dayız. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın düzenlediği “Güneydoğu’nun İmajında Medyanın Rolü” başlıklı toplantıda bu kentin dertlerini dinliyoruz. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Faruk Balıkçı, medyanın haber dilinden yakındı. Haber dilinde “insani ve vicdani kimlik” önplana çıkmalıdır dedi. Balıkçı, Kuzey Irak’a yapılan hava operasyonunun sanki Diyarbakır’dan yönetiliyor ve Diyarbakır’a yönelik bir operasyonmuş gibi bir ruh hali içinde sunulduğunu söyleyerek eleştirilerine başladı. ‘Sınıra Sıfır Noktası’ndan Yayın... “Diyarbakır’a indiğimiz andan itibaren, karşılaştığımız her insan Diyarbakır’a yönelik medyaya yansıyan haberlerden söz ettiler. Bu kentin insanları şunları söylediler: Günlerdir, aylardır sanki burası bir savaş meydanıymış gibi yayınlar yapılıyor. Biz bu yayınları izledikçe büyük bir gerginlik içine düşüyor ve hayal kırıklığı yaşıyoruz. Bu kent, bu bölge, sanki suçlu üreten, suçlu ihraç eden bir bölge olarak tanıtılıyor. İstanbul’daki kapkaçı Güneydoğulular yapıyormuş gibi bir önyargı medyaya hâkim durumda. Halbuki, Türkiye’nin en büyük 20 ili içinde en az asayiş oranı olan kentin Diyarbakır olduğunu biliyor muydunuz? İstanbul’da işlenen suçların istatistiği gözen geçirildiğinde bu kentteki suçluların geldiği yerler arasında birinciliği Marmara bölgesinden gelenler aldığını duydunuz mu? Güneydoğu’dan gelenlerin ise suç istatistiğinde İstanbul’da dördüncü sırada bulunduğunu tahmin ediyor muydunuz?” ??? Panelin açılış konuşmalarından birisini de Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir yaptı. Baydemir, önce 3 Ocak tarihinde bu kentte meydana gelen bombalamayı sert bir dille eleştirerek konuşmasına başladı: “Kim yaparsa yapsın, bunun karşısında duracağız, durmaya devam edeceğiz” dedi. Baydemir, bir istatistikle gelmişti. Bu istatistiklerin gösterdiği gerçek şuydu: 1927 yılında Diyarbakır ekonomik ve sanayide gelişmişlik açısından Türkiye’de 3. sıradayken, bugün 63. sıraya düşmüştü. Kamu yatırımları açısından da ilginç bir tablo karşımızda duruyordu. Ülke nüfusunun yüzde 9.97’sini oluşturan bölgeye yapılan kamu yatırımları ülke genelinin yüzde 7.94’üydü. Yani geri kalmış bu bölgeye pozitif ayrımcılık bir yana negatif ayrımcılık yapılmaya devam ediyordu. Baydemir’e göre, belediyelere yapılan maddi destek açısından da bir negatif ayrımcılık söz konusuydu. Merkezi idareden kişi başına Diyarbakır’da belediyeye verilen destek 80 YTL iken bu oran İstanbul’da 180 YTL’ydi. ??? Diyarbakır’daki bu panelin bize anlatmak istediği şuydu: Bizi yanlış yansıtmayın. Savaş çığırtkanlığı içinde habercilik yapmayın. Buradaki insanları “terörist” sayıp, bölgeyi dışlayan, bura insanının psikolojisini altüst eden habercilik yapmayın. Savaşın dilini değil barışın dilini kullanın. Buradaki insanları dinlerken, medyanın nasıl korkutucu bir yayıncılık yaptığını daha iyi anlıyoruz. Ben kendi adıma TV kanallarının reyting kazanmak uğruna yaptıkları yayıncılıktan İstanbul’da otururken korkuyorum, buradaki insan nasıl korkmasın, incinmesin? Toplantının ilgi çekici olumlu tablolarından birisi çok değişik siyasi eğilimleri bir araya getirmesi, herkesin birbirine kendi düşüncelerini aktarabilmesi fırsatını vermesiydi. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, DTP milletvekilleri, AKP milletvekilleri, Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yüksel Genç aynı çatı altındaydı, herkes de fikirlerini ve eleştirilerini dile getirdi. ??? Medyanın Diyarbakır’ı “düşürülmesi gereken bir kale” olarak gören yaklaşımının bölgede ciddi bir gerginlik yarattığı ifade edildi... Yani, AKP’nin “Bu bölgedeki 4 belediyeyi kazanacağız” anlayışının ortamı gerdiğini dinledik... Diyarbakır’da neler olup bittiğini öğrenmeye devam edeceğiz ve sizlerle öğrendiklerimizi paylaşacağız. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle